28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 1998 CUMA 14 KULTUR Ayasofya Müzesi Müdürü eleştirileri yanıtlayıp sorunlannı dile getiriyor Onarnn için yeterli ödenek yok NURDAN CtHANŞÜMUL Istanbul'un olduğu kadar dünyamn da sembolü olarak nitelendirilen Ayasofya Müzesi tam 1461 yaşında. Yapımından bu yana bırçok olaya sahne olan Ayasof- ya, son dönemde bazı yayın organlan ta- rafından başlatılan bir kampanya ile ye- niden gündemde. Dünya kültürel mira- sının önemlı yapıtlann biri olarak kabul edilen Ayasofya, bakanlığın ilgisizliği ve adenek yetersizliği yüzünden bazı prob- lemleryaşıyor. Ayasofya'nın onanmı için Amerikan Express Company'nin geçen yıl bagışta aulunduğu 100 bin dolann yaklaşık 40 •>in dolanyla çatının kurşun kaplama ça- ışmalanna başlandı. Bu parayla tamam- anan çalışmalarla ilgili bir rapor, Dün- /a Anıtlar Fonu'na gönderildikten ve ya- ->ılan çalışmalarla ilgili olumlu yanıt alın- Jıktan sonra paranın ikinci 40 bin dolar- ık bölümü ödenecek. Geri kalan 20 bin lolar için de yine bir rapor hazırlanacak. 1984 yılında büyük kubbenin altına ku- •ulan iskeleyle kubbenin dörtte birlik bö- ümünün restorasyon çalişmalan tamam- andı. Ancak diğer kısımlara geçılebilme- ti ve iskelenin yer değiştirebilmesi için îaraya: yani ödeneğe ihtiyaç var. İkı yıldır hıçbirödenek ayırmayan Kül- lür Bakanlığı, 1998 ıtibanyla 350 milyar lıra ödenek ayırmış Ayasofya için. Bu paranın 125 milyannın bu yıl, 1999 yı- lında 125 milyar ve 2000 yılında da ka- lan kısmının ödenmesi planlanıyor. An- ' cak 1993 yılında çıkan bir kanunla Aya- sofya gelırinin yüzde 4O'ı belediyelere gi- diyor. Ayasofya Müzesi müdürü AJfi Kıbçkaya vaptığı açıklamada. bazı yayın organla- n tarafından başlatılan kampanyayı eleş- tırerek "Bir kampamabaşjatabilmek için önce araşbrmak, bilgi sahibi olnıak gerek. O> sa kimse bize bir şe> danışmıyor. Laf- b kampanya olmaz" dıyor. Beledıye başkanlannın da kampanya- yı desteklediklerine dikkat çeken kılıçkaya. "Ayasofya'nın 1997 yıh sonu föbanyla biletgelirinin vüzde 4fl'ı beledi- yeye gkü>or. Biry dlık j üzde40 ise 200 mil- yar lira vapıyor. O zaman belediyeler, biz oyüzde4O'ı AyasofŞa'mn restorasjonu için verryoruz desinler. Bir bankada sembo- Bk olarak bir hesap açıhr ve Ayasofya'nın restorasvonu için para toplanır. o zaman biz de birey olarak kampanyayı destekle- riz" diye öneride bulunuyor. Çaü örtüsü vedış sıvalar ., gç; ,L Ayasofya Müzesi'nin onanma ihtiya- cı olduğu ortada. Günde ortalama 4700 kişinin gezdiği Ayasofya Müzesi'nde iki yıldırbakanlıktan ödenek gelmediği için hiçbir şey yapılamıyor. Ali Kılıçkaya, yaptığı açıklamada, öncelikle çatı örtü- sünün ve dış sıvalann tamamlanarak Aya- sofya'nın dıştan koruma altına alınması gerektiğini ve bunlardan sonra diğer ça- lışmalara geçilebıleceğini söylüyor. Müzenin bir diğer sorunu da eleman yetersizliği. Müzenin içinde görev ya- ki yıldır hiçbir ödenek ayırmayan Kültür Bakanlığı. bu yıl 350 milyar lira ayırmış Ayasofya için. Müzenin müdürü Ali Kılıçkaya. bu paranın yalnızca 125 milyannın bu yıl ödeneceğini. bilet gelirinin yüzde 40'ının belediyeye gittiğini belirterek 'Bir yıllık yüzde 40 ise 200 milyar lira yapıyor. O zaman belediyeler bu rakamı Ayasofya'nın restorasyonu için veriyoruz desinler' diyor. pan toplam 6 görevli var. Peki bu ele- manlarhem müzenin temizliği, hem ko- runması için yeterli mi? Elbette, hayır. Yeterli personel için bakanlığa başvur- dukJannı belırten Kılıçkava, "Bazıza- manlarda bir kişiye iki kişinin vapacagı iş vermek durumunda kalıvoruz. Örne- ğin; bekçi a\nı zamanda gişede görevli. Bilet kontrole a> n bir kişi veriyoruz. Mü- zenin içinde de bir >a da iki kişi görev ya- pıyor. Bö> le büyük bir bina için elbette bu kadar görevli yeterli değil. Bazen her şeyi kontrol edemiyonız" diye sorunla- nnı dile getiriyor. Basında çıkan 'Ayasofya yıkılıyor' ya da 'Ayasofya'nın camlan kınk" gibı ha- berleri üzüntüyle karşıla>an Ali Kılıçkaya şuaçıklamayı yapıyor: ~Bilimsel araştır- malaryapılmadan bazı şe> ler>azılıyor, çi- ziliyor. Burada depremle, sesle, titreşim- le ilgili araştırmalar vapılıvor. Bir önlem alınması için üç dört > ıl sürvn araştırma- lar, incelemeler vapılmalı. Restorasvon projeleri ha/ırianmalı. Bu boyacı küpü de- ğil ki. batınp çıkaralım. A\nca basında mozaiklerin çahndığı. freskkrin dökül- düğü. mermer sütunlara sloganlann >a- zıldığından bahstdilivor. Bunlann çogu Bi- zans döneminden kalma. Sonradan bir müdahale \ok. Çatı deiik olduğu için içe- ri sızan sular kusmalara neden oldu. Şim- di bu konuda çalışmalar başladı." Personel vetersiz £ Ayasofya'nın bir bakım ekibinin ol- mamasından yakınan Kılıçkaya, "Aya- sofya'nın bir kınk camını ele alıp nıan- şetten haber yapıyorlar. Peki o camın han- gi koşullar altında degiştirilecegini bili- yorlar mi" diye soruyor ve şöyle anlatı- yor: "Ayasofya bir camdan ibaret değiL Avasofva'nın bir bakım ekibi vok. 1991 AYASOFYA MÜZESİ Imparator 1. İustinianos tarafindan yaptınlan Ayasofya'nın ilk açıltşı 360'ta yapıldı. Bu, üstû ahşap çatı ile örtülmüş, uzunluğuna selisen bir rjbazilika ıdi. Istanbul patriği İoannes Krisosfomos Arkadios'un eşı Evdokia'nın Ayasoiya önüne gümüş kaplamalı bir heykelinin dikilmesi yüzünden çıkan tartışmada, Iç Anadolu'ya sürgün edildiğinde meydana gelen ayaklanmada ilk Ayasofya kısmen yandı. Onanm, 2. Teodosios döneminde tamamlandı ve açıhş 10 Ekım 415'te yapıldı. İmparator 1. İustinianos aleyhine 13 Ocak 532 de başlayan ayaklanmada, isyancilann önce başanya ulaştıklannı sanarak 'zaİer' -diye fraykırmalan yüzünden 'nika'(zafer) olarak adlandınlan büyük karga$ada Ayasofya ikinci kez yandı. Durum düzeldikten sonra İustinianos hemen kilisenın onanmına girişti. Imparatorun hayatı \e işlevi hakkında birçok eser yazan Prokopios, inşaata 23 Şubat'ta başlandığını yazar. Bugün gördüğümüz işte bu üçüncü Ayasofya. Fatih Sultan Mehmet'ın tstanbul'u fethinden sonra da Ayasofya'nın Türk dönemi başlar. 1934 yılında Atatûrk, Ayasofya'nın müze haline getirilmesi konusundaki ilk düşüncesini ortaya atmış ve Milli Eğjtim Bakanı Abidin Ozmen, ertesi gün Vakıflar ldaresi'ne, caminin kendi idaresine devTedilmesini isteyen ilk yazıyı yollamış. 24 Kasım 1934'teBakanlar Kurulu'ndan karann çıkması üzerine 1 Şubat 1935 yılında Ayasofya müze olarak kabul edıldi. Ayasofya'da bugün görülen ve 1932 yıhndan itibaren Amerikan Bizans Enstitüsü tarafindan ortaya çıkan lan fıgürlü mozaiklerin hepsi, &42'dekapanaa . . 'tkonoklazma Akunı'ndan sonrava aıttir. Bunlar farkh dönemlerde yapıldıklanndan aralannda bir bütünlük yok. Fetihten sonra uzun süre yalnızca yüzlerı kapatılmış olarak görülen Fıgürlü mozaiklerin tümüyle örtülmeleri ancak 18. yüzyıl ortalannda gerçekleşti. yüından bu yana bakanlığın personel için kadro açmasını bekliyoruz. Müze Der- neğTnden de dörtbeşeleman çahsıyor. Bu- na rağmen göre\ liler bir şe\ler yapmaya çalışıyoıiar. Örnegin. bir cam degiştir- mek için Topkapı Saravı kurşuncu usta- sı bize >ardım etti. Bu tür şe>lerin abar- tılmasL, A\asof>a'\ı olumsuz >önde etld- liyor. Bilimsel incelemeiersonunda resto- rasyon yapılıyor. Bu öyle basit bir bina de- ğil İd Kafesleri degiştirmek için büe ge- rekirse karar alacaksınız, Bilimsel çahş- malara paralel olarak restorasyon çahş- malan sürüyor. Ayrıca çatının kurşun kaptama çakşmalan başlamadan önce,bu- rada kendi çabalanmızla delik yerleri ka- pamaya çalişok. Yani o insanlar Ayusof- ya'yı bizden daha çok sevmiyor!" Ayasofya ile ilgili yapılan bilimsel açıklamalan da hatırlatıyor Ali Kılıçkaya: Boğaziçi Üniversitesi'yle deprem, ses, tıtreşim konusunda ortak bir çalışma ya- pan Princeton Üniversıtesi profesörle- rinden Ahmet Çakmak, binanın sağlam olduğunu ve 7.5 şiddetinde bir deprem- dedahi zarargöTmeyeceğirasö> lemiş. Ge- çen mart ayında Türkiye'ye gelen ve Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü ile Ayasofya'yı gezen UNESCO Dünya Mi- ras Merkezi Başkanı George Zouain ise Ayasofya'nın aslında abartıldığı kadar kötü bir durumda olmadığını belirtmiş. Ayasofya'da ödenek sorunundan dola- yı restorasyon çalışmalannın yapılama- ması vedolayısıylatoplanamayan bilim- sel kurul, Kültür Bakanlığı nın Ayasof- ya için ayırdığı ödenek sayesinde yeni- den toplanıyor. Mel Gibson, Sîeven Spielberg, Wim Wenders, Anthony Hopkins ve Antonio Banderas 'ın sonfilmleri 'Umuda ve kurtuluşa inanıyorum'Kültür Servisi - Beş yeni film... Mel Gibson 'Cenennem Silahı 4'ün çekimle- rini kısa bir süre önce tamamladı. Ste- ven Spielberg'ün son filmi 'Saving Pri- vate Ryan' Venedik Film Festivali'nde izleyicinin karşısına çıka- cak. V\im VVenders 'The Bil- lion Dollar HoteP ısimli >e- ni filminin çekimlerine ocak jyında_ başjjyor. Anthony Hopkins Kuzulann Sessizli- ği'nin devamında ovnamayı kabul etti. Antonio Banderas ise ilk kez yönetmenliği de- niyor. Gibson, 'Cehennem Sila- hı 4'ün çekimlennı kısa bir süre önce tamamladı. 80'li yıllarda"geniş birizleyici kit-~ lesine ulaşan 'Cehennem Silahı' serisi- nin üçüncüsü 1992 yılında çekilmiş ve Gibson "Asla asla dememeli, aına bu son olacak" demişti. Aradan geçen altı yıl içinde Gibson yi- ne "Fidye", "Komplo Teorisi" gibi gişe başansı yüksek filmlere ve bol Oscarlı "Cesur Yürek"e ımzasını attı. Şımdı de yeniden Cehennem Silahı se- risinin kahraman dedektifi Martin Riggs rolüyle izleyi- cinin karşısına çıkmaya ia- zırlanıyor. Bu kez Çinli gangsterlerin peşine düşen Riggs'ın yanında yine arka- daşı Roger (Danny Glover) var. Cehennem Silahı 2 ve 3'te göremediğimiz Joe Fes- ci de sıradışı dedektif tiple- mesiyle Cehennem Silahı 4'ün kadrosunda yer alıyor. Yeniden eski arkadaşlarla Gibson, iki nedenden ötürü dördüncü filmi çekmeye karar verdiğini söylüyor: Serinin çizgısinden dışan çıkmadan ye- ni bir şey ler üretmeye elvenşlı bir öykü bulmuş olmak ve para. Cehennem Silahı serisınebaşladığın- da henüz 30'unda olan Gibson bugün 42 yaşında. Artık eskisı kadarhızlı koşuyor olmasa da, bugün birikimin, deneyimin ve bılgeliğın güzelliğini yaşadığını be- lirtiyor. 'Filmi çekerken hiçbir sorunia karşılaşmadık' diyor Gibson, 'Tam ter- sine çok eğlendik.'. Bir şeyi ikı kez iyi yapmanın zor ol- duğunu, üç kerenin daha da zor olduğunu, ama dört kez aynı kaliteyi >akalamanın imkânsız olduğunu belirti- yor Gihson \ e ekliyor: 'Ça- lışırken çok egleniyoruz ve birbirimizi anlıvoru/. İşte bizim en bü> ük avantajımız, izleyici de bunun farkında. Bu filmi i/Jemck. eski arka- daşlarla yeniden karş.üaş- mak gibi bir şey olacak.' Spielberg'ün filmi "Sa- ving Privâle Ryari^cE"kısa bir süre sonra Venedik Film Festivali'nde gösterilecek. Bir annenin, üç oğlunun savaşta öldüğünü bildiren bir mektup al- masıyla başlıyor film. Jack Rvan ise. annenin hayatta kalan ve halen cephede bulunan tek oğlu. Savaşın sürmekte olduğu Omaha sa- hıllenne VVashıngton'dan bir emır geli- yor: "Ryan'ı canlı olarak annesine getirin!'" Ölüler. yaralılar ve çarpışmalann arasında Ryarû-bttlmak üzere cepheye gelen 8 kişı- lik ekibin basında Tom Hanks var. "Sa\ing Prtvate R>"an", Amerikalı askerlerin kah- ramanlık öykülerini anla- tan bir savaş fılmı değıl. Film iki soruya cevap anyor: Savaşın çırkınlikleri karşı- sında. kişinin kendine olan saygısını koruması mümkün mü? Bir insanın hayatını kurtarmak için sekız as- kerin yaşamını tehlikeye atmak doğru mu? Spielberg, gerı plana II. Dünya Sava- şı'nı yerleştirdiği filminde bu iki soru- yu gündeme getiriyor. "Bu savaş, >aşa- dığumz çağın en önemli olavıydı" dıyor Spielberg. "Her şe> çok açıktı. Ya kaza- nıp özgürlüğümüzü koruyacakhk ya da her şeyimizi kaybedecektik. Ben, bir kah- ramanlık filmi yapmadım. sadece onca ölümün \e kanın içinde insan ruhunun nereye kadar konınabilecegini anlama- ya çalıştım." Sav ıng Private Ryan'dan önce hiçbir film NormandiyaÇıkarmasrnı buden- li gerçekçi ve kanlı bir biçimde gözler önüne sermemiştı. "Daha az dokunak- lı bir \ol bulmak isterdim." diyor Spiel- berg, "Ama gerçekçi olmak istedim. İz- ledikleri onca film sayesinde şiddetle bü- yüjen ve artık şiddete karşı duyarsızla- şan. şiddeti bir ovun gibi gören mihon- larca genci düşündüm." Filmin başrol oyuncusu Hanks de gö- rüşlerinı şöyle dile getınvor. "Bendell. Dünya Savaşuu anlatan onlarca filmi iz- iedikten sonra Omaha sahillerinde öl- menin büyük bir kahramanlık olacağı- nı düşünüyordum. L'manm gençler bu filmi izledikten sonra şiddetin ne demek olduğunu daha iyi anlarlar ve günün bi- rinde bir toplu mezarın vanından geçer- ken bir anlığına dunıp sa\gı gösterir, kendilerine bırakılan özgüıiük için te- şekkür ederler." Hanks ve rol arkadaşlan(Ed Burns, Tom Sizemore, Geremy Davies—). filmi olabıldiğınce gerçekçi kılmak adına Spi- elberg'ün isteğini kabul edip 1944 ya- pımıorijinalüniformalargiyerekbirhaf- ta yağmur altında bir çadır- da yaşamışlar. "Film setine, bir aşk öyküsünden henüz yeni çıkmış birer Holh~wood yıldızı edasıy la geuneleriiii is- temivordum1 " diyor Spiel- berg o> uncular için. "Schind- ler'in Listesi" v e "Aımstad" gibi, zorlu mücadelelerin ar- dından kurtulan insanlann öykülerini anlatan yeni bir fılme daha imza atıyor: " Filmlerim hep mutiu sonla bittiği için insanlar beni eleş- tiriyorlar. ama ben her dramın bir kur- tuluşu olduğunu düşünüyonım. l muda ve kurtuluşa inanıyorum. Başka tüıiü filmler yapsaydım, kendim olmazdım." Bilimkurgusal bir aşk filmi \Venders ise ocak ayında yeni filmi- nin çekimlerine başlıyor. 'The Billion Dollar Hotel' isimli bilimkur- gusal aşk filmi. 2040 yılının Los Angeles'ındageçiyor. Fil- —min scnaryosu^aVV'erıders' ait. Küba'da geçen müzikal ni- teliğindeki belgesel çalışma- sını tamamlayıp ttalya'ya dö- nen VVenders. şu günlerde ar- kadaşı LucianSegura'nın fil- mi 'Go For GokTun satış spon- sorluğunu üstleniyor. Wen- ders filmi 'sıradışı' olarak ni- telendiriyor.'Go For Gold', birleşik bir Avrupa'da yaşanacak muh- temel kaos üzerine bir komedi. Öte yandan Anthony Hopkins. " Ku- zulann Sessizliği''nin devamında rol al- mayı kabul ederek 15 milyon sterlinlik ücretle sınema tarihinin en pahalı oyun- cusu unvanına sahip oldu. Gelecek yı- lın basında çekimlerine başlanacak olan filmin adı 'Morbidity of theSoul'. Da- ha önceleri böyle bir caniyi oynamaktan dolayı suçluluk duyduğunu söyleyen Hopkins, şımdiyse Hannibal karakteri- ni canlandırmanın keyifli bir iş olduğu- nu belirtiyor. Morbidity of the Soul'un çekimlerine başlamadan önce Hopkins'in tamamlaması gereken dört film daha var: Brad Pitt'le bas.rolleri paylaştığı 'Meet Joe Black', Cuba Gooding Jr.'la oynadığı 'Instmct' ve Shakespeare'in ünlü traje- disi 'Titus Andronicus'un ttalyan versiyonu.Yönet- menliğini bu İcez de Jonat- han Demme'in üstleneceği fılmde Hopkins'e yine Jo- die Foster eşlik edecek. Ön- cekinde olduğu gibi yeni filmin senaryosu da Tho- masHarristarafindan yazılacak. Harris, ilk fılme konu olan kitabını 1988 yılın- da yayımlamış ve ikinci bölümün de bir yıl sonra yayımlanacağını belirtmişti. Ancak kitap henüz piyasaya çıkmadı. Kesin olan tek şey, Harris'in ikinci ki- tap için 'Floransa canavan' adıyla tanı- nan Pietro Pacciani'den esinlendiği. Har- ris, 1994 yılında Pacciani olayını yakmdan izlemiş, konuyla ilgili araştırmalar yapmıştt Film çalışmalannı sürdü- ren bir diğer isim de Ban- deras. 90'lann ikinci yan- sında Hollywood'un göz- de oyunculan arasına gi- ren Band.eras, 'Crazy in Alabama' adlı filmle ilk kez yönetmenliği deniyor. MetanieGrifTHh'in, koca- sını öldürmekle suçlanan birkadını canlandırdığı filmde 1960 yı- lının Alabama'sında kadın haklan soru- nu irdeleniyor. Film, MarkChiklress'in kitabından sinemaya uyarlanmış. Ban- deras'ın bir sonraki projesi ise, üç dün- ya şampiyonluğuna sahip, Formula 1 'in ünlü araba yanşçısı. dört yıl önce yanş sırasında geçirdıği kaza sonucunda ya- şamını yitiren Brezilyalı Arvton Senna üzerine bir film yapmak. YAZI ODASI SELİM tLERt Nahid Sırrı Örik'in Hikâyeleri Yine Nahid Sım Örik. Nahid Sırrı Örik'in hikâyelerini okuyorum. Bu hikâ- yeler üç ciltte deriendi. Oğlak Yayıncılık'ın yayımladı- ğı kitaplan, M. Kayahan Özgül'le Vahide Bilgi'nin emek işi dertemelerine borçluyuz. İlk cilt Sanatkâriaradını taşıyordu. İkinci cilde ad ve- ren Kırmızı ve Siyah, Nahid Sım'nın 1929'da tek ba- şına yayımlamış olduğu bir uzun öyküdür; bu kez başka öykülerle birlikte okur önüne çıkıyor. Üçüncü cilt ise Eve Düşen Yıldınm. Nahid Sırn çok şaşırtıcı bir yazar. Romanları, öykü- leri, kronikleri. oyunları bugüne kadar sağda solda kalmış, yitip gitmiş neredeyse. Işin tuhafı, bu darma- dağınıklığa karşın, dahası. geçen zamana karşın Na- hid Sırn 'yepyeni' bir yazar gibi varlığını koruyabilmiş. Gerçi geçmiş dönemlerde ondan söz açan araştır- macılanmız, eleştirmenlerimiz oldu. İlk dikkat çekici Kemal Bekir'di yanılmıyorsam. Kemal Bekir sonra- dan Sultan Hamid Düşerken1 tiyatro sahnesıne de uy- guladı. Ama Nahid Sırrı çoktan hak ettiği ilgıyi bir tür- lü devşiremedi. Bugün devşirebilecek mi? Doğaısu kestiremiyo- rum. Nahid Sırn bana daha çok, 'yann 'ın bir yazan gi- bi geliyor. M. Kayahan Ozgül, hikâye kitaplanna yazdığı önem- li önsözlerde Nahid Sım'nın gözden ırak tutuluş ma- cerasına değişik perspektiflerden yaklaştı. Macerayı o önsözlerden kavramak mümkün. Üç ciltte derlenmiş hikâyeter, edebiyatımızda ben- zerine pek rastlanılamayacak bir hikâyecilik 'tutumu- nu'sergiliyor. Sabahattin Ali'nin keder yüklü toplumsal hikâye- leri Türk hıkâyesinin bir soyağacı atası sayılabilır. Bir başka soyağacı atası da bıreysel hikâyeleriyle, o unu- tulmaz hikâyeleriyle elbette Sait Faik. Şimdı bir de Na- hid Sım Örik'ten konuşmak gerekiyor: Ne toplumsal, ne bireysel. Yalnızca 'kötûcûl', kor- kunç kötücül. Edebiyatımızda kötülük ardında koşmuş, iblisçe bir söylemi geliştirmiş yazarların yokluğundan söz açıl- mıştır zaman zaman. Nahid Sım, hem romanlan, hem öyküleriyle bu sözü adeta şiddetle yalanhyor. Eseri gü- nü gününe irdeienebilseydi, gerçek bir 'kötü niyet'M- kunu ve avcısıyla karşı karşıya olunduğu saptana- caktı. Otuzlann gözde edebiyat temalan böylesi bir yak- laşımı banndıramamış, elden geldiğince dışlamış bes- belli. Eve Düşen Yıldınm'da yer alan, üstelik, Nahid Sır- n'nın en başanlı hikâyelerine katamayacağımız bir hi- kâye, "Bir Para Hikâyesi" kötülük ve kötü niyet açı- sından okunduğunda handiyse dayanılamayacak, katlanılamayacak bir şeyler fısıldayıp duruyor: Yıllar önce bırbirinden aynlmış bir karı-kocanın, ölüm dö- şeğindeki kızlanndan payianna düşecek mirası hesap edip duruşlan okurun yaşama sevincini solduruyor de- semyeri. Gerçekliğe bağlı mı Nahid Sım? Gerçeklik bu ka- dar yıkıcı, iç karartıcı, umutlar kıncı, ülküler bozgun- cusu olabilir mi? İşte bazan olabiliyor. En azından, Na- hid Sım'ın yazar kimlrğinde otabiliyof, yandiklanr«n 1 gerçekliğinde olabiliyor. Ama bu yazarımızı salt kötülük görüngesinden de- ğerlendirmek sanınm yetersiz kalacaktır. Nahid Sım tek bir çizgide yol alır 'görünen' çok yönlü bir edebiyat adamı. Dünyayı, hayatı, her şeyi ina- nılmaz bir kişisellikle yansıtıyor ama, çok değişik alan- lanna da sıçnyor yaşamanın. Sözü burada M. Kayahan Özgül'e bırakmak iste- rim: "Nahid Sım'nın geniş bir konu yelpazesi olmadığı iddiasındakilere verilebilecek en iyi cevap bu ciltteki hikâyelerdir, sanınm. Değişikyaşta, cinsıyette, eğitim- de, meslekte insanlann birbirinden farklı kaderleri, kedeıieri, aşklan, kıskançlıkları, hayal kınklıklan, has- retleri, variık veyokluklan, varoluş veyokoluşlan Na- hid Sım'nın konu skalasını teşkil eder." Nahid Sım'da 'tekrar' vardır. Nahid Sım'da yer yer 'özensiz anlatım' vardır. Nahid Sım'da 'klişeler' var- dır. Nahid Sım'da 'çalıntı' olduğunu ileri sürenlere bi- le rastladım (öyleyse, bu da onun kötücüllüğüne pek yaraşır). Hiçbiri yazara ve eserine gölge düşüremiyor. Yalnızca kendi olabilmiş sayılı yazanmızdan biri. Şurda burda -hâlâ- gizli kalmış verimleriyle, kimbi- lirnasıl kötücül, nasıl "zehihibirkahkahayla" alay edip duruyor edebiyatımızın dünkü yargılanyla. Takvimde h Bırakan: "(Nahid Sım Örik) Bütün birasn kaplayan, dökün- tüleri çağımıza kadar ulaşan konak-yalı kültürüne, Osmanlı sarayı çevresinde meydana gelmiş yarı Os- manlı, yarı alafranga yaşayışa karşı o günlerde bes- lenen küçümseme ile, daha sonralan duyulmaya baş- lanan özlemin dışında kalmış, tarihçilere ve gerçek- çilere has o düzgün, rahat, heyecansız ifadeyı bula- bilmiştır." Tahir Alangu, Cumhuriyetten Sonra Hıkâ- ye ve Roman, 1968. ZZZT- . Michael Denison öldü • Kültür Servisi - Usta Ingilız ovııncu Michael Denison 82 yaşında yaşamını yıtirdi. Denison ile eşi Dulcıe Gray, şov dünyasının en ünlü ve en uzun süre birlikte çalışan ikilisi olarak anılıyorlardı. Denison, sanat yaşarnı boyunca sayısızTiIm ve tıyâtro oyununda rol aldı. Amersham'daki evınde kanserden ölen Denison ile eşi, son olarak iki yıl önce Broadvvay'de Oscar Wilde'ın 'An Ideal Husband' ovıınunda rol almışlardı. BUGÜN • AÇIKHAVA TİYATROSU'nda Yapı Kredi Sanat Festivali '98 kapsamında saat 21.15'te "Cassandra VVilson'ın konseri izlenebilir. • AKSANAT'ta 12.30 ve 18.00 saatlerinde laser- disc'ten balede 'A Tribute to Pavlovich Diaghliev' iztenetri tır • BORUSAN KÜLTÜR \T. SAJVAT MERKEZİ'nde saat 17.30'da videodan Yo-Yo Ma 'Altı Jest' izlenebilir. • ENKA V\KFI Sadi Gülçelık Spor Sitesı'nde saat 21.15'te Robert Zemeckıs'in 'Mesaj' isımlı fılmı izlenebilir. 6. ÜLÜSURAMSIZÜHTÜ MÜRİDOâil ABŞAPHEYKaSBW0ZYUMU • Anrt Önü'nde saat 21.00'de Değirmendere Belediyesı Çocuk Kulübü'nün folklor göstensi ve ardından pop müzik konseri izlenebilir. • Yeni Sahil Parkı'nda saat 21,30'da Bülent Erdoğan'ın "Insanlanmız ve Doğa' başlıklı dia gösterisi izlenebilir. • Yeni SahU Parkı'nda saat 22.00'de 'Festivallerden' ve 'Öğretmen Hareketinin Dünü Bugünü' h; ^.ÂJ. I ' i'<z,;X>~tgösterileri izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle