Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 1998 ÇARŞAM
14 KULTUR
İki hafta boyunca ilginç gösteriler, yeni projeler ve geleceğe dönük birliktelikler izledik
i, coşkulıı, nadide aıılar...KeyiLALE KUYUCU
Bir caz festivalini daha geride bı-
raktık. Geride bıraktığımız iki haf-
talık koşudan ilginç gösteriler, ye-
ni projeler ve geleceğe dönük bir-
liktelikler izlemenin tatlı yorgun-
luğu kaldı. tşte izlenimler ayna-
sında izi kalanlar...
iki haftaya yayılan fescival, za-
manmı ayarlayabilen caz severle-
ri değişik sürelerle Istanbul'açek-
ti. Geçen yılki konserlere ev sa-
hipliğı yapan Açıkhava Tıyatrosu.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu ve
Ro.xy'ye bu yıibirde Gramofon ek-
lendi. Festival izleyicileri, zaman-
kese-beden gücü üçlüsünün elver-
diği oranda bu mekânlara dağıldı.
Açılış konseri geçen yıl olduğu
gibi bu yıl da büyük ilgi gördü.
Blues Brothers filmlerinin her iki-
sinde de yer alan müzisjenlerden
oluşan BluesBrotfaers Band, Açık-
hava Tiyatrosu'nu hınca hmç dol-
duran seyircilerle sonunda sahne-
yi de paylaştı. Festivalın ikinci gü-
nünde dört gözle beklenen bir kon-
ser vardı. Üçüncü akımın yaşayan
üyelerinden Lee Konitz, kontrbas
ustası Charlie Haden ve Paul
BJey'le birlikte sahne aldı alması-
na ama, caz severlerin kalbını on-
lann hemen ardından sahneye çı-
kan Kenny VVerner üçlüsü çaldı.
Çocukça merakını hiç kaybetme-
yen Kenny VVerner. davulcu Billy
Hart ve basçı Ra> Drummond'la
birlikte unurulmaz bir konser ver-
di. Onlann aklı Istanbul'da, bizim
aklımız da onlarda kaldı.
Anı konserieri yıh
Cemal Reşit Rey sahnesi, 9 Tem-
muz'da da çok keyifliydi. Kodo
için Atatürk Kültür Merkezi'ne ko-
şan izleyicilere rağmen salon önem-
li bir konseri bekliyordu. Dave Hol-
land, usta müzisvenlerden oluşan
beşlisiyle Point of View albümü-
ne ve daha önce hiç kaydetmediği
bestelerine yer verdi. Her anıyla
değerli olan bu konserin ardından
caz severlik sınavı Açıkhava'da
başladı. Yağmurlu ve serin gece
Terence Bbnchard'la ısındı. Caz ge-
leneğını sırtlamıştı Blanchard; beş-
lisiyle birlikte Açıkhava Tiyatro-
su'ndaydı. Beşli, sahnedeki yerini
nadir rastlanacak bir başka konse-
re bıraktı. Ella Fıtzgeraki'ı anmak
için bir araya gelen Milt Jackson,
Frank Foster. Jon Faddis. Grady
Tate, Slide Hampton. Keeter Betts
ve Marlena Shaw, on iki dünya
konserinden biri için Istanbul'day-
dı. Son anda rahatsızlanan ve sah-
neye çıkamayan Toramy Flana-
gan'ın hızla toparlandığını duy-
mak se\ indiriciydi. Flanagan'ın
yerine Terence Blanchard beşlisı-
nin piyanisti Edvvard Simon gru-
ba eşlik etri. Frank Foster beklenen
'one more time'lanm eksik etme-
di. Gecenin tek eksiğı Ella'nın Co-
unt Basie orkestrasıyla çokça ses-
lendirdiği April in Paris'ti.
Bu yıl, biraz da anı konserleri-
nin yılıydı. Cazın bugûnünü etki-
lemeye devam eden müziSyenler
• Açılış konseri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ilgi gördü. Blues Brothers Band, Açıkhava
Tiyatrosu'nu hınca hınç dolduran seyircilerle sonunda sahneyi de paylaştı. Her anıyla değerli olan
Dave Holland Beşlisi, caz geleneğini sırtlamış Terence Blanchard ve beşlisi, nadir rastlanacak Ella
Fitzgerald ile festivalin en iyilerinden Cal Tjader'e adanan konserler, Latin Crossings, Chick
Corea, Cubanismo, Mc Coy Tyner-Latin All Stars Band, Haynes, Patitucci ve Perez iz bırakanlardandı.
BUSUUUUWS1
İStRMH
CJU FESTİMtİ
1) Chick Corea, 2) Roy Haynes, 3) Tito Puente 4) Frank Foster, Grady Tate, Marlena Shaw, Milt Jackson, 5) Dave Holland.
kolay unutulmuyor. Dave Samu-
els, Eddie Palmieri ve Dave Valen-
tinde Cal Tjader'a adadıkları kon-
serlen için sahneye çıktı. Grubun
bu yıl içinde çıkan Tjadenzed al-
bümünde seslendirdikleri Cal Tja-
der bestelerinden \e Tjader için
yazılmış bestelerden oluşan kon-
ser çok ilgi gördü; çok alkışlandı.
Yılın en iyi albümlerinden biri ol-
maya aday bu çalışma. festivalin en
iyi konserlerinden birine de saiıne
açtı. Dave Samuels'ın Spyro
Gyra'dan bugüne uzanan ustalığı.
Dave Valentin'in özgün flütleri \e
Eddie Palmieri'nin piyanosuyla
sahnede yaktığı ateşı Cal Tjader
da çok uzaklardan selamladı. Al-
bümde önemli göre\ leri olan piya-
nist Alain Mallet de konserdeydi.
Jorge Pardo \ e Caıies Benavent,
caz-flamenco gruplanyla Açıkha-
va'da sahne aldı. Koyu flamenco
hayranlannın hararetle beklediği
konserden sonra BrookKn Funk
Essentials ve Laço Tayfa, bir sen-
tez konseriyle izleyici karşısına
çıktı. 10 Temmuz'da Açıkhava'da
gerçekleşen bu iki konser. kulak-
lan zorladı. Bu nedenle konserie-
ri izlemekte zorluk çekenler, ses dü-
zeninin önemini ana fıkir olarak be-
nimsedi.
Festivalin parlak konserlerinden
biri de Latin Crossings'le yaşandı.
Arturo Sandoval, Tito Puente ve
Ste>e YVinvvood'la birlikte sahne-
ye çıkan grup. hepimizin Güney
Amerika'ya yolculuk planlannı
yeniden canlandırdı. Grubun tüm
üyelerinin coşkusu Arturo Sando-
val ' ın karizmasına, Tito Puente^nin
ftendirie özgü keyfir» ve Slteve
Winw>od'un alçakgönüllü varlı-
ğına eklendi. Festivalin en uyum-
lu topluluklanndan biri. izleyiciyi
de kendisine uyduran Latin Cros-
sings oldu.
En usta ve mutlu grup
Festivalde yer alan Türk toplu-
luklanndan biri de Ritm İstan-
bul'du. Orhan Topçuoğlu \ e Ah-
met Yıldırun'ın da içinde bulundu-
ğu topluluk, özellikle Kâni Kara-
ca ve Kubat'la kulaklarda kaldı.
Bir günlük zorunlu dünya kupa-
sı tatilinin ardından. koca çınar
Roy Haynes,John Patitucci \ e Da-
nüoPerez'le sahneyi paylaştı. Üç-
lü hiç kuşkusuz festivalin en usta
ve mutlu gruplanndan biriydi. Hay-
nes, Patitucci ve Perez'ın müzikal
kişilikleri birbirleriyle çoktan sıkı
dost olmuş. Üç müzisyen. seslen-
dirdikleri her sarkıyı adeta yeniden
tescilledi. Haynes'in davulu. Pati-
tucci'nin bası ve Perez'in piyano-
su arasındaki konuşmalarsa festi-
valin nadide dakikalan arasındaki
yerlerini aldı bile...
Festivalde bu yılki projesi Ori-
gjn'le yeıalan ChickCorea, köken
atayrçı için en tterici noktalardan
yola çıkmış görünüyor. 13 Tem-
mnrftcesr-sartnede altı koldan
ilerleyen Origin. akustik (hatta
ağaç) sesleriyle bebop'un atışma-
lannı festivale taşıdı. Caz severler
art arda sahneye çıkan Haynes Pa-
titucci Perez üçlüsünü ve Origin
altılısını yakından keşfederken Es-
ma Sultan Yahsı'nda da tres gitar-
cı Cvrius ve Septeto Turquino var-
dı. "
Jack De Johnette, istanbul'a bu
kez de son albümü Oneness'la ko-
nuk oldu. Michael Cain \ e Jerome
Harris'le birlikte. kendi mecrasın-
da akan bir nehri müzikse\erlere
ulasürdı. Oneness. De Johnette Har-
ris/Cain üçlüsünün elinden. edi-
nilmesi gereken albümler listesin-
deki yerini çoktan aldı.
Mavis Staples, sesinin yıpran-
mışlığına karşm Lucky Peterson'la
Cemal Reşit Rey'deydi. İkilinin
konseri de MahaüaJackson anısı-
na ithafettikleri albümlerinedaya-
nıyordu.
Aynı gün, festivalin en çok ilgi
gören ikinci konseri gerçekleşti.
lzle>ici profilinin oldukça farklı
olduğu Deep Forest konseri, bit-
tikten sonra da tstanbttl trafığjm ol-
dukça meşgul etti. Şiddetlı Küba
rüzgârlarının cazdakı karşılıkla-
nndan biri olan Cubanismo, aynı
saatlerde Esma Sultan yalısında
ilk konserini verdi.
Küba rüzgârlan
Yenılikçi topluluklardan Medes-
ki, Martin&VVood. eskı yıllardan
esen rock esintili müzikleriyle fes-
tivalde yer aldı. Kenny Garrett ilk
kez on yıl önce Miles Davis'le gel-
diğı Istanbul'da bu kez sahnenın
gerçek sahibiydi. Garrett, John
Coltrane \e Miles Davis'e de ay-
n ayn selam gönderdi. John McLa-
ughlin, son albümü The Heart of
Things'de çalıştığı müzisyenlerle
birlikteydi. McLaughlin. dinleyen-
leri Mahavishnu günlerine götür-
dü.
Cubanismo, ikinci rande\usu-
nu Açıkhava'da daha geniş bir iz-
leyici kitlesiyle yaşadı. Öyle anla-
şılıyor ki, bu coğrafya bize daha çok
müzik hediye edecek. Cubanis-
mo'nun ısıttığı sahnede hemen ar-
dından McCoy Tjiıer ve yeni gnı-
bu Latin All Stars Band'i izledik.
Hiç kuşkusuz izleyenler Stev« Tur-
re'nin araştırmacı müzisyenliğini,
patentli keşfı deniz kabuklannı ve
kabuklann solosundan çıkıp gelen
Manteca'yı hiç unutmayacak.
Mc Coy Tyner'ın solo piyanoyla
seslendirdiği For All We Know ve
sahneyi bu grupla paylaşmaktan
ne kadar keyif aldığı da konserin
bize bıraktığı dığer anılar.
Michael Nyman konserinde, fılm
müziklerini filmsiz dinlemenin
zorluğunu yaşadı müzikseverler.
17 Temmuz'da Burhan Öcal ve
Kudsi Erguner kendi zaman di-
limlerinde sahnedeydi. Öcal'ın us-
ta piyanist Peter VVaters'la sahne-
yi paylaştığı konserde ağırlıklı ola-
rak Bacb'ın Goldberg varyasyon-
ları vardı. Kudsi Erguner'se her
dem keşfe açık Sufi müziği ömek-
leriyle kısacık bir konser verdi.
Björk, binbir nazla çıktığı sahne-
de festival izleyicisine çabuk ısın-
dı. Beklenmedik iki bis şarkısı bi-
le söyledi. Bakahm huzursuz ke-
lebek ilerde neler yapacak...
Fransız cazcılar
Roxy bu yıl yine ilginç gösteri-
lere sahne oldu. Ilhan Erşahin da-
ha önce Ankara ve Istanbul'da iz-
leyenlere tanıttığı yeni grubu Wiu
Poetic'le yeni dinleyiciler edindi.
Knitting Factorj'den festivale ko-
nuk olan Vlbes, izleyenleri çok et-
kiledi. Ben Nefll, Red Snapper ve
Coolboneyenilikçi cepheden gelen
diger konuklardı. Daha çok Türk
caz müzisyenlerini ağırlayan Gra-
mofon, festivalin ilk gününde SB-
de Hampton ve Grady Tate'e de ev
sahipliği yaptı. Gramofon sahne-
sine sığmayan ya da bu sahnede he-
nüz yer almayan Türk müzisyen-
lerini kendilerine ait konser me-
kânlannda izlemeyi artık hak edi-
yoruz.
Son gün pes eden festival izle-
yicılen arasmdaysanız, çok güzel
bir çtft konser kaçırdmız demek-
tir. Genç Fransız üçlüsü Prysm,
gerçekten üç liderli müzigiyle do-
yulmaz guzellikte şarkılarını bir
bir seslendirdi. Özellikle basçı
Christophe VVaUemme'ın bestesi
Stonecutter ve davulcu Benjamin
Henocq'un davul katılımı içerme-
yen bestesi Suspended Time kon-
serin izbırakan anlanydı. Piyanist
Pierre de Bethmann'sa hem beste-
leriyle hem de eşsiz piyano stiliy-
le kulak doldurdu. Üçlünün ardın-
dan Fransa'nın ünlü ulusal caz or-
kestrası sahnedeydi. Topluluk, bes-
telerinden davranışlanna kadar çağ-
daş büyük orkestra örneği olarak
akıllarda kalacak. Bu festival de
birbirinden ilginç karelerle hatır-
lanacak; dansı gelecek yıla...
52.AVİGNON T 1 Y A T R O F E S T 1 V A L 1
Bu yılsahneleri'AsyaTutkusu'sardıÜĞÜRHÜKÜM
PARİS - Dünyamn en prestijli tiyatro
festivalı olduğu iddıasını biraz fazla cü-
_ retkâr bulup bir kenarabırakacakolursak,
Fransa'nın en eski ve en büyük tiyatro fes-
tivali olduğu görüşünü. iç rahatlığıyla sa-
vunabileceğimiz 'Avignon Tiyatro Festi-
vaH'nin 52. si geçtiğimiz 10 Temmuz Cu-
ma günü başladı. 2 Ağustos'ta son bula-
cak olan, 'Nankör Sanat' tiyatronun bu
görkemli yıllık randevusu, meraklılan-
nın yakından bildiği gibi. ilk kez 1947 yı-
lında ünlütiyatro ve kühüradaım Jcsn
lar tarafından düzenlenmişti. 14. yüzyıl-
da (1309-76) Papalann (VI. Urbain've
VTI. Clement). Roma'nın körbaskısından
kaçıp sığındığı. güneyin ve kuzeyin ortak
aydınlıkJannı yaşatan bu güzel kent, 2.
Dünya Savaşı sonrasının getirdiği özgür-
lük esintilerinde. Fransız Komünist Par-
tisi'ne yakınlığıyla bilinen Jean Vilar'ın
olağanüstü çabalan ve dönemin en 'med-
yatik' tiyatro \ e sinema oyuncusu. 'Avig-
non Prens'i Gerard Phih'ppe'in de deste-
ğiyle kısa sürede, tiyatro dünyasınm en ar-
znlarran SHhiioiüc duıiü^iu. "1996'dii ya-
Bu yılm
özelliğini
oluşturan "Asya
Tutkusu'
bölümünde 16
gösteri yer
alıyor. Sinema
Festivali'nde ise
pılan parlak 50. yıl programından sonra
biraz 'yavanlasüğı' ileri sürülen festival,
son yıllarda 1960'lardan itibaren kendi
içinden çıkardığı 'yaramazçocuklanyla'
oksijen bulmaya çalışıyor. Resmi program.
hiçbir zamanresmileşmeyecekbir dille in'
addedilirken 1966'da Andre Benedet-
to'nun başı çektiği bir 'aykm' grup, bu kez
68 meltemleriyle paralel gayriresmi fes-
tival *ofTu yarattı. Sonuç olarak öncesi-
sonrası da katılacak olursa. ortaçağın bu
'Rönesanscı' kenti, yılda neredeyse iki
ay. 'ticari panayır' eleştirilerine karşın,
tiyatronun ve çevresinde türetilen sanat-
sal etkinliklerin 'Kâbe'si olmak niteliği-
• ni sürdürüyor.
Yalnızca 'in' izleyicileri, yani resmi
gösterilere para ödeyenler, her yıl ortala-
ma 100-120 bin civannda. Sokakta ve
tüm sıradan yurttaşlara, meraklısına açık
'ofTlann ise -yılına göre- seyirci sayısı,
bu yıl beklendjği gibi 800 bine kadar çı-
kabiliyor.
Izleyîcilerin yüzde SO'ini de 40 yaş.ı-
nın altmda.
Sofokles'in 'Kral Oidipus'u
Tiyatro dışı 6.5 mf'lik yan gelirle bu
yılki bütçesi 53 mf'ı bulması gereken fes-
tivalin en önemli kaynağı devlet desteği.
Devlerinverdiği 16 mfaek olarak. 11 mf
doğrudan bilet satışlanndan bekleniyor.
7.5 milyon belediyeden, 2.9 milyon Va-
ucluse il, 1.5 mf da Provence-Alpes Co-
te d'Azur bölge yönetiminden karşılanı-
yor.
Kontratı 2000 yılına kadar uzatılan,
festival yöneticisi Bernard FaİMie d'Ar-
cier. başta devlet olmak üzere. bu > ıl ma-
lı yardımı arttıran tüm kamu kuruluşlan-
nateşekkürederken2000yılıkutlamala-
nna Av rupa kültür merkezi kentlerinden
Giorgio Strehler
ve Bertolt
Brecht ile ilgili
filmler
gösterilecek.
biri olarak, Fransa'da tek seçilen kent ol-
ma onuruna yaraşır bir organizasyon dü-
zenleyeceklerine söz veriyordu.
Geçen v ılı büyük oranda Rus tıyatro-
suna ayıran festival komitesi. bu yıl da 'De-
sir d'Âsîe^Ssja Tutkusu' adı
Japonya, Güney Kore, Tibet ve Tay^n sah-
ne sanatlannı agırlıyor. 'In'de geçen 35
resmi gösterinin paralelinde. "ofTta yak-
laşık -bilinen- 450 topluluk etkinlik sah-
neliyor (sahneleri sokakveyabahçe, vs...
olsada). Butopluluklann yüzde 11"i doğ-
rudan Fransa dışından geliyor.
Pek prestijli 'PapalarSaraymm Şeref Av-
lusu'nda 10 Temmuz gecesi. açışı yapan
Sofokles klasiği 'Kral Okiipus'un. Al-
man şaır Hölderlin yorumlu çevirisi, 'Tı-
ran-Zorba Oidipus" oyunu tiyatrosever-
lerin ezici çoğunluğunda düşkınklığı ya-
ratıyordu. Oyunun rejısörü, (TNS) Stras-
bourg Dev let Tiyatrosu yöneticisi Jean-
Louis Martinelli piyesin ilk gösterisinin
sonunda, yansı boşalmış bir salonda, an-
cak iki kez selam verecek kadaralınan al-
kış karşısında sahneye çıkmaya dahi ce-
saret edemiyordu. Başroldeki Charles
Berling hiç ıslıklanmadan, -ilk gecenin
seyircilerinin kibarlığından olsa gerek-
bitirdiği oyununda tutuk-kesikstil' yoru-
nraylaTtiyarro eleşrirrnerTtertnegöre ms-
nılması zor bir başansızlık örneği sergi-
liyordu.
Yedi Shakespeare gvunu
Klasiklere dönüş mü diye sorabilece-
ğimız bir eğılim Shakespeare'in 4 dilde
(Fransızca, Italyanca, Litvanyaca veÇin-
ce) 7 oyununun sahnelenmesiyle günde-
me geliyor.
Ama festivalin 'in'in tiyatro kısmı da
ikiye aynlmış. 1) Tiyatro. 2) Avrupa Ti-
yatrosu. Tiyatro faslında, 20 oyun içinde
1 Çinlı -Pekin Operası-. 5 Tayvanlı, 3 Rus,
2 Italyan. 1 Ingiliz, 1 Litvanyalı ekipoyun
sahnelerken Avrupa Tiyatrosu bölümün-
de festivale 2 Rus, 1 Italyan ve 1 Litvan-
yalı topluluk katılıyor.
Buyılın özelliğini oluşturan'AsyaTut-
kusu1
bölümünde ise daha önce saydık-
lanmıza ek olarak Güney Koreli ve Japon
kaynaldı etkinlikleri içeren toplam 16 gös-
teri var.
Tiyatronun dışındaki diğer bölümlere
gelince: 14 dans gösterisinin 6'sı Fransız,
3'ü Japon, 2'si Kore, 2'si Tayvan, l'i de
Tibet kaynaklı.
Sinema Festivalı başlıklı bölümünde, bu
yıl kaybettiğimiz dünya tiyatrosunun en
gözde isimlerinden Italyan yönetmen Gi-
orgk)StrehJerIeılgılı2,BertoldBrecht'le
de ilgili 1 olmak üzere 10 belgesel film
gösterisi var. 22 Temmuz'da da Bertotd~
Brecht'e özel saygı gününde. Antoine VI-
tez'in sahneye koyduğu 'Galileo'nun Ha-
yah' oyununun fılmi gösterilecek. 25 kon-
serin dışında. çok sayıda konferans, açık
oturum, okuma seansı ve sergi de yalnız-
ca 'in' faaliyetlerçerçevesinde zdkredebi-
leceğimiz etkinlikler.
Bizim bildiğimiz kadanyla Avignon'un
tarihinde ve dünya haritasında ne tiyatro-
su, ne dansı. ne de farkjı kültürel alanla-
nyla yeri olmayan Türkiye, 1998'de, Cum-
huriyetinin 75. yılinda belki 'bir şeyler'
^•apar sanmıştıF.Tanılmışız. Kehdîyöre
halkından başka kimsenin duyup bilme-
diği 'festivaller'de 'Dünya Şampiyon-
hık'lan (!) kazanan değerli folklorculan-
mızdan başka evrenselliğe aday bir neb-
ze sanatçımız yok mu? Fransa etiketiyle
sanınz 22 yıl önce Avignon'da kazandı-
ğı başanlanyla Mehmet Ulusoy'dan baş-
ka bir isim bilenler bizi uyanrsa kıvanç
duyanz.
Sevgili folklorculanmız sakın alınmasın.
Onlann yürekten çabalanna ve sanatlanna
laf söylemek haddimize düşmez. Bizim
yakınışımız onlann ötesine...
Acaba Osmanlı tmparatoTİuğu'nun 900.
yılı biraz daha ağırlık koyabilecek mi?
Kimbilir. belki de 21. yüzyıhn ülkesi di-
ye yeri geldikçe pek övunülen Türkiye'den,
Avignon 2000'e artık 'Wrşeyter' gelir...
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Bir Deneme Yazarı
Mehmet Serdar'ı düşündüğümde aklıma sosyf
lizmin kuruluş yıllarında yazılmış Sovyet romanlarır
daki tipler geliyor. Hani dev barajlar, köprüler yapar
büyük tanm işletmelerinde her yıl üretimi yükse
oranlarda arttırmak için olmadık özverilerde bulu
nan olumlu kahramanlar.
Böyle düşünmeme neden, Mehmet Serdar'ın d
olanca sıradan, alçakgönüllü hayatına karşın, ber
zer büyük eylemler içinde bir mühendis olması. B
kez, aynı anda bin beş yüz konutun yapımını süı
dürdüğünü söylemişti. Mesleğini bugün de toplı
konut inşaatçılığı yaparak sürdürüyor. Bu işlerdeı
anlayanlann dediğine göre de deprem hesaplann
dan, kullanılan gereçlere dek her aşamasında titiz
liğiyie, sağlam, kaliteli ve ucuz konutlar üretiyor.
Beni ilgilendiren bu yanı değil elbet, yazarlığı. Yıl
lardır dergilerde sürdürdüğü deneme yazarlığını ay
nı anda yayımlanan iki kitabıyla bir hesaplaşmay
sürüklediği açık. İyi ve Kötü Zaman adlarını taşıyaı
kitaplan Göçebe Yayınlan yayımlamış.
Bu aşamada ben de Mehmet Serdar'ın deneme
leri üstüne düşüncelerimi söylemek istedim.
Deneme yazarlığının iki ayak üstüne oturduğı
söylenebilir Dil ve düşünce.
Öyleyse deneme yazmak için önce söyleyecek bi
şeylerinizin olması gerek. Mehmet Serdar'ın, ülke
si ve insanlık üstüne söyleyecek çok sözü olduğt
ortada. Her denemesinde ele aldığı konuyu olabil
diğince boyutlandırarak irdeliyor. Yazı başlıklanna gö;
attığımızda aşktan burçlara, hastalıktan iletişime
şiirden müziğe pek çok konunun ele alındığını gö
rüyoruz.
Bu konulardan her biri üstüne uzun uzun düşü
nüldüğü, yazınsal ve yaşamsal birikimlerin üst üs
te konulup, tartılıp biçilip "doğru" yargılara vanldı
ğına inanıldıktan sonra yazıya döküldüğü anlaşılıyor
Bence yazann içine düştüğü yanılgı tam da bu nok
tadaortayaçıkıyor. Deneme türühazır yargılanoku-
ra iletmekten çok, bu yargıya giden yoldaki sorun
lan yazarla okurun paylaşması, birlikte düşünmes
sürecinden oluşmaktadır. Sorularla, ortayaatılan biı
tezin tersinin de doğru olabileceği düşüncesiyle ge-
lişen bir deneme yazarlığının, yazarla okuru daha ko-
lay buluşturabileceği de ortada. Melih Cevdet An-
day'ın yıllar boyu gazetemizde cuma günleri ya-
yımlanan yazılan bu türün bulunmaz guzellikte ör-
neklerini oluşturur.
Dil'in ise, yazarın kişisel anlatım özelliklerini yan-
sıtması, böylelikle düşünce ve deneyimlerini anla-
tırken kendine özgü bir biçem de geliştirmesi bek-
lenir. Dünyadaki ve ülkemizdeki pek çok deneme ya-
zannın kendi anlatım biçimleriyle öne çıktıklan bili-
nir.
Mehmet Serdar'ın kendine özgü bir dili olduğu.
ancak bu dilin ne denli yazın dili olduğu sorgulana-
bilir. Çünkü anlatımında bir yazın dilinin taşıması ge-
reken esneklik yok.
Yazar, düşüncelerini net ve kesin cümlelerte oku-
ra iletiyor. Benimsersiniz ya da benimsemezsiniz
ama, birtartışma biçeminden uzak durduğu kesin.
Hemen tüm cümleleri "tır', "dır' gibi kesinlik belir-
ten vurgularla'şonlanıyor. » ^ >
'Şiir ve Dil" başlıklı yazıda söylenenlere bir baka-
lım:
"Şiir önce bir dil sonınudur. Bunu söylemek onu
yaşamdan soyutlamaz, çünkü dil bir bütün olarak
yaşamın karşılığıdır. Şiir de bir özel dil olarak şairin
yaşamının karşılığı, giderek üretilmesi sayılmalıdır.
Şair ancak kendisinden yola çıktığında başarılı ola-
bilir. Ama bu noktada iyi şiire karşılık düşen yaşam,
şiire adanmış bir yaşamdır."
Ne kadar doğru! Evet bunu söyleyebiliriz ama. son-
rasında yazar bize tartışacak bir alan bırakmıyor. Bü-
tün doğruyu kendisi söyleyip geçiyor. Böylesi doğ-
rudan anlatımın yazıların etki gücünü düşüreceği
açık.
Buna karşın, günümüzün yazılı ve görüntülü ile-
tişim çöplüğü içinde boğazına dek batmış insanla-
ra da bir yazann çıkıp kendi doğrulannı bütün açık-
lık ve kesinliğiyle söyleyebilmesi de bir başka yü-
reklice davranış.
Günümüzün doğrularıyla yüz yüze gelmeye hazır
okur varsa Mehmet Serdar'ın kitaplan onlan bekli-
yor.
Teknik bir kafanın kültürel ve düşünsel sorunlara
hiçbir ara tonlara yer bırakmayan netlikte yaklaşa-
bilmesi, bunca karmaşadan kafaları iyice kanşmış
insanlara bir yardım eli gibi de görülebilir.
Bilgisayarla beste yarışması
• Kültür Senisi - Halıcı-midi '98 Bilgisayarla Beste
Yarışması, bu yıl 3 Eylül tarihinde lstanbul Beylikdüzü
TÜYAP Kongre Merkezi'nde yapılıyor. TBD-
TÜBİSAD Bilişim "98 etkinlikleri çerçevesinde
düzenlenen yanşmanın ana teması 'Cumhunyetimizin_
kuruluşunun 75. yılı" olarak belirlendi. Yanşma jürisi
Atilla Özdemiroğlu. Bora Parlar. Emrehan Halıcı,
Faruk Eczacıbaşı, Garo Mafyan. Hakan Özer, lzzet Öz,
Sedat Ergin, Sinan Bökesoy ve Şeref Oğuz'dan
oluşuyor. Son katılma tarihi 15 Ağustos olarak
belirlenen yarışma herkese açık. (Aynntılı bilgi için
Tel.:0312-425 83 26)
Yaz Şenligi süpüyor...
• Kültur Senisi - Her yıl, Beyoğlu Sineması'nın fılm
seçkilerinden oluşan Yaz Şenliği sürüyor. Bugün.
yönetmenliğini Danny Boyle'ın yaptığı 'Trainspotting'
yann ise Şarküteri izlenebılir. Yaz Şenliği kapsammda
temmuz ayı boyunca ızlenebilecek filmler şunlar: Cuma
günü Patrice Chereau'nun yönettiği 'Kraliçe Margot",
cumartesi günü Nunssan ve Perennou'nun yönettiği
Microcosmos. pazar günü Percy Adlon'un yönettiği
'Bağdat Cafe', 27 Temmuz'da Lars Von Trier'in
yönettiği 'Avrupa'. 28 Temmuz'da Bryan Singer'ın
yönettiği "Olağan Şüpheliler', 29 Temmuz'da Joel
Cohen'in yönettiği 'Fargo". 30 Temmuz'da Lars Von
1 nerirFyönertigı 'L>a7galarî Aşmak73T lemmuzda h.
Kusturica'nın yönettiği 'Arizona Rüyası'.