28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17TEMMUZ1998 CUI OLAYLAR VE GORUŞLER İkinci Meşrutiyet'in 90. Yılı NURER ÜĞURLU AralıkI876"dailanedi- len Birinci .Meşrutiyet çok sürmedı. Çünkü Padışah II. Abdülha- mit, Meşrutıyet'ı ılan etmekle birlikte. ülke- yı dıledığı gıbı yönetmek istiyordu. II. Ab- dülhamıt, Osmanh Meclis-i İVÎebusan'ı top- lanmadan Mithat Paşa'yı sadrazamlıktan uzaklaştırdı ve Istanbul dışına sürdii. Bir süre sonra da. 1877-1878 Osmanlı-Rus Sa- vaşı"nın(93 Harbitbaşlaması ûzerine, Mec- lis-ı Mebusan'ı süresız kapattı. Kinun-u tsâsî\ ı yürürlükten kaldırmamakla birlik- te uvgulatmadi. Bır zaman sonra II. Abdülhamit'in bas- kı y önetımine ülkenin her yennde karşı çık- malar başladı. Imparatorlugu dağılmaktan \e Padişah II. Abdülhamit'in baskısından kur- tarmak ıçın Osmanlı aydınlan yeniden ça- lışmalara başladılar. Ama bu aydınlar ara- sında bır düşünce bırligi yoktu. Osmanlı ay- dınlannın büyük çogunlugu devleti dagıl- maktan Meşrutiyet yönetiminin kurtaraca- gına ınanıvorlardı. Bazılan ülkenın kuıtu- lusunu. bütün Müslümanlan bir amaç çev- resınde toplayacak bır İslam Biriiği'nın (Pa- nislamızm) kunılmasmda görüyorlardı. Dün- yadakı bütün Türkleri bir yönetım altında toplamak isteyen (Panturanizm) aydınlar da vardı. Ama yine de aydmlann büyük ço- gunluğu de% leti dagılmaktan Meşnıtiyet > ö- netımınin kurtaracagına ınanıyorlardı. Bu dü- şünceden \ ana olan Osmanlı aydınlan Istan- bul "datttihatve Terakki adındagizli birce- mıyet kurdular. Bu cemıyetın amacı, Osmanlı Impara- torlugu içinde bulunan bütünkavimleri ırk, dın, mezhep aynmı olmaksızın birleştir- mek, II. Abdülhamit'e. Meşnıtiyet yöneti- mini yeniden kabul ettirmek ve Avrupa dev - letlerinin ülkenın içişlerine kanşmasına en- gel olmaktı. Ama Padışah II. Abdülhamit bu düşüncelere karşıydı. Onun için, bu düşün- ceden yana olan aydınlan denetım altına al- mak istedı. Cemıyet üyelennden bazılannı yakalattı. Bunlan sürgünegönderdı. Buara- da birçok Osmanlı aydıru Avrupa'ya kaçtı. Orada gazeteler çıkararak, cemiyetler kura- rak II. Abdülhamit'in bu baskı yönetimini sert bir biçımde eleştirdıler. Ülkede yeniden Meşrutivet yönetiminin ilan edilmesiıu iste- diler. Bu arada Balkanlar'da Osmanlı yönetimi- ne karşı ayaldanmalar oluyordu. II. Abdül- hamit, Avrupa devletlennin de baskısıyla buradaözerk bir yönetım kurulmasını ve ba- zı yeniliklerin yapılmasını kabul etti. Bu amaçla Makedonya'ya genç ve değerli su- baylar. memurlar gönderildi. Büyük çogun- lugu Meşrutiyet yanlısı olan bu subaylar ve memurlar. burada daha rahat ve serbest si- yasal çalışmalara başladılar. Gerçek önemli siyasal gelışme 1906 yı- lındaoldu. Osmanlı siyasal demeklennin ıl- ki Mustafa Kemal Bey tarafından Vatan ve Hürriyetadıyla Şam'da kuruldu. Bu demek Şam'da bulunan V Ordu subaylan arasında hızla yayıldı. Yafa ve Kudüs şubeleri açıl- dı. Bunu Selanik'te açılan Osmanlı Hürri- yetCemiyeti izledi. Osmanlı ordulannın zor durumu. gittikçe artan dış saldınlar, bütün vatansever subaylarda bir yönetim degişik- liğini istemeyi vedesteklemeyi gerekli kıl- dınyordu. Imparatorlugun tehlikede oldugu- nu gören Osmanlı aydınlan bır amaç çev- resinde toplanmak gereğini duydular. Özel- likle genç subaylar arasında eskı düzenin ve baskı rejiminın yıkılması düşüncesı yay- gınlık kazandı. Bu amaçla. II. Abdülhamit yönetimine karşı olan Osmanlı vatansever- lerini birçatı altında birleştirmek için yeni- den çalışmalara baslandı. Paris'te, Ahmet Rıza ve Prens Sabahat- tin beylenn de hazır bulunduklan bir kong- re toplandı. Prens Sabahattın Bey bu kong- renin baskanlıgına seçildı. Kongrede, impa- ratorlugunıçindebulunduguzordurumgö- rüşüldü. Hemen yapılması gereken işlerko- nusunda anlaşmaya varıldı. Ayn görüşte olan Osmanlı aydınlan bile bu konularda bir- leştiler. Birlikte hareket etmeye, bütün siya- sal dernekleri birçatı altında toplamaya ka- rar verdiler. Hep birlikte Ittihat ve Terakki CemKeti'ne girdiler. Bu sırada Ingiltere ile Rusya, Makedon- ya'nm Osmanlı Dev leti'nden aynlması ko- nusunda Reval'de bır görüşme yaparak an- lastılar "Hasta Adam" olarak gördükleri Osmanlı devletınin parçalanmasına karar verdiler. Bu olay, İrtihat ve Terakki Cemi- yeti'nin harekete geçmesine yol açtı. Cemi- yete baglı III. Ordu subaylan arasında Meş- rutiyet'in ilanı konusunda görüş birligine vanldı. Cemiyete baglı genç subaylar ara- sında ilk ihtilal hareketleri başladı. Kolagası Niyazi Bey adında genç bir su- bay, Manastır dolaylannda tabunıyla bir- likte ayaklanarak daga çıktı (1908).Bır bil- diri yayımlayarak amacının II. Abdülha- mit'in baskı yönetimine son vermek oldu- gunu ılanettı. Binbaşı Enver Bey adında bir başka genç subay da Setanikçevresinde as- kerlenyle birlikte daga çıkarak ayaklandı. Meşrutiyet yanlısı genç subaylann Ma- kedonya'da başlattıklan bu ihtilal hareket- leri hızla yayıldı. Edirne'de bulunan II. Or- du birliklerini de etkilemeye başladı. Ittihat ve Terakki Cemiyeti, ayakİanan bu genç su- bay] an destekledığini ilan etti. Cemiyet, Meşrutiyet'in yeniden kurulması çalışma- lannabüyükhızverdi. II. Abdülhamit.genç subaylann ve cemıyetın isteklennı kabul et- medi. Karşı çıktı. Hareketi bastırmaya ça- lıştı. Ama basaramadı. Ayaklanmalan bas- tırmak için Istanbul'dan Makedonya'ya ge- len paşalann bir kısmı yakalandı, bazılan öl- dürüldü, Selanik ve Manastır'da bulunan ordular II. Abdülhamit'eaçıkçakarşı çıktı- lar. Edime'dekı II. Ordu da bu hareketleri des- tekledigini bildirdı. Manastır'ın Müslüman halkj ayaklandı. Bunu Kosova, Firzovik şe- hirlerindeki ayaklanmalar izledi. Buradaki Türkler. Meşnrtiyet'i yeniden kurmak için ant ıçtiler. Aynca Padişah II. Abdülhamit'e. Mtîşnıtiyet'i ılan etmezse kendisini tahttan indıreceklerini bıldirdıler. Ötekı Rumelı il- lerinde de buna benzer hareketler başladı. II. Abdülhamit'e, .Meşnıtiyrtkunjlmazsa, ve- lıahtın Rumeli'de padışah ilan edilecegini. yüz bin kişilik birordunun tstanbul'a yürü- yecegini ilettiler. Bunun üzerine Manas- ür'da Meşrutiyrt ilan edildi. Bu ilana öteki şehirler de katıldılar. Iki gün sonra da Padi- şah II. Abdülhamit, lstanbul'da ikinci Mes- rutiyet'ı ilan etti. (23 Temmuz 1908. Eski takv imle 10 Temmuz 1324. 0 zamanlar 10 Temmuz Hareketi diye anılırdı). Halk, Meşrutiyet'in ilanma çok sevindi. Ülke içinde büyük bır hürriyet havası esti. Gazeteler, dergiler çıkmaya başladı. Eski devrin sorumlulan cezalandınldı. Seçim- lerin yapılması istendı. Siyasi partiler ku- ruldu. Seçimlerden sonra Padişah II. Ab- dülhamit. büyük bir törenle Osmanb Mec- lis-i Mebtısanı'nı açtı. Ittihat ve Terakki, Meclis'te büyük bir çogunluk kazandı. De\ - let ve ülke yönetiminde söz ve karar sahi- bi oldu. 23 Temmuz 1908, yeni açılan Os- manb Meclis-i Mebusanı tarafından "Hür- riyet BayramT olarak kabul ve ilan edildi. İkinci Meşrutiyet, Osmanlı Devleti 'nde önemli bir diemokrasi hareketidir. Bu dö- nemde, Kânun-u EsâsTnın (anayasa) yeni- den yürürlüge girdigi ilan edilmiş, seçim- leryapılarak meclısler( Ayan ve Mebusan) toplanmıştır. Ülkenın içinde bulunduğu zorluklara bu meclislerle çözümler aranmış, bu amaçla birçok yasa yapılmış ve yürür- lüge konulmuştur. Ama hızla gelışen iç ve dış, siyasal ve ekonomik olaylar, Osmanlı Devleti'nde gerçek bir demokrasinın kurul- masma ve gelişmesine engel olmuş, impa- ratorlugu dagılmaktan kurtarmak için gı- rişilen vatansever çaba ve hareketler de ne yazık ki başansız kalmıştır. ARADA BİR ADNAN H U N C A Işadamı-Sanayici Neden, Niçin llahiyat, hangi dalda (branşta), hangi konuda olur- sa olsun buluş yapmaya, düşünce üretmeye, bi- lim yapmaya asla izin vermedi. Bugün bile aydın insanlar, bu dinci despotların korkusundan akla dayalı düşüncelerinı, ancak kapalı sözcüklerle ifa- de edebilmektedirler. llahiyatçılar hem yeni fikirleri hem de onları üre- tenleri acımasız bir tarzda ortadan kaldırıp yok et- mektedir. Toplumlann gerçeklede yüz yüze gelme- lerine, inanılmaz baskı ve tehditlerle karşı çıkılır. Aydınlar doğanın gerçeklerini gördükleri halde, bu gerçekleri ifade etme cesaretini gösteremez- ler. Çünkü bunu açık açık ifade edenler cezasız bırakılmamıştır. Işte çok yakın tarihimize bir ba- kın, düşünceye karşı çıkanların ellerindeki kan, hâlâ durmaktadır. Muammer Aksoylar, Turan Dursunlar, Bahriye Üçoklar, Uğur Mumcular.. hep bu pırlanta beyinler niye susturuldular? Ney- di bu ışık dolu Türk aydınlarının suçlan? Banka mı soymuşlardı? Devletin kasalarını mı boşaltmışlar- dı? Devletten trilyonlarca vergi mi kaçırmışlardı? Devleti idare edenlere soruyorum: Nerede bu insanların katitteri? Niçin bulunamıyor bu kan içi- ci sadistler? Devletin haberi olmadan kim koru- yor bunları? Evet devlet güçsüz, vurdumduymaz; devamlı kan k2ybediyor. Hiç olmazsa devletin ka- nını durdurmayı başarabilsek. Yukarıda saydığım tüm olumsuzluklar bugün de tüm şiddetiyle eksilmeden artarak devam edi- yor. Bûnları, bu olumsuzlukları eleştirecek aydın- lar da ortaya çıkmıyor, çıkamıyorlar. Mikrofona çı- kan her siyasi lider devamlı, utanmadan demok- rasiden, insan haklarından söz edebiliyor. Yüzyıl- lardır süren soygun devam ediyor. Bu soygunla- rı her gün herkes işitiyor ve görüyor. Halk yalnız içten içe homurdanıyor, korkudan sesini yüksel- temiyor. Bir ülkede polis müdürüne 100-200 mil- yon aylık verenlerin, biraz değil çok düşünmesi la- zımdır. Devletin vermekte olduğu aylıklar. onların şerefli yaşamlarına acaba yetiyor mu? Zenginler- den vergi almak istemeyen devletin olması inan- dırıcılığını kaybetmiyor mu? Hakça vergi toplama- yan devlet, hakça da maaş dağıtamaz. Toplumlar çağdaş fikirlerle donatılmaya devam edilseydi ve halkımız da böyle çağdaş kimliğe bü- ründürülebilseydi, ne siyasiler bu kadar sorumsuz olur ne de hırsızlar Türkiyemizi böyle insafsızca soyabilirlerdi. Toplumumuz, batıl fikirlerden kendini kurtara- madığı müddetçe, bu soygunlar artarak devam edecek mi bilemiyorum... Bir sosyal, bir ekono- mik patlamanın eşiğine gelebiliriz diye büyük en- dişe taşımaktayım. Türk halkı dünyanın en haysi- yetli toplumudur. Saraybosna halklarından ya da Endonezya halklarından onları daha aşağı gönme- yiniz; eğer böyle görüyorsanız yanılırsınız. Asga- ri ücretten vergi kesip çok kazananlardan vergi al- mak istemeyen devlet inandıncılığını kaybeder. Daha çok yakın zamanlarda, Osmanlı yönetimin- deki aydınlarımızın bir sözünü sizlere ifade etme- den geçemeyeceğim: "Bâtılı yüksek sözle söy- ledim, gerçeği kulağa fısıldadım." Hâlâ ülkemizde bu deyimler, Osmanlılar'daki gibi kullanılıyorsa, biraz değil çok düşünmemiz ge- reklidir. Artık aklımızı başımıza alalım. Bu yüce ulus her zaman bu kadar sabırlı olmayabilir. Biz- ler gerçeği yüksek sesle, bâtılı kulağa fısıldaya- cağımızzamana çok geçmeden, hemen ulaşmak istiyoruz. Eğer bu duruma ulaşamazsak, aklın doğrularını ahlakın düzgünlüğünü, erdemin onur- luluğunu ulusumuza hiçbir zaman sunamayız. KjmnıU ö-(oust BODRUM'DA TATİLİN YENİ ADI Lüks odaları. zengin mutfağı, sosyal aktiviteleri. uzman kadrosu \e Bodrum'un riiya kadar güzel manzarasıyla sizlere keyifli bir tatil imkânı sunuyoruz. 4* kalite 5*hizmet. Tel: 0252 316 19 90 Faks: 0352 316 14 03 ZEYTEVBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1998 475 Karar No: 1998 894 Hâkim: Kemal Güzel 20998 Kâtip: Zarif Nalbantoğlu Mahkememizce verilen 3.6.1998 tarihli ve 1998/475 esas sayılı ve 1998 894 karar sayılı 3.6.1998 tarihli karar ıle Zehra Ko\ancı'ya Fevzullah Kovancı vası ta\ın edilmiş- tir. Bu husus ilanen teblığ olunur. 3.6.1998 Basın: 33511 Kriz Masası Oluşturmanın Yarar, Amaç ve Zamanlaması MELIH B l R S E L Istanbul Varlığını Koruma Grubıt S on yıllarda. hertürlü dogal felaketten son- ra. her düzeyde 'kriz masası' oluşturma alışkanlıgını kazandık. Ancak bunalım (kriz) masasında neyı, niçin ve ne zaman bekledigımiz konusunda ileri sürülen görüşler arasında tam bır anlaşmaya va- ramadık. Dolayısıyla her seferinde hazırlıksız yaka- lanmamız önlenemıyor. A)PasifKrizMasaa(ola\dan sonra): Genelde. yük- sek düzeyde bır yetkılının başkanhgında, ilen gelen bürokratlardan(degişikbakanlıklanntemsilcisi)olu- şan bu kunıl şu kararlan alır: • Acilen çadır, bartaniye ve ilaç göndenlmesı • Felaketbölgesindehastanelerinseferberedılme- si, • Enkaz altında kalan canli ve cesetlerin çıkanl- ması (askeri birliklerin katılımı ile) • Ölü ve yaralılara ödenecek tazminat, • Dış ülkelerden önerilen yardımı kabul etmek ve- ya etmemek, • Devlet ve hükümet büyüklerinın 'yaralan sar- mak amacryla" yennde yaptıklan inceleme ve ver- diklen talimat. Bütün bu yöntemlerte, benzerbir felakette aynı ko- şullarla yakalanmamızı, can ve mal kaybını önleye- medigimizi yıllardan beri görmekteyiz. Peki o halde ne yapalım? Bu noktada rivayetin çeşitli olmasına karşın çö- zümün akılcı yoldan geçtıgini kabullenerek bilgi, bilimvedeneyfrnrn bir arada deferlendirildi gı bır yön- temi seçme seçeneAi nedense bugüne kadar günde- me gelmemektedir. B) Aktif Kriz Masası (olaydan önce): 1- Egitim: DepremVakfi Başkanlıgfncaaçıklandıgıüzere, bü- tün inşaat mühendısligi fakültelennde, deprem mü- hendisligi disiplinini zorunlu kılmak. Ancak bu ön- lemin yeterli olmadıgı görüşündeyım. Şöyle kı: Tıp egıtımının yaygın olmasının, hastanelerimizde 'bi- linen koşulûn', hukuk egıtımının ise hapıshaneleri- mızde vasanan akıl dısıortamı degiştitmeye yetme- dıginı görmekteyiz. 2- Plansız kentleşme: 40 yıldan beri DPT'nin mev- cut olmasına karşın (ondan öncekı deneyler hariç) toplumca birlikte yaşamanın önkoşulu olan pian, bütçevezamanlamagibi 'sıkıcı'sözcükleripeksev- mez ve benımsemeyız. Başta üst düzey yetkilileri ol- mak üzere. Kısacası. jeofizikaraştirmasıtamamlan- mamış. fizikseivekûltürelaltyapsıdüşünülmemişyö- relen ınsan yerleşmelerine açmayı, ımarplanı üret- meyi önlememiz çoktan gerekirdi (kaosun yarattıgı yan etkjleri önlemek amacıyla). 3-inşaat teknolojisi: Benzer koşullanyaşayanül- kelerde, ömegin Japonya ile Kaliforniya'da 3-4 kat- lı yapılann, bıldigimiz geleneksel ahşap karkasla (normalize edilmiş) olarak yapıldıgını görmekteyiz. Neden? Çünkü depreme karşı çelikle birlikte ahşap, daha elastiki bir malzeme olduklan için yer sarsın- tılannı daha az tahnbatla karşılayabilmektedirler. (Örnegin son Adana deprem ındeoldugu üzere). Bc- tonarmeye^elince, sorun, vakıf başkanının açıkJa- idıgt gibi genelde müteahhitlik asamasından önce he- saplann yapıldıgı sürelerde, öncelikle bilgi noksan- lıgından, aynca denetim hizmetinin yapılmamasın- dan ve uygulamanın da büyük kentlenmizde bile bi- limsel deneylere (laboraruvar degerlendirilmeleri) gerek görmeden yürütülmesinde aranmalıdır. Almanya örnegine bakacak olursak (depremle il- gili olmamakla birlikte) mühendislık hesaplan, ay- nı zamanda ikı mühendisın ortak sorumluluğunda ger- çekleşir. Bunun yaran, öncelikle. sistemın tespıtin- de iki ayn görüşü karşılaştırmak ve sorumlulugunu paylaşmak açısından hata ıhtımallennı azaltmak. C) Sürekü Aktif Kriz Masası Kurulusu: Her du- rumda zaten görevli ve sorumlu olan bürokratiann bu masanın dışında kalmalan akla gelecek ilk önlem olmalıdır. Bunun nedenı ise bugüne kadar böyle bır önlem almak gereğinin bu kuruîuşlarca düşünülme- miş olmasıdır. Bu konuda yetkili üniversite üyeieri. ilgili srvil toplum kuruluşlan. meslek odalan ıle bu konuda AR-GEaraştırması yapan kuruluşlar ıle ge- rekırse yabancı uzmanlardan oluşacak bu kurul bu konunun yasa ve yönetmeliklenni hazırlayacak ve kararlann hayata geçirilmesinı saglayacak yetkiler- le donatılacaktır. Aynı zamanda ülkemizde duyarlı 7-8 bölgede or- talama 10 m2'lik hafıf prefabrike, 500-1000 birim- lik (ünitelik) bir bannak stoku depolamanın ilkyar- dım malzemesı olarak kullanılmasında ne sakınca ola- bilir? Sürekli yaşama direnişli konutlann üretılme- sinden sonra bu birimlerin sökülerek yeniden depo- lanması çok basit bir işlemdir. Bazılanmıza belkı ters gelebilexxk olan bu yaklaşımın, her konuda, 'sü- rekübir kriz masası' kurulmasını, içinde yaşadıgımız 'kısır döngüler'den çtkmanın bir yolu olabilecegi görüşündeyiz. PENCERE 'Batıniyye...' AKCAKOOfi • KÜLTÜR • SANAT Ismail Nacar'ın 13 Temmuz günlü Cumhuriye ikinci sayfasında bir yazısı çıktı. Kısa bir yazı, a üzerinde uzun uzun düşünülmesinde yarar va Nacar'ın yazısını okurken altını çizdiğim satıı n aktarıyorum. • "Tarikatlar, 28 Şubat süreciyle birlikte tariht selefleri Batınilerin politikalannı ihya etmeye ( lışıyohar. Bu konuda kendi aralannda anlaşmış c rumdadırtar. Bilindiği gibi, Batınilerde gizlilik, dahadoğru 'takıyye' esastı. Siyasi ve dini hedefleri için ikiyı lü davranır, 'ser' verir, ama 'sır' vermezlerdi. ' rihte, gelecekteki amaçları için ilk kez takıyye f. litikasını kullanan ve onu kurumlaştıran Batınil< dir. Işte günümüzdeki tarikatlar, yani (neo) Batiı ler, mevcut koşullar karşısında bu politikayı ye den yürürlüğe koyma karan aldılar. örneğin, F< hullah Gülen 'Küçük Dünyam' adlı anılarkitab, da 'Taktik ve stratejiler söylenmez. Söylendiği i onun taktik olmak hüviyeti ortadan kalkar; strai jiler sadece tatbik edilir. Bazan da bu stratejin işin başında bulunan insandan başka hiç kim tarafından bilinmemesi gerekir' diyor. Şu son aylarda, adı etrafındaki tartışmala. artması karşısında da 'Gerekirse bir mağara çekilebHirim' diyor. Birinsanın, bir Müslümanın ke disine yakıştıramayacağı mağara hayatı gibi. yaşam biçimi de Batınilere aittir. Nitekim onla önderi Hasan Sabbah. Alamut Kalesi'ne taş, dı ve Büyük Selçuklulara karşı oradan mücac le etti. Onun içindirki, çığ gibi büyüyen bu büyük te like karşısında, başta siyasal kadrolar olmak üi re herkesin yeniden düşünmesi gerekiyor." • Ismail Nacar'ın uyarısı açık seçik bir haberin altını çiziyor. Peki, Nacar'ın uyardığı "siyasal kadrolar" ol£ lann farkında mı?.. Batınilik (ya da Batıniyye) Islamda yaygın akıı ları kapsar. Ortak yanı nedir?.. Kuran'ın bir dış (; hiri) anlamı olduğu gibi bir de iç (batıni) anlamı duğunu ileri sürenlerin sapkınlığa yönelik ina kolları, her zaman çatışma ve kargaşa yaratm lardır. Çünkü "Kuran'ın iç anlamı"nı herkes bilerm Kim bilecektir?.. Imam!.. Bu durumda Müslüman, Kuran'ın batıni anlar nı bilmek için imamm yol göstericiliğine "mt faç"tır. Imamın dediği dedik, öttürdüğü düdükt Imam kimdir?.. Örnek: Fethullah Hoca!.. Ne var ki Fethullah Hoca, bu alanda yalnız c ğil; her horoz kendi çöplüğünde ötüyor; Anad( Müslümanlığında neredeyse bir "ruhban sın, oluşuyor; bu sınıf Türkiye'de siyasete egemenc parti liderleri, bu imamlardan medet umuyorlar; rikatlar ve cemaatlerle demokrasi yapmaya çi şan bir topluma dönüştük. , Müslümanlık bu mu?.. Elbette değil; tarikat ve cemaatlerin Batıni ima larıyla ne Müslümanlık olur, ne demokrasi. • Türkiye altı ay sonra seçime mi gidiyor, yok bir başka yere mi?.. Siyasal parti liderleri at gc lüğü takmışlar, bostan dolabını çevirmeye çalı yorlar; oysa kuyuda su kalmamış... Ne kadar dolap çevirsen, nafile... Tatil ve Seminer organizasyonlannız için en yakın ; . eviniz Karadenize sıfir konumda Kapalı ve Açık Yüzme Havuzn; Manzaraya hakim Sauna, Jakuzi ve Fitness Cenier; Bilardo, Masa Tenisi ve Oyun salonlan, Toplantı Salonlan Tüm odalarda TV, Minibar, Saç kurutma.. Her hafta sonu Restaurant ve Taşbar'da Canlı müzik.. Cuma-Pazar 2 gece 20.000.000 1 Hafta 7 gece 56.000.OO0 Kt/er\;ıs\<ııı: 1(1374» 611 374lnl>\ I ;ı\: KI374ı6l 293 89 78 (3 HA ŞAIRIN KENDİ SESİNDEN KASET VE CD'SI CIKTI 6RİÖİ 'Senin Gemin Camdan Sevgili1 Bu alfcümun gelın Sokak Çocuklorı Gönüllûleri Derneğı ne bıralcılmıjtır YATAŞ DANIŞMA MERKEZLERİ v£ BAĞLI OLAN İLLER ADANA (0-3221 322 69 98 (HATAY) • ADAPAZARI (0-264) 279 10 79 • AFYON (0-272) 215 42 52 • AĞHI (0-472) 215 28 65 • AKSARAY (0-382) 212 59 54 - 213 26 06 • AMASYA (0-358) 513 33 67 • ANKAfiA (0-312) 351 88 00 (5 hal) (ÇANKIRI, ISPARTA KIRIKKAtE)- ANTAKYA (0-3261 216 15 94 • ANTALYA (0-242) 243 02 03 (BURDUfl) • BALIKESIR (0-266) 245 93 14 - 242 31 31 • ÇORUM (0-364) 213 22 54- DENİZLİ (0-258) 261 39 15 • DİYARBAKIH (0-412) 221 50 60 - 221 24 49 (BATMAN, HAKKARİ MARDIN. SİIRT, ŞIRNAK) • ELAZIĞ (0-424) 219 34 72 • 237 88 91 (BINGÛL. BITLİS, MUŞ, TUNCELİ VAN) • ERZİNCAN (0-446) 214 80 33 (3 h«t) (ARDAHAN. IĞOm, KARS) • ERZURUM (0-442) 218 82 02 - 235 05 40 • ESKIŞEHİR (0-222) 221 09 99 (BİLECİK, KÜTAHYA) • GAZİANTEP (0-342) 220 70 31 • 220 20 11 (KİLİS. ŞANLIURFA) • GIRESUN (0-454) 212 74 19 (3 hal PBX) (ORDU) • ISTANBUL (0-216) 309 54 10 (PBX) (BAP.TIN. BOLU BURSA. ÇANAKKALE. EDİRNE. KARABÛK, KIRKLARELİ, KOCAELI, TEKİRDAĞ, YALOVA. ZONGULDAK) • IZMIR (0-232) 953 13 00 • 853 13 13 (AYDIN. MANİSA. MUĞLA. UŞAK) • KAHRAMANMAF1AŞ (0-344) 231 42 19 • KARAMAN (0-338) 213 50 71 (2 hat) • KASTAMONU (0-386) 214 19 31- KAYSERİ (0-352) 245 04 00 (20 hal) (KIBRIS KIRŞEHİR) • KONYA (0-332) 251 04 14 (2 hat) • MALATYA (0-422) 322 76 66 • 325 46 61-68 (ADIYAMAN) • MERSİN (0-324) 327 39 60 (5 hal) • NEVŞEHİR (0-384) 213 75 05 • NİĞDE (0-388) 213 44 26 • RİZE (0-464) 213 18 73 (3 hal) (ARTVİN) • SAMSUN (0-362) 266 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SINOP (0-368) 261 15 44 • TRABZON (0-462) 321 22 03 - 321 1 7 36 (BAYBURT GÛMÜŞHANE) • YOZGAT (0-354) 217 23 66 Bu fcımpanyt T C Sanar 1 vc Tıcıret Bakanlıfı'nın 25 Mayıı 1994 tarıh ve 21940 layth teblıf hokumlerine gyfun olarak yapilmaktadır Fıyatlara KDV dahıldlr V t r | i oranlarında olabıltcck de|ıılkiıkler fıyatları ayncn rınııKlacaktır Tal«pl«r ıtok ve üretım otanaklan dahı!>nde karfilanacaktır Bu kampanva Yataf A.S nln lablt flyat farantısı attındadır Fiyatlarımız Turk Liraıı'dır MÜZIGIN USTALARINDAN İCD DÜŞÜN DÜNYASINDAN 2KİTAPDEVRİMCİNİNTAKVİMİ (Paul Dumont/George Duhamel) YENİ TLRKlYE BİR BATI DEVLETİ (George Duhamel) 700.000 TL T Cumhurryet . Kitap kulübii Taksim S«gı Sdonu - Istiklol Caddesi (Aksonot Korsısı) Tel 252 38 81/82 Coğaloğkı Sergı Sakmu • Türkotoğı (odıtesi No:39/41 Iel:5M 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle