Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17TEMMUZ1998CUM/
12 KULTUR
Özgün bir söylem biçimi oluşturan îskender Yediler'in son kişisel sergisi Münih'te açıldı
Heykelin değîşen dilinde arayış
NECMİ SÖNMEZ
MÜNÎH - Çalışmalannı Köln ken-
tinde sürdüren İskender Yediler'in son
kişisel sergisi, Münih'te GalerieKatia
Rid'de açıldı. Sergi davetiyesinde sa-
natçıy ı Istanbul 'da yükleme yapan "Ta-
taria" ısimli bir geminin önünde gös-
teren bir resmın yer ald'ğı sergide. Ye-
diler" ın 1989'da yaptığı "FayansTakıni
Elbise" isimli çalışmasından 1998'de
Alu-dipond malzemesi üzenne serigra-
fı tekniğiyle bastığı "Çiçekler"ıne dek
neredeyse on yıllık bir zaman dilimine
yayılan değişik karakterlı işler yer alı-
yor. Sergivi ele almadan önce, 198O'lı
yıllardagiderekilginçbirkimlikkaza-
nan Çağdaş Alman Sanaü içinde ko-
numlanan eğılimler gösteren sanatçı-
nın. gerek oluşturduğu "kara mizaha"
dayalı anlatım tarzıyla gerekse yeni
malzemeler ve yeni anlatım biçimleri
oluşturmada önemli bir çaba göstere-
rek "uluslararası sanat karakterine"
paralel, özgün bir söylem biçimi oluş-
turduğunu belirtmekte yarar var.
Şişme heykeüer
1990"lardan itibaren geliştirdiği özel
bir teknıkle PVC ya da plastık alışve-
riş torbalarından "şişme heykeller"
üreten sanatçının. sergide 1996 tarihli
iki adet bu tarzda ışi yer alıyor. Galeri-
nın ılk odasında yer alan "İsimsiz"
(Madein Ehrenfetd) şişme heykelı. bir-
birınin içine dolanmış 10 cm. çapmda.
20 metre uzunluğunda bir çalışma.
Ayağımzla bir düğmeye bastığınızda
özel bir motorun yardımıyla şişmeye
başlayan heykelin içi tamamen hava
dolduktan sonra gerçek şeklini alıyor.
Çöp torbalannın birbırine yapıştınl-
masıyla oluşturulmuş bu heykelde göz-
lemlenen "formlandırma çabası" bir
yanda yeni anlatım olanaklan arayan
çagdaş heykel sanatı içinde, öte yanda
ise kara mızaha dayalı toplumsal eleş-
tiri yönünde yorumlanabılecek olan
çok boyutlu "hybrid" bir karaktere sa-
hıp. Daha heykelin isminden başlaya-
rak değerlendirme yapmaya başlamak
mümkün. Ehrenfeld, Köln'de genellik-
A. 990'lardan itibaren geliştirdiği özel bir teknikle PVC ya da plastik ahşveriş
torbalarından "şişme heykeller" üreten sanatçının, sergide 1996 tarihli iki adet bu tarzda
işi yer alıyor. Çöp torbalannın birbirine yapıştınlmasıyla oluşturulmuş bu heykelde
gözlemlenen "formlandırma çabası" bir yanda yeni anlatım olanaklan arayan çağdaş
heykel sanatı içinde, öte yanda ise kara mizaha dayalı toplumsal eleştiri yönünde.
le Türklerin oturduğu, harta küçük çap-
lı bir gettonun kurulduğu bir semt. Eh-
renfeld-Estetiği dive nitelendirilebile-
cek olan bir olgudan, yaban göçmen
kültüründen söz açmak mümkün. Ama
belirtmek gerekır ki. Yediler bu tür de-
rin araştırmalara ginneden "kendi ka-
fasındaki" heykelleri gerçekleştiriyor.
ama bıçak keskınliğindeki kara mizah
duygusunu bir an elınden bırakmaksı-
zın.
Öbür şişme heykel ise "Anthurie".
Almanya'da mezarlık çiçeği olarak bi-
linen bu çıçegın san uzun bir başlığı
var. Heykei şişip indiğinde penisi an-
dıran hareketler yapan bu san başlık,
kısa bir süre sonra izleyicileri kahkaha
atacak kadar neşelendirebiliyor.
Et yiyen çiçek motifleri
Son iki yıldan beri biigisayann sağ-
ladığı teknik imkânlardan yararlanarak
çalışmalar üreten Yediler, et yiyen çiçek
motiflerini Pixel tekniğiyleyabancılaş-
tırdıktan sonra elde ettiği resimleri üç
boyutlu hale getirmiş. Üç boyutlu çiçek
motiflerini Güney Almanya'da bir za-
naatkâra gönderen sanatçı, böylece in-
san boyuna yakınlaşan tahta heykeller
üretmiş. Sergide, "Beş YontulmuşGül"
ismini taşıyan bir tahta heykel de bu
metotlarla gerçekleştirilmiştir. Tahta
heykelde gözlemlenen Pixel-Motifleri,
serigrafı tekniği ile Alu-dipond metal
üzerine taşıyan sanatçının aynı motifi
farklı renklerle üst üste basmasından
oluşan değişik yapısal özellikler, onun
heykel ile resim arasında gidip gelen
ince bir çizgide araştırmalannı sürdür-
düğünü ortaya çıkanyor. Du\ar yüze-
yinde son derece etkileyici, "görsel bir
etki" yaratan bu çalışmalan, sanatçının
son iki yıl boyunca geliştirdiği en
önemli işler olarak nitelendirmek yan-
lış olmayacak. Yediler bu sergisinde ilk
kez. kâğıt üzerine bilgisayar yardımıy-
la bastığı çiçek motiflerini suluboya
kalemi, lak gibi tekniklerle boyayarak
oluşturduğu çalışmalannı da sergiliyor.
70x 100 cm. boyutlanndaki altı kâğıt
çalışmasını dikkatli olarak incelediği-
mizde, boyanın kompozisyonlara taşı-
dığı etkinin, metal plaka üzerindeki iş-
lerle karşılaştınldığında daha yoğun,
daha ağırlıklı olduğu ortaya çıkıyor.
Sanatçının bir "leit- motive" olarak yo-
rumladığı çiçekler temasında, kullanı-
lan farklı tekniklere, renk ve formlan-
dırma biçımlerine rağmen etkisini hiç
yitirmeyen bir "dil arayışı" var.
21. yy'nin son yıllannı yaşadığımız
bu zaman dilimi içinde çağdaş sanat
etkinliklerinin temelinde, önümüzdeki
yüzyılda gündeme gelecek olan "oluş-
rurma, biçimlendirmc kodlannı" bul-
maeğilimi yatıyor. İskender Yediler'in
araştırmalannı da bu doğnıltuda de-
ğerlendirmek mümkün. Çünkü kendi-
sini tekrara düşmeden ve yakaladığı
anlatım tarzını sürekli olarak "farklı-
laştırma" eğiliminde olan bu sanatçı,
seçtiği yolda önemli adımlarla yürü-
yor.
Serginin en eski çalışması olan "Fa-
yansTakım Elbise", sanatçının Düssel-
dorf Akademisi'ndeki eğitım dönemi-
ni ve daha ilk bakışta J. Beuys'un "Ke-
çe Elbisesi"ni akla getiriyor. Düssel-
dorf'un Beuys etrafında şekillenen ön-
cü sanat ortamı, Beuys'un ölümünden
sonra da uzun süre onun etkisini taşı-
mıştı. Yediler, bir takım elbisenin üze-
nne yapıştırdığı fayanslarla bir yanda
bu gelenek içinde değerlendirilebile-
cek olan bir eğilim içinde olduğunu;
öte yanda ise kopya eden değil, araştı-
ran bir çizgi içinde olduğunu gösteri-
yor bu çalışmasında.
Araştırma. bulduğuyla yetinmeme
İskender Yediler'in Münih'teki son ki-
şisel sergisinı de son derece doğru ola-
rak tanımlayan özellikler. Sergi nede-
niyle Almanya'nın önde gelen yayı-
nevlerinden bıri olan Salon Verlag ta-
rafından "Albüm" (Türkçe yazıldığı
gibi) ismini taşıyan bir sanatçı kitabı
yayımlandı.
Nasreddfn Hoca Karikatiir Yarışması jüri Başkanı Mllko Dlkov
'Çkgjutin ketutisikoiMşıi)X)r
y
ESRA ALİÇAV UŞOĞLU
Karikatürcüler Derneği'nin dü-
zenledığı 18. Uluslararası Nasreddin
Hoca Karikatür Yanşması sonuçlan-
dı. Yurtdışından 5, Türkiye'den 6 ka-
rikatür sanatçısının katıldığı Büyük
Jün dünyanın 50 ülkesinden gönde-
rilen karikatürlen değerlendirerek.
büyük ödülü Çınlı kankatürcü
ZhangJing'ın karikatürüne verdi.
Almanya'dan İranlı Kambiz De-
rambakhsh. Romanya'dan Pavel
Constantin. Yugoslavya'dan Boris-
la\ Stankoviç. Belçıka'dan
FECO (A\ rupa Karikatürcü-
ler Birliği) Başkanı Ronald
Libin, Bulgaristan'dan Milko
Diko\, Türkıye'den ise Kadir
Doğnıer. Ahmet Erkanlı,
Muhim'n Köroğlu. İsmet
Lokman \ e Tonguç Yaşar'ın
yer aldıgı Biiyük Jün. Başa-
n Ödüllen'nı ise şövle belir-
ledi: DinçerPilgir(türkiye).
Julian Pena-Pai (Romanya).
Kamil Yavuz (Türkıye). Ri-
cordo Bermudez (Küba). Mi-
odrag Velickavic (Yugoslav-
yaı.
Dünyanın 50 ülkesinden
754 kankatür sanatçısının
1152 kankatürle katıldığı ya-
nşmada çeşitli basın yayın ve
kültür kurumlannm verdiği
özel ödüller de sahiplerini
buldu. Karikatür Dergisi
Özel Ödülü: Oleg Dergatc-
hw (Ukrayna), TBMM Özel
Ödülü: FeroJablonovsky(Slovakya).
Karikatürcüler Dernegı Özel Ödülü:
Angek) Campaner (ttalya). Türkiye
GazetecılerCemıyetı: Bahram Arj-
mandnia ıtranı. Çankava Beledıye-
si: Vu Liang (Çin). Hürriyet Gösten
Deısisı: Jin Hui (Çin), Türkiye Ba-
ro^r Bırlığı: Alexander Umyaraov
(Rus>a). Istanbul Büyükşehır Bele-
diyesi: Behiç Yalçın Ayrancıoğlu
(förkıye), Mülkiyelıler Birlığı Ele-
naTsuranova(Ukranya), TMMOB:
Pee> Tsocho (Bulgaristan). Nasred-
dn Hoca Özel Ödülü: İsmail Biret
(Türki%e).A\TupaTopluluğu:Zhang
Zkong Dao (Çinl. DISK: Chen Xiu
Fen(Çın). Lmut Vakfi: David Johnj
(Belçika). TRT: Yu HuaChun (Çin).
MiIIiyet Sanat Dergısı: Nicolaeİoni-
ta( Romanya), Kültür Bakanlığı: Ci-
osu Constantin (Romanya), Basın
Yayın Genel Müdürlüğü: Medi Be-
lortaja (Amavutluk). Cumhun>et
Gazetesi: Aristides E. Hernandez
Guerrero (Küba). Türkı>e Gazete-
cıler Sendikası: Oleg Loktie\' (Uk-
rayna). Yayıncılar Bırlıgı: Sergej Sa-
vilov (Ukrayna), Türk-lş: Zhang
Zheng Ti (Çin). Dereceye giren ya-
nşmacılann ödüllerı ekım ayı içinde
düzenlenecek bırtörenle kendilerine
venlecek. Yanşmanm büyük ödülü
^Varikatürcülerde bir akıllanma
süreci başladı. Kendi grafıği içinde
harfleri var karikatürün. Günümüz
dünya karikarüründe sözsüz
karikatürler geçerli.
bin dolar, başan ödülleri ise 250'şer
dolar olarak belirlendi.
Üçüncü kez Uluslararası Nasred-
din Hoca Karikatür Yanşması'na jü-
ri başkanlığı yapan Milko Diko\ ile
yanşma üzerine konuştuk.
-Türkkarikatürünü nerede görü-
>orsunuz?
MİLKO DİKOV-Öncelikle Türk
karikatürünü çok se\ıyorum. Son
vıllarda büyük adımlar attı. Bunlar
genellikle geleneksel \e toplumsal
içerikli karikatürler alanında. Kan-
katürün ıçindeki karşıthklar çok ıyi
görünmeli. Bence Türk karikatürü
bunu beceriyor. Dünyada olup biten
her şey'karikatürün malzemesidır.
Türkive karikatürcülerivle onur duv-
malı. Birçok Türk karikatürcüsü
dünyanın pek çok yerinde tanınıyor.
Bunun yanı sıra genç kuşak karika-
türcüler de önemli işler yapıyor. Ka-
rikatür ruh ve çizgisellik olarak bir
bütün. Türk karikatürünü nerede
görsem tanıyorum. Kendine has bir
çizgisi var.
- Yanşmaya katılan karikatürieri
değerlendirirken nasıl bir süreçten
geçtijüri?
Hiç de kolay olmuyor derece ala-
cak olan karikatürcüleri belirlemek.
Ama bu yanşmada verdiğimiz ödül-
ler yerini buldu. Üç elemeden
sonra en iyilerini seçtık sanı-
yorum. Hata yapmayan bir
jün olamaz. Âma bu vanş-
mada derecelerı belırlerken
en ıyisini yaptıgımızı düşü-
nüyorum.
- Nasreddin Hoca'yı tanı-
yor musunuz?
Akşehır'e gitmeden çok
önce de Nasreddin Hoca hak-
kında çok şey duymuştum.
Nasreddin Hoca çok zeki bir
kişilik. Yüzyıllardır güncel-
liğinden hiçbir şey yıtırme-
miş olması da bunun en bü-
yük kanıtı.
- Karikatürün evrensel ol-
ması için sözsüz mü olması ge-
rekiyor?
Kankatürcülerde bir akıl-
lanma süreci başladı. Artık
karikatürde bir şeyi anlahnak
için söz gerekmiyor. Kendi
grafiğı içinde harfleri var ka-
rikatürün. Günümüz dünya karikatü-
ründe sözsüz karikatürler geçerli.
Çünkü çizgınin kendisi konuşuyor.
Onun içinde Alman. lngiliz. Türk ya
da Bulgar karikatürcüsünün tek bir
dıli var: grafikdili. Karikatür sözsüz
olmalı.
- Bu tür yanşmalarda amaçlanan,
yerine geliyor mu?
Bunun için uğraşıyoruz... Aksı
takdirde acınacak bir şey olur. Fizi-
ki olarak çizdiğimiz şe> ler yerine ge-
tirilemez. Insanlar bizim ne düşün-
düğümüzü görüyor. anlıyor. Hiç ol-
mazsa biz onlara bir gülümseyış he-
dıye edıyoruz. Ve bıliyorum ki bu
dişlerin gülüşü değil, beynin gülüm-
seyışi.
Yırtcuşından beş karikatürcünün katıldığı varışmajıınjürisi. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR)
ekçok
türde müzik
dinleyerek
kendi
yolumuzu
buluyoruz.
Dinleyiciye
derdimizi
daha kolay
anlatacak
müziğin
peşindeyiz
hep.
Caz, çaldığınız
anın müziğidir
ISTAHIUl
KUIIÜB
UE S»N»T
VMKI
OIUSUMRJISI
İSTANIUL
CW FESTİVALİ
Kültür Servisi - Caz. hip hop ve neo punk
öğelerıni biraraya getirmekle kalmayıp caz or-
tamında eşine rastlanmayan bir kanşım yara-
tan John Medesld, Billy Martin ve Chris Wood
üçlüsü çarşamba gecesi Caz Festıvali'nin ko-
nuklan oldular. Izleyiciyle Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda buluşan üçlü. Türk izleyi-
cisinin çok sıcak \ e tutkulu bir izleyici olduğu-
nu, deneysel çalışmalan desteklediklerini söy-
lüyor. Sürekli anyor. araştınyor, birleştiriyor
üçlü. Geleneğin ya da kalıplann arasında sıkı-
şıp kalmanın cazın sonu olacağını düşünüyor-
lar. 'Downto»Ti'müzık sahnesinin aranan ısim-
len olan sanatçılarla görüştük:
- Üçünüzü bir araya getiren ve müzigınizin
kim>asını oluşturan ögeler neler?
Her şeyden önce çok iyi dostlanz biz ve ara-
mızdaki etkileşim bu kimyanın en önemli öğe-
si. Bütün müzik türlerini çok se\iyoruz. Her
türlü müziğe açığız Hepimiz sürekli bir arayış
içindeyız. Bütün bunlann ardmdan da doğaç-
lama çalmayı çok seviyoruz. Bizı bir arada tu-
tan şey bırlikte keşfetmeyi seviyor olmamız.
Harmanlayarak bir bütûne ulaşmak
- Cazdaki bu çeşitlilfğin içinde siz kendi anla-
yışmızı nasıl tanımlıyorsunuz?
- Her türlü müziğe saygımız var. tyi müzik,
kötü müzik diye aynm > apılmamalı, ama caz
bir yaşam tarzıdır. Çaldığınız anda o dakikanın
müziğini yapmaktır caz. Bu müzığm klasik par-
çalan ustalara benzemeye çalışarak. onlann
tarzlannı aynen koruyarak icra edilemez. Saf
caz değildir bu. taklittir. Saf olan. müziğin ru-
hunu yakalayıp doğaçlama yapmaktır. Ve son
olarak da kendınızı ifade etme bıçımınızdır caz.
Söylemek ıstediklenmizin müziğini ortaya ko-
yuyoruz biz.
- Caz, hip hop ve neo punk öğelerini bir ara-
ya getirirken adeta yepveni bir bütün koyuyor-
sunuz ortava, bu süreç nasıl gerçekleşiyor?
Çok doğal bir süreç bu. Pek çok türde müzik
dinliyoruz ve beğendiklenmızin kendi yolunu
bulmasına izin venyoruz sadece. Bu bize ca-
zın içinde çok daha özgürce hareket edebilme
olanağı sağlıyor. Öte yanda çok disiplınlı ça-
lışmamız gerekıyor. Sürekli dinliyoruz, araştı-
nyoruz. çalıyoruz ve prova yapıyoruz. Her da-
kika daha iyiyı anyoruz. Dinleyiciye derdimi-
zi daha kolay anlatacak, geçişleri daha yumu-
şak müziğin peşindeyiz hep. Her birimizin ken-
di tarzı var, ama bunlan ustalıkla harmanlaya-
rak bir bütüne ulaşmak amacımız. Başkalan-
nın müziğini çalarken bile ona kendi imzamı-
zı atmaya, bu müzikle kendi derdimizi anlat-
maya çalışıyoruz.
-Önümüzdeki projeterde nelerden yararlan-
mayı düşünüyorsunuz?
Bu aralar ilgimiz Hint müziğinde yoğunlaş-
mış durumda, ama bu bileşimlerde çok bilinç-
li kararlar almıyoruz. "Hey! şunu beğendikbi-
raz bundan katalım. Şu da fena değilmiş aslın-
da" türünde bir yaklaşımımız yok kesmlikle.
tçimizden geleni çalıvoruz.
- Downt(A>Ti müztsyenlerin sizin tarzınız üze-
rinde nasıl bir etkisi oklu?
Dovvntovvn müzisyenler New York'ta çok
canlı bir bir caz ortamı yaratıyorlar. Turistlerin
ziyaret ettiği pahalı caz kulüplennin yanında
gerçek caz üretiliyor bu ortamlarda. Burada caz
tam bir yaşam tarzı haline gelmiş durumda. Bu
müzısyenleri yaratıcıhk, dayanışma ve rekabet
sözcükleri tanımlıyor. Müzisyenlerin kişisel
tarzlannı ortaya koymalan açısından oldukça
sağhklı bir ortam yaratan bu tür, bizim müzi-
kal kariyerlerimizde. başından beri en etkili
öge.
- Caz festh-allerinin programlannı değerten-
dirdiğinizde cazın geleceği üzerine neler düşü-
nüyorsunuz?
Bu sorunun yanıtını şu anda biz de kestire-
mıyoruz. Yetişen kuşaklann tavırlan çok önem-
li. cazın gelişiminde. Bugün artık caz üzerinde
dünyanın dört bir yanmdaki müzisyenler etki-
lı. Öte yandan her alanda hâkim olan teknolo-
jinin etkisini unutmamamak gerek. Bütün bun-
lann sonucu olarak ortaya çıkan olumlu geliş-
me gençlerin cazın yapısındaki deneyselliği üst
boyutlara taşımalan. Caz geleneğini tanırken
sadece parçalan değil ruhunu da ıyı öğrenmek
gerekiyor. Bu ruh da kendi yolunuzu açmanız
için cesaret venyor sıze. Festival programlan-
na baktığımızda ise iki uç yaklaşımla karşıla-
şıyoruz. Bir yanda geleneğin kalıplanna sıkı-
şan ustalar ve onlan taklit eden gençler var. Öte
yanda ise iyi ızleyıcisi olan, ama cazla uzaktan
yakından bağlantısı olmayan rock gruplan. Bi-
zi sevindiren tek yön; yaratıcılıklannı ortaya
koyan, deneysel çalışmalara ağırlık veren genç-
lerin unutulmaması.
YAZI ODASI
SELLM İLERİ
Son Bir Umut Vardı...
Tuhaf, küçük, kırık bir kadın.
O da artık anılara kanşıyor.
Ölümü bir yaz günüydü, temmuz mu, ağusto1
mu, belki haziranda kaldı.
Cenaze töreni Teşvikiye Camii'ndeydi. Yakaları
mıza birer fotoğraf. Yakalanmıza takılan son fotoğ
raf. Ferda Ferdağ kimbilir hangi buruk anılar için
de çektirmiş.
Ola ki, daha yaşarken anılara karışıyordu.
Gülümsüyor mu? O fotoğrafı saklamışım. O sıra
lannı saklamadım. Ne zaman, niçin yazmışım; fo
toğrafın arkasında kurşunkalemiyle şu satıriar:
"Henüz elli dokuz yaşındaymış.
"Önünde daha yapmak istediklerini gerçekleştı
rebilecek yıllar vardı..."
Gazetelerde duyuru, sözcükleri bölük pörçük, yi
ne okur gibiyim:
"Bu Gençkız Artist Olmak Istiyordu/ÖLÜM"
Teşvikiye Camii'nde ikindi namazı, Kuruçeşm
Mezartığı'nda toprağa veriliş. Yalnızlıktan ibaret bı
gündü.
Ama şimdi artist olmak istemiş o gençkız, tanıdı
ğım yıllanndaki anarşizmiyle çıkageliyor. Dünyaye
hayata duyduğu anlaşılmaz, fakat müthiş isyanla.
Ya da herhalde bir yirmi beş yıl öncesi, Alman
ya'dan yeni dönmüş kız kardeşi Sevda Ferdağ'iı
evinde, iri yeşil-ela gözlü, çok uzun kırpıkli, sırtınd
yazlık döpiyes... Kimi cümleleri tamamlamamak ge
rekebilir.
Kimdi Ferda Ferdağ? Anılanna taktığı ad bir ro
man söylüyor: Bu gençkız artist olmak istiyordu.
Gerçi çok gençken bir iki filmde 'başrol' oynamış
tı, ama yıllar ona ınsafsızca davranmış, üstelik o d
yıllara insafsızca tekme atmıştı.
Belki de acı kahkahalarla örülü bir ironi trajedye
niydi.
' Dedim ya, hayatında mutlak yalnızlık vardı, alkc
vardı, sevgi, şefkat. kavga ve hakaret vardı. Herke
se duyulmuş delice bir bağlılık, herkese savrulmu
derin bir nefret vardı. Benim yapamadıklarım vard
Biriikte iki filmde çalıştık. Kırık BirAşk Hikâyesi v
Göl. Oynamak için yaratılmıştı, ama kamera önün
geçinceye kadar ölümü andırır heyecanlarla boğu
şuyordu.
Oyunculuk...
Sinemada aradığını bulamayınca art arda gele
savruluşlar. Kimbilir hangi kavrayışsızlık böylesi b
gizilgücü, yıllar yılı, bir köşede kalmaya mahkûr
etmiş.
Kınk Bir Aşk Hikâyesi'nden günümüze nice za
manlar geçti. Ferda Ferdağ'ı değişik yaşantılarl
anımsıyorum.
Kâh küçük... küçücük bir tiyatro topluluğu kuru
yor, okullarda, kendi yazdığı, yönettiğı çocuk oyur
lannı oynuyor. Bu küçük... küçücük topluluklar ba
zen Istanbul'dan Anadolu'ya turneye çıkıyor. N
Kültür Bakanlığı yardımı, ne şu, ne bu.
Herkesin habersiz kaldığı macera...
Kâh Şişli'nin caddeye yakın bir sokağında karş
laşıyoruz. Sevgiyle başlayan sözleri, ikiyüzlülükler
mizi yakaladıkça, hırçınlaşıyor. Yerle bir etmek ıst
yor, bizi, her şeyi, hayatı, hayatını.
Geceyansını geçer birtelefon, anılanndan birka
sayfa okuyor. Reddettiği bu dünyaya anılar bırak
mak istiyor.
Kâh Beyoğlu'nda iyice silik bir barda hayatında
oynuyor. Insanlara bir zamanlar artist olduğunu söy
lüyor. Silik yerlerin silik insanlan, yalnız onlar anlî
bu öyküyü.
Sonra televizyoncular bulmuş onu; ölüm o sırî
öylece gelmiş.
Televizyonculann umuru muydu, birgençkızın b
zamanlar artist olmak isteyişi!
Denizden gelen bıraz boğukça ses... Dünyaya le
net ediyor.
Anılara mı kanşıyor? Yoksa yanıldım mı, yoksaye
nı başımda mı?
Oysa son bir umut vardı: Kendi 'Rüzgâr Gibi Geç
f/'sini peliküle geçırebilirdi...
Takvimde h Bırakan:
"Bu madem/Yalnız benim gerçeğimJKalsın, is
temem/Sizden bana gelecek." Behçet Necatigi
"Hayır!" (Eski Toprak), 1956.
Fotoğraf sanatçısı Kamil Pınarcı'y:
ABO'den biPincilik ödülü
• CHICAGO (AA) - ABD'nın sanat ve tarih üzerine
ünlü müzeleri arasında yer alan Chicago'daki Du Sabl'
Müzesi, Türk fotoğraf sanatçısı Kamil Pınarcı'ya ünlü
blues sanatçısı Buddy Guy'ın portresi nedeniyle
bırincilik ödülü verdı. Müzenın düzenlediği kültür
festivalinde fotoğraf dalında birinci seçilen Kamil
Pınarcı'nm eseri müzenın koleksiyonu için satın alınd
Sanatçı "Chicago Blues' konusunda son on yıldır
çalışmalar yapıyor ve ABD'nin ünlü caz festivallerinı
takip ediyordu. Kamil Pınarcı blues fotoğraf sanatçısı
olarak bugüne dek ABD'de 20'ye yakın sergi açtı.
Sanatçının Türkiye ile ilgili bir sergisi de eylül ayında
Chıcago'da VVashington Library Galerisi'nde açılacak
lş Bankası Kültür Yayınlam'ndar
dbrt yeni çocuk kitabı
• Kültür Servisi - Türkiye tş Bankası Yayınlan,
Tank Dursun K.'nın "Benim Dedem Bir Tane",
Bahar Vardarh'nın "Su ile Pınar'ın Mektuplan",
Turgut Erbek'in "Tipi" ve Nuran Turan'ın "Nur
Ana" adlı çocuk kitaplannı okurlara sundu.
Kıtaplar Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınlan Satış
Mağazalan'nda, büyük kitabevlerinde ve bazı
şubelerde satışa sunuldu.
5. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVAÜ
BUGLN
• AÇIKHAVATtYATROSU'nda saat 21 30da
Kudsi Erguner ve Björk izleyicilerle buluşacak.
• CRR KONSER SALONlİ'nda saat 19.00'da
Burhan Ocal&Peter Waters konseri
gerçekleştirilecek.
• ROXY'de saat 23.30'da Coolbone yer alıyor.
• GRAMOFON'da saat 23.00"de S. Köse, C.
Ayer&V. Öktem&Ç. Yıldız konsen ızlenebilir.
YARIIN
• CCR KONSER SALONU'nda saat 19.00'da
Prysm Orchestre Narional de Jazz konseri yer alıyo
• *ROXY'de saat 23.30'da Coolbone konseri
izlenebilir.
• GRAMOFON'da saat 23.00de İmer Demirer
Dörtlüsü'nün Vois^ri gerçekleştirilecek.