28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmfivaz Sahitıi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü HikmetÇe- tinka\a 0 Yaznşlen Müdurü fbrahim \ ıldız # Sorumlu Müdür Fikret İlkiz • Haber Merkezı Muduru Hakan Kara • Görsel Yönetmen. Fikret Eser D15 Haberler Şinasi Damşoğlu • lsnhbaral Cengiz Yüdınm 0 Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kültur Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yüceünan 0 Makaleler Sami Karaören 0 Duzehmc Abduliah Ya/Ki0 Foıoiraf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belge EdibeBuğra0YunHaberien Mehmet Faraç Yayın Kunılu tlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmct Çetinka\'a, Şükran Soner. Ergun Balcı, İbrahim V ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa BaJbav. Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay Ataturk BuK an No' 125, Kat.4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks: 4195027 0 Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352S 2 3Tel 4411220. Faks 44191170Adana Temsılcısı. Çetin Yiğenoğiu, lnonû Cd 119 S. No 1 Kat. 1, Tel 363 12 11, Faks: 363 12 15 Muessese Muduru Lstun Akmen # Koordınatör Ahmet Korulsan • Muhasebe Büknt Yener#ldare Hüsnin Giirer • I}letme Önder Çelik • Bılgı- tşlem N'ail tnal • Bılgısa>ar Sıstem Mürnvct Çikr • Satış Fazikt Kura MEDVA C: • Yönetım Ku Ba$kanı - Genel Mudur Gü Erduran # Koordınator h Işıtman • Genel Mudur Yardırr Sevda Çoban Tel 514 07 5139580-5138460-61,Faks 513: van \e Basan: Yenı Gun Haber \jansı. Basın \e Ya\ırKi!ık \ S ıCad 39 41 C-ağaloglu 34334 Ist PK 246 Isunbu! fel (0 212) 512 05 05 ı20 haı) Faks (0 2121513 üi 95 17 TEMMUZ 1998 Imsak: 3.44 Güneş: 5.39 Öğle: 13.17 Ikindi: 17.13 Akşam: 20.42 Yatsı: 22.28 www.cumhunyet.corr Banderas Atatiipk'ü oynamayacak • NVASHINGTCMN (Cumhuriyet) - Turkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder Atatürk 'ü anlatan bir filmde Ata'yı oynamayı kabul eden Ispanyol aktör Antonio Banderas, ABD'deki Rum v e Ermeni lobilerinin baskılan sonucu projeden kesinlikle vazgeçti. Banderas. gerekçe olarak "The Phantom of the Opera' adlı film için çalışmasını gösterdi. Üç yeni 'devtet sanatçısı' • ANKARA (AA) - Kültür Bakanlığı, uzun siiredir verilmeyen "devlet sanatçılığı" uygulamasını tekrar gündeme getiriyor. Bakanlık. Müzeyyen Senar, Meh\eş Emeç ve Tekin Akmansoy'a "devlet sanatçılığı" unvanı vermeye hazırlanıyor. Kültür Bakanı ıstemihan Talay, Devlet Sanatçısı Seçicı Kurulu'nun önensini onaylayarak Cumhurbaşkanlığı 'na gönderdı. Delta'dan kampanya • İstanbul Haber Servisi - Delta Airlines firmasınca başlatılan "Skymiles" programı çerçevesinde, 1 Temmuz-31 Aralık ile 15 Haziran-1 Eylûl 1998 tarihleri arasında üye olan ve aynı dönemde uçan yolcular, ekstra mil kazanarak bedava uçuş hakkı elde edebilecekler. FolklOP festivalleri • İstanbul Haber Servisi - Eminönü Beledıyesi \e Eminönü Hızmet Vakfi tarafmdan düzenlenen 4. Uluslararası Folklor Festivali. 21-25 Temmuz tarihleri arasında ttalya, Beyaz Rusya, Gürcistan. Makedonya. KKTC, Slovenya. Malezya ve Mısır'ın katılımıyla gerçekleşecek. Festivalin son günü olan 25 Temmuz'da da sünnet şöleni yapılacak. Bayrampaşa Belediyesi tarafindan düzenlenen 4. Uluslararası Folklor Festivali de dün başladı. Festivale Bulgaristan. Romanya. Arnav utluk, Gürcistan. Makedonya. Kosova, KKTC. Polonya ile Van. Sili\ n ve Karadenız folklor ekipleri katılıyor. TEfiV'den öğrenim yardımı • İstanbul Haber Servisi - Türk Eğitım Gönüllüleri Vakfi (TEGV). güneydoğuda Sason. Pervari ve Eruh'ta açılan öğrenim bırimleri için v ardım kampanyası başlatıyor. TEGV'den vapılan açıklamada Migros Antalya, Bodrum ve Marmaris mağazalannda kurulacak standlar ile öğrenim binmlerine katkıda bulunulmasının sağlanacağı belirtildi. Andropoz sorunu • İSTANBUL (AA)- Istanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, andropozun. erkeklerin ilerleyen yaşla birlikte biyolojik dengelerinde bir değişiklik olduğunu ifade ederek, bunun da kişilerin psikolojik durum ve da\ ranışlanna yansıyan bir dönem olduğunu söyledi. Prof. Dr. Özkan. andropozu genellikle mutsuz ve başansız erkeklerin "yaşlanıyoruz" kaygısıyla vasadıklanna dikkat çekti. Mahkeme kararlanna karşm çalıştınlan Yatağan, Yeniköy ve Gökova santrallarmda sık sık anzalar meydana geliyor Ege'nin santralları hıırdaya döndüOZCAN O Z G I R ML'ĞLA - Türkıye'nin en çok tar- tışılan ve mahkeme kararlanna kar- şın çalıştınlan Yatağan. Yeniköy ve Gökova termiksantrallannın kısaza- manda hurdaya döndüğü v urgulanı- yor. Son dönemde sıkJaşan anzalar Ye- niköy ve Gökova'yı devre dışı bıra- kırken. mahkemenin "Kapatılsın" dediği Gökova'nın, Yatağan ve Yenı- köy'ün yedeğı olabileceği göriişü gündeme getınldı. Avrupa'nın terk ettiği teknoloji ile Polonya'nın Elektrik firması tarafin- dan kurulan Muğla'daki termik sant- rallann her bırinin 25 yıllık ömrünün bulunduğu yetkililerce belirtilmesine karşın Yeniköy 12 yılda, Yatağan ıse 16 vıldaıflasetti. Santrallarda sıksık meydana gelen anzalar Türkıye"de gıden lemev ınce. anzal 1 parça Polon- ya'va göndenliyor ve orada da ona- nm sırasında güçlükler yaşandığı öne sürülüyor. Adının açıklanmasını ıste- meyen bir santral yetkılisı, santralla- n 56 model Chevrolet'ye benzeterek " Biamkikr nasıl bu santrallarla övün- mekten geri kalmazlarsa, antik ara- ba sahipleri de arabalan ilegurur du- yariar. Ama küçük bir anzada hur- dacılarda parça ararlar. İşin acı tara- fi santrallann hurdacısı da yok. Biz de sıkıştık nıı Polonja'v a koşuyoruz. Bu gidişle Gökova'nın parçaları sökülüp Yatağan'a, Yeniköv 'e takılabilir. Böy- • Santrallarda sık sık meydana gelen anzalar Türkiye'de giderilemeyince anzalı parça Polonya'ya göndenliyor. Orada da onanm sırasında güçlükler yaşandığı öne sürülüyor. lece Gökova kavgası da son bulur" dıye konuştu. Muğla'da ilk Yatağan Termik Sant- ral 1 kurulmuş ve bu yörede davul- zurnalı kutlamalarla karşılanmıştı. Şimdi yöre insanlan Yatağan'ın ya- nı sıra ardından gelen Yeniköy ve Gö- kova'dan kurtulma mücadelesini sür- dürüyorlar. Ne var ki, hukuk müca- delelerinın bile kapatmaya yetmedi- ği santrallann kendi kendine kapana- cağı gözleniyor. 3x210 mv gücünde- kı Yatağan Termik Santralı, Polon- ya'nın Elektrik firması tarafindan 1 milyar 486 milyon 523 bin TL iç, 149 mılyon 55 bin 140 dolar dış finans- man ile yapılmış ve 1982 yılında da üretime geçmişti. Yine Polonyalıla- nn yaptığı 1981 birim fiyatlan ile 52 milyar 550 milyon TL'ye ma! olan 2x210 mv gücündeki Yeniköy Termik Santralı 1986 yılında üretime geçiri- lirken, 227 milyon 681 bin 472 dolar dış, 8 milyon 356 bin 577 TL iç fi- nansman ıle yapılan 3x210 mv gücün- deki Gökova Termik Santralı ise 1995 yılında "deneme üretimi" adı altın- da devreye sokulmuştu. Adının açıklanmasını istemeyen santral yetkılisı, Yatağan Termik Sant- ralı'nın geçen ocak ayında anzala- nan jeneratörünün onanm için Po- lonya'ya gönderildiğini, santralın an- zalı ünitesinin 7 aydır Gökova Termik Santralf ndan sökülen jeneratör ile çalıştırıldığını anımsatarak şunlan söyledi: "Gökova iki ünite çalışır ha- legelmişti. Ama çokyeni kurulmuş ol- masına rağmen sık sık başgösteren anzalar sonunda Gökova tamamen devre dışı kalırken, santrallarda en çok görülen arıza şekli olan kazan patlaması sonunda bir hafta önce üniteli Yeniköv Termik Santralı d« re dışı kaldı. Teknoloji çok eski Sık < arıza oünası doğal. Bu gidişle bu saı rallar 25 yıJ bile dayanmaz." Yatağan Tennik Santralı'nın ya[ mında çalışan ve bugün Muğla Org nıze Sanayı Bölgesi Genel Müdürl ğü yapan, Makına Mühendisleri Od sı Başkanı Selahattin Sapmaz da yt kilıyi doğrularcasına. "Teknolojûge çekten eski ve terk edilmiş bir tekn loji. Bu aşamada yapılacak en akıll ca iş, mahkemekararlannı uygulay rak Gökova'yı kapatmak olacakt Böv lece Gökova'nın parçalan kull; nılarak Yatağan ve Yeniköv 'ün ömü leri de uzatümış olur" dedi. Vahşi hayvanlarpodyumdaİtahan modacı Anton Giudo Grande önce- ki gün Ronıa Moda Haftası kapsanunda düzenlenen bir defileyle cesur tasa- nmlannı gün ışığına çıkardı. \'ahşi havvan maskelerini ve insan vücudunu cesur birer tasanm öğesine dönüştüren Grande'nin defilesi izfc>icilerin be- ğenisini topladı. Roma Moda Haftası dün Roma'daki ünlü İspanvol Merdi- venleri'nde gerçeldeştirilen bir gösterivle sona erdi.(Fotoğraflar: RİEUTERS) Tarihi koruluğun 'kiralanması' kanunda açıkça yasaklanıyor Mihrabad 'yasal koruma' altında OKTAY EKbJCİ Orman Bakanlığı'nca 1 Hazıran 1998 günü kiraya v erildikten sonra ka- muoyundaki tepkıler üzenne ihale ış- lemlen durdurulan İstanbul"daki "or- man piknik alanlan" arasında "Mih- rabad"ın özel bir durumu var. "Boğaziçi"nın şarkılara konu olmuş ünlü "Kanlıca Körfezi''ni kucaklayan vamaçlarda \er alan bu orman alanı, aynı zamanda "doğal SİT" ıçınde ka- lıyor. Yine Bogazıçf nın "öngörünüm"' bölgesinde bulunduğu içm 2960 sayı- Iı "Boğaziçi Kanunu" kapsamında da kesın "imaryasagıyla"korunması ön- görülen Mihrabad ormanmın ımar plan- lannagörevüklendıgı ışle\ ıse "kent- sel yeşil alan" nıtelığınde... Mihrabad ormanı, aynca tanhsel \ e kültürel "miras" nıteliğını de taşıyan bir Boğaziçi korusu ve "mesire" ala- nı. Sultan L Mahmuddönemınde "atge- zintilerinin" vapıldığı bilınen Mihra- bad ormanı, "1990" yılında Orman Ba- kanlığı'nca "halka açık piknik alanı" şeklinde düzenlendı. Nıtekim. bu dü- zenleme sırasında da kımı "izuısiz" • 2863 sayılı Koruma Yasasfna göre SlT içinde kaldığı için imar yasağı bulunan tarihi Mihrabad ormanının, 2960 sayılı Boğaziçi Yasası'na göre de "halka açık yeşil alan" niteliği dışındaki bir kullanıma açılması mümkün değil... hızmet binalarının yapılması, hatta ağaçların kesilmesi tartışma yararmış \e tepkı toplamıştı... Rant yapılaşması Şımdı son ıhale tartışmasında da benzer tepkılere neden olan tutum. Mihrabad'ı kıralayacakolanlarabuta- nhi ormanda "gazino, kafeterva. spor tesisleri tenis ve goff alanlan ve bunia- nn hizmet üniteleri" şeklmde bir ya- pılaşma ıznının şartnamede yer alma- sı. Yasalar ne diyor? Pekı; piknik alanının ışletmesini ki- rava vermek bir vana. Orman Bakan- Kanbca Körfezi'ni sarmalavan Mihrabad ormanı, Boğaziçi'ndeki tanhsel pevzajı tamanılavan bir SİT zenginliği olarakyalılann arka yamaçlannda da doğal bir fonyaraöyor...(FotoğTaf: OKTÂY EKİNCİ) " lığı'nın bir de bunun üzerine kiracıla- ra "yapılaşma izni vermea" yasal mı- dır?.. Eger Mihrabad, aynı zamanda SlT alanında v e Boğaziçi öngörünüm bölgesinde olmasaydı, sadece "Or- man MevzuatT ve "tmar Kanunu" kapsamında bu tür "günübirlik din- lence tesisleri" (kuşkusuz yine de agaç- lan ve orman dokusunu koruyarak ve tek katlı basit. küçük yapılar şeklinde) belkı de mümkün olabilirdi. Ancak gerek 2863 sayılı "Koruma Kanunu" gerekse "Boğaziçi Yasası", SİT ve öngörünüm bölgesi kurallan içinde böylesi bir yapılaşmaya olanak sağlamıyor. Yani, Orman Bakanlığı'nın kıra sözleşmesınde tanıdığı imar hak- lan yasal davanaktan yoksun olduğu gibı aynı zamanda "yasak" da... Sadece 'park' olabilir Örneğın 2960 sayılı Boğaziçi Yasa- sı'nın "Orman alanlan" başlığını da taşıyan 4. maddesinde, Boğaziçi'nde- ki bu tür ormanlann "doğalyapıya uy- gun olarak" (yani bozulmadan) ko- runması \e kullanım olarak da "park ve mesire yeri" olarak düzenlenmesi hükmü var. Bu nedenle sadece "Idra- lama" bile aslında bu maddeye açık- ça aykın. 2863 sayılı Koruma Yasası'na göre ıse SİT alanı içindeki Mihrabad aynı zamanda korunması gerekli bir "doğal miras" olduğundan, Koruma Kurulu izni \ e onayı alınmadan bu mi- ras üzerinde herhangi bir farklı kulla- nım ya da starii değişikliği mümkün de- ğıl. Oysa kı Orman Bakanlığı'nın iha- le işlemlerinde böylesi bir izin olma- dığı gibi. kıra şartnamesınde de aynı onay bulunmuyor... Evet. Rantçılann niyeti ne olursa ol- sun, tarihi Mihrabad ormanımız aslın- da yasalarla koruma altında. Bu güven- ceyı sürekli kılabilmek için öncelikle korumamız gereken ise hıç kuşkusuz "hukuk devleti"- Prof. Kâğıtçıbaşı, Uluslararası Uygulamalı Psikoloji Derneği'nce ödüle layık görüldü'Psikoloji topluma yarar saglamalı 9 FİGENATALAY Koç Üniversitesi Fen-Edebiyat Fa- kültesi Dekanı Prof. Dr. Çiğdem Kâ- ğıtçıbaşı. Uluslararası Uygulamalı Psikoloji Derneği'nce "uvgulamalı psikoktjinin uluslararası düzev de ge- lişimine üstün katkılanndan dolayı" ödüle layık görüldü. Prof. Kâğıtçı- başı'na ödülü, 24. Uluslararası Uy- gulamalı Psikoloji Derneği'nin San Francisco'da, 9 Ağustos'ta yapılacak kongresınin açıiışında verilecek. Daha önce de Amerikan Psikoloji Kuruluşu'nca "psikolojinin gelişme- sinebflimsel katkılan" nedcnı\ le ödül- lendirilen Prof. Dr. Ciğdem Kâğıtçı- başı ile uygulamalı psikoloji, psiko- lojinin topluma yaran konulannda görüştük. Psikolojinin uygulamaya yön ve- ren bir bilim olarak görülmesini çok önemsediğini, çünkü her bilimın. her uğraşın topluma yararlı olması ge- rektiğıni söyleyen Prof. Kâğıtçıbaşı, "Nasılbiryarar?"sorusunu, "Psiko- lojinin yalnızca bireysel gelişimle ilgi- liolduğunu düşünmek.bu bilimin ala- nını çok dar tutuyor. Psikoloji toplum düzenine yarar sağiıyor. Son ödülü de bu nedenle verdiler" diye yanıtladı. Özellikle son 15 yıldır hep uygu- lamalı psikoloji alanında calıştığını an- latan Prof. Çiğdem Kâğıtçıbaşı"nın ön- celikle önem verdığı alan "erkenyaş- ta /ihinsel kapashenin geliştirilmesi". Prof. Kâğıtçıbaşı, bunun nedenini şöyleanlattı: Ciddi sorunlar var "Türkiye ve Türkhe gibi ülkeler- de çok ciddi bir sorun var: İnsan ka- pasitesinin düzeyi. Çevresel etkiler ve eğitimle bu düzey arttınlabiliyor. Ak- si halde zihinsel kapasite güdük kab- yor. Potansiyel var ama yeterince or- tayacıkardamıyor. Büviikbirinsan gü- cü kaybı var. Çocuklann zihinsel ka- pasitesi geliştirilemiyor. Türkiye'de okul öncesi eğitimden ancak 100 ço- cuktan sekiziyararlanabiliv or. Bu bü- yük bir sorun, ama çöıümsüz değil." Prof. Kâğıtçıbaşı'nın uygulamalı psikoloji alanında yaptığı çalışma- lardan biri Anne Çocuk Eğitım Prog- ramı. Erken yaşta zihinsel kapasite- nin gelıştirilmesi üzerine 1982-1992 yılları arasında Istanbul'un sosyo- ekonomik düzeyi düşük bölgelerir de yapılan bilimsel araştırmalar so- nucundabu programı gelıştirdikleri- ni anlatan Prof. Çiğdem Kâğıtçıbaşı 54 ilde uygulanan bu programın bu yıl 62 ilde gerçekleştirileceğıni söy- ledi. Kâğıtçıbaşı. Doç.Dr. Sevda Bek- man'ın. dört ayrı ilde programa ka- tılan anneler ve çocuklan üzerine bir araştırma yaptığını ve çocuklann da annelenn de büyük yarar sağladıkla- nnın ortaya çıktığını belırtti. Programın. aile içi ilişkilen de çok olumlu etkılediğinin belırlendiğini söyleyen Prof. Kâğıtçıbaşı. halen 12- 13 yaş grubundaki gençlenn zihinsel gelışimıyleilgılibirprojeüzenndeça- lışıyor. fkı yıl içinde tamamlanması planlanan proje. önce Fatih Eğitim Parkı'nda pılot olarak uygulanacak. Uzun vadede Milli Eğitim Bakanlı- ğı ile işbirliği yapılarak okullarda uy- gulanması amaçlanıyor. Bu çalışmalarda kültüre duyarlı ol- manın çok önemli olduğunu vurgu- layan Prof. Kâğıtçıbaşı. toplumun özelliklenni de dikkate almak gerek- tiğıni belirtti. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN ...Sakın Galiyef Olmasın? / O azı akşamlar, belkı de sohbet koyulaştığından, ( D Hasan (Tannkut) beni yemeğe alıkoyardı. Osmanbey'de, Kırağı Sokağı, Kırağı Apartma- nı; onun, arka bahçeye bakan, yuksek tavanlı oda- sı; eski kitap, soğuk izmarit, gizli nem kokusu! Bir yan- dan atıştınr, bir yandan tartışmayı sürdürürdük. Da- ha genç oluşumdan mı nedir, ben, Anadolu Ihtilâ- li'nden çok, Sovyet Ihtilâli'ni kurcalamaya merak- lıydım; düşünür taşınır, o devrim süreci üzerine, -bir çırpıda cevap verilmesi zor- soaılar üretirdim: bunun- la övünüyordum da 1 "-...devrim sonrasındaki ilk serbest seçimi, Bol- şevikler kaybedince, Vladimir lliç'/n seçimi iptalet- tiği doğtv mu?.." Yada: "-...Leningrad'dabahriyeliler, Kronstad'da bu defa Sovyetyönetimine başkaldınnca, onları to- pa tutma emrini kim vermişti, Trotskiy mi?" Hasan'ın, sabııia gülümsediğini görür gibiyim; be- ni başka bir konuya sürüklüyor: Anadolu Ihtilâli'nin, Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılıncaya kadar yaşadı- ğı. dağdağalı ve renkli, getişme sürecine! Yalnız ona mı? Aynı dönemde, Rusya Türklerinin giriştiği kur- tuluş hareketleriyle, Anadolu'da girişilen hareket arasındaki 'paralelliğe'! Diyor ki: "-...her iki hareketi dogru değeriendirebilmek için, asıl ehemmiyet arz eden husus; emperya- lizm'in en güçlü döneminde, ona karşı büyük mukavemetin (direnişin), Doğu'da başladığını tesprt edebilmektin üsteiik, hemen hemen, aynı yıllarda!" 'Birinci' sigarasını, yasemin ağızlığına iliştirirken, ilâve edecektir: "-...Türkiye Cumhuriyeti, bu mu- kavemetin hâsıl ettiği çatlaktan çıktı!" Sonradan, belgelen kanştırdıkça, iki taraf arasın- daki mesaj ve üslûb benzertiği, beni ne kadar şaşır- tacaktır?) "...bankerlerinin kasaları dolsun diye!.." Şimdi şu satırian okumak zahmetine girer misiniz? "...Türkiye'de de fikirler bir inkılâba hazırian- mıştır o da inkılâp istiyor ve onu bekliyor. Mem- leket bu itibaria, baştan başa his ve ihtiyaç ke- silmiştir. Yeni usul için elde bir hareket mebdei vardın halkın hükümeti!.." "...Avrupa'da banş dünyayı ikhye böldü: Yenen ve yenilen!" Dünya, ta iik gününde olduğu gibi, bugün gene yenenle yenilen, zulüm görenle zul- meden arasındaki uçurumu muhafaza ediyor. Bugün çözülecek mesete, yalnız devletler arasın- da bir mesele degildir; bizzat milletlerin mukad- deratı, milletler içinde sınıf mücadelesi ve niha- yet bir inkılâp fikridir. Işte, eski Avrupa'nın bugün korktuğu, ürktüğü şeyler bunlardan başka bir şey değil. Almanya'nın doğusunda yeni bir dün- ya, bütün gücüyie, ruhu ve fikirleri gevşeyen Av- rupa'nın üzerine atlryor. Bütün yeni rttifaklann me- kanizmasını, orada aramak gerek!.." Bunlar, aynı 'çetin' kalemden, aynı dağdağalı dö- nemde çıkmış, satırlar; ne kadar da, Sultan Galiyefin yazdıklarına benziyor? Yoksa, o 'çetin' kalem, Gali- yef'in kalemi mi? Baksanıza dediklerine: "...hayatın çeşrtli tarif ve rfadelerinden en mad- disi, bunun iktisadi bir hadise, bir ekonomik olay olduğundan ibarettir. Dikkat edilirse, insanlann meydana getirdiği toplumlarda, gürültülerin en büyüğü, çalışmanın, kazanmanın, yiyip içmenin şu veya bu suretle cereyanından, şu veya bu su- rette olmasından veya olmasını istemekten iba- rettir. Hatta, büyük bir macera olan dünkü Umu- mî Harp (1914-18), hatta ondan çok daha büyük bir macera olan bugünkü inkılâp cidâli, hep bun- lardan ileri gelmiştir..." "...Emperyalist Bat dünyasının nazannda amaç: Türkiye gibi, iran gibi, hemen bütün Asya mem- leketlerinde bulunan ve henüz medeniyet bakı- mından olgunlaşmamış sayılan memleketler hal- kının, kendi hesaplanna esir ve amele gibi çalış- tınlması; ve bu maksatla, şimdiden onların esa- ret ve tahakkümleri altına alınmasıdır..." "...Britanya Adası'ndaki Ingilizler ve Paris'teki Fransızlar, daha fazla bir huzur ve servet içinde yaşasınlar diye, öteki kavimler çatışacaklar ve ça- lıştınlacaklar; bunların çalışmalanndan meyda- na gelen faydalar ve menfaatlar ingiliz banker- lerinin ve kaprtalistlerinin kasalannı dolduracak. Vaktiyle, insan ticaretine sermaye teşkil eden bahtsızlar da, hep başkalan hesabına çalıştınl- mak için, sürülerle toplanıyoriar ve sürülerie alı- nıp satılryorlardı. Şimdi başında Ingirtere bulunan emperyalist Bab'nın uygulamak ve sürdürmek is- tediği şey de, netice itibariyle, bundan başka bir şey degildir..." "...sen çalış, ben ylyeyim!" Ne düşünüyorsunuz? Bu adam kimse, yaşadığı dönemin konjonktürünü, 'iktisâd-ı siyâsi' açı- sından, pek güzel irdelememiş mi? 'Teşhis ve tes- pitleri', neresinden bakılsa, bugün hâlâ yaşadığımız 'Kuzey/Güney' ana çelişkisini yansrtmıyor mu? Bu ana çelişki, bütün XX. yy. boyunca dünyanın kade- rini 'tâyin etmeyecek midir'? 'İnkılâp cidâli', hem Ulusal Demokratik Devrim süreçlerini, hem Sos- yalist Devrim süreçlerini; -bazan, bir arada ve iç içe- içermiyor mu? Ya o dönemin 'çetin' kalemi, ya- şayacağımız bu gerçeği, o günden görmüş ve yaz- mışsa!.. "...görülüyor ki ctdâl, umumryetrabarivlede, eko- nomiktir. Gürültülerin en büyüğü de, bilhassa böyle bir esastan ileri gelmiş bulunmaktadır (...) O halde, emperyalist ve kapitalist Batı'nın, baş- ta kendimiz olarak, birtakım kavimleri amele ve köle halinde yaşatmak istemesine karşı ayaklan- maktan doğan bu 'Yeni İnkılâp', hayatımızda, yal- nız Avrupa'ya karşı koymak için değil; fakat ken-_ di iyiliğimiz için dahi idâreyi halkın kendi eline ve- ren, yeni bir hükümet ve idâre makinesi düşün- düğümüzde, nazara alacağımız meselelerin en önemlisi yine iktisadiyat olacaktır. Bu yeni idâre ile halkın karnı tok, sırtı pek ve kalp ve vicdanı rahat olacaktır..." "...insanlık için saadet ne zaman tecelli ede- bilir? Insanlar arasında, huzur ve rahat, ne ka- dar çok yaygın hâle gelirse! En büyüğünden en küçüğüne kadar, kavga ve gürültü, başlıca: 'Sen çalış, ben yiyeyim', 'Ben yiyeyim, sen yeme' de- mekten çıkıyor. Bunun yerine, 'Herkes çalışsın ve herkes yesin!' kaidesini koymak ve uygulamak gerekliliği karşısmdayız..." (A. Cerrahoğlu, 'Türki- ye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı', s. 380/383. May Yayınlan. Tarihsiz.) Sâhi yahu, Galiyef olamaz mı bu? http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle