23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 1998 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Istanbul Edırrte Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli B B B B A A A A 20 25 25 27 29 29 31 28 Zonguldak B 20 Antalya Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskışehır Konya Sıvas B B B B PB PB B B 2U 21 19 20 21 10 23 19 B 26 Kars Adana Mersın Dıyarbakır Şanlıurfa Mardın Sıırt Hakkârı Van B PB B PB PB PB PB PB 26 25 25 28 24 24 21 19 B 15 Yurdun doğu kesım- len parçalı bulutlu, Orta ve Doğu Kara- denız, Iç Anadolu'nun doğusu, Doğu Akde- nız'ın ıç kesımlen, DoğuAnadoluıleGü- neydoğu Anado- lu'nun doğusu sağa- nak ve gökgurultulu sağanak yağışlı, ote- kı yerler az bulutlu ve açık geçecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 1b 15 16 19 23 22 25 24 Münih Y 25 Zürih Berlin Budapeşte Madnd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına FB PB Y PB B B B B 22 26 21 28 25 26 25 26 Y 24 Şam Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire B B PB Y PB Y Y A 26 28 22 26 21 25 18 34 A 31 Taşkent Tahran r\ 0Açık Parçalı bu'utlu Sıslı k Çok bulutlu Yağmurlu Karlı Sulu kar Gok gurultulu GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı l. Sayfada ardından FP'lilerden yarım ağızla bir "düzeltme" ge- lecek. Oysa, haber doğru. Zira bir sürecin sonucu. REFAHYOL döneminde Şaibe Hanım ve Takke- li Erbakan arasındaki ilişkı öylesıne gelışti kı, birbi- rinden ayn siyaset yapamıyorlar. Birbirinden kopar- larsa -matematik olarak- asla iktidar olamayacakla- rını biliyoriar. Ne ki son aylarda önemli bir gelişme izledik. Cum- hurbaşkanı Demirel. tıkanan siyaseti aydınlığa çıkar- mak için önerilerde bulundu. "Seçım yasasma par- tilerin 'ittifak' yapmalan ilkesinin getirilmesini" iste- di. Diğer partilere değil, sadece malûm ikiliye hizmet edecek bu yönteme basında pek azımız karşı çıkttk. Cumhurbaşkanı gerekçesinde, seçimden önce partilerarası ittifak sağlanırsa halkımızın seçimden sonra kimin başbakan olacağını bilerek oy kullana- cağını one süruyor. Oysa önerı yaşama geçırilirse neler olacağını Cum- hurbaşkanı'nın bizlerden önce kestirmesi gerekiyor. Şaıbe Hanım; bıliyor kı "yeniden diriliş" çabaları nafıle. DYP'nin 1991 ve 1995 genel seçimlenndekı oy oranlarına erişmesi hayal-ı ham. Gerçekleşmesi artık bir düş. FP de 1995'tekı yüzde 22 oy ile avunuyor. Bu kez daha yuksek oy alacağını savunuyor ama; görüyor kı, maske düştu, gerçek yüzü halk tarafından görül- du. Ne ki, teselli olacak nıtelikte bir gelişme var önle- rinde. Cumhurbaşkanı da destekliyor, hatta ısrarla ıs- tiyor. Ittifakla ılgili gelişmeler giderek böylece olgun- laşıyor Örneğin erken bir genel seçimde DYP yüzde 10, FP yüzde 18 oy alır, toplam yüzde 28... işte, hemen hükümet kurmaya hazır, arkası önü sağlam bir çoğunluk! Siyasetin önünün açılmasını isteyen Oemirel'in tam arzuladığı kıvamda. Böylece rengârenk bir düş âlemi yaratılıyor Onümüzü görmek... FP-DYP çoğunluğu hükümet olmaya yönelince... Pekı ama; 28 Şubat süreci ne olacak? O 28 Şubat kı; nasıl başladığını ve nerede bittiği- ni ya da bıteceğını herkesten çok daha aynntılı ola- rak Cumhurbaşkanı Demirel biliyor. Üstelik, 17 Ocak 1997'de davet üzerine gittiği Ge- nelkurmay'da "irtica üzennde askerlenn iki saatten fazla süren bilgili, belgeli açıklamalarını izleyen" Cumhurbaşkanı, her zaman 28 Şubat sürecıni elbet- te anımsıyor. Biliyor ve anımsıyor. Önce, Şubat 1997 başlann- da Milli Savunma Baka'nıTurhan Tayan'ın RP'yi suç- layan resmi açıklamaları geliyor. Köşk, brifingden ve MSB Turhan Tayan'ın 2/3/4 Şubat 1997'dekı açıklamalarından sonra... Takkeli Erbakan'a iki mektup gönderıyor. Mektupların 17 O- cak brifinginde saptadığı ögeleri içerdiği kuşkusuz. Şımdi soru geliyor. Bu gelişmeleri yaşayan, 28 Şu- bat sürecini yakından bilen bir siyaset adamı olarak Cumhurbaşkanı Demirel, erken bir genel seçimden sonra olası FP-DYP işbirliğine hükümeti verecek mi? Yarınlar ne getırır elbette bilinmez. Demirel'in de- diği gıbı sıyasette bir gün bile uzun bir süre. Ama ge- lişmelenn önümüze koyduğu bugünkü manzara, böyle bir koalisyona Köşk'ün yeşil ışık yakmasında- kı olanağı ve olanaksızhğı açık seçik sergiliyor. "lttıfak"\r\ davranışları -iktidar olduklarında- Türki- ye'yi nerelere sürükleyeceklerini daha bugünden kestirmemızi sağlıyor. Daha bugünden yerel seçimlerde büyük kentleri paylaşıyorlar. Ya yarın? Olasıdır ki, ilk altı ay "yeni bir Takkeli" başbakan olacak, yılın ikinci altı ayında ise Özer Uçuran'lı Şaibe Hanım... Son konuşmalarında Şaibe Hanım, "sistemle uğ- raşarak gerçek demokrasiyi yaratacağım" söylüyor. Murat ettiğı gerçek demokrasi herhalde açıklanan gizlı plan ve benzerleri.. Türkiye'yi Refah'tan doğma FP ile Şaibe'li DYP or- takliğı ile kurulacak bir hükümetten Tann korusun! Böyle bir olasılığa Mesırt Yılmaz bile yeğlenir. Çevrecflere gözaltı I Baştarafı 1. Sayfada lar. Avdın Idare Mahkeme- si'nin kapatma karanna karşın tek ünitesı ile çalı- şan Gökov a Termik Santra- lı'nın iki ünitesinin daha devre>e girmesi için hazır- lıklara başlandı. Santralm tam kapasite ça- lışabılmesi için kapalı olan Hüssamlar Kömür Ocaklan ıhaleye çıkanldı.Bu duruma tepki gösteren Ören Beledi- ye Başkanı Kazım Turan ile çe\Teciler dün Muğla'da Sı- nırsızlık Meydanı'nda bira- raya geldiler. Burada üzerle- rinde "Mahkeme kararı var, Gökova'yı çalıştıra- mazsınız, suçtur. Hani ce- zası?" ve "Hüssamlar Gö- kova için cinayettir" yazıh kara çarşaflar olduğu halde açıklamada bulunan çevrecı- ler. ihaleden vazgeçılmesını, santralm kapatılarak "Çevre Bilimleri Enstitüsü"ne dö- nüştürülmesıni istediler. Gökova Süreklı Eylem Kurulu Sözcüsü Saynur Ge- lendost "Burası Sınırsızlık Meydanı, eğer düşünihor- san, söyleyecek sözün \ar- sa ve yüreğin yetiyorsa sus- ma gel konuş, diyor" dıye- rek başladığı açıklamasında şunlan sövledı: •'14 \ıldır bu cinayeti durdurmak için etmediği- miz söz. yapmadığımız ey- lem kalmadı. Bağımsız yargının verdiği kararlar- İa, onca yıllık mücadelemi- zin haklılığını kamtlanmış- tır. Mahkeme kararları herkesi bağlar. Vargı, Gö- kova desülfirizasyon ile de çalışfınlamaz. diye kararı- nı vermiştir. Bu santral ça- lıştınlmakla suç işlenmek- tedir. Cumhurbaşkanı'nın diyeşi ile bu santralı çalış- tırmak cinayettir. Hele he- le Hüssamlar'ı açmak kat- merli cinayettir." Gelendost \ e beraberinde- kiler daha sonra alkışlarla meydandan Muğla Valili- ği'ne yürüyüşe geçtiler. Grup valilik bahçesinde po- lis engeliyle karşılaştı. Muğ- la Valisi A. Cemil Serhadlı, eylemcilerin Başbakan ile Çevre, Kültür, Turizm. Tarım ve Orman Bakanlıklan'na gönderilmek üzere. "Muğla Yurttaş İnsiyatifî'" irnzası ile hazırladığı dilekçeyi ka- bul etti. ancak çe\T\ecilerle görüşmedi. Dilekçenin valıye ulaşma- sının ardından, polıs kımlik tesbiti yaptığı çevrecileri gö- zaltına aldı. Vali Serhadlı, olayı değerlendınrken, "Git- mişler. Sınırsızlık Mejda- nı'nda basın açıklaması yapnuşlar. Bu normaldir. Benimle bir görüşme ta- lcpleri olmadı: Meydan- dan valiliğe yürümüşler. Dilekçelerini aldık. Fakat yürüyüşleri kanuna a> kın. O nedenle emniyet gözaltı- na almış. tfadeleri alınıp, serbest bırakılırlar" dedi. Çe\Tecilenn ifadeleri alın- dıktan sonra. çıkanldıkları mahkemede tutuksuz yargı- lanmak üzere serbest bırakıl- dılar. Türkiye'den Avrupa'ya iki koşul• Baştarafı 1. Sayfada Avrupa cephesınde Türkiye ile iliş- kilerde bir açılım beklenmezken An- kara'da da AB'ye üışkin politikalann izlenmesı konusunda yaşanan kar- maşanın şımdihk gıdenldığı gözle- niyor. Avrupa işleri ve Kıbns'tan so- rumlu De\ let Bakanlıgrna atanması- na karşın bir süredır Dışışleri Bakan- lığı'nca by-pass edılmekten yakınan Prof. Şükrii Gürel'in. ılgili olduğu her ıkı alanda da "duruma el koydu- ğu ve yaşanan sıkınhy ı bizzat Başba- kan Yılmaz'a aktardığT belırtılıyor. Yakın çevresıne göre Gürel. "12 Aralık Lüksemburg kararlanna nıj- silleme olarak Türkiye'nin AB ile si- yasi diyaloğu kesrigini açıkladığı 14 Aralık'ta Ankara nerede duruyvrsa, hâlâ orada durduğunu herkese gös- termek" amacıyla de\reye gırdı. Bakan Gürel ın koordınatörlüğün- de. Dışışleri Bakanlığı, Devlet Plan- lama Teşkilatı \e Dış Ticaret Müste- şarlığı dahıl ılgili tüm kurumlann ça- lışmalan sonucu hazırlanan "Türki- ye-.\B İlişkilerini Geliştirme Strateji- si" adı altında 12 sayfalık bir rapor hazırlandı. Yvlmaz'ın başkanlığında cuma günü yapılacak toplantıda bu stratejıler ele alınıp son şeklı kamu- oyuna açıklanacak. Cst düzey bir hü- kümet yetkılisı. Cumhuriyet'e yaptı- ğı değerlendirmede, Türkiye'nin AB ile siyası dıyaloğunun sınırlı olduğu- nu anımsatarak şu görüşü dıle getir- dı: "Sınırlıolan siyasi diyalogdışında AB ile var olan ilişkilerimizi geliştir- mek isrİNoruz. Ama bunun da koşul- lan \ar. Biz bu koşullan kendi strate- jik kâğıdınıı/Ja ilk defa açıklamış ola- cağız." Strateji kâğıdmda. AB ile \ar olan GB ilışkılennın belırlı koşullann ye- rine getirilmemesi halınde sınırlı ka- lıp anlamını yitirdığı tezı ışlenıyor. Bu çerçevede strateji kâğıdında. AB'nin Türkiye'ye karşı üstlendtğı yükümlülükleri arasında yer alan, Avrupa'daki Türklenn \e emeklen- nm serbest dola^ımının uygulamaya konulması öngörülüyor Yılmaz" ın başkanlığında masaya yatınlacak dığer önemli konu. Türki- ye'nin AB'nin aldığı kararlarda ken- disine danışılmamasına karşın taraf olması. Gürel. geçmış hükümetlenn GB konusundakı bu hatasına işaret ederek şu değerlendırmeyi yaptı:"Bi- zim için belki de en önemli konu, AB karar verme sürecine katılmamtan sağlanmasıdır. AB'nin bizim dışımız- daki mekanizmalarda oluşturduğu polirikalan ve kurallan. yani iç dü- zenk>ici kurallara u>ma\ı maalesef GB ile kabul etmi^iz. Ömeğin Suriye ik SerbestTicaret Anlaşması yapıyor. Biz sonra haberdaroluyoruz. İlişkile- rimizi doğrudan doğnıya etkileyen S-300'ler bölge ülkelerine tehdit • Baştarafı 1. Sayfada Asken uzmanlardan edınılen bilgıye göre. radar ststemının "körlükten" kur- tulabilecegı birelektronık sistemle mo- demize edılmesı de en azmdan yakın bir gelecekte mümkün görünmüyor. Bu nedenle güneyden Kıbns'a doğru ha- reketlenen bir lsrail uçağının da açık hedef halıne gelebıleceği belirtılıyor. Aynca ABD'nın önem verdiği ülke- lerden bıri olan lsrail'in. başında Rus uzmanlann bulunduğu S-300 füzeleri- nın geniş radar ağında uçuşlannm dü- zenli olarak denetlenmesinden endişe ettiğı debelirtılıvor. Dıplomatik kaynaklar. hava savun- ma sıstemı olarak tanıtılan S-300 füze- lennın bölgesel ve uluslararası bir çık- maz yaratabıleceginin hesaba katılma- sı gerektığinı vurguluyorlar. S-300 fü- zelenrun sıpanş edilmesi ve aynca Kıb- ns sorunu için Avrupa Birliği içinde bir önen gelıştınlmesinin Yunanistan ve Kıbns Rum kesimini büyük riske sok- tuğu, hatayı kabul etmelerine rağmen. ğerlendinnesınde bulunuluyor. Öte yandan Kıbns Rum yönetimi, tngıltere'deyayımlananTheSundav Tı- mes gazetesının "KıbnsRum yönetiıni- nin S-300 füzelerini ada\a getirmesi \e sa>aş tehlikesinin başgöstermesi halin- de İngiliz Hava Kuvvetieri'nin 250 bin kişiyi Ada'dan havayoluyla tahliye et- mek için plan hazırladığı"yolundakı ha- bırenı "kışkırtıa"olarak niteledi. Rum- lar. bu tür haberlerin özellıkle tunzm ekeonomısine dayanan Rum ekonomı- sine darbe vurmak ve Rum yönetimm- den siyasi tavizler kdparmak amacıyla yayıldığı yorumunu yapnlar. Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimı- nın. Türkiye'nin S-300 füzelerini vur- mayacağı ya da uluslararası camianın buna engel olacağına ilişkin olarak üre- tilen senaryolara karşılık diplomatik kaynaklar, "Türkiye'nin izin \«rebüe- ceğibütün sınırlann aşılnuş oktuğuna" dikkati çekiyorlar. Ecevit'm, Çin'i zi- yareti çerçevesinde, iki ülke arasındaki heyetler arası görüşmeler başladı. Ece- kenıü-kamuoylanna kabul etriremeye-viusabah ilk olarak Çin Başbaton Yar- cekleri ıçın gen adım atamadıklan ĞB&' dıııicisı^lan Çlced İleDevlerKunuke- TEKEL tarih oluyor I Baştarafı 1. Sayfada te serbest olması öngörülen tasanda btra, her türlü şa- rap, \iski ithahnin, üretilen ya da ithal edilen bu ürün- lerın fiyatlandırılması \e satılmasının serbest olduğu kaydedildi. Tasanda devlet. sivil top- lum örgütleri ve akademik çevre temsilcilennden oluşturulacak "MiüiTûtün Kurulu"nun yılda en az bir kez toplanarak. ulusal polı- tika belırleyeceğı kaydedil- di. Kurulun önerisi üzerine Yüksek Planlama Kurulu karanyla tütün üretim mik- tar ve esaslan belirlenecek. Destekieme ahmıyla il- gili olarak Bakanlar Kuru- lu'na. kamu kuruluşu. üre- tici veva kooperatif birlıği- ni görevlendirme yetkisi venlıyor. Yerli ve vabancı sigara fırmalanmn Türki- ye'de sattıklan sigara mik- tan kadar tütünü Türki- ye'den almaları zorunlulu- ğu öngörülen tasanda, tü- tünlenn satışıyla ilgili şu düzenleme getiriliyor: "Sözleşme yapüarak üre- tilen tütünler dışında kalan üretici rüriinleri. tütün satış tnerkezlerinde açık artOr- ma yöntemiyle alınır ve sa- tüır. Açık artrjrmada alıcı bulamayan tütünler en az piyasa fiyatlan üzerinden destekiemekuruluşuncasa- ün alınır \e sevk edilir. En az piyasa fnatlannın üstünde bir destekieme fiyaü belir- lenmesi halinde, aradaki fark bütçeden karşılamr. En az piyasa fiyatlan, dün- ya piyasalanndaki tütün fi- yatlanna nazaran hesapla- nan üretici tütün piyasa fi- yaüannın yüzde 15 alünda- kifıyaüardır.'' Tasarıda, 2 milyar adet sigara, diger tütün ürünle- rinde de en az 1 mih/on adet satış mıktanna ulaşan fîr- malann ithalatı serbest bı- rakılırken "Buşartianyeri- ne getiremeyen firmalann ürettikleri veya ithal ettik- leritütün mamullerinin da- ğıümı. satışı ve fıyatlandır- ması Bakanlar Kurulu'nca görevlendirilecek kurulu; eliyle yapüır" denıldi. \ ı'nde bir araya geldı. Daha sonra Ece- vit ve Çiçen'in başkanlığında. heyetler arasında görüşmelere geçildi. Ecevıt daha sonra Dev let Başkanı Can Zemin tarafından kabul edildi. Ecevit Çiçen"le görüşmesinden sonra gazetecilere yap- tığı açıklamada, Türkiye'nin Kıbns ile ilgili görüşlerinı aynntılanyla sundu- ğunu belırttı. Ecevit, "Yunanistan'ın adaya >apbğı askeri yıgınagı, AB'nin Rum y önetimini üyeliğe alma karan ve Rusya'nın tüzelergöndermekarannın. BM Genel Sekreteri'nin inisiyatifini de baltalamış okJuğunu söyledim" dedı. Irak konusunda ıkı ülkenin tutumu- nun bırbınne çok yakın olduğunu anla- tan Ecevit, Hindıstan ve Pakistan"ın nükleer denemelerının de görüşmede gündeme geldiğinı kaydetti. Ecevit. " Hindistanve Pakistan'ın nükleerdene- mekrine tepkiierini dile getirdiler" dı- ye konuştu. Ekonomik ilişkilerin de ele alındığı görüşme sırasında Çiçen'in de ülkesi- nin Tayvan ve Doğu Türkıstan-Sıncan bölgelen köousundakı hassasiyetıni di- iTBetirdigrögrenildi. ——• bir konu. Bunun gibi konularda biz AB ile bir danışma nıekanizması ku- rulmasını istiyoruz." Türkiye gıbı Norveç de AB üyesi değıl. Norveç kendı isteğiyle birliğe üye olmak ıstemedi, ancak AB'nin karar verme sürecine katılıyor, oy kullanamıyor. AB'nin Kıbns niyeti Bir yetkili. AB ile siyasi ilişkile- rin yeniden başlaması ıçın bir ortam oluşmadığına işaret ederken. birliğin bu siyasi diyaloğun venıden başla- masındaki gerçek nıyetıne ılışkm An- kara'nm kuşkulannı da dıle getırdı. Türkiye'ye göre AB"nin niyeti Anka- ra'yı yeniden siyasi dıyaloğa çeke- rek "lnsan haklannda eteştirip Kıb- ns'tabir şeyler almak" Hükümet yet- kilisı. "AB ile üişkilerimü kopuk kal- dıkça Kıbns için baskı vapanınorlar" değerlendırmesıni yaptı. PKK, 10 korucuyu öldürdü DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şımak'ın Be\,tüşşebap ilçesine bağlı Güney^aka köyüne baskın düzenleyen PKK'liler, 10 köy korucusunu öldürdüler. Terö- ristlerköydekı 700 koyunudayan- larına alarak kaçtılar. Beytüşşebap'ın Kuzey Irak sını- nnda bulunan Güneyyaka köyüne önceki gece saat 20.00 sıralannda baskın düzenleyen bir grup terörist ile köy korucuları arasında çatış- ma çıktı. Üç saat kadar süren ça- tış.mada. köv koruculanndan, Ab- dullah. Lezgin. Şakir, Faris, Hasan, Faysal Bildik, Muhacır, Ramazan ve Faysal Güzel olay yerinde, Ab- dülkerim BUdikde kaldınldığı Şır- nak Asken Hastanesi'nde yaşamı- nı yitırdi. Güneyyaka'yı basan te- rönstler v atandaşlara aıt 700 koyu- nu da yanlanna alarak köyün dağ- lık kesimlerine dogru kaçtılar. Her ay dünyada 15 milyon kadın - Marie Claire okuyor. Ya slzl G Ü N D E M MUSTAFABALBAY • Baştarafı 1. Sayfada meyle devam edersek, TBMM stadında oyun oy- nanıyor. İktidar kanadıyla muhalefet kanadı düşe kalka oyunu sürdürüyor. Oyundaki partılerin görü- nümü ise şöyle: ANAP'la DSP arasında sorun yok. Soyunma odaları bile aynı. Başbakan Mesut Yılmaz genel başkanlığı kaybetme olasılığına karşı 1999'da ya- pılması gereken ANAP Kurultayı'nı bu yılın sonba- hanna aldı. Siyasi partı kurultayları artık anahtar teslimi yapılıyor. Nasıl isterseniz o şekılde. Bu yüz- den kurultayı heyecanlandırma işi sanatçılara dü- şüyor. ANAP'ın kurultayının da 19 Mayıs Stadı'nda yapılması, binlerce kişinın katılması planlanıyor... Yılmaz üç yıl daha kaptanlığı garantıleme ama- cında. Genel başkanlığı aldınız mı, o sizin artık ta- pulu malınız oluyor. Başarı, başarısızlık etkilemiyor. iktidar tarafının üçüncü ortağı DTP'de ise ağw top çok ama, mermı yok. Ağır topların temel ortak özellikleri Çiller'in kazığını yemiş olmalan. Demok- rat Türkiye Partısı için Derle Topla Partısi demek uygun düşer. Merkez sağı biz derleyıp toparlaya- cağız dıyorlardı ama, derleme toplama kişilerle derlenip toparlanma olmuyor. Kurultay salonunda Atatürk ve Cindoruk'un yanı sıra Demirel'in postennin de bulunması altı çizilmesı gereken bir mesajdı. CHP'nin sahadaki konumu ise çok alışık olma- dığımız türden. Muhalefet tarafında ama. iktidarın golü nasıl atması gerektiğı konusunda komutlar veriyor. Gol atamazsa sahadan çekilmeye zorla- yabilecegini söylüyor. Arada trıbünlere çıkmayı da ihmal etmiyor. Hakemliğı yürüten Cumhurbaşkanımızın konu- mu ise daha başka. Cumhurbaşkanı hakem ama, arada bir gol atıyor. Sahadakiler bozuluyor: - Ama sizin gol atma hakkınız yok... Cumhurbaşkanımız karşılamakta zorlanmıyor: "Kardeşim kaleyı seyredelim diye mı açtınız? Kale açıksa gol atılacaktır. Kaleci topu tuttu da gol mü dedik?" Türkiye tipi demokrasi oyununun bir özelliği de, oyuncu degiştirmenın süreklı serbest olması ye oyunculara taraf değıştirme hakkının verilmesı. Ör- neğin, bir oyuncu 85. dakikada karşt takıma geç- tım, diyebiliyor. Demokrasi merdiveni Muhalefet tarafına gelınce... Üç yapıları var: - Asıl sahada oynuyorlar... - Ama asıl maçın yan sahada olduğunu söyle- yip orada ayn düzen kuruyorlar. - Her iki saha dışında gizli bir sahada da hazır- lık maçları yapıyorlar. >. Birinci şıkkı fazla açmaya gerek yok. Iktidan kay- betmiş olmanın acısı içinde "Demokrasiii, demok- rasiii" diye bağırıp duruyorlar. Bunlar demokrasi- yi "kazık kulpu" ve "iktidar merdiveni" olarak dü- şünüyorlar. Merdivene de o kadar bencilce bakt- yorlar kı, hani ellerinden gelse iktıdara ulaşınca bflr daha çıkan olmasın diye parçalayacaklar. İkinci şıkka en güzel örnek, geçen çarşamba gü- nü Istanbul'dadüzenledikleri "DemokrasiKurulta- y/"ydı. Kurultayın tam adı her şeyi anlatıyor: "Hepimiz için demokrasi... Şimdi değilse ne za* man?.. Burada değilse nerede?.." Bu pankartın altındakı kişıler şunlar: Recai Kutan. Tansu Çiller, Muhsin Yazıcıoğlu, Hasan Celal Güzel... Yan sahada demokrasi anyorlar. ^ Bu dört ismı yan yana görüp ağızlarından da en çok "demokrasi" sözcüğü çıktığını duyunca insa- nın, "Ben demokrat değilim" diye bağırası geliyor. Yan sahadakiler ana stattaki hakeme çok bozuk- lar. Ama hakem onları da ürkütmek istemiyor. Tribündekiler ise oyunu bazen alkışlıyor, çoğurv lukla beğenmiyor. Kızan. ağzındadüdük, çalıyorda çalıyor. Oyuncular düdük bağımlısı olduğu için al- dırmadan devam ediyor... Bir curcunadır gidiyor: % ;•, Tribünde düdükler... ,,ı Sahada güdükler... j Yan tarafta kadükler... ı, EMF'nnı gözü açılcb mı? : ERGtN YtLDIZOĞLU LONDR.\ -Suharto'nun iktidardan düşmesinden sonra geçen hafta tekrar Endonezya'ya gelen 1MF uzmanlan. durumun acilı- yeti karşısında daha esnek da\ranmak gerektığıne ka- rar verdı ler. New York Times haber serv isınin bildirdiğine göre 1MF Asya-Pasıfik Bölge Müdürü Hubert Neiss, yet- kililerle yaptıklan dört günlük görüşmelerden son- ra. "Endonezyaekonomisi- nin, tahmin ettiklerinden çok daha hızla bozulduğu- nu tespit ettiklerini'" belirt- ti. Neiss'e göre Endonezya ekonomisı. bu sene yüzde 10'dan daha fazla küçüle- bilir. IMF'ye göre bu yıl yüksek enflasyon ve işsiz- lik gibi sorunlar daha da ağırlaşacak. Neiss. "birin- ciöncetiğin,ekonomikaşuv manın durdurulması oldu- ğunu" söyledi. Bu tespit- lerden hareketle 1MF, da- yattığı ıstıkrarprogramının uygulamasında "takvüne" bağlı kalınmasında daha esnek davranmaya karar vermiş. Ajans France Press mu- habirinin aktardığına göre H. Neiss, "Endonezya eko- nomisi çok ağır bir durunv da... Pragmarik olmak ve programm uygulanması için verilen süreyi uzatmak gerekir*' diyor. Hatırlarsanız. Endonez- ya'da ekonomik knz, çö- züm olarak INIF'nın dayat- tığı proğram gereğınce ba- zı temel mallardan devlet desteğinin çekılmesınden sonra bir toplumsal krize dönüşmüştü. Bu toplumsal knz sırasında yalnızca Su- harto iskemlesini kaybet- mekle kalmadı. 500'den fazla insan öldü, yüzlerce dükkân yağmalandı, Çinli düşmanı ırkçılık tekrar hortladı. Endonezya, kriz başladı- ğından bu yana IMF prog- ramlannın dununu çözmek bir yana. ağırlaştırdıgını gösteren tek örnek değil. Geçen hafta bir genel gre- ve sahne olan Güney Kore, şu günlerde derin bir reses- yona giımeye başlayan Malezya da IMF program- lannın kurbanlanndan. Bu programlardan 1990'ın ilk yansında Türkiye ve Mek- sika da payını almıştı, al- maya da devam ediyorlar/
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle