24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 1998 ÇARŞAMBA HABERLER Gençler, Elmalı'da topraklanna el koyan ağalara karşı köylülerle omuz omuza mücadele başlatır Ağalara karşı lıak savaşıazı ağalar. 1945 yılında 4 lapu senedının bırleştınlme- binden meydana gelmış bır tapu senedme dayanarak An- talya'nın Elmah ılçesine bağlı Karamık. Bayralar, Beyler köy lerı ile Avlan Gölü. Karagöl ve Büyük Sedır Ormanı dahıl olmak üzere yerlen tam sa- bıt olmayan sinırlar ıçınde bulunan ara- zılenn tümüne bırden sahip çıkar. Bu ne- denle bazı ağalar ıle kö\ lüler arasmda yıllardanben sürenbıranlasrnazlık vahak arama sa\aşı ba^lar. Yıllarca ^ren top- rak anlaşmazliğı üzerine Tapu ve Kadast- ro. 196"1 vılında bolgeve gelır. 10 ve 17 Aöustos. 1967 tunhlennde üç men kara- rı alınır \e Karamık ıle Bayralarköyünün tapulu kısımlannı kap>ayan kararlar uy- gulanmay a koş ulur. kö> lüler. bu neden- le DanışUıy'a başvıırur. Ağalar ile köy- lüleır arasında yaşanan bu anlaşmazhk ve hak araına savaşını öğrenen öğrenci ör- gütlen. Antaly a yöresınde. "Tophımsal Ya- pı Araştırmasr ve "lnceleme-Araştır- ma1 " adı altında olaya eğılır. 26 bın dö- nümlük A\ lan Gölü kurutulduktan son- ra köy lüler tarafından ekilen araziye ağa- nın adamlan. 21 Ağustos 1967 Pazarte- sı gunü. biçerdöverlerle girerek ekilen mahsule sahip çıkar. SBF Öğrenci Der- neği üyelerinden Faruk Kalkan. Sahir Koçak! Nurettin Sanlar, Yılmaz Şenyüz ve TimurErkmen. köylülerın sorunlan- nı yerjnde eörmek ve ıncelemek amacıy- laElmalı'ya gıder. ODTLÖB, TMTF. ITÜTB. ITLTOTB. IYTOTB ve bazı ta- lebe teşekkülleri. 26 Eylül 1967 Salı gü- nü. müşterek bırbıldiri yayımlayarak El- malı olavlannı protesto eder. Yayımla- nan ortak bıldınde. lçişleri Bakanı Faruk Sükan'ın tutumu şiddetle yerilır ve özet- le şu görüşlere yer verilir: "Elmau'da 13 gün inceleme>apan gençlikolarak İçişle- ri Bakanı'nın kamuov u ile alay edercesi- IK yaptığı açıklamadan sonra biz de bu açıklamay ı gerekli gördiik. Elmalı olavla- n sadece birer zabıta olay ı değildir. Gü- ciinii, büyük toprakiardan alan ağalar. öteden beri halkı ezmekte ve sömürmek- tedirler. Bugün de köylü ile ağa arasında- ki toprak anlaşmazlığı. hukuki bir safha- dadır. Ağalar. köylülerin zilyederindeki topraklan elde etmek için güvenlik ku\ - vetterini baskı ve zulüm vasıtası olarak kuUanmaktadırlar. Faruk Sükan'ın da Elmalı olaylamla başından beri ilgilendi- ği doğrudur, ağalann arzusu ile halka baskı yapıhnası için. 1- Tarafsız Antaha V'alisi Şenf Tüten merkeze aluunış, An- talya'yaAdıyaman ValisiÖmer Nacı Boz- kurt tayin edilmiştir. Neni vali. köylüve baskı yapanlann başı olmuştur. 2- Kay- makam Mehmet Tuncer kanunsuz men karanna zorknmış, sonra 20 gün rapor aimakzorundabtrakdiTuş,sonrada 40 gün mecburi ianle uzaklaşnnlmışar. Nerineağa- lann maşası Ortaokul mezunu Tahrirat kah'bi Kaymakam \ekili Süleynıan Yu- rek tayin edilmiştir. 3-J. Komutanına'köy- lüyüjandarma usulü yıkurması" emredil- miş. sonra komplo ile korkutularak mer- keze aünnuştır. Yerine tayin edilen Yzb. Necdet Ça\ uşçu. halka defalarca küfret- miş, dayak atmış ve de\ anılı baskıda bu- lunmuştur. Aynca köytünün iki bin dönünı mısın jandarma gözcülüğünde ağanın traktörteriylesürülmüş.anayasayaaykı- n olarak bir milyon liralık nıilli servet mahvedumiştir. Elmalı'da başka köylüler olmak üzere haklıdan yana olan avukat, ögretmen. öğrenci memur. hâkim: istfe- nastz herkesedevamhbaskı yapılımşür.ya- pılmaktadır. Şahitleriyle ortadadır bu du- rum. \e bugün Sükan alay edercesine biz- zat ağalar lehine halkı y ıldırmak için y ol- ladığı \ aliyi baskının y apılıp y apılmadığı- na tetkiken memur ettiğini açıklıyor. Biz. Türk kamuovunun aldatilmayacağına inanarak diyoruz ki: Türk köylüsü ve Türk gençliği oynanan oyunlan bütün oyuncularryia iyice bilmektedir. ÖmerNa- ciBozkurt,N.Çavnşçu.bu ko\-kunçoyıın- da rol sahibidir. Bu ortaklık bozulup dü- zensiz düzen değiştirilmedikçe Türki- ye'nin ve Türk köylüsünün dertleri din- meyecektir. \e diyoruz ki serefü Türk köy- lüsü ve onun gencliği olarak suçtulan as- la affetmiyeceğiz.'' Elmalı 'daki olaylan incelemek ve des- tek olmak amacıyla Sevil Güvezne (Ata- uz), Filiz Saltuğ (Kardam). \hmet Kar- dam \e Bekir Harputlu. Can Savran m kullandıgı brr otomobille Ankara'dan An- rlmairdaki olaylan incelemek-ve destek olmak amacıyla Sevil Güvezne (Atauz), Filiz Saltuğ (Kardam). Ahmet Kardam ve Bekir Harputlu, Can Savran'ın kullandıgı bır otomobille Ankara'dan Antalya'ya yola çıkar. Fakat öğrencilerin bulunduğu otomobil, Eskişehir'de trafik kazası geçirir. Kazada yaralanan ODTÜ Öğrenci Birliği Ikinci Başkanı Can Savran. 31 Mart 1968 günü saat 16.10'da son nefesini verir. Bu gençlerin toplumsal mücadelede verdiği ilk kayıptır. Yıl 1967 - Sinan Cemgil ODTÜ'nün yaz stajında Muş'un Korkut bucağında köylülerle birlikte devrim şarkıları söyleyerek çalıştı. Onları bağımsızlık mücadelelerinde yanlarında olmaları için eğitti. talya'ya yola çıkar. Fakat öğrencilerin bulunduğu otomobil, Eskışehir'de trafik kazası geçınr 28 Mart 1968 Perşembe gü- nü sabaha kar^ı saat 05 30'da Eskışehir yolunda trafik kazası geçırenlerden TİP ve ODTL Sosvalıst Fıkır Kulübü üyesı. ODTÜ Öğrenci Bırliğı tkinci Başkanı. ODTÜ Maden Mühendislıği bölümü 3. sınıföğrencısıCanSavTan.31 Mart l%8 günü saat 16.10'da son nefesini venr. OD- TÜ Öğrenci Birlığı ıle ODTÜ Sosyalist Fikır Kulübü. şu "Başsağuğı"'nı yayım- lar"Dev rimci arkadaşımız Can Savran'ı kaybethk. ODTl Öğrenci Birliği İldnci Başkanı ve Sosyalist Fıkir Kulübü üyesi Can Savran, day anışma halinde bulundu- ğumuz. topraklannı ağalardan kurtar- mak isteyen Ebnah köy lükri iletemasageç- mek için giderken 28 Mart 1968 Perşem- be günü Sivrihisar yakınlannda geçirdi- ğ) trafik kazası sonucu ağıryaraknmış vc I Nisan 1968 Pazartesi günü aramızdan aynlmıştır. I üm devrimcik're ve ailesine baş sağlığı dileriz." Can Sav ran. 1960 son- rasında toplumsal mücadelede ölen ılk gençtir. Daha sonra Amenkan 6. Fılo gos- terilen sırasında V'edat Demircioğlu (24 Temmuz 1968)ıleAtalaySavaş(27Tem- muz 1968) ÖIÜT. ELMALI AĞALARI KÖYLÜYE EKİM YAPTIRMIYOR ODTÜ Öğrenci Birliği ve ITÜ Öğren- ci Birliği"ne bağlı 21 öğrenci. 2 Nisan 1968 Salı günü Ankara'dan Antalya'ya gıder. Antalya'nın Elmalı ilçesine bağ- lı Bayralar. Beyler ve Karamık köylerı- ni ziyaret eden öğrenciler.ağa İhsanSu- başı'va karşı köylülen destekler ve sa- lııp cıkar Öğrencilerin köylülerın so- runlanna sahip çıkması üzenne 5 Nisan günü bu köv lere jandarma ve emnıyet kuvvetı gönderılır ve köyler kordon al- tına alınır Olayın büyümesı üzerine. 7 Nısan Pazargünü. Elmalı'nın Y'uvaKö- yü muhtan Şükrii koparan. Bey ler Kö- yü adına Ramazan Sümer. Ba> ralar Kö- yü adına muhtar Mehmet Sapmaz. Ka- ramık Köyü Muhtarı Baki Korkmaz. Imırcık Kö> ü adına HasanKapu. Tavul- lar Köyü adına Osman Kurt Eğmir Kö- yü adına Hüseyin Alkaya ve islamlar Köyü Muhtarı Emin Kocakayada duru- mu bır telgrafla cumhurbaşkanı ve baş- bakana bıldirır. Elmalı olay lannı ıncele- ven ve son durumunu tespit ederek El- mah'dan Ankara'ya dönen öğrencilerden Ömer Özerturgut ve Müflt Özdeş. dü- zenledıkleri basın toplantısında şu açık- lamayı yapar: -Ağalarla köylüler ara- sındaki çatışma son derece gergindir. Köylünün ektiği toprak her ay ağanın adamlan tarafından sürdürülmek teh- didi altındadır. Ekinlerin mahvolmasuia ve köylünün gelecek yıl aç kalmasına yol açacak böyle bir davranışa karşı köylü sonuna kadar direnmek karanndadır. Söylentilere göre önümüzdeki günlerde ağanın 'kemikv'ilen' olarak adlandın- lan adamlan traktöıierle Köylünün ek- tiği toprağı sürecekler. Havagergindir. Her an bir çaüşma olabiMr. Köye yakın bir yer- de bir jandarma karakolu kurulmuş ve 20jandarma ile bir komutan yoUanmış- tır. Ağa. ? kazadan köye adam yollamış- rır. Gelenler kovulmuştur. Elmalı olayia- ra gebedir. Halen Elmalı'da ODTÜ, FKF ve 1TL öğrencileri bulunmaktadır. 8 köy muhtan bu gergin havayı bir telgrafla il- gililere bildirmiştir. Aldığımız en son ha- berlere göre ağalar. idari makamlan et- kilemek için harekete geçmiştir. Ağala- nn haşı dunımunda olan Ibrahım Suba- iuAnkara'yagitmiştir. Ehnalı'dagmen- lik tedbirleri artmıştır. 2 gün önce 30 ka- dar jandarmaonbaşBiUçeyegelmiştir. Bu- gün, 3 pikap dolusu jandarma. Imırcık köyüne gitmiştir. Oğrencilere baskı ya- pılmaktadır. Köydeki öğrencilerin kim- likleri tespit edilmiştir. Askeriik durum- lan araştınlmışbr. Otellerde kalanlar da araştınlmıştır. Antalya Jandarma Ko- mutanı da Elmalı'ya gitmiştir. Basını gö- reve çağınnz." Müflt Özdeş. aynca. Meh- met Ali \ybar"la görüşerek Elmalı'da olanları anlatır ve ne yapmaları gerektı- ğını sorar. Aybar, Özdeş'e. "Derhal El- malı'ya giL Orada bulunan arkadaşian- nı al Ankara'ya getir" der. Özdeş. partı dısıplınıne aykın hareket etmemek için ÖmerÖzerturgut'la Elmalı'ya gider. Fa- kat Aybar. söyledıği şey lerın yerıne gel- me^inin garanti olması amacıyla Müfit Özdeş"ın peşınden Sinan Cemgil'i de Elmalı'ya gönderir. 9 Nisan günü Danıştay kararını teb- lığ için Beyler köyüne gclen jandarma kuv\etlen ile bir kısım köylü arastnda çatışma çıkar Olaylar sonunda 7 köylü tutuklanır. Busırada.CHP'denaynldık- tan sonra bağımsız milletvekilı olan Tah- sin Argun ıle HamdiŞahin'ın destekle- diği bazı köylüler. 24 May ıs günü, ld- ris Subaşı'nın Bayralar Köyü'nde ara- zıyı surmesine engel olmak ister. Çıkan olaylar sonunda köylülerden 12 kadın. 14 erkek ile ODTÜ'nden 3 genç.jandar- malar tarafından gözaltına alınır. Daha büyük olayların çıkmasını engellemek amacıyla çeşitlı araçlara bindırilmış ağır makınelı tüfek ve diğer askeri sılahlar- la donatılmış bır komando birliği de alarni düdükleri çalarak Elmalı'ya ge- lır. Elmalı'ya sadece jandarma koman- dolargelmez. 40ODTÜöğrencisi.köy- lüye desteklemek amacıyla, 26 Mayıs 1968 Pazar günü, Bayralar köy üne gi- der. Fakat. bir kıs\m köylü, gelen öğren- cileri köye sokmaz. Öğrenciler, bunun üzerine. yanlannda getirdikleri Türk bayrağını açarak Istiklal Marşı'nı söy- ler. Buna rağmen kalabalığın tepkisi ya- tışmaz. Çıkan olaylarda 10 kadar öğ- rencı çeşıtli yerlerinden yaralanır. El- malı Emnıyet Amiri nezaretınde oto- büslerine bındirilen ODTÜ'lü öğrencı- ler. polıs nezaretinde Antalya'da Şaran- pol Karakolu'nagötürülür. İlk önce I. Şu- bc, daha sonra II. Şube'ye ve son ola- rak askeriik muayenelerinin yapılması ıçın askeriik şubesine gönderilir. Asker- iik şubcMndenserbe.stbırakılan gençler. Ankara'yadönmekzorundakalır. Bay- ralar Köyü'nde meydana gelen olaylar- da tesadüfen yakalanmayan Müfit Öz- deş ile Sinan Cemgil. yürüyerek Korku- teli üzerınden Kaş'a ıner. Kaş'tan sahıl yoluyla Antalya'ya giden Sinan ile Öz- deş. daha sonra Ankara'ya geri döner. Böylece olaylar bir ölçüde kendiliğin- den çözümlenir. Elmalı'ya değışık dö- nemlerde gıdenler arasında Sinan Cem- gil. Aydoğan Büyüközden. Gülay Kur- naz, Hayri Eroğlu, Nurettin Hiçyılmaz. Mehmet Cantckin. Seçkin İnceefe, Atil- la Keskin, Mustafa AkgüL Ercan Enç. Ka- muran Bekir Harputlu da vardır. SÜRECEK NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Radikal gazetesinin dunkü manşeti "itırafmu- amması"ydı. Haberin içendeki başlığı ıse, "Itiraf- laria kim oynadı?" şeklindeydı. Şemdin Sakık yakalandıktan sonra, onun ifadesi olduğu söy- lenen bazı iddialarbasınayansımıştı. Gazetenın haberine göre, Şemdin Sakık'ın ifadesi olduğu söylenen bazı beyanlar. ne hazırlık ifadesindeyer alıyordu, ne de DGM Savcılığı'na verdiği ifade- de. Örneğin Sabah gazetesinde Fatih Çekirge imzasıyla büyük gazetecilik olayı olarak sunulan "Palme suikastı" konusundaSakık'ın DGM Sav- cılığı'nda söyledıkleri çarpıcıydı. Sakık, DGM Savcılığı'na şunlan söylemışti: "Kolluk ifademde her ne kadar sanki OlofPal- me'nin Öcalan'a karşı olan Kesire'y/ banndır- ması nedeniyle Abdullah Öcalan tarafından Ha- run kod adlı kişiye öldürtülmüş olduğu şeklin- de bir ifade geçmiş ıse de, bu ifade ve anlatım bana ait değildir. Kollukta, sorgulama ekibi ıs- raria bu şekilde yazdı. Ben katılmadığımı soyle- dim, ancak tutanağı da imzaladım." "Cumartesı Anneleh", Akın Birdal ve İHD ile ikjili olarak basına sızdınlan sozlerın hiçbırinin ya- zılı ifadelerde yer almadığı belırtiliyor. Adı bası- na yansıyan gazeteciler konusunda ıse oldukça 'İfadelerle Kim Oynadı?' farklı bir ifade yer aldığı aktanlıyor. Bu ıfadeter ba- sında ilk yer aldığı zaman, özellikle büyük bası- nın bu konuyu verış şeklinı eleştırmiş ve "sızdı- rılan"bu ifadelerlecadı kazanlan kaynatıldığına dikkat çekmiştik. Nitekim, Akın Birdal bir anlam- da bu kampanyanın sonucu. hedef haline gel- mış ve saldırıya uğramıştı. Radikal gazetestnin haberiyle, şimdı yeni bır durumla yüz yüzeyiz. Ersin Kalkan ın haberin- de de belirttiği gibi, o zaman bu ifadelerle kim oynadı? Neden oynadı? Biz o zaman da, bu sız- dırma olayının kanunsuzluğunu belirtmiş ve bu- na girişenler hakkında soruşturma açılmasını ıs- temiştik. Şimdi artık ortada iyice berraklaşmış bir konu var. Birtakım kimseler, bazı yalan yanlış ifadeleri basına sızdırdılar veya basın organları bu haberlen uydurdular. Savcılıkların öncelikle bu haberleri yayan ba- sın kuruluşlanna, nereden aldıklannı soıması ge- rekmez mi? Bu yalan yanlış ifadelerin sonucu Akın Birdal ölümden döndü, "Cumartesı Anneleri" coplandı, yüz küsur haftadır yaptıklan oturma ey- lemi engellendı, bazı gazetecilenn görevlerine son verildi, bazılan uyanldı. Pekı şımdi ne olacak? Bu- nun hesabını kim verecek? Aslında Şemdin Sakık olayı, mesJek etıği ve özel- likle bazı büyuk gazetelerin davranışları açısın- dan ciddi sorulan gündeme getirdi. Yıllardır, ba- sının itibar kaybettığinden yakınıyoruz. Promos- yonla birlikte, habercilığin, haberterde doğruluk çabasının geri plana gittiğı saptanıyordu. Fakat bu olayla, iş daha vahim bir noktaya geldı. Ör- neğin Palme suikastı, daha önceden çözülmüş bır konuydu. Bu haberi manşetten veren gaze- tecı ve gazete, bunu kısacık bir araştırmayla saptayabilirdi. Kendı isveç muhabırlerine sor- salar, mesele anlaşılırdı. Bunu yapmadılar. Aynı hatayı hükümet de yaptı. Çok önemli bir bulgu ele geçırilmiş gibi alelacelelsveçlilere ko- şuldu. Sonunda Isveçlilerin bu işi önemsemedi- ği belırtıldi. Gerçekten, ciddı bir durumla yüz yu- zeyiz. Bu kargaşaortamında, PKK ise başka he- saplarpeşındeydi. ERNKimzalıbirbıldinyleara- lannda ilhan Selçuk'un da bulunduğu gazete- cileri hedef alan birbildiri yayımladı. Körşiddet, toplumun üzerine bir karabasan gibi çöktü. Böy- le bir kaosu kim istiyordu? Neden istiyordu? Bu sorunun cevabını bulmak, tabii ki, öncelikle biz gazetecilerin değil bu ülkeyi yönetenlerin işi. • • • Genelkurmay Başkanlığı'nın eğitim ve öğre- tim kurumlannı tanrtmak amacıyla düzenlediği ba- sın turunun ilk gününde, Eğitim ve Doktrin Ko- mutanlığı'nı (EDOK), Zırtılı Birlikler Okulu ve Eği- tim Tümen KomutanlığYnı gezdik, gördük. Ko- mutanlardan bilgi aldık. Gezinin en ilginç anla- nndan birisi, uyuşturucu, silah ve mayın arama- sı konusunda eğitilmiş köpeklerdi. Mayının ye- rini saptayan köpek, ancak kendisine şekerye- dirildikten sonra ıkinci aramayı yapmaya girişi- yordu. Devnye köpeğinin, aldığı komutlara uy- gun, disiplinli davranışı da ilgi çekiciydi. 1985 yılında kurulan EDOK'un, askeri eğitimin merkezileşmesı ve modernleştirilmesi konusun- da önemli bir işlev yerine getirdiği gorülüyor. Bu- gün gezimızin ikınci gününde Polatlı Topçu ve Füze Okul Komutanlığı'nı dolaşacağız. Son gün ise Isparta Dağ Komando Eğitim Merkezi'nde olacağız. GLOBALPOLİTİKL1.TÜR ERGİN YILDIZOĞLU SuhartoGrttüSıraKimde? Asya krızı başladıgmda, çoğu gözlemcınin aksıne, knzın geçıcı olmadığını savunduk. Bu basit bır döviz krizi değıldı. Arkasında muazzam bir kapasıte fazla- sıyla buna bağlı batık kredıler sorunu vardı. Ek ola- rak, krizin bolgedekı hem tek tek ülkelerin rejimlerin- de hem de uluslararası güvenlık alanında istikrarsız- lık yaratacağını. "Asya mucizesi"r\in siyasal çerçe- vesini oluşturan baskıcı rejimlerın yıkılabileceğini söy- lemiştik. Asya krizı bırincı yılını tamamlarken, bu tes- pitlerımizin hâlâgeçerliliğinı koruduğunu duşünüyo- ruz. Endonezya'daki sıyası knzle birlikte, yukarıda vur- guladjğım sıyasi eğılimın belırgin bir şekilde su yü- züne çıkmaya başladığını soylemek mumkün. Daha once bırçok defa konuştuğumuz gibi Asya Kaplanlan'nın hemen hepsı. ekonomık gelişmişlikle- rınin düzeyıne uygun bır burjuva demokrasısıyle bağ- daşmayacak baskıcı özellıkler taşıyorlar. Endonez- ya, Malezya. Sıngapur. Tayvan, Güney Kore gibi ül- kelerde, 25 yılda uretılen büyuk zengınlikler. derece- sı ülkeden ukeye değışse de, genelde çok az sayı- da ailenın. devletle yakın ıhşkısı olan şırketlerin elın- detoplanmıştı. Birıken zenginlik. "önce servet, son- ra bölüşüm" diyen liberal ekonomı anlayışının bek- lentısının aksine. aşağı doğru akmamış, halkın bü- yük kesımi son derecede olumsuz ve zor yaşam ko- şullarına mahkûm edilmışti. Diğer taraftan, bu ülke- lerın başardıkları yüksek büyüme hızlannın nedenle- rı arasında. duşuk ücret, dısıplınlı bır ışgücü ve ezıl- mış bir toplumsal muhalefetın getirdiği "toplumsal is- tıkrann" en başta geldığı de dikkatleri çekiyordu. Asya mucizesinın, bir aşırı üretim krizi patlak ver- memiş bıle olsaydı. yaşamaya devam edebilmesi ıçın. bu baskıcı siyasal çerçevenın varlığını sürdür- mesi gerekıyordu. Diğer taraftan, bu baskıcı rejimle- rin liderliklerınin ıktıdarda kalabılmesi için bir yenil- mezlık havasına, bır ekonomık mucize yaratmış ol- manın prestijine, uluslararası saygınlık görüntüsüne gereksınımleri vardı. Asya krızinin ilk kurbanı, Güney Kore'deki cunta artığı muhafazakâryönetim oldu. Senelerdirdemok- ratik haklariçın mücadele eden bırsiyasi muhalif, sen- dikalann rejıme dırenışınin açtığı yoldan devlet baş- kanı seçıldı. Sonra sıra Endonezya ve Suharto'ya gel- di. Suharto'nun gidişi. büyuk öğrenci hareketlerinin, kıtlesel başkaldırı. talan. yağma gibi olayların, diğer birdeyışle kabına sığamayan kitlesel biröfkenin ba- sıncıyla gerçekleşti. 32 yıllık diktatör ve bölgenin acı- masız baskı araçlarından biri olan Endonezya Ordu- su'nun Genelkurmayı bu muhalefetın salt şiddet yo- luyla etkısız hale getınlemeyeceğini kısa zamanda kav- radı; bolgede pek görülmeyen. uzlaşmacı reformist yöntemlere başvurdu. Bu gelişmeler bölgede, Endo- nezya ıle benzer rejimlere ve sorunlara sahip diğer ülkelerdekı diktatorlenn geleceğine ve bınkmış halk öfkesınin patladığında neler yapabıleceğine ilişkin çarpıcı bır örnek oluşturdu. Endonezya, bölge des- potlannın şımdi en büyük kâbusudur. Diğer taraftan kriz birinci yılını doldururken, bazı te- mel gostergelerı bolge ülkelerinde tüm şiddetiyle kendını hıssettırmeye devam ediyor: ekonomik bü- yümede yavaşlama, fiyatlarda deflasyon, hızla artan işsızlığe bağlı olarak dennleşen yoksulluk. Bugüne kadar krızden en az etkilendiği düşünü- len Çın'de yıllık ekonomik büyüme hızı yüzde 11 'den yüzde 7.5'e genledi; fiyatlarsa yıllık ortalama yüzde 2-3 oranmda düşmeye devam ediyor. Bu hafta ya- yımlanan resmı istatistikler, 10 haneden dörttanesi- nın geçen sene yıllık gelırinde reel bir düşüş yaşadı- ğını gosterdı (ABC News Avustralya, 24/05/1998). Bu yoksullaşmanın en önemli nedeni geçen yıl 15 mil- yon kamu ışçısının ışten çıkanlmış olması. Bu sene 11 milyon ışçınin daha işıni kaybetmesi bekleniyor. Güney Kore'de geçen yıl ıçinde sanayi üretimi yüz- de 3 genledi. fiyatlar yıllık yüzde 2-3 oranında geri- lemeye devam ediyor, borsa 1987 düzeyinin gerisi- ne düştü (Korean Herald, 26/05/1998). Bu sene toplam 600.000 kişinın işini kaybetmesi bekleniyor Malezya'da. Resmi tahminler ekonomik büyüme hı- zının yuzde 2.5 düşeceğini öngörüyor. Gözlemciler daha kötümsen bır resesyon bekliyortar. Dresdner Kle- inwort Benson (yatırım bankası), Hong-Kong'un bu sene derın bir resesyona gıreceğıne inanıyor (Avust- ralian News Netvvork, 26/05/1998). Bölgede bir lokomotıf rolü ustlenebilecektekeko- nomi Japonya ise kronik bır durgunluk-deflasyon sarmalında; ithalatı gerilemeye devam ediyor. En bü- yük 18 bankanın toplam batık alacaklannın 160 mil- yar dolan geçtiğı hesaplanıyor. Bazı yorumcular bu bankaların toplam rezervlerinin batık borçlann sade- ce yüzde 60'ına eşıt olduğunu ileri sürüyorlar (Daily Yomiuri. 26/05/1998). Endonezya dışında, bölgede mali pıyasalarda bir sakinleşme var. Ancak bu bir iyileşmeden çok fırtı- nadan oncekı sessızlığı andınyor. Uluslararası piya- salarda ABD. Japonya'nın knzden çıkmak için ihra- cata öncelık vereceğınden, Japonya ABD'de borsa- nın çokmesinden ve herkes Çin'in bir devalüasyon yapmasından korkuyor. APEC toplantısında, krizin en kötü donemi arkada kaldı denmesine karşın, bu sü- kûnetin önümüzdeki dönemde korunabilmesi için o kadar çok şeyın. ekonomi yasalarına inat "yolunda" gitmesi gerekiyor kı. Çin basınında Endonezyalt öğrencilerin mücade- lesıne hemen hiç yer verılmemesı: Suharto'nun ade- ta bır kopyası olan Mahatir Muhammed ın kendi be- cerıksızliklerini örter umuduyla IMF'ye karşı nere- deyse aslan kesilmesi. Maynamar ve Sri Lanka ba- sınında Endonezya konusunda neredeyse tam bir ses- sizlik yaşanması, kimin, nelerden korktuğunu çok iyi gösterdi. Bıtırirken, dayanamadık bır de fal açtık. Kâğıtlar, sıranın Mahatir Muhammed'de olduğunu soyledi. Bremen İçişleri Bakanı 'PKK, Amıpa 'nın da sorunu9 ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-Almany a Bremen tçişleri Bakanı Ralf Borttsc- heller, PKK'nın sadece Türkiye'nın değıl tüm A\- rupa'nın sorunu olduğunu soyledi. Borttscheller. Tür- kiye temaslan kapsamın- da dün Ankara Valısı Erdo- ğan Şahinoğlu'nu ziyaret ettı. PKK'nın Stalinıst kadro- laşmadan oluşan bır kadro örgütü olduğunu belırten Borttscheller. -PKK.hiçbir şekilde demokrarik ilkele- re bağlıolmavan. demokra- tikleşme taraftan olmay an komünist bir kadroörgütü- dür. PKK. tüm Avrupa'ya yayılmıştır ama Avrupa ÜT- keleri PKK"yi hâlâ suç ör- gütü olarak görmüyorlar" dıye konuşru. PKK'nin sözde bir par- lamentosu olduğunu belir- ten Borttscheller, Bre- men de ıkı PKK yeTel örgüt- lenmesını kapattığını bıl- dırdı. PKK'den ayrılmak ısteyenlereölümcezası ve- rıldiğinı belirten Borttsc- heller, Almanya'dakı Türk yurttaşlanna yönelik de sal- dırılar gerçekleştırdığini kavdettı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle