Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
Çiller'e üçüncü
mahkûmiyet
• KAYSERİ (Cumhuriyet) -
DYP Genel Başkanı Tansu
Çılkr. "şerefsizonbaşr
sözlennden dolayı üçüncü
kez tazminat cezasına
mahkûm edildi. Kayseri'de
vatani görevinı yapan onbaşı
Hasan Can, Çiller'den İOI
milyon hra tazminat alacak.
Çiller'ın avukatlan, temyize
gideceklerini bildirirken
davayı kazanan onbaşı Hasan
Can. bir ay sonra terhis
olacağını. kazandığı İOI
milyon hrayı ne yapacağma
henüz karar vermediğıni
belirtti.
Mutişln
yıcelemesi
• AJVKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yargıtay 6. Ceza
Dairesi Başkanı Necdet
Mutiş hakkında. büyük bir
miras davasında tek başma
onama karan yazdığı ıçin
başlatılan ön inceleme
devam edıyor. Yargıtay 2.
Hukuk Dairesi Başkanı Tahir
Alp tarafından yürütülen ön
incelemenin önümüzdeki
günlerde tamamlanması
bekleniyor.
FP'de lidep
tartışması
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - FP'de y ann
yapılacak kurucular kurulu
toplantısı öncesinde ipler
gerildi. FP Genel Başkanı
Ismail Alptekin. kendisinı
liderlik koltuğundan
indirmek isteyen genç
kuşağa uyanda bulunarak
"Sıyasetçi şartlara göre
bazen susmasını bilmelidır.
Bu aynı zamanda yanlış
yapmamaktır" dedi.
Alptekin'ın tepkisıni dikkate
almayan milletvekılleri. FP
grubunda isyan bayrağını
açtılar. Genç kuşağın
kongreye kadar Alptekin'in
yerine Recai Kutan'ın
liderliği üstlenmesı
yönündeki ısrarlan
karşısında Necmettin
Erbakan'ın ikna edilme
noktasına geldiği savunuldu.
Halil Bezmen
Dalyan'da iddiası
• MUĞLA (Cıuttburivet) -
Türkiye'den ABD'ye kaçan
Halil Bezmen'in Dalyan'da
bir kadınla beraber
görüldüğü \e Calbis Otel'de
kaldığı öne sürüldü. thbar
üzerine harekete geçen
Muğla Emniyet Müdürlüğü
Calbis Otel'de arama yaptı.
Otelin sahibi Erdoğan
Mıbızoğlu. Bezmen'in
otellennde kalmasının
mümkün olmadığını söyledi.
Dalyan Belediye Başkanı Ali
Gün, geçen yaz da Halil
Bezmen'in yörede görüldüğü
duyumlan aldıklannı belirtti.
Jandarma Genel Komutanlığı'nın îçişleri'ne verdiği rapor çarpıcı
'Mafya MecKs'esızdı'EVİN GÖKTAŞ
ANK.\RA - Jandarma Genel Komutanlığı.
"maiya" olarak adlandınlan organıze suç
örgütlerinin Türkiye'deki durumuna
ilişkin rapor hazırlayarak. İçişleri
Bakanlığı'na gönderdi. Jandarma
İstihbarat Daıre Başkanlığı'nca hazırlanan
raporda, mafyanın demokratik sistemi ve
seçimi kullanarak "siyasete sızdjğu
adamlannı milletvekili seçtirdiğT
vurgulandı.
Jandarma tstihbarat Daıre Başkanlığı'nda
görevli Kurma> Yarbay Hurşit Imren
tarafından hazırlanan raporda. mafyayla
ilgih olarak şimdiye kadar bilinenlerin
"aysbergin su yüzü" olduğu kaydedildi.
Raporda. terör örgütlerinde olduğu gibı.
organıze suç örgütlerinin de
faaliyetlerinde cebir. şiddet. tehdit.
korkutma ve yıidırma gibi yöntemlere
başv urduklan vurgulandı. Organıze suç
örgütlerinin manevi unsur açısmdan terör
örgütlerinden aynldıklanrta dikkat çekilen
raporda. u
Bunlann amacı kamu düzenini
ağır ihlal ederek, hakstz menfaat ve çıkar
tetnin etmektir" denildı. Raporda. şu
görüşlere yer \erildi:
"İ lkemi/de toplum içinde kanun dışı
tkareti teşkilatlandırmak. fuhuşu teşvik
etmek, kadın tkareti yapmak. uyuşturucu
kullanımını yaygınlaştırmak ve kaçakçılığı
yönkndirmek. hepsinden önemlisi de
kamu kurum \e kuruluşlannın icine
sızarak riişveti genelleştirmek mafvanın
faaliyet alanlannın başında geür."
Genel niteliklen açısından mafyayla ilgıli
şu değerl^ndirmeler vapıldı:
"Bunlaria ceza ve usul hukuku açısından
mücadele etmek zordur. Yakalanmamak
için her tiiriü yola basvururlar. Kolluk
güçlerinin sahip olduklan her tiiriü teknik
olanağı kullanırlar. Organize suçluluk
günümü/de çok büyük boyut kazannuştır.
Ulkemizde mafya Ue ilgili şimdiye kadar
bilinenler. sadecc aysbergin su yüzündeki
göriincn yüzüdür. İ'lkemizde. şimdiye
kadar ne yazık ki. mafya. yani organıze suç
örgütleri kesin bir çerçe\eye
oturtulamamış \e gerçek bir tanınıı
yapuamamıştır. Organıze suç örgütlerinin
arasında öncelikle işbirliği ve aralannda
hiyerarşik bir yapı vardır. Amaçlan suç
işleyerck kazanç ekk etmektir. Suç işkme
konusunda bir süreklilikleri vardır.
Aralannda sistematik bir vaptınm gücü
vardır. Şiddet. cebir, tehdit korkutma ve
yıidırma yöntemlerini kullanırlar. Kamuya
ve özel sektöre nüfuz edip elde ettikleri
paralan paylaşıp. sonra da bu kara parayı
aklamay a çalışırlar. Organıze suç örgütleri.
bu amaçlanna ulaşmak için serbest piyasa
ekonomisinin imkânlanndan rahatlıkia
yararlanabilmektedirler."
Raporda, organize suç örgütü
temsilcilerinin sosyal amaçlı toplantı,
balo. kokteyl %e kabullerde boy
göstermeyi çok sevdikleri de
vurgulanarak. bu kişilerin devletin üst
düzeyindeki bakan ve bürokratlarla ılişki
kurdukları. tıcaret yaşamındaki bakanlarla
birlikte iş yaptıklan anlatıldı.
Bu suç örgütlerine karşı uluslararası
düzeyde ışbirltğı yapılarak mücadele
edılmesı gerektiği vurgulanan raporda şu
önerilerde bulunuldır
"Milletlerarası Ceza Mahkemesi
kurulmalıdır. Avrupa Ceza Yasası
ha/ırlanmalıdır. mafya mensuplannın
iadesindeki yasal kısıtlamalar
kakiınlmalıdır. kara paranın aklanması
konusunda failin suçtan elde ettiği paraya
el konularak bu suça karşı mücadelede
kullanılmalıdır. istihbarat örgütleri
arasındaki işbirliği »üçiendirilmelidir.
jandarma ve polis teşkuatlannda uzman
birimler kurulmalıdır. bu suçlar DG.M
kapsamına alınmalıdır. zabıtaya yardım
edenlere ceza indirimi getirilmelidir,
medya organlan mafya ile ilgili vereceği
habeıieri i> i irdelemeli ve sorumluluk
bilinci içinde davranmabdır."
Kayabaşı'na UNESCO desteği
OMERVTRTSEVEN
DENİZLİ-Kaleılçesıne
bağlı bir dag köyü olan K.a-
yabaşf nda ilkokul öğrenci-
İen. öğTetmenlen Ali Kar-
lıkın öncülüğünde başarı-
dan başanya koşuyorlar.
Büyük savaşım sonrası 13
derslikli okullarının yapı-
mını hızla sürdüren Kaya-
başılılara UNESCO da des-
tek verdı. Dünyada 25 köyü
"Kalkındırma Projesi"
kapsamına alan UNESCO.
K.avabaşı'nı ilk sıraya koy-
du. Kavabaşı köyünde öğ-
rencı. öğretmen ve köylüle-
rin dayanışmasını öğrenen
UNESCO. bu örnek gırışı-
mı destekleme karan alıyor.
De\ letin bir anlamda ceza-
landırdığı Kayabaşı'nı
UNESCO'nun ödüllendir-
mesi yörede büyük sevinç
yarattı. Köylüler UNES-
CO'nun karannm ne anla-
ma geldigini önce pek anla-
yamadılar. UNESCO'nun
proje kapsamında, köye
hem maddi hem de eğitim
yardımı yapacağmı öğren-
diklennde ise yörede bay-
ram havası estı. Kayabaşılı-
lar şimdi yaşadıklan mutlu-
luğu şöyle anlatıyorlar:
"Bizter başta öğretmenimiz
.4li Kariık ve çocuklanmız-
la birlikte çok acılar yaşa-
dık. Bize hep köstek olun-
du. Amacımız çocuklanmı-
a tarikat yuvalanndan kur-
tarmak. çağdaş. Atatürkçü
bir eğitim görmelerini sağ-
Uunaktj-' Kavabaşı köylü-
lerinin mücadelesini merak
eden Alman öğrenciler de
bir haftalığma köye geldi.
18 ögrenci Kayabaşı tlköğ-
retim Okulu'nda kamp kur-
du. Alman orta ve lise öğ-
rencileri, sembolik olarak
okul inşaatında çalışarak
moral ve destek verdi.
TEKZÎP
18 Mart 1998 tarihlı gazetenizin 6. say-
fasında "Şanlıurfa Valisi Harput tarikat
destekçisi çıktı* başhğı\la yayınlanan ha-
berde şahsım ile ilgili haberler gerçeği yan-
sıtmamaktadır.
Burdur Valiliği'ne başladığım
12.11.1997 gününden bugüne kadar imam-
hatiplerin türban eylemi yapmalan ve 58.
Topçu Tugay K.omutan!ığf nın okuldaki
' MjlFı Güvenlik dersı öğrermenini geri <
melen ile ilgili bir yazışma olmamıştır.
Burdur"da görevli 2996 öğretmenden, kı-
lık kıyafet yönetmeliğine uymayan 35 öğ-
retmen hakkında açılan soruşturma sonu-
cunda muhtelif disıplın cezalan uygulan-
mış. uymamakta dırenenlere yeni soruştur-
malar açılmıştır. lmam-Hatip Lisesi Mü-
dürü tayin olmuştur.
"Fuat Oğrenci Yurdu" izinsiz açıldığı
için kapatılmıştır.
Mesai saatleri; mevsim şartlan, günduz
kısalığı \e Ramazan dikkate alınarak 64^
sayılı yasanın 100. maddesinegöre düzen-
lenmiştir.
Atatürk'ün Burdur'a gelişi ile ilgili prog-
ramın 2. maddesinde çelenk sunacaklar ola-
rak. Vali. Garnizon Komutanı ve Belediye
Başkanı belirtilmiştir. Programda ADD'nın
adı geçmemektedır. Devlet ciddiyeti yazılı
programa uymayı gerektirir. Kaldı kı
ADD'nin çelengı kimse rencide olmadan,
topluluğun dikkatini çekmeden ilgilısince
geri götürülmüştür.
Yalova Valiliğim sırasında Atatürk Spor
Salonu'nu teravih namazına açtığım iddi-
v ası da akıl \e rrtanuk ölçüierine sıfmayacak
nayal mahsulü bir iddiadır.
Basit bir araştırmayla gerçeğin öğrenil-
mesi mümkün iken: Basına düşen özen gös-
terme. araştırma görevlerini yerine getir-
meden bu tür maksatlı ya\ ın yapmak basın
hürriyeti içerisinde değerlendirilmez.
Üni\ersitede 3 yıl "Atatürk flkeleri ve
tnkılap Tarihi" dersı \ererek Atatürkçü
nesıller yetişmesıne katkıda bulundum 14
\ılı \alihk olmak üzere 30 yıla yakın ı-
darecilik hayatım boyunca "tarikatçı" gibi
bir suçlamayla. töhnıet altında kamuoyu-
nun doğru bılgılendinlmesi \e vanlış an-
laşılmalara neden olmaması ıçin açıklama
vapma geregi duydum.
Dr. Süleyman Oğu / Burdur Valisi
Yesilvurt*-*D
Şubeşi
hizmetinizde!
Yeşilyurt Şubemiz hizmetinizde.
Şükran Orhan ve ekibi
tüm bankacılık işlemleriniz için
sizinle gönjşmeye hazır.
İKTİSAT
Memnuniyetle
S i p a h i o ğ l u C a d . N o : 1 9 Y e ş i l y u r t - I s t a n b u l
T e l : ( 0 2 1 2 ) 6 6 2 1 7 9 0
Genel Müdüriüfc (212) 274II 11 • Merker (212) 274 7020 * Aksjray (212) 532 29 79 • Avolar. (212) 67648 73 • Bahçdt^ı: (212) 512 01 60
• Bakııkö>- (212J 543 53 93 • Baynunpaşa: (212) 565 14 30 • Etaadağ: (212) 230 09 18 • Erenköy: (216) 368 26 82 • Bütr (212) 287 11 50
• Gfineşfi: (212) 655 88 22 • Kaiıköy (216) 330 25 60 • Kaknuş (216) 478 43 33 • Karıköy: (212) 251 72 38 • Kozyata|ı; (216) 467 04 10
• Merten (212) 637 44 00 • Nışanlaşı (212) 296 16 00 • Şemsenin GGnahay (0216) 478 40 70 • Adao. (322) 363 24 01 • Ankıra, (312) 417 99 80
• Gaztosmaopaja: (312) 447 58 29 • Anlalv» (0242) 243 69 81 • Bnrsa: (224) 255 70 80 • Çorlu: (282) 653 83 33 • Denizli: (258) 265 20 41
• Bkişehir. (222) 220 27 80 • Gaaamep: (342) 220 78 50 • Getee: (262) 643 04 20 • lanir: (232) 463 69 69 • Bostanlı: (232) 330 12 00
• hmif (262) 323 11 00 • Kahrjnanmaraş: (344) 221 15 30 • Kajseri: (352) 222 23 00 • Konja: (332) 23687 70 • Mannaris: (252) 413 97 80
Cumhurbaşkanı Süle> man Ikmirel, Tiirk dünyasının fiilen oluştuğunu söyledi.
Demirel Kazakistan'dan yurda döndü
'Türkdünyasının ükesi
biHîk, dostluk ve sevgidir'
AY ŞE SA\ 1N
Tİ'RKİSTAN-Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. son 6 yilda 5 yenı Türk de\leiının
daha kurulduğunu behrterek. Adrıyatık'ten
Cin Seddı'ne tüli bir Türk dünyası kuruldu-
ğunu söyledi. Kazakistan'ın istıkrarlı yöne-
timi !>ayesinde dünyadaki saygın yerıni aldı-
ğını bildircn Demirel, ikı ülke arasındaki iliş-
kilerin giderek güçlendığıni vurguladı. De-
mirel. Kazaki-.tan Cumhurbaşkanı Nursul-
tan Nazarbaye\ ile Hoca Ahmet Yesevı tür-
besiyle. aynı adı taşıyan Uluslarara.sı Türk-
Kazak Üni\ersitesi'nı zıyarei ettikten sonra
dün akşam saatlennde Ankara'ya döndü.
Ekonomik İşbirliği Örgütünün (ECO) 5.
zirve toplantısı ıçin Kazakistan'da bulunan
Demirel. Kazak Cumhurbaşkanı ile Çtm-
kent'e \ e oradan da helikopterle Türkıstan'a
geçti. Demirel \e \azarbaye\. önce onanmı-
nı 15 milyon dolar ile Türkıye'nın üstlendı-
ğı türbeyi gezdıler \e yetkilılerden çalışma-
lar hakkında bilgı aldılar. İkı cumhurbaşka-
nı. türbenin mezar bölümüne de geçerek.
dua ettiler.
Demirel \e Nazarbaye\ daha sonra, .\h-
metYesevı'nın adını taşıyan Türk-Kazak ünı-
versitesini ziyaret ettiler. İkı cumhurbaşka-
nı. rektörlükte düzenlenen kapalı salon top-
lantısına katıldı. Toplantıda. Demirel veNa-
zarbaye\'e. Kazak milli kıyafeti "'Şapan"
hediye edilerek giydinldi. Cumhurbaşkanı
Demirel yaptığı konuşmada, So\yetler Bır-
hğı'nın kendıliğınden dağılmasının ardın-
dan yeni bir dünyanın oluştuğunu belırterek
başladığı konuşmasında. şunları kaydcttı:
"Bu olay. tarihte görülmemiş bir olaydı.
Bu imparatoriuğun dağılması. Türk dünya-
sına bin senede karşılaşnğınıı/ nrsatlardan
birini getirdi. Türk dünyası. bir ulu çınardı.
Dallan \ardı. tvelden ebede gidiyordu. Or-
hun abidelerinde yazılıy dı. Türk isnıi kâğıda
değil. taşa ya/ılmışO. Taşla şövle yazıyordu:
'Açtınız doyurdum. gıplaktınız gıydırdım.
bölüktünüz birleştirdım". Y'ani Türk dünya-
sı, zaman zaman bölünmüştii. aç kalmıştı.
çıplak kalmıştı. İşte tarihten alacağımız ders
budur. Bugünkü nesilkrin. Türk dünyasının
mensubu olan halklann. onlan yönetenlerin
alacagı ders. birlik. beraberlik. dostluk >"e sev-
gidir."
Geçen 6 yıl zarfında. Türkıye'nın yanına
5 cumhuriyetın geldigini. bayTak sayısımn 6
olduğunu. Adnyatik'ten Cin Seddi'ne kadar
bir Türk dünyası fiilen oluştuğunu anlatan
Demirel. "Bu dünyanın insanlan kardeşti.
çünkü bu insanlann dili. dini, gelenekleri bir-
di. Destanlar. hepimi/in destanıydı. Dedem
Korkut hepimizindi. Ali Şır Nevaı. Mevla-
na. >'unus hepimizindi. \ üzlerceyıldırTürk
dünyasına ışık saçan Hoca Ahmet Yesevi, he-
pimizin hocasıydı. O. bugün de yaşadığı
devirdcki kadar insanlığın hizmetindedir"
dedi.
GLOBALPOLİTÎKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
'Gerçekçi 01 İmkânsızı İste'
Pazartesi akşam. saat 08.30. Bu koşeye "Bu hafta
ne yazsam?" diye düşünüyorum. Ruanda yıne gün-
demde. Nasıl oldu da Kofi Annan önceden bıldıği hal-
de soykınmı durduramadı? Afrıka'da Fransa ile ABD-
Ingiliz eksenı arasında yaşanan ve şu sıralarda,
ABD'nın lehıne sonuçlanmakta olan nüfuz aianlan mü-
cadelesı... Fransa'nın elinde ne kadar kan var?
Gözüm Le Monde Diplomatıque kapağına takılıyor.
Ignacio Ramonet'nın baş yazısr. "Başka bir dünya
mumkundur." Bu başlık. bırden, 1968'den bir sloga-
nı anımsatıyor bana: "Gerçekçi olun imkânsızı iste-
yin!"... Yaşamımızın bir avuç uluslararası banka, med-
ya tekeli, bunlann yan-münevver akıl hocaları tarafın-
dan yönlendırilmesinın tek seçenek olamayacağını
söylesek: seçtığımiz polıtikacüann, sdzünde durma-
sını, cebını doldurmamasını ve bızı temsıl etmesinı ıs-
tesek.. bir başka dunya ıstesek...
Ya da. "Hep birlikte fedakârlık edelim ve bu kriziaşa-
iım" diyenlere, bu bırlikteliğın ıçındeki gerçekliğı, giz-
li haksızlığı hatırlatsak: birtarafta ışçı, yoksul köylü. dar
gelirli memur, tek başma çocuğunu yetıştirmeye çalı-
şan anne, süpermarkete dırenmeye çalışan bakkal; di-
ğer tarafta holdınglerin bırakın büyük hissedartannı,
yönetıcileri, eli devletin kesesindeki politikacı, bu ne
biçim birliktelik? Bu dengesizlik içinde kriz nasıl bir-
likte omuzlanır? Eğer yükün büyük kısmını, servetin,
ayncalıklann sahipleri, yönetme sorumluluğuna almış
olanları üstlenmeyecekse, burada bir haksızlık yok
mu? Gerçekçi olup, bu sefer yükü sizter omuzlayınız,
bugüne kadar hep biz omuzladık desek...
Derken.. böyle gaza gelmeye başlamamın nedeni-
nı anladım. 30 sene önce, bu gece, yaklaşık dört sa-
at sonra "Gerçekçi olun imkânsızı ısteyin" sloganıyla
bütünleşmiş, dönemin hemen tüm ımajlanna damga-
sını vurmuş bir olay, Paris'te Cartier Latin çatışması
ba^layacak.
...üniversite öğrencileri, liseliler, polisle çatışmama-
ya dikkat ederek üniversiteyi işgal etmeye hazırlanı-
yorlar. Sonra saat sabaha karşı 1 gibi, coplanyla, kal-
kanlanyla, göz yaşartıcı bombalanyla polisler geliyor
dalga dalga, öğrencilerin derme çatma barikatlanna
saldınyorlar... Bazı yaşlı işçiler, halktan kimileri, bari-
katların nasıl korunacağını, nasıl güçlendtrileceğini,
son anda, artık tutunulamaz hale gelince de nasıl ya-
kılıp kaçılması gerektiğıni gösterıyor öğrencilere. Ba-
rikatlar bırer bırer düşüyor.
Artık hertaraf duman içindedir, sokaklann sakinle-
ri, göz yaşartıcı bombalann etkısıni azaltmak için öğ-
rencilenn üzerine su döküyorlar camlardan, evlerin
balkonlarından. Arabalarters dönüyor, kaldınm taşla-
rı sokülüyor. Her barıkat son dakıkaya kadar korunu-
yor, sonra yakılarak terk edılıyor...
Sabaha karşı saat 05.30.. bir polis bülteni: "tüm di-
renış noktalan temızlenmıştır". Sokaklarda ayakkabı-
lar, çantalar, bir polis mığfen... Manzara ne kadar bıl-
dik. Viranşehir mıtingi. 1977'de 1 Mayıs, 1997'de 1
Mayıs...1998'deCa/(arfa'ya. Suraba'ya, Semerang...
Gerıye doğru bakınca. 1968 ıçin yenılgıyle sona er-
di denebılır... Ama bu doğru olur mu? 1968 bir dev-
rim degıldi ki... O kadar zaafa. o kadar engele, sıyası
soruna sahıpti ki... Halk ıçin halk adına devrim yap-
maya kalkmanın dayanılmaz ağıriığı...
Daha gerçekçi bir gözle bakınca 1968'ın toplumda
ne kadar büyük bir etki yaptığı görülebılır. Tüm dün-
yaya dalga dalga yayıldı. Bir kuşağa eleştirilerini açık-
ça dıle getırmelerını sağlayan kültürel-siyasi havayı
yarattı; fıkırlennın arkasında durma cesaretı verdı; bu-
nun onurunu duymalanna olanak sağladt.
Kadın erkek ilişkılerinı yeni bir kalıba döktü 1968.
eleştirel düşünceye bir ıvme kazandırdı, sosyal bilim
dallannda, felsefede buyük bir canlanma yaşandı
1968'den sonra. Dünyanın değışebıleceğıne olan i-
nanç pekışti. 1968'le ilgili yazına bakınca. üzerinde en
çok birleşilen noktanın ışte bu olduğu görülür. 1968,
II. Dünya Savaşı sonrası dönemin rahat "bunuva" or-
tamını darmadağın ettı.
1968'ın, bu açıdan bir devrim olduğu belki de söy-
lenebilir (mı?). işte bu yuzden, 1968'in yarattığı hava-
nın kırılması. iyimserliğm söndürülmesı, sarsılan "bur-
juva" değerlerın yenıden egemen kılınması için bir kar-
şı devrim gerekecektı...
Dünyanın değıştirılemeyeceğini. toplumsal çıkann
boş bir soyutlama olduğunu, bıreylerın acımasız re-
kabetinin tek mümkün yaşam biçımı, pıyasanın datek
gerçeklik olduğunu kabul ettirecek bir karşı devrim;
1979-82 Reagan-Thatcheronderlığındeyaşanan bir
''karşı devrim" bir "restorasyon"...
1968 sonrası kuşaklar. toplumsal dayanışma ruhu-
nu, kardeşlik dürtüsünu. eşıtlik ülküsünu, sömürünün,
baskının olmadığı bir toplum ütopyasını unutmalıydı-
lar. Yeni yetişen kuşaklar. yaşamın pıyasanın gizli, Tan-
rısal elı tarafından hatasız bir şekılde düzenledıği, pa-
rası ve sermayesi olana ıstediğı yerde, istediğı gibı kâr
yapma. servetine servet katma olanağı sağlayan, "sı-
yasetten" annmış salt ekonomik bir üfop/a'yı kabul
etmeliydiler. Yaşanan toplumun tarihsellıği, bizzat in-
san eylemıyle, iradesiyle kurulduğu unutulmalı, aksi-
ne bu toplum "doğal" kabul edilmeliydi. Doğaya kar-
şı gelmek ıse sapıklık değıl mıydı?
Anlaşılan Ruanda yazısı bir başka zamana kalacak.
Bakalım bu hafta Endonezya'da neler olacak. Baskı
giderek şıddetıni arttınyor dıyohar... Ordu. iktidara lyı-
ce yerleşıyormuş. Halk da sokaklara çıkarak öğrenci-
lere katılıyormuş... 1966'dakı gibı bir katliam olur mu
acaba?
Ignacio Ramonethaklı. Başka bir dünya olabilır. 01-
malıdır. Ancak kendı kendine olmayacağı da bir ger-
çek...
İIFİK NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Akın Birdal. Şemdin Sakık'ın
Türkiye'ye getirilmesınden sonra
cadı kazanına atılan hedef ısımler-
den birisiydi. Büyük gazetelere
servis yapılan ifadesinde Şemdin
Sakık, Abdullah Öcalan ın Akın
Birdal için "(abancamfI
dediğini id-
dia ediyordu. Bu ifadelerin yayım-
lanmasından sonra yine bu gaze-
telennbazılan. "Akın Birdal bugün
yakalanacak" dıye hemen her gün
haberler yazdılar. Akın Birdal An-
kara'da oturuyordu; yeri. adresı
belliydi ve bir derneğin genel baş-
kanıydı. herkesin tanıdığı bir kim-
seydi. Yakalanması değil. olsa ol-
sa ifadesine başvurulması söz ko-
nusu olabilırdi. O zaman şu soru
akla geliyor: Birilen, Akın Birdal'ın
hedef gösterilmesini büyük basın-
dan istemiş miydı?
Birdal'a yapılan saldın. sıradan
bir saldın değil. Geçmiştekı bütün
büyük suıkastlara bakın. bu saldı-
nnın nasıl gerçekleştirilmiş olabile-
ceğini de çozebilirsiniz. Susur-
luk'tan sonra iyice anlaşıldı ki,
önemlı bütun suikastların arkasın-
da devlet içindekı bazı güçler var.
Devlet ıçindeki iktıdar kavgaları sı-
rasında. kargaşadan medet uman
kesımlerin bu tür suikastlara baş-
Akın Birdal'a Sıkılan Kurşunlar
vurduklan artık herkesin bildiği bir
gerçek.
Savcı Doğan Öz'ün öldürülme-
si dosyasını inceleyin. onu öldüren
tetikçinin devlet içındeki bazı güç-
lerce nasıl korunduğunu görürsü-
nüz. Abdi İpekçi dosyasına ba-
kın, bu suikastm hangi amaçlarla
gerçekleştirildiğinianlayabilirsiniz.
Akın Birdal suikastı. bir kez daha
gözler önüne serdi kı, Türkiye çok
ciddi. kritik bir dönemden geçiyor.
Fırsat yakaladıklarını sanan veya
fırsat kollayan bazı güçler yeniden
harekete geçtiler. ipler iyice gerili-
yor.
Ülkücü cinayetleriyle ilk işaretle-
ri verilen saldırılar, belli bir geliş-
menin habercisiydi. Yine birileri,
düğmeye basmışlardı. Bu film da-
ha önce defalarca görüldüğü için.
işlerin nasıl bir mecraya sokulmak
istendiği de az-çok tahmın edile-
bılir. Bu noktadan itibaren en
önemli sorumluluk siyasi iktidara
düşüyor. Başta Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel olmak üzere,
hükümet ve Meclis hemen hare-
kete geçmek zorunda.
Süleyman Demirel. Büterrt Ece-
vit çok deneyimli siyasetçiler. Bu
tür gelişmelerin ne anlama geldı-
ğinı en lyi onlar değerlendirebilir-
ler. Şapkayı önlerine koyup düşün-
mek ve gereken önlemleri almak
öncelikle onların görevi. Bu saldı-
nnın. birkaç gözü dönmüş kişinin
bireysel eylemi olmadığı çok belli.
Türkiye'nın başına yeni çoraplar
orulmek ıstenıyor. Böylece birileri,
kendilenne bu kargaşadan iktıdar
çıkarmak mı ıstiyoriar. sorusu tek-
rar tekrar sorulmak zorunda.
Bu arada basına ve medyaya da
onemlı görevler düşüyor. Cadı ka-
zanlan kaynatarak, bınlerini hedef
tahtasına yerleştirerek başlatılan
kampanyalann nerede duracağını
ve sonunda nerelere kadar uzana-
cağını şimdıden kimse kestiremez.
Bugün Akın Birdai'ı hedef alan kur-
şunlann, yarın yenıden kime ve ne-
reye yönelebileceğini herkes yeni
baştan düşünsün. Bu ülkenin ya-
kın tarihi böyle aymazlıklaria dolu.
Açın son 30 yılın olaylarını arşivler-
den, yeniden birgözden geçirin ve
sonra işlerin nerelere kadar gıttiği-
ni bir kez daha inceleyin.
Deniz Baykal ve Hüsamertin
Cindoruk da düşünsünler. Küçük
hesapların çok ötesinde. büyük
oyunlann oynandığını görmeleri
ıçin daha başka neler yaşanması
gerekiyor? Kritik ve acılarla dolu
bir sürece girildi. Meclis'teki parti-
ler de artık küçük hesaplan birya-
na bıraksınlar. Türkiye, yeniden bir
uçurumdan aşağıya yuvarlanmak
isteniyor. Araba devrilirse, daha
önceki örneklerde olduğu gibi her-
kes altında kalıyor. Bu kritik döne-
mi kazasız belasız atlatmak, belki
de Türkiye'nin düzlüğe çıkması
için vesile olacak.
Bu yazıyı yazarken Akın Birdal
yaşamsal tehlıkeyı atlatamamıştı.
Kendisine acil şifalardiliyoruz. Bu
suikastm peşine düşmek, bunun
arkasındaki hesaplan ortaya çıkar-
mak hepimizin görevi. Gazeteci
arkadaşlarımı da burada bir kez
daha uyarmayı gerekli görüyorum.
Özgürtük hepimize gerekli, hele de
basın mensuplarına daha çok ge-
rekli. Bu açıdan, herkes durduğu
yeri ve yaptığı işi lütfen bir kez da-
ha gözden geçirsin.
Yann her şey için çok geç ola-
bilir.