25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7NİSAN1998SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hizbııllah operasyonu• DİYARBAK1R (AA) - Yasadışı Hizbullah örgütünün karargâhı konumunda olduğu bildirilen Diyarbakır'ın Silvan ilçesine baglı Yolarası köyûne düzenlenen operasyonda yakalanarak gözaltına alınan 79 kişiden 63'ü, emniyetteki sorgulamalanndan sonra Diyarbakır DGM'ye sevr k edildi. Sanıklardan 27'si tutuklandı, diğerlerinin tutuksuz yargılanmalanna karar verildi. Buarada, 16 örgüt mensubunun sorgulamalannın sürdüğü belirtüdi. Yetkililer, yakalananlar arasında örgûtün sözde askeri kanat ve bölge sorumlulannın da bulunduğunu bildirdi. Sakık, BBC'de konuştu • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - PKK lideri Abdullah Öcalan'dan kaçarak Irak Kürdistan Demokrat Partisi'ne teslim olan Şemdin Sakık, BBC'ye demeç verdi. Sakık, kendisi için Suriye ile Türkiye'nin pazarlık yapüğını belirterek "Kürdistan halkında sevilen, sayılan biri olduğum için infazımın ustaca yapılması gerekiyordu. Yani açık infazı göze alamayan Apo, beni bir grup savaşçısıyla Amanos'lara gönderdi. Orada Türk ordusuna ezdirilmek istendim" dedi. Bu oyunu fark edip kaçtığını söyleyen Sakık, 33 askerin şehit edilmesi olayını üstlendiğini bildirdi. Barolar Bipliği toplantısi • ADANA (Cumhuriyet Güney tueri Bürosu) - Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu ve Bölge Baro Başkanlan Adana'da bir araya geliyor. "5 Nisan Avukatlar Günü" nedeniyle bir açıklama yapan Adana Barosu Başkanı M. Ziya Yergök, bu yılki Avukatlar Günü'nün Kurban Bayramı tatili ile aynı günlere gelmesi nedeniyle Adana Barosu'nca düzenlenen "Avukatlar Haftası" etkinliklerinin 16-19 Nisan tarihlen arasında yapılacağını duyurdu. Cezaevhide arama • İZ.MİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Buca Cezaevi'nde geçen hafta hûkümlülerin gerçekleştirdiği barikat ve sayım vermeme eyleminin ardından yapılan aramalarda üç ses bombası, buzdolabı raflannın telinden yapılan 16 şiş ve 16 metre uzunluğunda bir halat bulundu. Cezaevi yönetiminin konuyla ilgili soruşturma başlattığı öğrenildi. Koç'a anma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Geçirdiği trafık kazası nedeniyle geçen yıl yaşamını yiriren Anadolu Ajansı muhabiri Murat Koç, bugün saat 12.0O'de Karşıyaka'da mezan başında anılıyor. Murat Koç'un babası Muhsin Koç, traflk kazalannın hâlâ ölümlerle sonuçlanmasından duyduklan üzûntüyü dile getirdi. t> BM'ce hazırlanan rapora göre amaç küçülmek değil, iyi yönetmek olmalı 'Küçülen devlet yoksııflaşır' BARIŞDOSTER Birleşmiş Milletler'ce (BM) hazırlatılan raporlarda, piyasa ekonomisine geçişte devletin harcama ve işlevlerinin aşın kısıtlanmasının, insani gelişme alamnda kaygı verici gelişmelere yol açtığı belirtildi. Devletin küçültûlmesinin yoksulluğu yaygınlaştırdığı, ekonomik ve sosyal eşitsizliği hızla arttırdığı, sağlık, eğitim ve konut hizmetlerini zayıflattığı vurgulandı. Amacın "devleti küçültmek değil, iyi yönetmek olması gerektiğine'*dikkat çekildi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'ınca (UNDP) hazırlanan "Küçülen Devlet: Yönetişimve • BM raporlanna göre "küçülen devlet", yoksulluğu yaygınlaştınyor, ekonomik ve sosyal eşitsizliği hızla arttınyor; sağlık, eğitim ve konut hizmetlerini zayıflatıyor Sürdürülebilir tnsani Gelişmev adlı rapor, Orta ve Doğu A\Tupa ile eski Sovyetler Birliği 'nde komünizmin çöküşünün ardından devletin rolûnün kısıtlanmasına verilen aşın ağırlığın, geçiş sürecinin maliyetini arttırdığını ve ekonomik reformlar için gerekli halk desteğini zayıflattığını ortaya koydu. Küçülen devlet raporunda DTP'li Avundukluoglu ndan Maliye Bakanı'na Ciller suçlaması 'Temizelbelgelerivermfyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TansBÇffler'in eşi Özer UçuranÇffler hakkında dava açilmasmı sağlayan DTP Kınkkale II Başkanı SadıkAvun- dukluoğiu, Maliye Bakanı Zekeriya TemizeTi, elindeki bilgi ve belgeleri yargıya ulaştırmamakla suçladı. Özer Uçuran Çiller'in itirazma karşılık sav- cılığın Ankara 20. Asliye Ceza Mah- kemesi'ne dava açtığını anımsatan Avundukluoglu, bakanlığm. yasal zo- runluluga karşın ilgili mercilerc bilgi vermeyerek ÖzerUçuran Çiller'e, *ü»- tfi kapah vardımda buluDduğunn" id- dia etti. Avundukluoglu, Tansu Çil- ler'in erken seçim istemesinin altında da eşini "mflktveldfi" yaptp dokunul- mazlık zırhına büründürerek, davalar- dan kurtarma planmın yathğını ileri sürdü- Avundukluoğlu, avukati Cey- han Mumcu ile dün düzenlediği basin toplantısmda, bir yurttaş olarak Çiller hakkında yapılan suç duyurusu sonu- cu da\'a açılmasmı sagladığmı belirte- rek devlet mekanizmalannın da hare- kete geçmesi gercktiğine işaret etti. Temizel'e elindeki tûm bilgi ve belge- leri sunmasına ve bir kez de yazılı ih- tarda buiunmasınakarşın yanıtalama- dıgını beürten Avundukluoglu, "Bun- lara rağmen Sayın Temizel, 'Bana va- zifemi öğretmeyin. Bana kimse ihtar- name gönderemez" giM tepkikre gjr- miştir. Mahkeme ve cumhuriyet savo- larina yanıt verümemiş, bflgi ve bdge- ter gönderümemjştir'" dedi. Şehit Gazeteciler Günü'nde, flk şehhler Hasan Fehmive Ahmet SamimUe diğer şehit gazeteciler anıldı. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) 'Öldürmekle basm susturulamaz' tstanbul HaberServisi -Tûrki- ye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nail Güreti, gerçekleri söyleyen, farklı düşünceleri dile getiren gazetecileri. düşünce adamlannı öldürmekle basının susrurulamayacağını söyledi. TGC Başkanı Güreli, Başkan Yardımcılan Orhan Erinç. Seç- Idn Türesav ile Genel Sekreter Yardımcısı Leyla Tavşanoglu ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı ZiyaSonay, 5 Ni- san 1909 tarihinde öldürülen ilk şehit gazeteci Hasan Fehmi ve 9 Haziran 1910'da öldürülen ikin- ci şehit gazeteci Ahmet Sa- mim'in 2. Mahmut Türbesi'nde- ki mezarlannı ziyaret ederek. çe- lenk bıraktılar. Daha sonra Basın Müzesi'ndekî Basın Şehitleri Galerisi'negelen Güreli ve bera- berindekiler. burada "Şetait Ga- zeteciler Günü" dolayısıyla dü- zenlenen anma törenine katıldı- lar. Güreli, burada yaptığı konuş- masında, geçen günlerde Uğur Mumcu cinayetinin faillerinden birinin, devlet görevlileri tarafın- TTT7 dan saklandığı, savcılığa teslim edilmediği, TBMM Araştırma Komisyonu"na bıldirilmediği gerçeğinin ortaya çıktığını anım- satarak, "Bu da karanlık güçle- rin, devleti kuşatan, devletin, hu- kuk devletinin işlemesini engelle- yen karanlık güçlerin bugün de egemen olduğunu göstermekte- dir" dedi. piyasa oluşturma ve düzenleme gibi yeni ve karmaşık işlevlerin, geçiş döneminin yönetimi ve halk üzerindeki etkisinin azaltılması için güçlü ve etkin bir hükümet gerektirdiği belirtilerek "Gcçişinçelişkisi, devlet müdahalesinin azaltüması için, daha dar değil, daha geniş devlet kapasitesi gerektirmesidir. Toplumun her kabnda demokratik ve saydam kurumlar oluşmadığı takdirde, toplumda düş kınklığı egemen olacakür" denildi. Küçülen devlet BM'nin Küçülen Devlet Raponı'nda devletin küçültûlmesinin sakıncalan özetle şöyle sıralanıyor: - Demokratik kurumlann gelişmesi yavaş ve ürkektir. Pek çok ülkede seçmen düş kınkJığına uğramıştır, örneğin seçimlere katılım oranı düşmektedir, kimi ülkelerde demokratik sistem tehdit altındadır. - Sanayinin hızla özelleştirilmesi çabası, yeterli düzenleyici ve kurumsal önlem olmaması nedeniyle ekonomik yolsuzluk ve sosyo ekonomik dengesizliklere yol açmaktadır. Bu durum demokratik yoldan seçilmiş yönetimleri bile tehdit eder hale gelmiştir. • Pek çok ülkede kamu harcamalannın ulusal gelir içindeki payı düşmektedir. - Küçülen devlet yoksulluk ve dengesızlığe. ülkenin pek çok yerinde yaşam beklentisinin düşmesine ve kamu sağlığı, eğitim ve konut hizmetlerinde gerilemeye yol açmaktadır. Rusya Federasyonu'nda erkeklerde yaşam beklentisi 1989'da64.2 yıldan, 1995'te 58.3 yıla düşmüştür. Intıhar olaylan tüm ülkelerde artmış, bazı ülkelerde 3 katına çıkmıştır. Hastalık ve ölüm oranlan yükselmektedir. Yılmaz: Tarikatlar dirri sömürüyor Diyanet Işleri Başkanı, cemaat liderlerinin ön plana çıharılmasını eleştirdi MUTLUSERELİ ANKARA-Diyanet tşlen Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, bazı tankat liderlerinin siyaset- te etkinleşmesıni degerlendinrken "gecmişte- Id kültürel özelliklerine a>kın biçimde tarikat ohışturan kişilerin dini kulkndıkİannT söyle- di. Dinler arası diyaloğu sağlamanın Diyanet Işleri Başkanlığı'nın görevi olduğunu vurgu- layan Yılmaz, Tslam dininde "ruhban snnfi" bulunmadığına dikkat çekerek "insanlann kutsaUaşnrümaması gerektiğini" söyledi. Di- yanet lşlen Başkanı Yılmaz, Cumhuriyet'in çeşitli konulardaki sorulannı yanıtladı. Özel- likle siyasi parti liderlerince ön plana çıkan- lan FetbuDah GüJen'in Vatikan ziyaretıni ad kullanmadan örtülü biçimde değerlendirmeyi tercih eden Yılmaz'm açıklamalan şöyle: Dinlerarasdhalog: Dinler arası diyalogça- ğımızda bir zorunluluk halini almıştır. Din mensuplan da bu sevgiyi yaşatmak ve ön pla- na çıkartmak zorundadırlar. Biz de Diyanet olarak bu girişimleri başlattık. Birbirimizi tan- n laştırmayalım. Tolerans. hoşgörü bun lar çok güzel şeyler. ama öyle el sıkışmak, karşılıklı konuşmakla diyalog olmaz.. Dininsyasallaşünlması: Dinin siyasete alet edilmesi dine yapılacak en büyük fenalıkhr. Dini ortadan kaldırmaz, ama dinin yanlış an- laşılmasma yol açar. Çünkü bazı insanlar di- ne değil dindara bakıyor. Dindara göre dini değerlendiriyor. Dinin özünde siyasallaştırma yoktur. Din konusunda halki aydınlatma gö- revı de Diyanet Işleri Başkanlığı'na verilmiş- tir. Di>înet Vatikan değil': Dine eğer iyilik yapmak ıstiyorsanız rahat bırakm. Dini kendi ehlıne bırakın. Ama bu da demek değil ki din bızim tekelimızdedir. Bızde ruhban smıfı yok. Diyanet lşlen Başkanlığı da bir Vatikan değil, bir hızmet müessesesıdır. •lslamdaaraayoktur': Ruhban sınıfibizim dinımızde yokturveyaratılmamaldır. Peygam- berimiz Allah ile kul arasındaki aracılarm tü- münü silıp süpürmüştür. Kımse Allah'ın ve- kili degildir. Onun için ruhban sınıfi yoktur. In- sanlan kutsallaştırmak bizim dinimizde yok- tur. 'Tarikatlar çıkarlar için kullanılı\w': Tari- kat yol anlamına geliyor. Günümüzde Mevle- vilik gibi, tasavvuf gibi tarikatler yok. Onlara zaten bir kültür hadisesi olarak bakmak lazım. Günümüzde zaman zaman birtakım insanla- nn bu işi kullandıklan, siyasete girdikleri mü- şahede edilmiştır. Bunlar doğru degildir. Za- ten günümüzde, Mevfauıagibi, Yunusgıbi şah- siyetleryetişmemektedir. Bunakarşı birtakım insanlartarikat adı altında faalıyetlenni sürdü- rüyorlar. Bunun siyasete alet edilmesi tasvip edilecek şey değiJ. ÜZ YAZII ORHAN BİRGİT Yunan hükümeti, Avrupa Birliği'ne girmemizi önlemek için vargücü ile direnirken, öte yandan bugün dönem çalışmalanna başlayacak olan Batı Avrupa Birliği 'BAB' Genelkurmay Başkanlan Toplantısı için Atina'ya gi- çjen Orgeneral Karadayı'yı ağıriıyor. Ülkede yayımlanan gazeteler, Türk Genelkurmay Başkanı'na karşı, Yu- nan kamuoyunun gösterdiği büyük il- giyi yansrtıyoriar. BAB, Avnjpa Biriiği'nin askeri örgü- tünü simgeliyor. Tek Avrupa devleti gerçekleştiğinde biriiğe girmiş olan ülkelerin silahlı güçleri bu biriiğin baş- komutanlığı altında toplanacak. Tali- hin garip cilvesi. Türkiye'nin AB'nin tam üyesi olmasına karşı çıkan tüm ülkelerin hiçbirisi, BAB'da ne aradığı- mızı ne bize karşı, ne de kendi içle- rinde sorguluyoriar. Tam aksine, ku- ruluşun toplantılarına katılan temsil- cilerimize olağanüstü sıcak davranı- yorlar. Aynı ilgi, Atina'da da kendisini gös- teriyor. Tabii, öteki Avrupa ülkelerindeki ko- nukseveriiği ve ilgiyi anlamak ne ka- dar olağansa, Yunanlılann davranışı- nı yorumlamak, biro kadarzor olma- lı. Güney Kıbns'a S-300 füzelerinin konuşlandırılmasından, 'ortak hava üssü'ne kadarTürkiye'ye karşı birdi- zi safdırgan önlemi aldırtan Yunanis- tan, 1974 çıkartmasında gücünü bir Karadayı Atina'da... kez daha ortaya koyan Silahlı Kuvvet- lerimizin Başkomuntanı'nın bu gezi- sine, adeta Venizelos'un çağrısını kabul ederek 30'lu yıllarda Atina'ya giden ismet Inönü'nün ziyareti gibi il- gi gösteriyorlar. Güney Kıbns ile AB yetkilileri ara- sında geçen günlerde başlayan üye- lik görüşmelerine karşı Türkiye'nin gösterdiği kararlı tepkinin bu ilgi ile çeliştiği söylenemez. Tam aksine, 1974 yılından bu yana izlenen, bir ara 12 Eylül sonrasında ve son kez de Çiller'in başbakanlığı dö- neminde bazı paraboller çizen fürki- ye-KKTC ilişkileri, elli dördüncü hükü- met döneminde olabildiğince say- damlaştı. Kamuoyumuz, bana kalırsa Anka- ra'nın Kıbns politikası için yürüttüğü çalışmalann yeterince ayırdında de- ğil. Ozellikle Güney Kıbns ile Avrupa Birliği ülkelerinin başbakanlan arasın- daki görüşmelerin başladığı anda, Türkiye'nin de Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti ile Ankara'da yürüttüğü çalışmalann sonucunun nelergetirdi- ği de kamuoyumuzda tartışılmıyor. Oysa Güney Kıbrıs'ın AB'nin bir üyesi olmasını bile beklemeden Tür- kiye, adanın kuzeyinde yatınm yapa- eak herkese, anayatandaki öncelikle yatınm yöreleri için uyguladığı teşvik ve kofuma önlemlerini sunmayı kabul etmekle, çok somut ve büyük adım- lar attı. Bunu mayis ayının başlannda Ku- zey Kıbns'a balonla içme suyu ulaş- tınlmasına başlanması izleyecek. Da- ha sonraki aşamada da Anamur'dan boru ile devamlı olarak pompalana- cak kullanma suyu ile ada tanmının güçlendirilmesi ele alınıyor. Arnaç, uzun yıllar daha çok tüketi- ci ağırlığı ile tanıtılmış olan Kıbnslı soydaşlara, sanayi ve tarım alanında üreticiliğe yönelen adımlar attırmak. Adanın ozellikle gelecek dönemin askeri ve politik gelişmelerinde gös- tereceği önem belirginleştikçe, olay sadece Kıbnslı soydaşlann yaşam kavgası olarak değil, Türkiye'nin ken- di güney kıyılannın da güveninin sağ- lanması olarak değer kazanıyor. Bizim kamuoyumuza gündem ola- rak sunulan konulann hiçbirisi Holb- rooke'un KTTC'nin tanınması ve AB ile görüşmelere çağrılması için ABD Başkanı adına yaptığı temaslan ört- müyor; ama bu gündemleri oluştu- ran televizyonlanmızın, gazetelerimi- zin haber merkezleri de Kıbns olayın- da bile daha çok magazin yönlerine önem veriyorlar. Tıpkı Orgeneral Karadayı'nın da Yunanlı meslektaşı Çoganis'le dün baş başa görüşme yaptığı sıralarda Atina'da yayımlanan To Vima gazete- sinde, asııiık Enosis politikasının terk edilişinin yarattığı düş kırıkhğından sonra gelen çözüm önerilerinin bile televizyonlanmızda ve gazetelerimi- zin ilk sayfalannda yer almayışı gibi. To Vima, önceki günkü başyazısın- da "Varsın KKTC Türkiye ile birleşsin, varsın DenktaşAnkara 'nın uydusu ol- sun. Varsın Kıbns Türkleri Türkiye'nin birparçasıolsun. Yeterkişuyadabu şekilde Kıbns sorununa bir çözüm bulunsun. Sonuçta Kıbnslı Rumlar da Yunanistan 7a birleşsin" görüşünü ortaya atıyordu. Yunan basınının Girft gibi, Kıbns gi- bi sorunlardaki politikalannı izleyen- ler için bu doğrudan doğruya gele- nekleşmiş bir tabunun yıkılmasıdır. KKTC Türkiye ile birleşmeli midir? Yoksa adada eşit koşullu iki devletin bir federasyon çatısı altında mı top- lanması gereklidir. Değilse, asıl çö- züm yolu bağımsız bir Güney Kıbns Rum Cumhuriyeti gibi, bağımsız bir Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ayrı ayn varlıklannı sürdürmesi midir? Önümüzdeki aylann dış politikasın- da gündemin ilk sıralarını Vaşing- ton'da da, Londra, Paris, Atina ve el- bette Ankara'da da dolduracak konu- nun ne olacağı belirginleşiyor. Bazılarımız fark etse de etmese de... Geçen hafta çarşamba ve cuma günleri çıkan "Düzyazı "larda ismi yer alan Kocaeli Valisi Sayın Memduh Oğuz, gönderdiği açıklamada "Irtica bir psikososyal hastalıktır. Onunla mücadele akılcı ve bilimsel bir çerçe- vede ve kararlılıkla sürdürülmelidir. Yobazlık ve mürtecilik devletimizin, rejimimizin, yani cumhuriyetin ve Atatürkçülüğün olduğu kadar ve hat- ta onlardan önce dinimizin düşmanı- dır" diyor. Oğuz, 26 yıldır görev yap- tığı bütün il ve ilcelerde "inançlı, aynı zamanda Atatürk ve cumhuriyet ilke- lerine yürekten bağlı" bir kişi olarak tanındığını, eşinin annesinin otuz yıl- dan fazla Istanbul'da öğretmenlik ya- parak pek çok öğrenci yetiştirmiş bir cumhuriyet öğretmeni olduğunu söy- lüyor. Burdur'da çalıştığı dönemde Günay Uslu adında bir emniyet mü- dürü olmadığını bildirerek, bu kişinin, eşinin annesine "üfürükçü demekcü- retinde bulunmasını bir oyun olarak" nitelendiriyor. Oğuz'un açıklamasına, Kocaeli Üniversitesi Senatosu'nun, Vali'nin Atatürkçü olduğunu belirten bir de bildirisi eklenmiş. Bu türtartışmalann hiç kimseye bir yarar getirmeyeceği yolundaki inan- cımı yineleyerek, okurlanmın Kunban Bayramlannı içtenlikle kutluyorum. POLMKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Tepki... Çürümeye yüz tutmuş toplumlarda nedense tep- kiler farklı oluyor... Türkiye, bir bakıyorsunuz 'uç noktalarda' en ol- madık olaylara tanık oluyor; bir bakıyorsunuz aynı çizgi tam tersi bir gelişmeyle toplumu derinden et- kiliyor... Sanatçı Bülent Ersoy'a bugünlerde duyulan tep- ki acaba Manisalı çocuklan ışkenceden geçiren po- lislere duyuldu mu? Hiç sanmıyoruz!.. Demokratik bir toplumda 46 yaşındaki Bülent Er- soy'un 19 yaşındaki Cem Adler'le evlenmesi mi tepki doğurur.. yoksa, 37 canın bundan tam beş yıl önce Sıvas'taki Madımak Otelı'nde şeriatçılar tara- findan diri diri yakılması mı? Sabah'ın haberine göre Bülent Ersoy'a en büyük tepkiyi cuntacıbaşı Kenan Evren 'dile' getirmiş. Bakın Evren ne demiş: "Erkek erkekle evlenir mi hiç? Örf ve ananeleri- mize çok ters... Toplumumuz örf ve ananelerine çok bağlıdır... Bağlı da kalmalıdır..." Bizim toplumumuz Marmaris'in Armutalan Kö- yü'nde emeklilik günlerini yaşayan 12 Eylül 1980'in darbecisi Kenan Evren'e hiç tepki gösterebildi mi? Evren, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu tüm kurumları kapatırken; aydınları, yazarları, işçileri, memurlan, bilim adamlannı işkenceden geçirip zin- danlara attırırken; Süleyman Demireî'i, Bülent Ecevtt'i, Necmettin Erfoakan'ı askeri tesislerde 'gözaltına alırken' toplum sadece izlemedi, alkışla- dı da... Işçilerin elinden sendikal hakları alındı 12 Eylül 1980sonrası... Yıl 1998 ve bizler toplum olarak Bülent Ersoy'a gösterdiğimiz tepkinin onda birini neden Kenan Ev- ren'e gösteremiyoruz? Sahi bir de sık sık gündeme getirilen, günce) de- yişle 'ağzı olanın konuştuğu' Türkiye'de toplumun değer yargılan nelerdir söyler misiniz? Erkek erkeğe ilişki.. dinsel baskılann yarattığı or- tamlarda kadınlardan kaçışa ne dersiniz? Ağır ceza mahkemelerindeki dosyalarâ şöyle bir bakjn Türkiye'de birinci sırada hangi suçlar var?" Söyleyelim: l "Fıili livata..." • • • Evet... Türkiye'de toplumun değer yargılan değiş- miştir... 1980 darbesi solun ve emekçilerin üzerinden si- lindir gibi geçmiş, Turgut Özal "Benim memurum işini bilir" diyerek 'yükselen değerieri' Bush'un 'Ye- ni Dünya Düzen/'yle birleştirmiştir... Türkiye'de varsıl daha varsıl, yoksul daha yoksul olmuştur... Toplumun değer yargılan, devleti kuşatan 'tarikat- çı-çete' ağı, faili meçhul cinayetleri, ışkenceyı, yol- suziuğu, hırsızlığı demokrasinın bırincıl koşulu say- mış, zorunlu göçü 'devletin bölünmez bütünlüğü' masalıyla örtmeye çalışmıştır... Bu ülkede Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Can Yücel vb. 'günah keçisi olmuş', ismail Beşikçi salt dü- şüncelerinden ve kıtaplarından ötürü zindanlarda yaşamak zorunda bırakılmıştır... Doğru... Türkiye'de insanların değer yargıları, yükselen değerlere yenik düşmüştür... Din bezirgânları, "Müslüman! Kurban derini sar- hoşlara kaptırma" diyerek toplumu iki kampa ayır- mayı başarmış, bir tarikat şeyhi demokrat ve laik medyanın 'baş tacı' olmuştur... Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Bülent Ersoy'un 1980 darbesi sonunda sahnelere çıkışını yasakla- mış, daha sonra nüfus cüzdanı verip "Sen kadın- sın" diyerek göklere çıkarmıştır... Yunanistan'ın cuntacı albayları hâlâ Girit Ada- sı'nda tutukludur ama.. bizdeki cuntacılar defileler- de, açılışlarda, törenlerde ön sıralarda oturmakta- dır... Şimdi işi gücü bıraktık tartışıyoruz: "Bülent Ersoy'un evlilığı gelenek ve görenekleri- mize aykın mıdır, değil midir?.." Ama kimse şu soruyu aklının ucuna bile getrmi- yor "Yahu Bülent Ersoy, 19 yaşındaki eşiyle Izmir Bü- yük Efes Oteli'nde kalabiliyor. oysa travestiler otur- dukları semtlerde saldırıya uğruyor, öldürûlüyor, kimsenin 'gıkı' çıkmıyor. Bu çifte standart niye?" Türkiye'de travestiler arasında bile sınrf farkı var... Nerede kaldı demokrasi, eşitlık.yaşama ve insan haklan? ••• Uyuşturucunun okul önlerinde 'horoz şekeri' gibi satıldığı bir ülkede toplumun değer yargılarından nasıl söz edilebilir? Ege yöresinde Orta Asya cumhuriyetlerinden ge- tirilen 15-16 yaşlanndaki genç kızlar para karşılığı 60-70 yaşlanndaki erkeklerle 'imam nikâhı' kıyılarak evlendiriliyor; Kuran kurslannda erkek erkeğe ilişki- ler bilindiği halde gizleniyor... Tüm bunlar olup biterken 'sınıfsal farklılıklar' gö- zardı ediliyor... Çürüme, toplumumuzu derinden etkiliyor günü- müzde... Gazi Mahallesi'nde onlarca insanımızı keskin ni- şancılar öldürürken susan toplumun, Bülent Er- soy'un evlenmesine tepki göstermeye hakkı yok!.. E. Posta: Hikmet.Cetinkayac; raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 C A G D A Ş Y A Y I N L A R ÇAĞfNIM TAHIĞIÖC UIH 2 BASI KUIİUY OLAYI VE TARİKAT KAMPURI 4 BAS/ 550 0O0TL SANCILIYILUR KUJATIUHIJ SOKAKLAR 4. BASI 350 000 Tl KUZU POSTUNDA KURT 1 2 BASI 600 000 TL ZAMBAK SANA DA BULAjn KAN 2 BAS! DİN BARONUNUN KAZLARI 2. BASI 600 000 TL Â$tK KADINLAR SOKAĞI 2 BASI BOOOÛOTL JERİAT PAZARI 600 0İMTL SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL Çağ Pazariama A.Ş Turkocağı Caddesı No:39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel- (0212) 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle