Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7NİSAN1998SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Prof. Dr. Oğuz Oyan, kayıt dışılığa dayah büyüme modelinin tıkanacağını söyledi
'Büyüme saghldıdeğiPANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Prof. Dr. Oğuz Oyan. 1997'de sağla-
nan yüksek büyüme oranlannın sağlık-
lı birtemele dayanmadığını, kayıt dışı-
hğa dayalı büyüme modelinin birkaç
yıla kadar tıkanacağını söyledi. Imalat
sanayii ve ticaretteki yüksek büyüme
oranlanna karşıhk, kamu hizmetleri-
nin durma noktasına geldiğine dikkat
çeken Oyan, devletin gelir dağılımını
olumsuz etkilediğini belirtti.
Oyan, Türkiye ekonomisinde tek
olumlu göstergenin yüksek büyüme
oranlan olduğunu vurgulayarak "Hü-
kümet, açıkladığı ekonomik prog-
ramla büyüme oranlarını da düşür-
meyi planlıyor" dedi. Hükümetin
1998 yılı programında büyüme oranı-
• İmalat sanayii ve ticaretteki yüksek büyüme oranlanna karşıhk, kamu hizmetlerinin durma
noktasına geldigine dikkat çeken Oyan, devletin gelir dağılımını olumsuz etkilediğini belirtti.
Oyan, Türkiye ekonomisinde tek olumlu göstergenin yüksek büyüme oranlan olduğunu
vurgulayarak "Hükümet. açıkladığı ekonomik programla büyüme oranlannı da
düşürmeyi planlıyor" dedi.
nın yüzde 3 olarak öngörüldüğünü kay-
deden Oyan, "Ekonomideki yüksek
büyüme oranlarını kesmek hetn çok
zor hem de çok yanlış. İmalat sana-
yiindeki büyüme oranlarını yüzde
10'lardan yüzde 3'lere düşürmek
dramatik sonuçlara yol açar. Aniden
duran arabanın camından fırlayan-
lar olur" uyansını yaptı. Oyan. "Enf-
lasyonu düşürmek adına büyümeyi
durdurmak neyi sağlayacak?" diye
konuştu.
Yüksek büyüme oranlannın kayıt
dışılığa ve ucuz işgücüne dayandığını
vurgulayan Oyan, "Bu tarz bir biri-
kim modeli bir-iki yıl daha sürdürü-
lebilir, ama giderek sıkışacak. Hem
Güneydoğu Asya'nın etkisi, hem ge-
lir-gider odaklarının baskısı hem de
Batılı ülkelerin işgücü piyasaları ko-
nusunda geliştirdikleri kısıtlamalar
bunun sürmesini zorlaştıracak" de-
di.
Oyan. imalat sanayiindeki yüzde
11.4'lük, ticaretteki yüzde 11.2'lik, u-
laştırma ve haberleşmedeki yüzde
7.2'lik yüksek büyümeye karşıhk, ta-
nm sektörünün yüzde 2 küçüldüğüne
ve devlet hizmetlerinin yalnızca yüzde
0.1 büyüme sağladığına dikkat çekti.
Oyan, "Bu tablo, devletin gelir dağı-
lımını olumsuz etkilediğini ortaya
koyuyor. Devlet hizmetleri tamamen
tıkanma noktasına gelmiş. Bu tablo,
devletin hem vergiyi toplarken hem
de hizmeti dağıtırken gelir dağılımı
I jzukluğunu derinleştirdiğini göste-
riyor. Devlet, vergi aldığı çalışan ke-
sime değil, vergi alamadığı sermaye
kesinılerine yönelik aktarımlarda
bulunuyor'" değerlendirmesini yaptı.
Oyan, 1997'de sağlanan yüksek
oranlarla birlikte Türkiye'nin son dö-
nemde ilk kez 3 yıl üst üste hızlı büyü-
me sağladığını belirterek "1994 kriz
yılıydı. 1995 bir anlamda 1994'ün te-
İafisini sağladı. 1996 ve 1997'de de
yüksek büyüme oranlan gerçekleşti.
Gelişmeler, büyüme trendinin
1998'de de süreceğini gösteriyor. Hü-
kümetin öngördüğü gibi yüzde 3'e
düşmesi beklenmemeli. Yüzde 5-6
gibi bir düzeyde süreceğini sanıyo-
rum" dıye konuştu.
TRT Cenel Müdürü Yener
'Vericüer
bize geçmezse
dıırum vahim'
• Doğu ve Güneydoğu'daki 27 ilde
devletin yayın organı TRT'nin izlenmediği
ortaya çıktı. TRT Genel Müdürü Yücel
Yener, sınır bölgelerinin önemine dikkat
çekerek "Vericilerin yeniden TRT'ye devri
konusundaki önerimiz, Bakanlar
Kurulu'ndan çıktı, ancak Meclis'te takıldı.
Sorun bekletilmeyecek kadar büyük" dedi.
HÜLYA KARABAĞLI
ANKARA - Hüküme-
tin, yurt genelinde irticacı
ve bölücü yayınlara karşı
izleyeceği mücadele yön-
temi şekillenirken, Doğu
ve Güneydoğu"daki 27 ilde
devletin yayın organı
TRT'nin izlenmediği orta-
ya çıktı. TRT Genel Mü-
dürü Yücel Yener, sınır
bölgelerinin önemine dik-
kat çekerek "Vericilerin
yeniden TRT'ye devri
konusundaki önerimiz,
Bakanlar Kurulu'ndan
çıktı, ancak Meclis'te ta-
kıldı. Sorun bekletilme-
yecek kadar büyük" de-
di.
Kurduklan geniş yayın
ağı nedeniyle izlenme ve
dinlenme ölçütünde çağ-
daş kuruluşlara önemli öl-
çüde fark atan irtica yanlı-
sı ve bölücü nitelikli yaym-
lar için Emniyet Genel
Müdürlügü nezdinde
RTÜK'te toplantılar başla-
dı.
Alınacak önlemler ve
yapılacak ışbirlıginı öngö-
ren temaslar RTÜK'ün bu
yayın kuruluşlannı masaya
yatirmasına neden oldu.
RTÜK, 1994Nisan- 1998
Şubat döneminde irticacı
radyolara46 uyan venrken
bu radyolardan bir bölü-
münü 72 gün kapattı.
RTÜK. bu süreçte irtica
yanlısı televizyonlara 19
uyan çıkanrken, 2 günlük
kapatma cezası verdi.
Üst kurul, aynı dönem-
lerde bölücü nitelikli radyo
yayınlanna toplam 61 uya-
n, 212 günü bulan kapat-
ma cezalan verdi.
RTÜK. bölücü yayınlan
nedeniyle bu çızgideki te-
levizyonlan I6kezuyardı,
bu televizyonlardan bir bö-
lümü toplam 76 gün kapa-
tıldı. RTÜK'ün. "rejim
karşıtı, irtica yanlısı ve-
ya bölücü yayın" değer-
lendirmesıyle uyan ve ka-
patma cezası verdiği yayın
kuruluşlannın adlan şöy-
le:
"Best TV (K. Maraş),
B TV (Karabük), ER TV
(K. Maraş), İGRT (Içel),
Kanal 50 (Nevşehir), Ka-
resi TV( Balıkesir), Mer-
sin TV (Içel), Selam TV
(Kocaeli), SRT (Sinop),
Şanlıurfa TV (Şanlıur-
fa), Anadolu FM (Kırık-
kale), Arifan FM (Anka-
ra), Birlik FM (Kayseri),
Dadaş Radyo (Erzurum),
Fatih Radyo (Kayseri),
Furkan FM (Kayseri),
Gençliğin Sesi Radyo
(Uşak), Hedef Radyo
(Ankara), Hilal Birlik
FM (Antalya), Mesaj FM
(Kocaeli), Sancak Radyo
(Sıvas), Süper FM (Içel),
Şafak Radyo (Gazian-
tep), Şafak Radyo (Kay-
seri), Umut Radyo (An-
kara), Yeşil Hiİal FM
(Bursa), Anadolu TV (Is-
tanbul), ART TV (Diyar-
bakır), Kanal 21 (Diyar-
bakır), Can TV (Diyar-
bakır), Metro TV (Diyar-
bakır), STR (Samsun),
Aktif Radyo (Içel). Alter-
natif Radyo (tçel), Arka-
daş Radyo (Sıvas), Birlik
Radyo (Ankara), Çağdaş
Radyo (Ankara), Çevre
Radyo (İstanbul). Çizgi
Radyo (İstanbul), De-
mokrat Radyo (Izmir),
Imaj Radyo (Ankara),
Karacadağ Radyo (Şanlı-
urfa), Kardelen FM (Ma-
nisa), Medya (Reha)
Radyo (Şanlıurfa), Melo-
di Radyo (Hatay), Moza-
ik Radyo (Ankara), Rad-
yo Klüp (Bursa), Şok
Radyo (Içel). Umut Rad-
yo (İstanbul). Yenigün
FM (İstanbul).
'Durum vahim'
TRT Genel Müdürü Yü-
cel Yener, yıllardıryılan hi-
kâyesine dönen vericilerle
ilgili sorunun hâlâ çözüle-
mediğini, bu nedenle böl-
gedeki vericilerin bakım
ve onarım çalışmalarının
yapılamadığını kaydetti.
Yener, göreve gelir gel-
mez vericilerin yeniden
TRT'ye devrini öngören
öneriyi hükümete verdik-
lerini kaydederek. "Ba-
kanlar Kurulu'ndan ta-
sarı olarak çıktı ve Mec-
lis'e gönderildi. Ancak,
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda günde-
me alınmayı bekliyor.
Bunu çözemezsek durum
vahim" dedi. TRT yayın-
lannın bölgede izlenmedi-
ğine ilişkin resmi rapor
200 kaymakam tarafından
saptanarak hükümete su-
nuldu. Buna göre Doğu ve
Güneydoğu'daki 27 ilde
TRT yayınlan izlenmiyor.
Resmi \erilere göre,
bölgede propaganda ve
ideolojik amaçlı radyo sa-
yısı giderek artarken, yöre
halkı komşu ülkelerin
TV'lerini izliyor.
Dünya üzerinde 70 kadar iilkede yaklaştk 120 mihron adet patlamamış mayın gömülû.
En küçük temasta asker, sivil, çiftçi, çocuk demeden insanları yaralıyor, sakat bırakı-
yor ve öldürüyor. Ölümünden önce Prenses Diana da kara mayınlarının yasaklanması
için çalışmalar yapıyordu.
Toprağa gömülü katil: MayınÇeviri Servisi - Dün>anın. savaşlar ve
çatışmalar sırasında döşenmiş mayınlardan
temizlenmesı için bıni aşkın yardım
organizasyonu, yıllardır yoğun bir çaba
gösteriyor. Dünya üzerinde 70 kadar ülkede
yaklaşık 120 milyon adet patlamamış mayın
gömülü. En küçük temasta asker, sivil. çiftçi,
çocuk demeden insanlan yaralıyor, sakat
bırakıyor ve öldürüyor.
1975 yılından bu yana toplam bir milyon
insanın mayınlann üzerine basarak öldüğü
belirtıliyor. Her yıl mayına basarak yaralanan
ya da ölen 25 bin kişinin altı bini çocuklardan
oluşuyor.
Mayın döşeli bölgelerin çoğunda savaş bitmiş
durumda. Ancak hâlâ çatışmalar yaşanan
bölgelerde yılda 2 milyon mayın
yerleştirilmeye devam ediliyor. Oysa en
yoğun çalışma temposunda bile yılda ancak
1000 bin mayın imha etmek mümkün.
Çogunluğu Amerika'da, Çin'de ve Rusya'da
üretilen mayınların maliyeti 3 dolar. Öte
yanda dünyanın mayınlardan anndınlması
için en büyük yardımı da yine ABD yapıyor.
Mayın üreten ülkeler arasında Bulgaristan.
Yunanistan, Ispanya, Çek Cumhuriyeti ve
Türkiye de bulunuyor. Mayınlann
temizlenmesi için harcanan para ise adet
başına 300-1000 dolar arasında. Gömülmüş
bir mayın aktivitesini 50 yıl boyunca koruyor,
sudan etkilenmiyor. Topraklannda en çok
mayın yerleştirilmiş ülkeler arasında Mısır
(23 milyon), Iran (16 milyon), Angola (15
milyon), Afganistan, Çin ve Irak (10'ar
milyon) bulunuyor.
1979-1996 yıllan arasında farklı ülkelerde
mayınlara basarak yaralanan ve bir organını
kaybetmiş olan insan sayısı ise şöyle:
Vietnam (60 bin), Afganistan (35 bin),
Angola (32 bin), Kamboçya (27 bin), Irak (22
bin), Etiyopya (8 bin), Pakistan (6 bin),
Mozambik (6 bin).
Rakamlarla Trajedi
• Her yıl 25 bin insan yaralanıyor
ya da ölüyor. Bunlann 6 bini
çocuk.
1 2 milyon mayın her yıl hâlâ
döşeniyor. Oysa yılda sadece 100
bin mayın temizleniyor.
• Bir mayının maliyeti yaklaşık 3
dolar. Temizlenmesi için 300-1000
dolar gerekiyor.
• Mayın kurbanlannın tedavi ve
protez masraflan kişi başına 5000
dolar.
• Mayınlar 50 yıl aktif kalıyor.
• Temizleme işlemi sırasında her
1000 maymdan biri patlayarak
yaralanma meydana geliyor.
'Toplıım, öğretmenüği saygm bulmuyor'
İstanbul Haber Servisi - Öğ-
retmenlik. toplumun gözünde
saygın bir meslek olmaktan
uzaklaşıyor.
Eğitim-Sen'in "Demokratik
Eğitim Kurultayı"na sunduğu
rapora göre, Türk toplumu. öğ-
retmenlere meslek içinde kendi-
nı geliştirme olanağı sağlanama-
dığı inancını taşıyor.
Çağın gerektirdiği demokratik
ilişkilen beklenen düzeyde kura-
mayan öğretmenler, toplum için-
de geçmişten bu yana var olan
saygınlığıni da yitiriyor.
Öğretmenlerin, çok yönlü
özelliklerini yitirdikleri için top-
luma önderlik etmede de yeter-
sizleştiğine dikkat çekilen rapor-
da, öğretmenlik mesleğinin, artık
ıdealizm taşımadığı savunuluyor.
Bu durum. öğretmenlik mes-
leğinin toplumun gözünde seçil-
me ve önerilme sıralamasında alt
sıralarda yer almasına neden olu-
yor.
Toplum, öğretmenlerin mesle-
ki mevzuatı tam olarak bilmedi-
ğine inanırken, eğitim yöneticile-
ri ve denetçilerinin de siyasetçi-
lerin tutumlanna bağlı davrandı-
ğına inanıyor.
Eğitim yönetimine eğitim çalı-
şanlannın katılımının da arttınl-
ması gerektiği düşünülüyor.
Öğretmenlik maaşıyla geçine-
meyen öğretmenlerın mesleki
saygınlıklarını azaltıcı nitelikte
ek işler yapmak zorunda kalma-
sından rahatsız olan toplum, ço-
cuklannı yetiştiren ve örnek alı-
nan öğretmenlerin, ekonomik
düzeyinin ıyileştirilmesıni bekli-
yor.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Öyle Bir Bayram
Yazısı...
Kurban bayramlarını, oldum bittim pek sev-
mem. Biryandan; "gelenekyaşamalı" diye, bay-
ramlarda kentleri terk edenleri eleştirirken, bir
yandan da, kurban bayramlannı sevmediğimi
söylemem, herhalde ciddi bir çelişki. Ama işin
doğrusu bu.
Kurban bayramlannı sevmeyişimin kökenin-
de, arife gecesinden başlayan koyun "meleme-
leri" baş köşeyi tutar. Taa çocukluğumdan be-
ri, kurban bayramı arifelerinde beni de uyku tut-
maz.
Hele bayram sabahları, diğer "kader ortakla-
nnın" gözü önünde kurban edilen koyunların
kanlannın ve iç organlarının kokusu, günlerce
burnumu sızlatır. Kendimi bildim bileli annem-
deyediğim kurban kavurmasının tadını bile ala-
mam. Zaten kimi yıllar "sevabına" birkaç lokma
alıp, sofradan kalkanm.
Bu görüşlerime karşı çıkan kimi arkadaşla-
rım, "Başka zaman yediğin koyunlar farklı mı ke-
siliyor?" derier. Onlar da haklı ama, "Göz gör-
meyince gönül katlanıyor". Daha birkaç saat ön-
ce, elimden ot yiyen bir canlının kesilmesi ve eti-
nin pişirilmesinden rahatsız oluyorum. Fazla
mantıklı olduğunu düşünmesem bile...
Fakat ne denli rahatsız olursam olayım, gele-
nek yaşamalı. Eskiden olsaydı, "O rtiş kakış için-
de bile..." derdim, artık itiş kakış da kalmadı.
Bayramlar, bayram gibi kutlanmalı.
Büyükler ziyaret edilmeli, yoksullar sevindiril-
meli. Bayram yerleri kurulmalı. Artık fazla bir
özelliği ve çocuklar açısından "albenisi" kalma-
mış olsa bile...
Siz bu yazıyı okurken, kimlerin "işlerinin" ba-
şında olduğunu da düşünmelisiniz.
Bu gazeteyi ve diğer gazetelerı basan matbaa
işçilerinin çoğu, bugün de çalışıyor. Aynen, bu
gazeteyi dağıtan şirketin işçileri gibi... Bu gaze-
teyi aldığınız bakkal, ya da bayi de çalışıyor a-
ma, muhtemelen birazdan kapar, evine gider.
Eğer şu dakikada musluklannızdan su akıyor-
sa, düğmeyi çevirdiğiniz zaman lamba yanıyor-
sa, televizyon çalışıyorsa; bunları mümkün kı-
lan, "birtakım insanların" çocuklarıyla bayram-
laşamamasıdır.
Şu dakikada itfaiye erleri görevlerinin başın-
da. Emniyet güçleri de, sizin huzurlu bir bayram
geçirmeniz için görevlerini sürdürüyorlar. Bele-
diye otobüsleri, sabahın 6'sından beri vızır vızır
çalışıyor. Aynı şey trenler için de söz konusu, va-
purlar için de söz konusu. Ve tüm bu insanlar,
maaş bordrolarının esiri insanlar.
Üç beş kuruş fazla ücret talep ertikleri zaman,
"Canım bu kadar da olmaz ki..." diye isyan e-
den insanlar, bu bayram sabahı, "dünyanın çar-
kım" kimin döndürdüğünü bir kez daha düşün-
mek zorunda.
Ve askerlerimiz...
Şu anda pek çok arkadaşımın evladı, vatan
hizmetini görüyor. Kimi eğitim merkezlerinde,
kimi Güneydoğu'nun sınır karakollarında, kimi
kendi gurbetlerinin belirli noktalannda.
Belki de sizler uyurken, kıtaya gelen kuman-
danlarıyla bayramlaştılar. Nöbetçi olmayan su-
bay veastsubaylarevlerine ulaşmışlardır. Fakat
onlar, sevdiklerine bir telefonla olsun, ulaşabil-
menin umudu içinde sırada bekleşiyorlar. Bir
yanda sevdiklerinden uzak olmanın hüznü, bir
yanda vatan borcunu yerine getirmenin gururu
ile...
Çoğu, "Beni merak etmeyin, çok iyiyim. Bu-
rada yemekler de iyi. Son günlerde pek çatışma
da olmuyor" gibisinden teselli sözleriyle gözü
yaşlı annelerini, sevgililerini, nişanlılarını yatıştır-
maya çalışacaktır. Telefonun öbür ucundaki gu-
rurlu baba, gözlerinin dolmasını öbür "çocuklar-
dan " saklamaya çalışarak, "Kendine dikkat et
oğlum" diye seslenecektir, "bizleri de merak et-
me, hepimiz çok iyiyiz"...
Sahil şeridimizin dört ya da beş yıldızlı otelle-
rini dolduran bir "mutlu azınlığın", bunlardan
pek haberi olmuyor. Onlar için bayram, "gerek-
sizbirgaile", fakat iyi bir tatil olanağı. Çoğu "va-
tan borcu'vb. gibisinden kavramlara da yaban-
cı. Aralarında bu yazıyı okuyanlar olursa, "Ho-
ca gene nostaljik takılmış" diyeceklerdir.
Doğrusunu isterseniz, yaşlandıkça duygusal-
laşıyorum. Geçenlerde biryakınımın oğlu aske-
re gitti. Jandarma er eğitim alayına teslim ola-
caktı. Karısıyla birlikte veda etmeye geldiler.
Baktım, "parmak kadar" iki çocuk... Elimizde
büyüdüler. Ve evden çıkarlarken, gözyaşlarıma
güç engel oldum.
Bu ülke ayakta durabiliyorsa; bu, sınır boyla-
rına savaşmaya giden çocuklanmızın, bu duru-
mu bir "düğün şenliği" gıbı algılamalan sayesin-
de oluyor. Bayramı "helal eden" emekçinin öz-
verisi sayesinde oluyor.
Tüm okurlanmın bayramını kutluyorum.
yaşında ölümü bekliyor
İPEK YEZDANİ
"Atanur Aydın adın-
daki çocuğum ekteki ra-
pordan da anlaşılacağı
gibi lösemi kanseridir..."
Lösemi hastası oğlu 5 ya-
şındaki Atanur Aydın'ın
tedavisi için evini, dükkâ-
nını ve köydekı tarlasını
satan Kenan Aydın'ın İs-
tanbul Valiliği'ne verdiği
dilekçe böyle başlıyor. Iş-
siz ve 7 çocuk babası Ke-
nan Aydın"ın lösemi has-
tası olan en küçük oğlu
Atanur Aydın. "para bu-
lunamazsa ölecek". Oğ-
lunun tedavisi için Sağlık
Bakanlığı'na 8 kez dilekçe
yazan Kenan Aydın. bugü-
ne dek "hiçbir sonuç ala-
mamış". Anayasada "sos-
yal devlet" olduğu beltrri-
len devletimiz, "sigortalı
olmadığı için" Aydın'ı
ölüme terk etmiş durum-
da.
Atanur Aydın, Şişli Etfal
Hastanesi'nde iki buçuk
yıl yatarak lösemi tedavisi
gördükten sonra doktorlar
tedaviye evde devam edil-
mesine karar veriyor. tki
gün önce ateşinin 40 dere-
ceye çıkması üzerine tek-
rar hastaneye kaldırılan
Aydın'ın tedavi edilmesı
için tek şey gerekiyor;
"para". Atanur Aydın'a.
lösemi tedavisi sırasında
verilen kandan dolayı bir
de sarılık bulaşmış. llaç
masraflan haftada 200-
300 milyon lirayı bulan 5
yaşındaki Atanur Aydın'ın
tedavisi için vannı yoğunu
satan babası Kenan Aydın
ise "Artık satacak bir şe-
yim kalmadı" diyor. Ay-
dın'ın "yeşil kart"ı, sade-
ce oğlunun hastanede pa-
rasız kalmasını sağlıyor:
"Elime veriyorlar 200
milyon liralık reçeteyi, git
nasıl alırsan al." Doktor-
lann Atanur Aydın için
"Her an gerekebilir" de-
diği "ilik nakli"nin fatu-
rası ise en az 6 milyar lira.
Atanur Aydın'ın tedavi-
si için banka hesap numa-
rası: Türkiye Iş Bankası
Şehremini Şubesi Hesap
No: 1049300001025750
(Kenan Aydın hesabına).