Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7NİSAN1998SALI
HABERLER
'Mahalli idareler', valinin yönettiği il özel idareleriyle 'merkeze bağlı'yerelleşiyor
'hükumef yönetimleri-£.çişleri Bakanı MuratBaşesgioğlu,bakanhğı-
ğ na bağlı Mahalli İdareler Genel Müdürlü-
ğ ğü'nce geçen ekim (1997) ayında yayımla-
JL nan "YerelYönetimler Reformu Yasa Taslak-
lan"na ait kitabın önsözünde şunu vurguluyordu:
"Ülkemizde mahalli hizmetler ağniıkh olarak mer-
kezi idare taranndan yürütülmektedir..."
Başesgioğlu"nun bu saptamaya bağlı olarak ay-
nı önsözde dile getirdiği eleştirisi ise şu sözleriy-
le belirtılmişti: "Hizmet üretimi ve kaynak kulla-
nımuıda mahalli idarelerin payı,gelişmiş hiçbir de-
mokratik ülke ile kıyaslanmavacak derecede geri-
dir_"
Ne vaT ki kitapta derlenen yasa taslaklanna ait
sayfalarçevrildiğinde, bu sözlerdeki "mahalli ida-
re" deyimiyle samldığı gibi "belediyelerin" ta-
nımlanmadığı, tçişlen Bakanlığı'ndaki yerel yö-
netimleri güçlendirme niyeünin agırhklı olarak
"valilikJeri yetkilendirniekle* sınırlı olduğu da he-
men anlaşılıyordu.
Bir başka deyişle, "refonn taslağı'' denilen bu
yasal düzenlemeler, merkezi hükümetin "ülerde-
ki atanmış temsikiterine" hizmet ve kaynak kul-
lanma konusunda "inisiyatif" vermesinden iba-
retti. Daha acıkçası, lçişleri Bakanlığı "yerelleş-
me" adına aslında kendi yerel teşkilatını yeni yet-
ki ve karar olanaklanyla donatıyordu...
Kimi belediye başkanlannın "merkezi hükü-
met şubelerkurarakyereUeşiyorf.)" şeklinde eleş-
tirdikleri bu reform paketi, ilerleyen aylarda yeni-
den düzenlendi.
Ne var ki, ilk taslağa göre yapılan değişiklik, e-
sas olarak "içerikte" değil biçimdeydi. Merkezi
hükümetle yerel yönetimler arasındaki hizmet ve
görev üleşiminin esaslannı belirleyen ilk yasa tas-
lağı ile bu ilkeleruyannca yürürlükteki birçok ka-
nunda yapılacak değişiklikleri içeren teklifler *tek
bir yasa" haline getirildi. Böylece adı da: "Mer-
kezi İdareile Mahalli İdareler Arasında Görev Bö-
lûşümü ve Hizmet llişkilerinin Esaslannın Belir-
lenmesi ve Çeşjtti Kanunlarda Mahalli İdarelerle
ilgili Değişiklikler Yapılması Hakkında Kanun
Taslağı" şeklinde belırlenerek Bakanlar Kurulu'na
sunuldu...
Demolcrasl anlaytşı
Bu reform taslağı, Bakanlar Kurulu'nca da
"prensipte" uygun görülerek TBMM komisyon-
lanna sevk edilmesiyle birlikte artık tçişleri Ba-
kanlığı"nın "teknik" bir teklifi olma niteliğinden
çıkıyor, 55. hükümetin "siyasal hedefi" haline dö-
nüşmüş oluyor. Böyle olunca da gerek iktidar par-
tilerine bağlı olan, gerekse de muhalefet partile-
rinin üyelik kimliklerini taşıyan hemen tüm siya-
sal görüşlerdeki belediye başkanlannın ve meclis
üyelerinin bu reform taslağına karşı çıkıyor olma-
lan, "demokrasi" açısından da irdelenmesi gere-
ken bir durum ortaya çıkanyor.
Çünkü 55. hükümet, bundan önceki diğer tüm
hükümetler gibi, yerel yönetimler reformu düşün-
cesını ağırlıklı olarak "belediyelerin yetki ve kay-
nak kıtlığı konusundaki" yaygın serzenişlerine
karşılık olarak gündeme getırdi.
Türkiye'de artık "yerinden yönetim" çağının
başlaması gerektiği; en doğru, verimli ve yöre in-
sanınm gerçek ihtiyaçlanna dönük hizmet ve ka-
rarlann "halkın demokratik yönetimi" olan bele-
diyeler eliyle verilebileceği; merkezi hükümetin
ancak ülke ve kısmen bölge düzeyindeki konular-
da sorumluluk üstlenmesinin doğru olacağı; bu-
nun dışındaki tüm yerel yükümlülüklerin beledi-
yelerde toplanmasının artık kaçınılmaz görüldü-
ğü; Ankara'dan her yere ulaşmanın zaten mümkün
de olmadığı.. ve bunlara benzer zengin bir "yer-
teşme" söylemi, denebilir ki son yıllann iç politi-
kasında egemen söylem oldu...
Ne var ki lçişleri Bakanlığı'nca hazırlanıp hü-
kümetçe de uygun görülen ve değişik siyasal par-
tilere mensup bakanlann ve politikacılann da be-
nimsemiş göründükleri reform taslağı, bütün bu
söylemleri neredeyse "tümüyle yadsıyan" bir içe-
rik taşıyor.
Yıllardır belediyelere devredilmesi istenen ve
beklenen birçok kamu hizmeti, taslakta "mahalli
idare" olduğu vurgulanan "il özel idaresi"ne bağ-
lanırken yürütme görevi ve yetkisi de yine il özel
idaresinin "amiri" konumundaki "vaülere" ven-
liyor. Buna koşut olarak il genel meclisleri "B mec-
lisleri" şeklinde tantmlanıyor ve yine valiye bağ-
lı bir "genel sekreter"in de bütün çahşmalan ko-
ordine etmesi öngörülüyor...
Reform taslağında en önemli ve etkin yerel yö-
netim olarak işte bu valiliklere bağlı özel idareler
tanımlanmış olduğundan, yine aynı taslakta mer-
kezi ve yerel idareler arasındaki görev üleşimine
ait sımrlandırmalar da aslında "gerçek durumu"
pek yansıtmıyor.
Örneğin. yetki devriyle ilgili yasa taslağının 3/B
md.'de "mahaUi idarelere ait görevler" sıralanır-
ken; "eğitim, sağiık. gençlik, spor, kültür, turizm,
tanm, hayvancüık, çevre, orman, bayındıruk, eko-
R.eform taslağındaki "yerel demokrasi" anlayışı, merkezi
hükümete bağlı yerel yönetimlerle, ülkeyi bir tür şubeler eliyle
yönetmeye dayanıyor...
A
YAnkara'dan yönetilen kimi hizmetlerin bir bölümünde, yöresel
yükümlülükler ve karar yetkileri, belediyeler yerine il özel idarelerine
aktanlıyor.
Lçişleri Bakanlığrndaki yerel yönetimleri güçlendirme niyeti
ağırlıklı olarak "valiliklen yetkılendirmekle" sınırlı kalıyor.
Reform taslağı hemen tüm altvapı yatinmlanru merkezi hükümet
kararlanna bağlıyor. Belediyeİere ise sadece "işportacdarla müca-
dele" ve "pazar yeri düzenlemesi" kalıyor.
Fotoğraftald Kasunpaşah kadmlar, bdedivenin kendilerini bu semt-
ten çıkmaya zorlayan ve bölgeyi '•'plazalana'"' donatmav ı hedefleyen
imar planuıa tepki içindeler.
nomi.ticaret..'* vb. gibi bugün hemen her biri için
ayn birer "bakanlığın" bulunduğu genel kamusal
hizmetler de var.
Ancak aynı hizmetlerin aslında yine "a#nı ba-
kanlıklara" ait il müdürlükleri eliyle yurütûlece-
ği de taslağın 6. maddesinde tanımlanan ''U özel
idaresinin görevleri" bölümünde hemen anlasılı-
Çünkü il özel idaresi, bakanlıklann o ildeki bi-
rimlerini içeriyor ve zaten valinin başkanhgında-
ki bu organ. bir anlamda "hükümetin yerel biri-
mi" şeklinde çahştınlıyor.
Nitekim taslağın aynı 6. maddesinde de yuka-
nda sıralanan yeni "yerel yönetim hizmetieri-
nin"(!) il özel idaresi görevleri olarak aynca be-
lirtilmiş olması, reform paketinde belediyelere yi-
ne "güvenilmediğini", Ankara'nın sadece kendi-
ne bağlı organlarla yetinerek kendi kendine "ye-
relleşmeye çalıştığını" bütün açıklığıyla kanıt-
lıyor...
Sürecek
B a ş k a n l a r n e d i y o r ?
Ycrelmecliskatıhma obnalı
AYTAÇ DURAK Adana Bûyükşehir Bel. Başk.
T7"eni tasan yerel yönetimleri güçlendirme
1 yerine vesayeti arthrmaktadır.
Şöyle ki; Genel idarenin yetkilerinin birçoğu illere
aktanlırken bu yetki tümüyle merkezden atanmış
vali ile ilin 2. adamı sıfatı verilen genel sekreterin
başında olacağı il meclislerine aktanlmaktadır.
Böylece yerel yönetim denilince ilk akla gelen
belediyeler, iküıci plana itilmektedir. Bundan
amaç, iktidan elinde bulunduran siyasi güç,
taşrada kendi ekolünden olmayan seçilmış
belediye gücünü atadığı vali ve genel sekreterleri
ile perdelemektedir. Aynca. belediye
meclislerinde muhtarlann dışında, üniversite,
meslek odalan, kamu niteliğindeki sivil toplum
örgütleri temsilcileri oy haklan da olmak şarüyla
mutlaka temsil edilmelidir.
Böylece otokontrol sağlanacağı gibi, temsil
düzeyi yükselen belediye meclisleri daha sağlıklı
kararlar alabilecektir. Ne var ki taslak bunu da
dikkate almamıştır.
Mevcut 3030 sayılı Büyükşehir Yasası'nın en
aksayan 2 konusu da yeni tasanda göz ardı
edilmiştir.
1- Büyükşehirlerin en büyük gelir kaynağını
olusturan illerde toplanan vergi gelirlerinden
yüzde 5 pay almalan. yeni tasanda da adaletsiz
dağılımı önlememektedir.
O ilde elde edilen kazançtan pay, külfetten nimet
amaçlayan bu madde, holdinglerin genel
müdürlüklerinin belli illerde olmasından dolayı
büyük haksızhk yaratmakta, Anadolu'daki
fabrikalardan, bankalardan elde edilen kazançlann
vergisi Istanbul-Ankara'ya yatınlmaktadır.
2- 1580'in belediyelere verdiği yetki, 3030 ile
büyükşehir belediyelerine verilmemişür.
Uygulamalan denetleme yetki ve sorumluluğu ise
verilmiştir. Ancak ilçe ve ait kademelerce göz
yumulacak mevzuata aykınlıkîan, lstanbul Park
Otel örneğinde olduğu gibi büyükşehir
önleyememektedir. Bu aksaklığın gıdenlmesi için
büyükşehir belediyelerine otokontrol yetkisi
verilmesı gerekir.
Bu arada yeni tasannın olumlu taraftan, özetle. 2
turlu seçim, mücavır alan içerisinde ve bitişiğinde
belde belediyesi kurulamaması (ki biz yakınında
da ıstemiyoruz) şeklinde sıralanabilir.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected]
Hükümetle Türk Silahlı Kuvvetleri fT-
SK) arastnda yükselen gerilim, geçici bir
uzlaşmayla sonuçlandı. Siyasi Islama
karşı önlemler, hükümetin hazıriadığı ta-
sanlarla ve bir dizi pratik uygulamayla
ytirüriüğe gtrdi. Komutanlann 20 Mart'ta
yayımladığı bildiri sonrası Mesut Yıl-
. <?jnaz'ın ve Bülent Ecevit'ın tırtumu tar-
• tışmalara neden oldu. Hem siyasi islam-
alar, hem liberaller, hem de taiklik yan-
hsı bir kesim, hükümetin tavnndan
memnunolmadıklartnı belirten birtutum
içine girdiler. Karşılıkiı sertlik isteği sürü-
- yor.
Can Dündar'in "40 Dakika progra-
mındaaynntılı şekikle incetediği Milli Gü-
venlik Kurulu'nun (MGK) çalışma tarzı
ve yetkileri, Türkiye'deki gerçek iktida-
nn bu kurum olduğunu tartışmasız şe-
kilde ortaya seriyordu. MGK'nin aldığı
• kararlar, hükümet için kelimenm tam an-
lamtyla emiryerine geçiyor. HCKümet bu
"em/7ter"tn kendisiyle ilgili bolümlerini
icraya koyuyor, geri kalanını se kanun
taslaklan olarak Meclis'e sunu/or. Ülke-
Bir Durum Tahlili
nin neredeyse bütün temel siyasetleri
burada belirleniyor ve uygulamaya ge-
çiriliyor.
Bu nedenle Türkiye'de siyaset,
MGK'nin egemenlik alanında şekilleni-
yor, siyasetçiler de anayasayı değiştir-
medikçe MGK'nin görev ve yetktlerini
aynen kabullenıyor ve sıyaseti böyle bir
ortam içinde yapmayı içlerine sindiriyor-
lar. Bugüne kadar bu durumdan ve bu
yapılanmadan şikâyet eden bir siyaset-
çiye rastlamadık. Bundan bir yıl kadar
önce TÜSİAD, Profesör Bülent Tanör'e
bir rapor hazırlattırmıştı. Bu raporda
MGK'nin işleyiş biçimınin demokrasiye
aykın olduğu ve değiştırılmesı gerektiği
belirtildiğinde, siyaset dünyasından ne
yazık ki böyle bir haklı çıkışa hiçbir des-
tek gelmemişti.
İşte böyle verili bir ortamda, Mesut
Yılmaz'la TSK arasında bir tartışma ya-
şandı. TSK, MGK kararlannın uygulan-
masını isterken anayasai gerekçelere
dayanıyordu. Mesut Yılmaz ise hükü-
met olmanın gerektirdiği otoriteyi ifade
etmeye çalışıyordu. Çattşma bu nokta-
da düğümlendi, sonunda hükümetin
alacağı önlemlene bu işin yürütülmesi
noktasında bir orta yol bulundu.
Liberaller, Mesut Yılmaz'ın askerlerie
uzlaşmasından hoşlanmadıklannı belir-
tiyorlar. Deniz Baykal'ın ise önce se-
çim deyip sonra seçimden vazgeçme-
sinin tamamen bir teslimiyet ıçerdiğini
belirtiyoriar. Aslında bu gerilimden çıkı-
şın tek yolunun seçim olduğunu söylü-
yorlar. Böylece askerin siyasi hayata
olan müdahalesinin ortadan kalkacağı-
nı düşünüyorlar. Yılmaz'ın sözlerınin ar-
kasında durup ıstifa etmemesının ise ha-
yal kırıklığı yarattığını öne sürüyorlar.
Diyetim ki erken seçim oldu ve Fazi-
let Partisi'yle DYP iktidara gelecek ka-
dar oy aldılar. Şu ortamda böyle bir so-
nuç bir demokratikleşme mi yaratır?
Tam tersine, kurulacak böyle bir hükü-
met, Türkiye'deki ıç gerilimi doruğa tır-
mandınr ve işte o zaman tam anlamıyla
biraskeri rejimin koşullan olgunlaşır. Üs-
telik böyle bir askeri rejim, toplumun
önemli bir çoğunluğunun da desteğini
kazanır.
Mesut Yılmaz'la Bülent Ecevit bu dü-
zenin siyasetçileri. Verili koşullan kabul
ederek hükümet ediyorlar. Bu koşullar-
da yapılabilecek olanı yaptılar ve T-
SK'nin direkt devreye gırmesı yerine, si-
vil önlemlerle siyasi Islamla mücadele
etmeyi gündeme getirerek tansiyonu
düşürmeye çalıştılar. Eğer araya onlar
girmeseydi, işlerçok daha sert ve uzlaş-
maz bir noktaya sürüklenecek, Türkiye
daha sert iç çatışmalara doğru yol ala-
caktı.
Şimdilık ortalık duruldu. Bu noktadan
sonra herkesin yeniden bir muhasebe
yapması olanağı doğdu. Türkiye, siyasi
Islamla uzun vadeli olarak nasıl bir mü-
cadele yürütecek? Parlamenter rejim,
bu işleyiş bıçımiyle sürekli gerilim yara-
tıyor. Parlamenter rejim nasıl demokra-
tikleşecek? Bugüne kadar hiçbir siyasi
parti bu noktayı enine boyuna düşünüp
bir sorun olarak önüne koymadı. Herkes
günübirlik ayak oyunlanyia durumu ida-
re edebıleceğini sandı.
Görüldü ki Türkiye, 12 Eylül dönemi-
nin kurumlan ve yasalanyla hiçbirderdi-
neçare bulamıyor. Seçim yapsa dayap-
masa da arabanın anza yapması önle-
nemiyor. Daha da önemlisi, 12 Eylül dü-
zeni, sınıflar arası uçurumu olağanüstü
büyüttü. Çaresizlik içindeki yoksul yığın-
lar, bir dinamit gibi, hertüriü çatışmanın
altyapısını oluşturuyor. Kimse de bunu
ciddi bir dert olarak önüne koymuyor.
Gerılimin ınişe geçmesi bir şans.
Unutmayalım ki kriz yalnızca dondurul-
du. Türkiye ciddi bir yeniden yapılanma
sorunuyla yüz yüze. Herkes buna kafa
yormalı.
Başkanlar ne diyor?
'Reform
göstermelik
olmamah...'
Av HASAJV SUBAŞI
Antalya Belediye Başkam
J Tükûmet, bayram öncesınde "Yerel Yöne-
11 tjmlerde Reform'" taslağını TBMM'Ye ve-
rirken, aynı günlerde lçişleri Bakanlığı da bele-
diye başkanlan arasında "görevden alma" ope-
rasyonu başlattı. Antalya Belediye Başkanı ve
Akdenız Belediyeler Birlıği Başkanı Av. Hasan
Subaşı da bu"çifte standart" dediği davranışı
Cumhuriyet'e yorumlarken şunlan söyledi:
"Siyasetin ükandığu sivasetçinin yıprandığı gü-
nümüzde, çıkı^ yolu yine siyasette bulunmak m-
rundadır.
Yerel Yönetiraler Reformu göstermclik değiL
gerçek anlamda yapdabilirse, seçilnıiş kurumla-
nnuza güven duvıılursa, birçok sorunu aşabili-
riz. Doğrulan söylemek yanında,inanmakve uy-
gnlamak da önemlidir.
Verel \ önetim Refiırmu'nun gündemde oldu-,
ğu sırada, belediyelerin önemine inaıuyorsak. de-
mokratikkültür \e geleneğin güçlenmesini sa\ıı-
nuyorsak. halkın seçtiği >üzkrce beledi>« baska-
nını kuşkuva davalı gerekçeterle görevden alma
haarhklannın ciddi olabileceğine inanmak iste-
mivonu.
Llkemizde en çoko> alarak secilcn büyük kent-
lerimi/in belediye başkanlannın görevden aun-
malan sadece siyasi iradenin degil. hukuki dene-
tüninsonucunada bağlı olmabdır. Vksi haldesec-
menin rejime otan gü>eni de zayiflar.
Temel hedefîmiz seçimlerle iktidarlan çıkar-
mak değil. paıiamentonun iktidannı sağlamak
ohnaudır. Seçimlerin tartışıldığı günümüzde Se-
çim Yasası mutlaka degişûrilmetidir.
Türkiye büyük şana olan C umhuriyetini bu-
lunduğu noktada turmak değil, demokrasi stan-
dardını geliştirerek yüceltnıek. tam işleyen hukuk
devletini hedeflemekle sorunlann üstesinden
gekcektir."
Reform
taslağında
görev üleşimi
Hükümete bağlı "taşra teşkilatiannı" il özel
idaresi bünyesinde koordine ederek "yerel yöne-
time"(!) dönüştüren refonn taslağında, "merke-
ziidare" (bakanlıklar) ile "mahalli idareler" (va-
lilikler) arasındaki görev üleşimi şöyle öngörü-
lüyor:
Madde 3-A / Merkezi Rtareye ait görevler
Merkezi idare;
a) Adalet, güvenlik, savunma, dış politika,
eğitim, gümrük, nüfus, tapu vekadastro. sivil sa-
vunma ve din hizmetlerini,
b) Ulusal veya bölgesel nitelikli hizmetleri,
c) Ulusal ve bölgesel planlann hazırlanması
ve uygulanması görevini,
d) Hizmetlere ilişkin ulusal politikalan belir-
leme görevini,
e) Hizmetlere ve hizmetleri yürütecek perso-
nele ilişkin standartlan belirleme görevini,
f) Hizmetlerin mevzuata, belirlenen politika
ve standartlara uygun olarak yürütülmesini de-
netleme görevini,
g) Hizmetlerin koordinasyonunu sağlama gö-
revini,
h) Hizmetlerle ilgili bilgi toplama, inceleme
ve araşnrma yapma, yenilikleri izleme görevi-
ni,
i) Mahalli idarelere rehberlik etme, eğitsel.
teknik ve mali yardım yapma görevini,
yürütür.
Madde3-B/ Mahalli idarelere ah görevler
Mahalli idareler,
a) Kanunla belirlenen esaslar çerçevesinde
eğitim altyapısı, sağiık, sosyal yardım, gençlik,
spor, kültür, turizm, tanm, hayvancılık, çevre. or-
man, ağaçlandırma, imar, bayındırlık. altyapı,
ekonomi ve ticaret alanlannda mahalli ve müş-
terek nitelikli hizmetleri yürütür,
b) Asli görev ve hizmetlerinin yanı sıra, ka-
nunlann yasaklamadığı veya münhasıran başka
idarelere vermediğı mahalli ve müşterek nitelik-
li ihtiyaçlan karşılamak amacıyla genel karar
organlannın vereceği kararla her türlü hizmet ve
faaliyette bulunabilir.