Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7NİSAN1998SAU
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Yaşanan Olumsuzluklar Üzerine
Prof. Dr. ÇETtN YETKİN
T
arih ve deneyimlerimiz
açıkça gösteriyor ki, her
yönetim ve toplumsal-si-
yasal örgütlenmede bir
"önder"e gereksinim var-
dır. Bu gereksinim işin
doğasından kaynaklanır. Öte yandan,
güçlü ve yetenekJi bir önder, o yönetim
ya da örgütü başanya götürür, gûçsüz ve
yeteneksizi ise başansızhğa sürükler.
Bunun yanı sıra, tarih boyunca ve gü-
nümüzde gözlemlediğimiz bir başka
gerçekde, kuralolarak,önderlerin ken-
dilerinden daha güçlü, yetenekJi, zeki..
kişileri çevrelerindebanndırmadıklan ya
da en azmdan etkisizleştirdikleridir. Bu
kurala eşlik eden bir başka kural ise,
eğer önder üstün kişilikli ve yetenekli.
güçlü usça ileri ise, çevresindeki kadro-
nun da onu aşmamak koşulu ile, aynı ni-
teliklerde olacağı: ama eğer önder silik
kişilikli ve yeteneksiz, güçsüz, usça pek
de ileri değil ise, kadrosunun da yıne onu
aşmamak koşulu ile aynı nitelikleri ta-
şıyacağıdır. Kaldı ki üstün bir önder.
çevresindekilerin yeteneklerini gelişti-
rir ve yukanya doğru çekerken. tersi du-
rumdaki bir önder, çevresindekilerin var
olan üstün yanlannı da törpüler.
Gaius Cesar'ın, Napoleon Bonapar-
te'ın generallerininbaşanlannın önem-
li bir nedeni de budur. Atatürk'ün, ça-
lışma arkadaşlanna, onlann gerçekte
yapabileceklerinden daha etkin ve bü-
•yük görevleT başarabilmelerini sağla-
mış olması da aynı temel gerçeğe daya-
nır. lsmet tnönü'nün önce Atatürk'ün
komutası, sonra da yönetimi altında gös-
terdiği başan ile onun ölümünden son-
raki uygulamalan arasındaki, deyim ye-
rindeyse, göreö çaptan diişüş, bu olgu-
nun açık bir kanıtıdır.
Bu olgu, yalnız siyasal yaşam için de-
ğil, fakat toplumsal yaşamın her kesi-
mindeki yönetim ve örgütlenmeler için
geçerlidir. Sözgelimi.birüniversiterek-
törünün seçeceği rektör yardımcılan-
ntn niteliklerinin ölçütü orektörünken-
di durumudur. Yine bunun gibi, bir ge-
minin l. kaptanı, 2. kaptanın, 2. kaptan
ise öteki gemi yetkililerinin, onlar da
gemicilerin kendilerinden daha yete-
nekli ve bilgili olmalannı istemezler.
Ülkemizdeki olumsuzluklann önem-
li bir nedeni de bu gerçekte saklı bulu-
nuyor.
• Ekonomideki "Kötüpara,iyipara-
yı kovar" yasası. bir anlamda. toplum-
sal ve siyasal yaşamda da gelişmelen
yönlendiriyor. Gerçekten de, nasıl ki
dolaşımda hem altın ve hem gümüş pa-
ra bulunduğunda, altın dolaşımdan çe-
kilip ortada gümüş kalırsa, gümüş ve kâ-
ğıt paranın bir arada olduğunda da gü-
müş çekilip kâğıt para dolaşıma sürülür-
se, toplumsal ve siyasal yaşamda da ge-
nekk bugünkü çarpık düzene uyum sağ-
layabilen -daha aziyTler ya da "kötû"ler
orta yerlerde dolaşıp durmakta, "ryTler
bir köşeye itilmektedir. "tyi"ler, sanki
bir geminin üçüncü mevkiinde ya da
ambannda ancak yer bulabilen yolcular
gibi...
• Bireyleri ve toplumu ileriye ve gü-
zele götürecek ölçütler ve değerler, sü-
rekli olarak aşağıya çekilmektedir. K.İ-
şiler, en iyiyi, en doğruyu, en güzeli
erek alacaklan yerde, çarpıklıklar. yan-
lışlıklar, en sıradan ve hattabundan aşa-
ğı olan davranış biçimleri yaşamın son
amacı gibi gösterilerek toplum koşullan-
dınlıyor. Bir benzetme yapmak gere-
kirse, yüksek atlama çıtası, ayağını sü-
rükleyenlere göre ayarlanmaktadır. Bu
durumun en yaygın örneği, tv eğlence
programlan ve yerli dizilerdir, "psüdyat-
rik vaka" olan kişilerin ekranlarda üne
ve parayaboğulmasıdır. Öte yandan, yi-
ne ömeğin, düşünmenin temeli olan dil,
soysuzlaştınlmakta; üniversitelerde sö-
mürgelere özgü yabancı dikteeğjtim ya-
pılması ile övünülmektedir.
Ülkeyi yinebir gemiye ve halkı da bu
geminin yolculanna benzetirsek birlik-
te yolculuk etmek zorunda olan bu yol-
culann büyükçe bir bölümünün ne tür-
den insanlar olduğunu ya da ne dunıma
sokulduğunu kolayca kestirebiliriz.
• Çoğu okur-yazanmızda "Tanzimat
kafası" yeniden varlık kazanmış bulu-
nuyor. Bunlaryabancılann herdedikle-
rinin haklı, öz toplumlannın aşağı ve
hep haksız olduğuna inanan, yabancılar-
la bütünleşerek bireysel kurtuluşu ara-
yan. ama bu aşağılık duygulannı toplu-
ma da aşılamak için çabalayan ve ne ça-
re ki birçoğu bazı gazete köşelerini ya
da tv ekranlannı parsellemiş kişilerdir.
Zamanında mangalda kül bırakmayan es-
ki solculardan kimileri, ya cezaevlerin-
de yattıklan ve cezanm "ıslah* işlevi
bunlardatam anlamı ile görevini gördü-
ğü ya da Amerikan parasının çekim gü-
cüne kapıldıklan için "mütarekedöne-
mi" okur-yazarlannı bile aratır duruma
dönüşmüşlerdir. Bir dine sonradan gi-
renlerin birçoğunda görüldüğü gibi, bu
yeni dinlerinde tam anlamı ile bağnaz-
dırlar. Bu bağnazhklannın sonucunda da
Atatürk ilke ve devrimleri onlann baş
düşmanıdır. Buniann biT başka özelliği
ise, her türlü ulusçuluktan tiksindikle-
rini öne sürmelerine karşın, PKK'nin
Kürt ulusçuluğu yapmaya çalıştığını
görmezlikten gelerek ona arka çıkma-
lan, demokrasi savunuculuğunu kim-
seye bırakmamalanna karşın, demokra-
siyi tümden ortadan kaldırmayı atnaç-
layan Refah Partisi ile sarmaş dolaş ol-
malandır.
• Bu tiplerin doğal bağdaşığı olan
"mürtecfler"^ ise, Zaman gazetesinin
bir yazannın bıle bir yazısında andığı
"Arap miUiyetçiüği daha çok si>asi bir
dingörünümündedir" (Zaman, 11 Ocak
1996) sözünün, eğer art düşünceli de-
ğil iseler, ne anlama geldiğini anlayama-
yacak ölçüde gözleri kördür. lranlılann
ve Araplann tarihsel Türk düşmanlıği-
nı her nedense görmezden gelen bu çev-
reler, bu dindaşlan ile el ve gönül birli-
ği yapmaya, Türkiye gemisini onlann dü-
men suyuna sokmaya çabalıyorlar.
• Türkiye gemisi, bu ve daha birçok
benzer ya da başka nitelikteki olumsuz-
luklar, iç ve dış gelişmeleryüzünden su
almaya başlamıştır. Böyle giderse de, bir
süre sonra batacağı kuşkusuzdur. Gemi-
nin 1. ve 2. kaptanlan, yardımcıları, tam
bir aymazlık içinde bulunuyorlar. Öyle-
sine ki, işlerin her gün nasıl da iyiye
doğru gittiğini gerine gerine anlatıp du-
ruyorlar. Yolculann sayılan az da olsa
bir bölümü. batacak geminin mallannı
paylaşmak için bekleşip dunıyorlar ve
hatta teknede delikler açmaktalar. Bir bö-
lümünün hiçbir şeyden haberi yok. Ne
ki, kimileri de yaklaşan korkunç sonu-
cun bilincmde ve bu nedenle de gemi yö-
neticilerini uyarmaktan hiç geri kalmı-
yorlar, ama yöneticiler sağır olmuş san-
ki. Geminin yolculan arasında askerler
de var. Bunlar içinde denizcilikten an-
layanlar da bulunuyor. Gemi batınca,
sivil askerayru yazgıyı paylaşacaklar. Tek
kurtulan sıçanlar olacak. Onlar zaten
yaklaşan sonucu hemen sezmişler ve
her olanakta gemiden kaçıyorlar, kimi
Avrupa'ya kimi de Amerika'ya... Bu sı-
çanlardan kimileri de yabancı devlet pa-
saportçuklannı hazır etmişler, yabancı
ülkelerde sığınacaklan delikleri şimdi-
den tapulamışlar.
Sivili olsun. askeri olsun yolculardan,
yaklaşan sonucugörenleruyanlannı ya-
parken artık sabırsızlanmaya başlamış-
lar. Denizcilikten anlayan askerler ise,
neredeyse artık şu dümeni biz tutalım,
geminin aldığı suyu biz boşaltalım ba-
ri de, hep birlikte boğulup gitmeyelim
diyecek duruma gelmek üzereler. Ama,
gemiyi yönetenler, aymazyolcular ve ge-
minin batmasından çıkar umanlar hep
birlikte "Demokraaasra."'diye bağınyor-
lar, sanki demokrasilerde gemi batır-
mak varmışgibi...
Küreselleşme ve Sosyal Demokrasi
AYDIN CINGI soDEVBşk Vekiii
K
apitalist devrim 19. yüzyılda oluşur-
ken pek çok sosyal soruna yol açmış-
tı. Marks, hiç kimsenin ezilmesine yol
açılmaksızın, sosyal ve ekonomik
başkalaşımın sundugu zenginleşme
olanaklanndan insanlann tümünü yararlandıra-
bilmenin yöntemlerini geliştirmeye çahşmıştı. 20.
yüzyılın son yıllannda, dünya yeni bir başkalaşım
içindedir. Bu başkalaşımın getirilerinden tüm in-
sanlan yararlandırmanın yollannı bu kez sosyal
demokrasi aramak zorundadır.
Içinde bulunulan başkalaşım süreci, ana cizgi-
leriyle üç alandaki sıçramalardan kaynaklanıyor.
Bir tür "mutasyon" boyutlanndaki bu değişim sü-
recinin toplumsal dokuyu hem olumlu hem de
olumsuz yönde etkileyebildiği saptanıyor.
, Teknolojik alandaki olağanüstü gelişmelerin,
her türlü etkinliği bilgi ağı kapsamtna alıp ses, me-
tin ve görüntü olarak ışık hızıyla nakledebilme ola-
nağını yaratması, yaşamın üretim, eğitim, dinlen-
me gibi sektörlerinin içeriklerini tümüyle farklı-
laştınyor. Ne var ki. bu arada, sorun çözücü ol-
ması beklenen iletişimin. teknolojinin zaman za-
man "kötüye kullanımr sonucunda insanı ve ak-
lı özgürleştirici değil, tam tersine, bazen tutukla-
yıcı etkide bulunduğu da -gelişmenin olumsuz
uzantısı olarak- gözlemleniyor.
Öte yandan iletim olanaklan, sürekli, hızlı ve
sanal ekonomik etkinliklerin dünya çapında son-
suz derecede çoğalmasına neden oluyor. Böyle-
ce, Fınansal alan olağanüstü biçimde genleşiyor,
işlemler sınırlarüstüleşiyor. Bu, ekonominin ve
piyasalann globalleşme olgusunu getiriyor. Refa-
hı yaygınlaştıncı olması beklenen bu gelişmenin
olumsuz uzantısı olarak piyasa. yaşamın istisna-
sız tüm etkınlik alanlannı kapsamaya başlıyor.
Oysa, "sosyal dayanışma" kavramının başta gelen
karşıtı olan piyasanın mantığina göre, toplum,
"alun gücü olanlar" ve "alım gücü olmayaniar"
biçiminde ikiye aynlır. Doğası gereği bunlardan
birincisiyle ilgilenmeyen piyasa, eşitsizlik üreri-
yor ve geleneksel dayanışma alanlannı yok etme-
ye başlıyor.
Yukanda ilk iki bileşeni özetlenen yüzyıl sonu
başkalaşımı, bir başka boyutuyla da ulus-devtetMn
geleneksel değerlerini, siyasal temsil ve iktidar kav-
ramlannı değiştiriyor. Gerçekten de ulusal düzlem-
deki yetkilerin bir kesimi üst bütünleşme örgüt-
lerine, bir kesimi de yerel yetki odaklanna devre-
diliyor. Uluslararası siyasette ise AB, ASEAN,
EFTA gibi devlet birlikleri: ITT, CNN, IMF gibi
küresel şirketler ya da evrensel boyutta medya ya
da fınans gnıplan; Uluslararası Af Örgütü, Yeşil
Banş gibi dünya çapında sivil toplum örgütleri be-
liriyor. Bunlar, demokratik seçim yoluyla oluştu-
rulmuş ulusal demokratik mekanizmalann denet-
leyemediği ve hiçbir yaptınma bağlayamadığı ye-
ni uluslararası "aktörler''dir.
Bu tür platformlardaki arayışlann tüm katılım-
cılara eşit uzaklıkta, yani "akıl" ortak paydasın-
da oluşagelmeleri ise, uluslararası düzlemde ulu-
sal ve yerel renklerin ve de ideolojilerin alanlan-
nı gıttikçe daraltıyor.
"KüreseUeçme'' olgusu, yukanda özetlenen ve
toplumlan olumlu ya da olumsuz, ama "geriyedö-
nüşsüz" biçimde etkileyip başkalaşıma uğratan
oluşumlann toplamıdır. Son gelişmeler ışığında,
işte bu önüne geçilemez gidişin "olumsuz" ya da
"anti-sosyaT yönlerini ya da olası
u
emek karşı-
tı'' sonuçlannı engellemek bir süredir sosyal de-
mokrasiye biçilen işlevlerin başında geliyor. Ger-
çekten de sosyal demokrasi, "gidtşe uyum" ile
"gidişe direnme" gibi iki uç tutum arasında, kü-
reselleşme sürecini -sözcüsü olduğu değerier doğ-
rultusunda- etkileme ve denetleme işlevini üstlen-
melidir. ,,_ • „ <•
Yİİtirde BAYRAM FİLMLERİ
SAU (î. Gün)
TRT 1 16.10 ALTIN PEŞtNDE
TRT 1 22.20 YA YA YA ŞA ŞA ŞA
TRT 2 19.00 DALAVERE
TRT 3 12.00 KARAYAĞIZ
Yon.. Michael Anderson -f
Oyn.: Jill Eikenberry, Art Hidle, Ari Magder ,, \ .
Yön.: Ümit Efekan . ;
Oyn.: Uyas Salman, Deniz Akbulut, Münir Özkul • ,
Yön.: Colin Higglns
Oyn.: Goldie Hawn, Chevy Chase, Burgess Meredlth, Dudly Moore
Yön.: James Hill ' .. .
Oyn.: Mark Lester, Walter Sezak
TRT 1 16.10 ADtLE TEYZE
TRT 1 22.20 PARKTA ÇIPLAK AYAK
TRT 2 19-30 DİYET
TRT 2 00.10 ÎNSANFAKTÖRÜ
TRT 3 12.00 ŞEHİRLİ ZÜPPELER
Yön.: Alev Akakar
Oyn.: Adile Naşit, M.Hekimoglu, Münir Özkul °~
Yön.: Gene Saks
Oyn.: Robert Redford, Jane Fonda
Yön.: Ö.Lütfi Akad
Oyn.: Hûlya Koçyiğit, Hakan Balamir
Yön.: Otto Preminger
Oyn.: Richard Attenborough, Nicol Williamson, Derek Jacobi
Yön.: Ron Undenvood " ••
Oyn.: Billy Crystal, Daniel Stern ^ "
TRT 1 16.10
TRT 1 22.20
TRT 2 1930
TRT 2 22.30
TRT 2 2320
BABAM, MELEK VE BEN Yön.: Rick Wallace
Oyn.: Judge Reinhold, Carol Kane
KNAYÎLER KRAU MURTAZA Yön.: Cevat Okçugil
Oyn.: Erol Büyûkburç, Emel Büyûkburç
APTALAŞK . Yön.: Yücel Uçanoglu
Oyn.: llyas Salman, Pembe Mutlu
TITANIC (Belgesel) v
StVlR KRlZlNtN Yön.: Pedro Almadovar
Oyn.: Antonia Banderas, Carmen Maura
Yön.: Joe Camp
Oyn.: Peter Breck, Cynthia Smith, Christopher Connelly
EŞtĞtNDEKt KADINLAR
BEISJ1
NtSAN CUMA (4. Gün)
İ
TRT 1 16.15
TRT 2 19.55
TRT 3 12.00
TAÜH KUŞU
SÜPER BABA
CHARLIE VE LOUIS
Yön.: T.Gürsu
Oyn.. Gökhan Gûney, Adile Naşit, Halit Akçatepe
Yön.: Sun Gültekin •
Oyn.: Erol Günaydın, Ayşen Gruda
Yön.: Joseph Vilsmaier
Oyn.: Fritzi Eichhorn, Floriane Eichhorn
Tüm Mersinlilerin mübarek
rCtrrban Bayramı'nı kutlar,
hayırlara vesile olmasını dilerim.
HALtL KURtŞ
MERStN BÜYÜKŞEHtR
BELEDtYE BAŞKANI
Üyelerimizin bayramını kutlar, başan,
sağhk ve mutluluklar dileriz.
Not: 9 Nisan Persembe 10.00'dan itibaren şube
merkezinde üyelerimizle bayramlaşma yapılacaktır.
Elektrik Mühendisleri Odası
Istanbul Şubesi
Sağlıklı Bir Kalp Dileği ile
Bayramınızı
Kutlarız
TÜRK KALP VAKFI
Muayene, Teşhis, Tedavi
19 M«yu Cd. NO: 8 Şifll/İSTANBUL
Td: (*J12) 212 91VI (pbı) lt Hıt Fıks: («212) 212 tt 35
BAYRAMDA
SEVDÎKLERÎNlZE
HEM KÎTAP HEM CD
ARMAĞAN EDIN
(Salt Salı, Çarşamba, Perşembe kapalıyız)
^ Cumhuriyet
kitap kulübü
Isttklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82
PENCERE
Dünden Bugüne
Kurban Bayramı
Bir zamanlann köşe yazarlığında eski bayram-
lardan söz açmak görenekti.
Refîk Halit ya da Refi Cevat1
ın geçmiş zama-
na sallandırdıklan iskandiller Osmanlı Imparator-
luğu'nun son yıllarına uzandığından, yitik bir dün-
yada yaşanan bayramları günümüze taşır gibiy-
diler.
Çocukluğun atlıkarıncasına yaşlılıkta binerek
anılan mahmuzlamak, bir yazı yöntemidir.
Günümüzde buna ne diyorlar?..
'Nostaljik takılmak..."
Cumhuriyetin ilk döneminde bayram, şairin ün-
lü dizelerine nasıl yansımıştı:
Bugün bayram
Bayram bize mahrem
Sultanım biçarem
Doldur içelim
Ben aşkınla şad
Sen sineler kuşat
Devir Cumhuriyet
Doldur içelim
Nostaljik takılmanın şürinde dizeler, hüznün tes-
pihindeki imamenin püskülünden sarkan iplikle-
re dönüşüyorlar; ama herkesin bildiği gibi "erken
cumhuriyet"te kurban bayramlan büyük bir huzur
içinde kutlanırdı; ülke henüz tanm toplumunun
coğrafyasını sengiliyordu; köylerle köy azmanı ka-
sabaların doğası, kurban kesimine elverişliydi;
kentlerin her mahallesinde en azından birkaç ye-
şil arsa bulunurdu; kurban derilerinin "Türk Hava
Kurumu"na bağışlanması, dinsel bayramın ulusal-
laşmasına da yol açıyordu.
O günleri çocukluğunda yaşayan bugünkü kö-
şe yazan, sııian dökülmüş gizemli aynada güzel-
leşen eski kurban bayramlarını renkli balonlar gi-
bi şişirebilir.
•
Peki, sonra neler oldu?
Kurban bayramlannı meydan savaşlanna dönüş-
türan siyasallaşma nereden kaynaklandı?
Çeşitli tarikat ve cemaatler, kurban derilerinden
sağlanacak paralarla dinci politikanın kaynaklan-
nı yaratmak yolunda nasıl örgütlendiler?..
Açık değil mi: Kurban derileri Türk Hava Kuru-
mu'na bağışlanırsa, ülkenin ulusal savunmasma
yatınm yapılır, tarikat ve cemaatlere verilirse, irti-
ca politikasının karanlığına hizmet edilir.
Yurttaş kestiği kurbanın derisini, mürteci şeyhin
poposunun altına pösteki mi yapacaktır?..
Kurban kesimini tüm ülkede kamu yaranna ve
sağlık yasalanna göre yentden düzenlemenin vak-
ti gelmiş de geçmiştir. Kentleşen, betonlaşan,
apartman ve aparkondu ormanına dönüşen, as-
faltlaşan, kalabalıklaşan Türkiye'de milyonlarca
hayvanın başıbozukluk içinde kesilmesi, çağdışı
bir oluşumu sergiliyor.
Sokakta caddede namaz kıhnamaz; ibadet, tra-
fiği kesemez; Tann'ya tapınmanın edebi erkanı
var...
Kurban kesimi de bir ibadet olduğundan düze-
ne sokulması şarttır. Her şeyden önce her kurban
bayramını irtica örgütlerinin meydan savaşınadö-
nüştüren kargaşadan bu ülke kurtanlmalıdır; sağ-
lık koşullanna ve yurttaşın güvencesine öncelik ve-
rilmelidir; hiçbir çağdaş demokraside, kişinin is-
tediği hayvanı istediği yerde boğazlaması özgür-
lüğü yoktur.
Bayramlanmızı irticaya teslim etmeyelim!...
•
Erbakan 26'ncı kez hacca gitmiş.. -'
Hem ayıptır, hem günahtır.
Bu, Müslümanlık değil!..
Sabahattin Ali'yi
a n m a gecesi (ÖLÜMÜMÜN SO. YILINDA)
Sunanlar: Metin Belgin - Şahnaz Çakıralp
D'ıa Gösterisi: Isa Çelik
Ölûmünün SO. Yılındo Sabahatiin Mi • Mnol Bthromoghı
Saboholtin Ali'ye Ağıt • Foure/Begie, Soint-Soens/Kuğunun Ötömü
Viyolertsel: Rahşan Âpay, Arp. Günce Koral
Sabahattin Ali Siirleri * Zeliho Berksoy
Öykûleriyle Sobahattin Ali • Doğon Hıılon $
Sabahartin Ali Şorkılon • Nükhel Duru
Romanlarıyla Sabohottin Ali • Konur Ertop
Anılarda Sobahattin Ali • Müzehher YâNû - Rasıh Nuri lleri
Sobahottin Ali Dosyosı • Turgırt Kozon
Sabohottin Ali Şiirleri • Zafer Eroin
Sabahottin Ali Şarkıton » Edip AkboYram
Atatirk Kültür M*rk*zi (AKM) BSyik Saloa
Tskfim, İstaabvl 18.4.1998 Cunmtes, soot20.30
Dawtiyd«r iqn: AKM Göderi (Taksim Ael: 2SI 5« 00-254) CumİNnyıi tüq>
Kdûb (Taksin Aefc 252 3181) KHap Soroyı (Cafolojlu/W: S27 7912)
BOYABAT KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1995'110
Davacı Orman Işletme Müdürlüğü tarafından davalı-
lar Ali Osman Kara ve arkadaşlan aleyhine açılan tespi-
tin ıptali davasının yapılan açık duruşması sırasında ve-
nlen ara karan gereğince; Davalılardan adresleri tespit
edilemeyen ve nüfus kayıtlan tam olarak tespit edileme-
yen Mehmet Ali kızı Kezban Demir, Hasan kızı K.ezban
Detnir. Mehmet Ali oğlu Satılmış Demır ve Isreail oğlu,
Dursun Demir'e ilanen tebligat yapılmasına ka>ar veril-
miş olup, davalılar adına açılan davanın duruşması
13/05/98 günü saat 10.00'a bırakılmış olup. belirtilen
gûn ve saatte mahkeme salonunda hazır bulunmadıklan
veya bir vekille temsil edılmediklen takdırde ya-gılama-
ya yokluklannda devam edıleceği ve hüküm venleceği
meşruatlı davetiye makamına kaım olmak üzere ilanen
tebliğ olunur. 04.02.1998
Basın: 6330
DENÎZLt ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1996/1051
Davacı Emin Kaya tarafından davalı Cemile Kaya aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargıtaroası sırasında venlenara ka-
ran gereğince;
Davalı Cemile Kaya'mn adresi tüm aramalara rağmen bulunamadıgmdan dunışma günü ve dava dılekçesinin ilanen teblıf edılme-
sine karar verilmekle duruşma günü olan 15 5 1998 günü bızzat gelmesı veya kendisını temsil ettırmesı, aksı halde yokluguıda yjr-
gılama yapılacağı uyansı ile da\a dilekçesi ilanen tebliğ olunur. Basın: 14678