Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 NİSAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Yıllar sonra yeniden tiyatroya dönen Tuncel Kurtiz, heyecanmı hiç yitirmiyor
y4slında hep oyun
yazan olmayı
istedim. Hâlâ
yazıyorıım, ama
olmadı. Tiyatro
benim için bir
mabetti.
Oevdiğim için
buradayım.
Tiyatro yapmak
çok zor bir şey. 62
yaşında tiyatro
yapmak hiç kolay
değil. Her gün aynı
heyecanı
duyuyorum.
C/mut... Umudunu
sakm yitirme.
24 saat her şeye
yeter. Aşka,
kavgaya, içkiye,
sevişmeye, acı
çekmeye, okumaya,
çalışmaya...
Hep arayan 'ıımuthı' bir gençNURDAN CtHANŞÜMUL
"Neler düşünüriim boyalanmı
sMkten sonra/Hiçbilemeyeceksi-
niz, demiş Kâmran Yüce. Yıllar
sonra yenidentivafroda; Ferhan"ın
üslubunda çahşmak hem keyif ve-
rici, hem de zor bir iş benim için.
Ferhan'la çalışmak büvük zevk.
Ferhan'ıninadasürdürdöğii tiyat-
ro serüvenini seviyorum. Sürekli
arayan bir tiyatro. Sevdjğün için
buradayım. tiyatro yapmak çok
zor bir şey. 62 yaşındatiyatroyap-
mak hiç kolay değil. Her gün aynı
heyecanı duyuyorum" diye anlatı-
yor Tuncel Kurtiz. Kurtız. bugün-
lerde Ferhan Şensoy °un yazıp yö-
nettıği "Çok Tiıhaf Soruşûınna"
adlı oyunda oynuyor. Kurtız'le ye-
ni oynadıgı oyun ve sanat yaşamı
üzerine bir söyleşi yaptık.
-Bugünedekyapügıııızçalısnıa-
lan aniabr mmmz?
Aslında hep oyun yazan olma-
yı istedim. Hâlâ yazıyorum, ama
olmadı. Tiyatro benim için bir ma-
betti. llk kez çevirisıni yaptığım
'BeşGün' isımli oyunla atıldım ti-
yatro hayatına. Bir süre gençlik ti-
yatrosunda oynadıktan sonra ise
Dormen Tiyatrosu'nda 'ZaferMa-
daryası' isımli oyunlaprofesyonel-
liğe ilk adımımı attım. Hani meş-
hur bir laf vardır. "Sahne tozunu
yutan adam bir daha sahneyi bıra-
kamaz" dıye. Öyle mı. çok mu se-
viyordum tıyarroyu? Evet öyle, a-
ma hep arayan bir tıyatrocuydum
ve hâlâ öyleyım. Daha sonra Sehir
Tiyatrolan, Kenterler. Dormen Ti-
yatrosu'ndaçalıştım. Bu süre için-
de bırçok oyunda rol aldım. GEN-
AR Tıyatrosu'nda CEST ortaklı-
ğını kıirduk Cahit Irgat F.rol Gö-
naydnL-Suna Ke?kin'le bırlikte.
Gülriz Sururi ve Engin Cezzar'la
oynadıktan sonra ıse Tuncer Nec-
mioğlu, Müjdat Gezen. Lmur Bu-
gay ve Aydın Engin le GEN-AR
Tiyatrosu'nda Halk Oyunculan'nı
kurduk. Halk Oyunculan büyük
başanlar kazanmasına ragmen bir
süre sonra kapandı.
- Sinemaya nasıl başladınız?
1962de Orhan Günşiray'ın
'Şeytanın Lşaklan' filmıyle. Yrt-
maz Güney'le macera filmleri
yaptık. Sonra 'Umut' filmini yap-
tık Yılmaz'la. 'L'mut'la Cannes'a
gittik. Film zaten yurtdışına kaçı-
nlmıştı. Cannes'daçok başanlı ol-
duk. Arkasını getıremedik, çünkü
Yılmaz içeri girecektı. Ben de bir
daha dönmedim ondan sonra. Tür-
kiye'de ortalık kanşmıştı. Birçok
aydın, yazar, ressam. şair, düşünür
anlamsız bir şekilde içen almdı.
Yurtdışı bir maceraydı
- Avrupa maceranızdan söz
eder misiniz?
fsvee televizyon filmleri. lsveç
Kraliyet Tiyatrosu. Devlet ve Şe-
hir Tiyatrolan. Norveç"te. Filis-
tin'de. Hamburg, Frankfurt. Bre-
men Şehir Tiyatrolan'nda oyna-
dım, çeşitli filmlerde rol aldım.
Uzun yıllar yurtdışında kalmca bir
yabancılaşma da başlıyor aslında.
Kültür Bakanhğı dönemınde Fik-
ri Sağlar Viyana'da tiyatromuzu
zıyaret ettiğinde "Benden ne ister-
suıiz" dedıği zaman; "Oyunumu-
zu Türkiye'de sahnelemek ister-
dim" dedım. O yıl Tiyatro Festıva-
li'nde oyunu sahneledik ve geliş o
gelış.
- Dönüşünüzde nasıl bir Türki-
ye buJdunuz?
Geri dönmeyi hiç sevmiyorum.
Türkıye'ye de geri dönmüş gibı
saymıyorum kendımi. Yurtdışı bir
maceraydı, o macerayı yaşadığım
için se\ inçliyim. Bir şeyler aldım,
acılarçektim. sevinçler.aşklarya-
şadım. Döndüğüm yer bıraktıgım
Türkiye değildi kı zaten. Lağım
çukuru haline gelmiş bir Istan-
bul'a geldım. Burjuvazimız ya da
yönetenlerimiz böyle bir şehir ya-
rattı köprülenyle. Bizim gençliğı-
miz 'Köprülere hayır' dedı, şımdı
ne kadar haklı oldugumuz bir kez
daha ortaya çıkıyor. Bu nasıl bir
büyümedir? tnsanlar teker teker
kavgalannı sürdürdü. Umut...
Lmudunu sakm yıtırme. 24 saat
her şeye yeter. Aşka, kavgaya, iç-
kiye, sevişmeye, acı çekmeye,
okumaya, çalışmaya
Kendi tiyatromu kuramadım
- Türkiye'ye dönünce de boş
durmadımz—
Yerebatan Sarnıcı'nda Sema ve
Dimo'yla Bedrettin Destam'nı
farkjı bir şekilde yorumladık. Ha-
sanOztürk'ün Son Tannça'sını ha-
zırladım. Sonra yine sınema... Tür-
kıye'de kendi tiyatromu kurama-
dım. sponsor bulamadım. Benim
ya da onlann kabahati.. bilmiyo-
rum.
- Bugfin tiyatroya gerçekten sa-
hıp çılülıyor mu?
Ferhan Şensoy'un tiyatrosunu
ayakta tutmak için verdiği müca-
deleyi ayakta alkışlıyorum. Fer-
han'dan başka tiyatroyu çok seven
arkadaşlanmız böyle bir tiyatroyu
ayakta tufmaya çalışmıyorlar Or-
neğin. Zeki Alasya ile Metin Ak-
pınar. (Jmur Bugay nıye tiyatro
yapmıyor? Bitti mi onlar için ti-
Ilya ve Emilia Kabakov, Londra da bir 'Pmjeler Sarayı' kurdular
Geçmişingölgesindeikigönüllü sürgün
Kültür Servisi - Çağdaş sanat ortamının
ünlü sanatçılanndan Dya Kabakov ile çalış-
ma arkadaşı ve eşi Emflia'nın Moskova'yı
terk etmesinin üzerinden on yılı aşkın süre
geçti. Ancak bu gönüllü sürgünlük döne-
minden önce kendi vatanlannda yaşadıkla-
n baskı, ürettikleri yapıtlarda hâlâ etkısinı
sürdürüyor. Ilya Kabakov, Rusya'da Sre-
tensky Boulevard adlı yeraltı topluluğunun
bir üyesi olarak 30 yılı aşkın süre gizlılık
içinde çalışmıştı. Cezaevine girme tehlike-
siyle karşı karşıya kalmamak için çocuk kı-
taplan resimleyen sanatçının arnacı görün-
mez olmaktı sanki, Sovyetler'deki gerçek-
Jerle yüzleşmemek için çocuk kitaplannın
hayal âleminde yaşıyordu.
Bugün New York'ta yaşayan ve uluslara-
rası üne kavuşan Ilya Kabakov, 1995 yılın-
da gerçekleştirilen Lfluslararası fstanbul Bi-
enali'ne de katılmıştı. Sanatçının eşi Emi-
lia ile birlikte gerçekleştirdiği son çalışma-
sı "Projeler Sarayı", Kuzey Londra'nın es-
ki tren istasyonlanndan birinde sergileni-
yor.
lstasyon içinde bir mekân kurgulayan Il-
ya ve Emilia Kabakov, izleyicilere bir dızı
ilginç önerilerde bulunuyorlar. Kabakov'un
öteki çalışmalannda olduğu gibi "Projeler
SarayT da acı-saçma, ciddiyet-komiklüc gi-
Irya ve Emilia Kabakov 'un çalışınaJannı oluşturduklan çiziın masası.
bi uçların arasında gidip geliyor.
" ProjelerSarayTnın bir köşesinde duran
masada. "İnsan Kendini .Nasıl Oeğiştirebi-
lir" başlıklı bir belge bekliyor ızleyiciyı...
Metınde. nasıl kanat yapılabileceğı ve ınsa-
nın bu kanatları sırtına nasıl takabıleceği
anlatılıyor. Bueylemin "aiieninöteki üyele-
rinden tepki almamak için" yalnız başmay-
ken denenmesi gerektiği de vurgulanıyor.
Bunlann neden yapılacağına dair bir açık-
lamada ıse bulunmuyor Kabakov. "Tavanın
AJtındaki Cennet" adlı bölümde ise izleyi-
cıyi pek de saglam durmayan bir merdive-
ni tırmanarak asağıya bakmaya davet ediyor
sanatçı. Aslında serginin her bölümünde,
çocukluğu yeniden yaşamaya daır. çocuğun
bakışıyla dünyaya bakmaya dair romantik
bir nosyon bulunuyor.
Serginin "Saray* başlıklı kesitinde ise
yaşamlanyla ilgili sürekli şıkâyet edenlere
paçavralargiyinerek bir sokak köşesinde di-
lenmeyi öneriyor Kabako\ lar. Bu bölümün
metnınde. serginin güçlüklennden söz edi-
lırken yine de izlevıcının daha pozıtıf bir ba-
kış açısı kazanacağı vaat edılıyor.
Aslında Kabako\lar"ın bu sergisindeki
tüm bölümlenn satır aralarında okunan şüp-
hecı bir bakış açısı varyaşama daır. Sovyet-
ler'de yaşadığı yıllarda rejımin sanatçılara
dayattıfı sosyalist gerçekçılik tarzının dışı-
na çıkan sanatçılara uygııladıgı baskının
kendisı üzerindekı etkilerını de farklı bir
bölümde ele alan Ilya Kabakov bir sanatçı
olarak yaşadığı güçlüklerin yansımalannı
gözler önüne senyor.
"ProjelerSarayı". Ilya Kabakov'un Rus-
ya'da kendisi için hem bir hücre hem de ha-
yallerini gizlice hayata geçırdığı atölyesin-
de yaşadığı yıllarda içinde kaldığı ıküemi
yansıtan bir sergı olarak nıtelendiriliyor. ln-
sanın değişime ve özgürlüğe olan gereksi-
nımi gözler önüne sererken. özlem duygu-
sunun da derınden denne hıssediidiği bir
hüzün mekânı oluşturuyor Kabakovlar'ın
"Sarav'ı.
îngilizlerin ünlü yazan Sir Arthur Conan Doyle'un edebi mirası ticari bir oyuna alet oluyor
Sherlock Holmes geri dönüyorKültürServisi-tngiltere'nin unutulmazhayali de-
dektif kahramanı Sherlock Holmes, yaratıcısı ünlü
yazar Sir Arthur Conan Doyle'un ölümünden >ak-
laşık 70 yıl sonra edebiyat dünyasına geri dönü-
yor. The Sunday Times gazetesinde yayım-
lanan bir habere göre, çağdaş yazarlar ye-
ni Sherlock Holmes öyküleri yazacaklar.
Haber, Sir Arthur Conan Doyle'un yıl-
lardır 'eo çözülmez gizemi' olarak ni-
telendirilen telıf hakları davasıyla il-
gili yeni gelışmelerin ertesinde geli-
yor.
Sir Arthur Conan Doyle'un telif
haklan davası, Sherlock Holmes'un
bile kolay kolay çözemeyeceği kadar
karmaşık! Bu öykünün kahramanlan,
bugün Amerika'da yaşayan Macar asıllı
sosyete Andrea Plunket Danimarkalı bir
aristokrat olan Claus van Bulow ve Holmes
öykülerini 24dizilık birtelevizyon yapımına dönüş-
rüren Amerikalı yapımcı Sheldon Reynoids. flginç
olan. bir dızi tuhaf gelişme sonucu Îngilizlerin bu
ünlü yazannın telif haklannın. 2000 yıhna ka-
dar bir zamanlar söz konusu Danimarkalı
aristokratın metresi olan ve sonradan söz
konusu TV yapımcısıyla evlenen bir
sosyete kadınm elinde olmasıî
Bugünkü uluslararası telif hakları
yasası uyannca bir yazann ölümünün
üzerinden 70 yıl geçtikten sonra ya-
zann yapıtlan halkın malı oluyor. Sir
Arthur Conan Doyle'un telif haklan,
bu süre dolmadan bir süre önce TV
yapımcısı kocasının Holmes filmleri-
ni çevırebılmesi için Andrea Plunket
tarafmdan satın ahnmış. Plunket ile Rey-
noids sonradan boşanmışlar ve aralannda
\ıllar sürecek bir Sherlock Holmes davası
başlamış. SÖz konusu dava geçen günler-
de sonuçlandı ve New York eyalet mah-
kemesinde Doyle'un telif haklannı de-
netlemehakkı Plunket'a geçti. Bu karmaşık
davanın sonucu şu: Plunket, 2000 yılında
Doyle'un telif haklannın kendi elinden çı-
kıp halkın malı olana kadar dilediğini yapa-
bılecek.
Andrea Plunket, dava sonuçlanırsonuçlan-
maz niyetini açıkladı: Önümüzdeki günlerde
yeni Sherlock Holmes öykülen yazmak iste-
yenlere bir yanşma açacak. Bir dizi rastlantı so-
nucu çağımızm en büyük yazarlanndan bi-
rinin yayın haklannı elinde bulunduran
Plunket'ın, 2000 yılına kadar Doyle'un
sırtından olabildiğince büyük bir ka-
zanç elde etmeyi amaçladığı söyleni-
yor. Tüm bu olanlara Sir Arthur Conan
Doyle ne derdı acaba?
yatro? Istanbul'un hâlâ sahne ek-
siği var. Yapabilirsem bir sahne aç-
maya çalışacağım. Tiyatroda dün-
yanın en eski ve en zengın kültür-
lerinden bin olan Anadolu kültü-
ründen yararlanmak durumunda-
yız. "Oi mahilerki derya icindedir-
ler/ deryayı bilmezier'' demış şaır.
Biz de bıraz öyleyız. Yurtdışında
kütüphanelerde geçirdiğım za-
man larda kendi kültürümüzü araş-
tırmaya çabaladım. Türkiye'de bir-
çok tiyatro hayatını sürdürüp gidi-
yor, bınlerce çıçek açacak. Hem
de bütün bu pislığin içmden çok
güzel çiçekler açacak. Her rejisör
kendisı kadar rejisördür, heroyun-
cu kendisi kadar oyuncudur. Kişi
ne kadar insansa o kadar sanatçı
o/ur.
- Gençlerintiyatroyailgisini na-
sıi değeriendiriyorsunuz?
Gençlerden çok umutluyum.
Kımse durduramaz Türkiye'deki
güzeüm gençliğin isyanını. Bu
gençlik bugün yine bir başkaldın-
dadır. Umanm geçmişte olanlar-
dan dersini alır. Biz de hep
~ arayan gençlerdik. Ben hâlâ
arayan bir gencim. Hep bil-
medığımi arıyorum. Hep
arayan ve yeni pencerelerle
ufkumu gelıştirmeye çalışan
bir insan oldum.
'Tiyatroya inandım'
- Tiyatro ve sinemaya bir-
likte başladığuuzkişiierinço-
ğu sizinle birlikte değil bu-
gün.
Cok ilericı, devrimci, halk
tiyatrosu. işçi tiyatrosu diye
karşıma çıkan arkadaşlan-
ma kırgınım. Tiyatroyu da,
benı de yalnız bıraktılar. On-
lann seçimı buymuş, demek
kı ortada bir yalan varmış.
Değışım doğa), ama bir te-
mel üzerinden olmalı. Ben
tiyatroya inandım. Cahit Ir-
gat, HazatÇeliktepe.Sermet
Çagan, Vaman Okay, Yavu-
zer Çetinkaya_ Onlan özlü-
yorum. Yine buradalar, be-
nımle beraberler. Yılmaz
Güney şimdi "İhtiyar yine
konuşuTOrsun" diyordur.
Hiçbir şeyin yoktan var ol-
madığına, varken de yok ol-
mayacağma inanıyorum. Yi-
ne onlarla beraberım. ama
bir gün buluşacağız onlar-
la.Cahit Irgat şöyle demişri:
"Şehirdeğıltabutbu/kolko-
la dolaşıyorölüler/ bu şehrin
mahzenİeri irin kokar kan
kokar/Şehrin mahzenlerin-
de ciııavft var ölüm \ar/ A-
ma selam ahnteriyie ekmek
>iyen herkese/ selam bugü-
nü haarlayan öiüyvJ Selam
saçlanndan asılan tabanın-
dan çivilenen diriye/ Selam
80ayak merdivenli kara yüz-
lü binanjn üst kaOndan aö-
lan berrakgözlü pınl pınlce-
sede/ Giden gitti, kalana sa-
bır/ bu karagünlerekarakış-
iara sabır/Sabırzindandaki
sürgündeki dostlara/ Yeni
bir gün doğuyor." Hep bir
umutla yaşadı Cahit. Umut-
suz yaşanır mı? Umut hep
olacak.
- Gefccek için projeteriniz
neler?
Canan Gerede, İzlandalı
biranneninhayatını çekecek,
orada oynayacağım. Kafam-
da hayaller var. Gelecek se-
ne mutlaka bir laboratuvar
çalışması, gençlik tiyatrosu
deneyeceğim. Oturmuş, bir
tiyatronun oyuncusu ya da
bir yerde kalıp orada hayatı-
nı sürdüren bir adam ol-
mayacağım.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Seçme Özgürlüğümüz
Kendilerini ülkenin "olmazsa olmaz" kişileri du-
rumuna getirmek için yıllar yılı "kulis oyunlan"nda
dirsek çürüten irili ufaklı politika esnafı seçim tar-
tışmalanna başladı mı, Çiçeron'un, öfkesi yergi-
ye dönüşen mızrak gibi deler geçer satırlarını
anımsanm:
"Ayn ayn bakınca değer vermediğimiz kimse-
lere bir araya geldikleri zaman değer vermekten
daha büyük budalalık olur mu?" (Çev: Sabahat-
tin Eyuboğlu)
• • •
Tarihe bakalım, biz miyiz olup bitenleri algılama
gücünden yoksun budalalar, onlar mı! Yasalarla
kendi kişisel ya da sınıfsal çıkarlarına dokunul-
mazlık kazandırdıklannı sananlar nasıl ödemişler
budalalıklannın bedelini.
• • •
"Halka dahleylemek nemiz,
Bilcümle vebal bizdedir."
(Gazi Âşık Hasan)
• • •
Eskiden sol gösterip sağ vuruyordu, şimdi de-
mokrasi gösterip seçme özgürtüğümüze vuruyor.
•••
Rosa Lüxsemburg diyor ki:
"Bazan bir tek oy bile gözlerini açar insanla-
nn..."
Seçme özgüriüğüne inanıyorsa, demokrasiye
inanıyorsa bir tek oyun bile amacından koparıla-
madığı "artık oy" sistemini getirerek inancını doğ?
rulasa ya! '
• • •
Yok canım, bir elinde demagoji, ötekinde "med-
ya", derdi gücü uzaktan kumanda altında tutmak
bizi.
• • • !
Halk soruyor: Başka seçenek yok mu?
Ben de soruyorum, asıl seçenek siz değil misi
:
niz?..
• • •
Yasalara bak, demokrasinin ne olduğunu, ne
düzeyde olduğunu gör. ,
* • •
1
"Çiğnendi yazık yine milletin ümmidi bülendi,'.
Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi."
(Tevfik Fikret)
• • •
"Düşünüyorum öyleyse vanm" demiş ya Des-
cartes; varsan, düşündüğünü göster.
• • •
Manc'a sormuşlar:
- Sermayedar nedir?
- Sermayesinin memuru.
Politikacı nedir?
- Memurun memuru. • •
- Ya seçme özgüriüğü dedığim/zneotuyorkiüs-
tat?
"Abraham Lincoln haklıydı" demiş sakallı,
"kurda kuzuyu yedirme özgürlüğü".
• • • ;
Mustafa Kemal'imize sormuşlar:
1921 'de Türkiye Büyük Millet Meclisi bildirgesi-
ne yazdığınız "Bizi mahvetmek ısteyen kapitaliz-
me ve yutmak isteyen emperyalizme karşı savaş-
mayı gerekli gören bir mesleği (öğretiyi) takip e-
den insanlanz" satırlarını bugün de geçerlı görü-
yor musunuz?
Gözlerinde düşünen adam derinliği "Elbette"
demiş Ulusal Kurtuluş Savaşımızın önderi, "yalnız
iki canavann da önüne 'yeni' sözcüğünü getirme
koşuluyla".
• • •
Çocuk mutlu olmak için seçer, seçtiği için mut-
lu olmaz.
Çocuk yerine bile koymuyorlar bizi!
Papirüs'ün 14. sayısı:
Çagımızın Aynası Sinema
• Külrür Servisi - Ay lık kültür sanat dergisi Papirüs,
Nisan sayısında kapak konusu olarak sinemayı
işliyor. Sovyet Devrimci Sineması, Italyan Yeni
Gerçekçıliği. Fransız Yeni Dalga akımı ve
günümüzdeki Hollywood egemenliği. Avrupalı
sinemacılann bu egemenliğe yanıt verme çabalan,
genel olarak Üçüncü Dünya Sineması ve Türk
sinemasındakı son gelişmeler, makale ve söyleşiler
aracılığıyla tartışılıyor. Papirüs yeni bir tartışmayı
da gündeme getıriyor: "Sinema romanı öldürdü
mü" ve "Toplumsal sistemler kendilerini, sanat
alanlanyla digerlerinden ayınr mı?" Papirüs'te
aynca medyanın şiirleri ve şairleri işleyiş tarzı ele
alınarak Zeki Coşkun'la yapılmış birsöyleşi,
Gökhan Cengizhan'ın, küçük lskender'in 'Şiirli
Degnek' yazılanndan hareketle. kaleme aldığı
'E)eğnekçi Şair k. lskender" başlıklı eleştiri yazısı,
Ahmet Erhan'dan atlarla ilgili bir muhabbet,
derginin sürekli yazarlanndan Tank Dursun K'nin
'Kıskanıyorum Seni Ben Ellerden" başlıklı
denemesi, Pertev Naili Boratav'la ölümünden önce
yapılan son göriişme. Öner Yağcı'nın Ömer
Hayyam'la ilgili incelemesi. Ceyhun Atuf Kansu
üzerine bir inceleme. Nursel Duruel'in 'Genç
Canetti'nin Brecht'i başlıklı yazısı ve Kaan
Güner'in 'Komünist Partisi Manifestosu'nun görsel •
sanatlar ve mimarlık tarihindeki yeri' konusunda
incelemesi yer alıyor. i
Berna Erkün'ün 'Başucu Kitabı'
başlıklı resim sergisi .
• Kültür Servisi - Berna Erkün 7. kişisel sergisi ,'
'Başucu Kitabı'nı açıyor. Sanatçı çalışmalannda ;
tuval ve kâğıt üzerine boya tekniğini kullanmış. '
Sergi kişiliğimizin, çocuk 'ben'den yetişkin 'ben'e ,
gelişimini. çocuk 'ben' ve yetişkin 'ben'in karşılıklı
ilişkilerini ve çocuk ve çocukluk tanımlannın
karşılaştınlmasına yönelik çalışmalardan oluşuyor.
Sergi 15-30 Nisan tarihleri arasında Teşvikiye Nelli •
Sanat Evi'nde gezilebilir. (227 73 75) I
'Sanatçılar' konulu boyama kitabı
• Kültür Servisi - Günışığı kitaplığı. 3-6 yaş grubu
çocuklar için 'sanatçılar' konulu boyama kitabını 1
yayımladı. Kitap çoçuklara sanatçılar hakkında '
kalıcı temel bilgiler vermeyi, onlan sanata ,
özendirmeyi amaçlryor. Metınleri Mine Soysal, \
çizımler ise Güldehan Özbay tarafmdan yapılan J
boyama kitabında çocuğun harfler, sözcükler ve (
dolayısıyla metinle yakınlaşması sağlanıyor. J