23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 iyüzyıla hazırhksızyakalandıkSUNUŞ Şunun şurasında 2000 'liyıllara iki kaldı. Artık size "2000'li yıllara hoş geldiniz! diyebiliriz. Yalmz dünya ekonomisinde 2000 'liyıllarda da sürecek eğilimin satırbaşlarıyla, buyıllarda biraz yabancısı olduğumuz bazı gerçekler bizleri bekliyor. Dünyanın en büyük 100 ekonomisinin 50 si özel şirketler. Diyorlar ki, kamusal ekonominin geri plana itilmesi ile bu oran daha da artacak. Dünyanın en büyük lOfon yöneticisi '97 Martı 'nda 4.220 trilyon dolarlık bir fonu yönettiler. (Rakam, 98 yılı Türkiye bütçesinin yaklaşık 70 bin katı.) Dünyayı yönlendiren 200 çokuluslu şirketin satışlan dünya üretiminin yüzde 25 V. Küreselleşme dedikleri aslında emperyalizm. Peki ama Türkiye bu "Iki ucu keskin kılıç "ın hangi yüzünde yer alacak? 21. yüzyüda ülkemizin sorunları yine hepimizin yakından bildiği somnlar mı olacak? Prof. Dr. Erdoğan Saral'ın ifadesiyle Türkiye küreselleşmenin içinde mi yer alacak? Yoksa ulus devlet oîarak mı kalacak? Ya da ulus devlet olarak küreselleşmeye mi katılacak? Türkive 'nin 2000'li yıllarda nereye gideceği, dünya ekonomisine egemen güçlerin saptayacağı role de bağh. Dünya nerede biz neredeyiz? Dışardaki gelişmelerin geniş bir özetini dizimiz boyunca sayfalarımızda bulacaksınız. Türkiye 'ye gelince. Dünyadaki gelişmeleri akademisyenlerden işadamlarına, bürokratlardan bankacılara, sivil toplum örgütlerinden sanayicilere kadar uzanan geniş bir yelpazede değerlendirdik. Görüştüğümüz kişiler, 2000 'li yıllara doğru Türkiye ekonomisini değerlendirmeye yönelik sorulanmıza, biraz da hazırhksızyakalandıklarından olsa gerek, "İkigün sonra ne olacak? Kim bilebilir ki?" tepkisini verdiler. Cumhuriyet Türkiyesi 'nin 2000 'liyıllarda uygulayacağı reformların bilgi dünyasına endeksli biryapıyla gerçekleştirilmesinin zorunluluğu ortaya çıktı. Ama üzücüdür ki Mustafa KemalAtatürk'ün başlattığı sanayi atıhmının yerinde saydığı, Atatürk 'ten bu yana Türkiye 'nin geleceğini belirleyecek stratejistlehn yetişmediği dile getihlirken yeni bir sanayileşme hamlesine gerek duyulduğunda birleşildi. "aogan Z>aral ın ıjaaesıyie l urKiye Küreselleşmenin ıçınae mı anumınm yermut suyuıgı, sııuıur*. ıcn uu yunu ı uı^ıy^ ««« ge«ecegı«< (KUII^CUH J»"IC/«»W "• /t»;»«;i"5' acak? Ya da ulus devlet olarak küreselleşmeye mi katılacak? di/e getihlirken yeni bir sanayileşme hamlesine gerek duyulduğunda birleşildi. faiz, yanlış para politikalannın sorumlusu siyasi istikrarsızlık Ekoııoıniııiıı ııfku yok!Deveye, "Boynun eğri" demişler, "Ne- rem doğru Id?" demiş. Biz de "2000'liyü- larda Türkiye, ekonomisi" diyecek olduk, ilk tepkı, "Kim önünü görüyor ki? Ne 2000'i? Biz günü kurtarmaya çalışryoruz" oldu ve hemen herkes ardından bir başka ortak görüşü dile getirdi: "Siyasiler de si- yasiler." "Siyasi istikrarsızlık ekonomik sorunla- nn temel ka>nağT görüşündekıler. enflas- yonu, yüksek faiz oranlannı, yanlış para politikalannın olumsuzluklanni ekonomik sorunlann başında görüyor. Konu "2000'H Yıllarda Türkiye Ekonomisi" olunca önce- liği bu işin uzmanlanna verdik. Şimdi istersenizgazetemizi ziyaret eden Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa- kültesi Iktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ergün Türkcan'la konumuza bir giriş yapalım. Ülke gûndeminden düşmeyen irticai fa- aliyetler şu sıralar bu kez de "Özel gün- dem"leyinetartışılıroldu. Türkcan, irticai faaliyetleri de hatırlatarak halkın, reform- lann "askeri dayatmalarla" yapılmasına alışkın olduğunu anlattı. Ekonomik sorun- lann da çözümü için büyük bir krize ihti- yaç bulunduğu görüşünde olan Türkcan'a göre, "Ekonomiksorunlaraskeribirdisip- lin gerektirebilir." Türkcan aynı zamanda Türkiye 'deki kla- sik sanayinin sarsılma noktasında olduğu savında. Bu nedenle de Türkiye 'nin dünya ile bü- tünleşmeye hazırlanmasını öngörüyor. Herkes gibi siyasilerin tutarsız politikala- nnı eleştiren Türkcan, Türkiye'nin enflas- yon gibi kronik sorunlannı çözmemesi ha- linde "merkezkaç güçter'"in egemen olabi- leceğini dile getiriyor. "Sanal ekonomi" deyimini kullanan Türkcan, tekstilciler, turizmciler, müteah- hitlerin döviz için maceracı tüccar olmala- nnı da eleştirmeden edemiyor. Avrupa'nın aralannda istemediği Türki- ye'nin, Türkcan'a göre AB ile bütünleşme ve makro kriterlere uyum sağlamak yeri- ne, merkezkaç güçlerin hegemonyasına girmeden atılım gerçekleştirmesi kaçınıl- maz. Prof. Dr. Türkcan'ın 2000'li yıllara doğ- ru Türkiye ekonomisine ilişkin öngörüle- rini özetlersek şunlan dile getirebiliriz: "En kârlı iş paradan para kazanmak. Klasik sanayilerin sarsılacağı bir döncme gidiyoruz. Türki>e ağır sanayide belli bir noktaya geldi, ancak geliştirilemedi. Türki- ye bugün bir bakıma Osmanlı'nm geç ya- şadığu Avrupa'nın 16-17. yüzyılda yaşadı- ğı merkantilist birikim dönemini yaşıyor. Dünya ekonomisi her krizdeıt sonra da- ha fazla dışanya açılıyor. Her kriz kapita- 'Devlet halkına doğruyu söylemeli'Anap Bursa Milletvekili ve eski Devlet Planlama Teşkilatı Başkanı tlhan Kesici'ye göre ekonomi hâlâ 1994 krizinin tehdidi al- tında. Kesici'ye göre bir an önce bir istikrar prog- ramı hazırlanmalı. önce halkın onayı alın- malı ve sonra da IMF'ye gidilmeli. Kesici'nın Cumhuriyet'in sorulanna ver- diği yanıilar şöyle: - Türk ekonomisinin şu anki durumu ne- dir? - Sürdürülebilir olmayan bir ekonomik ya- pı var. Bu yıl 2.5 katrilyon civannda vergi toplanacak. Sadece iç borcun yıllık faizi 5.3 katrilyon. Bu tablo ile bir ülkenin ekonomik faaliyetini sürdürmesi ve İcrize girmemesi mümkün değil. Eko- nomide sihir yoktur, si- hirbaz da yoktur. Bu tablo ortadayken anla- tılanlann hepsi lafügü- zafolur. - Bu dunımdan nasü çıkılır? - Devletimiz genellikle halkına doğrulan söyleyen devlet değil. Siyasi kadrolarda da bu böyle. Bu tablonun değişmesi için halk- tan fedekârlık istenecek, ancak önce gerçek tüm çıplaklığı ile anlatılmalı. - Kriz ne zaman kendisini gösterebüir? Bir tarih söyler misiniz? -Kendisini hissettirir. Bir gün başı ağnr as- pirin verirsiniz. Ertesi gün dişi ağnr başka bir ilaç verirsiniz. Ama sonuçta zatürree olur. - Çözüm nedir? - Durumun ciddiyetini devlet adamlannın İLHANKESİCİ: Türkiye 'nin AB üyeliği en az 30 yıl uzakta gözüküyor. Siyasi yapımız geleceğimizi kararttı. anlamalan ve halka da anlatmalan gerekiyor. "Çok güzel bir program >-aptıın. Bana düşen işterşunlardır" diye halka anlatmalıdır. IMF, OECD gibi Türkıye'yı ızleyen ekonomik or- ganizasyonlar var. Türkiye'nin kendi başına bu işlerin içinden çıkması da çok zordur. - Türkiye'nin IMF'ye ihtiyacı mı var? - Elbette. "İçinde bulunduğum dunımdan şöyle kurtulmayı düşünüyorum, sen de yar- dıma ol" denır. Onlar da akıl. fikir verirler. - Türkiye bugünkü yapısı ile 2000'li yıllara nasıl gkfecek? - Türkiye'nin siyasi yapısı ülkeyi taşımı- yor. Siyasi yapı ve siyasetçiler eskidi. Dün- yada artık. acaba önü- müzdeki hafta hükü- met düşer mi? 3 ay sonra seçim olur mu? Hükümet ıradesi dışın- da başka iradeler bu işi belirler hale gelir mi diye tartışılmıyor. - Ekonomiksorunla- nn temeli siyasi yapı mı? - Ekonomiyi bu hale getıren şey bugünkü siyaset modelidir. Kimin sorumlu olduğu belli degil. '73'lerden 2000'e kadar bu res- min oluşmasmda ne kadar siyasi aktör varsa bugün de siyaseten yaşıyor. - Dış potitika konusunda neler söyleyecek- siniz? - Devlet Yunanistan'ı batının şımank ço- cuğu olarak gösterir. Oysa Yunanistan, AB'de birinci sınıf ülkeler arasma girebil- mek için çok çalışıyor. Türkiye'nin AB üye- liği en az 30 yıl uzakta gözüküyor. Siyasi ya- pımız geleceğimizi kararttı. 'Batı yia ilişkiler devamlı olmalı'Türkiye Genç Işadamlan Derneği'nin (TÜGİAD) Türkiye'nin 2000'li yılla- ra dogru önde gelen sorunJanru içeren raporlanndan bir tanesi de "dış politi- ka". Raporun "Ekonomik Değişinı'' başlıklı bölümünde Türkiye ekor' om '~ sinde yapıiması gerekenler şöy'e sıralanıyor. • Gümrük birHği Türkiye aley- hine gelişmej'e devam eder ve AB söz verdigi para yardımnıı sağlamazsa, Türldye'nin Batılı müttefıkJerrvtearasmda yeni si- vasi geıpnlikler dogabilir. • Avrupa'da işsizlik oranlartndaki ar- öşın, buradaki Türk işçilerine yönelik ırkçı faaliyletleri kamçılamasıyla yeni çatışmalar dogabilir. • Yüklü miktarda dış borç baln» Uı- tiyaa, Türkiye'ııin önemli fa»ö>«t alanlanndan birisi oiarak kalac*' <tır - • Türkiye'nin özellikle Kafkas pet- rollerini Türkiye üzerinden geçirme projelerinde Batıiı petro! şirketlcrinin yanı sıra finans kaynaklannm desteği- ni arkasına alabilmesinin önemi açık- tır. Hükümetler artan dış borç ih- tiyaa çerçevesiade özellikle petrol zengini Ortadoğu ül- keleriyle Japon ka>nakiannı değeriendninede arzuhı oia- caktır. # Büyük miktarlardaki döviz ihtiyacmın sadece Batılı kaynak- lardan gelebilecek olması ve Türki- ye'nin özellikJe kuzey dogu sırurlan- nın ötesindeki büyük enerji olanakla- nru değerlendirebilmesinin Batılı şir- ket ve hükümetlerin desteğine baglı olması, ülkenin Batı bagtantılannın devamını gerekli kılmaktadır. HAZAL ATES CAKIR'NURSEL KARSAVURAN lizmin yaratıcı tahrip süreçleri olarak işle\ görü- yor. tçe kapanma yönünde bir egi- lim görülmüyor. Türkrve'de siyasi mekanizmalar karar üretemi- yor. Türkiye'de klikler diktator- yası var. Türkiye büyük krizlerin ardından sonınlara çözüm anyor. Bu ka- dar borç takmış bir Hazine yüksek enflas- yonu çözmek istemryor demektir. Enflasyon ya yüzde 100'lerden hızlanarak hiper enf- lasyona yükselir ve para sistemi çöker, ye- rine yeni bir para sistemi gelir ya da orto- doks politikaİarla ya^aş ya>aş inişe geçer." "Borçlandığımızı yedik w Ankara'da bulunduğu için sorulanmıza telefonla yanıt veren, uzun yıllar Devlet Planlama Teşkilatf nda, son olarak da Mer- kez Bankası'nda görev yapan Ankara Üni- versitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Saral ise 1960'larda yapılan planlamanın son dö- nemde durduğunu anlatıyor. Saral tanmda modemleşme ve sanayi- leşme stratejisi oluşturulmadan, hızla yapı deği- şikliğine giden çağdas, kriterle- rin yakalanama- yacağı endişe- sinde. "Çağdaş dünya içinde ka- radelik olma- mak için neler yapümaü?'' so- rumuza Saral, Türkiye'nın rasyonel biçimde sermayesi- nı sanayiye aktanp ve maliyetleri azaltarak daha fazla mal ile dünya ricaretine katıl- mak zorunda olduğu karşılıgını verdj. Şeytan üçgeni Dünyanın çeşitli ülkelerine, köylerde oluşturduğu organizasyonlarda üretilen gı- da üriinlerinin ihracatını yapan ihracatçı Levent Kıymaz'la sohbetimiz tanm ve ta- nma dayalı sanayi üzerine oldu. 20 yıl ön- ce kurduğu Bas Food Gıda Sanayi AŞ'yi bugün 5 bin çeşit mahn ihracatını yapar ha- le getiren Kıymaz, önümüzdeki 20 yıl için şirketine bir plan oluşturmuş. Kıymaz tanm ülkesi olan Türkiye'nin bu potansiyelini kullanamadığını ve bu- gün hemen hemen tanm ürünü ithal eder f « », *'M,j V » & S* *-.-•' \ \ \ • "» » Dijitaldünyaya IVİLÜFERŞENSÖZ Dünya ticaretinde hâlâ egemen olan atom- ların değış tokuşu, yerini 2000'li yıllarda en- formasyon çağına yani "bit"lerin hâkimiye- tine bırakacak. Bilgi tabanlı teknolojilerin yardımıyla üre- tim ve tüketim organizasyonlan değişecek. Yönetim tarzlan farklılaşacak. Gelecek 20 yılda internet erişiminin bugünkü telefon ve elektrik şebekeleri gibi yaygınlaşması ve art- ması bekleniyor. 2000'li yıllarda on-line devlet kavramının oluşacağı savunulurken, vatandaşını müşte- ri gibi gören birteknik devlet anlayışının ege- men olacağı iddia ediliyor. Tüm bilgisayar- lann birbirleriyle etkileşim- li erişim sağlamasıyla elekt- ronik ticaret tüm dünyayı tek pazar haline getirecek. Elektronik ticaret, elekt- ronik bankacılık gibi yön- temler. ekonominin yönünü değiştirecek. Elektronik ti- caret, şirketlerin tüketicile- re intemet üzerinde mal sat- malannı yaygınlaştıracak. internet kullanımı her yıl ikiye katlanıyor. 1995 'te 85 milyon olan kullanıcı sayı- sı 2000'de 142 milyona ulaşacak. Bilgisayar- lann anarşist gezginleri "hackers"lann, 2000'li yıllarda teknolojik sömürüye karşı mücadelesi etkinlik kazanacak. 2000'li yıl- larda öğrenmenin maliyeti artacak. Nitel ve nicel bilgi talebi ve yeni eğitim teknolojileri, kendi kendine öğrenme yön- temlerinin geliştirilmesi ile öğrenme süreci olağanüstü gelişme gösterecek. "Aristokrat" dönemini tamamlamaya başlayan bilgi tek- nolojileri, 2000'li yıllarda yaygmlaşarak gündelik hayatın içine iyice sızacak. Önümüzdeki 20 yılda hava seyahatine olan talep 3 katma çıkacak. Yollardaki otomobil sayısının dünya çapmda ikiyekatlanacağı ön- görülüyor. 1995'te 2.6 milyar olan kentli nü- fus 2025 yılında 5.2 milyara ulaşacak. Yüksek teknoloji kullanan, birden çok alanda uzmanlaşmayı gerektiren ve süresi proje bazında çalışmayla sınırlı işlergiderek artacak. Evde çalışanlann sayısı artacak. Reklamcılar, tasanmcılar, bilgisayar uzman- lan. muhasebeciler bireysel çalışacaklar. International Labour Organisation'un yaptığı araştıımalara göre önümüzdeki 25 yılda işgücü piyasasına 1 milyar yeni kişi da- ha katılacak. Büyük bir bölümünün iş bul- makta güçlük çekececeği belirtiliyor. Bir vandan da yönetim teknikleri yenile- niyor. Işletmelenn yönetim organizasyonla- n değişiyor. Toplam kalite yönetimi. değişim mühen- dısliği, zaman yönetimi, ya- lın üretim ve organizasyon, insan kaynakları yönetimi teknikleri etkinlik kazanı- yor. Satıcı piyasası yerini alı- cı piyasasına bırakıyor. 2000'li yıllarda da "Müşte- ri kraMır" anlayışı baskın olacak. Değişimin yönünü önceden gören ve uyum sağlayanlar var olacak 2000'lerde... Tanm-gıda sektöründe sessiz bir devrim görülecek. Biyoteknolojideki değişimler bu evrimi belirleyecek. Verili bir mekân ve zamanda tek düze tek- rarlanan yöntemlerle imalat yapılmasmdan çıkan ve kitlesel üretimi getiren sanayi çağı- nın son demlerindeyiz. Geçiş dönemini yaşıyoruz. Tüneldeyiz ve bıraktığımız posalar: Tüketilen kaynaklar, sömürülen insan gücü. Sanayi toplumunun son insan örnekleri olarak önümüzde tanım- layamadığımız, aklımızm almadığı enfor- masyon çağı dolu dizgin geliyor... hale geldiğini üzüntüyle belirtiyor. Avru- pa'nın sanayileşmeyi öne çıkartıp tanmda hızla geliştiğini anlatan Kıymaz, Türki- ye'nin de kendini bağımsız tutabilmesi için hayati önem taşıyan ürünleri ürermesinin önem taşıdığı görüşünde. Amerika gibi emek yoğun tanmdan me- kanik tanma geçmesinin önemine değinen Kıymaz, Türkiye'nin esas çıkış noktası olan tanm ve hayvancılığın yok edildiğini söylüyor. Kıymaz, "Türkiye bu şeytan üçgeninden nasıl çjkacak?" diye sorduktan sonra şun- lan söylüyor: "Paradan para kazanma üretimin önü- ne geçti. Dolara verilen faiz enflasyonun üzerinde olunca ekonomi sistemi hiçbir ye- re oturmaz. 1 " Türkiye'nin hammaddesi olan mallan üreterek globalleşmeye gir- mesini isteyen Kıymaz, bugünkü durum- da uluslararası büyük şirketlerin Türki- ye'yi taşeron olarak kullandıklan gönöşün- de. Mafiaya peşkeş Pekı sendıkalann bakışı nedir? Sendi- kacılara göre, hükümetin, enerji, eğitim, telekom gibi ülke için hayati önem taşıyan değerleri özelleştirme çalışmalan süreıîcen Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral ka- mu mallannın mafyaya peşkeş çekildigini iddia ediyor. Devletin, borçlanarak, para basarak ya da özelleştirme ile enflasyonu azdırdığını anlatan Meral, israf, yolsuzluk ve hırsızlık- lann da madalyonun öbür yüzünde gizlen- diği görüşünde. Avrupa'nın ortak para birimine (EURO) geçişinin Türkiye'yi etkilemeyeceği görü- şünde olan Meral "Türk halkı bir dönem sonra EURO biriktirmeye başlar" esprisi- ni yapıyor. Türkiye'deki sanayi atıhmının Cumhu- riyet döneminden sonra durduğunu savla- yan uzmanlara karşın, Meral, bu alanda küçümsenmeyen bir atılımın yaşandığı ka- nısında. Ancak Meral, siyasi sorunlann, altyapı oluşturulup, kayıt dışı ekonominin de kont- rol altına alınmasıyla çözümleneceği görü- şünde. Türk-lş Başkanı Meral, demokrasi, çağ- daş hak ve özgürlükler temelinde sağlana- cak siyasi istikrarla, Türkiye'nin 2000'li yıllarda gelişmiş ülkeler safında yer alaca- ğını ve bu nedenle geleceğe umutla bakma- sı gerektiğini söylüyor. Meral, sendikalann 2000'li yıllarda Tür- kiye ekonomisini belirlemede etkin bir rol alacağı görüşünü de dile getiriyor. Sürecek 'Geleceği eğitim belirleyecek'Kendisine Fransa'dan ulaştığımız eski OECD Türkiye Temsilcisi Mehmet Ögütçü. küreselleşmeyi "iki ucu keskin kılıca" ben- zetirken, Türkiye'nin akıllı, etkin bir ekono- mik politika izlemesini zorunlu görüyor. Öğütçü, "Ekonomi o kadar istikrarsız ki in- sanlar bir iki gün sonrasını planlayamıyor. Mevcut siyasette atılımı gerçekleştirmek mümkün değiL Gelecek kuşaklan değil ge- lecek seçimleri düşünen bir zihniyetv«r" söz- leriyle, siyasi istıkrarsızlıgın ekonomik kal- kınmamn önündeki engel olduğunu söyle- meden edemiyor. Öğütçü Cumhuriyet'in sorulanna şu ya- nıtlan verdi: - Türkiye küreselleşmenin neresinde? - Küreselleşme iki u- ^ m m ^ . . . m cu da keskin bir kılıç. Çokuluslu firmaların etkinligini daha da art- bir seyir izleyecek? -Dogmatik bir planlama anlayışı değil; in- sanlara. şirketlere, kamu kuruluşlanna hatta uluslararası kamuoyuna ülkenin uzun vade- lı vizyonunu sunmak gerekir. Ekonomi o ka- dar istikrarsız ki insanlar bir iki gün sonrası- nı planlayamıyor. Mevcut sıyasetle atılımı gerçekleştirmek mümkün değil. Gelecek ku- şaklan değil, gelecek seçimleri düşünen bir zihniyet var. Öyle bir program oluşturulma- lı ki seçimi kazanan partiler seçim manifes- tosundaki vaatlere ne kadar bağh kalmışlar kontrol edilebilsin. - Türldye, dünya ekonomisinin neresinde yer alacak? - Türkiye dış ticaretini arttırma, yatınm çekme açısından şans- lı bir ülke. Dünyada şu anda dolaşan 800 tril- yon dolann üzerinde MEHMET ÖĞÜTÇÜ: Gelecek kuşaklan değil, gele- tınyor. Küreselleşmeye cefc seçimleri düşünen bir Zİhnİ- para var. Türkiye şöyle bakmak lazım: y e t v a r Siyasi tularsizllk, eko- Cumhuriyeti kurulu- nomikfaturayı şişiriyor. Cin lambadan çıkmış.. tekrar sokamazsınız. Akıllı, etkin bir siyasi ^ ^ — — ^ > — yönetim gerekiyor. Türkiye'nin, uluslararası ekonomide kar- şılaştırmalı üstünlüğü olan belli sektörlerde ciddi bir şekilde devlet yönlendirmesi. teşvik değil bilgi teknolojilerinde öncü olması la- zım. Savunma sanayiinde de aynı şekilde. Milyarlarca dolan yabancı savunma firma- lanna yatıracağma. teknolojiyi getirip gere- kirse ihracata yönelmek gerekiyor. Eğitim... 2000'li yıllann nesillerine verilecek eğitim ülkenin geleceğini belirleyecek. - Türkiye ekonomisi 2000'li yıllarda nasıl şundan bu yana en iyimser tahminle 20 - ^ ^ ^ — milyon dolartutannda yabancı sermaye almış. Çin bir yılda 47 mil- yar dolar yabancı sermaye çekti. Özellikle enerji sahasında Çin ve Türki- ye'ye yönelim var.Güçlü bir siyasi yapılan- ma sergilenmesiyle 2000'in çeyTeğine doğ- ru gelişmiş ülkeler arasına girebilir. - Türkiye"deki siyasi yapının bozukluğu, yabancı sermayenin ülkemize girişini engeiü- yor dryebilir miyiz? - Siyasi tutarsızlık, ekonomik faturayı şi- şiriyor. Yatınma dönük para kalmıyor Türki- ye'de.. bu tehlikeli bir gidiş. 50yıl sonra neler olacak?İnsanlar ve kurumlar 50 yıl sonra bankalardan neler talep edecek? Bu sorunun cevabını arayan Akbank, Aknet Ar-Ge tarafından yürütülen projeksiyon çalışmalan sonucunda, dünyadaki gelişmeleri > şöyle sıraladı: ^ • Bölgesel ekonomik işbiıülderi ^fk artarakdünyaüzerindeki ^^k\ para birimi savısı ^ B | 6-10'ainecek. ^ 1 • Dünya bir finans ^ cumhuriyetrne dönüşecek. Bu cumhuriyetin sınırlan içinde yapılacak işîem sınırian saniyelerie ölçülecek. Bir Türk'ün Chicago borsasmda işlem yapması sadece bir kaç tuşla mümkün olacak. • Müşterikr biyotojik olarak tansnlanabUecek. # Bankacılık işlemlerinin çoğu, söz gelimi bir kol saatinin içine yerieştirilebilen çok fonksiyonlu iletişim chip'leri ile yapılabilecek. • Bankalann eünde müşterileri ^ ^ hakkında çok geniş davranış ^W^L anaüzi databankı bulunacak. I ^ ^ L Güıen arröğı için 1 1 ^ ^ kredilendirnıe I l^^^otomatikleşecek. Yadaçok 1 B ^ k ı s a süren incelemelerle )M^r gerçekteşecek. ^v # Tek hesap tek kart sistemine geçilecek. Yapılacak tüm işlemler bu hesaptan olacak. Hesaba baglı kart; hüviyet cüzdanı, ehliyet, özel sağlık sigortası kartı, sosyai sağlık sigortası kartı, vergi kartı hatta pasaport yerine bile geçebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle