Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28NİSAN 1998 SALI
'Tek kültür
modeli 'ne
hayırl
yr^j ok taraflı yatınm anlaşması (AMI)
ğ aylardır Birleşik Devletlerle Avru-
\ ^ y
pa, dahası OECD -yirmi dokuz sa-
3» nayi ûlkesi kulübü- ile Paris arasm-
da sürtüşme nedeni. OECD'ye göre, Birleşik
Devletler'in itimiyle başlayan AMI görüş-
melerinin hedefı, sanayi ülkeleri bünyesinde
doğrudan yatınmlann korunması için açık
kurallann belirlenmesidir. Tasan, pazarlann
bûtünüyie açılması ilkesini koymanm yanı
sırayatınmcılara imzacı ülkelerde eşitlikçi dav-
ranılmasını savunmaktadır.
Tasanyı savunanlann önde gelen argûma-
m. doğrudan yannmlarm, tıpkı uluslararası mal
ve hizmet değişimleri gibi, ekonomik büyü-
me ve istihdama yardımcı olması, tüm dün-
yada yaşam düzeyini yükseltmesidir. 1873
ile 1996 arasında doğrudan yatinmlar akımı
yılda 25 milyar dolardan 350 milyar dolara
ulaşarak on dört katı artmıştır. OECD'nin
Genel Sekreteri Donald Johnston, sürmekte
olan çahşmalan haklı göstermek için. 'bu ra-
kamın uluslararası degişimter toplamımn üs-
tünde oiduğunu' açıklamıştır.
Ne varki, AMI'nin ortaya konuş biçimi sert
eleştirilere hedef olmaktadır. Ilk tereddütler
Birleşik Devletler'de başlamıştır. Amerikan
'hûkûmeöerdışıörgütieri' tarafından çevre sa-
vunması için başlatılan kapsamh hareket, baş-
ta gösteri dünyası profesyonelleri olmak üze-
re Fransız karnuoyunu da uyandırmıştır.
Gösteri dünyası 1993'teki GATT görüş-
melerinde büyük mücadele sonucu kopanla-
rak elde edilen 'Fransız kültürel tstisnasınm'
AMI tarafmdan ortadan kaldmlacağmdan en-
dişe duymaktadır. Hareket kartopu etkisiyle
giderek büyümüş, kültür odaklannın ardından
solun sözcülerinin de Fransız sinemasını teh-
dit eden. Avrupa Birliği'nin politik ve ekono-
mik bütünleşmesini özgürce sürdürmesini
engelleyen. yatınmlan çekmek için çevrenin
korunmasi ya da sosyal normlarda daha hoş-
görülü olunması egilimini harekete geçirme-
si tehlikesini içeren bu tasanya karşı çıkma-
sınayoi açmışh.
Söz konusu olan, öncelıkle 'kültürel isris-
nadır'. Kaleme almdığı şekliyle metin, eğer
yürürlüğe girerse. Avrupa kültür yatınmlan-
na ayncalık tanıyan ve onlan koruyan tüm ku-
rallar yasadışı olacaktır. AMl'ye karşı isya-
nın ön saflannda savaşan eski Kültür Baka-
nı Jack Lang'ın da açıkladığı gibi 'Sinemayı
Destekieme Fonu. baş rakibi Holhvvood'u fi-
nanse etmek zorunda kalacaktır.'
Ama tasan, kültürel yatınmlann smırlan-
nı geniş bir biçimde aşmaktadır. Salt dünya
mal ve hizmetlerinin ticaretini serbestleştiren
ve Dünya Ticaret Örgütü'nün (OMC) doğu-
şuna yol açan anlaşmadan esinlenen AMI,
uluslararası özel yatınmlan, konuk olduğu
ülkelerde ulusal politikalann çıkarabilecek-
leri bazı güçlüklerden anndırarak dünya eko-
nomisinin serbestleştirilmesini benimsemek-
tedir. Teknik olarak nitelendirilen tartışmala-
nn politik alana kayması ve onu izleyen med-
yalaşma, şimdilik Amerika'nm serbestleştir-
me ve Avrupa kalesini zorlama girişimlerinin
hakkından gelmiş görünmektedir.
Şubat sonunda OECD'nin merkezi Muet-
te Şatosu'nda yapılan yüksek düzeydeki top-
lantıda Fransızlar, Belçikalılan, Kanadalıla-
n ve ltalya'yı kültürel istisnanın korunması
yanında yer almaya ve en azından kâğıt üze-
rinde de olsa. GATT görüşmelerinde imzala-
nanlann geçerliliğı konusundakı girişimle-
rinde birkaç uygulamayı başardılar. Tartış-
malarda. aynı zamanda. sosyal damping ve çev-
renin korunmasıyla ilgili sorunlarda da ÜCT-
teme gerçekleşti. Bukortudahedef, ülkeler ara-
sında yatınmlan çekmek için sosyal normla-
nn ya da çevrenin korunmasıyla ilgili kural-
lann hafifletilmesinde rekabetin yasaklan-
masıydı. Bunakarşılıktartışmalar,Amerika-
lılara, Küba. tran ya da Libya gibi ûlkelere ya-
tınm yapan kuruluşian cezalandırma hakkı
veren Helms Burton ve D'Amato yasalan
konusunda bütünüyle çıkmaza girmiştir. Av-
rupa Birliği. Washington'un D'Amato yasa-
stna ayian davranış içinde gördüğü Total şir-
ketıni cezalandırmaya karar verirse, görüşme-
lerin tümünden çekileceğini açıklamıştır. Ay-
nca Avrupahlar 'Avrupa tercihinin" korun-
masmın, yani yatınmlar konusunda AvTupa
şirketlerinin üçüncü ûlke şirketlerinden fark-
h muameleye tabi tutulmasından vazgeçme-
ye niyetli olmadıklannı da belirtmişlerdir.
Son anlaşmazlık noktası ise görüşmelerin
çerçevesi ile ilgilidir. Fransa'ya yapılan 112
milyar franklık doğrudan yatmma karşılık,
Fransa'nın yabancı ûlkelere yönelik doğru-
dan yatınmlan 156 milyar franktır. Bu yüz-
den Paris, oyunun kurallannın açık bir biçim-
de belirlenmesinden yanadır. Ama gelişmek-
te olan ülkeleri de içine alan Dünya Ticaret
Orgütü yerine salt gelişmiş ülkeleri kapsa-
yan OECD'nin seçimi, Paris'in gözünde bu
yeni yasal çerçevenin kapsamını sınırlamak-
tadır. OECD'nin hedefı, örgütün 27 ve 28 Ni-
san'daki yıllık bakanlar toplantısına sunula-
bilmesi için yeterince geliştirilmiş bir metnin
hazır duruma getirilmesidir. OECD'nin gö-
rüşmecileri, martta süreye uyulmayacağını
kabul etmişlerdi. Ancaktasandan vazgeçile-
ceği kesin değildi. Aynca sürenin bitimi yak-
laştıkça AMI'nin pohpohçulan yeniden ses-
lerini yükseltmektedirler. 13. Paris Film Fes-
tivali fırsatiyia sola ve sağa mensup Fransız
siyasal sorumlulan küreselleşme sonucu 'tek
bir kültür modelinin' ortayaçıkmasım engel-
lem-;k için çok taraflı yatınm anlaşmasma set
çekilmesi yönünde yeniden çağnda bulun-
muşlardır. Ne var ki, tehdit sanıldığı kadar ya-
km değildir. Ay sonundabakanlara sumılacak
olan, bir metinden çok, bir çalışma takvimi-
dir. Buna göre doğrudan yahnmlarla ilgili
anlaşma belirsiz bir tarihe ertelenecek ve
görüşmelerin yeniden Dünya Ticaret Örgütü
çerçevesinde sürdürülmesi önerilecektir.
BabetteStern
(Le Monde)
DEĞİŞEN DÜNYADANHUSEYIN BAŞ
Avrupa 'da Neofaşizm
F
ransız Demokrasisi İçin Bir-
lik'in (UDF) yöneticileri.
Ulusal Cephe'nin (FN) ne-
ofaşjst seçilmişlermin o\ la-
nnı kabul etmekle Cumhuriyet İçin Bir-
lik (RPR) dahil sağın tümünün derin bir
çürüme içinde oiduğunu gösterişli bir bi-
çimde gözler önüne sermiştir.
Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden
beş ay sonra, "sosyal kınlmanın" tespi-
ti üzerine temellendirilen programını
inkâr edip 1995 Kasımı'nda ultralibe-
ral bir politikanınbenimsenmesİNİe or-
taya çıkan dönüşün ardından sağın arı-
za yaptığı. pusulasız. doktrinden yoksun
vekimliksiz duruma düştüğübilinivor-
du. Meclisin. devlet başkanı tarafından
feshinden sonra 1997 Mayıs yasama se-
çimlerinde hezimete uğraması. yöneti-
cilere karşı güven yitımine ve parti av-
gıtında yozlaşmaya yol açmış. liderden.
örgütten veprogramdan yoksun. bel ke-
miksiz kalan sağ. dokunaklı bir "re-
form" arayışına girmişti.
Böylesi bir büyük kanşıklığın önce-
den sezilmemesi olası mıydı? Hayır.
çünkü 80'li yıllann sonunun eşiğinde
üç olayın solda neden olduğu şok üze-
rinde çok durulmuştu: Berlin Du\an"nın
yıkılışı. Körfez Savaşı ve Sovyetler Bir-
liği'nin parçalanması. Bu olavlar So-
ğuk Savaş (1948-1989) ve sava'ş sonra-
sı dönemini (1945-1991) belirliyordu.
Oysa bu tarıhsel dönemın. her yerde pa-
radoksal bir biçimde ne>apacağını bıl-
mez duruma gelerek yönünü şaşıran sa-
ğa bıraktıklarının altı yeterince çizılme-
mişti. Hırisriyan demokrasisının 1991den
sonra parçalanıp un ufak olması ya da
Ingiliz muhafazakârlannın 1997'de ta-
rıhlerinın en ağır yenilgisine uğraması
rastlantı mı\dı? Almanya ve Ispan-
ya'nın dışında sağ. A\rupa Birliği'nde
hiçbir ülkede tek başına iktidar değildir.
Bu örselenmeye çağdaş üç büyük de-
ğışimintoplametkilerideeklenirse:tek-
nolojik (enformatik \e sayısal), ekono-
mik (küreselleşme \e fınanslaşma) ve
sosvolojik (kitlelerin dışlanması. kim-
lik bunalımı. erkın değişimi) her alan-
da. her şe> öylesine altüst hale gelmiş-
ti ki. sağ. küreselleşmeyle övünürken
(tıpkı sol gibi) şaşkmadönmüş. perspek-
tif sunamaz olmuştur. Öte yanda. bu de-
ğışimler\e liberal A\rupa'nın>apılan-
ması için ekonomik \e politik krizler. eşit-
sizliklerin patlamasına \ e işsizlik \ e kit-
lesel yoksulluk gibi afetlerin ortaya çık-
masına \ol açmıştır. A\ rupa Birliği bün-
yesinde yaklaşık 18 milyon işsiz ve 50
nıilyon yoksul bulunmaktadır. Doğal bir
biçimde de şiddet artmakta. şurttaşlar.
çıkarcılık ve \olsuzlukla suçlanan siya-
sal otorite tarafından kaderlerine terk
ediidiği duygusu ve genel güvensizlik
ortamında çileden çıkmaktadır.
Korku \ e karmaşadan oluşan bu eko-
nomik ve sosyal çürüme ortamında fa-
şist akım içinde yer alan partiler. önem-
lıölçüdeıvmekazanmışlardır. Avustur-
ya'da JoergHaider"in liberal partisi oy-
ların yüzde 22'sinı elde etmiş \ e 41 mil-
letvekillifii kazanmıştır; Norveç'te Carl
Igar'ın "Ilerleme Partisi" oyların yüz-
de 15i venıeclisteki25temsilcisiyleül-
kenın ikinci büyük politik gücü haline
gelmiştir: Italya'da GianfrancoFini nın
"Ulusal İttifakr oylann yüzde 15.7'si-
ni elde ederek 53 milletvekilliği sağla-
mıştır. Belçika'da Flaman FiBp Dewin-
ter'in \laams Blok'u. oylann yüzde
12.3'ünü alarak federal parlamentoda
11 sandalyeye sahip olmuştur.
Fransa'da Jean-Marie Le Ptn'in Ulu-
sal Cephe'si kan ve toprak kültü. ulusun
etnik olarak \enıden vapılanması v e gü-
vensizlikle savaş bahanesiyle otoriter
bir rejimin kurulması. gelir üzerinden ver-
gide köklü indirim. ekonomik koruma-
cılığa dönüş ve kadınların ev işlerine
dönmesi ve Fransızlara verilmesi gere-
ken iş v e görev lerin boş hale getinlme-
si için üç milvon yabancının sınır dışı
edilmesini önermektedir. 1996 tarihli
bir araştırmaya göre. Fransızların dört-
te birinden fazlası. Ulusal Cephe"nin
düşüncelerini paviaşmaktadır (1).
Petainizmin ve Nazilerle işbirliğinin
mirası. "Ceza>ir Fransı/Janndır" nos-
taljisiv le beslenen bu parti (Nazilere di-
ren^ten gelmeven tek parti) durumu
maskelemeye yönelik bazı önlemler dı-
şında. ırkçılığını yabancı ve Yahudi düş-
manlığını afise etmekten geri durmamış-
tır. Bu pani aynı zamanda cumhuriyet-
çi değerlerin de inkânnı temsil etmek-
tedir. Ama çoğu politik formasyonlann
aksine sınıflar arası bir partidir. Safla-
nnda burjuvalar. proleterler. küçük pat-
ronlar v e işsizler yer almaktadır. Zor du-
rumdaki mahallelerle. sıkıntıda olan in-
sanlarla dayanışma ve sıcak ilişki için
hazır venazırdır. Militanları.birzarhan-
larkomünist militanları belirleyen sada-
kat ve fedakârlık örneği vermektedir
(2). Çeşitli seçimlerde yüzde 15in üze-
rinde oy toplaması bu yüzdendir. Bazı
bölgelerde (Provence- Alpes-Cote
d"Azur, Alsace) etkileri giderek arrmak-
tadır.
Sol seçmenler Ulusal Cephe'ye oy
verirken. sağdan gelen militanlar da on-
lara katılmakta tereddüt etmemektedir.
Araştırmalara göre Ulusal Cephe'nin
kadrolannın sadece vüzde 1 'i aşın sağ-
dan. buna karşılık aşın sağa oy veren-
lerin yüzde 4O'ı De Gaulle'cü akımlar-
dan gelmektedir (3). Bazı siyasal kişi-
likler artık Ulusal Cephe'nin açıkça ya-
nında ver almaktadır. FrançoisFuret'nin
ve Stephane Courtoisnın "Komüniz-
min Kara Kitabı"nın kötülemelerine
da>anarak sosyalist partiyi. komünist-
lerle ittifak yapmakla suçlamaktadır.
Michel Poniahmski. "Avnıpa'da mil-
yonlarca insanı kadeden komünisrterin
ovlannı kabul etmek. Ulusal Cephe'nin
oylannı kabul etmekten çok daha ah-
laksı/lıktır" demektedir (4).
Bu türbirdüşünceyle 30'lu yıllann ba-
şında Almanya"da geleneksel sağ parti-
ler. kendilerini en göz alıcı giysileriyle
takdim eden Nasyonel Sosyalist Par-
ti'yi müttefik olarak görmüşlerdir (5).
Sonrasında sağ partilerin ve demokra-
sinin başına gelenler biliniyor.
Ignacio Ramonet
(Le Monde Diplomatıque)
fl) Le Monde, 13 Sisan 1996.
(2) \iark Hıınter. Ulusal Cephe'de
Bir Amerikalı. Stock, Paris 1998.
(i) Sofres. Kamuoyumm Durumu
1991. LeSeuiI, Paris 1991.
14) Liberation. 20 Marl 1998.
(5) Klaus Mann. Dönemeç, Solin,
Paris 1985, sayfa 329.
Rusya 'da oyunun sonuoris Veltsin'in başbakan adayı Serge> Kiri-
\enko'nun. parlamentonun alt kana'dı Du-
ma'da. iki kez art arda yenilgıye uğradıktan
sonra. üçüncü ve son turda gerekli çoğunlu-
ğu sağlamasıyla üç haftadır süren kriz aşılmış görü-
nüyor. Bunda. Yeltsin'in, vetkisini kullanarak Duma'v ı
feshedeceğı tehdidınin belli bir pav ı olduğundan kuş-
ku yok. Ne var ki "zaferden" sonra Rus medvasının.
sağlık durumupek parlak olmayan Boris Yeltsin'ı
u
ül-
kenin en güçlü adamı" ilanetmesindeki çelişkı göztır-
malıyor. Aslında burada çelişkili bir durum belki de
yok. Cünkü. Rusya'nın sağlık durumu da tıpkı •'güç-
lü lideri" gibi. parlak olınaktan oldukça uzak.
Başbakan Çernomırdin'in geçen 23 Mart'ta Yeltsin
tarafından beklenmedik bir biçimde tüm kabinesı ile
birlikte görev den almmasından bu yana. Rusya'da ik-
tıdar savaşı. içinden nasıl ve ne zaman çıkılacağ! bi-
linmeyen Bizans usulü bir Mmbroglio'ya dönüşmüş
bulunmaktadır.
Boris Yeltsin. hatırlanacağı gibi. dev Gasprom'un
güçlü patronu Çernomırdin ve kabinesini. görünürde.
"işçi \« memurlara" olan eskı borçlannı ödemev i ba-
şaramadığı ve "reformlan'" gerçekleştirmede yavaş kal-
dığı için görev den almıştı. Oysa. bu gerekçelerin ne
birincisi ne de ikincisi gerçeği vansıtmaktadır. Zira baş-
kan.nedenli hastaolursaolsun. Yeltsın'in veliahtının
yine Yeltsin olmasında kararlıdır. Bu nedenle de Çer-
nomırdin gibi bir rakibin devlet aygıtının başında bu-
lunması. sakıncalıdır. Buna karşılık. genç ve dene-
yimsiz bir Kiriyenkoen azından şimdilik. ciddi bir ra-
kip olmaktan uzak görünmektedir.
Ciddi Le Monde'un manşetinde Boris Yeltsin. çev -
resinde. bizzat kendisi tarafından yaratılan "gnıpla-
nn" siyasal çıkar kavgalarının "oyuncağı"' durumun-
dadır. \'iktor Cernomırdin'in görev den alınmasının
üzerinden üç hafta geçmesine karşın. Kiriyenko'nun
başbakanlığının. o da ancak feshetme tehdidiyle 24 Ni-
san'da onaylanmasının ardındaki savaş. rejimin için-
de dev indiği çok daha ağır bir bunalımın sadece gö-
rülebilen bölümünü oluşturmaktadır. Hasta başkanın
gölgesinde. oligarşi. büyük baskı grupları ve çeşitli
"Idanlar". birbırleriyle kıyasıya savaşırken. Bons Yelt-
sin'ı kendi si>asal ve ekonomik çıkarları yönünde et-
kilemenin hummalı çabası içindedirler. Onay için ge-
rekli çoğunluğu iki kez sağlayamayan genç başbakan
adayının. Duma'nın aritmetiği zerrece değişmediği-
ne göre. nasıl olup da 3. turda ona> aldığı sorusu dü-
şündürücüdür. Bunda başkanın "feshetme tehdidinin"
payı bulunduğundan kuşku yok. Aynca ılımlı bir ko-
münıst olan Duma Başkanı GennadiSeleznev"ın. ret-
le sonuçlanan 10 ve 17 Nisan ovlamaları sırasında
"Benim için Duma'yı konımak ve görev sütrsinin so-
nuna kadar çalışmasını sağlamak. bin kez daha önem-
üdir" dıyerek onay için >oğun çaba harcamasını da unut-
mamakgerekir. Keza.oylamanın gizli yapılmasının pa-
\ ı da gözardı edilmemelidir. Daha da kötüsü. çok cid-
di ltogui(Bilanço)dergisininönesürdüğüne göre. son
oylama öncesi. tıpkı Batı demokrasilerinde görüldü-
ğü gibi "oy pazarlarT kurulmuş v e söz konusu pazar-
da "o\lar" 5'i peşin. kalanı oylamadan sonra olmak
üzere 10 bin dolara alınıp satılmıştır. Yeltsın'ın "za-
feri" başından bu yana Kiriyenko'ya direnen ve Du-
ma'da müttefikleriv le birlikte 213 sandalyeye sahip bu-
lunankomünistleridekarıştırmıştır. Partini liderin Zi-
yuganov.K.iriyenko"yao> veren I2milletvekilinin ih-
raç edilmesini gündeme getirmiştir. Ama komünist-
lerin 3. turdaki kararsız tutumlarının ardındaki asıl
gerçek. Duma'nın şu sırada feshinin Yeltsin'in işini ko-
laylaştıracağı korkusudur. Zira böylesi bir olasılıkta Yelt-
sin. yeni bir Duma seçimine kadar ülkeyi dilediği gi-
bi "kararnamekrle" yönetecek, örneğin fonlara el ko-
vacak. toprak reformuna girişecek. devletin boşalan
kasalarını doldurmak için yeni özelleştımıelerle kamu-
nun elinde kalan son zenginlikleri (büyük grupların
ele geçirmek için birbirlerini yedikleri dev petrol ku-
ruluşu Rosneft) "doğal tekeller reformu" maskesı al-
tında yok pahasına satıp savacaktır. komünist partisi-
ninbaşkanlıkseçimlerinebirjıl kala Yeltsin'eböyle-
sine birkoz vermesi beklenemezdi. Son oylamada faz-
la direnmemelerinin. giderek daha uzlaşıcı bir tutum
sergilemelerin ardında. büyük bir olasılıkla. yukarıda
sözü edilen endişeler rol oynamıştır.
Reformist muhalefet hareketı Yablokonun lıderi
Yavlinski'nin. olup bitenleri "Bu demokrasi değil, Bi-
zans" diye nitelemesi. kuşkusuz. boşuna söv lenmiş söz-
ler değil. Tüm krizboyunca resmi tavırların yanı sıra
kulislerde Bizans'a rahmet okutan oyunlar sahnelen-
ıniştir. Nitekim, geçen salı, Rus basınında oligarşinin
önde gelen güçleri. sanayi. medya ve finans impara-
torluklannın siyasal mücadeledeki aktif rolleri birbi-
ri ardından manşetlere yansımıştır. Banka devi Madi-
mirPotanin'ın denetimindeki Komsomolskaya Prav-
da ile Moskova Belediye Başkanı Yuri Luykov'un
Moskovski Komsolomets gazetesi. Yeltsinin şimdi-
lerde ivicegözdcndüşeneski dostu vebirkısımbası-
na göre de "başkan \e ailesi"nın "cebi" finans impa-
ratoru Boris Brezevski'vı. Yeltsin'e savaş ilan etmek.
özellikle de Dumada 50 sandalyeye sahip bulunan
aşın milliyetçi Vladimir Jirinovski'nm milletvekille-
rine Kiriyenko'ya ret oyu vermeleri için "rüşvet" ver-
mekle suçlamışlardı. Brezevski'nin hedefi ikiydi. Bi-
rincisi. geçmişte önünü kesen BorisNemtsov ve Ana-
toli Çubavis'in etkin bir görev e getirilmesini önlemek,
içıncisi ise zaman içinde. doğal tekelini (gaz. elektrik,
demiryolları) ele geçirmekti. Finans dev i. özellikle de
23 Man'ta görev den uzaklaştınlan Cubayisin. bu kez,
Ruselektnktekeli Birleşik Enerji Sistemleri'nin(SEV)
yönetimine getirilmesinden endişe duyuyordu. Brezev s-
kı. gerçi gözden düşmüştü. Ama konunun çoğu uzma-
nının da altını çizdiği gibi. Yeltsin'in hoşuna gitse de
gitmese de. bundan böyle Rusya'da büyük politika
yapmayı düşleyenler. bunu Brezevski'den destek sağ-
İamadan gerçekleştirmelerinin olanağı yoktur. Boris
Yeltsin. yarattığı canavarın hışmına uğrayan politika-
cılann ne ilki ne de sonuncusudur.
Açıkça görülen odur ki Rusva'da. üç beş yıl gibi kı-
sa sürede ülkenin tüm zenginlikleri ^eltsın ve ekibi ta-
rafından, gümüş tepsi üzerinde. bir avuç aç gözlü "hır-
sız barona". vırtıcı bankalara. spekülasyon ustası fi-
nans devlerine. medya azmanlanna. deviet-mafya soy-
gun ortaklıklarına. yok pahasına satılıp savılmıştır.
Bugünkü traji- komik mücadelenin ve politik krizin
ardında olan. kamunun elinde kalan son zenginlikle-
rin talanındaki rekabettir. Onca çabaya karşın hâlâ
dünyanın ikinci nükleergücü durumunu sürdüren Rus-
ya, bugün muazzam zenginliklerine. olağanüstü biri-
kimlerine karşın. ekonomik açıdan. işçi ve memurla-
rının eski borçlannı bile ödeyemeyecek ölçüde sıkın-
tılıdır. Su andaki tek umudu. IMF'den gelecek. ne var
kı sürekli vokuşa sürülen. kredilerde ve son kalan
kamu mallannın satışındadır. Dünya siyasetindeki et-
kisi ise ne yazık ki tılsımlı deri gibi giderek küçülüp
durmaktadır.
HÜSEYİN BAŞ
Türkiye AB'ye başvurdu
Yunanistan'dan
Ege'de yeni tahrik
ANK.\RA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Türkiye. Yu-
nanistan'ın Ege'deki aidi-
yeti belirsiz adacıklan Av-
rupa Birliği'nin (AB) Çev-
re Koruma Programı'na
alma inisiyatifini engelle-
me girışimlerini başlattı.
AB Komisyonu ve AB ül-
kelerine bu konuda bilgi
veren Türkiye, Yunanis-
tan'ın amacının Türkiye
ile AB'yi karşı karşıya ge-
tirmek oiduğunu kaydettı.
Dışişleri Bakanlığı Söz-
cü Yardımcısı Sermet Ata-
canh, dün düzenlediği ba-
sın toplantısında. kendisi-
ne yöneltilen bir soru üze-
rine Ege'de egemenliği
uluslararası antlaşmalarla
Yunanistan'a verilmemiş
ada. adacık ve kayalıklar
oiduğunu belirterek "Tür-
kiye bu sonınun. diğer Ege
sorunlaiTVla birlikte önce-
likle görüşmeler yoluyla
çözümlenmesi gerektiğini
açıklanuş vt N unanistan'ın
bu coğrafi formasyonlar
üzerinde girişebileceği tek
taraflı eyletnleri kabul et-
meyeceğini v e bunlann ai-
divet bakımından hiçbir
hukuki sonuç yaratma>"a-
cağını kamuoyuna duyur-
muştur" dedi. Atacan. \'u-
nanistan'ın son zamanlar-
da yeni oldu bittiler peşin-
de koştuğunu belirtti.
Yunanistan. Egedeki 14
adacık ve kayalık üzerin-
de 'kuş gözlem evi' kur-
maya çalışıyor. Bu göz-
lem evlerini AB progra-
mına almak isteyen Yuna-
nistan. böylece hem bu
adacıkların kendisine ait
oiduğunu kanıtlamayı hem
de Türkiye ile AB'yi kar--
şı karşıya getirmeyi amaç-
lıvor.
Ehlibeyt sonuç bildirgesi
Kurultay dan TV
ve üniversite karan
İstanbul HaberSenisi-
'2. Ehli be>1 Kurultayi So-
nuç Bildirgesi'' yayımlan-
dı. Sonuç bildirgesinde.
Türkiye'deki Alevi-Bek-
taşi inanç toplumunun var-
lığını cumhuriyetin kuru-
cusu Mustafa Kemal Ata-
türk'e borçlu olduğu vıır-
gulanarak "Cumhuriyetin
temel kazanımlannın so-
nuna kadar savıınucusu-
yuz" denildi.
43ülkeden 105 temsil-
ci ile yurtiçinden 272 va-
kıf, dernek, bilim adamı.
yazar ve ozanın katıldığı
2. Ehlbeyt Kurultayı'nın
sonuç bildirgesi dün ya-
yımlandı.
Divan Başkanı Ferma-
ni Altun imzasını taşıyan
bildirgede 'dünya ehlibeyt
dayanışma birtiginin' oluş-
turulması. 'ehlbeyt ünrver-
sitesinin'kurulması. "ulus-
lararası ilişkiler. bilim, kül-
tür ve eğitim komisyonu-
nun' kurulması. 'yüksek
sivasi istişare kunilu'nun
kurulması. Ehlbeyt Vak-
fı'nın tüm Alev i kuruluş,
dernek. vakıf ve bilim
adamlannın ana çatısı ola-
rak kabul edilmesi ve bir
televızyon kanalının ku-
rulması karara bağlandı.
Bildirgede Diyanet Işle-
ri Başkanlığf nın özerk-
leştirilmesi ve zorunlu din
derslerinin kaldınlması da
istendi.
Kararın iptali istendi
Dikimevinde komik
işten atılma nedeni
tstanbul Haber Serv isi -
Türk Harb-lş Sendikası Ge-
nel Başkanı Izzet Çetin.
KKK 1 No'lu Dikime-
vi'n'de. işveren vekili ko-
numundaki kişilerin. ye-
mek tepsilerini kaldırma-
malarına tepki göstererek
yemek tepsilerini kaldır-
mayan işçilerin evlemi-
ninin. 8 sendika temsilci-
sinin işten atılmasına gerek-
çe olarak gösterildiğini be-
lirtti. Aynı gerekçeyle 3
temsilcinin de sürgün edil-
diğini kaydeden Çetin. iş-
lemin iptali için Çalışma
Bakanlığı'na başvurdu.
Çetin. İstanbul 1 No'lu
Dikimevi'nde 17 Nisan
1998 tarihinde iş akitlerı
feshedilen 8 sendika tem-
silcisi ile Sıvas 4 No'lu Di-
kimevi'ne nakledilen 3
temsilciyle ilgili işlemle-
rın, İş Yasast ve toplu iş
sözleşmesi hükümlerine
avkırı oiduğunu savundu.
İşçilerin geri alınması
talebiyle Genel Başkan Iz-
zet Çetin ve Genel Eğitim
Sekreteri Alaattin Kara-
han imzasıv la Çalışma Ba-
kanlığı'na verilen başvu-
rudilekçesinde şöyle denil-
di:
"Son dereee basit ve ki-
şisel sürtüşmelere davalı fi-
iller. toplu iş sözleşmesi ve
yasa hükümleri karşısında
hiçbir zaman hizmet akdi
feshi gerekçesi olamaz."
Duruşmaya devam edildi
Topal davası Susurluk
raporunu bekliyor
İstanbul Haber Servisi-
Kumarhaneci Ömer Lüt-
fii Topal'ın öldürülmesi da-
vasında mahkeme heyetı
aylar öncesi açıklanan ve
basında da yer alan Ba^-
bakanlık Teftiş Kurulu Baş-
kanı KutJu Sa>aş tarafından
hazırlanan Susurluk rapo-
runun mahkemeye gönde-
rilmesini bekliyor.
Beyoğlu 1. Ağır Ceza
Mahkemesfnde dün yapı-
lan duruşmaya Susurluk
davasından tutuklu bulu-
nan SamiHoştan'latutuk-
suz sanıklar Topal'ın orta-
ğı AB Fevzi Bir. özel tim-
ciler Ayhan Çarkın, Er-
can Ersoy, Oğuz Yonılmaz
ve Mustafa Altunok ilesi-
gortacı Serdar Özbağ ka-
tıldı. Mahkerne heyeti,
müşteki olarak dinlenilme-
si kararlaştınlan Topal'ın
çocukları Serdar Murat
Topal \e Elif Topal'ın yi-
ne duruşmaya gelmedik-
lerının görüİmesi üzerine
bu kişileri mahkemeye ge-
tirmeyen güvenl ı K ku\ \ et-
leri hakkında suç duyuru-
sunda bulunulduğunu
anımsattı. Bu kişilerin bir
sonraki duruşmada hazır
bulundurulmalanna ve Su-
surluk raporunun beklen-
mesine karar \eren mah-
keme heyeti duruşmayı er-
teledı.
İki gün sürecek
Harp Akademileri'nde
'Avrasya Sempozyumu'
İstanbul Haber Servisi -
Harp Akademileri Komu-
tanlığı, Türkiye'nin Kaf-
kasya. Ortadoğu ve Av-
rasya daki önemini tartış-
maya açmak amacıyla bu-
gün "Avrasya Sempozyu-
mu" başlıklı bir toplantı
düzenliyor.
İki gün sürecek olan
sempozyuma çok sayıda
siyasetçi, işadamı. gaze-
teci, üniversite öğretim
üyesi. sanatçı, emekli ge-
neral v e büyükelçinin ka-
tılması bekleniyor. Sem-
pozyuma daveî edilenler
arasında Türk cumhuri-
yetlerden sorunlu Devlet
Bakanı Ahat Andican.
Enerji Bakanı CıımhurEr-
sümer. ANAPGenel Baş-
kan Yardımcısı Agâh Ok-
tay Güner. ANAPIstanbuf
Milletvekıli Bütent Akar-
calı. TBMM Dışilişkiler
Komisvonu Bajkanı Mu-
rat Karayalçın. gazetecikr.
işadamlan. eskı f-eneraller
de yeralıyor.