15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28NİSAN 1998 SALI 'Tek kültür modeli 'ne hayırl yr^j ok taraflı yatınm anlaşması (AMI) ğ aylardır Birleşik Devletlerle Avru- \ ^ y pa, dahası OECD -yirmi dokuz sa- 3» nayi ûlkesi kulübü- ile Paris arasm- da sürtüşme nedeni. OECD'ye göre, Birleşik Devletler'in itimiyle başlayan AMI görüş- melerinin hedefı, sanayi ülkeleri bünyesinde doğrudan yatınmlann korunması için açık kurallann belirlenmesidir. Tasan, pazarlann bûtünüyie açılması ilkesini koymanm yanı sırayatınmcılara imzacı ülkelerde eşitlikçi dav- ranılmasını savunmaktadır. Tasanyı savunanlann önde gelen argûma- m. doğrudan yannmlarm, tıpkı uluslararası mal ve hizmet değişimleri gibi, ekonomik büyü- me ve istihdama yardımcı olması, tüm dün- yada yaşam düzeyini yükseltmesidir. 1873 ile 1996 arasında doğrudan yatinmlar akımı yılda 25 milyar dolardan 350 milyar dolara ulaşarak on dört katı artmıştır. OECD'nin Genel Sekreteri Donald Johnston, sürmekte olan çahşmalan haklı göstermek için. 'bu ra- kamın uluslararası degişimter toplamımn üs- tünde oiduğunu' açıklamıştır. Ne varki, AMI'nin ortaya konuş biçimi sert eleştirilere hedef olmaktadır. Ilk tereddütler Birleşik Devletler'de başlamıştır. Amerikan 'hûkûmeöerdışıörgütieri' tarafından çevre sa- vunması için başlatılan kapsamh hareket, baş- ta gösteri dünyası profesyonelleri olmak üze- re Fransız karnuoyunu da uyandırmıştır. Gösteri dünyası 1993'teki GATT görüş- melerinde büyük mücadele sonucu kopanla- rak elde edilen 'Fransız kültürel tstisnasınm' AMI tarafmdan ortadan kaldmlacağmdan en- dişe duymaktadır. Hareket kartopu etkisiyle giderek büyümüş, kültür odaklannın ardından solun sözcülerinin de Fransız sinemasını teh- dit eden. Avrupa Birliği'nin politik ve ekono- mik bütünleşmesini özgürce sürdürmesini engelleyen. yatınmlan çekmek için çevrenin korunmasi ya da sosyal normlarda daha hoş- görülü olunması egilimini harekete geçirme- si tehlikesini içeren bu tasanya karşı çıkma- sınayoi açmışh. Söz konusu olan, öncelıkle 'kültürel isris- nadır'. Kaleme almdığı şekliyle metin, eğer yürürlüğe girerse. Avrupa kültür yatınmlan- na ayncalık tanıyan ve onlan koruyan tüm ku- rallar yasadışı olacaktır. AMl'ye karşı isya- nın ön saflannda savaşan eski Kültür Baka- nı Jack Lang'ın da açıkladığı gibi 'Sinemayı Destekieme Fonu. baş rakibi Holhvvood'u fi- nanse etmek zorunda kalacaktır.' Ama tasan, kültürel yatınmlann smırlan- nı geniş bir biçimde aşmaktadır. Salt dünya mal ve hizmetlerinin ticaretini serbestleştiren ve Dünya Ticaret Örgütü'nün (OMC) doğu- şuna yol açan anlaşmadan esinlenen AMI, uluslararası özel yatınmlan, konuk olduğu ülkelerde ulusal politikalann çıkarabilecek- leri bazı güçlüklerden anndırarak dünya eko- nomisinin serbestleştirilmesini benimsemek- tedir. Teknik olarak nitelendirilen tartışmala- nn politik alana kayması ve onu izleyen med- yalaşma, şimdilik Amerika'nm serbestleştir- me ve Avrupa kalesini zorlama girişimlerinin hakkından gelmiş görünmektedir. Şubat sonunda OECD'nin merkezi Muet- te Şatosu'nda yapılan yüksek düzeydeki top- lantıda Fransızlar, Belçikalılan, Kanadalıla- n ve ltalya'yı kültürel istisnanın korunması yanında yer almaya ve en azından kâğıt üze- rinde de olsa. GATT görüşmelerinde imzala- nanlann geçerliliğı konusundakı girişimle- rinde birkaç uygulamayı başardılar. Tartış- malarda. aynı zamanda. sosyal damping ve çev- renin korunmasıyla ilgili sorunlarda da ÜCT- teme gerçekleşti. Bukortudahedef, ülkeler ara- sında yatınmlan çekmek için sosyal normla- nn ya da çevrenin korunmasıyla ilgili kural- lann hafifletilmesinde rekabetin yasaklan- masıydı. Bunakarşılıktartışmalar,Amerika- lılara, Küba. tran ya da Libya gibi ûlkelere ya- tınm yapan kuruluşian cezalandırma hakkı veren Helms Burton ve D'Amato yasalan konusunda bütünüyle çıkmaza girmiştir. Av- rupa Birliği. Washington'un D'Amato yasa- stna ayian davranış içinde gördüğü Total şir- ketıni cezalandırmaya karar verirse, görüşme- lerin tümünden çekileceğini açıklamıştır. Ay- nca Avrupahlar 'Avrupa tercihinin" korun- masmın, yani yatınmlar konusunda AvTupa şirketlerinin üçüncü ûlke şirketlerinden fark- h muameleye tabi tutulmasından vazgeçme- ye niyetli olmadıklannı da belirtmişlerdir. Son anlaşmazlık noktası ise görüşmelerin çerçevesi ile ilgilidir. Fransa'ya yapılan 112 milyar franklık doğrudan yatmma karşılık, Fransa'nın yabancı ûlkelere yönelik doğru- dan yatınmlan 156 milyar franktır. Bu yüz- den Paris, oyunun kurallannın açık bir biçim- de belirlenmesinden yanadır. Ama gelişmek- te olan ülkeleri de içine alan Dünya Ticaret Orgütü yerine salt gelişmiş ülkeleri kapsa- yan OECD'nin seçimi, Paris'in gözünde bu yeni yasal çerçevenin kapsamını sınırlamak- tadır. OECD'nin hedefı, örgütün 27 ve 28 Ni- san'daki yıllık bakanlar toplantısına sunula- bilmesi için yeterince geliştirilmiş bir metnin hazır duruma getirilmesidir. OECD'nin gö- rüşmecileri, martta süreye uyulmayacağını kabul etmişlerdi. Ancaktasandan vazgeçile- ceği kesin değildi. Aynca sürenin bitimi yak- laştıkça AMI'nin pohpohçulan yeniden ses- lerini yükseltmektedirler. 13. Paris Film Fes- tivali fırsatiyia sola ve sağa mensup Fransız siyasal sorumlulan küreselleşme sonucu 'tek bir kültür modelinin' ortayaçıkmasım engel- lem-;k için çok taraflı yatınm anlaşmasma set çekilmesi yönünde yeniden çağnda bulun- muşlardır. Ne var ki, tehdit sanıldığı kadar ya- km değildir. Ay sonundabakanlara sumılacak olan, bir metinden çok, bir çalışma takvimi- dir. Buna göre doğrudan yahnmlarla ilgili anlaşma belirsiz bir tarihe ertelenecek ve görüşmelerin yeniden Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde sürdürülmesi önerilecektir. BabetteStern (Le Monde) DEĞİŞEN DÜNYADANHUSEYIN BAŞ Avrupa 'da Neofaşizm F ransız Demokrasisi İçin Bir- lik'in (UDF) yöneticileri. Ulusal Cephe'nin (FN) ne- ofaşjst seçilmişlermin o\ la- nnı kabul etmekle Cumhuriyet İçin Bir- lik (RPR) dahil sağın tümünün derin bir çürüme içinde oiduğunu gösterişli bir bi- çimde gözler önüne sermiştir. Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden beş ay sonra, "sosyal kınlmanın" tespi- ti üzerine temellendirilen programını inkâr edip 1995 Kasımı'nda ultralibe- ral bir politikanınbenimsenmesİNİe or- taya çıkan dönüşün ardından sağın arı- za yaptığı. pusulasız. doktrinden yoksun vekimliksiz duruma düştüğübilinivor- du. Meclisin. devlet başkanı tarafından feshinden sonra 1997 Mayıs yasama se- çimlerinde hezimete uğraması. yöneti- cilere karşı güven yitımine ve parti av- gıtında yozlaşmaya yol açmış. liderden. örgütten veprogramdan yoksun. bel ke- miksiz kalan sağ. dokunaklı bir "re- form" arayışına girmişti. Böylesi bir büyük kanşıklığın önce- den sezilmemesi olası mıydı? Hayır. çünkü 80'li yıllann sonunun eşiğinde üç olayın solda neden olduğu şok üze- rinde çok durulmuştu: Berlin Du\an"nın yıkılışı. Körfez Savaşı ve Sovyetler Bir- liği'nin parçalanması. Bu olavlar So- ğuk Savaş (1948-1989) ve sava'ş sonra- sı dönemini (1945-1991) belirliyordu. Oysa bu tarıhsel dönemın. her yerde pa- radoksal bir biçimde ne>apacağını bıl- mez duruma gelerek yönünü şaşıran sa- ğa bıraktıklarının altı yeterince çizılme- mişti. Hırisriyan demokrasisının 1991den sonra parçalanıp un ufak olması ya da Ingiliz muhafazakârlannın 1997'de ta- rıhlerinın en ağır yenilgisine uğraması rastlantı mı\dı? Almanya ve Ispan- ya'nın dışında sağ. A\rupa Birliği'nde hiçbir ülkede tek başına iktidar değildir. Bu örselenmeye çağdaş üç büyük de- ğışimintoplametkilerideeklenirse:tek- nolojik (enformatik \e sayısal), ekono- mik (küreselleşme \e fınanslaşma) ve sosvolojik (kitlelerin dışlanması. kim- lik bunalımı. erkın değişimi) her alan- da. her şe> öylesine altüst hale gelmiş- ti ki. sağ. küreselleşmeyle övünürken (tıpkı sol gibi) şaşkmadönmüş. perspek- tif sunamaz olmuştur. Öte yanda. bu de- ğışimler\e liberal A\rupa'nın>apılan- ması için ekonomik \e politik krizler. eşit- sizliklerin patlamasına \ e işsizlik \ e kit- lesel yoksulluk gibi afetlerin ortaya çık- masına \ol açmıştır. A\ rupa Birliği bün- yesinde yaklaşık 18 milyon işsiz ve 50 nıilyon yoksul bulunmaktadır. Doğal bir biçimde de şiddet artmakta. şurttaşlar. çıkarcılık ve \olsuzlukla suçlanan siya- sal otorite tarafından kaderlerine terk ediidiği duygusu ve genel güvensizlik ortamında çileden çıkmaktadır. Korku \ e karmaşadan oluşan bu eko- nomik ve sosyal çürüme ortamında fa- şist akım içinde yer alan partiler. önem- lıölçüdeıvmekazanmışlardır. Avustur- ya'da JoergHaider"in liberal partisi oy- ların yüzde 22'sinı elde etmiş \ e 41 mil- letvekillifii kazanmıştır; Norveç'te Carl Igar'ın "Ilerleme Partisi" oyların yüz- de 15i venıeclisteki25temsilcisiyleül- kenın ikinci büyük politik gücü haline gelmiştir: Italya'da GianfrancoFini nın "Ulusal İttifakr oylann yüzde 15.7'si- ni elde ederek 53 milletvekilliği sağla- mıştır. Belçika'da Flaman FiBp Dewin- ter'in \laams Blok'u. oylann yüzde 12.3'ünü alarak federal parlamentoda 11 sandalyeye sahip olmuştur. Fransa'da Jean-Marie Le Ptn'in Ulu- sal Cephe'si kan ve toprak kültü. ulusun etnik olarak \enıden vapılanması v e gü- vensizlikle savaş bahanesiyle otoriter bir rejimin kurulması. gelir üzerinden ver- gide köklü indirim. ekonomik koruma- cılığa dönüş ve kadınların ev işlerine dönmesi ve Fransızlara verilmesi gere- ken iş v e görev lerin boş hale getinlme- si için üç milvon yabancının sınır dışı edilmesini önermektedir. 1996 tarihli bir araştırmaya göre. Fransızların dört- te birinden fazlası. Ulusal Cephe"nin düşüncelerini paviaşmaktadır (1). Petainizmin ve Nazilerle işbirliğinin mirası. "Ceza>ir Fransı/Janndır" nos- taljisiv le beslenen bu parti (Nazilere di- ren^ten gelmeven tek parti) durumu maskelemeye yönelik bazı önlemler dı- şında. ırkçılığını yabancı ve Yahudi düş- manlığını afise etmekten geri durmamış- tır. Bu pani aynı zamanda cumhuriyet- çi değerlerin de inkânnı temsil etmek- tedir. Ama çoğu politik formasyonlann aksine sınıflar arası bir partidir. Safla- nnda burjuvalar. proleterler. küçük pat- ronlar v e işsizler yer almaktadır. Zor du- rumdaki mahallelerle. sıkıntıda olan in- sanlarla dayanışma ve sıcak ilişki için hazır venazırdır. Militanları.birzarhan- larkomünist militanları belirleyen sada- kat ve fedakârlık örneği vermektedir (2). Çeşitli seçimlerde yüzde 15in üze- rinde oy toplaması bu yüzdendir. Bazı bölgelerde (Provence- Alpes-Cote d"Azur, Alsace) etkileri giderek arrmak- tadır. Sol seçmenler Ulusal Cephe'ye oy verirken. sağdan gelen militanlar da on- lara katılmakta tereddüt etmemektedir. Araştırmalara göre Ulusal Cephe'nin kadrolannın sadece vüzde 1 'i aşın sağ- dan. buna karşılık aşın sağa oy veren- lerin yüzde 4O'ı De Gaulle'cü akımlar- dan gelmektedir (3). Bazı siyasal kişi- likler artık Ulusal Cephe'nin açıkça ya- nında ver almaktadır. FrançoisFuret'nin ve Stephane Courtoisnın "Komüniz- min Kara Kitabı"nın kötülemelerine da>anarak sosyalist partiyi. komünist- lerle ittifak yapmakla suçlamaktadır. Michel Poniahmski. "Avnıpa'da mil- yonlarca insanı kadeden komünisrterin ovlannı kabul etmek. Ulusal Cephe'nin oylannı kabul etmekten çok daha ah- laksı/lıktır" demektedir (4). Bu türbirdüşünceyle 30'lu yıllann ba- şında Almanya"da geleneksel sağ parti- ler. kendilerini en göz alıcı giysileriyle takdim eden Nasyonel Sosyalist Par- ti'yi müttefik olarak görmüşlerdir (5). Sonrasında sağ partilerin ve demokra- sinin başına gelenler biliniyor. Ignacio Ramonet (Le Monde Diplomatıque) fl) Le Monde, 13 Sisan 1996. (2) \iark Hıınter. Ulusal Cephe'de Bir Amerikalı. Stock, Paris 1998. (i) Sofres. Kamuoyumm Durumu 1991. LeSeuiI, Paris 1991. 14) Liberation. 20 Marl 1998. (5) Klaus Mann. Dönemeç, Solin, Paris 1985, sayfa 329. Rusya 'da oyunun sonuoris Veltsin'in başbakan adayı Serge> Kiri- \enko'nun. parlamentonun alt kana'dı Du- ma'da. iki kez art arda yenilgıye uğradıktan sonra. üçüncü ve son turda gerekli çoğunlu- ğu sağlamasıyla üç haftadır süren kriz aşılmış görü- nüyor. Bunda. Yeltsin'in, vetkisini kullanarak Duma'v ı feshedeceğı tehdidınin belli bir pav ı olduğundan kuş- ku yok. Ne var ki "zaferden" sonra Rus medvasının. sağlık durumupek parlak olmayan Boris Yeltsin'ı u ül- kenin en güçlü adamı" ilanetmesindeki çelişkı göztır- malıyor. Aslında burada çelişkili bir durum belki de yok. Cünkü. Rusya'nın sağlık durumu da tıpkı •'güç- lü lideri" gibi. parlak olınaktan oldukça uzak. Başbakan Çernomırdin'in geçen 23 Mart'ta Yeltsin tarafından beklenmedik bir biçimde tüm kabinesı ile birlikte görev den almmasından bu yana. Rusya'da ik- tıdar savaşı. içinden nasıl ve ne zaman çıkılacağ! bi- linmeyen Bizans usulü bir Mmbroglio'ya dönüşmüş bulunmaktadır. Boris Yeltsin. hatırlanacağı gibi. dev Gasprom'un güçlü patronu Çernomırdin ve kabinesini. görünürde. "işçi \« memurlara" olan eskı borçlannı ödemev i ba- şaramadığı ve "reformlan'" gerçekleştirmede yavaş kal- dığı için görev den almıştı. Oysa. bu gerekçelerin ne birincisi ne de ikincisi gerçeği vansıtmaktadır. Zira baş- kan.nedenli hastaolursaolsun. Yeltsın'in veliahtının yine Yeltsin olmasında kararlıdır. Bu nedenle de Çer- nomırdin gibi bir rakibin devlet aygıtının başında bu- lunması. sakıncalıdır. Buna karşılık. genç ve dene- yimsiz bir Kiriyenkoen azından şimdilik. ciddi bir ra- kip olmaktan uzak görünmektedir. Ciddi Le Monde'un manşetinde Boris Yeltsin. çev - resinde. bizzat kendisi tarafından yaratılan "gnıpla- nn" siyasal çıkar kavgalarının "oyuncağı"' durumun- dadır. \'iktor Cernomırdin'in görev den alınmasının üzerinden üç hafta geçmesine karşın. Kiriyenko'nun başbakanlığının. o da ancak feshetme tehdidiyle 24 Ni- san'da onaylanmasının ardındaki savaş. rejimin için- de dev indiği çok daha ağır bir bunalımın sadece gö- rülebilen bölümünü oluşturmaktadır. Hasta başkanın gölgesinde. oligarşi. büyük baskı grupları ve çeşitli "Idanlar". birbırleriyle kıyasıya savaşırken. Bons Yelt- sin'ı kendi si>asal ve ekonomik çıkarları yönünde et- kilemenin hummalı çabası içindedirler. Onay için ge- rekli çoğunluğu iki kez sağlayamayan genç başbakan adayının. Duma'nın aritmetiği zerrece değişmediği- ne göre. nasıl olup da 3. turda ona> aldığı sorusu dü- şündürücüdür. Bunda başkanın "feshetme tehdidinin" payı bulunduğundan kuşku yok. Aynca ılımlı bir ko- münıst olan Duma Başkanı GennadiSeleznev"ın. ret- le sonuçlanan 10 ve 17 Nisan ovlamaları sırasında "Benim için Duma'yı konımak ve görev sütrsinin so- nuna kadar çalışmasını sağlamak. bin kez daha önem- üdir" dıyerek onay için >oğun çaba harcamasını da unut- mamakgerekir. Keza.oylamanın gizli yapılmasının pa- \ ı da gözardı edilmemelidir. Daha da kötüsü. çok cid- di ltogui(Bilanço)dergisininönesürdüğüne göre. son oylama öncesi. tıpkı Batı demokrasilerinde görüldü- ğü gibi "oy pazarlarT kurulmuş v e söz konusu pazar- da "o\lar" 5'i peşin. kalanı oylamadan sonra olmak üzere 10 bin dolara alınıp satılmıştır. Yeltsın'ın "za- feri" başından bu yana Kiriyenko'ya direnen ve Du- ma'da müttefikleriv le birlikte 213 sandalyeye sahip bu- lunankomünistleridekarıştırmıştır. Partini liderin Zi- yuganov.K.iriyenko"yao> veren I2milletvekilinin ih- raç edilmesini gündeme getirmiştir. Ama komünist- lerin 3. turdaki kararsız tutumlarının ardındaki asıl gerçek. Duma'nın şu sırada feshinin Yeltsin'in işini ko- laylaştıracağı korkusudur. Zira böylesi bir olasılıkta Yelt- sin. yeni bir Duma seçimine kadar ülkeyi dilediği gi- bi "kararnamekrle" yönetecek, örneğin fonlara el ko- vacak. toprak reformuna girişecek. devletin boşalan kasalarını doldurmak için yeni özelleştımıelerle kamu- nun elinde kalan son zenginlikleri (büyük grupların ele geçirmek için birbirlerini yedikleri dev petrol ku- ruluşu Rosneft) "doğal tekeller reformu" maskesı al- tında yok pahasına satıp savacaktır. komünist partisi- ninbaşkanlıkseçimlerinebirjıl kala Yeltsin'eböyle- sine birkoz vermesi beklenemezdi. Son oylamada faz- la direnmemelerinin. giderek daha uzlaşıcı bir tutum sergilemelerin ardında. büyük bir olasılıkla. yukarıda sözü edilen endişeler rol oynamıştır. Reformist muhalefet hareketı Yablokonun lıderi Yavlinski'nin. olup bitenleri "Bu demokrasi değil, Bi- zans" diye nitelemesi. kuşkusuz. boşuna söv lenmiş söz- ler değil. Tüm krizboyunca resmi tavırların yanı sıra kulislerde Bizans'a rahmet okutan oyunlar sahnelen- ıniştir. Nitekim, geçen salı, Rus basınında oligarşinin önde gelen güçleri. sanayi. medya ve finans impara- torluklannın siyasal mücadeledeki aktif rolleri birbi- ri ardından manşetlere yansımıştır. Banka devi Madi- mirPotanin'ın denetimindeki Komsomolskaya Prav- da ile Moskova Belediye Başkanı Yuri Luykov'un Moskovski Komsolomets gazetesi. Yeltsinin şimdi- lerde ivicegözdcndüşeneski dostu vebirkısımbası- na göre de "başkan \e ailesi"nın "cebi" finans impa- ratoru Boris Brezevski'vı. Yeltsin'e savaş ilan etmek. özellikle de Dumada 50 sandalyeye sahip bulunan aşın milliyetçi Vladimir Jirinovski'nm milletvekille- rine Kiriyenko'ya ret oyu vermeleri için "rüşvet" ver- mekle suçlamışlardı. Brezevski'nin hedefi ikiydi. Bi- rincisi. geçmişte önünü kesen BorisNemtsov ve Ana- toli Çubavis'in etkin bir görev e getirilmesini önlemek, içıncisi ise zaman içinde. doğal tekelini (gaz. elektrik, demiryolları) ele geçirmekti. Finans dev i. özellikle de 23 Man'ta görev den uzaklaştınlan Cubayisin. bu kez, Ruselektnktekeli Birleşik Enerji Sistemleri'nin(SEV) yönetimine getirilmesinden endişe duyuyordu. Brezev s- kı. gerçi gözden düşmüştü. Ama konunun çoğu uzma- nının da altını çizdiği gibi. Yeltsin'in hoşuna gitse de gitmese de. bundan böyle Rusya'da büyük politika yapmayı düşleyenler. bunu Brezevski'den destek sağ- İamadan gerçekleştirmelerinin olanağı yoktur. Boris Yeltsin. yarattığı canavarın hışmına uğrayan politika- cılann ne ilki ne de sonuncusudur. Açıkça görülen odur ki Rusva'da. üç beş yıl gibi kı- sa sürede ülkenin tüm zenginlikleri ^eltsın ve ekibi ta- rafından, gümüş tepsi üzerinde. bir avuç aç gözlü "hır- sız barona". vırtıcı bankalara. spekülasyon ustası fi- nans devlerine. medya azmanlanna. deviet-mafya soy- gun ortaklıklarına. yok pahasına satılıp savılmıştır. Bugünkü traji- komik mücadelenin ve politik krizin ardında olan. kamunun elinde kalan son zenginlikle- rin talanındaki rekabettir. Onca çabaya karşın hâlâ dünyanın ikinci nükleergücü durumunu sürdüren Rus- ya, bugün muazzam zenginliklerine. olağanüstü biri- kimlerine karşın. ekonomik açıdan. işçi ve memurla- rının eski borçlannı bile ödeyemeyecek ölçüde sıkın- tılıdır. Su andaki tek umudu. IMF'den gelecek. ne var kı sürekli vokuşa sürülen. kredilerde ve son kalan kamu mallannın satışındadır. Dünya siyasetindeki et- kisi ise ne yazık ki tılsımlı deri gibi giderek küçülüp durmaktadır. HÜSEYİN BAŞ Türkiye AB'ye başvurdu Yunanistan'dan Ege'de yeni tahrik ANK.\RA (Cumhuri- yet Bürosu)-Türkiye. Yu- nanistan'ın Ege'deki aidi- yeti belirsiz adacıklan Av- rupa Birliği'nin (AB) Çev- re Koruma Programı'na alma inisiyatifini engelle- me girışimlerini başlattı. AB Komisyonu ve AB ül- kelerine bu konuda bilgi veren Türkiye, Yunanis- tan'ın amacının Türkiye ile AB'yi karşı karşıya ge- tirmek oiduğunu kaydettı. Dışişleri Bakanlığı Söz- cü Yardımcısı Sermet Ata- canh, dün düzenlediği ba- sın toplantısında. kendisi- ne yöneltilen bir soru üze- rine Ege'de egemenliği uluslararası antlaşmalarla Yunanistan'a verilmemiş ada. adacık ve kayalıklar oiduğunu belirterek "Tür- kiye bu sonınun. diğer Ege sorunlaiTVla birlikte önce- likle görüşmeler yoluyla çözümlenmesi gerektiğini açıklanuş vt N unanistan'ın bu coğrafi formasyonlar üzerinde girişebileceği tek taraflı eyletnleri kabul et- meyeceğini v e bunlann ai- divet bakımından hiçbir hukuki sonuç yaratma>"a- cağını kamuoyuna duyur- muştur" dedi. Atacan. \'u- nanistan'ın son zamanlar- da yeni oldu bittiler peşin- de koştuğunu belirtti. Yunanistan. Egedeki 14 adacık ve kayalık üzerin- de 'kuş gözlem evi' kur- maya çalışıyor. Bu göz- lem evlerini AB progra- mına almak isteyen Yuna- nistan. böylece hem bu adacıkların kendisine ait oiduğunu kanıtlamayı hem de Türkiye ile AB'yi kar-- şı karşıya getirmeyi amaç- lıvor. Ehlibeyt sonuç bildirgesi Kurultay dan TV ve üniversite karan İstanbul HaberSenisi- '2. Ehli be>1 Kurultayi So- nuç Bildirgesi'' yayımlan- dı. Sonuç bildirgesinde. Türkiye'deki Alevi-Bek- taşi inanç toplumunun var- lığını cumhuriyetin kuru- cusu Mustafa Kemal Ata- türk'e borçlu olduğu vıır- gulanarak "Cumhuriyetin temel kazanımlannın so- nuna kadar savıınucusu- yuz" denildi. 43ülkeden 105 temsil- ci ile yurtiçinden 272 va- kıf, dernek, bilim adamı. yazar ve ozanın katıldığı 2. Ehlbeyt Kurultayı'nın sonuç bildirgesi dün ya- yımlandı. Divan Başkanı Ferma- ni Altun imzasını taşıyan bildirgede 'dünya ehlibeyt dayanışma birtiginin' oluş- turulması. 'ehlbeyt ünrver- sitesinin'kurulması. "ulus- lararası ilişkiler. bilim, kül- tür ve eğitim komisyonu- nun' kurulması. 'yüksek sivasi istişare kunilu'nun kurulması. Ehlbeyt Vak- fı'nın tüm Alev i kuruluş, dernek. vakıf ve bilim adamlannın ana çatısı ola- rak kabul edilmesi ve bir televızyon kanalının ku- rulması karara bağlandı. Bildirgede Diyanet Işle- ri Başkanlığf nın özerk- leştirilmesi ve zorunlu din derslerinin kaldınlması da istendi. Kararın iptali istendi Dikimevinde komik işten atılma nedeni tstanbul Haber Serv isi - Türk Harb-lş Sendikası Ge- nel Başkanı Izzet Çetin. KKK 1 No'lu Dikime- vi'n'de. işveren vekili ko- numundaki kişilerin. ye- mek tepsilerini kaldırma- malarına tepki göstererek yemek tepsilerini kaldır- mayan işçilerin evlemi- ninin. 8 sendika temsilci- sinin işten atılmasına gerek- çe olarak gösterildiğini be- lirtti. Aynı gerekçeyle 3 temsilcinin de sürgün edil- diğini kaydeden Çetin. iş- lemin iptali için Çalışma Bakanlığı'na başvurdu. Çetin. İstanbul 1 No'lu Dikimevi'nde 17 Nisan 1998 tarihinde iş akitlerı feshedilen 8 sendika tem- silcisi ile Sıvas 4 No'lu Di- kimevi'ne nakledilen 3 temsilciyle ilgili işlemle- rın, İş Yasast ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine avkırı oiduğunu savundu. İşçilerin geri alınması talebiyle Genel Başkan Iz- zet Çetin ve Genel Eğitim Sekreteri Alaattin Kara- han imzasıv la Çalışma Ba- kanlığı'na verilen başvu- rudilekçesinde şöyle denil- di: "Son dereee basit ve ki- şisel sürtüşmelere davalı fi- iller. toplu iş sözleşmesi ve yasa hükümleri karşısında hiçbir zaman hizmet akdi feshi gerekçesi olamaz." Duruşmaya devam edildi Topal davası Susurluk raporunu bekliyor İstanbul Haber Servisi- Kumarhaneci Ömer Lüt- fii Topal'ın öldürülmesi da- vasında mahkeme heyetı aylar öncesi açıklanan ve basında da yer alan Ba^- bakanlık Teftiş Kurulu Baş- kanı KutJu Sa>aş tarafından hazırlanan Susurluk rapo- runun mahkemeye gönde- rilmesini bekliyor. Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesfnde dün yapı- lan duruşmaya Susurluk davasından tutuklu bulu- nan SamiHoştan'latutuk- suz sanıklar Topal'ın orta- ğı AB Fevzi Bir. özel tim- ciler Ayhan Çarkın, Er- can Ersoy, Oğuz Yonılmaz ve Mustafa Altunok ilesi- gortacı Serdar Özbağ ka- tıldı. Mahkerne heyeti, müşteki olarak dinlenilme- si kararlaştınlan Topal'ın çocukları Serdar Murat Topal \e Elif Topal'ın yi- ne duruşmaya gelmedik- lerının görüİmesi üzerine bu kişileri mahkemeye ge- tirmeyen güvenl ı K ku\ \ et- leri hakkında suç duyuru- sunda bulunulduğunu anımsattı. Bu kişilerin bir sonraki duruşmada hazır bulundurulmalanna ve Su- surluk raporunun beklen- mesine karar \eren mah- keme heyeti duruşmayı er- teledı. İki gün sürecek Harp Akademileri'nde 'Avrasya Sempozyumu' İstanbul Haber Servisi - Harp Akademileri Komu- tanlığı, Türkiye'nin Kaf- kasya. Ortadoğu ve Av- rasya daki önemini tartış- maya açmak amacıyla bu- gün "Avrasya Sempozyu- mu" başlıklı bir toplantı düzenliyor. İki gün sürecek olan sempozyuma çok sayıda siyasetçi, işadamı. gaze- teci, üniversite öğretim üyesi. sanatçı, emekli ge- neral v e büyükelçinin ka- tılması bekleniyor. Sem- pozyuma daveî edilenler arasında Türk cumhuri- yetlerden sorunlu Devlet Bakanı Ahat Andican. Enerji Bakanı CıımhurEr- sümer. ANAPGenel Baş- kan Yardımcısı Agâh Ok- tay Güner. ANAPIstanbuf Milletvekıli Bütent Akar- calı. TBMM Dışilişkiler Komisvonu Bajkanı Mu- rat Karayalçın. gazetecikr. işadamlan. eskı f-eneraller de yeralıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle