14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24NİSAN1998CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 17. Uluslararası îstanbul Film Festivali'nden: Marius ve Jeannette, Soğuk Büfe, vb... 13 KEDt GOZU VECDt SAYAR Dk gürılerinfilmlerindenseçmeler Piyasanın bu yıl nedense rekabete girişmeyip Baharatlı Kızlar'lı, Ölümcül Dövüş'lüdandik örneklerle meydanı iki haftalığına baştan teslim ettiği 17. Uluslararası Îstanbul Film Festivali, ufaktan ufaktan hızlanıp giderek ısınıyor. Güzelim bahann, yerini kapalı, yağışlı havalara bırakmasını da çaresiz sineye çeken sinemaseverleri yine o salondan bu salona, o seanstan bu seansa koşuşturarak tatlı telaşlara gark eden festivaiimiz; klasiğinden uluslararası festivallerden seçilmiş en yeni filmlere, ustasından dünya sinemasının gelecek vaat eden genç yıldızlanna kadar uzanan geniş yelpazesiyle, yoğun programıyla, meraklısının günlerini. gecelerini dolduruyor bir kez daha. Festivalin ilk beş gününden seyredip aklımızda kalan filmlere ilişkin yazarken eskiden görmüş olduğumuz bildik ustalan, klasikleri bir kenara ayınp özellikle bizi yaman meraklandıran kimi yeni film ve yönetmenlere yöneldiğimizi. kişisel olarak yeni 'keşiflere öncelik verdiğimizi belirtelim. Bu bağlamda son keşfimiz de ilkin adıyla da bizde sempatik çağrışımlar uyandıran, Ermeni göçmeni babadan olma, Alman anneden doğma. Fransız yazaryönermen Robert Guediguian (Gedikyan) oldu. at geçinen, yıllardır eline erkek eli değmemiş, bahtsız dul Jeannette"i (Yönetmenin lise aşkı. yıllardır hayatını paylaştığı kansı ve gözde oyuncusu Ariane Ascaride bu rolüyle en iyi kadın oyuncu Cesar'ını kazanmış). mini minnacık evini boyamak için fabrikadan arta kalmış iki kutu boyayı araklarken yakalıyorfilmin başında. Yıllar önce çimento fabrikasında çalışırken ölmüş bir işçinin kızı olan ve artık kırklı yaşlarıru süren, kalbi boş Jeannette'le, sonradan boyalan ona hediye eden, kibar Marius'ün gönül ilişkisini, Jeannette'in çocuklanyla komşularından oluşan ve öykü geliştikçe daha iyi tanıdığımız maya. bağlanmaya ilişkin çocuklan aydınlatan, her konuda tam bir Brechtkahramanı gibi özlü laflar eden, Caroline'e yıllardır vurgun, öğretmen emeklisi, Justin'e (Jacques Boudet) ve Jeannette'in gazetecilik öğrenimi görmek iizere yuvadan Paris'e uçacak olan gencecik, akıllı, güzel kızı Magali'den (Laetitia Pesenti) oruç tutmaya kalkışan, kafası karışık, küçük oğlu Malik'e (MUoud Nacer) kadar uzatılacak bu kahramanlan da birer ikişer izleyip tanıyoruz fılm sakin sakin aktıkça. JeannetteMarius çiftinin yanı sıra. Jeannette'i dik durmadığı gerekçesiyle kasiyerlik işinden eden. yifle seyredilen, güzelim bir filme dönüştürüyor sonuçta. Marsilya'da geçen, eski Marcel Pagnol filmlerinden farklı 'Marius ve Jeannette', komşuluk ilişkileri, dayanışma, aile. gönül ve para sorunlan çevresinde gelişen, dramatik çatısı gevşek ama sağlam çatılmış, daha çok Eric Rohmer'ın ahlak masallarına yakın duran. meraklısına keyif veren, ütopik. melankolik ve komik bir özgün deneme etkisi bıraktı üstümüzde. Bu mutluluk arayışı ve dayanışma masalı filmdeki avluyu çınlatan kahkahalann ve neşenin giderek seyirciye desirayet ettiği 'Marius ve Jeannette', meraklısının belleğinde sini keskin bir fars üslubuyla ele alarak gitgide beton cangıla dönüşen Paris'te modern hayatın yabancılaştınp ahlakını bozduğu üç kahramanın sürekli ve soğukkanlı bir şekilde adam öldürdüğü, karanlık bir öyküyü aktanyordu. Fransız sinemasının tabulan yerle bir eden, anarşist ve aynksı yönetmeni Blier'nin acı alayla yüklü. mizahi, dikenli, ürkünç ve absürd üslubuyla. le izleniyordu 'Borunu Ottür', baştan sona. Isa'ntn Yasamı 1997'de birzamanlann son derece prestijli ödülü sayılan Jean Vigo ödülüyle taçlandınlmış 'La Vıe De Jesus İsa'nın Yaşamı'. felsefe eğitiminden gelen yeni bir sinemacının ilk filmiydi ve Fransız taşrasının boğucu, ırkçı atmosferini yansıtıyordu. Flandresyöresinin Bailleul adlı birkasabasında, 'cafe' işleten annesinin bakımında, hekim kontrolünde tedavi görüp ilaçlannı alarak yaşamını sürdüren, Freddy adındaki saralı bir gencin (sinemanın görüp göreceği en itici tiplerden biri David Douche) öyküsü olarak özetlenebilecek 'Isa'nın Yaşanu'nda, yeni yönetmen Bruno Dumont'un natüralist tavn belirgindi. Taşra kasvetinden. ırkçılıktan, cehaletten, nefret ve kine dönüşen bir saflıktan ve sara nöbetlerinden geçilmeyen, mobiletlerin ya da ispinoz ötüşlerinin yanştırıldığı. duygulann sürekli bastınldığı fılmde, genelde mobilete atlayıp arkadaşlanyla birlikte kırsal yöreyi turlayarak gezip duran saralı delikanlımızın, adeta her dakika öpüp kokladığı, annesinin nezaretinde ya da açık havada, kırlarda habire seviştiği. Marie adında (Marjorie Cottreel) sanşın, seksi birde sevgilisi vardı. Derken göçmen bir Arap gencinin (Kader Chaatouf). nerdeyse gözleriyle yediği Marie'ye fena halde asılmasıyla ve Marie'nin de bu ilgiye cevap vermesiyle olaylar çığnndan çıkıyor \ e nefret. kın ve intikam duygulanna boğulan saralı Freddymiz. boş gezenin boş kalfası arkadaşlanyla birlikte Arap gencinin kanına giriyordu finalde. Taze yönetmen Dumont'un, zombiye dönmüş, AIDS kurbanı bir genç. şişman kıza elle sarkıntılık.epeyce 'hard' kaçmış sevişme sahneleri gibi beylik klişelerden de seyirciyi yoksun bırakmadığı(!), oldukça gerçekçi kotanlmış, bu 'ilkfilm'denemesi, içerdiği tüm antipatiye karşın düşündürücü ve ilginç nitelemesini hak ediyordu yine de. Borunu öttür Festivalin açılış filmi olan •BrassedOffBonınu Öttur', son yıllarda, Thatcher döneminde, Demir Leydi'nin yumruğunuyi 'Marius ve Jeannette' ya da mutluluk düşü... Festivalin ilk beş gününü geride bıraktığimızda yazdığımız bu yazıya. seyrettiklerimizin arasında şimdilik bizi en çok etkileyen 'Marius ve Jeannette1 filmiyle girmek kaçınılmaz. 'Marius ve Jeannette' (ya da jenerikteki ikinci adıyla 'Robert Guediguian'dan Bir Estaque Masalı") filmi. 1953 Marsilya doğumlu. sosyolog. Komünist Parti'nin eski militanı, emekçi aile çocuğu, Ermeni asıllı bir Fransız yazaryönetmenini tanıtıp sevdirdi bize: Robert Guediguian. Politikanın yarattığı düş kınklıklanndan kurtulmanın yolunu, 1980'li yılların başında kapağı sinemaya atmakta bulan Guediguian. uzun yıllardan beri Paris'te yaşıyor ama şimdiye dek yaptığı 8 filmini de doğup büyüdüğü Marsilya'da. çocukluğunu geçirdiği. çok iyi bildiği mekânlarda, çoğu eski arkadaşı olan. oyuncu, teknisyen dostlanyla, düşük bütçelerle çekmiş. Marsilya'da, emekçi sınıfın oturduğu, daracık, küçücük sokaklanyla tanınan. yogun Akdeniz atmosferinin duyumsandığı, popülerbanliyö semti Estaque'da yaşayan, hayatın darbelerinden nasibini bolca almış, ancak yine de toplu bir dayanışma içinde. omuz omuza vererek ayakta kalabilmenin üstesinden gelmiş bir grup "kenann insam'nın sıcacık portresini çiziyor 'Marius ve Jeannette'. Bir ayağını sürüye sürüye. terk edilmiş. metruk bir çimento fabrikasına bekçilik eden. taklidini yaptığı topallığı gitgide benimsemiş. sarhoş olarak direksiyon >alladığıbirtrafikkazasındakanstyla iki çocuğunu yitireli beri içkiden de uzak duran, sessiz sakin. babayiğit. yakışıklı Marius (Yönermenin çocukluk arkadaşı, sürekli oyunculanndan Gerard Meylan). biri vaktıyle kaçmış, Müslüman Ajap olan, öteki de bir iş kazasına kurban gitıniş. iki kocadan doğma iki çocuğunu bir süpermarkette kasiyerlik yaparak büyüten. kıt kana m estivalin ilk günlerinden bizi en çok etkileyen film, emekçi aile çocuğu, Ermeni asıllı Fransız yönetmen Robert Guediguian'ın güzelim 'Marius ve Jeannette'i oldu. Marsilya'nın popüler banliyö semti Estaque'da dayanışma içinde, birarada yaşayan bir grup 'kenann insam'nın sıcacık portrelerini yansıtan 'Marius ve Jeannette', meraklısının belleğinde ve gönlünde yer ederek yaşama coşkusunu tazeleyen bir filmdi. 'Yİff İyi ile Kötünün Bahçesinde ceceyarısı Nedense WB tarafından festivalden sonra getirilmeyeceği söylentisi üzerine gidip seyrettiğimiz. anlışanlı CKnt Eastwood'un çok satan bir kitaptan uyarladığı son yönetmenlik denemesi 'Midnight in the Garden of Good and E\ilI>i ile Kötünün Bahçesinde Geceyansı'. bizim için festivalin ilk esaslı hayal kınklığıydı. Sıradışı bir karakter zenginliğine, ünlü oyuncu kadrosuna, caz tutkunu yönetmenimizin seslendirdiği bir şarkının da yer aldığı, LennieNiehausimzalı müziklerine \e JackN.Green'in kamerasınca saptanmış nefis görüntülere yansıyan, güneyin (Savannah kentinin) o gizemli, yapışkan atmosferine karşın iki buçuk saati aşan bir süreye yayılmış, oldukça uzun tutulmuş, hatta yer yer iç bayıcı bir filmdi 'tyi ile Kötünün Bahçesinde Geceyansı'. Kevin Spacey'nin bile rol kesmekten öteye gidemediği, epeyce kafa kanştıncı ve karmaşık tutulmuş fılmde John Cusack'la Jack Thompson ikilisi durumu idare ediyordu. Ne var ki kara büyülerden mahkeme salonlanna yol alan filmde. çoğu seyircinin içinin geçmesine pek engel olamıyordu yönetmen Eastvvood sonuçta. Bu uzun film, WB'ce herhalde hiç iş yapmaz düşüncesiyle gösterime sunulmayacak sanınz. yakın çevresi de hararetle destekİiyor. Jeannette'in kapısının da açıldığı, 'eskitüfekanılan'nın anlatıldığı ortak bir avluda, komün gibi toplaşıp yiyip içerek şenliklişamatalı bir dayanışma hayatını omuz omuza paylaşan ve Castro'nun Fransa ziyaretinden. grevlerden. politikadan, aşktan filan söyleşen komşulann tümü de birbirlerinin sorunlanndan haberli, hayatın içinden seçilmiş, çoktan yolun yarısını geçmiş, olumlu kahramanlar. Bir kez seçimlerde milliyetçi cepheyeoy vermişliği çevresi tarafından sürekli başına kakılan, gTev karşıtı. beceriksiz Dede'den (JeanPierre Darroussin) sivri dilli karısı Monique'e (FrederiqueBonnal) her şey politiktirdiyen solcu teyze Caroline'den (hâlâ mihrabı yerinde, eskilerden Pascale Roberts), zaman zaman aynı yatağı paylaştıgı. dine, inan eski şefinin kadın kahramanlanmıza rengârenk iç çamaşırları sattığı sekans gibisinden dayanılmaz matrak sahneler içeren 'Marius veJeannette'de, Marsilya'nın solcu mahallesi Estaque'ın sosyolojik ya da politik filmini yapmak iddiasında değıl yazaryönetmen Guediguian. Onun derdi Marsilya'dan. alabildiğine kişisel ve özgün masal gibi bir hikâye anlatmak. 'Fefcefimeseflesokak tiyatrosu' arası, aydınlık saçan, ışıl ışıl, insancıl bir sinema yapan, Ken Loach'un Güney Fransa şubesi gibi, tavnndan ödün vermeksizin çalışan. şiirsellikle gerçekliği harmanlayan. Guediguian'ın çoğu kez hedefi vuran canlı, esprili diyaloglarla dokunmuş. yüreğe dokunan duyarlıklarla bezenmiş, sevimli, olumlu kahramanlara sahip. yalın, dingin anlatımı ve 'bağlıkk' kavramının vurgulandığı iyimser bakışı, 'Marius ve Jeannette'i. ke ve gönlünde yer ederek yaşama coşkusunu tazeleyen cinsten, hoş bir filmdi özetle. Soflufc Büfe Yıllardırmerakettiğimiz Bertrand Blier'nin kâbus gibi kara komedi denemesi. ünlü 'Soğuk Büfe' filmiyse. Eugene lonesco, Samuel Beckett, Arthur Adamov, vb. öncü yazarlann oyunlanyla yüzyılımızın ikinci yansına damgasını vurmuş, ünlü Absurde Tiyatro'nun sinemaya yansımış hali izlenimini uyandırdı bizde. Yıllann biraz eskittiği, ama özünden pek bir şey y itirmemiş bu absürd kara komedide. gencecik bir Gerard Depardieu'yla güzellergüzeli Carole Bouquet'yi Jean Carmet, Michel Serrault ve y önetmenin babası BernardBUergibi usta oyuncularla bir araya getiriyordu yönetmen Bertrand Blier. 'Soğuk Büfe'. cinayet psikoloji yen Ingiliz işçi sınıfının durumunu konu edinen filmler kervanına dahil edilebilecek türden, geçen yılın olayfilmi 'The Full MonthyAnadan Doğma 'nın izini süren, etkileyici ve mendil ıslatacak kadar duygulu bir toplumsal güldürüdram kanşımıydı. 1980'lerdebaşlayıp 199O'l"ara sarkan maden ocaklannın hükümet tarafından peş peşe kapatılması sürecinde, Yorkshire'daki. yüz yıllık geçmişe sahip maden ocağı bandosunun ve müzisyenlerinin. Londra'ya gidip Albert Hall salonundaki yanşmaya katılması hikâyesine dayanan. Mark Herman'ın yönettiği, Ingiliz usulü bu bandomızıkalı, gülünçlü ve acıklı, toplumsal gerçekçilik denemesi. bizce 'Anadan Doğma'nın başan reçetesinin aynen yinelenmesiydi. Yine de kimi eğlenceli sahneleri ve Plete Postlethvvaite'ın başını çektiği oyunculanyla, ilgiy Cumhuriyet'in Kültür Servisi'nin sevgili kedisi Asuman'ın bu dünyayı terkettiğini kimseler bana haber vermemişti. Az önce, miniklerin Çocuk Bayramı'nı kutlamak için aradığımda öğrendim. Sevgili Mehmet Sönmez'den sonra bir kayıp haberi daha... Handan, aamı hafifletmek için, "Ama, Küçük Asuman'ımız var" dedi. Meğerse, yeni bir minik peydahlanmış serviste. Asuman'a benzerliğinden ötürü "Küçük Asuman" adını vermiş bizimkiler. Hemen telefona istedim, bayramını kutlamak için. Mınl mırıl konuştuk... Küçük Asuman'ın keyfıne diyecek yok. Ne de olsa, bugün onlann günü. Ama, gene de sağa sola pençe atmaktan geri durmuyor. En çokda, politikacılardan şikâyetçi: "Gazetede okumuşsundur, Hayvan Haklan Yasa Tasansı'nın başına gelenleri. Gündemin ön sırasından, en arka sıralara atıvermişler. Bunun için bir şey yapmayı düşünmüyor musun" diye sitem etmeyi de ihmal etmedi. Yerden göğe kadar haklı, elbette. Hayvan sevgisini çocuklarına aşılayamayan bir ulusun, banşçı kuşaklaryetiştirmesi mümkün mü? "Bekir" siz onu tanımazsınız, tekirlerin en yakışıklısıdır telefonu kaptığı gibi sohbete katıldı: "Kimin umunında ki? Varsa, yoksa, ekonomi..." "Çorap" durur mu, o da lafa karıştı: "Sevgiden ve kültürden yoksun bir toplumun istediği kadar zenginleşsin, gelişmiş, uygarbirtoplum olamayacağını kavramış kaç kişi var şu parlamentoda?" Haksızlık ediyorsun, diyemedim elbet. Başbakan'ın basın toplantısını izledim çünkü. Bir kez olsun "kültür" sözcüğünü ağzına aldı mı? Bu yüzden, görev sizlere düşüyor sevgili hayvanseverfer... Yani, bizim haklanmızı savunmanın, kendileri için daha uygar, daha mutlu bir yaşam istemekle özdeş olduğunu bilenler... Sokaklara çıkın, yanınıza kedilerinizi, köpeklerinizi, kuşlarınızı (yok yok, kuşlarınızı almayın. Ne olur, ne olmaz!), kaplumbağalarınızı alın ve Hayvan Haklan Yasa Tasansı'nın bir an önce yasalaşması için elinizden geleni yapın. Söz mü? Hayvan hakları konusundaki bu ilgisizlik şaşırtıcı değil elbet. Hayvan haklarını korumak için çaba gösteren bir avuç sivil toplum kuruluşu dışında, bu konuyaduyarh bir ek kurum gösterebilir misiniz? Sayısıztelevizyon kanallanmızdan kaç tanesi, hayvan sevgisini yaygınlaştırmak için program yapıyor? Oysa, çocuklannızın sevgiyi öğrenmesininevet, sevgi de öğrenilir en güzel yolu, hayvanlarla arkadaşlıktan geçer. Şaşırmıyoruz, elbet. Şiddeti kutsamakla vakit geçiren, kültüre ayıracak "boş zaman"\ olmayan bir toplumda hayvan sevgisine de yer yoktur. Nasıl kuşaklar yetiştirdiğinizin farkında mısınız? Son günlerde iki değerli yazarın, Emre Kongar veAJiSirmen'in "/cöşe"lerine yansıyan korkunç bir gerçeğe dikkatinizi çekmek istiyorum: Bülentfanla dostumuzun yaptığı bir araştırmaya göre, gençlerimizin yandan fazlası Shakespeare'i tanımıyormuş (yüzde 41.4'ün hiçbir fikri yok. yüzde 8.4 müzisyen sanıyor, yüzde 0.6 bilim adamı sanıyor). Milli eğitimimizin içler acısı durumu, daha iyi nasıl anlatılabilir? Isterse, temel eğitim 18 yıl olsun. Isterse, her sınıfa bilgisayar girsin; anlayış değişmedikçe, felsefeye, sanata, insan ve elbette hayvan sevgisine yer vermeyen bu eğitim sistemi ile daha nice kuşaklar yetiştiririz; Shakespeare'i, La Fontaine'i, Ezop'u tanımayan... Ve dünyadaki yalnızlığımız giderek artar... Işte böyle, Küçük Asuman... Daha önümüzde uzun bir yol var bana kalırsa... İnsan haklarını ciddiye almayan bir toplumdan. hayvan haklarına gereken önemi vermesini beklemek, biraz fazla iyimserlik oluyor galiba. Gazetelerde okumuş olmalısın, Diyanet işleri Başkanlığı'nın yeni "fefva"sını: "Sağlıklı bir erkek, mali durumu yen'ndeyse ve de ihtiyaç duyuyorsa, dört taneye kadar kadın alabilir"miş... "helal "miş!... Belki ve de inşallah yalan haberdir. Bir açıklama gelirse, elbette yayımlanz. Yoksaaa, erkek kedilerden uzak durun. Etrafafena bakmaya başladılarşimdiden... Bizim çocuklarımız Sizin hayvanlarımz... BÜGUN • BORUSAN KULTUR VE SANAT MERKEZİ'nde saat 17.30'da videodan 'Snowman' ve Thumbelina' adlı çizgi filmler izlenebilir. (292 06 55) • tDOB saat 19.00'da AK.M Konser Salonu'nda 'Müzikallerden Seçmeler' adlı müzikli gösteriyi sunuyor. (251 10 23) • AKM'de saat 19.00'da Şef Howard Griffiths yönetimindeki Îstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın UNICEF yaranna vereceği konser izlenebilir. • CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ nde saat 18.00'de Saim Akçıl'ın 'Ulusal ve Evrensel Müzik' başlıklı söyleşisi yer alıyor/252 38 81) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18.00'de Dr.Cezmi Eraslan'ın düzenlediği ve Dr.Ufuk Gülsoy'un katılacağı 'Osmanlı Devleti'nde Gayrı Müsiimlerin Durumu' konulu söyleşi izlenebilir/29i 12 70) • ÖZEL YÜZYIL ANAOKULU sanat haftası kapsamında Aya lrini'deki 36 yaş grubundaki minik ressamlardan 'Geleceğe Resimler' başlığındaki yağlı boya resim sergisi 28 Nisan tarihine dek izleyicilerin beğenisine sunuluyor. (269 91 56) YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR... Baştan Çıkartan Ay Yönetmenliğini Chen Kaige'nin yaptığı TheTemptress Moon/Baştan Çıkartan Ay'da başrolleri Leslie Cheung, Gong l i ve Kevin Lin paylaşıyorlar. Filmin konusu kısaca şöyle: Shangai'ın yakınında çok lüks bir evde Pang ailesi yaşamaktadır. Uyuşturucu bağımlılığı tüm aileyi yavaşça zehirlemektedir. Yaşlı Pang, kızı Ruyi ile' oğlu Zhengda'yı afyon bağımlısı yapmıştır. Evin dışında ülke büyük bir hızla değişmektedir, ancak aile bu değişimlerle baş edebilecek durumda değildir. Film 1911 yıhnda bir gece rejimin değişim ilanıyla başlar. Bu gece Zhengda'mn eşinin erkek kardeşi Zhongliang, Pang konutuna aileyle birlikte yaşamak üzere gelir. Çin'de cinsel ve siyasal nedenlerden dolayı yasaklanan filmde, ülkede belli bir dönemin siyasi karmaşıklığı içinde, aile bireylerinin başmdan geçen olaylar anlafilıyor. 'Büyük Umııtlar'ın en yenisi Charles Dkkens'ın şimdiye dek bir çok kez sinemaya aktanlan. klasik romanından yola çıkan, ABD'de başan kazanmaya azimü Meksikalı yönetmen AlfonsoCuaron'un, Brad Pitt'ten aynlınca medyanın ve Hollywood'un gözdesi oluveren, Audrey Hepburn zerafetine sahip GwynethPaltrow"la. yeni kuşağın en yakışıklı ve yetenekli aktörlerinden Ethan Hawke'u, eskilerden Anne Bancroft ve Robert De Niro'yla bir araya getirdiği 'Great Expectatk>nsBü\ük Lmutiar', bugün gösterime giriyor sinemalarda. Dickens klasiğini oldukça serbest bir uyarlamayla günümüz Amerikasına aktanrken yapımcı Fox şirketiyle de sinir harbine tutuşarak filmi tamamlayabilen Cuaron, romandaki aristokrasiyle emekçi sınıfı çatışması yerine, üç bölümlü, zevkli. özenli ve sürüldeyici bir pembe dizi romantizmini tercih etmiş, kameraman Emmanuel Lubezki'nin enfes görüntüleri eşliğinde. Oynak ablasının kaçıp gittiği, ablasının dostu tarafından büyütülen, Floridalı. resme yetenekli genç Finnegan Bell'in(E.Hawke). çocukken eğlendirmeye gittiği. yörenin en zengin ve erkek düşmanı, üşütük kadınının(A.Bancroft) güzel yeğeni Estella'ya (G.Paltrow) yıllar yılı duyduğu büyük aşkını nakleden fılmde, sonunda New York'un yolunu tutup başanya, üne ve paraya kavuşuyor ressam Finn. vaktiyle çocukluğunda hapisten kaçışına yardım ettiği, azılı bir suçlunun (R. De Niro) uzaktan kumandalı himayesi altında. Tesadüf bu ya, başanlı kahramanımızın yoluna bir içim suya dönmüş, Estella çıkacaktır New York'ta... Erkeİderi sürüm sürüm süründürmek üzere yetiştirilmiş, fettan Estella rolünde, buz gibi soğuk görünen ama aslında ateş gibi yakıcı ve seksi bir sanşın olabilen, eski yıldızlardan Blythe Danner'le yapımcı Bruce Patotm 'un kızı Gywneth Paltrow'un baştan sona göz alarak sürüklediği bu romantik aşk hikâyesi, bir çırpıda izleniyor festivale nazire yaparcasına. Dickens uyarlamalan arasında, oldukça pembe kaçan ama görsel düzeyiyle doyurucu sayılabilecek, kendine özgü bu aşk hikâyesinde Gywneth'e dikkat! 17. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BUGUN • Beyoğlu Emek'te saat 12.00 ve 18.30'da 'Gece Kı\afeti'. 15.00 ve 21 30da 'Çavır Köpekleri' izlenebilir. • Fftaş'ta saat 12.00 ve 18.30'da 'Orman İnsanlan' 15.00 ve 21.30'da 'Tatlı Ha>at' gösteriliyor. • Alkazar'da saat 12.00 ve 18.30'da 'Bayan Hk; Kimse', 15.00 ve 21.30'da 'Kınlgan* izlenebilir. • Beyoğlu'nda saat 12.00'de 'Hou HsiaoHsien'in Portresi', 15.00'te 'YoYoMa: 12'. 18.30'da Eisenstein. Ustanın Evi', 21.30'da 'YoYo Ma: 34' yer alıyor. • Sinema 74'te saat 12.00'de 'Paris Uyuyor', 15.00'te 'Kaçış', 18.30'da 'BHirim Tano'. 21.30"da 'Alphaville' gösteriliyor. • Moda'da saat 12.00'de 'Ana veOğlu'. 15.00'te 'Yabancı', 18.30'da 'Şölen', 21.30'da 'Orkestra Provası' izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle