Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 1998 CUMA 12 KULTUR Dali deli mi, dahi nül • SalvadorDali:40 Orijinal Çalışma' başhklı sergide yer alan yapıtlar arasında, Dali'nin Apollinaire ve Don Juan serilerinin tamamı, Mytologie serisinden graf ikler, tek kompozisyonlar ve sanatçının 16. yüzyıl şairi Pierre Ronsard'ın 'Kasandra'nın Aşklan" adlı şiir kitabı için yaptığı grafikler bulunuyor. Kültür Senisi "El Salvador". Ispanyolca'da •kurtancr anlamına geliyor... Ünlü gerçeküstücü ressam Salvador Dali'ye göre. kendisine bu ismin verilmesinin özel biranlamı vardı: Dali. "soyut sanat, akademik gerçeküstücülük, dadaizm ve tüm öteki anarşik izm'k'rinvarattığıtehlikeyleölüme mahkumolan'' resim sanatinı kurtarmak için dünyaya geldigine inanıyordu... Alçakgönüllüliik. doğrusu çok baskın bir yönü değildi Salvador Dali'nin! Yaşamından kesitler verdiği otobiyografisine "Bir Dahinin Giincesi" adını vermiş ve baştan tembihlemişti: "Bu kitap, bir dahinin giiniiik yaşamının. uykusunun, sindirim sisteminin, coşkubrnun, ömaklannın. kendinden geçişlerinin, kanının. yaşamının ve öhimünün diğer tüm insanlannkinden farklı olduğunu kanıtlayacakür. İşte bu yüzden. bu benzersiz kitap bir dahinin yazdığı ilk günliiktür." Deli miydi dahi miydi Dali? Ona sorarsanız. birdeliyle arasındaki tek fark deli olmamasıydı... Ünlü ressam Salvador Dali 'nin '40 Orijinal Çalışma sı Ortaköy'deyeniaçılan Pi Artworks 'te YAZI ODASI SELİM İLERİ Sevgili okurlanmdan gelen mektuplar için nasıl teşekküredeceğimi bilemiyorum. Onlan açmakveokumak büyük mutlujuğum. Sayın Orhan Ünser'in yazdıklannı kısaltmaksızın aktarmak istiyorum: "Geçen günlerde Cumhuriyet'teki köşenizde Şehir Tiyatroları'nın oynadığı Diğerlerinin Adı Ali oyununa değiniyordunuz. Rainer Werner Fassbinder'ın Korku Ruhu Kemirir adlı filminden oyunlaştınlan bu yapıt, her bakımdan ilgi çekici idi, benim için de. Gidip seyrettim. "Yazmamın nedeni, oyundaki bir aynntıda, daha doğrvsu değişiklikte. Hil Yayınlan'ndayayımlanan Her Yana Saldınyorum (1993) kitabında Fassbinder filmlerinden söz edilirken, Korku Ruhu Kemirir'den de söz ederler ve adlan Ali olanlar, kitapta yazıldığına göre, filmdeki Ali (ve diğeheri, diğer Ali'ler) Fas'lı değildir; Türk'tür. "Bilemiyorum, Her Yana Saldırıyorum'u inceleme olanağınız oldu mu, oldu ise Türk'lerin nasıl Fas'lı olduklarına akıl erdirebildiniz mi? Yoksa bu konu o kadar önemsenecek bir konu değil mi? "Oyundan sonra, kitaptaki farklılığı görünce bu konuda düşünmüştüm. Oyun hakkında fazla eleştiri de okumadım. Bu konuya değinen herhangi bir nota da rastlamadım. Kimse farkına varmadı mı diyorum. Sonra tekrar 'bu kadar önemli mi'ye dönüyorum. "(Öğrencilik yıllarımda Ankara 'da seyrettiğim bir Amerikan filminin, casusluktan yakalanan kahramanı, bildiği dilleri sayarken; dublaj yapılmış kopyada 'Türkçe', orijinal kopyada ise 'Yunanca' diyordu. Eskiden yapardık böyle işler...) "Bence ikisi de önemli, yapılmaması gereken şeyler. "Hiç ilgisiz birnotla son veriyorum: Okuduğum çeviri roman ve benzerierinin çoğunda Türk'lerden, şu veya bu nedenle bahseden satıriar bulunuyor; keşke diyorum, taa başından beri bunlan not etseydim, fazla duygusal bir merak mı olurdu acaba? "Tüm Türk'lerin adı Ali değildir. "Zamanınızı aldığım için özür dilerim." Her Yana Saldınyorum'u okumadım, edinmeye çalışacağım. Türk Ali durup dururken Fas'lı mı oldu, bilmiyorum. Oyunun kotancılan sanınm açıklık getirirter... Izmir'den Sayın Mediha Sonkaya yazıyor, çok gençken okuduğu bazı telif ve çeviri romanlann yeni basımlarını bulamamaktan yakınıyor. Benim de bir yazıda hatırladığım Amber't, Refik Halid Karay'ın üç ciltlik M/gün'lerini anmış. (Nilgün'ler basılmıyor mu?) Okur üzerinde iz bırakmış 'dünkü' kitapları ne yazık ki binbir güçlükle bulabiliyoruz. Kimileyin kütüphanelerden fotokopi yoluyla, kimileyin sahaftan. Yayıncılarımızın garip bir endişesi var, dünün sevilmiş kitaplarının günümüzde okur bulamayacağına kesinkes inanıyorlar. Değerli yazanmız, dostum Nedim Gürsel de yazmış bana. Alabildiğine duyariı, çok zarif bir mektup. Galatasaray Lisesi'ndeki günlerimi dile getirmeye çalıştığım bir yazıma deginiyor Nedim. Sevgili Nedim Gürsel'le okulda yakın arkadaş değildik. Öyle, Cah'rt Sıtkı'yla Ziya Osman'ınkine benzer bir 'edebi' arkadaşlıgımız yazık ki olamadı. Smrflanmız aynydı. Ama ikimizin de edebiyata epey tutkun oldugu bilinirdi^Boyuna kitaplar kitaplar okurdu Nedim. Vurtdışında yaşayan ve çalışan yazarlanmız edebiyatımızdan gitgide uzaklaşırlar çoğu kez. Nedim Gürsel ise soluk aldığı yazınsal ortamı hiçbir zaman gözden çıkarmadı. Türkçe'yi bir sevgi sorunu saydı. Türk yazarlan üzerine çok güzel yazılar yazdı. Evet, okul yıllarımız: Ne çok zaman geçti. Ama Nedim de unutamamış. Birden Leylâ Gürsel belirdi. Nedim Gürsel'in annesi olan Leylâ Hanım okulun öğretmenlerindendi. Onu asıl emek ürünü çevirilerinden hatırlayacak okur. Troyat'dan Dostoyevski'nin Dünyası, kimbilir kaç kez okuduğum bir kitap. Duras'dan nefis bir yaz ilişkileri romanı, ilk basımda Aşka Tatil Yok adıyla yayımlanmıştı. Hem romanı, hem çevirisini yıllarca kıskandım. Bir yerierde o kitap, bulup okumalıyım. Mektuplar ve kitaplar; bulup okumalıyım. Takvimde İz Bırakan: "Portakal ağaçlan ve kırmızıbeyaz tozlu evteriyle Hanya güneyde kalmıştı. Karayla birieştiği yerde sarı ve yeşil bir renk alan deniz, ufuğun lâcivert çizgisine yaklaştıkça kobalt mavisi bir renge bürünüyordu." Lawrence Durell, Labırent, Gülderen Tuğcu çevirisi, Telos Yayıncılık, 1997. Mektuplar çek gerçeküstücü olmamdır." Ama güncesinde. kendisini uzun uzun savunuyordu: "Suçsuzluğumu savunurken birkaç kez diz çökmemin nedeni yantıs olarak iddia edildiğinin aksine atılmamak için yalvarmam değil, Breton'un Hitler saplantımın tamamıyla apolitik ve paranoid kökenli olduğunu anlamasını sağlamaktı. Bunun yanı sıra Nazi olamavacağımı. çünkü Hitler Avrupa'yı işgal edecek olursa ben dahiltüm isterik kişilikleri dejenere sayarak Almanya'daki gibi ortadan kaldıracağını açıkladım. En önemlisi Hitler'in kişiliğine atfettiğim dişil ve saçma sapan rol, Nazilerin gözünde bir putkıncı sa> ılnıam için yeterliydi." Çeşitli e>releri var 8 Mayıs'a dek sürecek olan sergjdeki mitoloji serisinden 'Pegasus'. Katalan sanatçı Dali'nin resme olan merakı. çocukluk yıllarında başladı. Gençlik yılları boyunca izlenimciliği. futürizmi. kübizmi. neokübizmi ve fovizmi inceledi. Picasso ve Matisse gibi ressamlara göndermelerde bulunan resimler yaptı. Etkilendigi kaynaklan saklamak gereği duymazdı Dali: Bu etkilerin sonunda onu kendi özgün ifade biçimine götüreceğine inanıyordu. Vladnd'de sanat eğitimi görmeye başladığında hayalkırıklıgına uğradı; resim öğretmenleri yeni akımlarla ilgileniyor. Dali ise klasık resme ilgi duyuyordu. Zaten "öğrenciîeri ayaklandırdıgı" gerekçesiy le çok geçmeden okuldan atıldı... Aslında amacı Paris'e gitmek, oradaki sanat çevresine girebilmekti Dali'nin... "Paris'e bir gideyim" diyordu. "işteo zaman güç bende artık!" Babasını zar zor ikna edip sonunda bu kentin yolunu tuttugunda, öncelikle Picasso'yu ziyaret etmiş ve anılanndabuziyaretleilgiliilginç bir anekdot aktarmıştı: "...Picasso'nun La Boetie Sokağı'ndaki atölyesine girer girmez ö> lesine etkilenmiştim ki, Papa'nın huzuruna çıkıyormuşum gibi davrandım. Louvre'u görmeden, onu görme ' ye geldiğinıi söyledim." Doğru olanı yapmışsın' dedi bana." Dali. Paris'tebulunduğusüreçte kısa süre içinde gerçeküstücülerin arasına girdi. Resimlerine bakılırsa, gerçeküsrücülerin başlıcaesinkaynağıolan Freud'unyazılannı okumuş. 'dersini yapmıştT... Dali'nin sanatıyla ilgili yazdığı yazıda ünlü sanatçının dehasını Leonardo Da Vınci ile eşdeğerbulan yazar J.G. Ballard'a göre. "Dali'nin sanatı, kendimiz hakkında Freud'un l'ygarbkve Ondan Hoşnut Olmavanlar adlı yapıtından beri benzeri göriiunemiş bir doğruluk taşıyan bir kehanet toplamı oluşturur. Röntgencilik. kendinden tiksinme. korkularımızın ve ö/lemlerimizin çocukluktaki temeli. kendi psikopatolojilerimizi bir oyuna çevirmeye duyulan gereksinim Dali, psyche'ye ait tüm saynlıklann ürkütücü bir kesinlikle tanısını koymuştu. Onun tablolan küflii ccnnetimi/i iireten ruhsal bunalımı öncelemekle kalmaz, onunla birlikte yaşamanın verdiği belirsiz hazlan da belgeler. 20. yüzy ıhn bu y üee ikiz leitmotifi cinsellik ve paranoya bi/.im olduğu kadar onun yaşamının üzerine de çöreklenirf Ancak Dali, gerçeküstücüler ara.sında da barınamadı, Hftfer'e yakrnlık duyduğo gerekçesiyle gruptan atıldı. Hemen bir açıklama yaptı: "Gerçeküstücülerle aramdaki tek fark, benim tek gerSalvador Dali'nin sanatını belirleyen çeşitli evreler var. ilk dönem resimlerinde çocukluğunda yaşadığı olaylan veetkilerini görselleştiren Dali'nin eriyen saatler, merdivenler. gevşek penisler. dışkı. iskemle gibi çeşitli takıntılan bu dönemde ortaya çıkıyor. 1930'larda ise teknik anlamda iyice ustalaşan resminin yeni takıntılan var: Hitler ve Lenin... 1940'lardaise Dali'nin dinsel evresi başlıyor. Anıtsal boyutlarda gerçekleştirdiği resimlerde. artık Hıristiyan dininin temalanna eğiliyor Dali. Ünlü sanatçının sondönemi ise. atom fiziğindeki yeni gelişmelere duyduğu hayranlığı yansıtıyor. Elbette Dali'nin hemen tüm dönemleri içinde 'Madonna'm' dediği ve yaşamını paylaştığı Gala'nın da baskın bir rolü var. Dali'nin. sayısız Gala portresi bulunuyor. Bugün modern sanat tarihinin önde gelen isimlerinden biri olarak anılan Dali'nin geniş bir hayran kitlesi var. Dali'nin. psikanalize göndermelerde bulunan ilginç simgelerle dolu resimlerine özellikle gençlerin ilgi gösterdigi de söylenebilir. Kimi eleştirmenlerse, onun yalnızca sansasyonlarıyla adını tarihe yazdırdıgı kanısında. Resimlerindeki şok edici imgelerden. sergi açılışlannadalgıç kıyafetleriyle gitmesine ve yazdıgı, söylediği birbirinden tuhaf sözlerle yaşamı boyunca ve öldükten sonra da akıllara kazınan Salvador Dali. 1986 yılında hayata gözlerini vummuştu... 'Paris'e bir gideyim...' Istanbul'da bahar sezonunun hoş sürprizlerinden biri, Ortaköy"de yeni bir galerinin. PiArhvorks'ün ilk sergisini sanat tarihinin bu ilginç ressamıyla gerçekleştirmesi "Sahador Dali: 40 Orijinal Çalışma" başhklı sergide yer alan yapıtlar arasında. Dali'nın Apollinaire ve Don Juan serilerinin tamamı, Mytologie serisinden grafikler. tek kompozisyonlar ve sa, natçının 16. yüzyıl şairi Pierre Rohsard'ın "Kasandra'nın AşklarT adlı şiir kitabı için yaptıgı grafikler bulunuyor. istanbuVda Daligünleri Salvador Dali'nin 8 Mayıs'a dek süren "40 Orijinal Çalışma" başhklı sergisi kapsamında Pi Artvvorks Oalerisi'nde çeşitli yan etkinliklerde gerçekleştiriliyor. Hafta içi 10.3020.30, pazar günleri 13.0018.00 saatİeri arasında izlenebilecek sergi boyunca hergün 14.00.16.00 ve 18.00'de, cumartesi günlen ise 12.00. 14.00 ve 16..00'da dia gösteffteri yaprtıyor. Pi Armorks. yapımlannda SalvadorDali*nin de bulunduğu beş deneysel filmi de hafta içi 15.3018.00, cumartesi günü ise 15.30"da gösteriyor. 17. ULUSLARARASIİSTANBUL FtLM FESTİVALİ Dörtfilmleyaşamın ıııüzildi yüzü CLMHLR CANBAZOĞLü Bugünün programından müzikle desteklenen dört filmi tanıtmak istiyoruz: Festival programının en ilginç bölümlerinden biri. şüphesiz Çin asıllı çellist YoVbMa'nın Bach yorumları üzerine Kanadalı altı yönetmenin yaptıgı ortametraj filmlerden dört tanesi. Şu anda bizim piyasada Soul Of The Tango adlı bir albümü bulunan YoYoMa'nın yorumladığı Bach'ın viyolonsel süitleri, çalınması en zor solist partisyonları arasında gösteriliyor. Gelelim bugün gösterilecek süitlere: Müzik Bahçesi adlı birinci süitte (60 dakika) tema doga. YoYoMa ile Toronto'nun göbeğinde geniş bir parkı düzenleyen peyzaj uzmanı Julie Mair Messervy'nin işbirliği. yönermen Kevin McMahontarafmdan aktanlıyor. Amaç Bach'ın müzigiyle betonun altında kalmış doğayı uyandtrmak. Birinci süitle birlikte aynı seansta gösterilecek ikinci süit CarcerTnin Sesi(55 dakika) ise müzikle mimarinin derin ilişkisini ortaya çıkartıyor. YoYoMa'nın Bach yorumu ile Giovan Battista Piranesi mimari anlayışındaki temel noktalan ortaya çıkartıyor. Yönermen FraneoisGirard. Bu orta metraj çahşmada YoYoMa'nın müziği. Piranesi'nin Carceri yapıtlanna getirdiği üçboyutlu yorum ustalıkla yerleştirilmiş. Üçüncü süit Merdivenlerden Düşerken (Yönetmen: Milan Podsedly55 dk.). YoYoMa ile ünlü Amerikan koreograf Mark Morris'in tam bir yıl süren ortak çalışmasından sonra ortaya çıkmış. Uzmanlara göre Mark Moris Dance grubunun 14 balerini. bu bölümde tüm zamanların en iyi performanslanndan birini göstenyor. Üçüncüyle birlikte gösterime girecek dördüncü süit Saraband (Yönetmen Atom Egoyan55 dk.) ise ilginç kurgusuş la müziğin insanlar üzerindeki etkisini inceliyor. Kayıp L imousine. seçkin sını f. bir bayan doktorun muayenehanesi. birresital ve çakışan birdizi olaydan oluşan film. YoYoMa'nın Toronto Havaalanı'na ulaşmasıyla başlıyor... YoYoMa: Bach 'tanEsinlenmeler'inbeşincivealtıncı bölümleri yarın gösterilirken birinci ve ikinci bölümleri tekrarlanacak. 'Herkesin anlatacağı bir öykü vardır, îsa 'nin da..! GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM 75 yaşındaki Amerikalı Norman Mailer, bir kez daha Stockholm'e geldi. Ve bir kez daha ünlü bir kişiyle ilgili yazdığı romanı tanırtı. Yeni romanınınadı "isa'j'aGöretncil". isaPeygamber. yaşantısını birinci tekil şahıstan anlatıyor. ABD'deki en ortak eleştiri. kitapta Roman yazmak, aşk \aşamak gibidir Mailer'in kendisinden çok az şey oldugu şeklindeydi. Bu konuda şu yoruNorman Mailer, bu romanınmu yaptı: dan sonra artık ünlü kişileri ko Ben bu kitabı bir rejisör nu etmeyeceğini de belirtti. Haeru romanı gözüyle görüyorum; yani ben len iki roman birden yazmakta ol"Isa'ya Göre kitabın yönetmeniyim. duğunu söylemesi üzerine artık İncü"i tanıtmak Norman Mailer. başlangıçemekli olmayı düşünüp düşünmeta İncil'i anlatmak için ortaiçin Stockholm'e diği şeklindeki soruya da şu yaya "50 İncilciwnin çıktığını nıtı verdi: gelen ve bir kez de İsa'nın kendi Bir roman yazmak. bir aşk yasinden konuyu dinlemenin Norman Mailer, bu şamak gibidir. bunun "deathüne"! romandan sonra zamanı geldiğini belirtiyor. yoktur. Bir gazetecinin, "Siz İsa'nın 16 yaşındayken Harvard'a giartık tanınmış, gölge yazan nusınız" sorusukişilerin öykülerini rerek rekor kıran Norman Mailer. nu ise yanıtsız bıraktı. Anaskerliğini Filipinler'de çarpışayazmayacağını cak. bu kitabı yazmadan önrak yaptı. Burada edindiği izleceki düşüncelerini belirtmeksöyledi. nimleri "Çıplak ve Ölü" adlı roten geri kalmadı: manıy la (1948) anlatınca büyük ünkazandı. 1960'tayayımladığı "Neden VT Uç yıl önce tncilcileri eleştirisel gözle etnam'dayız?" adlı kitap nedeniyle devletokudum. onların yorumlarını inceledim. le başı derde girdi. Beş yıl öncesinden beri Kendime. bu konuyu benden iyi mi biliyönettiği "The Vîllage Voice1" adlı dergiyle yorlar, yoksa ben onlan geride bırakabilir ABD'nin Vietnam politikasını şiddetle kımiyim. sorusunu sordum. tsa hakkında günamakta olduğundan zaten kara listedeydi. zel bir roman yazmaya karar verdim, yani 1969 ve 1980 yıllarında Pulitzer Ödülü'nü Tann'nın oğlu hakkında. Nasıl bir insandı kazanmış olan yazar. halen 6. evliliğini süro? Bir süper kahraman mıydı, yoksa herkes dürüyor ve toplam 9 çocuk babası. gibi bir insan mıydı? Ünlü yazar. romanına kilise çevrelerinden farklı tepkiler geldiğini. ama sol kanattan genellikle ağır eleştiri aldığını da söyledi. Birderginin "Maileröldü" başhklı bir kapak hazırlaması üzerine derginin yönetmenini yumrukladıgını da gülerek ekledi. Üstelik söz konusu kişi onun eski arkadaşıymış! Mafya bu kez güldiirüyor Bitirim Tano, hepsi sokaktan seçilmiş oyunculanyia Tano Guarrasi'nin gerçek öyküsünü anlatan Roberta Torre'nin ilk uzunmetrajh filmi. Tano'nun maceralan. günlük yaşamdan çıkmış e\ kadınlan. hemşireler. kasaplar. terziler. fınncılar tarafından şarkılar yardımıyla canlanan çok renkli bir müzikal. Tano sert mizacıyla ünlü. gururlu bir Sicilyalı. Aşın kıskançlığı nedeniyle dört kız kardeşi bir türlü evlenememiş. Ancak Corleone ailesinin göreviendirdigi bir tetikçi 1988'de Tano'yu öldürünce kızkardeşler özgürlüklerini kazanıyor ve kırkını aşmış Franca evlenmeye niyetleniyor. ama Tano'nun öbür dünyadan bile bu karara müdahale edebileceğine inanıyor Palermolular. Napoli'nin yetiştirdigi en sevilen şarkıcılardan biri olan Nino D'.Angelo'nun müzikleri eşliğinde mafyamn cinayet. uyuşturucu. baskı gibi özelliklerini bir yana bırakıp bu dünyaya gülümseyerek yaklaşıyor genç İtalyan yönetmen Torre. Günün yorgunlugunu gülerek gidermek isteyen Bakırköylüler için bizce iyi bir seçim Bitirim Tano. • Kültür Senisi Frank Sinatra geçen salı günü genel bir kontrol için CedarsSınai Medical Center'a kaldınldı. Sınatrafamily.com.website'de sanatçının hastanede dört saat kaldıktan sonra çıktıgı ve sağlık durumunun iyi oldugu yer alıyor. Sinatra'nın sözcüsü Susan Reynolds, sanatçının hastaneye kaldınlması konusunda aynntılı açıklama yapümasmı istemediğini ve kendilerinin de buna saygı gösterdiklerini söyledi. Sanatçının kızı ise geçen günlerde yaptığı bir açıklamada babasının sağlığının çok iyi olmadığını, ancak yaşamaya devam ettiğini belirtti. Tina Sinatra. Frank Sinatra'nın hiçbir şey yemediği ve yalnızca 45 kilo oldugu yolundaki söylentilerin ise doğru olmadığını belirterek, babasının günde beş öğün yemek yediğini söyledi. Tina Sinatra, 82 yaşındaki babasının oldukça inatçı olduğunu, sağlığı kötüleşse de gücünü kaybetmedigini de sözlerine ekledi. 1997 yılının Ocak ayında kalp ameliyatı geçiren Frank Sinatra o tarihten sonra halk önüne çıkmadı. Frank Sinatra hastanede K Ü L T Ü R İ K Â M İ L Ç İ Z İ K M A S A R A C I Orkestrada İsyan Fellini'den 72 dakikahk bir TV filmi \ar programda: Bir orkestranın prova gününden olağanüstü haberleri yansıtıyor film. Sendikanın provaya boykot uygulamasının yanında orkestra üyelennin kibirli Alman şefe duydukları kinin de tam anlamıyla ortaya çıktığı gündür o gün. Orkestrada tam bir anarşi yaşanırken büyük bir siyahküreduvaravurupgöçenir. Şaşkınadönen üyeter "ilahiOtaz" sonucu şefin kararlanna uymak zorunda kalır. Şefin kararlan ise her zamankinden daha serttir, sesi gittikçe Almancaya dönüşür ve sahnede sanki Hitler konuşuyordur. Yine »ino Rota'nın güzel müziği eşliğinde anarşizmi ve düzenin güçlerini. sendikacılık sistemini inceledikten sonra mizahi bir şekilde her şeyi boşvermek gerektiğini yansıtıyor beyazperdeye Fellini. RAI için yaptığı filmle iki ayn kutupta eleştiriler alan Fellini. egoizmi sivrileşen çağdaş toplumdaki karışıklığa sert çözümlerle yanıt aramakla suçlannııştı o dönemde. Bach süitleri üzerine yapılan filmlerde çellist Vo\6Ma da var.