15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 NİSAN 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 1. İstanbul Çocuk ve Gençlik Yayınlan Fuan, 1317 Mayıs'ta gerçekleşecek 13 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Yarıııın okurlaruıı hazırlatnak için MJRDAN CİHANŞÜMUL Mavibulut Yayınlan 18 yıldan bu yana okuyanı sıkmayan ve doğru bir Türkçenin kullanıldığı çocuk kitaplan yayımlıyor. Türkiye"deki çocuk kitabı yazarlannın çoğunun kitabı, Mavibulut'tan çıkıyor. Dünyada bir milyondan fazla satan "Gönül Kuşu" isimli kitap, Mavibulut Yayınlarfndan çıktı. Mavibulut. yayınlannda çocuklann Türkçeyi doğru kullanmasını ve kitap okuma alışkanlığı edinmesini hedefliyor. Yayınevi. aynca hem çocuklar hem de çocuk edebiyatiyla ilgilenenleriçin iki dergi çıkanyor: Kırmızıfare ve Binbir Kitap. Mavibulut Yayınlan"nın çocuk yayınları alanında yaptıkları bu kadarla bitmiyor. Yayınevi'nin kurucusu ve Çocuk Yayınlan Derneği'ninbaşkanı FatihErdoğan'ın girişimleriyle bu yıl ilk kez 1317 Mayıs tarihleri arasında Çocuk ve Gençlik Yayınlan Fuan duzenleniyor. TÜ YAP Tepebaşı Sergi Salonu'nda gerçekleştirilecek olan fuarda sempozyumlann yanı sıra sergiler de yer alacak. Fuarsüresince "BilgiToplumunaGeçerken Çocuk ve Gençlik EdebıyatT üstbaşlığında bir dizi panel gerçekleştirilecek. ayrıca "Alis Harikalar Diyannda"nın yazan Lewis Carrol'un ölümünün 100. yılı nedeniyle de bir panel düzenlenecek. Fuarın düzenlenmesine nasıl karar verildi? FATİH ERDOCANÇocuk ve Gençlik Yayınlan Fuan. Çocuk Yayınlan Derneği'ninbiretkinliği. 197980 yıllarında Profesör Meral Alpay ve Nabey Önder'in girişimleriyle tstanbul Atatürk Kitaplıgı'nda benzer fuar yapılmıştı. 1994 yılında resmi olarak Çocuk Yayınlan Demeği'ni kurduk. 95 yılında Sandoz Sanat Galerisi'nde Çocuk Kitaplan Şenliği gerçekleştirdik. 1317 Mayıs tarihleri arasında düzenleyeceğimiz fuar. TÜYAP ile işbirliği halinde yapılıyor. Düzenleyen TÜYAP değil, ama bize yerini. hizınetlerini ücretsiz olarak veriyor. yayımlanacak. Bır de çocuklara yönelik Kırmızıfare isimli dergimiz var. Bakanlık her iki dergiye de abone oldu ve birçok kürüphaneye girecek. Bu dergileri tek başıma finanse ediyorum. Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü'nün dergilere abone olması bu dergilerin yaşaması için bir şans. Kırmızıfare Çocuk Dergisi bir de öykü yanşması düzenliyor... Yanşmanın bu yıl üçüncüsü düzenlenecek. Aslında iki yılda bir hem öykü hem de resimleme yanşması düzenlemeyi kararlaştırmıştık. Bunun yalnızca öykü bölümü yapılabildi. Bu yılki yanşmanın konusu. "Onahakvermek". Şiddet ortamıyla ilgili hem izlediğimiz, yaşadığımız hem de basına, medyaya yansıyan olaylardan biliyoruz ki; ınsanlarbirbiriyle konuşmak yerine birbirlerini öldüımeyi tercih ediyor. Bundan hayıflanmak ve yakınmak dışında, yann birbirini öldürmeye aday nesil için pek bir şey yapmıyoruz. Ancak bir şeyler yapmaya çalışan insanlar da var. Biz de bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük ve böyle bir yanşma düzenledik. Yanşmanın son katılma tarihi 25 Nisan ve sonuçlar fuarda açıklanacak. Çevre Kültürü ve Gelecekteki İnsanımız Bugüne kadarki hemen bütün Vıyana yolculuklarımı Avusturya Edebiyat Kurumu'nun davetlisi olarak yaptığımdan, hep bu kunjma art bir dairede kaldım. Daire, Vıyana'da, "Haus Academia"adh birüniversite yurdunıjn binasında okJuğundan, öğrencilere art odalan da görme fırsatını buldum. Hatta bir defasında, bana ayrılan daire bir gün sonra boşalacağı için, bir geceyi boş olan öğrenci odalanndan birinde geçirdim. Sözünü ettiğim odalar, ülkemizdeki öğrenci yurtlannın içinin düzenlenmesinde "f/f/z//We"(!) uyulan. yalnızca öğrencilerin "başlannı bir yere sokmalanna" yarayan ilkelere alışkın biri için gerçekten şaşırtıcıydı. Çünkü Viyana'daki yurdun bütün odaları. öğrencilere bir yuva sıcaklığını sağlama amacı doğrultusunda düzenlenmişti. Hepsinde "dayanıklı" oldukları için yeğlenen, baktıkça insanın içini donduran çelik dolaplar değil, fakat ahşabın sıcaklığını yansıtan dolaplar vardı. Odalann içindeki çalışma bölümleri de aynı çizgileri taşıyordu. Kısacası buralarda kalanlara bir "ruhsuzluk" atmosferinin değil. ama bir sıcaklığm, bir tür b/reye özgü mekân duygusunun aşılanması cngörülmüştü. Viyana'da bu nrtelikleri taşıyan tek öğrenci yurdu, "Haus Academia" değil; önceki yolculuklarımdan birinde bir hafta kadar kaldığım "Haus Europa" adh yurt da aynı atmosferdeydi. Yıllar önce, bir Lozan yolculuğunda, orada okuyan bir dostu ziyaret etmiştik. Onun kaldığı yurdun odalan da bir evden farksızdı. Sözünü ettiğim bu düzenleme, ilgili ülkelerin zenginliğiyle ya da yoksulluğuyla ilintili değil. Burada konu, üniyersite öğrencilerine "hangigözle" bakıldığıyla ilgili. Öğrenim süreleri boyunca onları, nasıl bir mekânda yatıp kalktıklan, yaşamlannı geçirdikleri hiç önemsenmeksizin, derslerine devam eden ve sınavlara girip çıkan robotlar gibi görmek; ya da insanı insan kılan en önemli etkenlerden birinin de insanca çevre olduğu bilinciyle hareket edip. öğrencileri öğrenimleri boyunca insan sıcaklığını taşıyan bir çevreye layık görmek asıl sorun bu. Oysa bilindiği gibi, ülkemizde öğrenci yurtlan hemen her bakımdan ve üstelik kimi zaman "çok sıkı "! denetlenirken, denetim dışı bırakılan tek nokta. bu yurtlann aynı zamanda "insanca" da olup olmadığıdır; bu anlamda ve insanca bir çevre, yalnızca kaloriferin yanmasıyla ya da sulann akmasıyla sağlanamaz. Öğrencinin gözünde kaldığı yurt odası nedir? Oiabildiğince uzak kalmaya çahştığı ve ancak ilerlemiş akşam saatlerinde, başka kalacak yeri olmadığı için, dönmek zotvnda olduğu bir yer mi, yoksa zamanının bir bölümünü, ona kucak açan atmosferinden ötürü. orada da geçirmeyi yeğleyeceği bir ev mi? Bu sorunun yanıtı verilmeden ve yurtlar bu yanıt doğrultusunda düzenlenmeden, evlerinden uzatcta öğrenim görmek zorunda kalan öğrencilerin "barınma ihtiyaçlannın" yeterince karşılanabildiğinden söz edebilmek, olanaksızdır. Aynca, yukarda da değindiğim gibi. bunu sağlamak, parasal olanaklardan değil, yalnızca bakış açısından, anlayıştan bağımlı bir konudur. Kaldı ki bu "ruhsuz çevre" anlayışı ülkemizde yalnızca öğrenci yurtlanna değil, fakat ne yazık ki üniversite binalannın çoğuna da egemendir. Son altı yıldır görev yaptığım Anadolu Üniversitesi'rim Yunus Emre Kampusu'nun her köşesi insana ayn bir zevk ve yaşama sevinci veren düzenlemesi içersinde. bu acı gerçekleri pek düşünmemiştim. Ama son zamanlarda Istanbul'da gittiğim bazı üniversite kampuslanndaki yeni binalan görünce, her türlü mimari zevkten uzak, neredeyse ardiye üslubundan öteye gitmeyen beton bloklannın içinde üniversite eğitimi görmeye çalışan öğrenciler beni çok düşündürdü. Bu bağlamda sanınm unutulan çok, ama çok önemli bir nokta var. Eğitim, hiçbir zaman yalnızca derslere girip çıkmakla ya da derslerin içeriğiyle sınırlı değil; bunlar kadar, dahası bana göre bunlardan da önemlisi, eğrtimin nasıl bir çevrede verildiğidir. Üniversitedeki bütün zamanını mimariık "sanatına" her taşıyla ihanet eden bir yapıda geçirmek zorunda olan bir mimariık öğrencisinden, ilerde "ince" bir mimari üslubu yansıtan yapılar ve mekânlar kurması nasıl beklenebilecektir? Ya da, sevginin, insan sıcaklığının izi bile bulunmayan "bannaklarda" gençliklerinin en önemli dönemlerini geçirenlerin, ilerde dünyaya sevgiyle, yeterince insanca yaklaşmalarını beklemek, biraz abes olmayacak mıdır? Unutmayalım: Çevre neölçüde "insanca" kıhnabilmişse, ancak o ölçüde "insan" yetiştirebilir... Düzettme ve özür Geçen hafta, ünlü Rus yönetmeni Eisenstein'a art yazımda, bu yılın, yönetmenin doğumunun yüzüncü, ölümünün de ellinci yıldönümüne rastlaması nedeniyie, bu yılki "Uluslararası İstanbul Film Festivali"nde vurgulanmamasından yakınmıştım. Oysa İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Halkla İlişkiler Müdiresi Sayın Esra Nilgün Mirze'nin çok nazik uyansı üzerine bu konuda "bir otorite" tarafindan yanlış bilgilendirildiğimi ve Eisenstein'ın, özellikle orkestra eşliğindeki "Potemkin Zırhlısı" gösterimiyle, yeterince değerlendirildiğini anladım. Bu yanlışı düzettir, özür dilerim. Çocuk için çizer çok, yazar yok avibulut Yayınlan'nın kurucusu ve Çocuk Yayınlan Derneği'nin başkanı Fatih Erdoğan'ın girişimleriyle bu yıl ilk kez 1317 Mayıs tarihleri arasında Çocuk ve Gençlik Yayınlan Fuan duzenleniyor. Çocuklann Türkçeyi doğru kullanmasını ve kitap okuma alışkanlığı edinmesini amaçlayan Erdoğan, hem çocuklar hem de çocuk edebiyatıyla ilgilenenler için iki dergi de çıkanyor: Kırmızıfare ve Binbir Kitap. tap almak istediğinde kitabı inceliyorsa, çocuklar da aynısını yapmalı. Bu fuann amacı yayıncılann para kazanması değil, çocuklann kitaplarla daha yakın bir ilişki içine girmelerini sağlamak. Gönül Kuşu isimli kitaptan söz eder misiniz? Bazı çocuk kitaplan vardır, yetişkin olarak elinize aldığınızda sevimli bulursunuz ama okumak istemezsiniz. çünkü çocuk kitabıdır. Fakat öyle kitaplar vardır ki, hem yetişkinler. hem de çocuklar kitapla sıkı ilişkiler kurabilirler. "Gönül Kuşu* da işte bu kitaplardan. Bu kitabı iki yıl önce bir ajans getirdi. Kitabın sayfalannda degişik pozisyonlarda duran bir kuş var, ancak kitabı okuduğurwzda~o kuşun sıradan bir k»ş olmadığmı anlıyorsunuz. O kuşun aslında benim de içimde yaşayan bir kuş olduğunu kitabı okuyunca fark ettim. Bizim de okumamız gerektigine karar verdim. Yazar MichalSnunittsrailli ve daha çok şiir yazıyor. Bu kitap bir şiir değil, ancak şiirsel dille yazılmış yalın bir kitap. Kitapta insanı rahatlatan. kendisini anlamasmı sağlayan bir yön var. Bülent Ecevit kitabı okuduktan sonra şöyle dedi: "Bu kitabı okuduğumdan beri artık kcndimi daha iyi anlıyorum ve daha iyi tanıyonım." Kitap Türkiye'de beklendigi kadar çok satmadı? Dünyada bir milyondan fazla sattı. Türkiye'de çok satacağını düşünmüştük ama şu ana dek 1500 sattı. Geçen gün tngiltere"den yeni bir haber geldi. 4 günde 10 bin adet satmış. Neden çok satmadığını araştınyorum doğrusu. Televizyonda haber programlarında da kitabın tanıtımı yer aldı ki. bugüne dek televizyonda bir haber programında çocuk kitabının tanıtıldığını görmedim. Bazı köşe yazarlan da bu kitaptan söz etti. Herhalde tanıtım için helikopterle kitabı tanıtan kartlar atmamız gerekli. Şimdi kitapla ilgili bir poster hazırlıyoruz. Binbir Kitap Dergtsi çocuk edebiyati alanında yapılan ilk ciddi çalışmalardan biri... Bu da bir gereksinmeden doğdu aslına bakarsanız. Belki bütün Türkiye hissetmiyor. Bir şey yokken gereksinme olduğu bilinmez ama ortaya çıktıgında gereksinme olduğu anlaşılır. Binbir Kitap çocuklara yönelik bir dergi değil. Çocuk kitaplan ve çocuk edebiyatı ile ilgili düşünceleri, kaygılan olan insanlara yönelik bir dergi. Bugün yeterli olmasa da çok sayıda çocuk kitabı var. Bu kitapların tümünii annenin. babanın incelemesine, araştırmasına imkân yok. Birileri anneye, babaya ve öğretmene kılavuzluk etmeli. Aynca bu alanda daha çok dergi çıkmalı. Dergi, üç ayda bir M (Fotoğraf:KUBİLAYTÜNTÜL) Şiddet üzerine öykü yanşması Bu fuann özelliğj ne olacak? Bu fuarda yalnızca çocuk ve gençlik yayınları sergilenecek. Artık bu alanda, daha çok yayınevi daha çok kitap üretiyor. Yetişkinler, çocuk kitabı konusuna eskisinden daha farklı yaklaşıyorlar. Eskiden yalnızca. "Ders kitaplan önemiidir. çocuğum sınıfını geçsin, iyi bir yerlere gelsin" diyen anne babalar bunu söylemekten vazgeçmemekle birlikte "Çocuğumuz aslında kitap okursa hem okulunda hem de hayatta daha başanlı olur" denıeye başladılar. Bir yerde edebiyata olan ilgileri zorunlu olarak arttı. TÜYAP Kitap Fuan'nda bu kitaplar zaten sergileniyor. ancak çok kalabalık olduğu için çocuklar bu fuan rahatlıkla dolaşamıyorlar. Nasıl. yetişkinler bir ki Çocuk edebiyatı alanındaki yapıtlan nasıl değerlendiriyorsunuz? Çocuk kitapları iki elemandan oluşuyor. Bir edebi metin. bir de resim. Resim şart degil ama gerekli. Resim yanmdan sonınumuz yok. Bu alanda çok güzel işler yapan kişiler var. Ama çocuklara yönelik bir şeyler yazan yazarlar konusunda ciddi problemlerimiz var. Çocuklara "Aman çocuklar okuyun" filan diyoruz ama biz ne yazıyoruz ki onlarokusunlar. Çizerlerin çeşitliliğinde yazanmızyok. Beni sarsan. yerimden hoplatan yeni bir yazar ya da öyküyle çok az karşılaşıyorum. Bugün çocuklann az okumasmın nedenlerinden biri de bu alanda çok iyi şeylerin yazılamaması. Başanlı şeyler yazıldığı takdirde ilgi artacak. Çocuk kitabı alanındaki dtğer ya\ uv lan nasü değerlendiriyorsunuz? Şimdilerde okul öncesi eğitim veren kurumlara yönelik ticari faaliyetlerbaşladı. Çeşitli paketleroluşturularak evlere. yuvalara gidiliyor. Bu şekilde satış yapılabilirama bazı şeyler aykın. Örneğin; birisi bizi aradı: "Biz çocuğumuzun 12 yaşına dekokuyacağı bütün kitaplan aldık. Bizebir paket getirdiler. ieinde üçyaşından 12 yaşına dek okuyacağı bütün kitaplar var~ dedi."Peki 5 yıl sonra çıkacak olan ve çocuğunuzun hoşlanacağı bir kitabı nerden biliyorsunuz, çıkmadı ki o kitap daha" dediğimde kişi rahatsızoldu. Bu numaralar hoş degil. Bu.ben 15 gün tatile gidiyorum 15 günlük gazetelerimi şimdiden alayım gibi bir şey. Yann ne olaeağını bilemeyiz. Biz yannın okurlannı hazırlamaya çalışıyoruz. Selma Gürbüz'ün 'Zodiak'la Hayale Dalış' başlıklı sergisi Tem Sanat Galerisi'nde bugün açılıyor î ç diinyanu resimle paylaşıyorum' Osmanlı Uan bir sanat: Soytarılık Kükür Servisi Türkiye lş Bankası tarafindan üç ayda bir yayımlanan Kültür ve Sanat dergisinin 37. sayısı çıktı. Derginin bu sayısında Prof. Dr. Metin And'ın 'Osmanh'da Soytan veÖnemP başhİclı yazısı yer alıyor. Yazar. tüm sahne sanatlannın ana kaynağıru oluşturan soytanlık ve hokkabazlığın tarihçesini kendine özgy üslubuyla anlatırken soytanlığı Avrupa tiyatrosu ve Osmanlı'dan örneklerle karşılaşhrmalı olarak inceliyor. Osmanlı düğünlerini ardatan 'Sumameter'den gölge oyunnden Italyan halk komedyası Commedıa Dell' Arte'ye kadar uzanan tarihiyle renkli bir sahne sanatı olan soytanhk, Osmanü'nın değerli kültür hazinelerinden biri olarak yerini alıyor. Nihal Tan"ın kaleme aldığı 'Atatürk'lü Nevruz Bayramlan' başlıklı araştırmada ise milli mücadelenin sıkıntılı günlerinde büiik ve beraberlik coşkusu içinde kutlanan Nevruz bayramlan anlatılıyor. SeJvaBalkan, Venedik'teki Büyuk Kanal kıyısında yer alan Türk Ticaret Merkezi binasını tanıtırken Edit Tasnadide Macaristan'daki Türk tarihi anıtlannı anlatıyor. 1 ş Bankası' nın Kültür ve Sanat dergisinin bu sayısında aynca, dünya tarihçilerinin 'Ölüm Mknarisi' olarak adlandırdıklan mezarhklar kenti Semerkant'ı tanıtan bir yazının yanı sıra, lstanbul'daki 3. Ahmet Çeşmesi, 'Türk Kültüründe Mühri Süleyman'ın Yeri*, 'Mısır'daTürk Kültürü ve Sanatınm lzleri' ve 'AkademikTürk TiyatrosuSOYaşında'başlıklıyazılaryeralıyor, • (ferİtishMuseum) ÖZLEM GÜLŞEN Paris'te ve tstanbul'da resim çalışmalannı sürdüren: Ispanya, Japonya. Fransa ve lngiltere"de sergiler açan ressam Selma Gürbüz'ün 'Zodiak'la Hayale Dalış' başlıklı sergisi bugün TEM Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sergi için çalışmalanna uzun bir süreöncebaşlayansanatçı, 12yüzyıldan bu yana zodiakJa ilgili ulaşabildiği her türlü kaynağı. 16. yüzyıldan bu yana da özellikle Osmanlı minyatür sanatı üzerine gerçekleştirilen çalışmalan ve yapıtlan araştırmış. Eski çağdan günümüze dek tartışılan bir konu olan 'Burçlar'ın simgesel özelliklerini kullanarak yapıtlannı oluşturan Selma Gürbüz'ün en çok kullandığı fıgür. aslan ve kedi. Gürbüz şöyle diyor: "Aslanlar benim yaptdanmda gücü tenısil ediyorlar. Kedikr de öyle. Çok sevimli görünmelerine rağmen o sevimlUiklerinin altında > atan bir hırcınlık. sonuçta >ine bir güç var. Ben de' insan tüm gücünü kullansa ortaya ne gibi sonuçlar çıkar" diye düşündünı. Sergimi bu konu üzerine >oğunlaşarak gerçekleştirdim." Minyatür sanatı ve masallar. sanatçının en çok ilgisini çeken konular. Masalsılığı düşle. eski masallan çağdaş bir dille bağdaştırarak. alegorilerin zenginliğini kendi iç dünyasıyla bütünleştiriyor. • Eski çağdan günümüze dek tartışılan bir konu olan 'Burçlar'ın simgesel özelliklerini kullanarak yapıtlannı oluşturan Selma Gürbüz'ün en çok kullandığı figür, aslan ve kedi. "Aslanlar benim yapıtlanmda gücü temsil ediyorlar. Kediler de öyle. Çok sevimli görünmelerine rağmen o sevimlilikierinin altında yatan bir hırçınhk, sonuçta yine bir güç var. Ben de 'insan tüm gücünü kullansa ortaya ne gibi sonuçlar çıkar' diye düşündüm. Sergimi bu konu üzerine yoğunlaşarak gerçekleştirdim." McCartney, eşinin küllerini aile • Kültür Servisi Ingiliz gazetelerinde yer alan haberlere göre Sir Paul McCartney, eşinin cesedini. tanıştıklan yer olan tngiltere'nin güneyindeki aile çiftliğinde yaktı. Times'ta yer alan habere göre. McCartney kansının Kaliforniya'da kanserden ölümünden birkaç saat sonra kısa ve gizli bir yaknıa töreni düzenledi. Sir McCartney ve dört çocuğunun katıldığı tören. yakın akraba ve arkadaşlanna bildirilmedi. The Mirror'da yer alan habere göre Linda'nın külleri McCartney ve çocuklan tarafindan özel bir uçakla İngiltere'ye taşındı. Selma Gürbüz'ün 20Mayıs'a dek sürecek olan sergisinden'İçindeki Aslan'. (FotoğrafKAAN SAGANAK) likle kafa fıgürünün 'hayvan'. bedenlerin insan bedeni' biçiminde olması göze çarpıyor. Bunun nedenini sanatçı şöyle açıklıyor: "Herbirimizin içinde hayvansal bir dünya olduğunu. bunu istediğimiz zaman ortay a çıkardığımızı göstermek istedim. OzeHkle bir düşünceyi orta>a ko> mak için değil; kendi iç dünyamı insanlaria pa\laşmak için resim yapıyorum. Bunu tam anlamıyla oluşrurabilmek için çok uzun seneler çalışma \apmam gerekti. Resim sanatında en önemli öğelerden bir tanesi de sanatçının kendi tekniğini oluşturabilmesi. Ben henüz kendi tekniğimi tam anlamıyla yaratabüdim mi? BUmiyorum..." Bu serginin yapıtlannın oluşması 1.5 yıl sürmüş. Ancak konuyla ilgili yapılan araştırmalar çok daha öncesıne dayanıyor. 'Zodiak'la ilgili bir sergi açma düşüncesi nasıl oluştu? "Bu düşünce kafamda vardL Ancak Fransa 1da. Paris'te bu konuya yönelik açtığımız karma bir sergiden sonra Türkiye'de de bu konuyu içeren yapıtlanmın sergileneceği kişisel bir sergi açmak istedim. Şu andaki çalışmalanma da hemen hemen bu konuya yakın alanlarda devam edi\orum. Ne zamana kadar sürer? Onun cevabını henüz ben de bümiyorum." Sanatçı son dönemde, İstanbul' u, özellikle mimari yapısını konu edinen Fransız Türk ortak çalışması bir kitabın yayma hazırlanmasının genel koordinatörlüğü görevini sürdürüyor. İlk olarak Fransa'da yayımlanacak olan kitabın çalışmalan 2 ay sürecek. Gürbüz, kitabın en kısa sürede dilimize çevrileceğini umuyor. Resim çalışmalannın yanı sıra heykel sanatıyla da ilgilenen sanatçı, bu alandaki yapıtlannı kendi atölyesinde oluşturuyor. Son günlerde Gürbüz'ü etkileyen bir başka ülke de yeni döndüğü Hindistan." Onlann minyatürleri beni çok iigilendirdi. Çok değişik karakteristik özelliklere sahip. Bu da. ileriye yönelik yapıtlanmda kullanacağım bir unsur oİabilir. Önemli olan bir serginin altyapısını oluşturmak." Sanatçının ilgisini çeken başka bir konu da masallar. Gürbüz. masallann fantastik birtakım öğeler içermesinin yanı sıra gerçekle bağdaşan pek çok yanının da olduğunu düşünüyor ve tuvalinden yansıttığı tüm bu fantastik. imgesel özelliklerle gerçekliğe de bir parça dokunuyor. Çok boyutluluk da bu süreçte ortaya çıkıyor. Yapıtlannda çok bo^tluluğu kullanmasının nedenini ise şöyle açıklıyor:"İçimdenöylegeliyor ve çizgilerimin oluşmasında da önemli bir rol ojnuyor." Bir masal düşünün. Gürbüz'ün açtığı her sergi bu masal ın bir parçasını oluşturuyor. Ancak bu masalın şimdilik bir sonu yok. 18. >üz>ıl soytansi. f^ f ? f®} Kafa hayvan, beden insan Bugüne dek gittiği ülkelerin minyatür sanatından da etkilenen sanatçı. yaptığı gezilerin, yapıtlannı oluşrurma açısından da son derece yararlı olduğunu düşünüyor. "JaponvaŞagittim. Oradaki kültür ve yaşam, kendilerine özgü mimarileri. geleneksel yapılan çok ilgimi çekti. Gittiğim her ülke tekniğünin geiişmesinde de önemli birer rolü üsttenduer" Doğu ile Batı'nın biraradakullanılmasından çok farklı bir sentez ortaya çıktığı görüşünde. Bir ressamın, özünü sürekli beslemesi gerektiğini. ancak o zaman üretken olabileceğini belırtıyor. Çalışmalannı hiç aralıksız sürdürüyor. her şeyi araştırarak. Sanatçının bu sergide yer alan yapıtlannda özel BUGUN • HARBfYE ASKERİ MÜZE VE KÜLTÜR SİTESİ'nde saat 16.00'da 'Millet Egemenliği" konulu etkinlik izlenebilir. • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZl'nde saat 19.00'da "Çok Boyutlu Gölge Oyunu' izlenebilir. • CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ Taksım Sergi Salonu'nda saat 16.00'da Esin Afşar'ın "Atarürk" CD dinletisi ve söyleşisi yer alıyor. • AKM SİNEMA SALONU'nda saat 14.30 ve 19.00'da 'Mektup' isimli film gösteriliyor. • İFSAK'ta saat 19.30'da ressam Devrim Erbil"in "Anadolu Tannlannın Dünyası' konulu dia gösterisi izlenebilir. • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ nde 15 0016.30 saatleri arasında "Çocuklarla Sesten Müziğe' başlıklı konser yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle