25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 NİSAN 1998 CUMARTESİ •••• CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 TURK1YE Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizli PB Y PB PB PB PB PB PB 22 22 24 21 25 25 27 25 Sınop PB 18 Adana A 25 Samsun PB 17 Mersin A 26 Trabzon Y 18 Diyarbakır Y 21 Giresun PB 18 Şanlıurfa PB 24 Ankara Y 20 Mardin Eskişehir Y 22 Siirt Y T Konya PB 23 Hakkâri Y 15 Sıvas PB 21 Van Y 14 Zonguldak PB 18 Antalya A 27 Kars Y 17 Doğu Karadenız. Do- ğu Anadolu, Güney- doğu Anadolu'nun doğusu ıle Batı Kara- denız'in iç kesımlen, Iç Anadolu'nun ku- zeybatısı, Trakya, Af- yon ve Kütahya çev- releri sağanak ve gökgürültülü sağa- nak yağışh, ötekiyer- ler az bulutlu ve açık geçecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn B Y Y PB Y Y Y Y b 8 8 13 13 13 12 12 Münih Y 12 Zünh Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atına Y Y PB Y Y PB Y A 13 14 12 13 10 11 15 22 Y 12 Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahire Sam b A A Y Y Y Y A A 1U 30 8 23 23 22 24 28 ?6 Paryajı bulutlu Sısiı Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmuriu Karlı Sulu kar , GOK gurultulu GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada birbiriyle ters düşen iki önemli siyaseti birlikte gö- türmeyi, doğrusu CHP, 9 aydır başanyla yürütüyor. Baykal'ın bu konudaki tanımı yerinde: Ne çare, "bağrımıza taş basarak" diyor. Bu siyasal çizginin -Ecevit gibi- CHP'ye çok şey kazandırdığını söyleyerek elimi ateşe sokmak is- temiyorum. Ancak sağduyu sahiplerinin bir yargı- sı var ki, ona katılmamak olanaksız. Diyorlar ki: "CHP, belki parti olarak fazla bir ka- zanç elde etti veya etmedi. Ama, siyasal bir parti olarak 'ötekilere' örnek olacak bir çizgide yürüme- yiyeğledi. Siyasetin dar sokaklarda dolaştığı şu sı- ralarda ülkeye olumlu katkılarda bulunmayı başar- dı." Bu yargı doğruları yansıtıyor, şu nedenlerden: Hemen her siyasetçiyi kısır akli yetenekleriyle ölçen Şaibe Hanım, CHP'yi bir iki gidip gelme, el sıkıp gülümsemeyle önce hükümeti düşürmeye, sonra erken seçime kandıracağı sanısıyla ortalık- ta dolaştı, durdu. Ama Baykal, hemen her açıdan 1998'in "temiz- lik yılı" olmasını dileyen görüşlere yeşil ışık yaktı. Yılmaz'dan sonraki basın toplantısında CHP'nin "dayatması" gibi gösterilmek istenen 1998'de er- ken genel seçim beklentilerini boşa çıkardı. Hükümete önemsenecek bir öneri götürdü: Bu yılın kalan aylannda yapılması artık koşulla- şan işleri bir "takvime bağlamaktaki" zorunluğu kabul etttrdi. Elbette, iş takviminde hükümetlere özgü, örne- ğin enflasyonun düşürülmesi, örneğin Güneydo- ğu'daki sosyal ve ekonomik yapılanmanın ilk te- mellerinin atılması gibi uygulamalar yer almıyor. Şaibe Hanım yaygın isim Iştakvimi; bugünlerde karşı çıkılmayan olası er- ken seçimi doğru düzgün, adaletli bir yapıyla ger- çekleştirmeyi öngören çalışmaların başlatılmasını ve mutlaka sonuçlandırılmasını içeriyor. Yapılması gerekli işlerin başında dış ülkelerde çalışan milyonlarca seçmenin oy kullanması geli- yor. Şu ya da bu yönleriyle seçim yasasında, hat- ta Siyasal Partiler Yasası'nda gereken değişiklik- leri yapmak ön sırada yer alıyor. Yılmaz'la Baykal'ın anlayış birliğine ulaştıklan, hatta çözüme ulaştırdıkları da diyebiliriz, bir baş- ka nokta, Mart 1999'da yerel ve genel seçimlerin birlikte yapılmasında ilke kararına varmaları. İki lider 23 Nisan'da yeniden bir araya geldikle- rinde iş takviminin özüne ve yapılacak işlerin sıra- sına kadar inebilirlerse, artık önümüzü görernedi- ğimizi içeren eleştiriler de kendiiiğinden hız yitire- cek. CHP'nin kısır tartışmalara girmeyerek "bütün - yotsüzlnk savlanna" soruşturma-yehjnu açmayt öngören ilke kararı, Yılmaz-Baykal görüşmesin- den bir-iki saat sonra beklenen meyveyi de verdi. Şaibe Hanım'ın malvarlığını soruşturacak ko- misyon kuruluyor. DYP sözcülerinin 1960'lardan kalma modası geçmiş savunulannı bir yana bırakalım: TBMM Ge- nel Kurul Salonu önceki gün şaibe sözcüğü ve sa- hitoini hedef alan konuşmalarla çınladı. Mümtaz Soysal hocamız, şöyle dedi: "Birsiya- setçinin aklanmasının en iyi yolu Yüce Divan'dır. Siz (yani DYP'liler) Yüce Divan'da aklanıp geime- sine, bu 'şaibenin' aklanmasına sevineceğinize bağınyorsunuz." Onerge sahibi ANAP'lı Konya Milletvekili Ahmet Alkan ise, "Hem Çiller'i hem de Yüce Meclis V bir büyük 'şaibeden' kurtaralım" diyordu. llhan Selçuk dünkü yazısında tek bir cümleyle Şaibe Hanım gerçeğini anlatıyor: "'Şaibe Hanım' deyince bugün Türkiye'nin herköşesinde akla kim geliyor?" SABAH gazetesinin manşeti (aynen): "Meclis DYP lideri Çiller'in malvarlığında 'şaibe' iddialan- nın soruşturulması önergesini dün kabul etti". Bunlar bir günün söylemleri, yazılan ve gazete başlıkları... Aylardır, yıllardır daha nice nice örnekler önü- müzde. Karikatüristlerimiz, yazarlanmız, araştırmacı ga- zetecilerimiz Çiller diye yazmıyor. "Şaibe Hanım" diye yazıyor, çiziyor. İki yıldır TBMM -tutanaklara geçtiği gibi- "Şaibe Hanım" sesleriyle dolup taşıyor. İki yıldır Şaibe Hanım diye yazan bana, iki yıl sonra bu hanımefendiyi bütün ülkeye yaygınlaşmış isimle "Şaibe Hanım" diye yazdığım için dava açı- yor. Ne dersiniz? Nasıl, iyi mi?.. Avrapa gazı geliyor I Baştarafı 1. Sayfada Terör örgütü saymak için daha kaç bin kişinin ötdürülmesi gerekli" ya- nıtını verdi. Demirerin bu sözleri Konstanti- nescu'nun önceki gün yaptığı "Ro- manya'da PKK terör örgütü ola- rak bulunmamaktadır. Kiiltür ve iş demekleri olarak temsil edilmek- tedir" açıklamasına bir yanıt ola- rak değerlendirildi. Dışişleri kay- naklan, Demirel-Konstantinescu görüşmesinin olumlu geçtiğini kaydettiler. Cumhurbaşkanı Demi- rerin Konstantinescu'ya PKK ko- nusundaki kaygılannı da ilettiği, konuk Cumhurbaşkanı 'nın önceki gün imzalanan anlaşma uyannca PKK'nin bu ülkeden tamamen si- lineceğini vurguladığı öğrenildi. tki ülke arasında iki aydır uygu- lanan serbest ticaret artlaşmasıyla ticaret hacminin yıl sonuna kadar 1 milyardolaraçıkmasıöngörüldü. İki ülke cumhurbaşkanının bu yıl içinde en az dört kere görüşecek- leri belirtilirken, Cumhurbaşkanı Demirel, bu ülkeye yatınm yapa- cak ülkelerin ciddi ve büyük ku- rumlar olmasına özen gösterilece- gini bildirdi. Başbakan Mesut Yılmaz'ın 12 yıldan sonra Romanya'yı ziyaret eden ilk Türk başbakanı olacağını anımsatan kaynaklar. özellikle enerji konusunda ciddı işbirliği olanaklan yaratıldığını söylediler. Buna göre iki ülke, Avusturya ve Slovakya'ya ulaşan Norveç doğal- gazının Romanya'ya ulaştınlması. oradan da mevcut hatlar kullanıla- rak Türkiye'ye getirilmesi projesi- ni yaşama geçirme çalışmasına başlayacaklar. Romanya'daki doğalgaz rezerv- lerinin doğalgaz deposu olarak kul- lanılması ve böylece Türkiye'nin ileride gaz sıkıntısı yaşamaması hedefleniyor. tki ülkenin ortak de- neme üretimi gerçekleştirdiği altı tekerlekli zırhlı askeri araçlardan sekiz ömeğin tamamlanma aşama- sında olduğu kaydedildi. Bu örneklerin kısa bir süre son- ra Türk Silahlı Kuvvetleri'ne tes- lim edilecegi, askerlerin olur de- mesi durumunda 1800 adet üretil- mesi planlanan zırhlı araç maliye- tinin 500 milyon dolara vardığı öğ- renildi. Askeri yetkililerin ortak yük helikopteri ve tank üretimi ko- nusunda da işbirliği yapacaklan bildirildi. Demirel'in Stoyanov ile görüş- mesinde de ekonomik konulara ağırlık verildiği öğrenildi. Demi- rel'in, Zıraat Bankası'nın Sofya "da bir şube açmasına izin veren Bul- gar yönetimine teşekkür ettigi kay- dedildi. 'Iki denizin masah' Hazar ve Karadeniz'e kıyılan olan ülkelerin hükümet ve devlet başkanlannın 25 Mayıs'ta lstan- bul'da yapılacak "Hazar ve Kara- deniz: İki Denizin Masalı" konfe- ransında bir araya gelecekleri öğ- renildi. Konferansta bölge ülkele- ri arasında enerji işbirliği. petrol ve doğalgaz boru hatlannın güzergâ- hının gündeme geleceği kaydedil- di. Bulgar Cumhurbaşkanı Stoya- nov "un Demirel'e, 25 Mayıs'ın kendisinin doğum günü olduğunu, "Bunu Boğaz'da beraber kutlaya- lım" dediği öğrenildi. Roman- ya'nın da aynı toplantıya başbakan düzeyinde katılacağı bildirildi. Dışişleri bakanlannm üçlü top- lantısmda Kosova sorununda taraf- lann henüz diyalog başlatmama- sından duyulan kaygı ele alındı ve Batı Temas Grubu ile bir an önce iletişime geçılmesi kararlaştınldı. Zirvede en çok konuşulan konu- lardan biri de Balkan Gücü'nün ne- reye konuşlandınlacağı oldu. Cumhurbaşkanı Demirerin önce- ki gece verdiği yemekte Konstan- tinescu'ya basın toplantısında Bal- kan Gücü'nün yeri ile ilgili sözle- rini anımsatarak. "Sayın Konstan- tinescu, siz Balkan dayanışmasın- dan bahsederek Bulgaristan'ın Fi- lipe kentini desteklediğinizi söyle- diniz. Madem da> anışma, Türkiye de bir Balkan ülkesidir. TürkiyeŞi dedesteklemelisiniz" mesajını ver- diği öğrenildi. Balkan Gücü ile il- gili olarak kesin karann Tiran ve Sofya'da yapılacak toplantılann ar- dından 20 Mayıs'tan önce kesinle- şeceği bildirildi. Cumhurbaşkanı Demirel'in ko- nuk cumhurbaşkanlan onuruna verdiği yemek çok keyifli geçti. Konuklara oğlak eti yedirilen ye- mekte. Romanya Cumhurbaşkanı Konstantinescu Cigan müziği eşli- ğinde şarkı söyledi. Bulgar Cumhurbaşkanı Stoya- nov'un da şarkı söylediği yemekte Türk katılımcılar hep bir ağızdan Onuncu Yıl Marşı'nı okudular. Üç cumhurbaşkanı zırvenin tamam- lanmasından sonra Antalya'dan ay- nldı. AbııaııyaVla sol iktidara hazır • Baştarafı 1. Sayfada sonra söz alan Gerhard Schröder, 16 yıllık iktidarda olan Kohl'e meydan okuduktan sonra hedefınin istihdam yaraOcıbir ekonomik politika uygu- lamak olduğunu söyledi ve konuş- masının hemen tümünü bu konuyu açıklamaya ayırdı. İstihdam yaratıcı politıkalar için bes, temel ilke sırala- yan Schröder, Alman merkez sağı- nın serbest piyasa ekonomisi terımi- ne karşılık sürekli sos>al pijasa eko- nomisi terimini yeğledi. Blaır çizgısine değinmekten özen- le kaçınan Schröder, globalieşme ve özelleştirme terimlerını kullanmak- tan da ısrarla kaçındı. Hatta "Global- leşmenin kurbanıolnıayacagız" gibi ilginç bir cümle de kullandı. Buna karşılık "teknolojik veekonomik ye- nilenme" hedefinin altını ısrarla çiz- di. Alman parti kongrelerinde rast- lanmayan bir coşku içinde geçen ku- S P D K u r u l t a y ı ' n d a n i z l e n i m l e r Çekişme değtt, biHik önplandaydı LEIPZIG - Bir ideolojik çekişme kongresi bek- leniyordu, tersi oldu. Gerek Schröder, gerekse ra- kibi Lafontaine çekişme yerine birlik vurgulannı yeğlediler. Aynca her ikisi de tartışmalı konulan es geçerek bu havanın pekişmesine özen gösterdı- ler. Bu anlamda SPD'de yol aynmı anlamına gele- cek politikalann tartışılması seçim sonrasına erte- lendi. Kurultayın ana sloganı "Yenifiğjngücü'' idi. Ikin- ci slogan olarak da "Biz hazınz" benimsenmişti. Anlamı da çok açıktı: "İktidara hazuız!" Kurultayın ilgi odağı kuşkusuz Gerhard Schrö- derldi. O da bunun tadını sürekli çıkardı. Örneğin kurultay sonrasmda yaptığı basın toplantısmı baş- bakanhğa hazır bir polıtikacmın şovuna dönüştür- dü. Aynca eşiyle birlikte ayaküstü bir yemek için girdiği kongre salonunun ayaküstü lokantasmda sı- raya girdi. Bir medya ordusunun izlediğini fark et- memiş gibi davranarak alçakgönüllü bir lider gö- rüntüsünü pekiştirme fırsatı buldu. Hiçbir aksamaya rastlanmayan kurultay organi- zasyonunda dev bir basın merkezi kurulmuştu. tki gazeteciye bir. üstelik bedava telefon düşen. çok sayıda bilgisayann kullanıma sunulduğu basın merkezinin oldukçayüksek olduğu anlaşılan gider- leri de kongrenin tümünün sponsorluğunu üsüenen Philip Morris sigara firması. özelleştirilmiş olan Alman Telekom'u ve Volkswagen otomobil devi tarafından karşılandı. Bu destek, Schröder'in bü- yük sanayi tarafından da birkaç ay sonranın Fede- ral Başbakanı olarak kabullenildiğinin bir göster- gesi olarak yorumlandı. rultayda, Schröder'in başbakan adaylığını bizzat teklif ederek hem partiye iktidar yolunu açan hem de parti içinde olumlu puanlar toplayan Oskar Lafontaine de bir konuşma yaptı. Partıde kişisel çekişmelerin bittiğini ve iktidara hazırlanıldığını özellikle vurgulayan Lafontaine'in konuşması da en az Schröder'inki kadar alkışlandı. SPD'nin Leipzig Seçim Kurulta- yı, Avrupa'nın 2000'li yıllara sosyal demokrat iktidarlarla gireceğini gös- teriyor. Bu aynı zamanda Avrupa Birliği'ne geçişin de sosyal demok- rat iktidarlarla gerçekleşeceği anla- mına geliyor. Ancak Avrupa Birli- ği'nin lokomotif ülkesi Almanya'da sosyal demokrat bir iktidann daha da büyük bir önemi var. Genel işsiz- lığin yüzde 12 gibi 2. Dünya Sava- şı'nın hemen ertesindeki oranlara yükseldiği, eski DDR eyaletlerinde yüzde 50'ye varan işsizlik oranlan- na tanık olunan Almanya'da, yeni sosyal demokrat politikalar çok cid- di bir sınava girecekler. Olası bir ba- şansızlık sos^al demokratlan şid- detli bir erime sürecine sokabilece- ği gibi, olası bir başan da daha sol- daki partilerin (Almanya'da PDS) yeni arayışlara girmesine yol aça- cak. Padişah saatleri Cenevre'de satılıyor • Baştarafı 1. Sayfada ne 100 bin tsviçre Frangı değer bek- lenen bir başka saati ile birlikte 1780-1810 yıllan arasında Osmanlı Sarayı'na yaptığı toplam yedi saat de müzayedenin gözdeleri arasında yer alıyor. Müzayedenin ilginç parçaların- dan biri ıse 11 cm. gibi oldukça çap- lı ve kaplumbağa kabuğundan (ba- ga) Fransızusta Breguet'nin 1796'da Fransa'ya Sultan 3. Selim'in gön-. derdiği ilk Türk Elçisi Sejid Ali Efendi'ye özel yaptığı saat. Bu saate 24 bin lsviçre Frangı (yaklaşık 4 mil- yar lira) değer \erilmesi bekleniyor. Saray saatlerinin en değişiği ise koku şişesi olarak tasarlanan ve üze- rinde lsviçre'de John Rich'in 1790 yapımı bir saatinin bulunduğu par- ça için 40 bin tsviçre Frangı öngö- rülüyor. 103 mm. yüksekliğindeki bu saatin içindeki mmyatür çanlar belirli zamanlarda ilginç sesler çıkararak sahibine zamanı anımsatı- yor. isviçTe'deJ.Ferrero'nun 1880'de, 48 mm. çapında 18 ayar altından yaptığı ve mine üzenne Abdüla- ziz'in portresinin bulunduğu pırlan- talı saat için 60 bin tsviçre Frangı bekleniyor. Osmanlı sultanlanndan 5. Mehmet'in lsviçreli ustalarca 1905 'te yapılmış altın ve mineli özel saatine ise 10-12 bin lsviçre Frangı öngörülüyor. Pornografık saat ve en- fiye kutulannın. saat başlı bastonla- nn da satılacağı müzayedede en yük- sek değerde satışı çağdaş bir saatin gerçekleştireceği, bunun kıran kıra- na bir çekişmeye yol açacağı ve 200 bin lsviçre Frangı (yaklaşık 33 mil- yar lira) civannda bir rakama ulaşa- cağından da söz ediliyor. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada nımları satır başlarıyla sıralayalım: "Dönem zenginleri'"... Özal'ın iktidar yıllarında ayyuka çıkan bir tanım oldu. Özal dönemi zengin- lerinin temel özelliklerinin başında, "üretmeden ka- zanmak" geliyordu. Döneminde patlayan şeylerin başında da "hayali ihracat" vardı. Melih Aşık'ın dün vurguladığı gibi, döneminde zengin olanların bugün ABD'de özenle muhafaza ediliyor olması övünülecek bir miras. Aslında o mirası da Türki- ye'ye getirmeli! "Benzenginiseverim"... Özal'ın yönetim anlayı- şını en iyi ortaya koyan deyimlerden biri. Adam haklı, fakiri sevecek degil ya. Bu anlamda pek çok meslektaşımızın da Özal sevgisini çok iyi anlıyo- ruz... "Benim memurum işini bilir"... Özal'ı anlatan bir başka söz. Bu mantık beraberinde, "Özal dönemi bürokratlarını" getirdi. Ben Atalay Coşkunoğ- lu'nun yerinde olsam, Özal'ın olabildiğince yanın- da aile mezarlığı yeri ayırtınm. Biraz pahalıdır ama olsun. Artık Karayollan Genel Müdürlüğü'nden ka- zandığının bir kısmını feda eder. Coşkunoğlu, ev- leri villaları alınteriyle yaptırmıştı. Vurgulamadan geçmeyelim, özal bürokratlannın çoğunun alınte- rinde boncuk vardı. "Anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz"... Bu tanım da Özal'ın devlet anlayışını ortaya koyan, sık rastlanan sözlerinden biriydi". Anayasayı takmayan yasaları dinler mi? Sadece seçim yasasını 14 kez degiştirerek kınlması güç bir rekorun sahibi oldu. Her seçim dönemi öncesi elindeki kalemle beynin- deki tilkiler bir araya gelir, şu soruya yanıt arardı: - Yasayı nasıl değiştirirsem, alacağım oyla en yüksek milletvekili çıkartınm? Bu soruya yanıt bulacağım diye ne seçim bölge- si bıraktı ne seçim yasası. Ama amacına da ulaştı, yüzde 35 oyla Meclis'in yüzde 65'ine ulaştı. Kazıklar içinde yatsın! Özal'ın kişisel özelliklerine de değinmek gerekir- se, akla ilk şu geliyor: Çokcesurdu... Diyelim ki, bir şeye ulaşmak istiyor; kırmadık pot, giymedik bot bırakmazdı. Yasa mı delinecek, vur gitsin... Devlet ciddiyetine ters mi düşecek, boşver git- sin... Diyeti ne ki? Topluma kötü örnek mi olacak, ister ters olsun ister ders, dinleme gitsin... Işte o kadar, ces'ur'du... Bir başka özelliği kararlılığıydı... Eleştirilere aldır- mazdı. Böylece toplumda, namussuzluk, hırsızlık, yolsuzluk, eleştirilse bile, yaşamın bir parçası hali- ne geldi. Bunlar ayıp olmaktan çıktı, devletin üst katlanna kadar tırmandı. Ama nerede duracağına pek kararveremezdi. Bu kadar kar'arsızlık' da doğal tabii... Bugün gündemi oluşturan pek çok şey O'nun ek- tiği tohumların ürünü. Çiller'in Başbakanlık koltu- ğuna oturduğu günlerdeki ilk demeçlerinden biri şuydu: -Ben özal'ın devamıyım... Yıne bugün, yasama-yargı-yürütme organları karmakanşık hale gelmişse, bunu da Özal'a borç- luyuz. Heleyargı! öylesine çok hizmeti var ki... Han- gisinden başlasak? Örneğin Yargıtay... Bir kalem- de 50'yi aşkın üye atayarak yapıyı attüst etmeyi ba- şardı. Özal'ın irticaya mali kaynak aktarılmasına zemin olan adımlannı da unutmamak gerekir. Başbakan- lık koltuğuna oturduktan hemen sonra yayımladığı ilk kararname şuydu: "Faizsiz finans kurumlanna izin verilmesi..." Cumhurbaşkanlannın kısa dönem zenginlerinin yatlarında tatil geçirmesi geleneğini de başlatan O'dur. Bu tatillerinden birinde şortla birlik denetle- mişti. Her neyse, bunu vurgulamanın gereği yok. Adam şortsuz mu denetlesin?.. Şonuç olarak Özal'a çok şey borçluyuz. ' Ne diyelim? Alacağı olsun... Anıtmezanna selam veımeden yazıyı noktala- mak olmaz. 120 kişi aylardır üç vardiya çalışarak mezan ölüm yıldönümüne yetiştirdi. Mezarda kur- şundan kubbeye kadar her şey var. Bunlann nasıl ayakta tutulduğu da şöyle açıklanıyor: 90 santim çapında 96 kazıkla... Bu durumda bize söyleyecek başka bir şey kal- mıyor: Kazıklar içinde yatsın! Türkçe: 1)D, 2) B, 3) B, 4)C,5)B,6)D,7)D,8)C, 9)D, 10) A, II) D, 12) A, 13) B, 14) B, 15) C, 16) E, 17) A, 18)C, 19)B,20)D. Tarih: 1) B, 2) A, 3) C, 4) A,5)D,6)C,7)B,8)D,9) D, 10) D, 11) B, 12) A. Coğrafya:l)C,2)E,3)A, 4)D,5)C,6)A,7)A,8)A, 9)D. Sosyoloji:l)A.2)B, 3)D.4)E,5)C.6)E.7)B, 8)D, 9) A. Matematik: 1) C, 2) A, 3) D, 4) A, 5) A, 6) C, 7) E, 8) E. 9) C, 10)B, 11)A. 12)B. 13) A, 14)C, 15)C. 16) C, 17) C. 18) E, 19) A, 20) D. Fizik: 1) B, 2)C,3)D,4)C,5)C,6)C, 7)D,8)C,9)D. 10) B, 11) E, 12) D. Kimya: 1)E, 2) A,3)A.4)B,5)C,6)E.7) A, 8) A, 9) D. Biyoloji: 1) B,2)E,3)C,4)B,5)A,6) B,7)C. 8)D. 9)E. Türk Kalp Vakfı 23. yılını kutluyor. TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişlı/İSTANBUL Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx)10Hat Faks:(0212)212 6835 7 J\ji ş t t s t ç e n e k l e r i m u Haziran'da teslim - 6 taksit. Temmuz'da teslim- 7 taksit. Ağustos'ta teslim - 8 taksit. Eylül'de teslim - 9 taksit. Ekim'de teslim -10 taksit. Beko'nun sabit fiyat garantili bu kampanyasında, tele- vizyonunuzu, isteğinize göre -Haziran'dan Ekim'e kadar- dilediğiniz ayda teslim alacak ve fiyat arttşlarından hiç etkilenmeyeceksiniz. Taksitlerinizi -6 taksitten 10 taksite kadar- hep Mart ayı peşin fiyatına göre ödeyeceksiniz. ÜIÜN-MODEL ımvinonuı ı MI37J W 537ü ¥I37X/M 537» W*5 i ¥ 55,1 M45U/M 551X M ,55 i M 555» MI55X/K SSX T 255 SX 15553 37 ta 37EkaiM4 51ta SIEkaMttfci 55 ua» SBBttkU 55taTtMsH5lEm> «263S/M5ÖS fiHtatttffem 'i1 " sx T 57oa 70anrT*WSfStow hüT '1600000 mm «400 000 KHMOPfffl IO36OO00O 1MU00OD I7MM00 ISUBOS 165301» Bfi HAZİUUI TESLİM 1 m m 106 20i 306 406 506 60» 706 »6 9» B .SÇBEK(ltS) R*AJ n 950-000 UJS3D 15600000 16.750-S» 17300 XC £450000 '20050X0 21400.000 2" 550000 r K a i T smsk r 930 000 UtOMOO '55SC0OO İ6I3ÛOT '2SCM0 IU30JOO 2ÜC3000C 25400000 2 1 530000 p a n nıuııansiJN 1 KB W> 107 297 XI 407 507 «7 707 »7 907 y a İO2BOOO0 II.28UK nmooc I4.36MD5 14800000 11800.000 17180SO0 2I.P000 aaccooo •n ı z a m İMSİI 10120000 112204» 13340000 I4J40M0 »joaooo linoon ı;i7aooo 2I.77O000 BSJOOOO so n AĞaSTOSTESÜMj 1. SEÇENU (U7) n» NO ıoe 20B Jffi 40 506 «e 70! «08 506 k< İ950JBO 9MO0O IPIOOOO 12.550.000 11950 00C 13*1(0) 15060000 19JB0.SU i 111 m 7W* 1550000 İMB) '!670OX ıısasa 2950M ısaom 15020.000 19JSKK OTOOO a t a EYUkTISUM 4,SlÇlKUl(lt8) «00 m 109 29) 309 409 5M m 709 109 W r i r^n 8000000 . 8.WH» 1Û440İDO IIJ00JM '1152000C lUOO» 13400 OOt I6.*WM1 1İ40OM0 h i 3 0 lUBtl 7950000 S.730U0O0 1037OJO0 İI.I50JM 1151000C itam I3J5OO0O 16.930000 1&İ53000 UOMTISÜM 5. SÇENEK (U9| us m ııo 210 310 4K> 510 610 710 8HS 5,0 N i sa n 7160000 7JKU30O ;.54oax lOMOÜOO 1C360000 usmm 2020000 •,5140.000 .0.520000 • d ı r . 7160000 7J6OM0 OJ4C0O0 IO«OJK 0360000 nmm 12.320003 I514OJM) .6520000 M ı SOMlfl wu«ıi« 7I600M 78400.03 3340000! I00.4KUK 1C36O3M IHUOOfll I201KH I52JMUH 1652X311 panya 30 Nhan 1998 taribine kad*r geceriidir • Bu kampanya Sanayi ve Tîcarei Bakanhg-nm 25/5/1994 tarihii, 21940 sayıh Tebiiğ hukumterine uygt/n ofe- rak yapıfmaktadır * Fiyatfara KDV dahildir • Vergt ve bandrof oranlannda ofabilecek deç'sıkhkfer fiyatiara aynen yansfttftr • Talepter stok ve ureîım oiemkfa -'-*-'~ \de karştianacakttr • Ürünferperakende saüş nokt*i*nnda tesİİm edUe<ekttr • rtyaT'anmtz Turk Lira'itdır Tum unınterdtkı fsyatitr tavstye edilert fjyatlırrir A y r ı n t ı h b i l g i b a y i l e r d e . www.bekoticaret.cOTi tr ÜCRETSİZ TÜKETİCİ OANISMA HATTI 0800261 85 75 0800261 85 76
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle