16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN1998CUMA HABERLER Kıvrıkoğlu'nun denetimleri • EDtRNE (AA) - Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu, Edirne'deki 55. Piyade Tugay KomutanhğYm denetledi. Orgeneral Kıvnkoğlu ve beraberindekiler. buradaki denetlemenin ardından helikopterle Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine geçerek buradaki askeri birlikleri denetledi. Sanal toplantı • ANKARA (AA) - Bakanlar Kurulu'nun sanal toplantı yapabilmesi. Başbakanlığın çalışmalarını yürüttüğü Kamu Bilgisayar Ağlan Projesi'nin (Kamu- Net) bitirilmesine endekslendi. Bu sistem devreye girdiğinde. Bakanlar Kurulu üyeleri bilgisayar sistemi sayesınde ayn yerlerden toplantıya katılabilecekler. TÜBİTAK, Türk Telekom'un her bakanlık için tahsis ettiği hat kapasitesinin ancak dörtte birinin kullanılabıleceği gerekçesiyle. "Sanal Bakanlar Kurulu Projesi'"ni. Kamu-Net ile hayata geçirilmesi için Başbakanlığa devrettı. Çevre ve işçi • ANKARA (AA) - Çevre Bakanı lmren Aykut ve Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu, çe\ re sorunlanna karşi duyarlılığı arttırmak ve bu sorunlann çözümünde aktif katılımın sağlanması amaciyla. "Çevre ve tşçı Sağlıği" protokolü imzaladılar. Hak- Iş'te düzenlenen protokol imza töreninde konuşan Çevre Bakanı Aykut, bütün dünyada çevre ve çevre sorunlannın çözümünün gündemin birinci sırasını işgal ettiğini vurgulayarak "Türkıye'de çevre duyarlılığı var. Ancak çevre sorunlannın çözümünde maalesef ciddi bır başan elde edılmemiştir" dedi. Aykut, sanayinin yarattığı kirliÜk ile mücadelede ciddi çalışmalar yapılma aşamasına gelindığıni kaydettı. Sezgin'in gezisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı ve Mılli Savunma Bakanı Ismet Sezgin. resmi ziyaret için Avusturya ve Romanya'ya gidiyor. Bakan Sezgin, Avusturya ziyaretı ıçın 20 Nisan Pazartesi günü Viyana'ya hareket edecek. Aynı gün Savunma Bakanı NVerner Fasslabend'le görüşecek olan Sezgin, 22 Nisan Çarşamba günü Viyana"dan gezisınin ıkincı durağı Romanya'ya geçecek. Sezgin, 25 Nisan'da Türkiye'ye dönecek. Poliseekzam • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-tçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, polis maaşlanna ek zam yapılması için hazırlanan yasa taslağının Bakanlar Kurulu'na getirileceğıni açıkladı. Başesgioğlu. polislerin ücretlerinde bır artış için daha önce Maliye Bakanlığı'na taslak gönderdiklerini anımsatarak Maliye Bakanlıgı'nın konu üzerinde çalışmalannı sürdürdüğünü belirtti. Başesgioğlu bu çerçevede önceki gün Maliye Bakanı Zekeriya Temizel ile görüştüğünü vurguladı. T> İşçi Partisi lideri Perinçek, 'Çiller Özel Örgütü'nün PKK'ye silah sattığmı ileri sürdü 6 Sakık operasyonla gelmedi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı DoğuPerinçek, Şemdin Sakıkın operasyonla değil, ikna edilerek Türkiye'ye getirildiğini iddia et- ti Perinçek, "Bu, ABD'nin bötgede 3. bir güç yaratma planlarına karşın yapılan bir anlaşma. Orada kimse kahramanbk yap- madı. Özel Kuvvetler Komutanlığı. bir- den pariatılarak kamuoyu önüne kahra- man gibi getiriliyor" dedi. İP Genel Merkezi'nde dün basın toplantısı düzenleyen Doğu Perinçek. Şemdin Sakık'ın Türkiye'ye getirilmesi, "Çiller Özel Örgütü'nüıT PKK'ye silah satışı iddiası ve ABD Savunma Bakanı \VUliam Cohen'in bugün başlayacak zi- yaretiyle ilgili açıklama yaptı. Perinçek. Sakık'ın Türkiye'ye geti- rilmesinin ardından, konuşturulmaması ve alınan bilgilerin kamuoyu tarafından öğrenilmemesi için Tansu ÇiDer yanlısı • Perinçek, Sakık'ın operasyonla değil, ikna edilerek getirildiğini ileri sürdü. Perinçek, Çiller özel örgütü olarak adlandırdığı grubun PKK'ye silah sattığını söyleyerek,"Başta DYP ve BBP olmak üzere sağ partiler, bazı MÎT ve emniyet mensuplan, Sakık'ın Türkiye'ye getirilmesinden neden bu kadar telaşa kapıldılar? Bazı basın organlan niçin Sakık'ın konuşmasmı engellemeye Yönelik yayınlara başladılar? Çünkü Çiller Özel Örgütü, PKK'ye silah sattı" dedi. sağcı basının yoğun bir kampanya başlattığını söyledi. "Çfller Özel Örgütü" olarak tanımladığı grubun PKK'ye silah sattığını öne süren Perinçek, "Başta DYP ve BBPolmaküzere sağ partiler, bazı MİT ve emniyet mensuplan, Şemdin Sakık'uı Türkiye'ye getirilmesinden neden bu kadar telaşa kapıldüar? Bazı basın or- ganlan niçin Sakık'ın konuşmasmı en- gellemeye yönelik \ayınlara başladılar? Çünkü ÇUİer Özel Örgütü, PKK'ye silah sattT dedi. Perinçek. silahlann, Türkıye'de Şemdin Sakık'ın komutası altındaki bölgelerde teslim edildiğini söyledi. Perinçek, ABD Savunma Bakanı Wüliam Cohen'in bugün Türkiye'ye ya- pacağı ziyaretin. ilişkilerin çok kritik bir aşamasında gerçekleştiğini belirtti. ABD'nin Körfez Savaşt'ndan beri Kuzey Irak'taÇekiç Güç şemsiyesi altın- da denetlediği Kürt örgütleriy le, Türkiye, Irak. Iran ve Suriye'ye karşı elinde bu- lundurduğu çok önemli bir kozu yitir- dığini kaydeden Perinçek, "ABD'nin böylesiönemli bir mevziyi kaybetmeye da- ha fazla tahammül edemeyeceği açıknr. Cohen, işte bu ortamda ve ABD'nin bölgede yeniden inisiyatif kazanmasını hedefleyen bir paketle ülkemize geliyor" dedi. Doğu Perinçek, Cohen'in en önem- li dayatmasının, Kuzey Irak'ta ABD'nin girişimiyle kurulacak Taliban tipi bir Kürt gücünü Türkiye'nin desteklemesi ola- cağını söyledi. PKK'nin 2 numaralı adamı ilk ifadesinde örgüte başlık parası yüzünden katıldığmı söyledi Şemdin Sakık: Babaım vurdıımANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - P- KK'nın 2'nci adamı Şemdin Sakık, Diyar- bakır Jandarma Asayiş Komutanhğı'nda verdiği ilk ifadede, amcasının kızıyla evlen- mek için istediği 150 bin liralık başlık para- sını babasının vermemesi sonucu örgüteka- tıldığını söyledi. Binlerce teröristi yetiştiren ve örgütün "ölüm makinesi" olarak gösteri- len Sakık. çocukluğunda babasını yaraladı- ğım anlattı. Kardeşi "Dozvan" kod adlı Arif Sakık da siyasi ve asken eğitimi Suriye'de aldığını belirtti. PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kendisi- ni öldürmesinden korktuğunu bildiren ör- gütün askeri kanat sorumlulanndan Cemil BsçuVın Kürdistan Demokraük Partisi kont- rolündeki bölgeden CelalTalabani'nin kont- rolündeki bölgeye kaçınldığı bildirildi. Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutan- lığı'nın 13 Nisan'da Kuzey Irak'ta düzenle- diği "Yarasa Operasyonu"yla ele geçirilen w ParmaksızZekT kod adlı Şemdin Sakık ile kardeşi "Dozvan" kod adlı Arif Sakık'ın sorgusu PKK ve Güneydoğu uzmanı güven- lik görevlilerince çapraz sorgu yöntemiyle sürdürülüyor. Cumhuriyet, Sakık kardeşlenn verdikle- ri ilk ifadeleri ele geçırdi. 1959 Muş doğum- lu, Sabri-Kevi oğlu Şemdin Sakık. ifadesin- de. annesininkendisini tariada çahşırken do- ğurdugunu, maddi durumu iyi olan babası- nın, annesini ve kardeşlerini sevmediğini belirterek, ilk, orta ve liseyi Muş'ta üvey an- nesi Fatma'nın yanında okuduğunu söyle- di. Öğrenciliği döneminde babasından yar- dım almadığını, evden kaçarak sokaklarda yatıp kalktığını, yaz aylannda çekirdek ve si- gara satarak yaşamını sürdürdüğünükayde- den •Sakık, lise ögrenimini tamamladıktan sonra Zengök Köyü'ne dönerek annesinin yanında tütün ekip yaşamını sürdürdüğünü anlattı. Sakık, tariada ev yapma konusunda kavga etmesi sonucu babasını bir el ateş ede- rek yaraladığını belirterek, bu olay üzerine babasının 3 kişiyle pusu kurdugunu ve ken- disini öldürtmek istediğini söyledi. Amcası AbdulhalikSakık'ın kızı Keji ile nişanlanmak istediğini, ancak istenen 150 bin lira başlık parası için başvurdugu baba- sından aldığı ret yarutı üzerine sorunlar ya- şadıklannı ve dağa çıktığını ifade eden Sa- kık, 1980 yılında Hüseyin Durmuş adlı kı- şimn önensini kabul ederek örgüte katıldı- ğmı bıldırdi. Suriye'de eğitim Sakık'ın kardeşi Arif Sakık da ifadesin- de, ağabeyinin örgüte katılmasının ardından annesine baktığını, 1986 yılmda askerliğini lzmir'de denizci olarak yaptığını, 1991 yı- lmda aynı köyden Sait Sakçı'nın kızı Rabia ile evlendiğini belirterek. 3 çocuk sahibi ol- duğunukaydettı. 1992'de PKK'ye yardım ve yataklık ettiği suçlamasıyla Elazığ Kapalı Cezaevi'nde 6 ay hapis yattığıra anlatan Arif Sakık. cezaevinden çıktıktan sonra ağabeyi Şemdin Sakık'ın propagandası ve örgütün Avrupa'daki birimlerine göndereceği vaadi üzerine Suriyelı "Çektar" kod adlı PKK'li- nin aracılığıyla Muş'un güneyinde bulunan Şenyayla bölgesinde PKK'ye katıldığını ifa- de etti. "Dozvan" kod adını Çektar'ın ver- diğini, ilk katıldığı günlerde girdiği bir ça- tışmada sol ayak serçe parmağından yara- landığını, 15 İcişilik bir grupla birlikte gitti- Manisalı gençlere üniversite Gözaltma alman ve o dönemde çoğu lise öğrencisi olan gençler için üniversitelerin kontenjan ayırması isteğiyle bir kampanya başlatıldı JSTANBUL (ANKA) - Insan haklan ihlalleri açısından simge haline gelen ve kamuoyunda "Manisa davası" olarak bilinen davanın sanığı olan gençlere üni- versitelerin kontenjan ayırması yönünde bir kampanya başlatıldı. Manisa'da operasyon sonucun- da DHKPC üyesi olduklan ge- rekçesiyle yakalanan ve 2.5 yıl sonra serbest bırakılan gençlerin öğrenimlerini kaldıklan yerden devam ettirmeleri amacıyla kam- panya açıldı. Kampanya hakkında HABITAT lzle- me Kurulu'nda görevli ve Kampanya sözcüsü Gür- kal Gençay. öğrencilerin, davanın sürdüğü iki buçuk yıl süresince fiziksel ve ruhsal olarak tacize ve çö- küntüye uğradıklannı be- lirtti. Devlet eliyle öğrencile- rin yaşamlanndan 2.5 yı- lın çalındığını savunan Gençay. öğrencilerin açık lise olanağını kullanarak lise diplomalannı aldıkla- nnı belirtti. Gürkal Gen- çay. sözlerini şöyle sürdür- dü: "Şimdi 18-19 yaşlann- daki bu çocuklar, artık bi- rer kocamış adamlar. Ki- misi hâlâfizyolojik.kimisi de psikolojik tedavi görii- yor ve 4 tanesi de askere almmak üzere. Peki bu çocuklann eüerin- den alınan eğitim süreci ve hakkı ne olacak? Başlanndan böylesi korkunç olaylar geçmemiş, son derece iyi ünkânlarla üniversite- lere hazırianan, dersanelcrde alt- yapı oluşturan gençler bile üni- versiteye giriş maratonunda zor- lanıyor. Bu nedenle yaşadıklan 25 yuın demoralizasyonu ile og- renim hayatlannı bıraktıklan yerden tamamlayabilecek güçte olmayan Manisalı gençlere çalı- nan gekceklerinin verilmesi bir gerekliliktir. Devlet, Manisalı gençlerden özür dilemeli ve onla- .ra ünhersitelerde kontenjan hak- kı tammahdır." Manı&ah gençlerin avukatla- nndan Pelin Erda da kampanya- yı memnunıyetle karşıladıklannı belirtti. Erda, Manisalı gençler ile bu- na benzer olaylarla karşılaşan di- ğer gençlerin hayatlannın altüst olduğuna dikkati çekerek "O ne- denle bu kampanyalann yetkilile- re bir şeyler haürlatması gerek- mektedir" diye konuştu. Işkence gören, 2.5 yü tutuklu kalan ve eğitim haklan eUerinden alınan gençler artık okumak istiyor. ği Suriye'de 11 ay siyasi ve askeri eğitim al- dığını anlatan Arif Sakık. Şemdin Sakık'ın kendisini Şam'dabırakarak Türkiye'yedön- düğünü, kendisinin de eğitimin sona erme- sınin ardından Haftanin kampına gittiğini söyledi. Sakık, Haftanin'de 1 ay kaldıktan sonra 1995'te Metina kampına gönderildi- ğini, Mart 1995'e kadar örgüte yeni katılan militanlara eğitim verdiğıni belirterek "Ab- bas" kod adlı Duran Kalkan tarafından Zap'a göndenldığini bildirdı. Zap'ta lojistik görev yaptığını, oradan ayrıldıktan sonra Gara Dağı'na giderek "Ebubeldr'' kod adlı HalilAtaç tarafından korunduğunu, 1996'da yeniden Zap'a döndüğünü ve bıırada oluş- turulan taburu eğitme görevını yürüttüğünü kaydeden Sakık, 2 ay süren bu görevin ar- dından 1996 Mayısı'nda yeniden düzenle- nen Haftanin kampına gönderildiğini söyle- di. Ağabeyinin Haftanin'de kendisini karar- gâh sorumlusu olarak görevlendirdığıni, 1996 sonbahannda da örgütten kaçarak KDP'ye sığındığını belirten Sakık. kaçma nedeninı "agabeyi Sakık'ın Abdullah Öca- lan tarafından tutuklanması ve soruşturma- yaahnması" olarak açıkladı. Örgütün askeri kanat so- rumlulanndan, Öcalan'ın ba- şansızhkla suçlayarak Kuzey Irak soruraluktğuntlan aldıgı Cemil Bayık'möldüriilmek- ten endışe ettiği bildirildi. Is- tihbarat kaynaklanna ulaşan bilgilere göre, KYB'ye kaç- ması ya da 1991 'de kurulan "Vejin" örgütüne geçmesi beklenen Bayık. Öcalan ta- rafından gözaltında tutulu- yor. Koruma önlemleri de arttırılan Bayık. Öcalan'ın emriyle MED TV'ye yaptığı açıklamada, örgüte bağlı ol- duğunu bıldırmiştı. Genelkurmay Özel Kuv- vetler Komutanlığf nın Sa- kık'a düzenlediği operasyo- nun benzerinin Bayık'a uy- gulanmasından endişe eden Öcalan'ın eski askeri kanat sorumlusunu KDP bölgesın- den alarak Talabani kontro- lündeki KDP bölgesine ak- tardıği bilgisi istihbarat bi- rimlenne ulaştı. Örgütün üst düzey mensuplannın telsız görüşmelerini dinleyen istih- barat birimlerinin kendisini gözaltında tutan "Bekü-" kod adlı militana "Başkan beni öldürtecek, bırakın gkteyim. İhanet etmeyeceğime yemin ederûn" dediği bildirildi. 'Af söz konusu değil'' Adalet Bakanı Oltan Sun- gurlu, Sakık'ın sorgulanma- sı için Dıyarbakır DGM Baş- savcılığı'nın güvenlik birim- lerine 4 gunlük gözaltı süre- si verdiğini belirterek "Bu 4 günlük süre yetmezse, veri- lecek azami süre 6 gün daha ilave edilmesidir" dedi. Sun- gurlu. Sakık için af çıkanl- masının söz konusu ol- madığını söyledi. UZ YAZIIORHAN BİRGİT Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu- günkü sayın üyeleri, 58 yıl önce aynı sıralarda oturan ve hemen hiçbırisi ha- yatta olmayan o günkü milletvekille- rinin, 17 Nisan 1940 tarihini taşıyan birieşimde 'Köy Enstitüleri Kanunu'nu kabul etmiş olması karşısında acaba neler söylemek isterlerdi? O kanun, on yedi yıllık Cumhuriye- tin onanp uygar bir devlet haline ge- tirmek için seferberlik ilan ettiği ülke toprakları üzerinde 21 yerde 'Köy Enstitüleri' adı ile kendilerine özgü bi- rer ortaöğrenim kurumunun oluştu- rulmasını amaçlıyordu. Elektrikten, telefondan, yoldan, ba- sınçlı akarsudan başlayarak beyaz undan yapılmış ekmeğe kadar aklını- za ne gelirse, hiçbirisini tanımayan o günkü Türk köylüsünün öğrenım ya- şındaki kızlı erkekli çocuklannın üze- rinde başlatılan bir büyük aydınlanma devriminin kararlı adımlanydı o amaç. Köy Enstitüleri, birer ikişeryükselen binalan ve o binalarda başlayan ken- disine özgü öğrenim programı ile ses 'Aydınlanma'nın İlk Ateşiydi... getirmeye başlayınca, Ikinci Dünya Savaşı sonrasının özgürlük rüzgârla- rının etkisiyle tek partili yaşama daya- nan rejimine yeni bir çehre vermekte kararit olan Türkıye'de aydınlanmacı- laria onlann karşıtlan arasındaki görüş aynlıklan da vitrinlere çıkmaya başla- mıştı. Elbette bir düzineden de fazla, ama hemen hepsi "isimsizkahraman" ha- linde gelip geçen enstitü davasının öncülerinin bilinen ü^ temel ayağı, Is- met Inönü, Hasan Ali Yücel ve Hak- kı Tonguç'tur. Cumhurbaşkanı, enstitüleri yerleş- tirmek için ilk dönemlerde gösterdiği insanüstü çabayı, çokpartili yaşama geçildikten hemen sonra 46'lı yıllarda Milli Eğitim Bakanı Yücel'e yönelen saldınlann artması karşısında görece- li olarak azalttı. Köy okulları, klasik öğrenim yanı sı- ra sağlıkçıdan demirciye, tanmcıdan motorcuya kadar yeni liderter yetişti- rirken, yöre insanı kendi türkülerinden Batı müziğine uzanan bir büyük gök- kuşağının tüm renkleri ve tonlan ile ta- nışmanın heyecanını yaşıyordu. Demokrat Parti'nin önemli adamla- nndan Kenan Öner, böyle bir ortam içerisinde Hasan Âli Yücel'e ağır sa- taşmalarda bulunmuştu. Yücel, ko- münist olmakla suçlanıyordu. Türki- ye'nin gördüğü en başarılı Milli Eğitim Bakanı bu suçlama karşısında hakkı- nı yargı yolu ile arama karan vermişti. O günlerin tartışmalan arasında ba- kanlık görevinden aynlması yolu açıt- dı. Önce Reşat Şemseddin Sirer, daha sonra daTahsin Banguoğlu gi- bi iki dürüst, ama tutucu görüş sahi- bi, CHP'nin Milli Eğitim Bakanlığı kol- tuğunda görev yaptılar. Köy Enstitüleri, ilk darbeyi, bu iki politikacı eliyle yedi. O günlerin Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grubu'nun yapısında, yükse- köğrenimlerini Hitler Almanyası'nda görmüş, diplomalan ve bilimsel ölçüt- leri ile aydın fakat dünyagörüşleri nas- yonal sosyalizmin etkisi altmda kal- mış, küçük fakat hareketli bir kadro- nun öncüleri gibiydi, Sirer ve Bangu- oğlu. Halef ve selef olarak oturduklan Mil- li Eğitim Bakanlığf nda, enstitülerin uy- guladıklan ders programlan tırpanlan- dı. Köy Enstitüleri'ne karşı yavaş yavaş uygulanan bu değişim, Sovyetler'in tehdidi attında kocaman yıllar geçir- miş Anadolu seçmenine komünizm tehdidini sürekli olarak pompalayan Demokrat Parti'y\ de bu partiyi daha da sağa çekmek için bütün hünerie- rini ortaya koyan Millet Partisi'ni de tatmin etmemiş olmalıydı. Aslında savaşım komünist-antiko- münist çekişmesi değildi. Kimileri öy- le sunsa da kavganın temelinde Ana- dolu insanının aydınlanmasını iste- yenler ile istemeyenlerin günümüze kadar süregelen çekişmesi vardı. 14 Mayıs 1950 tartışmasız bir dev- rimdir. Iktidar, halkın oylan ile kansız ve darbesiz olarak değiştiği için. Ama, 14 Mayıs 1950 değişiminin Türkiye'yi aydınlatma yolunda nasıl ve nereye doğru götürdüğünü yakın- dan bilenler için, madalyonun arkayü- zünde, ezanın Türkçe okunmasının yasaklanması ile başlayan ve adım adım amacına doğru yürüyen gidişin başlangıç tarihidir. Halkevlerinin de kapatılarak, kasa- ba ve kentlerde aydınlanma adına ayakta kalmak isteyen son kaleleri ele geçirmek için, enstitülerin kapatılma- sından alacakları cesaret, Bayar- Menderes ve arkadaşlanna güç ve- recekti. Köy Enstitüleri ve Halkevleri kapa- tılmamış olsaydı, Türkiye elli yıllık bir kültür aşamasını algılamış insanlann ülkesi düzeyine ulaşmış olacaktı. BIRBAKIMA (.4 SERVER TANİLLÎ 17 Nisan veAntigone Thebai'nin bahtsız Kralı Oidipus'un yurdundan, uzakta ölmesinin arkasından, kızı Antigone, The- bai'ye döndüğünde bir acıyla daha karşılaşır. İki kardeşi de taht uğruna birbirini öldürmüşlerdir. Ik- tidarageçen Kreon, birinin gömülmesini isterken, ötekininkini reddederek kurda kuşa terkeder; ve emrine karşı çıkan olursa ölüme mahkûm edece- ğini ilan eder. Ne mi yapar Antigone? Bu karan dinlemez, gömer kardeşini ve ölüme mahkûm edilmeden önce kendisini sorgulayan krala karşı da, adaleti temsil eden ve her zaman yürüriükte olan evrensel yasalann önünde keyfi kararlann hiçbir hükmü olamayacağını söyler. Dev- let baskısı, kayıtsız şartsız sertlik karşısında kişi öz- gürtüğünü savunur: ve "Ben dünyaya kin değil, sevgi paylaşmaya geldim" diye bitirir sözlerini. Eski Yunan'ın ünlü tragedya yazarı Sophok- les'in, Antigone adlı eserinde, bu cana yakın kişi- liği ölümsüzleştirdiğini okuriar iyi bilirler. Konu, bu- gün de tam anlamıyla çözümlenememiş bir sorun halindedir; eser de canlıhğını sürdürüyor. • 17 Nisan, Köy Enstitülerinin kuruluş günüdür. Güzel de, Antigone ile ilgisi ne? Fakir Baykurt, 25-26 Nisan 1997'de Strasbo- urg'ta, "Türkiye'de Aydınlanma Hareketi" konulu sempozyumda, M. Asaf Aktan'ın, 1991 yılında yayımladığı Canlandmcı Eğitim Yolunda adlı kitap- ta dile getirdiği, Savaştepe Köy Enstitüsü'ndeki şu anısını nakletmişti: "Ismet Paşa Savaştepe'ye gelmişti. Kendisini tuğla ocağına götürüyorduk. Yo/da giderken te- peden, şimdi anımsıyorum, Pamukçu'dan Hati- ce Kolukısa o gün galiba kümes nöbetindeydi, onu çağırdı; geldi 'Ne var torbanda?' dedi. O da, 'Torbamda peynirim, ekmeğim var, köftem var' dedi. 'Başka neyin var? Göster bakayım!' dedi. Torbadan bir de Sophokles 'in Antigone kitabı çık- tı. Antigone 'yi görür görmez Ismet Paşa 'nın göz- leriyaşardı. Yanındaki Genelkurmay Başkanı Ab- durrahman (Nafiz Gürman) Paşa 'ya, 'Paşam gö- rüyorsunuz, bu klasıkler daha yeni çıktı. Ankara'da bile okunmuyor. Benım çocuklanm okuyor. Köy- lümüz şehirlimiz, generalimiz ne zaman kitabı da kumanyasına ekleyecek duruma gelirse o gün Tür- kiye gerçekten kurtulmuş olur' dedi; geriye doğ- ru gerildi, başını sallayıp gülümsedi." Ismet Paşa'nın yargısına katılmamak mümkün mü? Köy Enstitüleri uygulaması da, öğrencinin ku- manyasına Sophokles'in Antigone's\ri\ sokacak kadar çaplı bir hareketti. Bu destanın büyüleyici örneklerine ben, daha 9 yaşında bir çocukken, Ci- lâvuz'da tanık oldum. Bir gün anılanmı yazarsam, elbet onlara da sayfalar ayıracağım. 1940'ta başlayan o dev deneyim bir on yıl ka- dar sürdü. Sonra da kıyıma uğradı... Kitaplar çıktıkça biraz daha büyüyor gözümde yaptlanlar. Son olarak, Engin Tonguç, Güldiken ; Yayınlan'nda çıkan, Bir Eğitim Devrimcisi: Ismail Hakkı Tonguç adlı iki ciltlik kapsamlı eserinde, bü- yük kurucunun yaşamını, öğretisini, eylemini, adım başında belgelere dayanarak anlatırken, eğitim tarihimize de tşık serpiyor. Turan Altuntaş, Özgün Yayınlar'da çıkan Bozkırın Eğitim Abıdeleri adlı ki- tabında, "Köy Enstitüleri bir Cumhuriyettir" deyip, o cumhuriyetin diktıği anıtları, bu arada yetiştirdi- ği aydınlan sıralıyor. Yine o cumhuriyetin yetiştir- diği ve "Türkçenın şiir haritasında özgün bir böl- ge" oluşturan dev soluklu bır şair Mehmet Başa- ran, Çınar Yayınlan'nda çıkan Koca Bir Troya Dün- ya adlı kitabında esın dünyasının en son çarpıcı ör- neklerini sergiliyor ve bir yerde soruyor şair: Yıkımcılar kimlerin adamlansınız Nerelere iniyor balyozlarınız öyle? Tanıyoruz yıkımcılann kimlerin adamları olduk- lannı aslında, ama daha iyi tanımalıyız. "Bozkırda- ki Çekirdek"i henüz ilk filizlerini vermişken söküp atan onlardı; "Sophokles'in Antigone'sinden Mız- raklı llmihal'e giden yolu" da onlar açtılar. 50 yıl önce bir nisan günü öldürttükleri Sabahattin Ali'nin aynı zamanda Antigone'yi dilimize ilk çe- viren yazar oluşu nasıl da düşündürücüdür! Şimdi, eğitimde bir yarım yüzyıllık "tahribat"\ or- tadan kaldırma çabası içindeyiz. Köylerden kent- lere, oradan da dışarıya göç eden bir ülkede, Köy Enstitüleri elbette yeniden kurulacak değil. Ama eğitim yöntemiyle ilgili olarak arkaya bıraktığı bir miras var ki, ona mutlaka eğileceğiz, eğilmeliyiz de. Kapıda bekleyen bütün engellere karşın... Karaytuğ eleştirisini sürdurdu Ecevit'e w kral r çıplak' dedim ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Lideri Bülent Exe\it'in Fethullah Gü- len ile ilgili yorumlanna tepki göstererek DSP'den istifa eden Adana Millet- vekili Tuncay Karaytuğ, "DSP, ne bir parti, ne sol- cu ne de demokrat Bunu herkes biliyor ama "kral çıplak" diyen ben oldum. Çünkü kral gerçekten çıplak'" dedi. DSP'den istıfasının ne- denlerini Cumhuriyefe anlatan CHP Adana Mil- letvekili Tuncay Karay- tuğ, Ecevit'i 1995 seçimi sırasında "laik cumhuri- yetin garantisi" olarak gördüğünü ancak iktidar olduklan 8 aylık süre içinde bunun gerekleri- nin yapılmadığını söyle- di . Karaytuğ, "Benim yo- lum tarikat değil, tarika- ta ihtiyacını yok, diyecek- sin ama üç gün önce 'iyi tarikatlar da var' dediğini unutacaksm. Birinden bi- rinin yanlış olması gere- kiyor. Yoksa işin içinde ödün mü var, herkese iyi gözükme çabası mi" diye sordu. Ecevıt için "Ben de dağlara "Karaoğlan' diveyazanlardandun" di- yen Karaytuğ, "-DSP'de solculuk da yok" derken şu değerlendirmeyi yap- tı: "Çünkü oeskiden' her- kese iş köylüye toprak' diyordu. Adım sonra top- rak reformu di\e kovdu. Ve iktidara geldik. inanm birçok Güneydoğulu ta- nıdığım nüfusunu Ur- fa'y-a, Diyarbakır'a taşı- dı. umutlandığı için. So- nuç; hiçbir şey. tssiztik. ve sendikasızlaştınna dc- mek olan özeDestirme ko- nusunda tam anlamıyla bir ideolojisizlik sergile- dik. Mümtaz Hocamızı yalmz bıraktık. Çünkü sayın Ecevit bu konuda net tutum sergilemiyor- du." Karaytuğ, OSP'nin "bir parti'' kinuği taşı- madığını da öne sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle