23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14NİSAN 1998SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 1, Suudi Arabistan Büyükelçisi Naci Sadık Müfti Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı 4 Erbakaıra KraPdan davet yok'LALE SARIİBRAHtMOĞLU ANKARA-Türkiye'de 7 yıldır Suudi Arabistan Büyükelçisi olarak göre\ yapan Naci Sadık Müf- ti. bu görevinin sona ermesinden sonra emekliye aynldı ve ülkesine dönmeye hazırlanıyor. Büyü- kelçi Müfti'nın, gerek hac kotalan gerekse Türki- ye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerkonusun- daki sorulanmıza vanıtlan şöyle: - Kapaülan RP'nin lideri Necmettın Erbakan ve beraberindeki milletvekillerininhac riyaretleri lCral Fahd"ın da\eti ile mi gerçekleşiyor? Müfti: Sayın Erbakan Kral Fahd'm davetlisi olarak hacca gitmedi. Zaten bizdeki gelenek hac- ca kimsenin dâ\ et edilmemesi yönündedir. Bu kut- sal bir ziyarettir. Bu nedenle Kral Fahd hiçbir üst düzey konugu hacca da\et etmez. Ancak Sayın Erbakan dost bir ülkenin eski Başbakanı olduğu içın kendısi ve ai- lesi diğer ülkelerden gelen üst düzey yetkililer gi- bi ağirlanabilir. Onun dışında hiç kimseye özel bir ağırlama ya da davet olmadı. - Başbakanlığı sırasında da davetli gitmedi mi? Müfti: Kendisine Başbakanlığı sırasında da özel bir davet yapılmadı. ancak Türkıye gibi dost \e kardeş ülkeden gelen üst düzey kişılerin ülkemiz- de ağırlanması doğaldır. - Diyanetİşleri Başkanlığı Türkiye'ye tanınan 65 bin kişilik resmi kota dışında özel şirketlere yakla- şık 40 bin kişilikek kota \erildiğini açıkladı. Ek ko- ta vernıe gereğini neden hissediyorsunuz? Müfti: Türkiye'ye bu yıl yaklaşık 70 bin kişi için hac döneminde vıze verdık. Bunlar arasında hac görevim yenne getırenlere hizmet verecek ahçı ve diğer işçiler de bulunuyor. Buna ek olarak yalnız- ca Türkiye dışındakı Kıbnslı Türkkr ve Avrupa ül- kelerinde yaşayan Türkler için de hac vizesi veril- di. Bir de bundan 4-5 yıl önce Sayın Erbakan Su- • Büyükelçi Naci Sadık Müfti, eski Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak Necmettin Erbakan'a saygı gösterdiklerini, kendisiyle hiçbir kişisel ilişkisi olmadığını söyledi. Müfti, "NaSıl Başbakan Yılmaz'a ve Cumhurbaşkanı Demirel'e saygılıysak aynı şekilde Erbakan başbakan iken aynı saygıyı gösterdik" diye konuştu. • Büyükelçi Müfti, Erbakan'ın Kral Fahd'ın davetlisi olarak hacca gitmediğini belirtirken geleneklerine göre hac için davet yapılmadığının altını çiziyor. Müfti, Erbakan'ın iktidan sırasında Libya ve tran gibi radikal Müslüman ülkelerle yakınlaşma politikası konusunda ise 'Bu kendi görüşleri ve kendi siyasal tercihidir' demekle yetiniyor. Müfti, Türkiye'yi, lsrail nezdindeki ağırlığını banş için kullanmaya da çağınyor. udı Arabistan makamlan ile bir bağlantı lcurara- rak Almanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki Türk v atandaşlannm hacca gitmesi için ek kota talep et- tı. Biz de bir kereye mahsus olmak üzere belli sa- yıda kota verdik. Onun dışında hiçbir zaman ek ko- ta verilmedi. - Eski Devlet Bakanı Abdullah Gül, RP'nin ka- patılmasına Müslüman ülkelerden hiç tepki gel- memesinden yakındı. Siz bu tepkiyi haîdı buluyor musunuz? Müfti: Sayın Gül'ün açıklamalan kendi kişisel görüşüdür, yorum yapmıyorum. Geçen sene Baş- bakanlığı sırasında Sayın Erbakan'ı zıyaret ettım. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak. bir si- yasi partinin başkanı olarak kendisine savgı gös- terdik. Ancak kendisiyle hiçbir kişisel ilişkım ve dıya- loğum olmadı. Nasıl Türkiye Başbakanı olarak Mesut Yılmaz'a ve Cumhurbaşkanı olarak Süley- man Demirere saygılıysak aynı şekilde kendisine başbakan iken aynı saygıyı gösterdik Benim gö- revim Türk hükümetiyle ıyi ılişki kurmaktır. - REFAHYOL iktidan Iran ve Libya gibi radi- kal Müslüman ülkelerle iyi ilişkiler kurmayı tercih Bakanlar Kurulu Kabine, 'tahkim 7 özel görüşecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Bakanlar Kurulu, yabancı şırketlerın Türki- ye deki enerji yatınmlany- la gündeme gelen ve Danış- tay"ın devreden çıkarılma- sını öngören "uluslararası tahkim" konusunu özel 1}ir, e gündemle görüşme karan aldı. Toplantıda, Kurban bayramında yaşanan trafik kazaları değerlendirilerek ulaşımda demiryollan ve denizyollannaağırlıkveril- mesi benimsendi. Bakanlar Kurulu, dün Başbakanvekili BülentEce- vit başkanlığında toplandı. Toplantıda, trafik kazalan, Türkiye-Suriye sınınnın i- ki tarafında kalarak bölü- nen ailelenn rahat görüşe- bilmeleri için alınnıası ge- reken önlemler ve uluslara- rası tahkim konulan ele alındı. Ecevıt. Cumhuri- yet e yaptığı değerlendir- mede, Bakanlar Kuru- lu'nun ilerleyen günlerde tahkımle ılgılı özel gün- demli bırtoplantı yapacağı- nı belırterek "1995\ılından beri teknik olarak konu üzerinde çalışılnor. tlk kez siyasi bir platformda ele alı- nacak. Ege Sanayi ()dası da, konuvla ilgili kav jjılannı ba- na iletmişti. Yargı sistemi- mfrden ekonomik çıkarlar nedenivle ödün veremeyiz. Ama, kimi konularda ulus- lararası tahkim gelenek ha- legekti" dedi. Devlet Bakanı ve hükü- met sözcüsü Şükrii Sina Gürel. tahkim konusunun özel gündemle Bakanlar Kurulu'nun yanı sıra Yük- sek Planlama Kurulu'nda da geniş biçimde ele alına- cağını belirlerek "Çok Ta- raflı Yannm Anlaşması"y la ilgıli 1995 yılından berı OECD ülkeleri arasında görüşmelerin sürdürüldü- ğüne işaret etti. Gürel. an- laşmayla sanayi yatmmia- nnın uluslararası düzeyde güvence altına alınmasının amaçlandığını, ancak Tür- kiye'nin bu konuda bazı çe- kincelerinm olduğunu söy- ledi. Gürel, uluslararası tahkim konusunda bazı sendika ve sanayicilerin eleştirilenne dikkat çektı. Toplantıda, Türkiye-Su- riye sınınnın iki tarafında kalarak bölünen ailelenn özelliklebayramlarda rahat görüşebilmeleri için gerek- li önlemlerin alınmasının kararlaştırıldığını anlatan Gürel. Kurban bayramı sü- resince yaşanan trafik ka- zalarının değerlendirildiği- ni bildirdi. Sağlık Bakanı Ibrahim Özsoy'un alınan önlemler konusunda bilgi verdiğinı belırten Gürel. ulaşım politikasında köklü değışıklikler yapılacağını sövledı. Amerikan Temsilciler Meclisi heyeti, enerji yatınmlan konusunda bilgi aldı Bakû-Ceyhan'a hakem koşuluANKARA/MOSKO\A(Cum- huriyet) - Ankara'ya gelerek gö- rüşmelerde bulunan Bob Livings- tonbaşkanlığındaki ABD Temsil- ciler Meclisi heyeti, Bakû-Ceyhan boru hattına destek ve enerji ala- nında yatınm için "uluslararası tahkim (hakem)" koşulunu ileri sürdü. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de kabul ettığı heyet, Enerji ve Tabıi Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer ve Dışişlen İsmail ^eın'le de göriiş.-, ^ Ş O A ya petrollen ile Türkiye dekı ener- >• • jı yatınmlan konusunda bilgi al- dı. Rusya ıse Hazar Denızi'nin tehlikeli deprem bölgesı olduğu görüşünü savunarak Kazakistan ve Azerbaycan petrollerinin Cey- han'a ulaştınlması projesıne bir kez daha karşı çıktı. ABD Savunma Bakan Yardım- cısı Sandra K. Stuart ile ABD Ankara Büyükelçisi Mark Par- ris' in de yer aldığı heyet. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'den Türkiye'nin enerji ve yatınm potansiyelı konusunda bir brifıng aldıktan sonra Dışişle- ri Bakanlığı'na gitti. ABD heye- tinin, bakan ve bürokratlarla yapı- lan görüşmelerde, ABD'li şirket- lerin yatınmlannda yargı yetkısi- nm uluslararası hakemlik kuruluş- lanna verilmesi koşuluyla T/üYlçi- •ye'de 30 milyar dolarlık enerji ya- • tınmı yapabileceklerini ve Bakû- Ceyhan hattını destekleyebilecek- lerini bildirdiği öğrenildi. Heye- tin, "Yalnızca petrole takıup kal- mayın* diyerek, Orta Asya Türk cumhuriyetlennde enerji konu- sunda başka konularda da işbirli- ği yapılabileceğini kaydettiği bil- dirildi. Türk tarafının ise. hazırla- nan fızibilite çalışmasını sunarak Bakû-Ceyhan hattı için destek is- tedıği belırtildi. Görüşme sonrasında açıklama yapan Müsteşar Yurdakul YTgit- güden, Türkiye ile ABD arasında enerji konusunda yapılan işbirliğı- nin nasıl geliştirilebileceğinin gö- rüşüldüğünü söyledi. Livingston da, enerjide gelecek yüzyılda gerçekleşek gelişmelere bijyük önem verdiklerini vurgu- Iadı. Livingston sözlerini şöyle sürdürdü: "Getecek yüzyıhn enerji politi- kalan söz konusu olunca, enerji kaynaklannın merkezinde yer alanTürkiye'ninönemi reddedile- mez. Tüm özgürlük sever devlet- lerin bu enerji kav naklanna sahip Her gün öğle vakti yoksullarla dolan Eyüp Aşevi'nin avlusu. Buraya gelenler ya yaşlıdır ya da çocuk... Hepsinin amacı kannlannı doyurabikcekJeri bir tas yemektir. Bir saat sonra kazanlar boşaiır. bükük boyunlar yoksulluğuna kızgın, evinin yolunu tutar. (Fotoğraf: SAADET USLU) Eyüp Aşevi yoksulluk edebiyatma değil, yoksulluğun kendisine sahne oluyor Yoksıdıın aşeviyle hüzünlü randevusu DEVHİM SEVtMAY Güneş ışınlannın yerv üzüne dik indiği va- kitlerde Eyüp Aşevı'nın avlusu dolmaya baş- lar. Avurtlan çökmüş bu kalabalık artık sızlan- maktan bile vazgeçmiştır. Yardım ister ama s- es çıkarmaz. Yüzyıllardır ne krallann ne peygamberlerin ne de sermayenin yok edebildiği, bir illet gibi herdevirde ayakta kalmayı başaran yoksulluk, Eyüp Aşevi'nde de "Ben buradayım" diyor. 1700'lü yıllann sonlanndan bu yana yoksulla- ra aş v eren Eyüp İmarethanesi "semt yoksul- lan"na hâlâ kucak açıyor. Buraya gelenler va yaşlı ya da çocuk. Kadın- lann hemen hepsi birkaç örtüye sannmış, er- keklerin sakallan ıse oturunca bastonlanna de- ğiyor. Kimi ayakta kimi banklarda aşçının gö- rünmesinı bekliyor. Sohbetin hıç uğramadığı avludaki alışkan- lık haline gelen sessizlik ise hepsinin sanki or- tak bir karan... Saat 12.00 olduğunda aşçı elin- de listesiyle çıka gelıyor. Bilindik birtelaş alı- yor avludakileri... Torbalanndan çıkardıklan küçük sefer taslannı, hızla inip kalkan kepçe- ye doğru sırayla uzatıyorlar. Bir saat sonra or- tada ne aş kalıyor ne de aşçı... Aşevinin gediklileri ellerinde, bu kez dolu sefer taslanyla yollara dökülüyorlar. Yıne ay- nı kaygı içlerinde... Bütün ailenin sabahı, öğ- leni, akşamı bu taslann içınde... Yeter mi hiç? "Yetmez" diyor ErzurumluZahireTeyze. 12 yıldır geliyorum buraya, hiç de yettiğini gör- medim, diye de devam ediyor. Zahire Tey- ze'nin isyanını duyan hanımlar hemen hep bir ağızdan Allah'a şükrediyorlar. Eyüp'ten 40 yıl- dır evine aş götüren göçmen Hamdiye Hanım ise konuya farklı bir açıklama getiriyor: _ "Eskiden bu kadar çok yoksul yoktu. Önce 40-50 kişi kadardık. Sonra 300-400'ü bulduk. Son iki-üç yıldır ise binlerce olduk. O yüzden aş yetmiyor. Ne yapsınlar? Onlar da hakh." Yoksulluğuna kızgın Zahire Teyze susmu- yor: "Üstelik esladen evden kovalanmızı getirir- dik. Kova dediysem koca koca tencerekrdL A- ma şimdi onlaruı bize verdikleri taslara kal- dık." Zahire Teyze Eyüp Aşevi'nin sık sık haber yapılmasından da şikâ>etçi. "Durmadan gelirler, bizi cekerler, konuşur- lar giderler. Ama hani yardun? Bu vardımlar nereye gelir? Biz onu hiç görmeyiz. En iyisi zen- gin bir koca bulun da siz de kurtulun, biz de~" Hamdiye Hanım ıse büyük yardımlardan vazgeçmiş. yol parasının hesabını yapıyor: "Bari bize beledive bir kart \ersin. Ya da y- ol parası... Paramız vok diye buraya geliyoruz, ama gelirken para verhoruz. Ben mesela bu yaştayım, gelirken vürüdüın." Çocuklar yaşlılar kadar yokuluktan dertli değil. Ama kannlannı bir aşev inden doyurma- nın mutsuzluğunu hemen dile getiriyorlar. Ço- cuklar kadar ıçten olan Kadriye Hanım da gö- zü yaşlı Eyüp'e geldiği ilk günlerini anlatıyor: u Başım önümde gelmiştim. Öyle ağlamışöm ki, niye ben de evlnıde bir tas yenıek pişiremi- yorum, niye buralara geliyorum, diye. Eve git- tigimde bir lokması bile boğazımdan geçroe mişti. Artık ahştık. Ama şimdi bile kom- şulanma söylemek istemiyorum. İçim buru- luvor." etti, bu konuda hayal kınkuğına uğradınız mı? Müfti: Bu Sayın Erbakan'ın kendi görüşleri ve kendi siyasal tercihidir. Biz burada büyükelçilikler olarak Türkiye'nin içişlerine asla kanşmayız. Hiçbir ülke içişlerine ka- nşılmasını istemez. - Erbakan'ın öncülüğünde kurulan vegelişmek- te olan 8 ülke projesine (D-8) dahil edilmediniz. REFAHYOL sonrası iktkiann da ekonomik işbir- liğine ağırlık vererek devam ettirmeyi kararlaşOr- dığı bu oluşumu yaşayabilir buluyor musunuz? Müfti: Suudi Arabistan hükümeti bu konuda herhangi bir açıklama yapmadı. Şahsi görüşümü sorarsanız bu görevi üstlenen zaten lslam Konfe- ransı Örgütü (tKÖ) var ve buna bağlı Sayın Demi- rel'in başkanlığını yaptığı Comsec var. lslam ül- keleri arasındaki işbirliği zaten var olan bu örgüt- ler çerçevesinde yapılmalıdır. - RP'nin kapatdması doğru bir karar mıydı? Müfti: Bu Türkiye'nin ıçışlerini ılgilendirir, ka- nşmak istemem. - Din ve devlet işlerinin aynlmadıgı ve şeriat hü- kümlerine göre yönetilen Müslüman Arap ülkele- ri üe Türkiye aşın dinciüği (irtka) farklı yorumlu- yor. Sizin anlayışınıza göre Türkiye'de aşın dinci akım var mı? Siz aşın dinciliği nasıl yorumluyor- sunuz? Müfti: Türkiye'de aşın dinci akım olup olmadı- ğı bu ülkenin içişlerini ilgilendiren bir konudur. Suudi Arabistan Krallığı her zaman her türlü aşı- nlığa karşıdır. Yalnız Müslümanlıkta değil Yahu- dilıkte ya da diğer dinlerde de aşınlığa karşıyız. Bizim dinimizde aşınlık yoktur. Şunu bilmenızde fayda vardır. Şimdi her namaz kılan, hacca gıden. dini ibadetini yerine getiren Müslüman, yani dinine bağlı olan Müslüman mür- tecı veya aşın sayılmaz. Müslümandan istenen de bunlardır. Aşınlık ayrı bir mesele. - Dtnisiyasete bulaşürma da aşınlık değil mi? Müfti: Bu konuda her ül- kenin kendine özgü yoru- mu var. Her ülke bunu ay- n şekilde yarumlar. Ama bizce aşınlık şiddet kullan- maktır, buna aşınlık deriz, güç kullanma da aşınlıktır. -Türkiye Müslüman an- cak laik bir ülke. Arap dün- yasının Türkiye'de din ve devlet işlerinin birbirinden aynlmış olmasına pek sıcak bakmadığı bilinir. Bu gorii- şe katılıyor musunuz? Müfti: Daha önce de işa- ret ettiğim gibi her ülke kendi çıkarlanna uygun olan sistemi seçer. Türki- ye'nin içişleri hakkında yo- rum yapmak istemiyorum. - Türkiye Ortadoğu'da nasıl bir rol oynamabdır? Müfti: Şüphesiz kı Tür- kiye Ortadoğu'da önemli bir ülkedir ve biz her za- man bu açıdan Türkiye'ye önemli bir ülke gözüyle ba- kıyoruz. Ve Türkiye'nin üzenne düşen rolün de Fi- listin sorununun çözümü için yapılan banş görüşme- lerinin hızlandınlması için katkıda bulunması olduğu- nu düşünüyoruz. -Nasılbirkatkı? Müfti: Biliyoruz ki Tür- kiye, lsrail ve Filistin nez- dinde belli bir ağırlığı olan ülkedir. Türkiye bu ağırlı- ğı, nüfuzu ve bu ülkeler nezdindeki dostluğunu ba- nş için kullanabilir. - Türkiye ve lsrail arasın- da yapılan ve Arap dünya- sının tepkisini çeken askeri işbirliği anlaşmasına ilişkin yorumunuz nedir? Bu as- keri anlaşma Türkiye'nin taraflar üzerinde nüfuzu- nu kullanmasında nasıl bir etki yapabilir? Müfti: Türkiye'nin lsra- il ile yaptığı bu anlaşmayı kabul eden ya da protesto eden bir resmi açıklama Suudi Arabistan tarafından yapılmadı. Türk yetkilile- rin yaptıklan açıklamalara göre bu stratejik değil nor- mal bir askeri işbirliği an- laşmasıdır. Zannediyorum ki Filis- tinliler de bu anlaşmayı an- layışla karşılıyorlar. Bu hassas bir konu. Ancak Ya- serArafat (Filistin devleti lideri) ve Filistin halkı Tür- kiye'ye büyük saygı göste- riyor. Türkiye'nin tsrail ile yalnızca askeri alanda de- ğil diğer alanlardaki iyi ilişkileri de bu banş görüş- melerine katkıda bulunabı- lir. - Suudi Arabistan'ın da üyesi olduğu Arap Birliği su konusunda Türkiye'ye yükleniyor. Bu konudayan- lı bir tavır takınmıyor mu- sunuz? Müfti: Su sorunu hem teknik hem siyasi yönü olan çok derin bir sorun- dur. Bütün dileğimiz iki komşu ülke (Türkiye ve Suriye) bu konuda anlaş- sınlar. Tam aksine Arap Birliği'nin son dönem top- lantılannda alınan kararlar da, söylenenler de; Türki- ye'nin komşu ülkelerin çı- karlannı da göz önünde bu- lundurması gerektiği yönündedir. olması, ondan yararianması ve Türkiye'nin buna aracüık etmesi son derece önenüi. Türkivt sade- ce kendi ihth acı için değiL bundan banşçıbirşekilde yararlanmakis- teyen herkes için rol alacak. Buna kaülan ülkeler gelecekte zenginJik elde edecek. Türki>e bu zenginlik- te çok önemli rol oynayacak." Bakan Ersümer'in. Bakû-Cey- han boru hattı fizibilite raporunu sunmak üzere 20-22 Nisan günle- rinde Azerbaycan'a gideceği bil- dirildj. Rusya Dışişlen Bakan Birinci Yardımcısı Boris Pastukov yaptı- ğı açıklamada. "Tehlikeli deprem kuşağında bulunan Hazar Denizi vatağından petrul boru hattı dö- şenmesiyolundaki ekolojik olarak risk taşıyan plana şiddetle karşı- yn" dedi. BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Dogu Akdeniz'de Değişen Ne? İki bakanımız Şükrii Gürel ve İsmail Cem aylar- dır, ısrarla bir şeyı vurguluyorlar: "Doğu Akdeniz önümüzdeki yıllarda büyük önem taşıyacak, bu ne- denle Kıbns 'ın Türkiye için önemı daha da arttı." Do- ğal olarak adanın önemı AB, Rusya ve ABD ıçın de arttı, Sovyetler Birtiği'nın dağılması sonrası Doğu Akdeniz'ın konumu değişti. - Yeni petrol ve doğalgaz bölgesi Ortadoğudan Kazakistan'a kadar uzanan eksene kaydı, bu ekse- nin dünyaya çıkış yollarının önemli bir bölümü Do- ğu Akdeniz'den geçıyor. - Yann gelişecek Kafkasya ve arkasının dünya pazarlanna bağlantısının önemli bıryolu dayine Do- ğu Akdeniz. - Yeni açılmakta olan Asya kıtasının Avrupa. Afri- ka ve ABD bağlantılanndan biri de yine Doğu Ak- deniz. - Dünyaya açılmak isteyen Rusya ve Ukrayna'nın en önemli dış bağlantısı Ege ve Akdeniz. Rusya bu nedenle Kıbns'ta "bir köşebaşı" tutmaya çalışıyor. Dünya ve bötge genelinde gelişmeler böyle. Bun- lara ek olarak, Türkiye'ye özgü yeni öğeler var. Tür- kiye üzerinden geçecek petrol ve doğalgaz hatları Doğu Akdeniz'e iniyor: GAP yann dış dünya ile bağ- lannı yine bu bölge üzerinden kurmak zorunda; Ege'deYunanistan ilesüren "Çekişme vesıkışıklık", Doğu Akdeniz'in Türkiye için "açık tutulmasını" zo- runlu kıltyor. Sonuç: Kıbns Türkiye'nin Yunanistan'a (ve de AB'ye) bırakamayacağı stratejik bir konuma ge(di. Adada KKTC'nin varlığının sürdürülmesi bu- nedenle "vazgeçilemez" bir koşul oldu. Adanın ku- zeyindeTürkiye'nin "etkilikonumu", ışte bu neden^! lerle, AB, Rusya ve biraz da ABD için "hoş karşılan-' mıyor." Onlar sadece "bir şeyi", adanın kendi de-' netimleri altında olmasını düşünüyoriar. Türkiye ıse' iki şeyi birden düşünmek zorunda: - Adadaki Türk varlığının ve KKTC'nin AB potası • içinde eritilip yok edilmemesi. - Adanın bütününün, "yabancı birgücün" denıti- mine geçmemesi. 1990 sonrasında dünyadaki ye-> ni yapılanmalar, Doğu Akdeniz'in (ve adanın) stra-. tejik konumunu arttırdı. işte bu nedenle ılk defa ola- rak Ankara hükümeti yüksek tonda, Kıbns Türklerı- nin güvencesi yanında, adanın Türkiye bakımından, taştdığı stratejik önemı vurgulamaya başladı. Şük- rii Gürel'in ve İsmail Cem'in seslentşlerı bunun so- nucu. j - Ankara ilk defa olarak. "ben tarafım" diyor, esv kiden olduğu gibi, uyuşmazlık adadaki iki halk ara-; sındadır, onlar konuşup çözsünler demıyor. - Ankara, adayı AB'nin "çözüm adı altında bazı ayahamalaha, Türkiye 'den koparmasına kesinliklel izin vermeyeceğini" söylüyor. - "Ben kaşılaşacağım güçlükleri bılıyorum, bun-1 laradagöğüsgermeğehazınm" diyerek, ne kada* karariı olduğunu ordaya koyuyor. Çünkü adanın Türkiye'den koparılmasının hem kendisinin Anadolu'ya hapsedilmesi sonucunu do- ğuracağını hem de ada Türklerinin 3-5 yıl içinde en- tileceğini görüyor. Işte, dünyada herkesin, daha 8-10 yıl öncesinde] çoktan unuttuğu Kıbns uyuşmaziığını bir yandan yeniden gündeme sokan, diğer yandan da Türki- ye'nin Kıbns politikasını daha net ve kararlı duruma getiren yeni koşullar bunlar. Bundan sonra ne ola- cak sorusuna yanıt ararsak: Öyle görülüyor ki Tür-' kiye KKTC'nin varlığının sürmesi için "her şeyi" ya- pacak ve Türkiye ile KKTC arasında "özel bir ilişki düzeni" kurulacak. AB Ankara'yı geriletmek için baskılannı birkaç yıl daha sürdürecek. Rusya Rum- lar kanalı ile adada 'köşebaşı" tutmaya çalışacak. Ya ABD? Biraz kararsız, pek ne yapacağını bılmi- yor, onun sorunu Rum ve Yunan lobısı. ABD'nin Kıbns politikasını, onun Türkiye politikası belirleye- cek. Eğer gerçekten Türkiye'yi, uzun dönemde stra- tejik bir ortak olarak görecekse, Ankara'nın Kıbrıs politikasına "ılımlı" yaklaşacak: Öyle değılse, o ta- raftan da baskı gelecek. Bu arada AB ve ABD Türkıye'nin kararlı tutumu- nu gördüler. AB'nin telaşı biraz da bundan kaynak- lanıyor, adayı Türkiye'den "koparamayacaklan" ger- çeğini anlamaya, daha yeni başladılar, ama yıne de baskılannı biraz daha sürdürecekler, ta kı umutlan- nı tamamen kaybedinceye kadar. Ne de olsa, eski alışkanlıklanndan bir türlü kurtulamıyorlar. Diğer taraftan Kıbns içinde "mandacı" düşünce- yi yeşertmek için ellerinden gelenı yapıyoriar. Özel- Hklelngilizler:Aynen1919'lannİstanbulu'ndayürüt- tükleri çabalan Kıbns'ta yenılemek istıyoriar. yeni Vahdettin'ler çıkarabilır miyiz diye düşünüyoriar. Her şey bir yana, Ankara'ya da, yeni Vahdettın zih- niyetli yönetimler gelmediği sürece, Ankara'nın bu- günkü "dengelı ve kararlı" politikası, sonunda ama- cına ulaşır ve "haritalan bizden başka kimse çize- mez" diyenler, Türkiye'nin yeni dünya düzenindeki "katkısını" kabullenmek zorunda kalıriar. Özellestirme ihaleleri Hükümet enerjide yargıyı dinlemedi ANK.4R\ (Cumhuri- yet Bürosu) - Özelleştir- melerkonusundaki hukuk tanımaz tavnnı sürdüren hükümet; yargının iptal ettıği termik santral ve da- ğıtım müesseselennin özelleştirme ihalelerinde 5 termik santral ve 7 dağı- tım bölgesınin sözleşme ve dev ir işlemlerinin ya- pılması için Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanlı- gı'na yetki verdi. Hükümetin. Ankara 1. tdare Mahkemesi'nin. '^etki gaspı" gerekçesiy- le iptal ettiği termik sant- ral ihaleleri ile dağıtım müesseselen ihalelerinde verdiği onay kararlan Resmi Gazete'de yayım- landı. Toplam 10 termik santral ile 25 dağıtım böl- gesinin özelleştirilmesi için açılan ihalelerde, ba- kanlık şirket kuruluş ça- lışmalan tamamlanan 5 santral ve 7 dağıtım böl- gesi için yetkı aldı. Bakanhk yetkilılen, kuruluşunu tamamlavan şirketler için Bakanlar Kurulu'ndan yetki alın- maya devam edıleceğini bildirdi. Şırketlerle yapı- lan görüsmelerde belli bir" sözleşme taslağı konu-j sunda prensip anlaşmasf saglandığını kaydeden yetkililer. Danıştay 1. Da- iresi'nin onaylamasınııj ardından şırketlerle söz- leşme imzalanacağını ve devirbedelinin ilk taksidi- nin vatınlmasından sonra devir işlemlerine başlana- cağını söylediler Tdare mahkemeleri. ya- sav'a göre enerji alanında- ki özelleştirmelerde. satış kapsamına alma ve ihalei ye çıkma konusunda yet- kinin Bakanlar Kurulu'na aıt olmasına karşın bakan- lığın yetki gaspı >aparak ihalelen gerçekleştirip şır- ketleri belirlemesi nede- nıyle santral ihalelerinde iptal karan vermışti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle