Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 NİSAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 11
ŞİRKETLERDEN
• PROFILO Holdıng
elektTonik grubu TELRA,
Olivetti için bilgisayara
baglanabilen ve A4 kâgıda
baskı yapabilen faks cihazı
üretti. Cihaz. faks mesajıyla
telefon mesajlannı ayırt
etme özelliğine sahip
olduğundan faks cihazı için
ekstra bir hat kullanmaya
gerek bulunmuyor.
• PEGASUS HavayoUan,
sipariş verdiği iki Boeing
uçağından birincisini teslim
aldı. 737-400 uçağmı
fılosuna katan Pegasus,
1999 bahar aylarında da
737-800 modelini teslim
alacak.
• UNMAŞ AŞ. "UNO
Yeniekmek"i, Yeniekmek
Konsept Testi araştırması
sonucunda göre, yeni
ambalajında tüketicilerin
beğenisine sundu. Ürün.
fınn ekmeği lezzetinde.
dayanıklı dilimlenmiş
olarak ekim ayından bu
yana piyasada bulunuyor.
• L.C \VAIKIKI, 1998
ilkbahar-yaz sezonu için 250
değişik model hazuiadı.
Koleksiyonda bebek ve
çocuklar için özel olarak
hazuianan trikolar ve
giyimde aradığını bulmakta
zorianan 11-16 vaş grubu
çocuklara hitap eden
ürünler bulunuyor.
• ÇARŞI Mağazalan'nın
her yıl geleneksel olarak
düzenlediği "Çocuk
Şenliği" 26 Nisan'da
gerçekleşecek. Lütfı Kırdar
Uluslararası Kongre ve
Sergi Sarayf nda yapılacak
şenlikte eğlencenin yanı
sıra çocuklara sanat
dünyasını tanıtmak
amaçlantyor.
• ALGİDA, "Sevgi,
sıcakkk ve yaz" temalarını
işleyen yeni logosuyla
tüketicilerin beğenisine
sunuldu. Yeni sezonda
Algida'nın yeni ürünleri ise
şöyle: Algida Maraş usulü
dondurma, vanilya,
karamel ve çikolotadan
çluşan "Nogger", kap,
içerlsinde vanilya
dondurma "Big Star",
çilek, vanilya ve kakaodan
oluşan "Üç top" ve kayısıb
"Carte d'or".
• ŞAHİNLER Holding.
Moda ve Hazırgiyim
Fuan'nda kurduğu
bağlantılarla atağa kalktı.
Fuarda, Walt Disney.
VVarner Bros. ve MTV gibi
uluslararası medya
devlerinin ardından. toplam
cirolan 160 milyar markı
aşan Mefro, Karstadt ve .
Tchibo fırmalanyla
işbirliğı için üst düzeyde
görüşmeler başlatıldı.
• \ 1SA ve Osmanlı
Bankası'nın işbirliği ile ilk
hiper market co-branded
kredi karü tüketicilerin
hizmetine sunuldu. Real
kredi kartı kullanıcısına,
yurtiçinde Türk Lirası ve
yutdışında ise ABD Dolan
üzerinden iki ayn limit
nakit avans, sağlık. seyahat,
hukuk danışmanlığı hizmeti
veriliyor.
• ADIDAS tarafindan
tasarlanan "Equipment K.B
8" adlı basketbol
ayakkabısının reklam
fılminde. genç basketbolcü
Kobe Bryant'ın NBA'deki
ilk yıllannda verdiği
mücadeleler ve kazandığı
zaferler yorumlanıyor.
Adıyaman'a proje kapsamındaki diğer illerden 10 kat az yatınm yapılıyor
GAP'ııt üvey evladı• Ekime elverişli tanm
arazilerinin toplama oranının
yüzde 8 bile olmadığı
Adıyaman'da kentli nüfus
1985-90 arasında ortalama
yüzde 7.4 hızıyla arttı.
BANU SALMAN
ANKARA - GAP'ın yüzde 10'luk bölü-
münü oluşturan Adıv aman nüfusunun yüz-
de 79'unun tanmda istihdam edılmesıne
karşın, ekilebılir alanlannın yaklaşık yüzde
57'si orta ve şıddetli erozyon tehdidiyle kar-
şı karşıya bulunuyor. GAP kapsamında olan
illerden yaklaşık 10 kat daha az kamu yatı-
nmı aktanlan Adıyaman'da kişi başına 1222
dolargelırdüşüyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin
(TOBB) ekonomik yapısı \e uygun yatınm
alanlannı ıncelediği Adıyaman'da nüfusun
çoğunluğunun geçimini sağladığı tanmda
ekime elverişli alanlar toplam arazının yüz-
de 7.9'unu oluşturuyor. Atatürk Barajı ne-
deniyle en büyük alan kaybına ugrayan il ko-
numunda olan Adıyaman, Siirt'le birlikte
tanma uygun olmayan arazisi en fazla olan
il olarak göriilüyor.
Adı>aman'da kentsel nüfus artış hızının
1985-1990 yıllannda ortalama yüzde 7.4 gi-
bi yüksek bır düzeye ulaştığına dıkkat çeki-
len raporda, doğurganlık oranının, bebek
ölüm hızının. hane halkı büyüklüğünün \e
genç nüfusun yüksek oldugu ortaya konul-
du. 1980-1990 yıllannda 3.5 katlık nüfus
Adıyaman'da ilçe yapılan yöreler köyden farksız. Altvapı neredeyse tamamen yok.
artışı yaşanan Adıyaman'da altyapı ihtıya-
cmın da Türkiye ortalamasının üzerinde ol-
duğuna dikkat çekildi.
Raporda, Adıyaman nüfusunun yüzde
79'u tanm, yüzde 4.15'i imalat, yüzde 2.98'ı
inşaat ve yüzde 13.35'ihizmetlersektörün-
de çalışırken. herhangi bir işi olmayıp ış ara-
yanlann oranının yüzde 7.5 olduğu kayde-
dildi. Çalışan nüfusun >üzde 16.75"i ücret-
li işçı. yüzde 0.25'i işveren. yüzde 25.9'u
kendi hesabına çalışan ve yüzde 57'si ücret-
siz aıle işçısı konumunda bulunuvor.
Adıyaman"da atıl ya da yanm kalmış 15
sanayi yatırımının sıralandığı raporda,
"Özellikle 1990 yılında tanmda çalışan ka-
dın sayısının erkek sayısını geçmiş olması giz-
li işsizliğin açık kanıtıdır. Adıyaman için ka-
dın işgücünün özellikle kö> lerde ve aile işçi-
si olarak tanmda faali>et gösterdikleri ve bu
geleneksel yapının konınduğusöylenebiür'7
denıldi.
Okur-yazar oranı yûzde 67
Okur-yazarhk oranının yüzde 67'yle dü-
şük bir düzeyde olduğu ve bu oranlamanm
büyük çoğunluğunu da ilkokul mezunlan-
nın oluşturduğuna dikkat çekildi.
Raporda. sabit fiyatlarla Adıyaman'a yö-
nelik kamu yatınmîannın 1993-1996 döne-
minde hiçbir artış göstermediği, kamu yatı-
nmlan sıralamasında 1983-1993 dönemin-
de 61. il olduğuna dikkat çekildi. Ancak,
Adıyaman 1997'de bu yerini de koruyama-
yarak. kamu yatınmlanndan en az pay alan
il oldu.
Adıyaman "ınkalkınmakta olan illerde ol-
duğu gibi istikrarsız bir büyüme yapısı gös-
terdiğine dikkat çekilen raporda, ilin reka-
bet üstünlüğü elde edebileceği öncelikli 5
sektör, petrol ürünleri. turizm. toprak ve su
kaynakları. su ürünleri, dokuma-giyım ola-
rak saptandı.
Adıyaman pazarına dönük olarak süt ve
süt ürünleri. bıtkısel yağ, antepfıstığı işleme,
mısır kurutma, çırçır ve inşaat malzemele-
ri. bunların dışında Türkiye pazanna dönük
olarak selüloz kâgıt, tütün işleme, petro-
kimya ve şarap sanayileri önerildi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLULONDRA
Dünya Ekonomisinde Japonya Gölgesi
Böyle bir başlık 1980'lerde kon-
muş olsaydı, arkasından gelen ya-
zı Japonya'nın ABD hegemonya-
sını nasıt tehdit ettiğini anlatırdı.
Bugün durum çok farklı. Bir Ja-
pon hegemonyasından değil, Ja-
pon ekonomisinin depresyona gi-
rerken beraberinde Batı ekonomi-
leriyle, borsalannı da sürükleme-
sinden korkuluyor. Japon hükü-
metinin geçen hafta açıkladığı 118
milyar dolarlık ek paketin (Wall
Street Journal 9/04/98) ekono-
miyi düze çıkartmaya yetmeyece-
'
3
g"ıni döşünenler çoğunlukta.
Japonya'nın en büyük şirketle-
rinden Sony'nin Yönetim Kurulu
Başkanı Noria Ohga, "Japon
ekonomisi bir çöküşün eşiğinde-
dir" dedikten sonra, Başbakan
Hashimoto'yu, 1929'da ABD'yi
bir depresyona sürükleyen Her-
bert Hoover'e benzettı. (Far Eas-
tern Economic Revievv
16/04/98).
Tokoya'da bulunan Jardin Fle-
ming yatınm şirketinin stratejistle-
rinden Giles Ockanden'e göre bir
küresel resesyon tehlikesinden bi-
le söz edilebilir. Jhinn Magazi-
ne'ın son sayısında, Japan Ti-
mes'ın eski Editörü Yoichi Shi-
matsu Japonya'daki gelişmelerle,
1929 öncesinde ABD'de bir dep-
resyona yol açan gelışmeler ara-
sında paralellikler kurdu. (Jhinn
Magazine 10/04/98). The Eco-
nomist'in kapağı "Eğer Japonya
çökerse" başlığını taşıyordu. Bel-
li ki dünya ekonomisi yine birfela-
ketin eşiğinde duruyor.
Depresyonun eşiğinde
Japon ekonomisinin 1980'ler-
deki yüksek büyüme hızı 1991 'de
borsa, gayrimenkul piyasalannda
oluşan spekülatif köpüğün delin-
mesinin ardından birdenbıre düş-
tü. Japon ekonomisi 1993 sonu-
na kadar sürecek olan 18 aylık bir
resesyona girdi. Resesyonun so-
na erdiğı 1994 yılında Japonya'da
ekonomik büyüme sadece yüzde
0.6'ydı. Ekonomik toparlanmaol-
dukça kısa sürecek, 1996'da yüz-
de 3.5'e yükselecek olan büyüme
hızı 1997'de yüzde 1'e gerileye-
cekti. OECD tahminleri bu sene
ekonomik büyümenin yüzde -0.3
olacağını gösteriyor. Birçok analis-
te, ömeğin Morgan Stanley, Tok-
yo'dan Robert Alan Fldman'a
göre Japon Merkez Bankası'nın
(JMB) yüzde -0.5'lik projeksiyonu
bile oldukça iyimser bir beklenti.
(Global Report 8/04/98).
Bu kötümserliğin temelinde, da-
ha yakın zamana kadar esas ola-
rak bankacılık sektörünü etkileyen
ekonomik krizin, hızla sanayi üre-
timini de kapsayacak şekilde yay-
gınlaşması yatıyor. Japon Mer-
kez Bankası'nın (JMB) son üç ay-
lık raporu, imalat sanayi üretimi-
nin, geçen yılın aynı dönemine gö-
re yüzde 3.1 gerilediğini gösterdi.
Daha da endişe verici olanı ise bu
gerilemenin son üç ay itibarıyla
yüzde 5.7'ye ulaşmış olması.
JMB'nin raporu hane halkı tüke-
tim harcamalannın bir yıl öncesi-
ne göre yüzde 4.5, araba satışla-
nnın da yüzde 15 gerilediğini sap-
tadı (FEER).
Morgan Stanley'in ekonomist-
lerinden Alex Kinmot'un yaptığı
hesaplamalara göre imalat sana-
yii ve imalat dışı sektörlerde şirket
kârlan, bir önceki yıla göre sırasıy-
la yüzde 30 ve yüzde 20 gerilemiş
(The Economist 11/04/98). Bu
koşullarda şirketler borçlanmaya
devam ettiği için, ekonominin ma-
li zemini de giderek zayıflıyor.
Londra'da bulunan ekonomik da-
nışmanlık şirketi Asher&Andrevv
Smither'in aktardığına göre Ja-
pon hükümeti, borçlanmakta zor-
iuk çeken şirketler borç vermeye
devam ettiği için Japonya'nın
borçlan son yıllarda hızla büyü-
müş. Bu danışmanlık şirketinin
araştırması, Japonya'nın borçla-
nnın GSMH'nin yüzde 150'sini
geçtiğini ortaya koydu (FEER).
Şirketlerin özel borçlan ise
1980'lerdeki düzeyinin yüzde 100
üzerinde seyrediyor. Borç/toplam
varlıklan oranı, ABD ve Avrupa or-
talamasının çok üstüne çıkarak
yüzde 159'a ulaşmasına rağmen
yükselmeye devam ediyor.
Bu ekonomik gerileme Japon-
ya'da işsizlik oranını yüzde 3.6'y-
la, 1958'den bu yana en yüksek
düzeye çıkardı. Morgan Stanley'in
baş ekonomisti Stephan Ro-
ach'a göre bu oran önümüzdeki
dönemde yüzde 6'ya kadar yük-
selebılır (Global Report 02/ 04/
98).
Klasik bir durum...
Uzun Dönemli Kredi Bankası
ekonomistlerinden Masahuru
Usaki'ye göre Japon ekonomisi
"kronik hale gelmiş bir aşırı arz
fazlası" yüzünden depresyona gir-
mek üzere. The Economist konu-
yu kapsayan raporunda, gereksiz
fabrikalardan, ağzına kadar dolu
ama satış yapamayan dükkânlar-
dan söz açıyor. Hemen bütün ana-
listler Japonya'nın bir aşın üretim
ve yatınm krizinin etkisi altında ol-
duğunda anlaşıyorlar.
Gözlemciler Japon şirketlerinin
geçen yıllarda köpük delindikten
sonra kârlardaki genel gerileme
eğilimine bakmadan yeni kapasi-
te kurmaya devam ettiğine, pera-
kende sektöründe dükkân alanı-
nın yüzde 100 büyüdüğüne işaret
ediyoriar.
The Economist dergisi ise bu
gözü dönmüş yatınm dürtüsünü,
akıldışı bulduğunu, yadırgadığını
söylüyor. Biz ise anarşik rekabet
koşullannda, şirketleri dizginleye-
cek bir planlama yokluğunda,
başka nasıl olabilirdi ki diye sor-
madan edemiyoruz.
Komünist Manifesto'nun 150.
yılında, küreselleşme tartışmaları
bağlamında Karl Marx'ı bir eko-
nomist olarak yeniden keşfeden-
lerin, galiba şimdi de kriz tartış-
malan konusunda yeni bir keşif
yapmalan gerekiyor bu süreci kav-
rayabilmeleri için. Yardımcı olmak
için, Kaprtal Citt lll'teki kâroran-
lan düşme eğilımi bölümü ile Ar-
tı-Değer Teorileri Citt ll'deki Ri-
cardo eleştirilerinı öneririz.
Bizi de batırır mı?
OECD 1998 projeksiyonları
ABD'yle Avrupa ekonomilerinde
büyümenin Asya krizinin etkisiyle
yüzde 3'ten yüzde 2. 7'ye gerile-
yeceği yönünde (Wall Street Jo-
urnal 9/04/98). Ya Japonya'da
gerileme, OECD'nin öngörülerin-
den daha derin olursa? Işte bu so-
ru hemen herkesin aklına felaket
senaryolan getiriyor.
Japon ekonomisindeki bir dep-
resyonun ABD'yle Avrupa üzerin-
de, bu bölgelerin dışsatımını geri-
leterek, doğrudan yapacağı etki-
lenn sınırlı olması bekleniyor. ABD
ve Avrupa'nın toplam dışsatımla-
n içinde Japonya'nın payı yüzde
1 'i geçmez. Ancak dolaysız etki-
lerin daha şiddetli yaşanması ola-
sı. ABD'yle Avrupa, Japon ekono-
misinin krizinin ilk önemlı basıncı-
nı, Japon şirketlerinin depresyonu
dışsatım yolu ile açmaya çabala-
masıyla keskinleşen uluslararası
rekabet ile hissediyoriar. Ikinci do-
laylı etki, Japon borsasının gerile-
mesiyle hissedilecek. Geriteme
Nikkei endeksinin 10 binin altına
inmesiyle bir paniğe dönüşebile-
cek. Tam bu noktada ABD ekono-
misinin yumuşak karnı devreye gi-
riyor. Wall Street aşın değerii, a-
ma ısraria yükselmeye devam edi-
yor. ABD vatandaşları içinde gelir-
leri hisse senedi fiyatlarından etki-
lenenlerin oranı geçen on yıl için-
de yüzde 100 artmış. Bu koşullar-
da Japonya'daki bır borsa çökü-
şü, buna bağlı bir banka krizi, ya
da hızla artan ABD dış ticaret açı-
ğından dolayı, ABD-Japonya ara-
sındaki bir sürtüşme ABD borsa-
sını tepe taklak edebilır. Bu ise bir
küresel depresyon anlamına gele-
cegi gibi Avrupa Para Birliği sü-
recinin hassas dengelerini de ko-
layca yıkar.
Tabii Japonya'nın. ABD'yle Av-
rupa üzerinde Doğu Asya ülkeleri
dolayımıyla görülecek olan bir
grup başka etkisi daha olacak.
Analist Andy Xie bu konuya eğı-
len çalışmasında, Japonya'daki
gerilemenin Asya bölgesinde böl-
genin toplam GSMH'sinin yüzde
2.5'ine eşit birtalep daralması ya-
ratacağını, 'yen 'in değer kaybet-
meye devam etmesinin, bölge pa-
ralanndayeni birdevalüasyon dal-
gası yaratabılecegini, Japon-
ya'daki resesyonun kesinleşmesi
halinde bölge ekonomilerinin to-
parlanmasının gecikerek uluslara-
rası mali-parasal piyasalarda is-
tikrarsızlığın sürmesine yol açaca-
ğı sonucuna ulaşıyordu (Global
Report 8/04/98).
ABD; Japon hükümetinden
ekonomisini mali ve parasal enst-
rümanlarla canlandırmasını, iç pi-
yasayı, mali kurumları yabancıla-
ra daha da açmasını, böylece "kü-
reselleşmeye lyice katılmasını" is-
tiyor. Inanışa göre bu tedbirler kri-
zi çözecek. Bu tedbirlerin, Japon
ekonomisinde iflaslara, devasa
boyutlarda işsizlik artışına, halkın
elindekibihkmiş tasamıflann emil-
mesine, yoksullaşmaya ve ücret-
lerin belirgin bir şekilde düşmesi-
ne yol açacak ve aşın üretimi-ka-
pasiteyi tavsiye edecek büyük bir
yenileştirici yıkım" yaşanmadan,
krizi nasıl çözeceği bilinmez, ama
bir şey kesin. Bu tedbirler Japon-
ya'yı küreselleşme adı altında
ABD yörüngesine daha da soka-
cak, ABD çokuluslu şirketlerinin
Japon şirketlerini yok pahasına
satın almasına zemin hazırlaya-
cak. Böylece Japonya deneyi
denen "şey" de tarihe karışacak.
Ancak tarih hiçbir zaman planlara
uygun ilerlemez. Ne olacağını hep
birlikte göreceğiz.
Kısa dönemde ise gözlerimizi
yen-dolar ilişkisi üzerinde tut-
makta, doların kimi analistlerin
beklediği gibi 145 yene ulaşması
halindeyse can simitlerini takma-
ya başlamakta fayda var.
Krizin diğer ülkeleri de etkilemesinden korkuluvor.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
İşbulma Daralıyop (ID
Işbulma konusunu kimi önemli yönleriyle irdelemeyi
sürdürelım.
Öncelikle işgücüne katılma oranı (kısaca İKO) üzerin-
de durulmalıdır. İKO, çaltşanlann ve işsizlerin toplamının
çalışma çağındaki nüfus içindeki payıdır. Bir başka anla-
tımla, çalışmakta olan ya da işsiz olup iş aramakta olan-
lann oluşturduğu toplam işgücünün 22 ve daha yukarı
yaştaki toplam nüfus içindeki payıdır.
Devlet Istatistik Enstitüsü (DIE) işgücü verilerini düzen-
li olarak derlemeye başladığı 1988'den bu yana, İKO sü-
rekli olarak azalmakta, yanı çağ nüfusu içinde işgücü (ça-
lışan+işsız) oranı düşmektedir. İKO, 1988'de yüzde
54.6'dan 1997 ekıminde 7.2 puan bir azalısla yüzde 47.4'e
inmiştir. Azalma sürecinde asıl önemli sayılması gereken
nokta, kadınlarda işgücüne katılma oranının, sekiz puan
bir azalma göstererek on yılda yüzde 33.2'den yüzde
25.2'ye düşmesidır.
Sonra, İKO'ya kent-kır aynmında bakıldığında, kentli
kadınların durumu çok daha olumsuz görünüyor. Ülke
ortalaması yüzde 25.2 olan kadınlann katılma oranı kent-
lerde yüzde 16.1 'dir ve son on yıl boyunca az da olsa, azal-
ma eğilimi göstermektedir. Türkiye, kentlerinde çalışabi-
lecek her altı kadından yalnızca birine iş bulabiliyor. Oy-
sa kentler, hayat pahalılığı sonucu kadını çalışmaya zor-
luyor. Sorun, ekonominin kadına iş alanı açamamasıdır.
Kırsal kesimde ise 1997 Ekimi'ndeçağ nüfusu kadın-
lann yaklaşık yüzde 37'si çalışır görünüyor. Çünkü topla-
mı 3.9 milyon olan kırsal kesim çalışan kadınlannın 2.9 mil-
yonu, yani dörtte üçü, ücretsiz aile işçısidir, çalışmakta,
ancak ekonomik özgüriük kazanamamaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye'de İKO, OECD ülkeleriyle karşı-
laştınlamayacak kadar düşüktür. Yıllar geçtikçe de azal-
ma eğilimi göstermektedir. Oysa işgücüne katılmayanla-
nn, yânızca yüzde 20 dolayında bir bölümü öğrenci, yüz-
de 9 gibi bir bölümü de emeklidir. Bunlara öbür çalışa-
mayacak olanlan ekleseniz ve çok abartılı bir toplama u-
laşsanız bile, Türkiye'de çağ nüfusunun çalışmayan bö-
lümünü oluşturan yaklaşık 25 milyonun yansı, yanı 12.5
milyon dolayında kişi, iş olanaöı bulsaydı çalışacak du-
rumdadır. Kısaca, işsizlik, sayıfara döküldüğünden çok
daha derin bir sorundur.
•••
Sorunun bir de eksik istihdam boyutu var. Eksik istih-
dam, ekonomik nedenlerle haftada 40 saatten az çalışan-
lar ile elde ettiği gelirin azlığı ya da kendi mesleğinde is-
tihdam edilmemesı nedenıyle ikinci bir ış aradığını bildi-
renlerin toplamıdır. DlE'nin 25 Mart tarihli Haber Bülteni
(s. 4) bu konuda doğru bir özet veriyor:
"Batı Avrupa ülkelerinde işsizlik sigortası, kişiye geci-
mini sürdürebileceği biryaşam düzeyi sağlamaktadır. İş-
sizlik sıgortasının olmadığı ya da kişiye işsiz kaldığı dö-
nemde geçimini sûrdürecek düzeyde maddi katkı sağ-
lanamayan ülkelerde işsiz kalmak bir lükstür. O nedenle
getireceğı gelire ya da elde edeceği ücretin düzeyine
bakmaksızın kişi bulduğu işte çalışmak zorunda kalmak-
tadır. Bu da istihdamı arttınp, ıssizlıği aşağıya çekmekte-
dir."
İşsiz kalmak lüks değil, bireysel, toplumsal ve ekono-
mik yönleriyle tam anlamıyla bır yıkımdır. Yine de eksik ıs-
tihdamın ölçümü yenndedir. Eksik istihdam, kentlerdeer-
keklerde yüzde 7.1, kadınlarda yüzde 4.3; kırsal yerlerde
erkeklerde yüzde 7.9, kadınlarda 1.3 olarak saptanıyor;
ancak kırsal kesimde eğitilmiş gençlerde yüzde 9.9 gibi
bir büyüklüğe ulaşıyor.
Gerçekten de Türkiye işgücü piyasasının en önemli so-
runlanndan biri, kişilenn, işin nıteliğine ve elde edecekle-
ri ücrete bakmaksızın bulduklan işte çalışmak zorunda
kalmalandır. Bu olgu, işsizlik ölçüsünde olmasa da bırey
ve toplum açısından büyük sorunlar taştyor. Her şeyden
önce böyle bir durumda, çalışanın kendinı ışıne vermesı,
daha doğrusu verimli olması yok denecek kadar zayıf bır
olasılıktır.
• • •
Kimi önemli eksiklerine karşın, DjE'nin hane halkı işgü-
cü anketlerine dayanan işgücü veriteri, ekonominin izlen-
mesi yönünden çok büyük bır eksığı gıdermektedir.
Bu çerçevede iki ek düzenlemeyapılmahdır. Bunlardan
biri işbulma yaşıdır Zorunlu temel eğitım süresı sekız yı-
la çıkanldığına göre DİE, başlangıç yaşı olarak 12 yerine
15'i almalıdır. Bu düzenleme OECD uygulamasıyla uyu-
mu da sağlayacağı ıçın ek yarartan vardır. Ikinci olarak,
Türkiye işbulma verilerinin, attı ay yerine ulusal gelir ör-
neğinde olduğu gıbı üçer aylık dönemler ıçın dertenme-
si ve bunun kadar önemli olarak bölgesel işgücü venle-
rine yönelınmesi, kanımca, artık gereklidir. Çünkü, işbul-
ma demokratik toplumlarda hükümetlerin çözüm bulmak
zorunda olduğu sorunlann başında geliyor.
R.J.REYNOLDS REKLAM
DUYURUUrünlerimizin perakende satış fiyatları 13 Nisan 1998
Pazartesi gününden itibaren aşağıdaki gibi belirlenmiştir.
YENİ FİYAT ESKİ FİYAT
300.000.-TL 275.000.-TL
275.000.-TL 250.000.-TL
LIGHTS UZUN 300.000.-TL 275.000.-TL
275.000.-TL 250.000.-TL
Sülcııı 300.000.-TL 275.000.-TL
Snlcııı 275.000.-TL 250.000.-TL
180.000.-TL 180.000.-TL
160.000.-TL 160.000.-TL
160.000.-TL 160.000.-TL
130.000.-TL 130.000.-TL
120.000.-TL 120.000.-TL
100.000.-TL 100.000.-TL
80.000.-TL 80.000.-TL