25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24MART1998SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Enerji pazarlamasına protesto • Ekonomi Servisi - "Hızla gelişen Türkiye"de enerji sektöründeki başan olanaklannı keşfedin" çağrısıyla çokuluslu \e yerli enerji şirketlerine \erilen "Türkiye'de Enerji" konulu semıner. Özelleştirme Karşıtı Platform'un protestosuyla karşılaştı. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer. Türkiye Petrolleri Anonım Ortaklığı (TPAO) ve Türkiye Elektrik Anonim Şirketi'nın (TEAŞ) bilgisi altında yapılan seminerde. "Türkiye enerji sektörünün pazarlandığı" ifade edilirken seminerin kamuoyuna duyurulmaması tepki çekti. 'Boyabat modeli'ne iptal davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Hukuk Müşavıri Avukat Gökhan Candoğan. Enerji \e Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın uluslararası tahkim sorununu aşmak için geliştirdiği ve "Boyabat tnodeli" olarak sunduğu } öntemin yasaya aykırı olduğunu belirterek iptal davası açacaklannı bildirdi. RP kararına düzeltme istemi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan RP. kararın düzeltilmesi istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsa\ cılığt'na ba$\urdu. RP'nin kapatılmasından sonra Fazilet Partisi'ne geçen Trabzon miliet\ekili Şeref Malkoç ile Karabük milletvekili Hayrettın Dilekcan. karar düzeltme istemine ilişkin dilekçeyi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'a verdiler. Akit hedef gösterdi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Atatürkçü Düşünce Derneği önderliğinde 28 Mart Cumartesi günü Abdi lpekçi Parkı'nda gerçekleştirilecek miting. şeriatçı basm tarafından hakaretlerle hedef gösterildi. Akıt gazetesi. mitingi düzenleyenlerin lslama ve Müslümanhğa nefret kusulacağını öne sürdü. İş kazaları can alıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan. her yıl Türkiye'de iş kazaları nedenıyle 1500 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Çağan. iş kazalanna karşı devlet. işçı ve işveren kesiminin ortak çalışması gerektiğine dikkat çekti. Piyasalar sakin • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Gazı Erçel, seçim olasılığınm ekonomide dalgalanmalara yol açabildiğini. ancak piyasaların siyasi dalgalanmalara uyum sağlama yeteneğinde olduğunu söyledi. Erçel, nisan-haziran döneminde rezer\ para artış oranını düşüreceklerini bildirdi. Tfm Bülent Ecevit: TSK ile hükümet arasında görüş aynlığı yok ^Buııahm soııa ertlTANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Yardımcısı \ e Dev - let Bakanı Bülent Ecevit Türk Si- lahlı Ku\ vetleri (TSK) ile hükü- met arasında hiçbir görüş aynlığı- nınbulunmadığını belirtirken. irti- ca tehlikesinin hükümet öncülü- ğünde çok kısa sürede yok edilece- ğini söyledi. Köy Hızmetleri Genel Müdürlü- gii'nün Bölge. 11. Makina Ikmal \ e Proje Müdürleri toplantısında ko- nuşan Başbakan Yardımcısı Ece- vit. son haftalarda tanık olunan bu- nalımın bazı çevrelerin belli amaç- larla yarattıklan yapay birbunalım olduğunu söyledi. Yapay bunalı- mm uzun süre yürürlükte kalması halinde gerçek bunalıma dönüş- mesinin söz konusu olabileceğine dikkat çeken Ecevit. "Buyapaj bu- nalım sona ermiştir. Terör ve irtica bakımındanTSK ilehükümetara- sında hiçbir görüş aynlığı yoktur1 " dedi. Hükümet ile bazı kuruluşlar arasında bir ara sarsılan uyumun bu hükümet döneminde sağlandı- ğını kaydeden Ecevit. irtica konu- sunda en büyük sorumluluğun hü- kümete düştügünü. hükümetin de bunun bilincinde olduğunu söyle- di. Ecevit. hükümet öncülüğünde irtica tehlikesinin çok kısa sürede sona erdirileceğini belirtti. Eğitim reformunun bu kaynağı kurutma- da önemli katkısı olacağını dile ge- tiren Ece\ it. ülkenin geleceğine gü\enle baktığını vurguladı. Ecevit. son yıllardaki büyük sa- nayi atılımlanna karşın nüfusun >üzde 42 "sinin köylü olduğuna işa- ret ettiği konuşmasında, kültür çe- lışkilerinin önlenmesi ve göç hızı- nın kesilmesi için kalkınmanın köylüden başlatılması gerektiğini söyledi. Büyük kentlerde boğucu hale gelen soruniann temelinde köylünün ihmalının büyük rol oy- nadığını anlatan Ecevit, sanayi ya- tınmları ile uygarlığın köylünün avağına götürülmesinin önemini vurguladı. Ecevit şöyle konuştu: "Eğitim reformu. aynı zamanda eğitimi çağdaş teknolojiden >arar- lanarak, Türkiye'nin en ücra köşe- lerine kadar yaymayı amaçlamak- tadır. Hükümetin başlattığı sefer- beriiğe toplumun her köşesinden maddi ve tnanevi destek gelmekte- dir. Eğitim hedefimizin bu şekilde birkaç >ılda amacına ulaşacağma inaniNorum." Köykent ka\Tamının bir devlet politikası durumuna geldiğini be- CHP'ye gensoru baskısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP'a seçim ittifakı çağnsında bulunan DYP: Başbakan Mesut Yıl- maz'ın malvarlığıyla ilgili soruşturma önergesi ver- me hazırlığını askıya aldı. DYP; TEKEL. Kurtköy Havaalanı. SİT ve turizm alanları konulannda gen- soru verilerek, hükümetin düşürülmesi için de CHP'ye baskı yapıyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in liderler zirvesi toplamasını öneren CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal ise. öncelikle bu çağn- sına verilecek yanıt ve 27 Mart günü gerçekleştınle- cek MGK toplantısının so- nuçlarını bekliyor. DYP. "muhüra gibi" diye anılan 20 Mart bildirisiyle ilgili olarak Meclis"te genel gö- rüşme açılması için hazır- lıkbaşlattı. DYP.hüküme- ti düşürmek için CHP"den işaret bekliyor. Öte yandan Tansu Çil- ler'in. erken genel seçim \ e ittifaklarkonusunda ikinci liderler turuna çıkacağı ög- renildi. iÇİZMEDEN YUKARI 4O &AT/RA Mı PCS7&K V ' "" s> ->v ..J n M K ıJi n | l 1 İ \ PBfr *• İ M 7Z MUSA KART lirten Ecevit, önümüzdeki aydan itibaren Doğu ve Güneydoğu'da projeye başlayacaklannı bildirdi. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel de. Türkiye"yi uygar ulusla- nn düzeyine ulaştırma çabasının Cumhuriyetin en büyük iddiası ol- duğunu söyledi. "Bir Anadolu köylüsü olarak bütün köylüler na- muıa Cumhuriyeti kuranlara, yö- netenlere. medenhet nimetlerini bu ülke insanlanna götürenlerin tü- müne nıinnet ve şükranlanmı su- nuyorum" diyen Demırel. konuş- masında YSE'nin kurulduğu 1965Tİ yıllar ile bugünkü durumu karşılaştırdı. Demirel, su hizmetlerine değinirken "Hükümetten. köy hizmetlerinden isteğim $ey. nasıl 'Gidemediğimiz köy yoktur' diyorsak,'tçme suyu olmayan köy yoktur" diyebilecek hale gelmemiz. Cumhuriyetin onuruolacak- tır. Sıfira indiğinizde bana haber verenin alnından öpe- ceğun" diye konuştu. Nüfusun yüzde 45"i ta- nmda olan ülkenin zenginle- şemeyeceğini anlatan Demi- rel, bu oranm yüzde 10"un altına düşmesi gerektiğini söyledi. Bunun Türkiye'nin başka alanlardaki kalkınma- sına bağlı olduğunu kayde- den Demirel, şöyle dedi: "Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisi olan Türk köyüne saün alma gü- cünü götüreceğiz. O ancak üretimi ve verimi artürmak- la mümkündür. Yeni bir köy kanunu mutlaka gerekh'dif. Köyün, sosyal güvenlik şem- siyesine girmesi lazımdır. Yüzde 70'i kapsa\an bu şem- siye deliktir.yukandan su al- maktadır. Sosyal güvenlik sistemi mali sağuklıhğını kaj - betmiştir. Ama ne olursa oV sun geri kalan yüzde 30'un da bu şemsiyeye dahil edil- mesi laamdır." Devlet Bakanı Mustafa \ûmsa da, TBMM"de bekle- yen yasa tasansının kabul edilmesiyle Köy Hizmetleri bünyesinde çalışan mevsim- lik işçilerin kadrolu memur statüsü kazanacaklannı be- lirtti. '•' 'Irticanmkaynağı dakurutıdmah y Beşli sivil girişimin yann açıklayacağı hükümete uyan bildirisi şekilleniyor ANKAR\ (Cumhuri\et Bürosu) - RE- FAHYOL hükümetı döneminde irtıcai faali- yetlerde artışa dikkat çekip "çagdaş.laik cum- huriyetin" tehdit altında bulunduğunu savu- narak bir araya gelen Türk-lş. DİSK. TİSK. TESK ve TOBB. 55. hükümeti de yann açık- layacakları bildiriyle uyaracaklar. Bildiride. irticai kadrolann tasfiyesinin gerçekleştiril- memesi ve türban konusunda ödün verilme- si eleştirilirken hükümetle ordu arasmdaki gerginlik. seçim tartışmalan ve reformlann gerçekleştirilmesi de eündeme eetirilecek. Türk-lş. DİSK ve TESK'in. 28 Şubat ka- rarlanndan sonra Mayıs I997'de REE-VH- YOL hükümetinin icraatına karşı oluşturduk- ları birliktelik. 19 Mayıs 1997 tarihinde "ül- ke sorunlan karşısında işçi-işveren a>nmı ol- mayacagT çağnsıyia genişletildi. TtSK ve TOBB'nin katılımıyla Türkiye nüfusunun ya- nsından fazlasını temsil eden işçi, işveren ve esnaf örgütlerini kapsavan sivil girişim. ilk olarak 22 Mayıs 1997 tarihinde ortak bir dek- larasyon yayımlamıştı. Si\il girişimin. hükü- metin "türban konusunda ödün vermesin- den, tslami serma>eye vönelik teşviklerden. asker-shil çatışmasından ve sos>al gü^enlik re- formunda Lluslararası Para Fonu'nun (IMF) isteğidoğrulrusunda uzlaşma sağlanan emek- liük yaşı \e prim ödeme gün sa\ ısının yüksel- tilmesi gjrişimlerinden" rahatsızlık duyduğu belirtiliyor. Bu çerçevede. dün yapılan ko- misyon toplantısının ardından ortak bildiriye bugün son şeklini \erecek olan temsilcilerin yann yapacakları "m'an açıklamasında" şu konulan gündeme getirmesi bekleniyor: İrticai faaliyetler: lrticaya karşı mücadele- de ödün venlmemelidir. REEAHYOL döne- minde "işgale" dönüşen irticai kadrolaşma- nm tasfiyesi gerçekleştirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 70 yılhk kazanımlanna. la- ik. demokratik. sosyal hukuk devletine. Ata- türk ilke ve inkılaplanna sahip çıkılmalıdır. Yürürlükteki yasalar uygulanmalıdır. Irtica- nm kaynağmı oluşturan gelir dağılımı adalet- sizliği. işsizlik. enflasyon. yoksulluk, göç ve kayıt dışı ekonominin önüne geçilmelidir. Ör- gütlülük önündeki engeller kaldınlmalıdır. w .\sker-shil tartışması: REFAHYOL döne- minde yaşanan ara rejim tartışmalarının ar- dından yeniden başlatılan asker-sivil çatış- masına son verilmelidir. Sorunlann çözüm yeri TBMM'dir. Erken seçim: Sürekli yaşanan seçim tartış- malan uygulamalarda güven bunalımına ne- den olmaktadır. Hükümet. sorunlann çözü- münü sağlayamayacaksa seçime gitmelidir. Erken seçime gidilecekse. Siyasi Partiler Ya- sası ve Seçim Yasası'nda gerekli değişiklik- ler yapılarak. halkın iradesinin parlamentoya yansıması sağlanmalıdır. Reformlan Vergi ve sosyal güvenlik re- formu bir an önce çıkanlmalıdır. İşsizlik si- gortası, iş güvencesi sağlanmalı, gelir dagı- lımı adaletsizligi giderilmelidir. Vergi refor- muyla kayıt dışının kayıt altına alınmasına önem verilmelidir. ÖDP'den 6 sivîl irade' girişnııiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Artık halk konuşa- cak" sloganıyla sivil toplum örgütleriyle görüşen Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras. Türkiye'nin içinde bulunduğu "kritik süreçte" sivil iradenin etkinleştirilmesi gerektiğini söyledi. Uras. "Meclis'tekafa- iar değjçmiyor. Mectis. asti gö- re\i çerçevesinde hızla demok- ratikieşme sürecine gjrmelL l'ç ma> munu o> nanıa>a devam e- den resmi muhalefet bir taraf- ta, CHP destekM ANASOL-D hükümeti bir tarafta. Yapılan tarüşmalar incir çekirdegini bik doldurmuvt)rr dedi. Tür- kiye Mühendis ve Mimar Oda- ları Birliği Genel Başkanı Ya- \vz Önen de, yaşanan sureçte emektenyanamuhalefet alanı- nın daraltılmaya çalışıldığını savunarak sivil iradenin geliş- tirilmesinden yanaolduklannı söyledi. Uras "Arük Halk Konuşa- cak" kampanyası çerçevesin- de TMMOB Genel Başkanı Yavuz Önen'le dün yaptığı gö- rüşmede, srvil iradenin gelişti- rilmesi ve halkın siyasi yaşam- da etkinleştirilmesi çalışmala- nna destek istedi. Uras, yaşa- nan sürecin ">«niçerikşmeeği- limini"" de beraberinde getirdi- gini savunarak, "Bizi de sürü- ye sa>mamalan için sivil inisi- yatifolarakbir arayagelmemiz çok önemH" dedi. Uras. yaşa- nan sorunlann çözümü için Meclis dışı bir yol olmayaca- ğını vurguladı. YAZII ORHANBİRGİT elektronik posta:obırgit '< hurriyet.com Faks: 0 212 - 677 07 62 Önceki gün üç liderın Başbakanlık Ko- nutu'nda yaptıklan beş saatlik toplantıdan sonra giderilen kriz. bazı değerlendirmele- rin aksine hükümet ile Türk Silahlı Kuvvet- leri arasında değildı. Başbakan Yılmaz ile Silahlı Kuvvetler arasındaydt. Olayı büyüten asıl neden de doğrudan doğruya Başbakan'ın üslubuydu. Hem irtica ile mücadelede kimin görev- li olduğu ve görevin nasıl yapılacağı konu- sunda bir süreden beri sürdürülen tartış- malan hırçınlaştıran, hem de bu tartışma- lann arkasında asıl başka bir nedenin oldu- ğunu ileri süren üslup. Kriz. hep biliyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın, çok merakh ol- duğu bir yöntemi, bunalım yaratma yönte- mini gündeme getirmek istemesi ile baş- göstermişti. Başbakan ve Anavatan Partisi'nin bazı önde gidenleri. bu tuzağı fark etmedikleri için ateşin üstüne benzin dökmüşler, çıkan alevleri de "onbaşı kompleksinden kurtul- ma'' olarak isimlendirmişlerdir. Pazar günü yapılan doruk, aslında öte- ki iki koalisyon liderinin Anavatan Genel Başkanı'nı beliıii bazı konularda ortak an- laşmaya yönelmesini sağladığı için. krizin giderilmesi kolaylaşmıştır. Çünkü birsureden beri Mesut Yılmaz'ın, irtica ile mücadelenin sorumlusu olarak başka bazı kurumlan değil, kendi hüküme- tini gösteren demeçleri ya da konuşmala- n birbirini izliyordu. Başbakan böylece. RE- FAHYOL hükümeti sırasında Genelkurmay Başkanlığı'nda kurulan "Batı Çalışma Gru- bu "nun artık hiçbir işlevi kalmadığını da üs- tü kapalı olarak söylüyordu. Bu tür söy- lemler, ister istemez medyada bu isim al- tında Silahlı Kuvvetler bünyesinde yürütü- len çalışmalara ne zaman son verileceğıni araştıran haberierın yayımlanmasına yol açıyordu. Pazar günkü liderler doruğu, 1982 Anayasasfna ve ondan da önce Cumhuriyet'in temel geleneklerine daya- nan bazı Türkiye gerçeklerini Yılmaz'ın ağ- zından ortak açıklama konusu yaptı. Bunlann başında "irtica ile mücadelenin devletın topyekûn yürütmesi gereken bir mücadele olduğu" gerçeğinin altının çizil- mesi geliyor. Böyle olunca da, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dönerek. "Senin görevin va- tanı dış ve ıç düşmana karşı savunmaktır" gibilerden bazı saf görünümlü yurttaşlan- mızın sürdürmekte olduklan söylemler ile, ANASOL-D hükümeti arasmdaki yol ayn- mı da belirginleşiyor. Elbette böylesine bir savaşımda asıl ko- ordinatöriük işlevi hükümetindir ve hükü- met adına da başbakanındır. Pazar doruğunda üç lider, kendi arala- nnda "Yılmaz-Silahlı Kuvvetler krizı"n\n ne- denlerinı araştırmadan önce, bu koordina- töriük işlevinin nasıl yürütüldüğünü. birinci ağızdan öğrenmek için Başbakanlık müs- teşan ile sorumlu müsteşar yardımcısını dinlemişlerdir. Böylelikle decuma günü ya- pılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısın- İki Çarpı İki... dan önce, en azından hem bu toplantıya katılacak olan Yılmaz ve Ecevit hem de hükümetin uçüncü ortağı DTP'nin lideri Cindoruk. kendi iktıdarian döneminde ve "Başbakanlık Takip Kurulu" adı ile başlatı- lan çalışmalann dokuz ay sonra hangi aşa- mada olduğunu öğrenmişlerdir. Cumhunyet 'in dünkü birinci sayfasında yer alan özel demecinde Başbakan Yar- dımcısı Ecevit, irtica ile hükümetleri döne- mındeki mücadelenin askeri dönemler de dahil en ileri mücadele olduğunu söylüyor- du. 12 Mart'ı da, 12 Eylül dönemini de ya- şamış bir kimse olarak, Ecevit'in bu göz- lemlerini haksız bulmak kolay değil. 55. hü- kümetin bu konuda neler yaptığını bütün ayrıntılan ile bilmiyoruz ama, ırticanın ko- münızme karşı bir panzehır gibi algılanarak 12 Mart döneminde nasıl palazlandığını, o dönemin muhtıra yemiş Yasama Mecli- si'nin bir üyesi srfatıyla yakından izledim. Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı Orge- neral Irfan Özaydınlı dışında öteki tüm so- rumlular, irtica güçlerinı adeta küvez için- de yaşatmadılar mı? 12 Eylül, günümüze uzanan Türk-lslam sentezı isimli resmi ıdeolojisi ile kalıcı ve uzun adımlar attı. Batı Çalışma Grubu'nun bugün şikâyet ettiği. kimi vali, kaymakam ve emniyet gö- revlileri. bazı hâkimler o resmi ideolojinin ürünleridir. Önceki günkü liderlertoplantısına götü- rülen Başbakanlık Takip ve Koordinasyon Kuaılu dosyalannda yer alan bilgiler, bazı öğrenci yurtlarının kapatılmasına kadar uzanan bir dizi önlemin zorunluluğunu or- taya koydu. Kimi vakrflar, öğrenci yurtlan ve kültür kurumlan adı altında toplanan medrese özentisi kurslar, öyle anlaşılıyor kı önümüz- deki aylarda epeyce baş ağntacak işlem- lerin adresi olacaktır. Son günlerde Batı Çalışma Grubu'nun raporiarı nedenıyle gündeme sık sık getiri- len "islamiseımayenin" asıl kaynağının, 2 Haziran 1995 tarihli bir kanun değişikliği olduğunu da biz söyleyelim: Bir Çiller-Baykal marifeti olan bu yasa, 4108 sayılı. Yasanın 32. maddesıyle Ku- rumlar Vergisi Kanunu'na şöyle bir 25. madde eklenivermişti: "1.1.1995-31.12.2000 yıllan arasında uygulanmak üzere kurumlar vergisi mükel- leflennce ...vakıflara bağışlanan camilerin inşası dolayısıylayapılan harcamalar ve ca- milerin inşası için vakıflara yapılan her tür- lü bağış ve yardımlar ile mevcut camilerin idamesi için yapılan her türiü nakdi ve ay- ni bağış ve yardımlar kurum kazancının tespitinde (hiçbiroran ve miktarlasınıriı ol- maksızın) gider olarak hasılattan indirilir" Bütün yasal koşullara uyuyorsa, teşvik ıçın başvuran ticari şirketin başvurusunu, siyasi amaçlar nedeniyle geri çevirmeyi içi- ne sindirmemekte Başbakan haksız değil. Ama şu DYP-CHP ortak marifeti sonunda oteşviklerin önemli birbölümünün hasılat- tan indirilmesinin arka perdesini açmak da bu hükümete düşmüyor mu? ••• üderiertoplantısının en önemli görüntü- lerinden birisi, bence Ecevit ve Cindo- ruk'un açıklama görevini Başbakan'a bıra- karak konuttan aynlmalandır. İki genel baş- kanın özellikle "üslup" bakımından özenli birölçüde eleştirdikleri Yılmaz, hatasını ka- bul ettiğini söylemiştir. Hatalı olduğunu söylemek, elbette bir "erdem "dir. Olgun kişi, o erdemi gösterir ve hatadan dönme- yi de yeğler. Bu bakımdan Başbakan'ı kutlamak ge- rekiyor. Peki ya, Yılmaz'ın kullandığı üslup nede- niyle ondan aldıkları haberi gazetelerine yansıtan üç meslektaşımıza, yani Yalçın Doğan, M. Ali Birand ve Murtarrem Sa- nkaya'ya garnizon kapılarını kapatanlar? Bu karann sahiplerine en güzel ve en so- mut yanıtı Ismet Solak verdi. Eski bir Harp Okullu olan Solak, bu yasağın kapsamına kendisinin de alınmasını istiyordu. Galiba, Solak'ı izlemek hergazeteci arkadaşımızın boynunun borcu olacak. Ya da bu gereksiz karan alanlar da, ha- tadan dönmenin bir erdem olduğunu an- layarak, o genelgeyi yürüriükten kakdırdık- lannı açıklayacaklar. POLİTtKA GU1NLUGU HİKMET ÇETİNKAYA 'Kestanepazarı../ Şeriatçılar soruyor: Dünyanm neresindeyiz?" Ardından da ekliyorlar: "Dünyada Türkiye ve Tunus dışında hiçbir ülke- de üniversite öğrencileri için herhangi birgiyim kı- sıtlaması mevcut değildir..." Laik demokratik Cumhuriyet düşmanlarına bir soru: "Fransa, ABD, Almanya vb. ülkelerde kiliseler ülkelerini ortaçağın karanlığına götürmek için ça- ba harcıyorlar mı? Oralarda 'Ortünmek Incil'in buyruğu' deniliyor mu?" Şeriatçı basın günlerdir ortalığı kanştırmak için çok ilginç yöntemlere başvuruyor... Işte Milli Gazefe'nin haberlerinden bazıları: "Namaz kılanlar cezalandınlacak mı?" Gazetenin haberine göre yurttaşlar, Başbakan Mesut Yılmaz ile Içişleri Bakanı Murat Başesgi- oğlu'na şu soruyu yöneltmişler: "Tıpkı orduda olduğu gibi namaz kılan ve eşi ba- şörtülü olan memurlar da görevlerinden uzaklaş- tınlacaklar mı?" Görüldüğü gibi şeriatçı basın boş durmuyor, or- talığı kanştırmak ve siyasilerle askeri karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yapıyor... Bir başka haber de Yeni Şafak'tan: "özellikle 'PKK'ye yardım yapıyorsunuz' deni- lerek köyleri yakılan ve korucu olmaları için zorla- nan binlerce kişi, yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalıyorlar. Çoğu gecekondularda kalan göçmenler, parasızlık yüzünden çocuklarını oku- la gönderemiyor..." Burada 'göçmenler' demekle neyin altını çiz- mek istiyor şeriatçı gazete? Göçmen, bir başka ül- keden göç etmiş kişilere denmez mi? • Demek ki Türkiye'nin Güneydoğusu bir başka 'ülke' oluyor ve insanlar oralardan Istanbul'a, ya- ni Türkiye'ye göçe zorlanıyor... Bir zamanlar Sünni-Alevi, Kürt-Türk çatışma- sından çıkar umanlar şimdilerde bir başka oyunu tezgâhlamaya çalışıyorlar... • • * Elimde bir kitapçık bulunuyor... Kestanepazarı Imam-Hatip ve llahiyata Öğren- ci Yetiştirme Derneği başlıklı kitapçık, 'Muhterem Din Kardeşlerimiz' diye başlıyor... Okuyalım: "50 yıldan beri hizmetine ara vermeksizin de- vam eden derneğimizin yetiştirdiği birçok talebe- si; devletimizin hizmet alanlannda din görevlisi, doktor, hâkim, savcı, mühendis, üniversitelerde öğretim görevlisi, milli eğitimde öğretmen, idare- ci gibi görevlerde hizmetlerine devam etmekte- dirler. Kestanepazarı vakıf ve dernekleri; Müslü- man halkımız tarafından daima şükranla anılmak- ta, onlann sevgi ve saygılannı kazanmakta ve on- lardan maddi ve manevi destek görmektedir. Bu yıl da iki ayn yurt binamızda 479 yatılı talebemiz- le eğitim ve öğretime devam ediyoruz. Vakfımız da ekseriyeti ilahiyat fakültelerinde ol- mak üzere 577 lisans ve yüksek lisans talebesine de 9 ay boyunca burs vermektedir. Verdiğimiz burs miktan yaklaşık olarak ayda 4 milyar civann- dadır. Kurban Bayramı 'nın yaklaşması münasebetiy- le siz hayırsever kardeşlerimizin kurban bağışla- nnda demeğimizi tercih etmeleri bizleri ve öğren- cilerimizi mutlu edecek ve onlann dualarına maz- har olacaktır. Her öğrencimizin kursağında sizle- rin kurban etinizin olduğu unutulmamalıdır. Ayrı- ca bizlerin hizmet aşkının artmasına vesile ola- caktır. " Bu dernek, kamuoyunun Fethullahçılar olarak tanıdığı Nurcularındır ve Izmir'de çalışmaktadır. Yurtlan ise 'AkevlerSitesi'nin karşısındadır. Birta- rikat sitesi olan Akevler'in kurucusu ise Fehmi Ko- ru'nun kayınpederi Süleyman Karagülle dır... Kitapçıkta açıklandığı gibi şeriatçı dernek bugü- ne dek savcı, yargıç, doktor, öğretmen, öğretim üyesi yetiştirmiştir... Işte size şeriatçıların kendi ağızlarından bir bel- ge!.. Akyazılılar Vakfı da Nurcuların Kestanepaza- n'ndan çıkmış; vakfın, askeri okullara sahte sağ- lık raporuyla öğrenci soktuğu saptanmıştır... • • • Kurban Bayramı'na 15 gün kala şeriatçı vakıflar yine işbaşındadır. Onlann dokunulmazlığı olduğu için 'Kurban eti ve derisi toplama' yarışına başla- mışlardır... Bir dernek düşünün ki sadece Izmir'de ayda 4 milyar lira burs verebiliyor!.. Şimdi bir soru: "Bu değirmenin suyu nereden geliyor?" Şeriatçılar Güneydoğulu yurttaşlarımıza 'göç- menler' diyerek yeni bir oyun tezgâhlıyor; 'sıkma- baş bezirgânları' takkeli ve takkesiz liboşlar, yeni mandacılarta biriikte 'demokratik hukuk devletinin' koruması altında palazlanıyor; Kültür Bakanı DSP'li Istemihan Talay da Bülent Ecevit'in gözüne gir- mek için Bosna'da Fethullahçıların okulunu gezi- yor... Manisalı ve Ankaralı çocuklarımız cezaevinde, Susurluk'un aktörleri ortalıkta. Edirne'defaşistler- den dayak yiyen öğrenciler ise suçlu... Yaşasın demokratik hukuk devleti!.. E. Posta: Hikmet.Cettnkaya(« raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Türbanda ceza sıııırlı • YÖK, türban yasağının tıp fakülteleri ve hemşirelik yüksekokullannda öncelikle uygulanmasını istiyor. ANK<VR.4 (Cumhuri- yet Bürosu) - Yüksek Öğ- retim Kurulu (YÖK), öğ- rencilerin türbanla üniver- siteye alınmayacağmı bil- diren Rektörler Komitesi kararlannın tıp fakülteleri ve hemşirelik yüksekokul- lannda öncelikle uygulan- masını istiyor. Öğrenci Di- siplin Yönetmeliğı ise Kı- lık Kıyafet Yönetmeli- ği'ne uyulmaması duru- munda verilecek cezalara ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı için rektörle- rin türbanlı öğrenciler hak- kında yapacağı yasal iş- lemler sınırlı. Tüm Öğre- tim Cyeleri Derneği Baş- kanı Prof. Dr. Tahir Hati- poğlu, yönetmeliğin yap- tınmlarla desteklenerek. değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Rektörler Komi- tesi'nde alınan kararlar ne- deniyle hükümetin baskı yaptığı YÖK'ün Kılık Kı- yafet Yönetmeliği"nin ağırlıklı olarak tıp fakülte- leri ve hemşirelik yükse- kokullarında uygulanma- sını sağlayarak, tepkileri göğüslemeye çalışacağı öğrenildi. Yurt genelinde türbanlı öğrencilerin üni- versitelere girmesine göz yuman rektörlerin. Öğren- ci Disiplin Yönetmeliği nedeniyle ellerinin kolla- nnın bağlandığını savun- duklan kaydedildi. «ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle