Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 MART 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Kumarhanelerin kapatılmasından sonra işsiz kalanlar, Anayasa Mahkemesi'ni mektup yağmuruna tuttu
'Ekmeğhnizdeıı ©ldıık*EVTN GÖKTAŞ
ANKARA-Ülke genelinde 12 kentte bulunan top-
lam 78 kumarhanenın. Turizm Teşvık Yasası'nda De-
ğişiklik Yapılması hakkındakı yasa uyannca ka- pa-
tılmasından sonra. 20 bıni aşkın casino çalışanının iş-
sız kaldığı öğrenildı.
Yasanm ıptali için yapılan başvurunun Anayasa
Mahkemesi'nce reddedılmesinden ve verilen yasal
sürenın de 10 Şubat günü sona ermesinden sonra iş-
sızler ordusuna dahil olan 20 bin kişi, yasanın iptali
yönünde oy kullanan Anayasa Mahkemesi Başkan-
\ekili Güven Dinçer'i mektup yağmuruna tutarak
yardım istediler.
Dinçer'e her gün 100'e yakın işsiz kalan eski ca-
sino çalışanından mektup geldiğiöğrenıldi.Mekrup-
lannda, kapatma karannda "•objektif davrandığT ge-
rekçesıyle Dinçer'e teşekkür eden casino çalışanla-
n. karann yeniden gözden geçirilmesinı istediler.
Mektuplannda, bırkaç kanun dışı mafya bozuntusu
kumarhane sahıbı yüzünden ışsız kaldıklannı belir-
terek "Onlar zaten zengin,onlara bir şey ounaz ki, alın
teri ileekmeğini kazanan vesayımız 20bin'i bulan biz-
ler şimdi ne yapacağız** dıye sordular. Mektup > azan-
ların tümü. mağduriyetlerinin giderilmesını istedi-
ler.
Çiçek Esmer adlı bır bayan mektubunda. "Ömer
Lütfü Topal'ın yasadışı işlerinin cezasını niçin bizkr
çekelim? Bu karan alırken. hiç bizieri düşündünûz
mü? 20 bin kişi, bir anda kendilerini işsizler sınıftnda
buldular. Anayasa MahkemesTne \e aldığı karaıiara
giivenimiz tam. ama bu karann tekrar gözden geçi-
rilip yeniden düzenlenmesini iimit ediyoruz" dedi.
Hasan Tankadlı bır ışsız, Anayasa Mahkemesı'nın
verdiğı karara saygılı olduğunu belirterek. "Bizkr
mafya ile ilişkisi oîmayan insanlanz. Refah Partisi'ni
kapattınız, yerine yeniden parti açıldı. Bizlere biraz
sahip çıkarsanız çok mutlu oluruz" dedı.
Güven Dinçer'e gelen mektuplarda şu görüşlere
ver verildi:
- SemaGöçücü: "Yasa hazırlanırken nıçın bıze sa-
hıp çıkmadınız? Refah kapandı. Fazilet oldu. Cası-
nolarkapandı.derneklerçoğaldı Bulgarıstan'daTürk
işadamı. Türk çalışanı. Türk oyuncusu ile casino aç-
tı. Kazancınada Bulgaristan ortak oldu. Buradaver-
gısinı veren. turizme katkısı olan Türk ışletmecisı al-
tında çalışan casınolar. bu haksız ve lekelı iddialara
neden ortak oldu? Bu casınolan kazanmak yenne, ne-
den kaybettık? Devlet ıvı ile kötüyü ayırt edemeye-
cek kadar acız mı?"
- Fatih Ceylan: "Dört senedir bu sektörde vergısi-
nı Ödeyerek namusuyla çalışan bırisiyim. Casino sek-
törünü köte duruma düşüren tekelcıîerle aynı kefeye
konmak ıstemıyorum. Bu ınsanlar yüzünden işsiz
kaldım. Casinolann kapanmasıyla bu sektör yer al-
tına ındı. Sizdenricambu konuyu tekrar düşünüp tart-
manızdır."
- Semih Coşkun: "Bu karannızla mafy a casino sa-
hıplerı zordurumda kalmamışlardır. Bunlar, casino-
lannı Bulgaristan ve ICıbns"a taşımış ve oralara se-
ferler düzenlemeye başlamışlardır. Bu casınolar yi-
ne devletımıze zarar vermeye devam etmekteler."
- Duygu Mermer: "Şu anda ben ve benim gıbi 25
bin kişı ışsız kaldı. Bu sayı ıçinden sadece torpilli ve
lisan bılen 100 kişisi iş bulabılmıştir. Diğer. kalan bin-
lerce insan nasıl iş bulup e\ geçındirecekler? Elinızi
vıcdanınıza koyun ve tekrar düşünün. işsiz kalan bun-
ca ınsanın sorumluluğunu taşıyabilecek misinız?"
- Özgüven Selçuk: "Kapatma kararınız. zengin
mafya casino sahipleri içın fazla yara açmaz, ama ben
her şeyımı kaybettim. RP'yi kapattınız Fazilet oldu,
casinoları kapattınız dernek ve yeraltı kumarhanele-
n oldu."
- M. Serhat Dayamık "Ben bu sektörde 10 sene-
mi verdim. Bu saatten sonra kendime yeni bir iş edin-
mem ve para kazanmam imkânsız. Casınolan kapat-
tınız. Zannediyormusunuz ki kumar sektörünü yok
ettınız. Kendi ellerinızle kuman yer altına soktunuz.
Sızce. bu daha mı iyi oldu? Lütfen bizlere sahip
çıkın."
Üç aylık maaşı 4.5 milyon lira
Onun Yaşlılar
Haftası'ndan
haberi yok
İPEKYEZDANİ /
ÖZKAN GÜVEN
u
S0 baştan yaşama şansım
olsaydı eğer, orurup saymaz-
dım eski >anlışlanmı..~ diye
başlar Borges'ın şııri. Resmı
törenler \e huzure\i eğlen-
celerıy le kutladığımız Yaşlı-
lar Haftasf nda "Sil baştan
yaşama şansı" olmasını iste-
yenlerden bırısı de 85 >aşın-
dakı Haticc Taş. De\letın
kendısine üç ayda bir verdı-
gı 4.5 milyon lira "yaşlibk
maaşrndan başka gelırı ol-
mayan Taş. yaşamının son
demlennıbırvakfınkullanıl-
mayan tek göz odasında ge-
çıriyor. Vakıftakı görevlıler
ve çev redekı esnafın yardım-
larıyla karnını doyuruyor.
"Bana resmi nikâhtan başka
birşey vermedi" dedığı dev-
letten ıse artık "hiçbir şey"
beklemiyör"Ama eklemeden
de edemıyor: "Yine de biro-
da, bir mutfağım olsa başka
bir şey istemezdim."
10 bin kişi
kapasiteli
toplam 110
huzurevi
tstanbul Haber
Servisi - Türkiye'de
sosyal ve ekonomik
yoksunluk içindeki
yaşh kimseler için
yaklaşık 10 bin kişi
kapasiteli toplam İ10
huzurevi bulunuyor.
Ancak yaşlilık
zamanlarında huzuru
arayan bu kişilerin
huzurevlerine
girebilmeleri de kolay
degil. Bır yaşh
kimsenin huzurevi
çatısı altına
girebilmesi 2828
sayılı Sosyal
Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu
Kanunu'nun ilgili
yönetmeliğine göre
düzenlenmiş. Buna
göre yaşh kimsenin
sûrekli tıbbi bakım ve
tedavi gerektiren
hastalığı
bulunmaması ve ruh
sağlığının yerinde
olması gerekiyor.
Bunun yanında o
kişinin. 60 yaşın
üzerinde olması ve
alkol, uyuşturucu
madde bagımlılığının
bulunmaması
gerekiyor.
Türkiye'deki
huzurevlerinden
toplam 5182 kişi
kapasiteli 44 tanesi
Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme
Kurumu'na bağlı.
Bunlann dışında özel
kurum ve kişilere
bağh 770 kişi
kapasiteli 22, demek
ve vakıflara bağlı
1356 kişi kapasiteli
21, belediyeiere bağlı
1868 kişi kapasiteli
19 ve bakanlıklara
bağh 763 kişi
kapasiteli 4 adet
huzurevi bulunuyor.
Yaşlılar Haftası'ndan ha-
beri olmayan 85 yaşındaki
Taş, yaşam hikâyesıni şöy le
anlatıyor:
"Annem beni doğurdu-
ğunda babam, seferbeıiik
harbinde şehit düşmüş. An-
nem de beni tstanbul'a bü-
yükannemin vanına yolla-
mış. Büv ükkannem bakt ba-
na. Genç kız olunca Sam-
sun'a kocaya gittim. Herife
çocuk veremevince çocuk
için onu kendi ellerimle baş-
ka bir kadınla evlendirdim.
Kadın çocuk doğurduktan
sonrada benim pabucum da-
ma atıldı. beni hırpaladılar.
Ben de kalktım memleketi-
nıe. İstanbul'a döndüm. O
gün bu gündür hiç kimsem
yok."
Yoksul ve kimsesiz geçen
bir yaşamın en güzel günle-
ri olarak anımsadığı lstan-
bul'dan SamsutT'a gelın gıt-
tiği günleri, gözü yaşh, bu-
ruk bir gülümsemeyle anla-
tıyor. Gelin gıttigi Sam-
sun'dan tekrar lstanbul'a
dönmek zorunda kalan Taş,
kente geldiginde ıse annesi
ve kızkardeşinin öldüğünü
öğrenir. Ne kalacak yeri ne
de kendine bakacak kimsesı
olmayan HacerTaş. yıllarca
Sultanahmet'te bır kadınla
birlikte yasar. Daha sonra ev -
lı bir çiftin çocuklarına bak-
mak üzere Almanya'ya gı-
der:
"Sıkıldım orada, dura-
madım. "Beni memleketi-
me gönderin' diye tuttur-
dum." Geldiginde ise daha
da yoksuldur. Yine kalacak
bır yer arar kendine. bir ka-
dının yanında yaşamaya
başlar. Yanında kaldığı ka-
dın öldükten sonra evin mı-
rasçılan, HacerTaş'ı evden
atarlar. Hayatta kalabilmek
için yetkililerin kapısını
aşındırmaya başlar. Hacer
Taş'a bir vakfın kullanılma-
yan odası tahsıs edilir.
Üç yıldan ben burada ka-
lan Hacer Taş, huzurevıne
yerleşmeyi hiç düşünmü-
yor. "Başımı kesseler git-
mem oraya. orada yaşlılara
çok kötü da\ranıyorlar" di-
yor "Eski günlere geri dö-
nebilseydin»1
" diye başlayan
sorulara ise kısa ve net bir
yanıt veriyor: "Kocama sı-
kı sıkı sanlırdını."
Gerici ve faşist yapılanmanm 12 Eylül'den sonra tırmandığı belirtildi
İrûcaya karşısolagüçbirliğiçağnsı
• "Cumhuriyet
Devriminin Yeniden
Atılımı ve Iktidar Sorunu"
konulu panelde,
Türkiye'nin artık sağla
gideceği yer kalmadığına
dikkat çekildi.
İZMtR (Cumhuriyet Ege Büro-
su) - Türkiye"dekı gerici faşist ya-
pılanmaya karşı cumhuriyet de\-
rimlerinin yerleştirilmesı için solun
güçbirliği yapmasının gerektığı
vurgulandı. Papa-Fethullah Gülen
görüşmesınin bant kayıtlannın da
Dışişleri Bakanlığf nca açıklanma-
sı ıstendı.
İşçı Partısı Buca örgütünce dü-
zenlenen "Cumhuriyet De> riminin
Yeniden Atılımı ve İktidar Sorunu"
konulu panele, gazetemız Genel Ya-
yın Koordinatörü Hikmet Çetinka-
ym lşçi Partisi Genel Başkan Yar-
dımcısı Hasan Yalçm ve Atatürkçü
Düşünce Derneği Merkez Şube
Başkanı Metin Aydoğan katıldı. Çe-
tinkaya, uzun dönem süren gerici.
faşist örgütlenmenin 12 Eylül'den
sonra tırmanarak arttığını vurgula-
dı ve çeşitli kademelerde örgütle-
nen irticai odaklara dikkat çekti.
1975'li yıllarda, Ege ve Akdenız'de-
ki kamplaHa tarik
jt
^
ıİQ
r'" ve ko-
mandolann yetiştirildiğini, bunla-
nn da bugün çeteleri oluşturduğu-
nu vurgulayan Çetinkaya, faşist
kamplarda da Çatiı'lann. Oral Çe-
lik'lenn ve Haluk Kırcı'lann yara-
tılarak Susurluk noktasma gelindi-
ğını kaydetti. Tarikat kamplannda
yetışen Nurculann da bugün Fethul-
lah Gülen yandaşı olarak devlet ka-
demesınde örgütlendigini: emniyet
'MHÜRIYET DEVFJMİNtNlşçi Partisi Buca örgütünün düzenlediği panele. gazetemiz Genel Ya\ın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya. İP
Genel Başkan Yardımcısı Hasan ^alçın vc ADD Merkez Şube Başkanı Metin Aydoğan katıldı.
örgütünde. Millı Eğitim Bakanlı-
ğı'nda ve dığerbürokratik kademe-
lerde görev aldıklannı söyledi. Al-
dıkları devlet desteğiyle büyük bir
ekonomik güce de kavuşan bu
odaklann özellikle orduya nüt'uzet-
me çabalanna dikkat çeken Çetin-
kaya. "Bunubaşaramadılar.Asker-
ler uzayda degil. Faşistşeriatçı örgüt-
lenmenin hangi boyuta tırmandığı-
nı askerter de biliyor. Lmutsuziuğa
>e karamsariığa yer yok. Laik, de-
mokratik cumhurivetin geleceği so-
lun güçbirliği > apmasından geçiyor.
Bunun için soldaki güçbirliği zorun-
luluktur" dedi.
Çetinkaya. devlet desteğındeki
Fethullah Gülen'in Papa'yla görüş-
mesine dikkat çekerek "V'atikan'da-
ki bu resmi toplanhnın bant kayıüa-
n, Dışişleri Bakanlıgı'ndadır. Bun-
lar açıklansın, dedim. Kaç gündür
yanıt \ok. Papa ile Gülen güneydo-
ğu konusunda ne konuşmuşlardır.
Bunlann açıklanması halkımızın
haklı bir taiebidir" diye konuştu.
'Yılmaz köşe\e sıkışü'
Yalçm da REFAHYOL'un cum-
huriyet kuv vetleri tarafından alasa-
ğı edildiğıni. Mesut Yılmaz'ın da
bugün köşeye sıkıştığını vurgulaya-
rak şunlan söyledi: "Ordu bugün 12
Mart v« 12 Eylül noktasından çok
farklı konumdadır. Stratejik olarak
artık cumhuriyet kuvvetkri arasına
girmiştir. Baykal. sağ da sol da bir-
leşsin diyor. Dogrusu solun birleş-
mesL sağın da paramparça olması-
dır. İP. CHP, DSP \e kendilerini
cumhuriyet güçleri arasında gören-
ler birleşmeiidir. Artık Türkiye'nin
sağla gideceği yer kalmamıştır. Ya
cumhuriyet güçleri birleşecek ya da
askeri rejim otacakür."
Metin Aydoğan da gelinen nok-
tanın sınıfsal degil, ulusal mücade-
leyle aşılacağını behrtti.
Rüşvet sanığı gümrükçiiler serbest
Savcılık iddianamesinde, 'kolaylık tarifesi' adıyla yapılan tüm işlemlerden
rüşvet ahndığı belirtilmesine karşın 11 gümrükmemum serbest bırakıldı
UFUKTEKİN
ADANA-\lersin Gümrüğü'nde-
kı ışjemler sırasında rüşvet aldığı
öne sürülen v e > ürütülen soruştur-
ma sonunda haklarında dava açılan
gümrükçüler serbest bırakıldı.
Cumhunyet sav cısınca açılan dav a-
da sanık Başmüdür Yalçın Serin-
söz'ün, memurları aracılığı ile
-gumrükte işi olanlann para ver-
meden iş yaptıramayacağı inancını
jerleştirerek rüşvet aldırdığT ve
"her işlem için bir rüşvet tarifesi ha-
zırlattığı" öne sürüldü.
Gümrük Müsteşarlığı. açılan so-
ruşturma ve davayı gerekçe göste-
rerek sanıklann tümünü açıga alır-
ken. "Rüş^t V'ermeye zorluyorlar"
diyen bır gümrük komisyoncusu-
nun ifadesini mahkemede değıştır-
dığı belirlendi. Gümrükle işı olan
herkesin, her işlem sırasında ve
u
ta-
rifeye bağlı" olarak rüşvet vermek
zorunda bırakıldığı iddıası üzerıne
hakkında iki kez soruşturma açılan
ve Mersin Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'nca dava açılarak hakkında "gı-
yabi tutuklama" karan verilen
gümrük memurları. avukatlannın
itırazı üzenne bir süre önce serbest
kaldı. Yalçın Serinsöz. gümrük mü-
dürlüklerınde şef ya da şef yardım-
cısı olarak görev yapan Cemal Çağ-
layan. Hayati Oztürk. Ali Ekim Tür-
ker. Mahmut Arslan. Mehmet Can
Alkan. Hulusi Çıngı. Mustafa Fah-
rettin Günay. Nural Demiral. Ah-
met Suray ve Şuayip Dönmez hak-
kında irtıkap suçlamasıyla dava
açıldı. Mersin Cumhunyet Savcısı
Osman Homurlu tarafından açılan
davanın iddianamesinde: sanık Se-
nnsöz'ün. kendısine yakın sanıkla-
rı. "gümrüğün. rüşvetin yaygın ola-
rak alındığı kısımlannda görevlen-
dirdiği. kendisiyle işbirliği yapnıa-
>an görev lileri pasif verierde göre\-
İendirdiği ve uzak verlere gönderdi-
ği" belirtildi. lddıanamede şöv le de-
nıldi.
u
_.Mersin Gümrüğü'nde rüşveti
sistemli hale getiren sanık Yalçın Se-
rinsöz'ün diğer sanıklarca toplanan
paranın en üst dü/ev de ve miktarda
toplanmasım istediği, diğer sanıkla-
n sıkıştırdığı. kendisine en yakın
gördüğü sanık Nural DemiraPı İh-
tisas Gümriiğü'ne şef vaptığı. yine
kendisine \ akın Havati Oztürk'ü th-
tisas Gümrüğü Müdürii vaptığı. o-
la> tanıklanndan gümrük komis-
yoncusu Ahmet Küçük'ten, vaptır-
dığı işler karşılığında çok fazla para
talep etmesi üzerine Küçük'ün kar-
şı çıknğL bunun üzerine Hulusi Çuv
gı ve Ahmet Suray "ın aşın rüşvet ta-
leplerini karsılav amadıgu sanık Ha-
yati Oztürk'ün Ahmet Küçük'ün
müşterilerine telefon ederek Buna
ışverme\ın. ışinızı yapmayız'dedi-
ğL bunun üzerine Ahmet Küçük'ün
9 lNisan 1996 tarihinde alkol alıp si-
lahını da vanına alarak İhrisas
Gümrüğü'ne gittiği anlaşılmıştır..."
Savcılık iddianamesinde. "güm-
rüklerde rüşvetin insafsızca alınma-
sı üzerine Deniz Tıcaret Odası üye-
lerince 3 kez toplantı yapılarak her
iş için maktu rüşvet miktan beliıien-
diğijsminede 'kolaylık tarifesi' de-
nildiği ve tüm üyelerin bu tarifeye
göre rüşvet ödemeleri gerektiği"ne
dikkat çekildi.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Susurluk Olayları
Atatürk ve Biz
16 Nisan 1920, Çerkez Ethem, Susurluk'ta Anza-
vur kuvvetlerini yener. Böylece Çerkez Ethem'in iha-
neti ile bitecek olan bir çete öyküsü "Birinci Susur-
luk Olayı" ile tarih sahnesınde yerini alır.
3 Kasım 1996, Susurluk'taki kamyon kazası ile
"Ikinci Susurluk Olayı" tarih sahnesine çıkar. Birin-
ci Susurtuk Olayı ile ortaya çıkan Çete'yi, Birinci Dö-
nem Türkiye Millet Meclisi halleder. Ikinci Susuriuk
Olayı ile ortaya çıkan Çete'yi Yırminci Dönem Türki-
ye Büyük Millet Meclisi halledemez.
Oysa bugünkü rejim bunalımının altında esas ola-
rak, demokratik hukuk devletinin yoziaşması ve si-
yasal mekanizmaların bu yozlaşmayı durduramama-
sı yatıyor.
• • •
Demokratik hukuk devletinin. daha henüz kuruluş
aşamasındaikenzedelenmesi, 1950'lerde, gecekon-
duculann gaspçılığı ile başladı.
Toprak yağmasıyla birlikte, politikacılar tarikat lıder-
lerinin ellerini öperek, bir başka yozlaşmayi daha baş-
latıyoriardı.
Sonunda, yağmacılar "yükselen aileler" aracılığı ile
bütün partileri ele geçirdiler ve politikacılık eşit yağ-
macılık oldu.
Bu öylesine köklü bir dönüşümdü ki, ülkeyi rejim bu-
nalımından çıkarmak için kurulan son Mesut Yılmaz
hükümeti bile reformları filan bir yana bırakıp, herke-
sin gözünün içine baka baka, bir toprak yağması ka-
rarnamesi çıkartabildi.
Aslında önce toprak yağmacılanna göz yuman po-
litikacılar bir süre sonra, tümüyle onlann denetimine
ginmışti.
Tarikatlar olayı da böyle gelışti. Önce el öpmeyle
başlayan flört, sonradan bütün partileri etkileyen bir
"tankat baskısı" halini aldı ve bütün partiler buna bo-
yun eğdi.
Sonunda devlet, özellikle 12 Mart ve 12 Eylül dö-
nemlerinde bunlann denetiminde biçimlendi.
Çete olayında da aynısı oldu: Devlet önce, gece-
kondu yağmacılığından ve tarikat dalkavuklugundan
yaklaşık on-onbeş yıl sonra, 1960'lann sonuna doğ-
ru, sola karşı dinci ve milliyetçi örgütlenmeleri özen-
dirdi.
Btr süre sonra bu örgütler, devlet denetimini aşıp,
kendı amaçlan için cinayet işlemeye ve soygun yap-
maya başladılar.
Devlet, bir süre sonra bunlan taşeron olarak da kul-
Ianmaya kalktı.
Gecekondu yağmasında ve tarikat dalkavukluğun-
da ortaya çıkan aynı sonuç bu kez "çeteler" alanında
da görüldü. Çeteler, önce bürokratlan ve politikacıla-
n, sonra da bunlar aracılığıyla devleti ele geçırdi.
• • •
Önce toprak yağmacılanna, sonra tarikatçılara, en
sonunda da cinayet çetelerine teslim edilen devlet, na-
sıl kurulmuştu?
Işte tam bu noktada, bir kara mizah var:
Mustafa Kemal ve arkadaşlan, parçalanmış ve yok
olmuş bir ımparatorluğun enkazından bir ulus-devlet
yaratmaya çalışırlarken ellerinde ordu adına ciddi bir
örgütlü güç kalmamışt. Kalıntılar da yorgun, bezgin,
silahsız ve cephanesizdi.
Ingiliz, Fransız, Italyan ordulannın Anadolu'yu ve Is-
tanbul'u işgal etmeleri yetmiyormuş gibi, aynca Ba-
tı'dan Yunanlılar, Doğu'dan Ermeniler topraklanmıza
girmişlerdi.
Halife-Sultan yanı Padişah, düşmanla işbirliği içın-
deydi. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının boyunlann-
da Padişah'ın Şeyhülislamının idam fermanı asılıydı.
Padişah yanlıları sürekli olarak Mustafa Kemal'e
karşı silahlı ayaklanmalar düzenliyorlardı.
Bu durumda, gerek isyanlann bastırılmasında, ge-
rek düşmanla çarpışmakta kullanılabilecek güçlerin
başında Çerkez Ethem'in birlikleri geliyordu.
Ama Çerkez Ethem, bir çeteci idi: Emir dinlemeyen,
isyanlan zulümle, gaspla ve yargısız infazlaıia bas-
tıran bir çeteci.
Mustafa Kemal ve Ismet Inönü bır an tereddüt et-
mediler: Çete, denetım altına alınacak, devlet otorite-
si (Attilâ llhan'ın üslubu ile "dikkat istenm: henüz ku-
rulmamış olan birdevletin otoritesı") tesis edilecekti.
Ethem, Ankara'ya geldiginde, Mustafa Kemal ve ar-
kadaşlannın elinde sadece birkaç asker vardı. Bunlar
da pencere altına filan yerieştirilip güvenlik sağlandı.
Sonunda Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlannın
"devlet oforifes/"yani "rıu>ru/(deWef/"anlayışı Ethem'i
mağlup etti.
Bugün yağmacılara, tarikatlara ve çetelere tes-
lim edilen devlet, işte böyte kurulmuş bir devtet-
tr.
Sonra da bunlan hatıriatanlara, utanmadan
"1930'lann çözümlenni dayatan dinozoriar" deniyor.
Medya notu: "Doyumsuz" sözcüğü "tatminsız"
anlamına gelir. Bunu yanlış olarak "doyulmaz" anla-
mında kullanmak, bagışlanabilecek bir Türkçe hata-
sı değildır. Bir resim altı yazısında bile kabul edileme-
yecek olan bu yanlışı, bir köşe yazanmız, bir akade-
misyenin yönetimindeki en çok satan gazetelerden bi-
rinde, şiir ve müzik üzerine 21 Mart günü yazdığı "kül-
türiü" bir makalede, Çaykovski'nin bir piyano kon-
çertosu için 'doyumsuz' diyerek yapınca, iyıce göze
batyor.
web sayfası: http://remzi.com.tr/yazar.html
Eski Buzdolabınızı ı ^ mİlyon, Bulaşık ve Çamaşır makinenizi 1 2
Fırınınızı 8 ITIİIyOITa sayıyor ve yepyeni bir D € K O ile
değîstiriyoruwww.bekoticaret.com.tr M M B ^ ^ ^ ^m
I Bir dünya markası