Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22MART1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Başbakan Mesut Yılmaz, Cumhuriyet'e yaptığı değerlendirmede 'Yolumuza devam edeceğiz' dedi
4
Karadayı'yla görüşehflirim'ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Baş-
bakan Mesut Yümaz. Türk Sılahlı Kuv-
vetleri (TSK.) ile sivasilerarasındaki ger-
gınlığın aşılması için 27 Mart'taki Milli
Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından
önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral ts-
mail Hakkı Karadayı ile görüşebileceği-
nı sö>ledi. Yılmaz. "Önümüzü görüyo-
ruz. Hükümetdevam edecek"* di>e konuş-
tu. Son gelişmelerı Cumhuriyefe değer-
lendiren Başbakan Yılmaz. Türkive'nin
gündeminde önemlı sorunlann bulundu-
ğunu belirterek. hükümetin bu sorunlann
çözümü ıçin politikalar ürettiğıni, ancak
meydana gelen başka gerginlıklerin bu
mücadelevı gölgede bıraktığını söyledi.
Yılmaz. Genelkurmay Başkanlığf ncaön-
ceki akşam yayımlanan bıldirinin ardın-
dan önümüzdeki günlerde Orgeneral Ka-
radavı ile görüşebileceğmi ve gerginliğin
azaltılması için katkı yapabileceğıni be-
lirtti. Mesut Yılmaz. hükümetin işbaşın-
da olduğunu vurgulayarak şöyle devam
etti:
"Önümüzü görüyoruz. Üslup farklıuk-
lan olabilir. Ama başta irtica konusu ol-
mak üzere ülke gündemindeki sorunlann
çözümünde kararlıyız ve bu konuda T-
SK'v le hiçbir çeUşkimiz yok."
Zirvede yumuşatma arayışı
Yılmaz. Genelkurmav ın sürekli gaze-
tecilerle temas kurmasım da yadırgadığı-
nı sövledi.
Başbakan Yümaz, Başbakan Yardımcı-
sı Bülent Ecevit ve DTP lideri Hüsamet-
Ecevit'e göre bunalım inise gecti
'Laikliğikorumak
hükümetingörevi*
• Başbakan Yardımcısı Ecevit, sorunlann
karşıhkh 'yanlış anlamalardan
kaynaklandığınf savundu. Ecevit, gelecek
hafta yapılacak MGK toplantısında
karşıhkh kuşku ve ahnganhklann
gıderileceğine inandığını söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Yar-
dımcısı Bülent Ecevit. ordu
ile hükümet arasında Ge-
nelkurmay bildirisiyle
"doruğa" ulaşan gerginli-
ğin. Başbakan Mesut Vıl-
maz'ın yaptığı konuşmay-
la inişe geçtiğini savundu.
Ortada gerçek bir sorun ol-
madığını. CHP Genel Baş-
kanı Deniz Bavkal'm yol
açtığı "yapaybir bunalım "
bulunduğunu sa\ unan Ece-
vit, hükümet ve Türk Si-
lahlı Kuv vetlen (TSK)ara-
sında her şeyin açık açık
konuşularak "kuşku ve
alınganhklann giderilece-
ğine inandığını*' söyledi.
Ecevıt. TSK'nin duyarlı
olduğu laikliği korumanın
ise öncelikle hükümetin
görev ı olduğunu \ urgular-
ken "Siyasette bazen üslup
da öz kadar önemlidir" dı-
yerek hükümet ortağını da
uyardı.
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İsmail Hakkı
Karadayı \ e kuvvet komu-
tanları imzasıyla kamu-
oyuna yapılan açıklama
üzerine Başbakan Mesut
Yılmaz"ın ardından Başba-
kan Yardımcısı Ece\it de
gerilimi düşürmeye çalıştı.
Ecevit. dün düzenlediği ba-
sın toplantısında tarafları
diyaloğa çağırdı.
Devlet kurumları arasın-
daki kopukluğun REFAH-
YOL hükümeti döneminde
çok tehlikelı bir noktaya
vardığına dikkat çeken
Ecevit. 55. hükümetin ise
bu kopukluğu giderdiğini
savundu.
•Sorun yok'
DSP lideri Bülent Ece-
vit. "Son günlerin yapay
bunalımı bu süreci aksat-
mış gibi görünse bile orta-
da gerçek bir sorun vok-
tur" dıye konuştu. Çoğul-
cu demokrasıde zaman za-
man bazı devlet kurumlan
arasında yorum \e yakla-
şım farkJılıklannın ortaya
çıkabileceğinı kaydeden
Ecevit. sorunlan polemık-
le körüklemek yerine diya-
logla gidermeye özen gös-
terilmesini istedi.
Ecevit. hükümetle TSK
arasında diyaloğun en sağ-
lıklı zemininin MGKoldu-
ğuna dikkat çekerek ""Ben
önümüzdeki hafta yapıla-
cak MGK toplantısında.
her şeyin açık açık konuşu-
larak karşılıklı kuşku ve
alınganlıkların gıderilece-
ğine inanıyorum" dedi.
Ecevit. sözlerinı şöyle sür-
dürdü.
"TSK'nin laiklik konu-
sundaki duyarlılığı. laik de-
mokratik cumhuriyet için
bir güvencedir. Laikliği de-
mokratik hukuk deviçti ku-
rallan içinde korumak ise
öncelikle hükümetin göre-
vidir. 55. cumhuriyet hü-
kümeti bu görevi. herhangi
bir hatırlatmaya gerek bı-
rakmaksı/ın. kararlı bi-
çimde yerine getirmektedir.
Hükümetin bütün yurtta
oluşturduğu izleme kurul-
lan ile de laiklikten sapma-
lara karşı gereken nıüda-
haleler verinde ve anında
yapılmaktadır. Ancak yıl-
lann birikiminden oluşan
bir tehlike. elbette birden-
bire yok ediiemez. Önemli
olan. tehükeyi ortadan kal-
dırma yolunda hükümetin
kararlı adımlar atmakta
oluşudur. Yapay bunalım-
dan çıkışı hı/landırmak bir
ulusalgörevdir. O arada, si-
yasette üslubun bazen öz
kadar önemli olabileceği
unutulmamaudır."
ÇİZMEDEN YUKAR1 MUSA KART
Türk-Iş'ten Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve koalisyon hükümetine uyan
' Çözümü parlamento bubnalı
9
• Türk-lş Yönetim Kurulu, "demokrasinin nimetlerinden yararlanarak demokrasiyi
ve Türkiye cumhuriyetini yok etmek isteyen irticai güçlere, bölücülere ve teröre karşı
demokrasiyi, laik ve demokratik hukuk devletini, Atatürk ilke ve inkılaplannı savunan
tüm güçlerle omuz omuza olduğunu" açıkladı.
Haber Merkezi - Sendikalar. hü-
kümete ve siyasi partilere "kısırçe-
kişmeler ve oy hesaplannı" bırak-
maları çağnsında bulunarak "Tür-
kiye cumhuriyetine yönelik irticai ve
bölücü saldınlara" dikkat çektiler.
Demokrasiyi. laik ve demokratik
hukuk devletini. Atatürk ilke ve in-
kılaplannı savunan güçlerle omuz
omuza olacaklarını kaydeden sen-
dikayöneticileri ülkedeki sorunlann
çözümünün parlamentoda bulun-
ması gerektiğini söyledi ler.
Türk-iş Yönetim Kurulu dün
yaptığı yazılı açıklamada. siyasile-
rin. Türkiye cumhuriyetine vönelik
ciddi tehditler karşısında. "yürür-
lükteki yasalan işletmek. irticai ve
bölücü örgütlenmelerle mücadele
ederekçeteleritasfıyeetmek. irticave
bölücülüğe zemin oluşturan enflas-
yon, işsizük, adaletsiz gelir dağılımı.
yoksulluk, göç gibi sorunlan çöz-
mek** üzere bir araya gelmeleri ge-
rektiğini belirtti. Açıklamada. Türk-
lş'in ıstemleri şöyle sıralandı:
# Tüm yetkililer görev ve sorum-
luluklannı eksiksiz yerine getirme-
li.
# Türkiye cumhuriyetinin laik ve
demokratik sosyal hukuk devleti ni-
teliğıne. demokrasiye, Atatürk ilke
ve inkılaplanna sahip çıkılması için
yürürlükteki yasalar derhal ve tam
olarak uygulanmalı.
9 Türkiye cumhuriyetinin düş-
manı olan ve bazı dış güçlerce de
desteklenen irticai ve bölücü güçler
ittifakına karşı. güçlü bir ulusal de-
mokrasi ve laiklik cephesi oluştu-
rulmalı.
DtSK Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dak. "Türkordusunungeleneğinde,
kendisine yapılan eleştiriye cevap
verme yönteminin hep bulunduğu-
nu" belirtti. Budak. şunları sövledi:
"Hükümetin bu konudaki müca-
delesinin yetersi/liğini bizim gibi gör-
dükleri ve tespit ettikleri için. bunu
açıkça betirtnıe ihtiyacı duy dular. Bu
tespitte bir yanlışhk olmamakla be-
raber. Silahlı Kuvvetler de bilmelidir
ki. laikliği koruma konusunda. bü-
tün cumhurivetçiler, bütün çağdaş
yaşamdan yana olan kurumlar bu
duyariılık içindedir. Ancak siyaset
vetkisini kullananlann irticava kar-
şı mücadelede duyarsız kalmalan.
bir müdahalenin gerekçesi olamaz,
olmamalıdır."
TİSK Başkanı Refik Baydur da.
Türk Silahlı Kuv\etlerı duvurusu-
nu. "muhüradan çok, ilişkilerin ke-
silmesinden doğan çift taraflı bir
yanlış anlama" olarak değerlendir-
di. Ankara Demokrat tşadamlan
Platformu Başkanı Cemalettin Te-
kin de ucuz politika yapılmaması
gerektiğıni kaydetti.
t
TSK<
yi destekliyoruz' ~~
Mustafa Kemal Derneği Genel
Başkanı Kâmran Baran yaptığı ya-
zılı açıklamada. Türk Silahlı Kuv-
vetlerı'ni (TSK) yürekten destekle-
diklenni belirtti. Baran. Türkive'nin
bugünlere gelmesinden polıtikacı-
ları sorumlu tutarak. politikacılann
ihanete varan vanlışlannın bugün
TSKye yansıtılmasının ise çok teh-
likeli olduSunu savundu.
Ege kadın kurultayında eşitlik çağnsında bulunuldu
Kadınprangadan kurtuhnakistiyor
ÖMERYURTSEVEN
DENtZLİ - CHP'nin Ege kurultayında, hak
arayışı için sesini yûkselten kadınlar, ekonomi,
siyaset ve kültürel alanlarda daha çok özgürluk
istediler. Kurultaya, "Kadın-Emek" konusunu
irdeleyen rapor sıınan 11 ilin kadın kolları
öncelikli hedeflerinin laik, demokratik Türkiye
cumhuriyetini korumak olduğunu dile getirdiler.
Afyon, Denizli, Aydm, Burdur, lzmir. Isparta,
Muğla, Kütahya, Uşak, Manisa ve Antalya CHP
kadın kollannın katılımıyla gerçekleştirilen
kurultayda, Türkiye'de kadının ne kadar zor
durumda olduğu ortaya konuldu. Türkiye'de 8
milyon kadının okuma-yazma bilmediği belirtilen
raporlarda eğitim konusunda şu göriişlere yer
verildi:
*"Kadınlardan üntversite mezunlannın yüzde
80.9*u, lise mezunlannın yüzde 46'sı, ortaokui
mezunlannın yüzde 13.2'si işgücüne
katılmaktadır. Demek ki kadının eğitim düzeyi
yükseldikçe işgücüne katihm oranı artmaktadır.
Yönetim kadrolannda 100 erkeğe karşı 3 kadın,
işveren konumundaki 100 erkeğe karşı da 2 kadın
bulunmaktadır. Bu tablo, kadının statüsünü acı
biçimde gözler önüne sermektedir."
Özelleştirmeye karşı çıkan Egeli kadınlar,
özelleşirme nedeniyle büyük işçi kıyımı
yaşandığına ve sendikasızlaştırmanın olağan hale
getirildiğine dikkat çekerek kadınlann iş
yaşamındaki zorluklannı da şöyle dile getirdiler:
"tş >'aşammda çoğumuz dnsel tacize uğruyoruz.
Ne sosyal güvencemiz ne de sigortamız var.
Çoğumuz işsizlikten koca parasına mahkûm
olduk. Cinsiyete dayab toplum&al iş bölünıünde
hep v^ara aldık. Artık bize verilen kadannı degil,
hak ettiğimizi istiyoruz. Kadın sömürii düzeninin
başrot oyuncusu değikiir. Bizleri basrınlmtş
duv gularla >aşamava mahkûm eden
prangalardan kurtulmak istiyoruz.'*
tin Cindoruk'un bugün gerçekleştireceği
koalisyon zirvesinde kuvvet komutanla-
rının yayımladığı bildiri kapsamında hü-
kümet-TSK gerginliği ve ıktıdann gele-
ceği değerlendirilecek. Toplantıdan hü-
kümetin hiçbir şey olmamış gibi yola de-
vam etmesi yönünde karar çıkacak. Zir-
ve gerginliğin yumuşatılması ıçın kulla-
nılacak. Toplantıda irtica ile mücadele ko-
nusunda alınan önlemler de-
ğerlendirilecek ve hüküme-
tin kurulması aşamasında
destek veren CHP Genel
Başkanı Deniz Baykalın ta-
vırlan konusunda görüş alış-
verişinde bulunulacak. Zir-
v eden 1998 > ılında seçim ol-
mayacağı konusunda yeni-
den bir görüş bırliğı çıkma-
sına kesin gözüyle bakılıyor.
Komutanlann kamuoyun-
da "muhtıra gibi bildiri*" di-
ve nitelendırılen duyurusu-
nun ardından açıklama ya-
pan Yılmaz. gerginliği tır-
mandırmayacağı konusunda
mesajlar vermişti.
Hükümeti sarsan bildiri
üzerine bazı ANAP kurmay-
lan Yılmaz'a sert çıkış yap-
maması yönünde telkinlerde
bulundular. ANAP kurmay-
ları. hükümet onağı Hüsa-
mettin Cindoruk'un "Bildi-
rinin muhatabı Başbakan.
Başbakan'ın sözleri hükü-
meti bağlamaz. Asker hak-
lı" yönündeki mesajından
duyduklan rahatsızhğı dile
getirdiler.
ANAP Genel Başkan Yar-
dımcısı Abdülkadir Baş. hü-
kümetin gündeminde seçim
olmadığını vurgulayarak
"Başbakan. askerin tavnnı
demokratik olarak nitelen-
dirdi. Biz de buna katılıvo-
ruz*'dedi.
Dev let Bakanı E\üp Aşık
Nevruz şenliklerine katıl-
mak üzere gıttiği Kars'ta ga-
zetecilerin "Hükümet düşü-
>or mu" sorusuna "Hükü-
met yoluna devam edecektir.
Gördüğünü/ gibi hükümet il
il geziyor. Biz programımızı 3
>il üzerine projelendirmişiz"
yanıtını verdı.
ANAP Genel Başkan Yar-
dımcısı Yaşar Okuyan da
Başbakan Yılmaz'ın asker-
lerin öncekı gün yaptığı
açıklamaya gerekli yanıtı
verdiğini belırtirken "27
Mart'ta herhan0 bir sorun
olmayacak. Yarın (bugün)
yapılacak zirvede sorun ol-
mayacak. Hükümetin gün-
deminde seçim yok" dedi.
Okuyan. bundan sonra CHP
Genel Başkanı Deniz Bay-
kal'ın da hükümete dönük
eleştiri ve çıkışlanna aldınş
etmeyeceklerini sövledi.
ANAP Genel Başkan \ ar-
dımcısı Yüksel Yalova. hü-
kümetin varlık nedenı \e en
büyük hedefinın irtica, bölü-
cük ve yaşam pahalılığıyla
mücadele olduğunu belirte-
rek "Ordunun. bu mücade-
le ile ilgili olarak hükümetle
adeta v anşırcasına sorumlu-
luk sahibi olduğunu ifade et-
mesi ve hepimizi sevindiren
hassasiyetini göstermesi,
Türkiye açısından güvence
ve kazançtır" dedi.
ANAP Genel Sekreteri
Erkan Mumcu. "Her iki
açıklama da bunalım senar-
yosu tellallanna verilmiş bir
cevaptır. Hükümet yetersiz
kalırsaacz içinedüşerseo za-
man bir görev lendirme vapı-
labilir. Hükümetin vasalar-
daki görev ve vetkilerini ih-
mal etmesi, savsaklaması ve
devretmesi söz konusu değU"
değerlendirmesini yaptı.
Dev let Bakanı Burhan Ka-
ra, Genelkurmav' ve komu-
tanlann bildirisiv le ilgili ola-
rak. "Anayasada kimin han-
gi görevi yapacağı belirlen-
miştir. Hükümet Meclis'e
karşı sorumludur" dedi.
Ekranda alt yazı geçmeye başladı-
ğında saat tam 18.30'du. Ekrana sır-
tım dönüktü. Ama içinde "muhtıra"
sözcüğü geçen herhangi biryazıyı, sır-
tımla bile sezerim. Baktım durup du-
rurken sırtım kaşınıyor. hemen ekrana
döndüm. Alt yazı akıyor: Genelkur-
may'dan muhtıra gibi bildiri!
Bildirinin ayrıntılan da çok gecikme-
den geldi. Genelkurmay Başkanı ve
kuvvet komutanlarının üç buçuk saat
süren olağanüstü toplantısından son-
ra yayımlanmış. Bu, bir ay içinde ikin-
ci "olağanüstü" toplantı.
Ardından bildirinin içeriği. Yeniliryu-
tulur gibi değil. Ayrıca adres yazmaya
da gerek yok. Adres: Başbakan Me-
sut Yrtmaz!
' 12 Mart'ın arifesini ve ertesini bir ga-
zetenin yazıişleri masasında geçirmiş.
12 Eylül'e beş kalaya kadar, bir başka
gazeteyi yönetmiş gazetecinin aklına,
çoğu henüz yanıtsız. sorular yağıyor:
18.30 - 22.30: DörtUzun Saat
- Bunun ardı bir darbe mi?
- Mesut Yılmaz istifa edecek mi?
Eder mi?
- Teknokratlar hükümeti mi olacak?
- Darbe, Mesut Yılmaz istifa ederse
mi olur, istifa etmezse mi?
• • •
Içim acıdı.
Evet, içim acıdı. Bunu anlatacak da-
ha iyi bir söz bulamıyorum: Içim acıdı!
Hak ettik mi biz bunu?
Darbe olasılığının bu kadar yakın-
laşması; darbe teriminin, gündelik di-
le böylesine gelip oturması; darbenin
bu denli doğallaşması doğal mı?
18.30'dan 22.30'a dört saat. Dört
uzun saat. 22.30'da Başbakan "Siya-
set Meydanı"na çıkacak.
Kaçınılmaz bir soru daha: "Çıkacak
mı? Ekrana çıkmakyerine istifa habe-
rini mi yollayacak?"
Al bakalım. Bir ülkenin bir yurttaşı
(gazeteci mazeteci, yurttaş işte), siya-
setin tıkandığı bir noktada, o ülkenin
başbakanının ekrana çıkamayabilece-
ğini de düşünüyor ve böyle düşündü-
ğü için kendisi, kendisine şaşmıyor.
18.30'dan 22.30'a dört uzun saat.
Üstelik için için, 22.30'da da bir şey ol-
mayacağını biliyorsun. Çok izlediğin
bir filmi, bir kez daha izlemekte oldu-
ğunun ayırdındasın. Darbe olması ya
da olmaması sonucu değiştirmeye-
cek. Örnegin 12 Mart'ta da öyleydi.
Darbe olmayabilirdi de. Sorun bu de-
ğil. Sorun darbenin olması ya da olma-
ması degil. En azından şu anda. şu
dört saatlik kederli düşünceler aralı-
ğında önemli değil. Önemli olan, acı-
tan, darbenin olabilirliğinin bu denli
doğallaşması.
Sysiphos kayayı kan ter içinde
taaa tepeye kadar çıkardığı an. kaya-
nın yeniden aşağıya yuvarlandığını
gördüğünde içi acımış mıdır acep?
Tamam, yaşam zikzaklarla örülü.
Yaşam ileri ve geri adımların bir bire-
şimi. 1923'te 101 pare topla muştula-
nan cumhuriyet de hep yükselen bir
eğride yürümüyor. 1946'da çok parti-
li bir siyasal yaşama atılan adımlar dur-
maksızın ileriye yönelmedi. 1946'nın
eğri büğrü demokrasisi durmaksızın
gelişip zenginleşerek ilerlemiyor. Ta-
mam, bunlan biliyoruz.
Ama "Yaşamının son kırk yılında,
zikzaklı bir ilerlemeyi mi, yoksa Sysip-
hos'un kadehni mi yaşıyorsun" diye
soruyorsan kendi kendine, acımaz mı
için?
Sivili, üniformalısı; politikacısı, aske-
ri: seçilmişi, atanmışı ile bu ülkenin ka-
derini elindetutanların sana(sana, ba-
na, bize) biçtikleri kader bu mu?
Bir adım ileri: Demokrasi. Bir adım
geri: Darbe. Bir adım ileri: Demokrasi.
Bir adım geri: Darbe. Bir adım...
Oğlan telefon etti. Üstelik gülüyor
muydu ne? Sordu:
- Ne o, darbe mi oldu sizin oralarda
gene?
- Berlin'de öyle mi duyuldu?
- Bilmem. Berlin Radyosu'nda ku-
lağıma "darbe, Türkiye" filan gibi söz-
lerçalındıda...
Bir başka darbe yüzünden bebekli-
ğini ve çocukluğunu siyasal göçmen-
liğin çölünde geçirmiş bir delikanlı, sa-
ati sorar, bir bardak su istercesine do-
ğal, "Ne o, darbe mi oldu oralarda?"
diye soruyor. ,
Içim acıyor.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
'Demokratik Muhtıra../
Başbakan Mesut Yılmaz atv'de AN Kırca'nın
sorularını yanıtlıyor...
Kırca soruyor:
"Siz komutanlann bildirisini ne zaman öğren-
diniz?"
Yılmaz:
"Saat 18.30 sıralarında..."
Başbakan Yılmaz'ın sinirleri oldukça gergin...
Kırca:
"Komutanlann bildirisini nasıl değerlendiriyor-
sunuz?"
Yanıt:
"Demokratik bir bildiri..."
Türkiye 'ara rejim tartışmalan'run yapıldığı bir
dönemden geçiyor, yaklaşık 9 aydır iktidarda olan
ANASOL-D ise şöyle bir havada görülüyor:
"REFAHYOL gitti, şeriat bitti..."
Hem Başbakan Mesut Yılmaz hem yardımcısı
Bülent Ecevit hem de DTP Genel Başkanı Hü-
samettin Cindoruk. devletin tüm kurum ve ku-
ruluşlarında, yani 'devleterkinde' örgütlü olan Fet-
hullahçılann etkinliğini görmeyip, onlara övgüler
düzüyorlar...
Fethullahçılann 'Samanyolu Tetev/zyonu'nuson
günlerde izliyor musunuz?
Askerler ve tüm demokrat kesimler laik de-
mokratik cumhuriyete duyarlılıklarını gösteriyorlar.
Oysa Yılmaz, Ecevit, Cindoruk ve Çiller, laik de-
mokratik cumhuriyetin temellerine dinamit koyan
Nurculuğun bir kolu Fethullahçılara toz kondur-
muyorlar.
Fethullahçılar. takkeli ve takkesiz liboşlar, emek-
li bazı generaller el ele, kol kola 'inanç özgürlü-
ğünden' dem vurup laiklehn baskısından' yakı-
narak yaygara koparıyorlar:
"Hoşgörü, banş, kardeşlik..."
400 trilyona yakın okul, dershane, yurt yatınm-
lan, finans kuruluşları, gazeteleri, dergileri, televiz-
yonlanyla Orta Asya cumhuriyetlerinden ABD'ye
kadar dünyanın dört bir yanında örgütlü olan on-
lar değil mi?
Ama ne Yılmaz ne Ecevit ne Cindoruk ne de Çil-
ler bu gerçeği görüyor. 'Türk-lslam Senfez/'nin
mimarlarından Fethullah Gülen'i koruyor ve kol-
luyoriar...
Ali Kırca, önceki akşam "Fethullah Gülen Ce-
maati" dediğinde Başbakan her nedense konu-
yu kapatıp, işi yokuşa sürmek için elinden geleni
yapıyor...
Diyor ki:
"Bana belge gerekiyor, o belge nerede?"
Askerı liselere sahte sağlık raporlarıyla öğrenci
soktukları belgelerle kanıtlanan, polis okullannda
örgütlendikleri yine istihbarat raporlarıyla ortaya
çıkan Fethullahçıları niçin koruyor Yılmaz?
Ali Kırca belgeleri gösterip niçin sormuyor Baş-
bakan Yılmaz'a:
"İşte belge.. gereğini niçin yapmıyorsunuz" di-
ye.
• • •
Başbakan Mesut Yılmaz atv'de ilginç bir yön-
temle 'irticayı' bir başka yöne çekmek istiyordu.
"Biz üniversitelerde siyasal Islamın simgesi
olan başörtüsünü değil, Anadolu'da gelenekleri-
mize ve göreneklehmize göre örtülen başörtüsü-
ne izin verilmesinden yanayız..."
Yılmaz bilmiyor muydu o bildiğimiz ba şörtüsüy-
le bir tek kız öğrencinin üniversiteye gelmediğini?
Elbet biliyordu!..
Günlerdir Agâh Oktay Güner ve Mehmet Ke-
çeciler bizim Anadolu kadınının örttüğü başörtü-
sünü değil, Iran örneğindeki 'sıkmabaşı', yani Şu-
leYükselŞenler'in 1968lerdebaşlattığı. Fehmi
Koru'nun eşinin 1986 yılında Izmir'de yürüttüğü
'başörtüsü ey/em/'nin 1998 versiyonunu destek-
liyorlardı...
Burada 'Anadolu Müslümanlannı' komutanla-
ra kışkırtmak gibi bir yol çiziliyordu ki.. bize kalır-
sa oldukça tehlikeliydi. Buoyun 1996 yılında Tuğ-
general Doğu Silahçıoğlu'na karşı 'Kışlada ca-
miyıktınyor' haberleriyle daha önce gündeme ge-
tirilmişti...
Senaryoyu o zaman kimler yazmıştı?
Zaman, Akit, Yeni Şafak ve Milli Gazete...
Arkalarında ise Refah Partisi, Fethullahçılar,
Nakşiler ve Süleymancılar bulunuyordu...
Yine 1995 yılında Fethullah Gülen, 2-3 gazete-
ciyi yanına alıp açıklamıştı:
"Darbe duyumlan aldım..."
Orgeneral Ahmet Çörekçi'nin Hava Kuvvetle-
ri Komutanlığı'na getirilmesini önlemek için tez-
gâh kurulmuş, ama tutmamıştı...
Çünkü Fethullah Gülen'in Nurcuları, Eskişehir
Birinci Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Birin-
ci Ana Jet Üssü'nde örgütlüydüler ve özellikle loj-
manlarda oturan astsubay eşleri kara çarşafla 'sık-
ma başla' dolaşıp, evlerde Nur ayinleri yapıyorlar-
dı...
• • •
ANAP ve DYP içindeki 'tarikat bağlantılı' millet-
vekillerinin adlarını tek tek saymaya gerek yok...
Devlet erkinde 'şeriatçı kadrolaşma 'nın ne den-
li tehlikeli olduğunu herkes görüyor...
Haluk Kırcı, Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nden
nasıl kaçtı, kim kaçırdı?
Milli Eğitim Bakanlığı'nın üst kadrolannda Fet-
hullahçılar egemen değil mi? Milli Eğitim Bakan-
lığı kadrosundaki öğretmenler Fethullahçılann yur-
tiçi yurtdışı okullarına geçici olarak nasıl atandı-
lar?
Milli Eğitim, yargı ve poliste Fethullahçılar niçin
güçlüdür?
Başbakan Mesut Yılmaz bu sorulara yanıt ver-
melidir...
Görüldüğü gibi Türk Silahlı Kuvvetleri'nde ko-
mutanlar kararlıdır. İrtica yalnızca kapatılan Refah
Partisi'nin görülen fotoğrafı değildir...
Ne diyor mesut Yılmaz:
"Bana belge getirin..."
Belgeler devletin istihbarat kurumlannın elinde;
gerici-faşıst örgütlenmenin hangi boyutlarda oldu-
ğu ortada. Fethullahçıların ve diğer tarikatların
devleti nasıl ele geçirmek istedikleri MGK'nin
önündeduruyor...
Demokrasi konusunda askerler duyarlı, bazısı-
yasiler ise vurdumduymaz...
Komutanlar darbe değil, demokrasinin ve lak
cumhuriyetin korunmasını istiyor...
E. Posta: Hikmet.Cetinkayartraksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98