10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22MART1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan Mesut Yılmaz, Cumhuriyet'e yaptığı değerlendirmede 'Yolumuza devam edeceğiz' dedi 4 Karadayı'yla görüşehflirim'ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Baş- bakan Mesut Yümaz. Türk Sılahlı Kuv- vetleri (TSK.) ile sivasilerarasındaki ger- gınlığın aşılması için 27 Mart'taki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral ts- mail Hakkı Karadayı ile görüşebileceği- nı sö>ledi. Yılmaz. "Önümüzü görüyo- ruz. Hükümetdevam edecek"* di>e konuş- tu. Son gelişmelerı Cumhuriyefe değer- lendiren Başbakan Yılmaz. Türkive'nin gündeminde önemlı sorunlann bulundu- ğunu belirterek. hükümetin bu sorunlann çözümü ıçin politikalar ürettiğıni, ancak meydana gelen başka gerginlıklerin bu mücadelevı gölgede bıraktığını söyledi. Yılmaz. Genelkurmay Başkanlığf ncaön- ceki akşam yayımlanan bıldirinin ardın- dan önümüzdeki günlerde Orgeneral Ka- radavı ile görüşebileceğmi ve gerginliğin azaltılması için katkı yapabileceğıni be- lirtti. Mesut Yılmaz. hükümetin işbaşın- da olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: "Önümüzü görüyoruz. Üslup farklıuk- lan olabilir. Ama başta irtica konusu ol- mak üzere ülke gündemindeki sorunlann çözümünde kararlıyız ve bu konuda T- SK'v le hiçbir çeUşkimiz yok." Zirvede yumuşatma arayışı Yılmaz. Genelkurmav ın sürekli gaze- tecilerle temas kurmasım da yadırgadığı- nı sövledi. Başbakan Yümaz, Başbakan Yardımcı- sı Bülent Ecevit ve DTP lideri Hüsamet- Ecevit'e göre bunalım inise gecti 'Laikliğikorumak hükümetingörevi* • Başbakan Yardımcısı Ecevit, sorunlann karşıhkh 'yanlış anlamalardan kaynaklandığınf savundu. Ecevit, gelecek hafta yapılacak MGK toplantısında karşıhkh kuşku ve ahnganhklann gıderileceğine inandığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Yar- dımcısı Bülent Ecevit. ordu ile hükümet arasında Ge- nelkurmay bildirisiyle "doruğa" ulaşan gerginli- ğin. Başbakan Mesut Vıl- maz'ın yaptığı konuşmay- la inişe geçtiğini savundu. Ortada gerçek bir sorun ol- madığını. CHP Genel Baş- kanı Deniz Bavkal'm yol açtığı "yapaybir bunalım " bulunduğunu sa\ unan Ece- vit, hükümet ve Türk Si- lahlı Kuv vetlen (TSK)ara- sında her şeyin açık açık konuşularak "kuşku ve alınganhklann giderilece- ğine inandığını*' söyledi. Ecevıt. TSK'nin duyarlı olduğu laikliği korumanın ise öncelikle hükümetin görev ı olduğunu \ urgular- ken "Siyasette bazen üslup da öz kadar önemlidir" dı- yerek hükümet ortağını da uyardı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı \ e kuvvet komu- tanları imzasıyla kamu- oyuna yapılan açıklama üzerine Başbakan Mesut Yılmaz"ın ardından Başba- kan Yardımcısı Ece\it de gerilimi düşürmeye çalıştı. Ecevit. dün düzenlediği ba- sın toplantısında tarafları diyaloğa çağırdı. Devlet kurumları arasın- daki kopukluğun REFAH- YOL hükümeti döneminde çok tehlikelı bir noktaya vardığına dikkat çeken Ecevit. 55. hükümetin ise bu kopukluğu giderdiğini savundu. •Sorun yok' DSP lideri Bülent Ece- vit. "Son günlerin yapay bunalımı bu süreci aksat- mış gibi görünse bile orta- da gerçek bir sorun vok- tur" dıye konuştu. Çoğul- cu demokrasıde zaman za- man bazı devlet kurumlan arasında yorum \e yakla- şım farkJılıklannın ortaya çıkabileceğinı kaydeden Ecevit. sorunlan polemık- le körüklemek yerine diya- logla gidermeye özen gös- terilmesini istedi. Ecevit. hükümetle TSK arasında diyaloğun en sağ- lıklı zemininin MGKoldu- ğuna dikkat çekerek ""Ben önümüzdeki hafta yapıla- cak MGK toplantısında. her şeyin açık açık konuşu- larak karşılıklı kuşku ve alınganlıkların gıderilece- ğine inanıyorum" dedi. Ecevit. sözlerinı şöyle sür- dürdü. "TSK'nin laiklik konu- sundaki duyarlılığı. laik de- mokratik cumhuriyet için bir güvencedir. Laikliği de- mokratik hukuk deviçti ku- rallan içinde korumak ise öncelikle hükümetin göre- vidir. 55. cumhuriyet hü- kümeti bu görevi. herhangi bir hatırlatmaya gerek bı- rakmaksı/ın. kararlı bi- çimde yerine getirmektedir. Hükümetin bütün yurtta oluşturduğu izleme kurul- lan ile de laiklikten sapma- lara karşı gereken nıüda- haleler verinde ve anında yapılmaktadır. Ancak yıl- lann birikiminden oluşan bir tehlike. elbette birden- bire yok ediiemez. Önemli olan. tehükeyi ortadan kal- dırma yolunda hükümetin kararlı adımlar atmakta oluşudur. Yapay bunalım- dan çıkışı hı/landırmak bir ulusalgörevdir. O arada, si- yasette üslubun bazen öz kadar önemli olabileceği unutulmamaudır." ÇİZMEDEN YUKAR1 MUSA KART Türk-Iş'ten Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve koalisyon hükümetine uyan ' Çözümü parlamento bubnalı 9 • Türk-lş Yönetim Kurulu, "demokrasinin nimetlerinden yararlanarak demokrasiyi ve Türkiye cumhuriyetini yok etmek isteyen irticai güçlere, bölücülere ve teröre karşı demokrasiyi, laik ve demokratik hukuk devletini, Atatürk ilke ve inkılaplannı savunan tüm güçlerle omuz omuza olduğunu" açıkladı. Haber Merkezi - Sendikalar. hü- kümete ve siyasi partilere "kısırçe- kişmeler ve oy hesaplannı" bırak- maları çağnsında bulunarak "Tür- kiye cumhuriyetine yönelik irticai ve bölücü saldınlara" dikkat çektiler. Demokrasiyi. laik ve demokratik hukuk devletini. Atatürk ilke ve in- kılaplannı savunan güçlerle omuz omuza olacaklarını kaydeden sen- dikayöneticileri ülkedeki sorunlann çözümünün parlamentoda bulun- ması gerektiğini söyledi ler. Türk-iş Yönetim Kurulu dün yaptığı yazılı açıklamada. siyasile- rin. Türkiye cumhuriyetine vönelik ciddi tehditler karşısında. "yürür- lükteki yasalan işletmek. irticai ve bölücü örgütlenmelerle mücadele ederekçeteleritasfıyeetmek. irticave bölücülüğe zemin oluşturan enflas- yon, işsizük, adaletsiz gelir dağılımı. yoksulluk, göç gibi sorunlan çöz- mek** üzere bir araya gelmeleri ge- rektiğini belirtti. Açıklamada. Türk- lş'in ıstemleri şöyle sıralandı: # Tüm yetkililer görev ve sorum- luluklannı eksiksiz yerine getirme- li. # Türkiye cumhuriyetinin laik ve demokratik sosyal hukuk devleti ni- teliğıne. demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplanna sahip çıkılması için yürürlükteki yasalar derhal ve tam olarak uygulanmalı. 9 Türkiye cumhuriyetinin düş- manı olan ve bazı dış güçlerce de desteklenen irticai ve bölücü güçler ittifakına karşı. güçlü bir ulusal de- mokrasi ve laiklik cephesi oluştu- rulmalı. DtSK Genel Başkanı Rıdvan Bu- dak. "Türkordusunungeleneğinde, kendisine yapılan eleştiriye cevap verme yönteminin hep bulunduğu- nu" belirtti. Budak. şunları sövledi: "Hükümetin bu konudaki müca- delesinin yetersi/liğini bizim gibi gör- dükleri ve tespit ettikleri için. bunu açıkça betirtnıe ihtiyacı duy dular. Bu tespitte bir yanlışhk olmamakla be- raber. Silahlı Kuvvetler de bilmelidir ki. laikliği koruma konusunda. bü- tün cumhurivetçiler, bütün çağdaş yaşamdan yana olan kurumlar bu duyariılık içindedir. Ancak siyaset vetkisini kullananlann irticava kar- şı mücadelede duyarsız kalmalan. bir müdahalenin gerekçesi olamaz, olmamalıdır." TİSK Başkanı Refik Baydur da. Türk Silahlı Kuv\etlerı duvurusu- nu. "muhüradan çok, ilişkilerin ke- silmesinden doğan çift taraflı bir yanlış anlama" olarak değerlendir- di. Ankara Demokrat tşadamlan Platformu Başkanı Cemalettin Te- kin de ucuz politika yapılmaması gerektiğıni kaydetti. t TSK< yi destekliyoruz' ~~ Mustafa Kemal Derneği Genel Başkanı Kâmran Baran yaptığı ya- zılı açıklamada. Türk Silahlı Kuv- vetlerı'ni (TSK) yürekten destekle- diklenni belirtti. Baran. Türkive'nin bugünlere gelmesinden polıtikacı- ları sorumlu tutarak. politikacılann ihanete varan vanlışlannın bugün TSKye yansıtılmasının ise çok teh- likeli olduSunu savundu. Ege kadın kurultayında eşitlik çağnsında bulunuldu Kadınprangadan kurtuhnakistiyor ÖMERYURTSEVEN DENtZLİ - CHP'nin Ege kurultayında, hak arayışı için sesini yûkselten kadınlar, ekonomi, siyaset ve kültürel alanlarda daha çok özgürluk istediler. Kurultaya, "Kadın-Emek" konusunu irdeleyen rapor sıınan 11 ilin kadın kolları öncelikli hedeflerinin laik, demokratik Türkiye cumhuriyetini korumak olduğunu dile getirdiler. Afyon, Denizli, Aydm, Burdur, lzmir. Isparta, Muğla, Kütahya, Uşak, Manisa ve Antalya CHP kadın kollannın katılımıyla gerçekleştirilen kurultayda, Türkiye'de kadının ne kadar zor durumda olduğu ortaya konuldu. Türkiye'de 8 milyon kadının okuma-yazma bilmediği belirtilen raporlarda eğitim konusunda şu göriişlere yer verildi: *"Kadınlardan üntversite mezunlannın yüzde 80.9*u, lise mezunlannın yüzde 46'sı, ortaokui mezunlannın yüzde 13.2'si işgücüne katılmaktadır. Demek ki kadının eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katihm oranı artmaktadır. Yönetim kadrolannda 100 erkeğe karşı 3 kadın, işveren konumundaki 100 erkeğe karşı da 2 kadın bulunmaktadır. Bu tablo, kadının statüsünü acı biçimde gözler önüne sermektedir." Özelleştirmeye karşı çıkan Egeli kadınlar, özelleşirme nedeniyle büyük işçi kıyımı yaşandığına ve sendikasızlaştırmanın olağan hale getirildiğine dikkat çekerek kadınlann iş yaşamındaki zorluklannı da şöyle dile getirdiler: "tş >'aşammda çoğumuz dnsel tacize uğruyoruz. Ne sosyal güvencemiz ne de sigortamız var. Çoğumuz işsizlikten koca parasına mahkûm olduk. Cinsiyete dayab toplum&al iş bölünıünde hep v^ara aldık. Artık bize verilen kadannı degil, hak ettiğimizi istiyoruz. Kadın sömürii düzeninin başrot oyuncusu değikiir. Bizleri basrınlmtş duv gularla >aşamava mahkûm eden prangalardan kurtulmak istiyoruz.'* tin Cindoruk'un bugün gerçekleştireceği koalisyon zirvesinde kuvvet komutanla- rının yayımladığı bildiri kapsamında hü- kümet-TSK gerginliği ve ıktıdann gele- ceği değerlendirilecek. Toplantıdan hü- kümetin hiçbir şey olmamış gibi yola de- vam etmesi yönünde karar çıkacak. Zir- ve gerginliğin yumuşatılması ıçın kulla- nılacak. Toplantıda irtica ile mücadele ko- nusunda alınan önlemler de- ğerlendirilecek ve hüküme- tin kurulması aşamasında destek veren CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın ta- vırlan konusunda görüş alış- verişinde bulunulacak. Zir- v eden 1998 > ılında seçim ol- mayacağı konusunda yeni- den bir görüş bırliğı çıkma- sına kesin gözüyle bakılıyor. Komutanlann kamuoyun- da "muhtıra gibi bildiri*" di- ve nitelendırılen duyurusu- nun ardından açıklama ya- pan Yılmaz. gerginliği tır- mandırmayacağı konusunda mesajlar vermişti. Hükümeti sarsan bildiri üzerine bazı ANAP kurmay- lan Yılmaz'a sert çıkış yap- maması yönünde telkinlerde bulundular. ANAP kurmay- ları. hükümet onağı Hüsa- mettin Cindoruk'un "Bildi- rinin muhatabı Başbakan. Başbakan'ın sözleri hükü- meti bağlamaz. Asker hak- lı" yönündeki mesajından duyduklan rahatsızhğı dile getirdiler. ANAP Genel Başkan Yar- dımcısı Abdülkadir Baş. hü- kümetin gündeminde seçim olmadığını vurgulayarak "Başbakan. askerin tavnnı demokratik olarak nitelen- dirdi. Biz de buna katılıvo- ruz*'dedi. Dev let Bakanı E\üp Aşık Nevruz şenliklerine katıl- mak üzere gıttiği Kars'ta ga- zetecilerin "Hükümet düşü- >or mu" sorusuna "Hükü- met yoluna devam edecektir. Gördüğünü/ gibi hükümet il il geziyor. Biz programımızı 3 >il üzerine projelendirmişiz" yanıtını verdı. ANAP Genel Başkan Yar- dımcısı Yaşar Okuyan da Başbakan Yılmaz'ın asker- lerin öncekı gün yaptığı açıklamaya gerekli yanıtı verdiğini belırtirken "27 Mart'ta herhan0 bir sorun olmayacak. Yarın (bugün) yapılacak zirvede sorun ol- mayacak. Hükümetin gün- deminde seçim yok" dedi. Okuyan. bundan sonra CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal'ın da hükümete dönük eleştiri ve çıkışlanna aldınş etmeyeceklerini sövledi. ANAP Genel Başkan \ ar- dımcısı Yüksel Yalova. hü- kümetin varlık nedenı \e en büyük hedefinın irtica, bölü- cük ve yaşam pahalılığıyla mücadele olduğunu belirte- rek "Ordunun. bu mücade- le ile ilgili olarak hükümetle adeta v anşırcasına sorumlu- luk sahibi olduğunu ifade et- mesi ve hepimizi sevindiren hassasiyetini göstermesi, Türkiye açısından güvence ve kazançtır" dedi. ANAP Genel Sekreteri Erkan Mumcu. "Her iki açıklama da bunalım senar- yosu tellallanna verilmiş bir cevaptır. Hükümet yetersiz kalırsaacz içinedüşerseo za- man bir görev lendirme vapı- labilir. Hükümetin vasalar- daki görev ve vetkilerini ih- mal etmesi, savsaklaması ve devretmesi söz konusu değU" değerlendirmesini yaptı. Dev let Bakanı Burhan Ka- ra, Genelkurmav' ve komu- tanlann bildirisiv le ilgili ola- rak. "Anayasada kimin han- gi görevi yapacağı belirlen- miştir. Hükümet Meclis'e karşı sorumludur" dedi. Ekranda alt yazı geçmeye başladı- ğında saat tam 18.30'du. Ekrana sır- tım dönüktü. Ama içinde "muhtıra" sözcüğü geçen herhangi biryazıyı, sır- tımla bile sezerim. Baktım durup du- rurken sırtım kaşınıyor. hemen ekrana döndüm. Alt yazı akıyor: Genelkur- may'dan muhtıra gibi bildiri! Bildirinin ayrıntılan da çok gecikme- den geldi. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının üç buçuk saat süren olağanüstü toplantısından son- ra yayımlanmış. Bu, bir ay içinde ikin- ci "olağanüstü" toplantı. Ardından bildirinin içeriği. Yeniliryu- tulur gibi değil. Ayrıca adres yazmaya da gerek yok. Adres: Başbakan Me- sut Yrtmaz! ' 12 Mart'ın arifesini ve ertesini bir ga- zetenin yazıişleri masasında geçirmiş. 12 Eylül'e beş kalaya kadar, bir başka gazeteyi yönetmiş gazetecinin aklına, çoğu henüz yanıtsız. sorular yağıyor: 18.30 - 22.30: DörtUzun Saat - Bunun ardı bir darbe mi? - Mesut Yılmaz istifa edecek mi? Eder mi? - Teknokratlar hükümeti mi olacak? - Darbe, Mesut Yılmaz istifa ederse mi olur, istifa etmezse mi? • • • Içim acıdı. Evet, içim acıdı. Bunu anlatacak da- ha iyi bir söz bulamıyorum: Içim acıdı! Hak ettik mi biz bunu? Darbe olasılığının bu kadar yakın- laşması; darbe teriminin, gündelik di- le böylesine gelip oturması; darbenin bu denli doğallaşması doğal mı? 18.30'dan 22.30'a dört saat. Dört uzun saat. 22.30'da Başbakan "Siya- set Meydanı"na çıkacak. Kaçınılmaz bir soru daha: "Çıkacak mı? Ekrana çıkmakyerine istifa habe- rini mi yollayacak?" Al bakalım. Bir ülkenin bir yurttaşı (gazeteci mazeteci, yurttaş işte), siya- setin tıkandığı bir noktada, o ülkenin başbakanının ekrana çıkamayabilece- ğini de düşünüyor ve böyle düşündü- ğü için kendisi, kendisine şaşmıyor. 18.30'dan 22.30'a dört uzun saat. Üstelik için için, 22.30'da da bir şey ol- mayacağını biliyorsun. Çok izlediğin bir filmi, bir kez daha izlemekte oldu- ğunun ayırdındasın. Darbe olması ya da olmaması sonucu değiştirmeye- cek. Örnegin 12 Mart'ta da öyleydi. Darbe olmayabilirdi de. Sorun bu de- ğil. Sorun darbenin olması ya da olma- ması degil. En azından şu anda. şu dört saatlik kederli düşünceler aralı- ğında önemli değil. Önemli olan, acı- tan, darbenin olabilirliğinin bu denli doğallaşması. Sysiphos kayayı kan ter içinde taaa tepeye kadar çıkardığı an. kaya- nın yeniden aşağıya yuvarlandığını gördüğünde içi acımış mıdır acep? Tamam, yaşam zikzaklarla örülü. Yaşam ileri ve geri adımların bir bire- şimi. 1923'te 101 pare topla muştula- nan cumhuriyet de hep yükselen bir eğride yürümüyor. 1946'da çok parti- li bir siyasal yaşama atılan adımlar dur- maksızın ileriye yönelmedi. 1946'nın eğri büğrü demokrasisi durmaksızın gelişip zenginleşerek ilerlemiyor. Ta- mam, bunlan biliyoruz. Ama "Yaşamının son kırk yılında, zikzaklı bir ilerlemeyi mi, yoksa Sysip- hos'un kadehni mi yaşıyorsun" diye soruyorsan kendi kendine, acımaz mı için? Sivili, üniformalısı; politikacısı, aske- ri: seçilmişi, atanmışı ile bu ülkenin ka- derini elindetutanların sana(sana, ba- na, bize) biçtikleri kader bu mu? Bir adım ileri: Demokrasi. Bir adım geri: Darbe. Bir adım ileri: Demokrasi. Bir adım geri: Darbe. Bir adım... Oğlan telefon etti. Üstelik gülüyor muydu ne? Sordu: - Ne o, darbe mi oldu sizin oralarda gene? - Berlin'de öyle mi duyuldu? - Bilmem. Berlin Radyosu'nda ku- lağıma "darbe, Türkiye" filan gibi söz- lerçalındıda... Bir başka darbe yüzünden bebekli- ğini ve çocukluğunu siyasal göçmen- liğin çölünde geçirmiş bir delikanlı, sa- ati sorar, bir bardak su istercesine do- ğal, "Ne o, darbe mi oldu oralarda?" diye soruyor. , Içim acıyor. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 'Demokratik Muhtıra../ Başbakan Mesut Yılmaz atv'de AN Kırca'nın sorularını yanıtlıyor... Kırca soruyor: "Siz komutanlann bildirisini ne zaman öğren- diniz?" Yılmaz: "Saat 18.30 sıralarında..." Başbakan Yılmaz'ın sinirleri oldukça gergin... Kırca: "Komutanlann bildirisini nasıl değerlendiriyor- sunuz?" Yanıt: "Demokratik bir bildiri..." Türkiye 'ara rejim tartışmalan'run yapıldığı bir dönemden geçiyor, yaklaşık 9 aydır iktidarda olan ANASOL-D ise şöyle bir havada görülüyor: "REFAHYOL gitti, şeriat bitti..." Hem Başbakan Mesut Yılmaz hem yardımcısı Bülent Ecevit hem de DTP Genel Başkanı Hü- samettin Cindoruk. devletin tüm kurum ve ku- ruluşlarında, yani 'devleterkinde' örgütlü olan Fet- hullahçılann etkinliğini görmeyip, onlara övgüler düzüyorlar... Fethullahçılann 'Samanyolu Tetev/zyonu'nuson günlerde izliyor musunuz? Askerler ve tüm demokrat kesimler laik de- mokratik cumhuriyete duyarlılıklarını gösteriyorlar. Oysa Yılmaz, Ecevit, Cindoruk ve Çiller, laik de- mokratik cumhuriyetin temellerine dinamit koyan Nurculuğun bir kolu Fethullahçılara toz kondur- muyorlar. Fethullahçılar. takkeli ve takkesiz liboşlar, emek- li bazı generaller el ele, kol kola 'inanç özgürlü- ğünden' dem vurup laiklehn baskısından' yakı- narak yaygara koparıyorlar: "Hoşgörü, banş, kardeşlik..." 400 trilyona yakın okul, dershane, yurt yatınm- lan, finans kuruluşları, gazeteleri, dergileri, televiz- yonlanyla Orta Asya cumhuriyetlerinden ABD'ye kadar dünyanın dört bir yanında örgütlü olan on- lar değil mi? Ama ne Yılmaz ne Ecevit ne Cindoruk ne de Çil- ler bu gerçeği görüyor. 'Türk-lslam Senfez/'nin mimarlarından Fethullah Gülen'i koruyor ve kol- luyoriar... Ali Kırca, önceki akşam "Fethullah Gülen Ce- maati" dediğinde Başbakan her nedense konu- yu kapatıp, işi yokuşa sürmek için elinden geleni yapıyor... Diyor ki: "Bana belge gerekiyor, o belge nerede?" Askerı liselere sahte sağlık raporlarıyla öğrenci soktukları belgelerle kanıtlanan, polis okullannda örgütlendikleri yine istihbarat raporlarıyla ortaya çıkan Fethullahçıları niçin koruyor Yılmaz? Ali Kırca belgeleri gösterip niçin sormuyor Baş- bakan Yılmaz'a: "İşte belge.. gereğini niçin yapmıyorsunuz" di- ye. • • • Başbakan Mesut Yılmaz atv'de ilginç bir yön- temle 'irticayı' bir başka yöne çekmek istiyordu. "Biz üniversitelerde siyasal Islamın simgesi olan başörtüsünü değil, Anadolu'da gelenekleri- mize ve göreneklehmize göre örtülen başörtüsü- ne izin verilmesinden yanayız..." Yılmaz bilmiyor muydu o bildiğimiz ba şörtüsüy- le bir tek kız öğrencinin üniversiteye gelmediğini? Elbet biliyordu!.. Günlerdir Agâh Oktay Güner ve Mehmet Ke- çeciler bizim Anadolu kadınının örttüğü başörtü- sünü değil, Iran örneğindeki 'sıkmabaşı', yani Şu- leYükselŞenler'in 1968lerdebaşlattığı. Fehmi Koru'nun eşinin 1986 yılında Izmir'de yürüttüğü 'başörtüsü ey/em/'nin 1998 versiyonunu destek- liyorlardı... Burada 'Anadolu Müslümanlannı' komutanla- ra kışkırtmak gibi bir yol çiziliyordu ki.. bize kalır- sa oldukça tehlikeliydi. Buoyun 1996 yılında Tuğ- general Doğu Silahçıoğlu'na karşı 'Kışlada ca- miyıktınyor' haberleriyle daha önce gündeme ge- tirilmişti... Senaryoyu o zaman kimler yazmıştı? Zaman, Akit, Yeni Şafak ve Milli Gazete... Arkalarında ise Refah Partisi, Fethullahçılar, Nakşiler ve Süleymancılar bulunuyordu... Yine 1995 yılında Fethullah Gülen, 2-3 gazete- ciyi yanına alıp açıklamıştı: "Darbe duyumlan aldım..." Orgeneral Ahmet Çörekçi'nin Hava Kuvvetle- ri Komutanlığı'na getirilmesini önlemek için tez- gâh kurulmuş, ama tutmamıştı... Çünkü Fethullah Gülen'in Nurcuları, Eskişehir Birinci Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Birin- ci Ana Jet Üssü'nde örgütlüydüler ve özellikle loj- manlarda oturan astsubay eşleri kara çarşafla 'sık- ma başla' dolaşıp, evlerde Nur ayinleri yapıyorlar- dı... • • • ANAP ve DYP içindeki 'tarikat bağlantılı' millet- vekillerinin adlarını tek tek saymaya gerek yok... Devlet erkinde 'şeriatçı kadrolaşma 'nın ne den- li tehlikeli olduğunu herkes görüyor... Haluk Kırcı, Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nden nasıl kaçtı, kim kaçırdı? Milli Eğitim Bakanlığı'nın üst kadrolannda Fet- hullahçılar egemen değil mi? Milli Eğitim Bakan- lığı kadrosundaki öğretmenler Fethullahçılann yur- tiçi yurtdışı okullarına geçici olarak nasıl atandı- lar? Milli Eğitim, yargı ve poliste Fethullahçılar niçin güçlüdür? Başbakan Mesut Yılmaz bu sorulara yanıt ver- melidir... Görüldüğü gibi Türk Silahlı Kuvvetleri'nde ko- mutanlar kararlıdır. İrtica yalnızca kapatılan Refah Partisi'nin görülen fotoğrafı değildir... Ne diyor mesut Yılmaz: "Bana belge getirin..." Belgeler devletin istihbarat kurumlannın elinde; gerici-faşıst örgütlenmenin hangi boyutlarda oldu- ğu ortada. Fethullahçıların ve diğer tarikatların devleti nasıl ele geçirmek istedikleri MGK'nin önündeduruyor... Demokrasi konusunda askerler duyarlı, bazısı- yasiler ise vurdumduymaz... Komutanlar darbe değil, demokrasinin ve lak cumhuriyetin korunmasını istiyor... E. Posta: Hikmet.Cetinkayartraksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle