Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22MART1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA
15
Hastane
kapısı
Milletvekilleri
ve bir dönem
milletvekilliği
yapanlar en lüks özel
hastanelerde
denetime bağlı
olmaksızın
dilediklerince sağlık
hizmeti alır ve Meclis
bunlar için yılda 1.5
trilyon lira harcayıp,
kişi başına 300 milyon
lira tedavi ücreti
öderken, İstanbul'da
sarılık tanısı konan bir
üniversite öğrencisi
üniversite hastanesine
yatabilmek için ancak
8 Temmuz'a gün
alabiliyor.
Refah
Davası
Refah
Partisi'nin
kapatılmasına ilişkin
iddianame, esas
hakkında görüş,
savunmalar ve
gerekçeli karar kitap
olarak yayınlandı.
Kaynak Yayınlan'ndan
çıkan "Refah Partisi
Kapatma Davası" bir
dönemin tüm
belgelerini içeriyor.
Ö M Ü R I L i K
Kimlik kartlan bilgi-
sayardan çıkacak;
sanal kimlik bunalı-
mı başlayacak!
Ömür E. Kurum
Tei: 0.212.512 0505 Faks: 0.212.5124497Etektronik posta: Deniz.Som@raksnet.com
- Az uyuyanlar erken
ölüyormuş...
"Çok vaşavanlar da
avakta uvuvor olmasın!"
Bir reform: Osmanlı'mn geçici yasası kalıcı oluyor
A
, daletBakanıOltanSunguriu. bakanlığının
j çalışmalarıyla ilgilı bir dosya göndermiş.
j Dosyanın içinden, Osmanh'dan miras '"Me-
ı I murin Muhakematı Hakkında Kanunu Mu-
vakkaf'ın yürürlükten kaldırılarak yerine "Memurlar
ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkın-
da KanurV'un tasarısı da çıktı.
Osmanlı döneminden kalma bu geçici yasa. gö-
revlerini icrasırasında işledikleri suçlardan dolayı me-
murların nasıl yargılanabileceğini düzenliyordu. Bu-
na göre. suçlanan memurun dosyası önce hukuk-
çulardan başka herkesin bulunduğu, örneğin tapu
müdürü. nüfus müdürü gibi amirlerden oluşan il ya
da ilçe idare kurulunda görüşülüyor ve uygun gö-
rülürse konu yargıya intikal ettiriliyordu. Bu yasa ge-
nellikle güvenlik güçlerinde görevli memurların ka-
rıştığı olaylarda kamuoyunun gündemine geliyor,
köylülere dışkı yedirilmesi, öğrencilere işkence ya-
pılması, gazetecilerin dövülmesi hatta öldürülmesi
gibi olaylarda suçlanan memurlar bu "geçici" yasa-
nın kanatları altına giriyordu.
Adalet Bakanlığı'nın Osmanh'dan kalma "geçici"
yasayı kaldırıpyeni biryasayla "kalıcı" çözüm öner-
mesi özellikle insan hakları açısından ve yargıda
eşitlik ilkesinin sağlanması bakımından önemli bir
gelişme olarak nitelendirilebilir...
Ancak... Bakanhğın tasarısı, "geçici" yasayı bir-
kaç küçük değişiklikle "kalıcı" hale getirmekten baş-
ka bir özellik taşımıyor.
il ya da ilçe idare kurullarının yerini suçlanan me-
murun amiri alıyor o kadar!
Örneğin bir polis memuru işkence ile suçlanıyor-
sa, memur hakkında "ön inceleme" yapılması izni-
ni ilçede ise kaymakam, ilde ise vali verecek!
Ön izin verildikten sonra iddia hakkında inceleme
yapılacak ve bir rapor düzenlenecek; "amir" bu ra-
por üzerine soruşturma izni verilmesine ya da veril-
memesine karar verecek. Amir, soruşturma izni ve-
rirse savcılık hazırlık soruşturmasını başlatacak.
Amir, soruşturma izni vermezse ve savcılık bu ko-
nuda ısrarlı olursa mahkemeye giderek amirin ka-
rarına itiraz edecek. Mahkeme itirazı haklı bulursa
soruşturma açılacak. bulmazsa açılmayacak.
Osmanlı'nın "geçici" yasası böylece "kalıcı" ha-
le getirilerek "reform" yapılmış olacak!
NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Kendini kazı. alundan vine kendin çıkacak mısın?
Şeriatçılar deri toplama pazarım açtı
Kurban Bayramı yaklaşırken şeriat-
çılar deri toplama pazarını açtı... Hem
artık, yalnız derisiyle ilgilenmiyorlar,
hayvanın tümünü götürmenin organi-
zasyonunu yapıyorlar. Örneğin Tekir-
dağ'da... "Ihlas Vakfı" özel olarak bas-
tırdığı "Kurban Zarfı"nın üstüne veka-
let verenin adını, soyadını ve adresi-
ni, adına kurban kesilecek kişinin adı-
nı yazıyor ve seçenekleri sunuyor:
a) Bayram kurbanı. b) Akika (çocuk
nimetinin şükrü için). c) Adak. d) Öl-
müş yakını için kurban.
Bir bakıma sadece Kurban Bayra-
mı'nda değil her daim hizmet veriliyor!
Ve zarfın en altında sanki "noter'Mik ku-
rumu devreye giriyor:
"Kurbanımı almaya. aldırmaya. kes-
meye, kestirmeye ve dilediğine ver-
meye Ismail Yağcı, Hüsnü Kurtiş,
Merih Gülerman, Macit Keten, Ih-
san Öner'in herbirini münferiden.
umumi vekil tayin ettim."
Başbakan Mesut Yılmaz, şu gün-
lerde irtica ile mücadeleye soyundu-
ğu için bu bayram, kurban kesmeye
vakit bulamayabilir, onun için Tekir-
dağ'daki Ihlas Vakfı'nın faksını vere-
lim. belki iki satır vekalet yazıp gön-
derir... Vakfın faksı...
Yok, yok; faks numarasını ver-
meyelim... Sayın Başbakan'ın\
yetkisi var; Tekirdağ Valisi'nden
sorup öğrenebilir!
PALAS PANDIRAS Bızde bu bürokrasi varken; gelecekten çok şey
beklemek, ancak "bugün git, yarın gel" ile mümkün olabilir.
Müfit Bozacı
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Birgi'den 782 imza...
Kım ne derse desin. Türkiye'de
'umutverici'gelişmelervar. Şim-
dilikyönetici kesimde pek gözlen-
mese de toplumsal düzeyde iyi şey-
ler oluyor. ÇEKÜL Va'kfı Başka-
nı Prof. Dr. Metin Sözen'in dedi-
ğigibi: "bu kadar çok yanlışıya-
şayan bir toplum", galıba anık
doğruyu görmenin 'uyanışını'
1
da
yaşıyor...
Hükümetin. tstanbul'daki
SİT'lere zorla yapılaşma dayatan
'turizm nıerkezi' kararlarından
geri atım atmasının bir tek nedeni
var:
'Toplumun bilinçli tepkisi...'
Bu tür yağma kararlanna > ıllar-
dır bıkmadan \e usanmadan karşı
çıkan bir a\uç duyarlı kişi \e ku-
ruluş. eğer eskıden olduğu gibi yi-
ne 'yalnız* kalsalardı. kuşkusuz
böyfesı bir Tanttan vazgeçme'
süreci de vaşanmavacaktı. Yakın
geçmıştekı. yeşıl alanlarda, orman-
larda. kıyılarda ve tarihsel dokula-
rın ıçınde aynı turizm me\zuatı
kullanılarak yapımına izin verilen
turistik tesisler. bugün kamuov un-
da gözlenen tepkinın o > ıllarda sa-
dece 'sınırh çevrelerde" kalması
yüzünden yükselmediler mı?..
!şte o büyük yanlışlann > arattı-
ğı tahribatlar. hiç değilse şimdı doğ-
çelerinin sayısı 7500ü buldu. Han-
gi yerel politikacı, '7500 oyu' kar-
şısına alarak karannda dıretebilir
ki?.. Dıretselerbile. henüzdavaaç-
ma süreci de başlamış. değil. Bele-
diye meclısının bu yıkım ve rant pla-
nına yönelik halkın itirazlannı so-
nuçlandınnası bekleniyor...
lşte böy1esi"bir süreçte yürekle-
re su serpen bir başka gelişme de
Birgi'de yaşanıyor.
İzmir'e bağlı Ödemiş ılçesıne
komşu olan bu tarihı beldemizde 5
Mart 1998 günü büyük bir 'miting'
düzenlendi. Halkın talebi neydi bi-
lıyor musunuz? Her önüne gelene
'teşvik" dağıtan de\letin. 'tarihi
e\ lerin onarımı için de Toplu Ko-
nut Fonu'ndan reslorasyon kre-
disi' vermesı...
Belki anımsarsınız: 5.2.1998
günlü Cumhunyet'ın 'l ygarlık-
Tann İzindc" köşemizde bu konu-
yayer vermiş ve 1994"tenbuyana
siyası iradeden 'onay" bekle>en
'Eski Evlerin Onarımına Konut
Kredisi ^'önetmeliği' taslağının
neden unutulduğunu borgulamış-
tık...Ardından ÇEKÜL bir kam-
panya başlatarak. tarihi dokulan
bakınısızlıea lerk edilen kentleri
Birgi"de 5 Mart 1998 mitingi... Amaç: kültiir mirasma onarım kredisi...
ru\Ti görenlerin \e 'Artık yeter' di-
yenlerin çoğalmasına yarıyorlar...
Bergama-Kasımpaşa
E\et. Yıllardır 'halkın bilinç-
sizliğinden' ve 'kamuoyunun sus-
kunluğundan' fazlasıyla yararla-
nanlar. artık köşeye sıkışmış du-
rumdalar. Dıkkatedersenız. >onza-
manlarda 'Bergama halkına" des-
tek \enneyen hemen hiç kimse kal-
madı. O kadar ki. örneğin. Euro-
gold'un gazetelerdekı paralı ilan-
lannda kendisine 'yandaş' olarak
gösterdiği kimi 'teknoloji tutku-
nu' mühendisler bile yanlış anla-
şıldıklanni söylüyorlar. Hele ->et-
kili' konumdaki bürokratlar \e po-
litikacılar;
1
.. Yargı kararını uvgula-
madıklan için haklannda bu kez "ki-
şisel tazminat' davaları açılınca. \a-
sadışı altın madeni tesislerini a\ lar
sonra nasıl da mühürlemeye başla-
dılar^..Bergama halkırun 'hukuk ve
demokrasisavaşımıyla'eldeetti-
ği bu kazanım, göreceksıniz ya-
kında Kasımpaşa'da da vaşana-
cak. lstanbul'un bu tarihi ve öz-
gün semtini yöre sakinleri için sıh-
hileştırmek ve restore etmek yeri-
ne. bölgeyi rant çevrelerinin "iş ve
finans merkezi" yapmav ı hedefle-
yen imar planı. uygulanma olana-
gı bulamayacak.
Beledive've verilen itiraz dilek-
bu yönetmelığe sahip çıkmaya ça-
ğırdı. Fatih Beledijesi Toplu Ko-
nut İdaresi (TOK.İ) ile görüşmele-
re başlarken Birgi Belediyesi de
kentsel SİT sakinlennın 792 imza-
lı" dilekçelerini Başbakan Mesut
Yılmaz'a gönderdı. Bunu duyur-
mak \e kamuoyu desteği almak
için Cumhuriyet Meydanı'nda
düzenlenen mıtıngde ise Bırgılüe-
rintaşıdığıpankartlardasunlarya-
zılıydı: "Birgi'detarih yok oluyor;
devlet apartnıana kredi veri-
yor...", "TOKİ yönetmeliği uy-
gulansın, kültiir mirası kredivle
kurtarılsın..." Birgı Belediye Baş-
kanı Mehmet Hıfzı Aslankara dı-
yor ki:"Bu yıl 55 trilyonu bulaca-
ğı açıklanan TOKİ kredisinin
yiizde 10'u eski e\lerin onarımı-
na \erilsc. hem kültiir korunacak
hem de \eni konut ihtiyacı kar-
şılanacak. Tüm tarihi kentler,
Ankara"\ı dilekçe >ağmuruna
tutmalı. \ önetmelik yürürlüğe
girmeli..."
Dilekçe örneği ıçın Birgi Bele-
diyesi'nin telefonu: 0232 531 50 04.
ÇEKÜUün telefonu ise; 0212 251
5445... Muğla. Amasya. Çanakka-
le. Bartın. Mıdyat. Akseki ve her-
kes... Sizlerde durmayın, tarihinize
kredi isteyin. TOKl'de para da var.
vönetmelik de hazır...
KİM KİME DLM DUMA BEHIÇ AK behicakyc turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASAR.AC1
H A R B İ SEMtH POROY
MIRMIRLAR i'Ği'R DIRAK
TARIHTE BUGUN MLMTAZ ARIKAN 22 Mart
DACHAU TOPLAMA KAMPfACILIYORL
1333'TE BU&ÛH, NAZIC.ERİH ÜMLU TOPLAMA ALAMPI OACHAU(pAKMO
AÇ.ILMIÇT1- ALAİAMVA'OA, touMICH KEHTİHİN 17 KİLOMETKE K4JZSY-
BATISlNOA İNÇA ePICEM KAMf>, ÖNCEL£/Zl S/YASr
TECEĞI PACHAU'NUM ICUGUCIISU, ÜNLÜ
NAZI f-ie/fJRICH HIMMLSR'Pi. NAZİLe-
HİM GEHCLİK. ÖeSÜTU OLAM "SA "C
, yAHUOtLEGE &E&İN UZANA-
CAK -TUrueLLU &>LA8AL/£l, 194S'TE
JO 8'Nİ AŞACAKrtlZ. U DÜNYA SAVAÇI
, TLirUKLULAB; Ot-ÜMÜAJE ÇA-
U&ŞUMA OÎZILECEK,
ÜZ£RL£GJMOE TtBBr'
PANO
DENtZ 1C\VUKÇUOGLU
İki Öfkeli Kadın
Jeanne Kooymans, Hollanda'da 'Radio 3' adlı
özel bir radyoda. bizdeki 'Gün Başlıyor' program-
larını andıran bir sabah programında sunuculuk ya-
pan genç bir kadındı. 29 Mayıs 1993 sabahı stüd-
yodaki masasında, birkaç saat önce Almanya'nın So-
lingen kentinde beş Türk'ün ırkçılar tarafından ya-
kılarak öldürüldüğü haberini görünce öfkelenmiş,
"Mutlaka birşeyleryaprnalıyım!" diye düşünmüş, o
sabah programına. "Ik ben woedend!.." (Öfkeli-
yim!..)diyerekbaşlamıştı. Radyodaki diğer sunucu-
lar da Jeanne'yi izlemişler, programlarına başlar-
ken aynı sözlerle öfkelerini dile getirerek. komşu ül-
kede Türklere karşı girişilen ırkçı saldınyı kınamış-
lardı. O gün radyoya telefon ve faksla yüzlerce da-
yanışma mesajı ulaşmıştı.
Ülkede daha önce bir benzeri yaşanmamış bu
'eylem' ertesi gün diğer radyo kanallarına da sıçra-
mıştı. Artık Hollanda'nın bjrçok radyo istasyonun-
da spikerler sözlerine. "ÖfkeliyimL." sözcüğüyle
başlıyorlardı. Jeanne Kooymans'ın, 'dünyanın bir
başka ülkesinde, başka insanlara' karşı işlenen bir
cinayet karşısında duyduğu 'kişisel tepkisi', tüm ül-
keyi saran bir 'kitleseleylem'e dönüşmüştü. Çeşit-
li radyo kanallan dinleyicilerine Jeanne Kooymans'ın
adını ve Radio 3'ün adresini duyuruyor, onlardan öf-
kelerini yazılı olarak dile getirmelerini istiyorlardı. Bu
duyurularla birlıkte radyo adresine her gün on bin-
lerce mesaj gelmeye başlayınca, Avrupa'nın en ile-
ri iletişim teknolojisıne sahip ülkelerden biri olan
Hollanda'da PTT ış göremez duruma gelmiş. pos-
ta dağıtımı altüst olmuştu. ilgililer ülkenin çeşitli
kentlerindeki posta merkezleri ile Radio 3 arasında
işleyecek özel 'seferler' koymak zorunda kalmışlar-
dı.
Bir ay gibi kısa bir sürede Radio 3'e gelen mek-
tupların sayısı 1 milyon 52 bine ulaşmıştı. Hollan-
da'nın bir dizi iç ve dış sprununa ilişkin farklı düşün-
celer taşıyan, farklı çözümler savunan, 'uzlaşamaz'
olarak bilinen medya kuruluşları ve bu kuruluşların
çalışanlan bu kez aralarındaki her türlü görüş ayrı-
lığını, belki de daha önemlisi 'rekabet ve ratıng' ya-
nşını bir yana bırakarak ülke nüfusunun yüzde 6.8'ini
'ırkçılığa karşı eyleminde Radio 3'ü desteklemek'
için seferber etmeyi başarmışlardı. Gelen yüzlerce
çuval mektup aynı yılın nazıran ayında bir kamyon-
la Bonn'a taşınmış, Jeanne Kooymans'ın öncülük
ettiği bir grup Hollandalı aydın tarafından Alman hü-
kümetine teslim edilmişti. 'Solingen rantı'ru kapa-
bilmek için aynı tarihlerde Almanya'daki Türk sağ-
cıları, Türk solcularını; Türk solcuları, Türk sağcıla-
rını; Türk sağcı ve solcuları, kendi içlerindeki karşıt-
larını sopalarlarken Türklere karşı işlenen bu ırkçı ci-
nayete karşı Avrupa'daki en kapsamlı ve en etkili ey-
lemin miman olan Jeanne Kooymans ırk, ulus ayrı-
mı gözetmeksizin insanlığa karşı bir görevi yerine
getirmenin mutluluğunu yaşıyordu... Kimseden bir
beklentisi yoktu. Zaten kendisine kuru bir teşekkür
için de olsa bir telefon etmek ya da bir mektup yaz-
mak 'resmi' ya da 'sivil' hiçbir Türk'ün aklına gel-
memişti...
Geçenlerde, şimdi adını anımsayamadığım birte-
levizyon kanalında akşam haberlerinı izlerken kar-
şılaştığım bir haber, beıleğimde Jeanne Kooymans'ı
çağrıştırdı. Olay Türkiye'nin herhangi bir kentinde,
herhangi bir ilköğretim okulunun önünde geçiyor-
du. Okullardaki 'zorunlu bağış' soygunundan buna-
lan bir anne, Türkiye'de az rastlanan bir 'sivil cesa-
ret 'le çocuğunun okuduğu okulun önünde, hazırla-
dığı pankartlarla bu soygunu protesto ediyor, açtı-
ğı masada diğer anne ve babaları 'dayanışma ım-
zas/'na çağırıyordu. Şeslendiği insanlar ise tüm sin-
dirilmişlıkleri. ürkeklikleri, korkuları ve eziklikleri ile
o 'öfkeli anne'nin çağrılarına kulaklarını tıkıyorlar,
kaçıyorlar, onun gibi 'düşünmediklerini'. onun gibi
'olmadıklarını', onun eylemıni 'paylaşmadıklannı'
gösteren davranışlar sergiliyorlardı. Yaşamlannın
somut gerçekliğinde o 'öfkeli anne' ile benzer yaz-
gıları paylaşan kadın öğretmenler. 'olay büyüyecek'
korkusuyla masanın çevresindeki pankartları indir-
meye çahşıyorlardı. Bir avuç minik öğrencinin dışın-
da öğretmenler, veliler. sokaktan geçen yayalar ara-
sında o 'öfkeli kadına' karşı bir birlik oluşmuştu. Te-
levizyonda bu olayı yansıtan haberci dahil herkes
kadına karşıydı. Bir önceki akşam, o akşam ve er-
tesi akşam kapalı kapıların ardında, eş- dost ara-
sında, okullarda toplanan zorunlu bağışlara, 'ne de-
ğin karşı' olduklarını anlatmış ve anlatacak olan on-
ça insan. aralanndan çıkan, ortak sorunlannı dile ge-
tiren o insanın masası güvenlik güçleri tarafından kal-
dınlır. pankartları parçalanırken hiçbir tepki göster-
miyordu. Bu 'sivilcesaret' örneği karşısında eziliyor-
lar, o insanla dayanışarak, kendilerinı tutsaklaştıran
eziklik zincirini bir kez olsun parçalamayı deneye-
cekleri yerde, bu eyleme karşı çıkarak ezikliklerini
pekiştiriyorlardı. .
Oysa bir toplumun bireylerınin özbilinçli bir kim-
lik kazanmaları, bu kimliği geliştirmeleri ancak de-
netim ve baskı içermeyen toplumsal alanlar yarat-
makla mümkundü. Birey, kendi kimliğine zemin oluş-
turacak 'özgür' alanlan yine kendisi yaratacaktı. Ek-
rana en fazla kırk saniyelik bir haber olarak yansı-
yan bu olayda adını bilmediğim o 'öfkelikadın', on-
ca ödleğin kol gezdiği Türkiye'de toplumun bütü-
nünün özgürleşmesi için yaratılması zorunlu 'sivil'
alanlara uzanan yolda yürekli bir adım atmıştı. Onu
kutluyorum.
B U L M A C A SEDAT Y.İŞAYA\
SOLDAN
SAĞA:
1/ Güzel yazı
yazma sanatı.
2/ Meydana
gelme...
Emanet. 3/Sığ
sularda agır
vüklen taşımak
için kullanılan
altıdüztekne...
Gaıpten haber
verdığıne
manılan melek.
4/ lyı. güzel...
Pıston kolu. 5/
Maden \e ınşaat
ışçılerinın gndiğı
koruvucu başlık. 6/
Büyük delıklı kalbur...
Tavlada bir sayı. II
Kışıler arasında
gözetılen saygı sırası...
Karşı cınsten bınne ılgı
göstererek onun hoşuna
gıtme. gönlünü
kazanmavaçalışma. 8/
Eski dilde ufuklar...
Ekınlere zararlı bir böcek. 9/ Bir gınşıme \ a da ışletme>e
serekli malı olanakları saelama.
YUKARIDAN AŞAĞIVA:
1/ Manzume... Bir masal dagı. 2/ Alev... Tasavvuf
felsefesine bağlı olan kımse. 3/ Ortadoğu'da bir göl... ~Bî-
baht olanın bağına bir katresı düşmez — yerine dürr ü
güher yağsa semadan" (Zıya Paşa). 4/ L'ğraş... Hafif
şeylerden vapılmış. temelsız eğretı >apı. 5/ Mısırclakı
piramıtler. 6/ Uyma. boyun egme... Nazi partısının asken
polis örgütü. II Kâğıt ya da zarf üstüne basılmış ad ve
adres... Küçük ağıl. 8/ Hukuksal sonuç doguran bir suç
işlemiş kimse... Erkekördek. 9/ Ulusiararası Para Fonu'nun
simgesı... Cevlan.