14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 1998 CUMARTESİ HABERLER Antalya'da yanan kişiler • ANTALYA (Cumhuri>et) -Antalya'nın Tünektepe mevkiinde önceki akşam hır araçta yanmiş olarak bulunan ıki kişinin. Koç Grubu personelmden Yahya Can (28) ile Avça Tuncay (25) olduğu belırlendi. j Olayla ilgili Baran kod adh j bir kişi yakalandı. Tünektepe mevkiinde 07 CAN 11 plakalı araç önceki akşam teröristlerce çapraz ateşe tutulmuştu, PKK'lilerın düzenlediği saldın sonrası uçuruma vuvarlanan araçta iki kişinin kül olmuş cesedi bulunmuştu. Lokomotii ihalesi iptal • ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-TCDD Genel Müdürlüğü'nün 300 milyon dolarlık 60 adet elektrikfı ana hat lokomotıf ihalesi. GEC-Alstom firmasının teklifinin şartnameye aykırı bulunmas\ üzenne ıptal edildi. Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir'in ihalenin iptal edıldiğinm bildirilmesinın ardından. komisyonda görev vapan bürokratlara tepkı gösterdıği iddıa edildi. Akgül, KOSGEB başkanı • Haber Merkeâ - Küçük ve Orta Ölçeklı Sanayı Geliştirme \e Destekleme tdaresı Başkanlığı'na (KOSGEB) Prof.Dr. \zız Akgül atandı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'ın müşavın olan Akgül. 'Erez Planı" olarak bılınen 'Mükemmelliğe Doğru Yolculuk' sürecinde 'Toplam Kalite Yönetım Sıstemı" uygulamasının koordinatörlüğünü de yapıyor. Taksim'deki gözaltılar • İstanbul Haber Senisi- Taksım"de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları sırasında çıkan olaylarda gozaltına ahnan ve aralannda Clkede Gündem gazetesi muhabırlen Faruk Aktaş ıle Bülent Acar'ın da bulunduğu 26 kişi, dün çıkanldıkları İstanbul DGM'nin göre\sızlık kararı vermesi üzenne Beyoğlu Adliyesi'ne sevk edildi. Güneydoğu'da operasyon • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Divarbakır. Şırnak ve Tuncelı'de düzenlenen operasyonlarda 32 terörıst öldürüldü. Operasyonlarda 2 gü\enlik göre\ lisı de şehit oldu. Olağanüstü Hal Bölge Valıliği'nden yapılan açıklamaya göre. PK.K. örgütünden kaçan 3 kişi. Tunceli merkez ve Şırnak'ın Silopı ilçesınde gii\ enlık güçlerıne teslim oldu. Felsefe olimpiyatı • İstanbul Haber Sen isi - Liselerara.M 2. Türkıye Felsefe Olımpıvatı sonunda birinci \e ikincı sıraya yerleşen İstanbul Saint Benoit Lisesi ögTencisi Hakan Yücefer ve Ankara Tevfik Fikret Lisesi öğrencisı Ce\at Yıldınm. 23-26 Nisan arasında Romanya'nın Braşov kentinde düzenlenecek Uluslararası Felsefe Olimpiyatı'nda Türkiye'yı temsil edecek. Geçen yılki uluslararası felsefe olimpiyatında Türkive'yi temsil eden A\usturya Lisesi öğrencisi Anıl Zenginoğlu 5. olmuştu. İstanbul trafiği • İstanbul Haber Servisi - tstanbul Ticaret Odası (İTO). İstanbul Valilığı'nın ıstegı üzerine trafik sorununa acıl çözümler bulmak amacıyla bir çahşma başlattı. tTO'dan yapılan yazılı açıklamada. 'Trafikte Acil Eylem Planı' adıyla başlattıkları çalışma kapsamında. karavollarına altematif olabilecek deniz \e demiryolu ulaşım olanaklarının değerlendirilmesı. şehir içinde me\cut karayollannın eksikliklerinın ve önemlı kaza noktalarının tespiti. trafik yoğunluğunun rahatlatılması \e me\cut toplu taşım araçlarının daha \erimhkulanılması konusunda yenı altyapı gerektirmeyen kısa \e orta vadeli çözüm önerileri getinlmeye çalışılacağı belirtildı. Devlet birimlerince derlenen bilgilerde Gülen'in İslam liderliğini sağlamak için ABD'de de kulis yaptığma dikkat çekildi 4 Güleırmhedefi eriat devleti kurmak'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Dev- letin istihbarat \e güvenlik birimlerince derlenen bilgilerde. Fethullah Gülen'in hedefinin uzun vadede "laik. demokratik cumhuriyeti yıkarak yerine şeriat devleti kurmak'" olduğu belirtildı. Nurculuğun kurucusu Said-J Nursi'nin yazılı bir vasi- yeti>le faaliyetlerini devraldığı kaydedi- len Gülen'in "devletinkurumlannıtahrik etmeden onlara sızmayı. yavaş ama istik- rariı. sağlam adımlarla şeriat devleti hede- fine ilerlemeyi ilke edindiğj" bildirildi. Cumhuriyet'in.de\ietingü\enlikve is- tihbarat birimlerinden derlediği bilgilere göre. Fethullah Gülen \e önderi oldu|u cemaatın e\ lemi, girışimleri; kısa, orta ve uzun vadede hedefleri özetle şöyle: Özgeçmişl 1970 yılında lzmir'de Nurculuk faali- yetlennin programlannı hazırlamış ve toplantılardaki eğitım çalışmalannı idare etmiştir. Ocak ayında İzmir Îmam-Hatip ve İlahiyata Öğrenci Yetiştirme Derne- ğı'nde Nurculuk faaliyeti yürüttüğü ge- rekçesi ile ihraç edılmiştir. Aynı yıl Nur- culuk faaliyetlerinde bulunmaktan İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından ifa- desi alınmış ve hakkında dava açılarak vaaz vermesi yasaklanmıştır. 1972 yılın- da Erzurum'a giderek bu ildeki Nurcu li- derlerle görüşmelerdebulunmuştur. 1980 Nısan ayında lzmir'de "Huruç Harekâtı (Atüun Harekâtı)" adı altında bir çalışma başlatma kararı almıştır. Bu çerçevede yaptığı konuşmalarda "harekâtın başan- >a ulaşması için yurt çapında orta ve yük- seköğrenim öğrencileri için yurt binalan açılması, kendifıkirleri doğrultusunda ki- tap ve dergilerin yayımının gerçekleştiril- mesi \e öğretmenlerin kazaıulması gerek- tiğini" ifade etmiştir. 1986 ytlında güven- lik güçleri tarafından yakalanmış, ancak üst düzeyde yapılan girişimler sonucun- da ayn\ gün serbest bırakılmıştır. Anaya- sa Mahkemesi'nin türban yasasını iptal etmesinin ardından çıkan olaylar üzerine yaptığı açıklamalarda bu tür olayları tas- vip etmediğini ve desteklemediğini ifade ederek. toplumsal olaylara katılmaktan kaçınılması gerektiğini belirtmiştir. 10 Ekim 1995 tarihinde ordudaki dar- be hazırlığı ile ilgili yaptığı konuşma. DGM tarafından incelemeye ahnmıştır. 18 Ekim 1995 tarihinde bahse konu ko- nuşmada suç unsuru bulunmadığı gerek- çesi ile ifadesinin alınmasmın ardından serbest bırakılmıştır. Kullandığı takma isimler: *M. Fethullah Gülen, M. Abdül- fettah Şahin. M. Fethullah Dahbak, M. Abdülhav Nasih ve Enver Aydın." Amaç, demokrasiyi tahrip etmek Türk aydınının halktan kopukluğunu çok iyi değerlendıren bu kişi. ılımlı bir görünüm içerisinde \ atandaşın din ve vic- dan hürnyetini istismar ederek cumhuri- yete itirazını üstü örtülü olarak ortaya koymakta. milli menfaatlan. şahsi menfa- atlanna dönüştürerek demokrasiyi tahrip etmektedir. 'İslam şeriattır': Bazı konuşmalannda. Atatürkün dinin gereğini ısrarla vurgu- ladığını. Necmettin Erbakan'ın imam-ha- tiplenn açılmasında imzası olmayan tek başbakan olduğunu. 8 yıllık kesintisiz eği- time karşı çıkaeak kimsenin olmadığını belirterek. şu görüşleri dile getirmiştir: •*Vesveseye esas teşkil edeeek hususlann doğmaması için be\in yıkanmasının lüzu- nıuna inanıyorum. Bu mevzuda insanlar şartlandınlmah. Okul açmamdaki amaç, OsmanlTnın kılıçla girdiğj topraklara ka- lemle girmek. Bana bir gün değirmenin suyunun nereden geldiğini sordular. Ben de miDi mücadeledegeldiği yerden dedim, Asya'daki okullan milletimiz Tınanse edi- yor. Türk askeri dinsiz değildir. ordu tah- rik edilmemeli. çünkü milletin içinden çı- kan müessese. millete karşı olamaz. Ceza- \ir'de ga>et demokratik yollarda iktidara yürüyoriardı. Birilerinin bu manada de- mokrasiy e tahammülleri yoktu, güçle mü- dahale ettiler. Aynı şeylerin Türkiye'de de olabileceği gerekçesiyle çok endişeli gün- ler yaşıyorum. Beni se>ip sayan insanlara da şu yokta reylerinizi kullanın dememde bir mahzur ulnıasa gerek. İslam aynı za- manda şeriattır." İslamiveti. Türklük bilincivle vürütme yon: Gülen ve grubu yurtiçi ve yurtdışın- da. hiç de küçümsenmeyecek de\ bir or- ganizasyon kurmav ı başarmıştır ve bu or- ganizasyon manfetivle gelişmesini hızla sürdürmektedir. Gülen \ e grubunun uygulamalan \ e et- kınlikleri hakkında elde yeterli sayılabı- lecek bılgi olrnasına rağmen. böyle büyük bir organizasyonu gerçekleştiren teşkilat ve yapısı hakkında yeterli bilgi bulunma- maktadır. trticai faaliyetlere karşı önem- li engellerden biri olan TCK'nin 163. maddesinin kaldınlmasıyla dinci kesime hareket serbestisi saglanmıştır. Yasal boşluğun giderilmesi için gerek- Örgütlenmenin temeli okullar Fethullah Gülen de>raldığı misyonun başansını. orta ve yüksekögre- nim öğrencileriiçin>urtbinalan açılması,kendifıkirleri doğrultusunda kitap >e dergilerin yayımının gerçekleştirilmesi ve öğretmenlerin kazamlmasında görüyor. Örgütlenmesini bu temelde gerçekleştiriyor. amacı: Gülen, genellikle Erbakan \e RP ile bir uyuşmazlık içinde bulundu. Seçim- lerde RP'yi desteklemedi. Gülen'in; lsla- miyeti. Türklük bilincivle vürütme strate- jisi ile RP'nin "'ümmetaıüayışı'* ikı cema- at arasındaki anlaşmazlığın temelini oluş- turmuştur. Özellikle toplumun her kesimini ku- caklay ıcı yaklaşımlan nedeniyle. dini mo- tifli terör örgütlen ve radikal dinci kesim- ler tarafından çok büyük eleştin ve hara- ketlere maruz kalan Gülen. bu kesimler tarafından demokratik ve laik Türkiye Cumhunyeti Devletı'nin savunuculuğunu yapmakla suçlanmıştır. Küçümsenmeyecek de\ bir organizas- lı yasal düzenlemenın vapılması. gelecek- te irticai faaliyetlerle mücadele için haya- ti bir önem arz etmektedir. SakJ-Nursi'ninyazılı\asiyeti: Fethullah Gülen. kısa vadede: Türkiye'de herkesin dini yaşantı içinde olmasını. uzun vade- de bir din devleti kurmayı hedeflemiştır. 10 Kasım 1938 tarihinde dogmuş olma- sma rağmen sadece 1938 yılını söylemek- tedir. Saıd-i Niursi'ninvazılıbir\asıyetiy- le onun faaliyetlerini deualdığı söylen- mektedir. "Yüzyüze" görüşme şöntemi- ni kullanarak muhatap olduğu kişileri et- kilemektedir. Mahatma Gandi'nin da%- ranışlarından esinlendiği söylenebılir. De\ let politikalan ile çelişmemeye özen göstermesine rağmen. Yunan hükümeti- nin desteklediği müftü ile işbirliği yap- mıştır. Kravat takma^arak çevresine belir- li bir mesaj vermektedir. Dünya Müslümanlığının liderliği 9 Şubat'ta Vatikan'da Papa'yla yaptığı görüşmede. iki tarafın da "dinlerarasıdi- yaloğun sürdürülerek insanlar arasında düşmanük yerine sevgi bağı oluşturulma- sı görüşünün dile getirildiği'' bildirildi. Gülen'in "dinler arası diyalog" misyonu çerçevesinde gerçekleştirdiği buluşma, Ortodoks Fener Rum Patriği Bartoieme- os ile başlay an, ABD Katolik cemaatinin lideri Cardinal John O'Connor ile devam eden bir görüşme dizisinin sonuncusunu teşkil etmektedir. Dinler arası diyalog kur- manın amaçlandığının belirtilmesine rağ- men zamanlama açısından her görüşme. dikkat çeken bir mahiyet arz etmektedir. Selanik'te Türk okuluna karşıhk ruh- ban kulisi: Ekümenlik statüsü ve bu çer- çevede ziyaret ve gezileri tartışılan Fener Rum Patriği ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın 3. kuruluş yıldönümü nedeniy- le yapılan görüşmede Selanik'te bir Türk okulunun açılması karşılığında, Gülen'in Heybeliada'da ruhban okulunun açılması yönünde girişimde bulunması sözü ver- mesi ve ardından "DışişleriBakanlığı'nca bu yönde olumlu bir görüşün MGK gün- demine getirilmesU ilginç bir tesadüP oluşturmaktadır. ABD'de islam liderliği kulisi Eylül I997'deanidenşekerhastalığı ne- deniyle sağlık kontrolünden geçmek üze- re ABD'ye gıden Gülen'in. üç ayı aşkın bir süre bu ülkede kalması ve bu arada K.ardınal John O'Connor ile görüşmesi, sağlıktan ziyade lobi ve kulis faaliyetle- rine ağırlık verdiğini göstermektedir. RP'nin kapatılmasmın gündemde olduğu bu dönemde, cemaatinin de yasal takiba- ta uğrayacağından çekitten Gülen'in. sağ- hk kontrolü bahanesiyle yurtdışına çıktı- ğı, kuvvetle muhtemeldir. Cumhurivet kurumlanyla çatışmaya giren REFAH- YOL iktidannın ibretle izlendiği dönem- de. Gülen'in kardinal tarafından "üımlı İslaırTın simgesi olduğunun belirtilerek "Siz bir ümit vaat ediyorsunuz" ifadele- riyle karşılanması. cemaatinin yayılması ve rahathkla faaliyetlerini yürütmesi için istisnasız herkesle ve her kurumla ortak- lık yapacağından şüphe duyulmayan Gü- len'in, ABD'deki lobiler tarafından "dün- ya Müslümanlannın lideri" olarak kamu- oyuna empoze edilme faaliyetlerinin ilki- ni oluşturmaktadır. Devleti zlrveden fetlh Basında çıkan haberlerde u Gülen'in,ts- lanı dünvBSindan bu seviyede ilgi gören ilk kişi olduğu ve Hıristiyan \e Yahudi cema- ati liderleriyle yakın diyaloğunun bulun- duğunun" belirtilmesi dikkat çekmekte- dir. Devletin kurumlannı tahrik etmeden onlara sızmayı, yavaş ama istikrarh. sağ- lam adımlarla şeriat devleti hedefine iler- lemeyi ilke edinen Fethullahçıların. za- manı geldiğinde ağırhklannı koyacakları dev let kurumlarını zirveden fethetme \ e göz boyama oyunlannın birisi de her se- ne geleneksel olarak dağıttıklan "uzlaşma Ödülü"dür. Ödül, kendisini ve cemaatini toplumun her kesimini kucaklayan bir ni- telikte olduğunu belirtmesi bakımından devletin üstünde bir statüde göstermeyi amaçlayan bir oyunun sahnelenmesi ola- rak değerlendirilmektedir. SÜRECEK NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(îî raksnet.com iki sosyal demokrat partinin liderleri, birkaç gündür endişe- li açıklamalar yapıyorlar. DSP liderinin açıklamasını gazeteler, "Ecevit'ten sert mesaj" başlı- ğıyla verdiler. Baykal'ınki ise "darbe uyansı" olarak algılan- mıştı. İki sosyal demokrat lider, bu konuşmaların içinde birbir- lerme çatmayı ihmal etmeseler de ortak bir duyarlığı dile geti- riyor, ortak birtepki gösteriyor- lar. Ecevit "Din istismarıyla na- sıl mücadele edileceğini belir- lemek siyasi otoritenin görevi- dir" derken Baykal, "Benim en çok eleştirdiğim bu hükümet bile ara rejimden iyidir. Asker güdümünde kurulacak bir tek- nokrat hükümet, Türkiye'nin sorunlannı daha da ağıriaştınr" diyor. Ecevit irtica ile mücade- lenin demokrasi içinde yürütül- mesinden yana: "Eğer rejimi- miz demokrasiyse, yolu budur. Yani kılıçla çözülmeye çalışıldı da ne oldu? 12 Mart ve 72 Ey- lül dönemlerinde partilerin ver- Baykal, Ardından Ecevit... mediği tavizler verildi." Ecevit, şeriatla mücadelede askeri çevrelerden gelen sert- lik yanlısı eğilimi benimseme- diğini açıkça dile getiriyor. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbe- lerini anımsatarak, bu tür giri- şimlerin geçmişte ne büyük za- rariar verdiğini de vurgulamayı gerekli görüyor. Baykal'ın tavrı da farklı değil. "Türkiye ara rejim arayışlarını zihninden söküp atmalıdır. Tür- kiye'de, millet iradesi demok- rasi içinde laikliğe sahip çıka- eak güce sahiptir. Onların elini kolunu tutmayın. Bırakın, en- gel olmayın yeter. 12 Mart as- keri muhtırasının yıldönümün- deyiz. Umarım bu kez sadece bir tereddüt aşamasında kalır. Kimse Türkiye'de laik demok- ratik cumhuriyetin demokrasi kurallan işlediğinde tehdit edi- leceğini düşünmemeli. De- mokrasiye de laik cumhuriyete de sahip çıkaeak yeter ağırlık- ta siyasal, toplumsal güç var. Onlan başkalanyla bir sayma- yın, bırakın, engel olmayın ye- ter." Baykal'ın, ardından Ecevit'in yayımladığı mesajlar, ciddi bir sıkıntının olduğunu ortaya ko- yuyor. Baykal, "Asker güdü- münde kurulacak bir teknokrat hükümet, Türkiye'nin sorunla- rını daha da ağıriaştınr" diyor. Yani açıktan bir ara rejim hükü- metinden söz ediyor. Ecevit ise 12 Mart ve 12 Eylül'de olanla- ra dikkat çekiyor ve zor yoluy- la, müdahale yoluyla şeriatın yenilemeyeceği uyansında bu- lunuyor. İki sosyal-demokrat lider. si- yasi yaşama yapılan ve yapıl- ması düşünülen asker müda- halelerinden söz ediyorlar ve bu konudaki rahatsızlıklannı di- le getiriyorlar. Süleyman De- mirel'in ise bu gelişmeler kar- şısında yaptığı açıklamalar "Araziye uydu" şeklinde yo- rumlanıyor. Demirel, Baykal'ın uyarıları üzerine şunları söyle- mişti: "Devletin silahlı gücü, demokrasiyi tehdit ediyormuş gibı ifadelere hak vermiyo- rum... Bir taraftanimajımızıdü- zeltmeye çalışırken, bir taraf- tan da Türkiye'yi 'darbeler ül- kesi' diye resmetmeye kimse- nin hakkı yok." İki sosyal demokrat lider, or- tada fol yok, yumurta yokken mi bu endişeleri dile getiriyor- lar? Yoksa ciddi bir durumla mı yüz yüzeyiz? Görüldüğü kada- nyla "şeriatla mücadele"^ konu- sunda hükümetle asker arasın- da nasıl davranılacağı konu- sunda ciddi görüş ayrılıklan or- taya çıktı. Ecevit'in açıklama- sından bu çok net şekilde gö- rülüyor. İki sosyal demokrat liderin di- ğer sağcı liderierden daha du- yariı olması çok doğal değil mi? (ki askeri darbe de solu hedef alıp ırkçıhğı ve siyasi Islamı güç- lendirmedi mi? Bugün devletin her yanını saran ülkücü kadro- laşma askeri darbelerin eseri değil mi? 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri tam anlamıyla aşırı sağcı bir yapılanma yarat- tı. Çünkü baskıcı ve statükocu bir yapılanma Türkiye'de ancak sağcılara dayanarak yapılabilir. 12 Mart ve 12 Eylül cuntala- n, "Atatürk ilke ve inkılapları- nı korumak, irticayla mücade- le etmek" gerekçelerini öne sürmüşlerdi. Baykal ye Ecevit, "Acaba yine mi?" diyorlar. Kay- gılarını dile getiriyorlar. Türkiye bir ara rejimin eşiğinde mi de- ğil mi? Bu tartışma bir yana, pariamenter sistemin içinden a çıkılmaz sıkıntılarla dolu kritik bir dönemden geçtiği bir ger- çek. Baykal ve Ecevit, herkesi uyaran önemli açıklamalar ya- pıyorlar. Onlara kulak ver- meliyiz. CUMARTESİ ATAOL BEHRAMOĞLU Cinsel Dürtünün Yön Değiştirmesi Bu haftakı yazımın konusu, gazetemizin 7.3.'98 tarihli "Bilım-Teknik" ekinin "beyin araştırmalan" bölümünde Turgut Gürer imzasıyla yayımlanan bir yazı olacak. 'Talih Köksal'm Bıldırcınlan ve Cinsel Davranışlar'' başlıklı yazısında yazar, kanımca çok önemli ve önemi gittikçe daha da anlaşılacak bir araştırmanın sonuçlarını aktarıyor. Yazıdan, Boğa- ziçi Üniversitesı Psikoloji Bölümü'nde görevli Dr. Falih Köksal ve araştırma topluluğunun üç yıldır "cinsel davranış sistemleri" konusunda araştırma yaptıklannı, bu amaçla "bıidırcm" davranışlan üze- rinde çalıştıklannı öğreniyoruz. Dr. Köksal ve araş- tırma topluluğunun vardığı çok önemli bir sonuç, ha- yatta kalmamızı sağlayan (yeme, içme, savunma vb) davranış sistemleriyle. gen aktanmına ilişkin bir davranış sistemi olan "cinsel davranış sistemi"r\\r\ birbirierinden farklı biçımde çalıştığı... Bıldırcınlar üzerinde sürdürülen araştırmanın işleyişi özetle şöy- le: "Şartlı refleks" diye bilinen koşullanma deney- lerinin öncüsü İvan Pavlov'un yöntemi uygulana- rak, laboratuvarortamındaönceani ışık, hemen ar- dından yiyecek verilen kuşlar, bir süre sonra ışık yandığında yiyecek verilmese de yine ışığa doğru yaklaşmayı sürdürüyorlar. Fakat ışık uyansı uzun bir süre tek başına verıldiğinde etkisini yitiriyor. "Bilim- Teknik" ekinde yayımlanan yazıdaki cümlelerte: "Su sonuçtan da anlaşılacağı gibi hayatta kalmayı sağ- layan davranış sistemlerinde, beyin düzeyinde ge- ri bes/eme (feed back) ve düzeltme (correction) sis- temleri bulunuyor. Işık uyansı, tek başına yemek anlamını taşımıyorsa, organizmanın hayatta kalma- sına hiçbir katkıda bulunmuyor; dolayısıyla hayvan ışığa ilgi göstermiyor." Buraya kadar olup bitenler, Pavlov'un köpekler üzerindeki deneylerinin ve vardığı sonuçlann aynı- sı. Zaten bu ilk aşamanın "kontrol amacı" taşıdığı belirtiliyor. Dr. Köksal ve araştırma topluluğunun katkısı (katkıdan da öte, çok önemli buluşu) asıl bundan sonra klasık koşullanma deneyinin bu kez "cinsel davranış sistemi "ne ilişkin uygulanıştyla baş- lıyor... Kuşlara önce. tek başına cinsel davranışa yöneltmeyecek bir maket gösteriliyor. Yaklaşık otuz saniye sonra kafesin içinde bir kapak açılarak dişi kuş ortaya çıkıyor. Aynı işlem yaklaşık bir ay yine- lendikten sonra. bu maketin "dişi kuş" anlamına geldigini öğrenen (buna koşullanan) erkek bıldırcın, "yaklaşma" davranışı, hatta bazılan doğrudan ma- ketin kendisine cinsel davranış gösteriyor... Buraya kadar olanlar da "klasik koşullanma" aşa- malanna uygun gelişmeler sayılabilir. Bundan son- • rası ise oldukça düşündürücü ve çarpıcı gözlemler içeriyor. Yine "Bilim-Teknik"te yayımlanan yazıdaki cümlelerle: "Ancak -dişi kuş anlamını taşıyan- ma- ket, dişi kuştan bağımsız olarak tek başına göste- rildiğinde, 'cinselbilgi' içeriğiniyitirmiyor. Üçaybo- yunca maket tek başına gösterilse bile, bir grup bıldırcın yine de üremeye yönelik hiçbir değer ta- şımayan bu makete cinsel davranış gösteriyor, ger- çek bir dişi kuşun ise onlar için değeri kalniıyof... 1 Deneyin sonucundan anlaşılacağı gibi, cinsel da\<r, ranış sisteminin beyin düzeyinde 'düzeltme siste- mi' bulunmuyor..." • • • Dr. Köksal, ulaştıklan sonuçlann, Freud'un "Cin- sel dürtünün objesi değişebilir" savını destekledi- ğini belirtmekte. Bu. ünlü "yüceltim" kavramı olsa gerek. Freud'un savına göre cinsel dürtünün ama- cı, başka ve -kültürel- bir amaçla değişebilir... Fre- ud öğretisinden yola çıkan, ancak daha sonra Fre- ud'a karşıt sonuçlara ulaşan WHhelm Reich ise başta "Bedensel Boşalmanın Işlevi" olmak üzere yapıtlannda, doğal doyuma ulaşmayan cinsel dür- tünün kişisel ve toplumsal hastalıklara yol açtığını belirtiyor... Kullanacağım sözcük bilimsel soğukkanlıhkla be(- ki bağdaşmayacak, fakat erkek bıldırcınlann make- te koşullanmalan ve giderek gerçek bir dişi kuşun onlar için değerinin kalmaması, bana "trajik" görün- dü. Bıldırcınlar üzennde yapılan deneyin insana uy- gulanmasıyla varılabilecek sonuçlar ise sanıyorum ki Freud'un "yüceltim" savından çok Reich'ın so- nuçlarına yakın olacaktır... • • • Sapkınlıklar, küskünlükler, davranış bozukluklany- la dolu çağdaş ınsan topluluklarındaki mutsuzlu- ğun kaynağının irdelenmesinde, çözümler aranma- sında, toplumsal bilimlerin yanında bir süre gölge- de kalan doğal bilimlerin ağırlığı giderek artıyor... Bo- ğaziçi Üniversitesı laboratuvarında bıldırcınlar üze- rinde yapılan deneyler sonucunda "cinsel davranış sistemi "nin beyin düzeyinde "düzeltme sistemi"ne sahip olmadığınm görülmesi, cinsel baskılar ya da yanlış cinsel koşullandırmalann nasıl geri dönül- mezce hasta bireyler ve böyle bireylerin oluşturdu- ğu hasta toplumlar yaratabileceğini yeterince açık- lıkla gösteriyor... CHP'li Onur Kumbaracıbası 6 Fethııflah Gülen Ecevit'i kandırımş' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Bülent Ece- vit'in Fethullah Gülen \e okullarını savunmasına CHPtepkigösterdi.CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbası. "Sayın Ecevit. Tansıı Ha- nım'ın genel başkanımızı kandırdığını söylüyordu. Ö>leanlaşılıyor İo, Fethul- lah Gülen, btâm kesinı si- ze oy \eriyor. diye onlan kandırmış" dedi. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin de hükumeti "irti- canın verimli tartalann- dan hasat toplamakla" suçlayarak. "Ecevitsuçüs- tü \akalanmıştır. Türki- ye'de irticanın >aygınlaş- masına çanak tutmakta- dır" diye konuştu. Gülen'e karşı "sıcak" tavrı bilinen Ecevifın bu yaklaşımı geçmişte parti- sinde de tepkı yaratmıştı. Onur Kumbaracıbası. "D- SP vönetiminin durumu acıklı. Fethullah Gülen'in. bizim kesim sizeo> veriyor, sözüne kapılmış görünü- yoriar. Bu ha> al. oradan o> alıvorlarsa demek ki Tür- kive'de sol kalmamıs. Kan- dınlmışlar" dedi. Ece- v it'in. "Baatarikatlariyi- dir" açıklamasına dikkat çeken Kumbaracıbası, " Yakınlaşmanın başlangı- cında bu beyanat >ardı. Atatürk bütün tarikatlan kapatü. demek ki. DSP yö- netimine göre yanûmış" diye konuştu. Kumbaracı- bası. "birşeriatçıtarikabn bu kadar savunulmasını akıllannın alnıadığınr vurgularken de. "Birçok atamalarda bu tarikatın etkili olduğunu söylemiş- tim. İşte, ortaya çıkıyor" dedi. Öte yandan Adnan Kes- kın. Gülen'in Vatikan zi- \ areti konusunda Dışişle- ri Bakanı İsmail Cem'in vanıtlaması istemiyle so- ru önergesi verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle