Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MART 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Şahbazov'un
muayenehanesine
miihüp
• İstanbul Haber Senisi -
Biyoenerji ve iğne tedavisi
yoluyla hastalara şifa
dağıttığını öne süren ve bazı
basın yayın organlannda adı
"mucıze doktor" olarak
anılan Azerbaycanlı Baba
Şahbazov'un Bakırköy'deki
muayenehanesi, sağlık
ekipleri tarafından dün ikinci
kezmühürlendi.
Özürlülerin
istihdamı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Sosyal
Hizmetlerden sorumlu
De\ let Bakanı Hasan
Gemici. Türkiye'de yaklaşık
7.5 milyon özürlü yurttaş
bulunduğunu beiirterek her
geçen gün bu saymm
arttığını söyledi. Türkiye'nin
temel sorunlarından birinin
özürlü bireyler ve aileler
olduğunu kayden Gemici,
özürlülerin istihdamına
ağırlık verilmesi gerektiğini
belırttı.
Karatepe'ye ret
• ANKARA (Cumhurnet
Bürosu)-Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı.
Danıştay tarafından Kayseri
Büyükşehır Beledıye
Başkanlığı görevi düşürülen
Şükrü Karatepe'nin. 1 yıl
hapis ve 420 bın lıra para
cezasına ılişkin hükmün
onanmasına yönelik yaptığı
tashıhi karar(karar
düzeltme) istemini reddetti.
Polisin tavrı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP İstanbul
Milletvekili Mehmet
Sevigen. tçişleri Bakanı
Murat Başesgioğlu'na bir
mektup göndererek son
günlerde polisin. toplumsal
olaylardaki tutumuna dikkat
çekerek. "Politize olmuş
polislere karşı hıçbir
mü&amahaya yer vermeyecek
zihniyet değişikliğinin
yapılmasına büyük ihtiyaç
vardır" görüşünü savundu.
Ziyapet iptali
saşırttı
I BQ>N (AA),- Almanya.
<ÇaJışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Nami
Çağan'ın, Bonn ziyaretini
iptal etmesine "anlam
veremedi." Almanya
Çalışma Bakanlığı, dün
akşam yaptığı yazılı basın
açıklamasında, Çalışma
Bakanı Norbert Blüm
tarafından. 18 Mart'ta Türk
bakanın onuruna resmi öğle
yemeği verilmesinin ve
daha sonra iki bakan
arasında görüş alışverişinde
bulunulmasının
planlandıgını hatırlattı.
Türk Kadınlar
Birliği
tstanbul Haber Senisi -
Türk Kadınlar Birliği
tarafından yapılan yazılı
açıklamadâ. 1997-98
çalışma programı
kapsamında yapılan
"Kamuoyu bilinçlendirme"
çalışmalannın "Bilinçli
toplum. saglıkh yaşam ve
hijyen" başlığı altında
devam ettirildiği belirtildi.
Bahçeköy'de
yıkım
• tstanbul Haber Servisi -
San>er Bahçeköy'de. SlT
alanına kaçak olarak yapılan
inşaat halindeki 14 bina,
Bahçeköy Belediyesi ekipleri
tarafından vıkıldı.
CHP Genel Başkanı, 12 Mart'ın yıldönümünde sandığın üstünde güç olmadığmı söyledi
Baykal daıı rejim uyardarı
Tek güç sandık Panisinin grup
toplantısında rejime yönelik kaygılannı dile
getiren Deniz Baykal, rejim tartışmalan
başlatıldığını söyleyerek, "Milletin sandığı
yerine başka güç ikame edilemez" dedi.
Mart Sendromu Baykal, hükümetin, bazı
çevrelerde hayal kınklığı yarattığını ileri
sürerek şöyle konuştu: Tarihi bir sıkışıkhk
dönemine girildiği tartışmalan var. Umanm
bunlar sadece mart sendromu olarak kalır.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Genel Başkanı Deniz BaykaJ; 12
Mart"ınyıldönümüyaklaşırkenbazı çev-
relerde yine ara rejim tartışmalannın baş-
latıldığını anımsatarak uyanlarda bulun-
du.
Baykal. " Kimsenin milletin sandığı ye-
rine başka bir gücii ikame etmeye hakkı
yoktur. Tarihi bir sıkışıkhk dönemine gi-
rildiği tartışmalan var. Bu tarüşmalann
hep sosyal demokrasinin yükseldiği dö-
nemlere rastlaması dikkat çekici" dedi.
Türkiye'nin sorunlannı ara rejim arayış-
lanyla çözemeyeceğini vurgulayan Bay-
kal. "Bunlar, umanm sadece mart send-
romu olmanın ötesinde bir anlam taşı-
mayacaktır'" diye konuştu.
CHP lideri Baykal. partisinin grup top-
lantısında yaptığı konuşmada. tütün fi-
yatlan konusunda hükümeti eleştirdi.
Hükümetin açıklanan fiyatlarla "Ne
İsa'ya ne de Musa'ya yarandığınr belir-
ten Baykal, "Fiyatlar ekonomik gerçek-
lerin altında. Aynca hükümetin enflas-
yonla mücadele politikası açısmdan da
bir tutarulık arzetmiyor" dedi. Baykal,
öğretmen maaşına yüzde 18'lik ek zam
getiren tasarının hızla yasalaşması için
hükümeti zorlayacaklannı da bildirdi.
CHP lideri. konuşmasının "Bugün 10
Mart, 12 Mart muhtırasının yıldönümü
sayüabilir. 27 yıl önce demokratik rejim
kesintiye uğradı" diye başladığı bölü-
DSP, Deniz Baykal'ı suçluyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DSP Genel"
Sekreteri Zeki Sezer. DYP
Genel Başkanı Tansu ÇiUer
hakkındaki soruşturma önergelerinin
seçim pazarlığı nedeniyle bekletilmesini
değerlendirirken -Çiller ile Baykal kol
kola beürli kesimleri seçim psikozuna
sokmaya çahşmaktadırİar. Beüi ki
Ba\ kal'ın başbakaniık hayalleri
depreşmiştir" dedi.
Sezer. dün yaptığı yazılı açıklamadâ.
"CHP lideri Bay kal'ın zor dönemlerde
efini taşuı alüna sokmadığuu, ancak
FP'den
seçim
çağrısı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Fazilet Partısi (FP) Ge-
nel Başkanı Ismail Alptekin,
son zamanlarda açıklanan bazı
anketlerin ANAP'ı birinci par-
ti gösterdiğine dikkat çekerek
"ANAPiçin bırakın birinci par-
ti ofanayı barajı ssmak bile ba-
şan olur. Madem ki ANAP bi-
rinci parti. FP de yeni kuruldu.
Ne duruyorsunuz. haydi buyrun
seçime*
1
dedi.
Ismail Alptekin türban tartış-
malanna değinirken de "dışgö-
rünüş ve şeldlcilikle uğraşma-
nın husumetiere yol açacağuu"
savundu.
Dış politika eleştirisi
Ismail Alptekin. FP grup top-
lantısında yaptığı konuşmada
hükümetin izlediği dış politika-
nınTürkiye'yi zor durumda bı-
raktığını savunarak Başbakan
Mesut Yılmaz'ın Almanya ile
ilgili açıklamalarını eleştirdi.
Bu açıklamanın Almanya ile
ilişkileri kopma noktasına ge-
tirdiğini öne süren Alptekin.
"Başbakanın dış politika konu-
sunda böv lesine ciddivetsiz açık-
lamalar yapması doğru değil.
Siyasette ciddi>et insanlaruı yüz
ifadelerinin ciddi görünmesiyle
defiL konuşmalanndaki tutar-
hlıkla olur" dedi.
Alptekin, bazı peşin hüküm-
lere rağmen FP'nin siyasette
yeni bir dönem başlattığını sa-
vundu. Alptekin, türban tartış-
malannı anımsatarak Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel ve
Başbakan Yardımcısı Bülent
Ecevit'in "sorunun ikna yoluy-
la çözümünden > ana olduklarT
yönünde açıklamalar yaptıkla-
nnı anamsattı.
bugünlerde eski ortağı Çiller'in teşvikiyle
kendi başbakanlığmda bir azınlık
bükümetiyle erken seçime gidilmesi
bayallerini kurduğunu" söyledi. Çiller ile
Baykal'ın bunahm stratejisi izlediğini
savunan Sezer, bunu "aymazhk" olarak
niteledi.
Sezer. sözlerini şöyle sürdürdü:
"İktidarlan döneminde hiçbir sorunu
çözemevenlerin. Refah iktidannın yohınu
açanlann bugün >apılan olumlu
çalışmalara karşı kıskançhklan
aniaşıiabilir. Fakat eski ortağı ve iktidara
taşuımasına nedeo olduğu partSerin
desteği ile de olsa, ancak yüzde 10'u temsil
eden bir partinin hükümcte, üstelik
seçime endeksli bir azınhk hükümetine
talip olmasını anlamakta zoriuk
çekiyoruz. DSP'nin gündeminde seçim
degü, icraat vardır."
Sezer, CHP yöneticilerinin türban
tartışmalanyla ilgili tavırlarını da
" Ydlardır DSP'nin laiklikle inançlara
saygıyı bağdaştırmasını
benimsemeyenlerin, kapatılan RP fle
birlikte laik - laiklik karşıtlığı bölünmesine
çanak tutmalannı anlamakta
zortanıyoruz'' diye eleştirdi.
DüZYAZII ORHAN BtRGİT
münde bazı uyanlarda bulundu. 27 yıl
sonra tekrar ara rejim tartışmalannın
gündemde ağırlıklı yer tutmasının üzü-
cü oldugunu vurgulayan Baykal, sorun-
lann çözümünde ulusal iradenin önemi-
ne dikkat çekti. Baykal. "Herkesin so-
nunda gelip geçeceği yer milletin sandığı-
dır. Kimsenin milletin sandığı yerine baş-
ka bir gücü ikame ermeye hakkı yoktur"
dedi. Toplumun anayasal rejime karşı
tehditler söz konusu olduğunda gerekli
tepkiyi gösterdiğini bildi-
ren Baykal. sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Çeşitli çevrelerde hü-
kümete ilişkin bir haya] kı-
nklığnun kendisini göster-
meye başladığını biliyo-
rum. Farklı arayışlar dile
getiriliyor. Demokrasi için-
de ortaya çıkabilecek
olumsuzluklan yine de-
mokrasi içinde aşmak zo-
rundayız. Türkiye ara re-
jim arayarak sorunlannı
çözemez. Türkiye, ara re-
jim arayışlannı zihninden
atmahdır. Politikacılar ta-
vizkâr. rutarsız olabilir, a-
ma rutarlı, taviz vermeyen
politikacılar da vardır.
Cumhurbaşkanı. bunca
badireler yaşanuş bir dev-
let adamı olarak son ts-
panya gezisinde en çok
Gonzales'le yaptığı konuş-
madan etkilendi. Faşist re-
jimden bugünlere sosyal
demoratlar sayesinde ulaş-
tılar. Ama bu asıl demok-
rasinin zaferidir. Türkiye,
demokrasi ve laikliği bir
arada >aşatmanın müm-
kün oldugunu gösterecek-
tir. Tekrar bir tarihi sıkı-
şıklık dönemine gidildiği
tartışmalan vardır. Bu tar-
tısmalann hep sosyal de-
mokrasinin yükseldiği dö-
nemlere denk gelmesi de
ilginçtir."
Laik rejim
Emil Galip Sandalcı anıldı
İnsan Haklan Derneği (İHD) kurucu-
lanndan Emil Galip Sandaku ölümü-
nün 5. yılında Zincirlikuyu Mezaru-
ğı'ndaki mezan başında törenle anıldL
Sandak-ı için bir dakikaiık saygı dunı-
şunda bulunan İHD İstanbulŞube Baş-
kanı Ercan Kanar. İHD yönetkileri ve
Sandakrnın ailesi \e\akınlaru Sandal-
cı'mn insan haklan ve basın Ö2gürlüğü
için büyük çaba harcadıgını belirterek
emeklerinin unurulma>acağını \urgu-
ladılar. (KADER TUGLA)
CHP Iiden Deniz'Bay-
kal, belli çevrelerde kız-
gınlık. hayal kınklığı ve
kırgınlıklar yaşanabilece-
ğini; ancak laik demokra-
tik rejime inanan büyük
bir siyasi potansiyel de
bulunduğunu bildirdi.
Baykal. sözlerini
u
Bunlar
umanm sadece mart
sendromu olmanın ötesin-
de bir anlam taşımaz"
diye noktaladı.
Tarih Vakfı'nın Demirel'in referansıyla sunduğu projeler kabul edilmedi
Cumhuriyet kutlanıaları paylaşılamıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhuriyetin 75. yıldönümü
kutlamalan için Türk Ekonomik
\e Toplumsal Tarih Vakfı'nın
Cumhurbaşkanı Süteyman
Demirel'ın referansıyla sunduğu
projeler hükümette rahatsızlık
yarattı. Inceleme Komisyonu
özel sektör \e sivil toplum
kuruluşlanndan kendilerine •
gelen 98 projenin önemli
bölümünün "kuüamalar için
aynlan ka> naktan pav aimak
amacını" taşıdığını bildirdi.
Cumhuriyetin 75. yıldönümü
etkinlikleri için Başbakaniık
Müsteşar Yardımcısı Füsun
Koroğlu başkanlıgında
oluşturulan lnceleme
Komisyonu'na 450'si kamu
kurum ve kuruluşları. 98"ı özel
kuruluşlardan olmak üzere 548
proje ulaştınldı. Kamu
kuruluşlannın toplam 38 milyon
dolar maliyetli 152projesini
kabul eden komite ıçişleri,
Kültür ve Dışişleri bakanlıklan
ile TRT Genel Müdürlüğü'nün
projelerine ağırlık verdi.
lnceleme Komisyonu'nun
Bakanlar Kurulu'na sunduğu
rapora göre. TRT Genel
Müdürlüğu'nün toplam 3.5
milyon dolar bedelli projeleri
arasında Atatürk ve Nutuk'la
ilgili fılmler, cumhuriyet şiirleri,
75. yıl marşı yanşması, Kurtuluş
dizisi'nin devamı niteliğinde bir
film çekilmesi etkinlikleri yer
alıyor. Kültür Bakanlığı'nın
opera ve bale yanşması,
Atatürk ve cumhuriyet konulu
yanşmalar. yurt içi ve dışı
riyatro turnelen. konser ve
gösteri etkinlikleri. temsili
Bandırma Vapuru. cumhuriyet
ve zafer yürüyüşü, GAP kültür
gezisi. değişik sanat alanlarında
sergiler. Büyük Anadolu tumesi,
çocuk oyunlan festi\ali, opera
ve bale günleri ile ülke
genelinde şenlıkler
düzenlenmesi yönündekı 7.3
milyon dolarlık projeleri de
komisyonda uygun görüldü.
Dışişleri Bakanlığı "nm toplam
2 milyon dolar maliyetli
projeleri arasında, Fransa ve
Isviçre'de sempozyum
düzenlenmesi. yabancı dilde
Atatürkçülük ve modem
Türkiye konulannda kitap
basımı. yurtdışında resıtaller,
Turquie Labelle Gösteri
Grubu'nun körfez ülkelen,
Avrupa. Afrika. Amerika ve
Kanada turnelen yapması.
çağdaş Türk resimleri sergısi,
Avrupa "da Türk sinema haftası,
Avrasya halk danslan ve klasik
müzık turneleri ve Türk sinema
günleri düzenlenmesi yer alıyor.
Komisyon, projeler için
Genelkurmay Başkanlığı'na
toplam 2.7 milyon dolar. Millı
Güvenlik Kurulu'na 2 milyon
dolar tahsis edilmesini karara
bağlarken, "Atatürk ve
Cumhuriyet ÜlketerT konulu
sempozyum ve paneller için
üniversitelere 10-15 bin dolar
arasında olmak üzere toplam 1
milyon dolar destek
sağlanmasını benimsedı.
Almanya Çalışma Bakanı Nor-
bert Blüm, öyle anlaşılıyor ki
Türk meslektaşının kimliğini baş-
kaları ile kanştırıyor. Daha doğru-
su. Erbakan zihniyetinin hâlâ ik-
tidarda oldugunu sanıyor. Bir
Türk Başbakanı'nın, örneğin üb-
ya'da bir Bedevi çadınnda, o ül-
kenin lideri Kaddafi'den yediği
zılgıtlara aldınş etmeden, gözle-
ri tavanda oturuşunu unutmadı-
ğı için bütün politikacılarımızı ay-
nı kefeye koymak istiyor.
Böyle düşünmeseydi Bay
Blüm. altı yıldır Almanya ile Tür-
kiye Çalışma bakanları arasında
karşılıklı görüş alışverişi yapılma-
dığı için dağ gibi biriken sorunla-
rı ele almak amacı ile ülkesine
gelmek isteyen Nami Çağan'a
çirkin birtavır ile kapıları yarı açık
tutup, yarım ağız ile bir "Hoşgel-
din" demeye kalkışmazdı.
Norbert Blüm'ün garip ev sa-
hipliğinin öyküsü, önceki gece
bizim Bakanlar Kurulu'nun gün-
demındeydi. Oradan da dünkü i-
ki gazetenin birinci sayfasına
yansıdı.
Türkiye Çalışma Bakam'nın,
altı yıldır iki ülke arasında bu tür
ilişküer olmadığı için biriken so-
Kişilikli Politika...
runları ele almak amacı ile Al-
manya'ya gitmek isteyişi, ev sa-
hiplerince mazeret gösterilerek
ertelenmişti. O tarihlerde Türki-
ye'de başbakan, Mesut Yılmaz
değildi. Dolayısıyla da Türkiye
hükümetinin başkanı, Şansölye
Helmut Kohl'ün Avrupa Biıii-
ği'ne girmemizi istemeyen bir
politika izlemesi üzerine, bu ülke
liderlerinin "lebensraum" politi-
kası izlediği yolunda sözler de
söylememişti. Buna rağmen Al-
man Çalışma Bakanı, Türk mes-
lektaşının ziyaret takvimine bin
dereden su getirerek itiraz etmiş
ve dolayısıyla gezi ertelenmişti.
Almanya'da iki milyon Türk
çalışıyor. Bunların arasında Al-
man işçilere işverenlik yapanlann
da bulunduğu biliniyor. Karşılıklı
emeklilik sorunlan çözüm bekli-
yor. Işte Çağan'ın ziyareti, o çö-
züm bekleyen sorunlan günde-
me almak için yapılacaktı.
Gelin görün ki, Alman tarafı, ev
sahibi konumunda oldugunu da
kaale almadan Türk Çalışma Ba-
kam'nın ülkesindeki temaslan,
daha alt düzeyde kimselerle ya-
pabileceğı imasını geveledi. Ta-
raflann tanışması amacı ile Tür-
kiye Büyükelçiliği'nde verilecek
yemeğe, Bay Blüm'ün katılama-
yacağını söylemek istedi. "Herr
Minister, yemekten sonra elçili-
ğimize uğrayabilirdi." Norbert
Blüm, politikaya atılmadan ön-
ce. gençlik yıllannda Istanbul'da
opera binası inşaatında çalıştığı-
nı. böylece Türkiye'yi ve Türkleri
tanıdığmı söyleyen bir kimse ol-
masaydı, Büyükelçi Volkan Vu-
ral, bu zatın saçmalama özgür-
lüğünü kullandığı kanısına kapı-
lacaktı. Ama Alman Çalışma Ba-
kanı bizi yakından tanıyan biri-
siydi. Bu özelliği ile durum Dışiş-
leri Bakanlığımıza bildirildi. Ba-
kanlığın ilgili birimindeki yetkili,
bu bildiriyi yeterince değerlendir-
mediği için gezinin yapılmasın-
daki faydanın altını çizmekle ye-
tindi.
Oysa Çalışma Bakanı Nami
Çağan, gelen mesajın gezinin ip-
tali için yeterli olduğu düşünce-
sindeydi. Bu düşünceyle de,
programının üzerine kırmızı ka-
lemiyle bir çarpı işareti koydu ve
olayı önceki akşamki Bakanlar
Kurulu'nun gündemine getirdi.
• • •
Türkiye ile Almanya arasında-
ki ilişkilerin kısa bir süreden bu
yana izlediği gerginlik grafıği Al-
man Çalışma Bakanı'nın, Türk
meslektaşının resmi gezisi için
takındığı tavır nedeni ile doruğa
tırmanıyor. Bu tırmanışta açık
açık kabahatli tarafın Alman-
ya'daki iktidar sahipleri oldugu-
nu söylemekle bütün sorumlulu-
ğu üzerimizden atabilir miyiz?
Yakın geçmişte, LJbya ve Mı-
sır gezilerinde izlenen resmi tavır
için, "Ne yapalım, o günlerde
Türkiye'nin temsilcilik görevini
üstlenenlen'n hatt etmesiydi bun-
lar" demekten başka ne yapabi-
liriz ki?
Tıpkı yakın bir gelecekte de Al-
man komşulanmızın, bu gergin-
liğin nedenlerini bugünkü sansöl-
yelerine ve çalışma bakanlanna
yüklemelerini beklediğimiz gibi.
Biz en iyisi, Türkiye'yi tam an-
lamıyla tanımaktan yoksun ol-
duklannı her fırsatta ortaya koyan
Batılı dostlarımıza, tarihimizden
üç emsalsiz örneğı göstererek,
gerçek anlamdaki Türk devlet
adamlarının. ülkelerinin çıkarlan-
nı nasıl bir saygınlık içinde koru-
duklannı, bilenlere bilmeyenlere
ve unutmuş olanlara anlatalım:
Birinci ömek, Cumhuriyet'in
ilk kuruluş yılında geçmiştir: Kur-
tuluş ve bağımsızlık savaşını ka-
zanan Türkiye. Lozan'da, mütte-
fık devletlerin temsilcileri ile ba-
rış görüşmelerine oturacaktır.
Başdelegemiz ismet Paşa, kon-
ferans salonuna girmek için ka-
pıyagelir vegörürki, başdelege-
lerin oturacağı yerde koltuklar bir
yana konmuştur. Öte yanda da
kendisi için bir sandalye.
Türk Heyeti Başkanı, hiç renk
vermeden kapıdan döner.
Bu kepazeiiği hazırlayanlar,
yaptıklarının anlaşıldtğını görerek
telaşa kapılır ve iskemle ile kol-
tuk değişimi yaparlar.
Türkiye'nin, müttefik devlet-
lerle eşit koşullarda görüşmesi
aşamasına gelinmiştir.
İkinci örnek, yetmışli yıllann
başında Paris'te geçer. Kimi
Fransız politikacıları, sözde Er-
meni soykınmını simgeleyen bir
anıtın açılışı için dışişleri bakan-
larını da törene çağınr. O tarihte
Türkiye'nin Paris Büyükelçisi
rahmetli Hasan Esat Işık'tır. Bü-
yükelçi, bir dışişleri bakanının
böylesıne bir provokasyon töre-
nine katılmasının doğru olmadı-
ğmı söyleyerek uyarı görevi ya-
par. Sözünün dinlenmediğini gö-
rünce de Paris gibi şaşaalı bir
başkentteki görevini bırakarak
Ankara'ya döner.
Dönüşodönüştür...
Bir üçüncü örneği de, Bülent
Ecevit'in 1974'teki başbakanlı-
ğmda ünlü haşhaş olayı için
Amerika Birleşik Devletleri'nin
polıtıkasının tehditlerle süslen-
mesi üzerine, Ecevit'in takındığı
tavır teşkil etmektedir.
Nami Çağan işte bu kişilikli
politika okulundan geliyor.
Mangalda kül bırakmayan, a-
ma ilk kurusıkı karşısında yelken-
leri suya indirenlerin bu okulu
yakından tanımaları için de en
taze örneği veriyor.
POLİTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
1919 Dergi...
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakülte-
si öğrencilerinin yayımladıkları derginin adı ilginç:
'1919 Dergi'
Derginin dördüncü sayısı özenle hazırlanmış ve
basılmış...
1919 Dergi'nin (PK 465 Merkez Eskişehir) sahi-
bi Serdar Içen, yayın koordinatörü Uğur Koçak,
yayın danışmanı Banş Seven...
Dergiyi bir solukta okudum...
Bilgi Akbaş'ın "Atatürk Nasıl Sevilir?" başlıklı
yazısı ilgımi çekti...
Hukuk Fakültesi öğrencisi Bilgi Akbaş, "Atatürk
nasıl sevilir, hiç düşündünüz mü?" deyip ekliyor:
"Bütün bunlan çok duyduk. Atatürk'ü yakasın-
da taşıyanlar, duvanna asanlar, okul yıllanndan ak-
lında kalan kuru, anlamsız, biçimsel bilgilerden
başka bir şey hatırlamayanlar...
O'nu tekraryaşatmak isteyenler...
Bunlan aşın artık. Şimdi çok daha moda şevme
şekilleri var. Bakın. son moda ATATÜRK'Ü SEV-
MEŞEKİLLERİ. Modayı takip edin, size uygun bir
şekli seçin.
Sınıfa girdiniz. Karşınızda, gelecek vaat eden,
gözleri ışıl ışıl gencecik insanlar... Tam size göre.
Şimdi başlayın. Ama çaktırmadan yavaş yavaş.
Önce, günümüz gençlerinin ne kadar bozuldu-
ğundan, zamanın çok kötüye gittiğinden, böyle
devam ederse devletin yıkılacağından bahsedin.
Tüm bunların sebebi olarak eğitim sistemini gös-
terin. Eğitim ve öğretim biriiğinin yanlış oldugu-
nu, en uygun sistemin Osmanlılar zamanında uy-
gulanan sistem oldugunu söylemenin tam zama-
nı. Söylediniz mi? Şimdi çocuklara bir bakın. O
gözler size kuşku ve soru dolu bakmaya mı baş-
ladı, arka sıralardan sizi destekleyen mi çıktı? Bra-
vo. Amacınıza ulaştınız. Atatürk sevginizi kanıtla-
dınız."
• • •
1919 Dergi'deki Mümtaz Soysal ın yazısı kimi
sorulann yanıtıydı: ;..
Şöyle diyordu Soysal:
"Gençlik sorununun üzerine hâlâ tüfekle, ta-
bancayla gidiyoruz ve gençliği ne kadar toplurp
dışına, toplumdaki karar ve katılma mekanizmaZ
lannın ötesine itersek, isyancı gençliğin verebile-
ceği zarariardan da toplumu o kadar iyi koruyabi-
leceğimizi sanıyoruz. Bir iki bakanlığın gihştiği yaz-
lık çalıştırma projeleri devede kulak kalıyor. Sokak-
lar, işsiz, aylak gençlerle dolu.
Binbir güçlükle ayakta tuttuklan kuruluşlar üni-
versite yapilannın dışına sürülen, dernek kurma
özgürlükleri, sıkıyönetim döneminden çok ince
düpedüzyasalaha aşın derecede sınthanmış olan,
bir araya gelip doğru dürüst tartışmak olanağını
bulamayan gençler...
Içlerinden bir bölümünün 'eylemci' olması, hep-
sinin toplum dışına sürülmesine yol açmış. Bunun
için de her geçen gün, bir bölümü daha 'eylem-
ci' oluyor.
Hastalığa bulduğumuz tedavi biçimi tam anla-
mıyla ters sonuç vermektedir.
Kendinizi telefon kulübesinden bir arkadaşıyla
konuşmakta olan gencin yerine koyun.
Camlardan seyrettiği toplum ona öylesine ya-
bancı ki: Bütün sıkıntılara ve o gencin de duydu-
ğu bütün işsizlik bunalımlarına karşın, hâlâ düzen-
siz ve çılgm bir tüketim tutkusuyla mağazadan
mağazaya koşuşan insanlar, Türkiye'nin nereye
götürülmek istendiğini bir an için bile düşünme-
yen bilinçsiz yığınlar, bıyıklan birazcık aşağı kıvrıl-
mış ve giyim kuşamı birazcık isyancılığa kaçmış
gene kuşkuyla bakan bir kollama mekanizması."
• • •
1919 Dergi'yi okuyunca içimdeki hüzün buruk
bir sevince dönüştü...
Dışanda yağmur yağıyordu...
Kendi türkülerinden habersiz geceler VVallace
Stevens'ın dizelerinden çıkıp kurşuni birsabahın
içinde eriyip gidiyordu...
Yaşam acımasızdı...
23 yaşındaki Onur Güvener yağmurlu bir gün-
de toprağa verilmişti...
O gencecik insanın ölümü babası Sevgili Eren
Güvener'i yıkmıştı...
Gencecik insanlanmız niçin ölüyordu?
Biz çocuklarımızı trafik kazalarında, beklenme-
yen ölümlerde yitiriyorduk...
Biz çocuklarımızı yargısız infazlarda, gözaltında
işkencelerde ölüme teslim ediyorduk...
Babalar, anneler, kardeşler acılar içinde yıkılıp
kalıyordu bu beklenmeyen ölümler karşısında...
Yağmur hızlandı... ^,
Camdan dışarıya baktım...
İçimdeki hüzün beni bir başka evrene taşıdı...
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya " raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cevik kuvveteklasik müzik
Polisi sakinleştirecek
çareler aranıyor
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Toplumsal olaylardaki
saldırgan girişimleri
nedeniyle tepki
toplayan çevik kuvvet
görevlilerini "çizgi
fUmle sakinleştirme"
projesi yeterli
olmayınca, klasik
müzik dinletme
yolunun denenmesine
karar verildi.
Ankara Emniyet Müdür
Yardımcısı Kutlay
Çelik, klasik müziğin
insanlar üzerinde
sakinleştirici bir etki
yaptığını belirterek
"Çevik kuvvet polisi,
belli bir noktaya geldi.
Daha da iyi olması için
yeni çalışmalara
gireceğiz" dedi.
Toplumsal olaylarda
çevik kuvvet
görevlilerine aralannda
Mozart ve
Beethoven'ın da
bulunduğu klasik
müzik bestecilerinin
eserleri dinletilecek.
Emniyet Genel
Müdürlüğü Asayiş
Daire Başkanlığı da
çevik kuvvet
görevlilerinin amirleri
tarafından venlen
emirleri duymasını
sağlamak için bir dizi
çalışma başlattı.
Bu çalışma
çerçevesinde çevik
kuvvet görevlilerinin
kasklanna aparat
yerleştirilecek. P-14 î
tipi olarak bilinen ense
korumalı beyaz *
kasklann içine *
yerleştirilen aparatlar
sayesinde çevik kuvvet
görevlileri amirlerinin
komutlannı anında
alacaklar.
Deneme amacıyla -;
öncelikle bin adet
alınacak olan
aparatlann 200-250
dolara mal olacağı
bildirildi.