12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yönetmenı. Orhan Erinç • Genel Ya\ın Koordınatöru Hikmet Çe- tinkaya # Yazıışlerı Muduru İbrahim Yıldız 9 Sorumlu Mudur Fikret llkiz • HaberMerkezı Müdüru Hakan Kara • Gorsel Yönetmen: Fikret Es«r Dı> Haberler Şinasi Danışoğlu t Nıhbarat Cengiz YUdınm # Ekonomı Mehmet Saraç 9 Kultur Handarı Şenköken 0 Spor Abdülkadir \ ücelman • Makaleler Sami Karaören • Duzehme Abdullah \smcı#Fotograf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Bclge Edib« Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç > a> ın Kurulu tlhan Selçuk iBaşkan). Orhan Erinç. Okta\ Kurtbökc Hikmet (,Ctinka>a. Şükran Soner. Ergun Balcı. İbrahim > ıldı/. Orhan Bursall. Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay AtaturkBukanNo. 125,Kat4.Bakanhklar-AnkaraTel 4195020(7hat). Faky 419502" • Izmır Temsılcısı. Serdar Kızık. H Zıya Bl\ 1352 S 23Tel 4411220. Faks 4419117#Adana TemsılcİM.ÇetinYiğenoğlu, lnönüCd. 119S No 1 Kat:l. Tel.363 12 ll.Faks 363 12 15 Muduru Üstün Akmen # Koofdınator \hmet Korutsan 0 Muhasebe Biileot \ener»ldare Hüs»in Gürer • tştetme Önder ÇeBk • Bıieı- tşlem Nail tnal • Bılgisa\ar Sıstem Mûrü>«t Çiler«Sanş Fazürt Kuza MEDYA C: • Yönetım Kurulu Ba^kanı - Genel Mudur Gûlbin Erduran 0 Koordınator Reha l'jitman • Genel Niudur YardımciM SevdaÇoban Tel 514 t r 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 Yayımla>an \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın \c Ya\ıncılık \ Ş TurkocaiıCad 39 41 t agaloğlu 34334 lst PK 246 Istanbul f el lO 212ı 512 05 05 120 hal) Faks lO 212> 51? R> 11MART1998 İmsak: 4.50 Güneş:6.16 Ög\e 12.21 îkındi. 15.35 Akşam: 18.12 Yatsı: 19.33 ÖSS adaylarına uyan • AN KARA (Cumhuriyet Bürosu)-ÖSYM Başkanlığı'nca, sınava ^irecek tüm adaylann sına\a gıriş ve kımlik belgelen postayla gönderildı. 13 Mart Cuma gününe kadar belgeleri ellerine ulaşmayan adaylar % eya belgelerini kaybedenler, ÖSYM'ye dilekçeyle veya şahsen başvurabilecekler. Ancak ka>bedilen belgelerin yenisinin çıkanlabilmesi, 23 Mart 1998'den itibaren aday lann şahsen \ eya yakınlannın başvurusu halinde mümkün olabilecek. Sınava giriş ve kimlik belgesi olmayan adaj lar, sınava kesinlikle alınmayacak. Üniversiteye gjrişin ilk adımı olan ÖSS"ye. bu yıl 1 milyon 359 bin 579 lcişi başvurdu. Sınav 29 Mart Pazar günü Türkiye'de 80 il ve 64 ilçe, KKTC'de ise Lefkoşa'da olmak üzere toplam 145 sınav merkezindeki 4.966 binada. 70.367 salonda gerçekleştirilecek. (ki televizyona ekran karartma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Tele\ ızyon Üst Kurulu (RTÜK). daha önce dava konusu olan Sho\v TV ve Kanal D hakkındaki birer günlük yayını durdurma kararlannın uygulanabilmesi için yeni tanh belirledi. Sho\v TV 1. 2 ve 3 Temmuz 1996'da Show TV'ye reklam yayınlanyla "çocuklara yönelık \eya içinde çocuk kullanılan reklamlarda onların yararlanna zarar verecek unsurlar bulunmaması ve çocuklann özel duygulannın göz önünde tutulması" hükmünü ihlal ettiğı gerekçesiyle. Kanal D de "Teke Tek" programtnda "kişi ve kuruluşları küçük düşürücü, aşağılayıcı veya ifrira niteliği taşıyan" yayın yasaklarına ilişkin hükümlerin ihlal edildiği gerekçesiyle 17 Mart Salı günü saat 24.00'ten itibaren birer gün süreyle yayın durdurulacak. Siyanüre tepki • İZMtR (Cumhuriyet Bürosu) - Bergama Beledıye Başkanı Sefa Taşkın, lzmir Valiliği'ne gönderdiği yazıda. altın madenı işletmeciliğı planlayan Eurogold firmasınin maden sahasında depoladığı 18 ton siyanürün yöreden uzaklaştınlmasını istedi. Gerekli yasal izin ahnmadan çalıştınlan madendekı tesislerin \alilikçe mühürlendığini anımsatan Taşkın. Eurogold tarafından vöreye getinlen ve varlıgı İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince belirlenen 18 ton siyanürün. bölgede yaşayan insanlar için potansiyel tehlike yarattığını bildirdi. Taşkın, " 18 ton siyanürün yöreden \ e kent yakınından en kısa zamanda uzaklaştınlmasını" istedi. Tüm yetersizliklere karşm öğrenciler resim sergileri açıyor, kadınlar okuma-yazma, çocuk sağlığı kurslanna katılıyor Dargeçit'te değîşimîn ayak sesleıi • Anakültür yalnızca "kadını" anlatmaya, kadın sorunlarmdan bahsetmeye gelmemişti. Aslında hiçbir şey anlatmaya gelmemişti. Amaç, farklı kültürden insanlann birbirleri ile iletişim kurmasını sağlamak ve bunu sürdürmekti. OZLEMYUZAK MARDİN- Kalabahk, çok kalaba- lıktılar. Coşkuyla karşıladılar. umutla katıldılar Se\gı Şöleni'ne. Kadın. ço- cuk. erkek... Dünya Kadınlar Günü'nü hep bırlikte kutlad\lar. halavlar çeke- rek. türküler söyleyerek... Dargeçitlıler onlar. Baglı olduklan Mardın kentinin insanlannın bile Dar- geçit adını duyduklan zaman ürperdık- len, "Dargeçit mi? Nasıl gideceksiniz oraya. Bir zamanlar gidcn geri dön- mezdi" dediklen ilçenin yaşam savaş- çılan. Yol bile sonaenyorDargeçit"te, ötes\ vok... Yine fokur fokur kay nı> or Dargeçıt. Ama artık terör yüzünden değil. Ha- van toplan. sılah sesleri arastnda okul sıralannda orurmuyor Dargeçit çocuk- ları. Fokur fokur kaynıyor. Dargeçit insanının ıçi. Artık "insan gibi" yaşa- maya gelmiş sıra. Kitaba. kaleme. oku- la, işe. aşa... "Ogretmenistiyoruıa,ki- tap istiyorum" dıye bagınyor çocuk- lar. Imkânsızlıklar içinde kıvranan bir toplumdan değışimin ayak seslen ge- liyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla. GAP ve Türkiye Kalkın- ma Vakfı' nın(TK\') katkılanyla Ana- kültür'ün düzenledıği Se%gı Şöleni'nde gündem yalnızca "kaduı" değildi. Soh- bet edildi, karşılıklı sorular soruldu. Nü- fusunun hemen hemen tamamının Kürt olduğu Dargeçit'te olağanüstü bir sı- caklık. olağanüstü bir yakmlık vardı. Kadınlann büyük çoğunluğu Türkçe bilmedigi için genç kızlann yardımı ile anlaşıldı. Yazar BuketL'zuperseslen- di, özellikle ilçenm genç insanlanna. Müziğin evrenselliği i&e daha bir ya- kınlaştırdı herkesi bırbirıne. Dargeçit Lisesi folklor ekibinin şölenine. genç sanatçı Şükriye Tutkun'un nefis kon- sen eklendi. Anakültür yalnızca "ka- dınr anlatmaya. kadın sorunlanndan bahsetmeye gelmemişti. Aslında hıç- bir şey anlatmaya gelmemişti. Amaç. farklı kültürden insanlann birbirleri ile iletişim kurmasını sağlamak ve bu- nu sürdürmekti. Gerçekten aç Dargeçit insanı. Yal- nız fiziksel açlık değil bu. öğrenme- ye açlar. insanca yaşamaya açlar. llçede asker hâlâ büyük bir varlık gösteriyor. Çok değil, bundan birkaç yıl öncesine kadar PKK'nin yuvalan- dığı Dargeçit"te silahlar konuşmuyor artık. Asker var her tarafta. Akşam 8'den sonra ancak yan komşulanna zi- yarete gidebiliyor Dargeçıtliler. Hâlâ sadece •'gûndüzün'' yaşandığı biryer- leşim burası. Gecesi yok. suskun. Göz- lerde hâlâ ürkeklik okunuyor. Konu Anakültür"ün girişimleriyle ilki Şanlıurfa'da düzenlenen Sevgi Şöleni bu ke/ Mardin'in Dargeçit ilçesinde gerçekleştirildi. Dünya Ka- dınlar Günü dolayısıyla yapılan şölende çocuklar okuma-yazma istcklerini sürekli dile getirdiler. (üsttc) d \P bünyesinde faaliyet göste- ren 17 ÇATOM'un (çok arnaçlı toplum merkezleri) en etkin çahşanı Dargeçit ÇATOM. Bu merke*lerde Karabağ kilimleri dokuvan. ol- tu taşından takılar \apmasını öğrenen, okuma yaznıa ve sağbk dersleri alan genç kızlar geleceğe artık daha umutla bakı\orlar. (Sağda üstte) 15 \aşmda evienen Nazire. 5 a>lık bebesiyle. Eşinin ara sıra kendisini dövdüğünü söyle\en Nazire, "Ne yapalım bu kadının kade- ri" diye özetüyor yaşamını. Ne isterdin sorusuna Nazire'nin yanıti ise "Kızım hiç olmazsa benim gibi olmasın" (Sağda aitta). eski yaşamlara geldiğinde ise büyük suskunluk... "Yüreğinüz zehirlendi bizim" diye haykınyor Dargeçitli Şiikran. "Yüre- ğimiz zehirlendi bizim. tnsan çığlıkla- n duyardık okula giderken." Gözleri ışıl ışıl genç bir insan Şükran, liseyi Dar- geçıt'te bitirmiş, üniversite sınavlan- na hazırlanıyor. Dargeçit'e ve Darge- çit insanına âşık. Artık bir şeyler ya- pılmasını istiyor. "Geç kaldımz, çok geç" diyor. "Zor seneler yaşadık biz. Köyler boşalüldı ve insanlar akın akın önce Dargeçit'e geldiler. Sonra geçim derdine düşrüler ve batıya girtikr. Ço- cuklar çamurda bü\üdüler.~ Gün kadınlar günü ve konu dönüp dolaşıp yöre kadınına geliyor. Şükran. "Kadın 'Ben vanm' demeB" diyor. "Güneydoğu kadınının artıkyeterde- mesi lazım. Kimse el uzatmadı. Artk kadının kendi sesini kendisinin du>ıır- ması lazım. Bizi hep başkalan anlattı. Kimse ben kendimi anlatacağım diye- medL" Değişim başlamış bile. Dargeçit kay- makamı Ahmet Çuıar'ın payı büyük bu kıpırtılarda. Genç yaşlı herkes W O fakir babasu dert babası" diyor. Gen- cecikbirkaymakam Ahmet Çınar. ken- disini sevmeyen yok. "Dargeçit çok büyüdü" diye anlatıyor. Nüfus 25 bı- ne ulaşmış. Yaz geldiğinde ilçenin ya- nsı dışan çalışmaya gidiyor. Dargeçit"te ekonomi yok, banka bile bulunmuyor. Yalnız tabelası asılı. En büyük sorun- lardan biri de eğitim. tlçede 3 ilkokul ve bir lise var, ancak ihriyaca cevap ver- mekten çok uzak. Üstelik bir türlü ye- terli öğretmen sayısı sağlanamıyor. Kaymakam Ahmet Çınar okuma ora- nında büyük bir patlama yaşandığını söylüyor. Çınar. halkla öyle güzel bir ilişki kurmuş ki yolda kız çocuklan ken- disini durdurup babalannın okula gön- dermediğini söylüyorlaımış. Hem kay- makam hem de konuştuğumuz kişiler. birçok kız çocuğunun kaymakam sa- yesinde okula gittiğini anlatıyorlar. Bugün tüm yetersizliklere karşın Dar- geçit'te öğrencilerin resim sergileri açılıyor. masa tenisi turnuvaları dü- zenleniyor. GAP bünyesinde oluşturu- lan ÇATOM'larda (Çok Amaçlı Top- lum Merkezleri) kadmlara okuma yaz- ma. çocuk sağlığı ve bakımı öğretili- yor. genç kızlann dokuduklan kilim- ler. el işleri pazarlanarak gelir sağla- malan hedeflenivor. MEB, ders kitabı seçimini yeniden öğretmenlere bıraktı Bakanlıktaıı geri aclıııı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Milli Eğıtım Bakanlığı. ders kıtapla- n seçimınin velılere bırakılmasına ilişkin projenin fiyaskoyla sonuçlan- ması üzerine yeniden eski sisteme dönüyor. Milli Eğitim Bakanlığı, ders ki- taplan yönetmeli|ini yeniden değiş- tiriyor. Bakanlık. bazı öğretmen ve müdürlerin ders kitab seçıminde ya- yınevierinden rüşvet aldığı >olunda- ki iddialara son vermek üzere "Ders kitapları bir araçür, amaç degüdir" anlayışıyla bu yıl velilere bıraktığı se- çımı, yayınevlerinden gelen baskı- lann da etkisiyle gelecek öğretım dö- neminden itibaren kaldırıyor. Bakanlık bürokratlannca "demok- ratik" olduğu için savunulan sıstem, velılenn ders kitabı seçme konusun- da gereken bılgiden yoksun olması ve aynı smıfta aynı öğrenciler arasın- da farklı kitaplann bulunması nede- niyle büyük kargaşa doğurdu Milli EğitimBakanı Hikmetlluğ- bay" ın da kitap seçiminin velilere bı- • Bakanhk, bu yıl velilere bıraktığı ders kitabı seçimini, yayınevlerinden gelen baskılann da etkisiyle gelecek öğretim döneminden itibaren yeniden öğretmenlere verecek. rakılması nedeniyle bakanlığa yö- neltılen eleştirilerden rahatsız oldu- ğu öğrenildi. Uluğbay'ın eski Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam dö- neminde alınan karan onaylamak zo- runda kaldığı öğrenilirken. bürok- ratlann da yaşanan kargaşadan kur- tulmak için yeniden eski sisteme dö- nülmesı yönünde ısrar ettiği belırtil- di. Yönetmelik. "Ögrenci ve velUer kimsenin müdahalesi olmadan iste- dikleri ders kitaplannı alnıa. seçme ve kullanmada serbesttir. Herhangi bir sınıfta bir ders için birden faziagos- terilen ders kitaplanndan öğrenci >e velilcr istedikleri ders kitabını seçebi- lecektir" hükmünü öngörüyordu. Ders kitap seçimınin \elilere bıra- kilmasını reform olarak tanıtan bü- rokratlar. eleştınlere "Ders kitabı amaç değil araçtır. Aynca bu sistem egjtimi ezbercilikten de kurtanyor" yanıtını vermışlerdı. 'Türk icadı mı?' Almanya'dan gelen eğıtım uzman- lannın da. Türkı>e'de kitap seçimı- nin velilere bırakıldığını duyunca "Bu da meşhur Türk katlanndan mı" dıye sordukları öğrenildi. Dün- yanın hiçbir yennde kitap seçiminin velılerce yapılmadığını vurgulayan Alman uzmanlar. dersleri verecek öğretmence yapılacak seçimin daha sağlıklı olacağını belirttiler. Alman uzmanlar. kendi ülkelerinde kitap se- çiminin yıllardır öğretmenlerce ya- pıldığını. şimdiye kadar hiçbir rüş- \et iddıasıyla karşılaşmadıklarını. devlet memurunun rüş\et almasını düşünemediklenni kaydettiler. SÖYLEŞİ İLHAN 'Saçımız Önümüze Dökülünce. Mankenin rüzgâiia mücadelesi e-posta : tan (a prizma.net. tr asanmcısı Fre- ox, eserlerini dün Lond- ra caddelcrinde tanıttı. Fox. İngjliz modeUerin yanı sıra Avrupa ve Rusya'dan gelen mode^ leri kullandığı defllesinin gelirini İngiltere'deki Evsiz İnsanlar Fonu'na bağışladı. Defılenin, Londra'nın soğuk \e rü/gârlı havasında yapüması ise mankenlere zor anlar \aşattı. Rus model Larissa hanova'nın uçuşan cteği ve şapkasını tutma çabası. tasarımcı Fredie Fo\'u neşelendirdi. Rus modelin sunduğu ipekten yapılmış Bahar Çiçekleri adlı şapkanuı değe- rinin 550 steıiin (yaklaşık 210 mihon TL) olduğu belirtildi. (Fotoğraf: REUTERS) Yanılmıyorsam, geçen yıl Cumhuriyet in çıktığı başlık, hem kıbar, hem daha 'enfe/'di: GB: Za- ferden Bozguna!" Eh, 'so/cu'dur, başka türlüsü kalemine yakışır mı diyeceksiniz; bir dakika, 'Gaze- te/Pazar'ın başlığı, yenilir yutulur gibi değil, üstelik 'argo' "Gümrük Birliği'nde kazıklandık!"; işin hoş tarafı, bu gazetenin, liberalliği 'müsellem' bir yayın grubunun, gazetelerinden olması! Bilmem, 'aklınyo- lu bir' mi demek lazım, yoksa 'Görünen köy hlavuz istemez' mi? Hangisini isterseniz, onu söyleyebilirsiniz: gerçek- te, 'Perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi"! İki farklı tanık' söz alıyor... İki yıllık serüvenin sonunda, GCımrük Birliği 'rezâ- letini', işin aslını faslını bilenler -gerektiğinde ra- kama baş vurup- açıklıyorlar; meselâ Prof. Dr. Erol Manisah'nın yargısı kesindir. "... Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en büyük yanlışlanndan birisini 6 Mart 1995 belgesi ile yaptı. Avrupa Birliği'ne önce üye olunurdu, on- dan sonra karar mekanizmaları içinde yer ala- rak ve çıkarlannızı koruyarak, Gümrük Birliği'ne dahil bütün biıiikler içinde yer alınırdı..." Böyle yapmadığımız ortada, peki çıkartanmız ko- runmuyor mu? Bu soaıya da, Mümtaz Sönmez'in cevabı net ve olumsuz: "... Türkiye olarak Avrupa ile ahşverişte, biz 'tçe- ri girmişiz' yâni zaraıiı çıkmışız; Avrupa'dan da- ha çok mal almışız, daha az mal satmışız: Klâ- sik deyimle, 'Onlar ortak, biz pazar' olmuşuz." lyi de, sayılar ne diyor? 1996 nihayetinde, AB ile aramızda, 11.3 milyar dolaıiık bir açık yaratılmış; Türkiye'nin AB ile yaptığı dış ticaret, toplam dış ti- caretin yüzde 50'sine ulaşmış; buna karşılık AB'nin dış ticaretindeki payımız, yüzde 2 (evet, iki). 1997'de -ilk yedi ay için- AB ile dış ticaret açığımız 6.3 mil- yar dolar, bu açık toplam dış ticaret açığımızın yüz- de 55'ine tekâbül ediyor. AB'nin Kasım 1996'da Türkiye AB ilişkileri rapo- ru, durumu 'teyit ediyor':"... Türkiye, Gümrük Bir- liği'ne girdikten sonra, ticari ilişkilerimiz çok ge- lişti ve 5 AB ülkesinin Türkiye'ye ihracatı ilk altı ay içindeyüzde 50 arttı. Kuşkusuz AB için bu çok olumlu bir gelişme..." Mümtaz Sönmez, rahat durmuyor, ihracat işini de kurcalamış, dediğı şu: "... ithalatta kapılarımı- zı böyle açarken, AB'ye ne kadar ihracat yapa- bilmişiz; burada ithalatın tam tersine bir geliş- me var: AB'ye daha az ihracat yaparken, AB dı- şı ülkelerde kendimize Pazar bulabilmişiz...". Sayılar ne diyor, acaba? 1996'da, AB'ye ihracatımı- zın artış oranı yüzde 3.7; AB dışı ülkelere artış ora- nı ise 10.2: bu oranı, Rusya, Mısır, Isviçre gibi AB dışı ülkelere satış yaparak tutturabüiyoruz. "... GB ile beraberdış ticaretimizi daha çok Av- rupa'ya kaydırıp, onlara daha çok pazar açma- nın, ama, buna karşılık onların pazannda daha fazla ihracat yapamamanın sonucu, dış açıkla- nmız arttı; eskiden ithalattan aldığımız gümrük vergilerinin gelirinden hâzinemiz mahrum kaldı: GB'ye girerken bize demişlerdi ki, 'bunlann kar- şılığında size mâlî bir yardım yapılacak', biz de buna inanmıştık; peki ne oldu malî yardım? Maiî yardım da yok!" (Gazete/Pazar, 14 Aralık 1997). Olumsuzluklar' galerlsi... Prof. Manisalı, bu cephede en çetin 'vuruşanlar- dan' biri; hanidir, 'yiyeceğimiz kazığın ağzımız- dan çıkacağını' yazıp durmuştur, geçen yıl bu za- manlar Cumhuriyet te Gümrük Birliği yüzünden ül- kemizin karşılaştığı 'o/umsuz/uk/an' şöyle sıralamış- tı: "... 1/ Türk ekonomisinde 'girdi' mâliyetleri arttı ve ihracatının, AB pazan dahil, dış pazar- daki rekâbet gücü azaldı. 2/ Ithal edilen 'girdilere' konan yeni vergiler ya- nında, Türkiye, AB'nin üçüncü ülkelere uygula- dığı kota sistemini uygulamaya başladı; kotayı aşınca, vergisini vererek de olsa, ithalat yapa- madı. 3/ AB'den ithal edilen imalat sanayii ürünleri- ne sıfır gümrük uygulamrken, AB dışı ülkelerden yapılan ithalatta yüksek gümrük uygulamak zo- runda oluşu, dış ticareti yapay olarak saptırarak kaynak israfına yol açtı... ve açacak!.. 4/ Dış ticaret açığı, AB'den patlayan ithalat sonucu yıllık olarak 23 milyar dolayına ulaştı. 5/ AB'den Türkiye'ye yönelik yatınm taleple- rinde artma değil, azalma görüldü; oysa AB'den Türkiye'ye büyük yatınmlar bekleniyordu. 6/ Zaten çok azı 'hibe' olan malî yardımlann hiçbiri gelmedi..." GB'ye palas pandıras girişimizin ciddi sonucu, sanınrn, şu 'tesbıtteyatıyor."... Türkiye, 6 Mart Bel- gesi ile sadece AB'nin dış tarifelerine değil, 'dış ticaret politikalanna' da uyma zorunluluğu altı- na girerken, dünyaya açılmamış, 15 ülkeye ka- pılarını açarken diğer tüm dünyaya -eskisine oranla- daha 'kapah' duruma gelmiştir." Sizi bilmem ama, daha vahimi, bana şu satıriar- da gizli gibi görundü; "... bugün AB'nin gözünde Türkiye herhangi bir üçüncü ülke konumunda- dır. Türkiye, Gümrük Birliği dahil, 'hiçbir yere girmemiştir'. Türkiye sadece AB'nin koyduğu vergilere, dış ticaret politikalanna ve belirleyici kurallara tek yanlı uyacağını taahhüt ederek, ka- pılannı ardına kadar sadece 15 ülkeye açmıştır. Türkiye/AB ilişktlerinde sorunlar yann daha da artacaktır, çünkü kuralın ilişki düzeni bozuk ve dengesizdir..." İki 'tanığı' dinledikten sonra, vardığınız karar ne- dir? 'Liberalliği' de, içerdeolduğu gibi, 'dışarda'da, ağzımıza yüzümüze bulaştırdığımız mı? Yoksa, ya- nm yüzyıldır birbirini izleyen, 'millî ve manevi değer- leri' veTürkiye'ninçıkartannıkorumak'iddiasında- . ki 'orta sağ/orta sol' iktidarlann, hiçbir şeyı koru- madığı mı? Oh affedersiniz, unuttum: 'to/fuWann/'fevkalâde koruyorlar. http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle