25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8ŞUBAT1998PAZAR HABERLERIN DEVAMI Zonguldak PB 4 Antalya B Yurdun kuzeydoğu ke- sımlen parçaiı çok bulut- lu, Orta ve Doğu Karade- nız, Iç Anacfolu'nun ku- zeydoğusu, Doğu Ana- dolu'nun kuzey ve doğu- su ıle Guneydoğu Ana- dolu'nun doğusu yağışiı, ötekı yerier parçaiı ve az bulutlu geçecek. Yağış- lar karia kanşık yağmur ve kar şeklınde olacak. Hava sıcaklığı azalmaya devam edecek AVRUPA Oslo Helsınkı Stockhoim Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K K K PB PB PB PB PB -1 -5 0 11 8 7 10 7 Münih PB 5 Zürih Beriin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atına K K PB PB PB PB PB PB 6 7 12 6 6 2 15 11 PB 1 ASYA Moskova K -11 Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire K K K K K K PB 3 -6 14 4 11 2 20 Şam PB 13 Parga(ı bulutlu Sısl, Bulutlu t Çok bulutlu . Yağmuriu Kartı Sulukar Gokgurültulu G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada ana kadar 'açıklanan politikaya tam olarak muta- bakat' halindedir" diyor. Son günlerdekı "mutabık kaldığı Irak politikası- na" ters düşen demeçleriyle medyayı heyecan- landıran Başbakan Yardımcısı Ecevit ise: "Hükümet bundan önce nasıl tam bir uyum içe- risinde çalıştıysa, 'bu konuda da uyum içinde' ça- lışacaktır" diye konuşuyor. Olası bir hükümet bunal/mının kapıda göründü- ğü varsayımıyla uyum üzerine hararetli destek ya- zıları döktürülür, hükümetin iki büyüğünden "mu- tabakat" açıklamaları gelirken; DTP Genel Başka- nı Cindoruk ile DSP'nin önde gidenleri, hatta lider Ecevit, "Incirtik'in asla, ama aslaABD'nin kullanı- mına açılmayacağını" beyan ve irat buyuruyor. Böylece, ülkemiz sürekli krizle beraber yaşama tutkusunu sürdüreceğini kanıtlıyor. Bir başkamanzaradaha: Ecevit, sabahlan D- SP lideri olarak ABD'nin Irak politikalannı şiddet ve hiddetle yeren görüşlerini aynntılı biçimde savunu- yor. Öğleden sonra, Başbakan Yardımcısı olarak ABD politikalanna uygun adım yürütülen hükümet politikasını destekliyor. Ülkemiz bir yandan krizle birlikte yaşama tutku- sunu sergiliyor, öte yandan da hangi demokrasi- den esinlendiyse hükümetimiz, sabah öyle öğle- den sonra böyle politikalarla "tam bir mutabakat ve de uyum içinde" hizmete devam ettiğinin "müs- tesna bir ömeğini" veriyor. Evet, iştezikzaklı uyum içindeki hükümetimiz, al- tı aydır halka şınngaladığı enflasyonu bu yıl yüzde 50'ye düşürme umudunu bir kenara fırlatıp atıyor. Çaresiz halkımız: "Saddam krizini enflasyonun düşürülmesine engel gören Güneş Taner'/e za- ten alacağımız sonuç da buydu" demek zorunda bırakılıyor. Uyumlu açıklamalara başka bir örnek: Cem'in "çok başanlı geçtiğı söylenen" Bağdat gezisi ki- mi köşelere sızdırılan bilgilerie daha renkleniyor. Bir saat on dakika sürdüğü açıklanıyor Cem-Saddam görüşmesinin. Ama, "sızma bilgiler" süreyi basit bir hesapla yaklaşık yarım saate indiriyor. Mektuptaki gölgeler Başbakan'dan bakanlara değin kudret sahibi herkesle içli dışlı olanların yalancısıyız: Bir saat on dakikalık buluşmada Saddam, 25 dakika namaz kılmak ve daha sonra Mübarek'le telefonia konuş- mak ve de Arap Birliği Genel Sekreteri'yle görüş- mek için Cem'i bir saat içinde tam üç kez bir oda- da "yalnız bırakıyor". Dışişleri Bakanı'nın hükümete aktardığı gözlem ise: "Saddam mütevekkil!" diyor. ABD uçaklannı beklerken başa gelen çekilir havasında. Her şeyi "Allah'a havale etmiş". Cuma gecesi Bağdat'taki camilerdeokunan hut- beler, halkın yaşlı gözlerle Allah'a yakanşı, CNN'den Türk TV'lerine kadar hemen her ülkenin medyasın- dan dünyaya yayılan görüntüler, gözlemi doğrular nitelikte. ismail Cem'în Saddam'la ilgili bir başka gözle- minden söz edilryor. Bu gözlem diplomaside in- sancıl bir yaklaşımı mı anlatıyor yoksa siyasal bir saptama mı yapıyor, bu soruyu ancak Cem yanıt- layabilir: Bakan "Ben de gelecekte bombalanacak bir ül- kenin Devlet Başkanı ile konuştuğum bilinciyle na- zik, kibar ve olgun bir üslup kullandım" diyor. Dı- şişleri Bakanı, bombalanacak bir ülkenin başkanı olmasaydı Saddam, nasıl konuşacaktı acaba? Her neyse; şimdi medyatik bir "başka vak'aya" gelelim: Dışişleri Bakanlığı kibar, nazik ve olgun üslubuy- la cuma günü SABAH'ta yayımlanan Clinton'ın son mektubunun doğruluğu ya da eğriliği üzerin- de suskun! SABAH'ın görsel kolu atv'deki metnin altında ise Clinton'ın siyah mürekkeple attığı imza görülüyor. Ama merakları kışkırtan bir iki nokta var: Diyor- lar ki: Büyükelçiler aracılığıyla süratle iletilen böy- lesi mektuplarda isim bulunuyor, ancak imza bu- lunmuyor. Daha sonraları imzalı metin geliyor. Bu, bir. ikınci nokta: Clinton, Demirel'e mektubunda "Türkiye 'den herhangi bir 'istekleri' olmadığını ifa- de eden" bir cümlenin varlığı söz konusu. Ama son yayımlanan metin böyle bir ifadeden de yoksun. Bu da iki. Kiminin merakı hükümetteki uyum. Bizimki, yayımlanan mektuptaki gölgeler. kitap kulübü Taksim Sergi Salonu ŞÜBAT AY1 ETKlNLİKLERİ DfNLETf 8ŞubatPazarSaat:17.OO FERDAEREREN ÜC DENİZ TOPLULUĞU özcel (Otantik) müziğin evrensel bakış açısıyla yeniden ûretilişı. Ferda Ereren'in düzenlemeleriyle... (Giriş serbesttir) Adres Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu Tel:514 01 96 Savaş sonrası kaygısı• Baştarafı 1. Sayfada - Biz, Irak'ın toprak bütünlügûne çok önem veriyoruz. Ama ABD'nin olası saldınsı halinde o toprak bü- tünlüğü nasıl olacak? Irak toprak bü- tünlüğünü korur da gene bölünür fi- iliyatta. Bunun bölge dengelerini na- sıl etkileyeceği, Iran'ın çok aşın şe- kilde güçlenip güçlenmeyeceği, bir dizi soru isareti var. Dolayısıyla da biz Türkiye olarak, diplomatik çaba- ların sonuna kadar devamından ya- nayız. - Irak sonmunun çözümü için dip- lomatik girişimlerin sonuna kadar denenmesi fîkrini olumlu yönde et- kiliyoruz. Tûrkiye'nin Ortadoğu'ya ilgisini kanıtlıyoruz. Ortadoğu'da Türkiye'nin imajmı olumluya doğru yönlendiriyoruz. Bunu yaparken gerçekçiyiz. Çünkü bu olumlu giri- şimlerimizin yarın lsrail ile aramız- daki yakınlaşmaya yönelik tepkileri ortadan kaldıracağı hayali içinde de- giliz. Sentez oluşturuluyor - Irak krizine yaklaşım konusun- da hûkûmet ortaklan DSP ve ANAP'ın görüş aynlığı içinde oldu- ğu konusu abartılıyor. Doğal olarak bazı konularda farklı hassasiyetler olabilir. Bu aynı zamanda sağiıkJı- dır. Hûkûmette sağlıklı sentezlere vanyoruz ve ben bazı konularda, bi- raz degişik olan yaklaşımları sağlık- lı buluyorum. Herkes çek ediyor bir- birini. Vardığımız sentez ise önceki gûn Irak krizi konusunda yapılan hü- kümet açıklamasıdır. Aramızda ger- çekten sorun yok. Sorun olsa en azın- dan "Sonnj yok" demem, "Var" da demem. - ABD'yi niye karşımıza alalım? Burada önemli olan Türkiye'nin menfaatleridir. Bizim ABD'yi karşı- mıza alma durumumuz yok. Biz BM kararlannm uygulanmasına destek veriyoruz. Bu kararlann uygulanma- sını değiştirmek ve etkilemek fevka- lade sınırlı. O bizim üzerimize vazi- fe değil. Gerçekçı konuşuyorum. onu Güvenlik Konseyı üyeleri yapabilir. Türkiye'nin menfaati dogrultusun- da birpolitika izliyoruz ve bu politi- kanın birinci parametresi BM karar- lanna Irak'ın uyması. Ikinci para- metresi ise Türkiye ve Irak'ın sorun- larla karşı karşıya gelmemesi için çok aklı başında tasvip gören ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan'dan des- tek alan akılcı öneriler getirip etki yapılmasıdır. Ismet Sezgin de Irak bunahmının tartışıldığı Bakanlar Kurulu toplan- tısında, Avrupa Birliği'yle bunalım yaşayan Türkiye'nin ABD'yle bir kriz yaşamasında yarar olmadığını söyledi. Hükümet ortağı partilerin kamuoyuna duyurulan 5 maddelik planda 'mutabık' olduğunu kayde- den Sezgin. Türkiye'nin askeri bir harekât sonrası için hazırhk yüriit- mesi gerektiğini vurguladı. Krizin Türkiye'yi iki tehdit seçe- neğiyle karşı karşıya bıraktığını be- lirten Sezgin, tehdit değerlendirme- sine alınacak ölçütlerin 'Irak'm efin- deki Jdtte imha silahlannın varüğT ile 'ABD'nin ve ona eşlik eden ülke- lerin Iraka yönelik harekâunın ar- dından ortaya çıkacak yeni dunım' olduğunu kaydetti. Sezgin, bunalı- mın tartışılması sırastnda, Türki- ye'nin stratejik çıkarlannın ele alın- ması gerektiğine ve askeri harekâün Türkiye'nin güvenliği açısından önemine işaret etti. Smırlarda karşılıkh yığmak ENVERSEVİŞ DtYARBAKIR - Türkiye, Körfez'de patlak verebilecek bir savaş karşısında, Kuzey I- rak'tan kendi ülke topraklanna yaşanabilecek Kürt göçü ihti- maline karşı önlem alıyor. Ge- çen yıl PKK'ye karşı düzenle- nen operasyonlarda Kuzey I- rak'ın çeşitli yerlerinde zırhlı birlikler halinde konuşlandın- lan Türk askeri birlikleri, KDP güçleriyle birlikte Kuzey I- rak'ın Zaho, Bamemi ve Batu- fa bölgelerinde güvenlik kori- doru oluşturma çalışmalanna başladı. Suriye ve Iran'ın da I- rak ve Türkiye smırlan yakın- lanna asker konuşlandırmaya başladığı bildirildi. Körfez'de 1991 yılında pat- lak veren savaş sırasmda Ku- zey Irak'tan kendi ülke toprak- lanna göç alan Türkiye, bu Kürt göçünden güvenlik açı- sından olumsuz etkilenmişti. Kürt göçü nedeniyle sınırlann yeterli derecede denetleneme- mesi ve PKK'nin göçü firsat bilerek merkezini Suriye'den Kuzey Irak'a taşunası Türki- ye'yi büyük sıkıntıya sokmuş- tu. 5 yıldan bu yana süren seri operasyonlardan sonra Kuzey Irak'taki varlığı büyük ölçüde sona erdirilen PKK'nin, yaşa- nabilecek bir Kürt göçü karşı- sında yeniden toparlanmasına firsat verilmeyecek. Geçen yıl PKK'ye karşı dü- zenlenen operasyonlar sırasın- da Irak'ın Zaho, Duhok, Ame- diya ve Diana kentlerinde zırh- lı birlikler halinde konuşlandı- nlan Türk birlikleri son üç gündür, KDP peşmergeleriyle birlikte Kuzey Irak'ın Zaho, Bamerni ve Batufa bölgelerin- de güvenlik koridoru olustur- ma çalışmalannı aralıksız sür- dürüyor. Zaho, Bamerni ve Ba- tufa bölgelerinde BM görevli- leri de güvenlik koridoru ça- lışmalanna katılıyor. Savaşın patlak vermesi ha- linde Süleymaniye ve Erbil gı- bi büyük nüfuslu kentlerde ya- şayanlarla irili ufaklı birçok kasabadan kaçıp Türkiye'ye doğru gelebilecek Kürtler için söz konusu bölgelerde çadır kent kurmaya yönelik hazırhk- lar da tamamlandı. Bu arada Kuzey Irak'ın çeşitli kasaba ve kentJerinde yaşayan doktorla- nn da olası bir göç karşısında adı geçen bölge yakınlannda- ki KDP karargâhlannda bulun- malan istendi. Olası bir Kürt göçünün Kuzey Irak sınınnda- ki Türk zırhlı birliklerince ke- sınlıkJe önleneceği haber veri- liyor. Öte yandan Suriye ve Iran da, Irak ve Türkiye sınırlan ya- kınlannda asker konuşlandır- maya başladı. Suriye sınınnda, Silopi, Habur ve Irak'tan çıp- lak gözle izlenebilen askeri ha- reketliliğin son birhaftadan bu yana arttığı görüldü. Iran da Suriye gibi sınırlannda hazır- hk yapıyor. Özellikk Hacıüm- ran gibi Iran-Irak sınınndaki bölgelerde çok sayıda Iran as- kerinin bulunduğu öğrenildi. Süleymaniye ve Erbil gibi kentlere ticaret amaçlı gidip gelen Türk kamyon şoförleri, Kuzey Irak'taki Kürtlerarasın- da büyük bir korku ve panik yaşandığını dile getirdiler. 35 bin üyesi bulunduğu ortajB çıkan Than'ın yöneticikri nöbetçi mahke- me tarafindan tutuklandj. (Fotoğraflar: KEREM ILGAZ) Titancılar tutuklandı İstanbui Haber Servisi - "Saadet zin- dri" olarak bilinen Titan'ın Türkiye so- rumlusu Hakan Kenan Şeranoğiu ile babasının da aralannda bulunduğu 12 kişi "Bankalar Kanunu, Türk Parası- nın Kıymetini Koruma Kanunu ve Ödünç Para Verme Kanunu'na aykın hareket ve dolandıncüık" suçlanndan tutuklandı. Polis, Titan'ın İstanbul. An- kara, Izmir, Antalya, Bursa ve Koca- eli'de 35 bin üyesinin bulunduğunu tes- pit etti. Titan'ın, üyelerden toplanan yaklaşık 70 milyon markjn bir bölümü- nü yurtdışına kaçırdığı belirlendi. "OATA Liluslararası Bilgi tşiem Mer- kea" tarafindan yönetilen Titan Mate- matiksel Kazanç Sistemi'nin Türkiye sorumlusu Kenan Şaranoğlu, babası Barbaros Şeranoğiu. sıstemin Izmir Bölge Müdürü Ahmet Hakan Baz, DA- TA yetkilısı Levent Güla), sıstem mü- düryardımcısı SerdarGüldaL sekreter- ler EBf Sibel Koca, Birsen Çökü, Öz- temArstan, grup lideri Eda Kalkan, sis- tem yöneticisi Serap Değirnıen ile kur- yeler Ahnan uyruklu Rene EmiL Her- bertPetricTnorestenRöckerdün İstan- bul Mali Şube'de basına gösterildi. Ya- pılan açıklamada sanıklann 3182 sayı- lı Bankalar Kanunu, 2279 sayılı Ödünç Para Verme Kanunu, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanu- nu'na aykın haraket ettikleri, dolandı- ncılık ve sahte fatura düzenlemek suç- lanna kanştıklan bildirildi. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Kenan Şeranoğiu, dolandıncı olmadık- lannı yineledi. İstanbul Mali ŞubeMü- dürlüğü'nde işlemleri tamamlanan Ti- tan yöneticileri, daha sonra Kadıköy Adliyesi'ne sevk edildiler. Yaklaşık 6.5 saat süren sorgulamamn ardından söz konusu kişiler nöbetçi mahkeme tara- findan tutuklandı. Bu arada, destek ver- mek için adliye bahçesinde bekleyen yaklaşık 100 Titan üyesi, Şeranoğiu ve diğer sanıklann cezaevine götürüldüğü sırada, sistem lehine tezahüratta bulun- du. Titan tarafindan aldatıldıklannı söy- leyen bazı vatandaşlarla gönüllü üyeler arasında da yer yer tarüşmalar yaşan- dığı gözlendi. 'ABD neyapacaksayapsm ANKAJU (Cumhuriyet Bürosu) - Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in, Dışiş- leri Bakanı tsmailCem le Bağdat'taki sara- yında yaptığı görüşmede, "Ne olacaksa ol- sun, geleceklerse görecekkr" havasını yan- sıttığı bildirildi. Ahnan bilgiye göre Sad- dam Hüseyin, komsu Irak'a gidip ABD'yle yeni bir savaşı önleme girişiminde bulunan Dışişleri Bakanı Cem'le görüşmesinde, ola- ya tt mütevekkflane(kadera)" yaklaştığı iz- lenimını uyandırdı. Iraklılann BM komisyonunun saraylara girerek inceleme yapmasma "haysiyet nıe- sdes" olarak baküklanna işaret edilirken, Saddam Hüseyin'in Cem'e "duromun far- kında ofduğu" havasını yansıtarak "Ne oia- caksa olsun, geteceklerse görecekler" dedi- ği öğrenildi. Kimyasal silaha önlem yok HACERGEMİCt ADANA - Irak'ın kimya- sal veya biyolojik bomba kullanma olasılığma karşı lsrail alarma geçerek tatbi- kat yaparken încirlik nede- niyle hedef durumda olan ve acil durum ilan edilen 24 ildeki yurttaşlar için hiçbir önlem almmadı. Tehdit al- tındaki iller sıralamasında birinci sırada yer alan Ada- na'da. Sivil Savunma Ge- nel Müdürlüğü'nün acil yardım programından il müdürlüğünün, valinin ve Kızılay'ın haberdar olma- ması ise Saddam'ın silah- lanna karşı çaresizliğin bo- yutlannı gösteriyor. 1991 yıhndaki Körfez Savaşı'nda Irak'ın kimya- sal silah kullanabileceğinin gündeme gelmesi üzerine yaylalara çıkarak veya dı- şanya tavuk bağlayarak ko- runmaya çalışan Güneydo- ğulu yurttaşlar olası bir sa- vaştayine çaresiz. Sivil Sa- vunma Genel Müdürlü- ğü'nün kritik olarak belir- lediği Adana, Hakkâri, Van, Şıraak, Siirt, Mardin, Batman, Muş, Bitlis, Bin- göl, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman. Elazığ, Tunce- li, K.Maraş, Kilis, Malatya, Gaziantep, Kayseri, Nevşe- hir, Aksaray, Karaman ve Konya'da Saddam'ın kitle imha silahlanna karşı ilaç, gaz maskesi ve sığtnak gi- bi saldından korunma yol- lan yok denecek kadar az. Adana ve Güneydoğu'da halen hiçbir önlem alınma- masını eleştiren ÇETKO Başkanı Doç. Dr. F^gen Do- ran, Türkiye'nin, ABD - Irak gerginliği ile olası bir savaşa "gayri ciddi hazır- landığını" söyledi. Încirlik nedeniyle hedefte olan Adana'da İl Sivil Savunma Müdürlüğü yetkilileri he- nüz genel merkezden ken- dilerine birtalimat iletilme- diğini beiirttiler. Kızılay Adana Şube Müdürü Kamil Demir ise Ankara'da oluşturulan kriz masasınm direkt olaylarla ilgili olduğunu ve ken- dilerinin konunun dışmda kaldığını kaydederek il genelinde özel bir çalışma yapılmadığmı söyledi. Adana'da sivil savun- manın günü gününe takip edildiğine değinen Valı Oğuz Kağan Köksal da. 60 bin gaz maskesinınriskal- tındaki 24 ile dağıtılması konusunda Cumhuriyet'in sorularına "Benira habe- rim yok, bilmiyorum" şek- lınde yanıt verdi. ABD'den Ecevit'e güvence ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Marc Parris; Baş- bakan Yardımcısı BüJent Ece- vit'e, Irak'ın BM kararlanna uymasını ısteyen Washing- ton'un gizli birgündemi olma- dığı konusunda güvence verdi. Türk Silahh Kuvvetleri (TSK) savaş olasılığının art- ması üzerine "alarm* duru- muna geçerek 2. Hava Taktik Üssü'ne yığuıak yaptı. DSP lideri Ecevit'i önceki gün akşam üzeri ziyaret eden ABD'nin Türkiye Büyükelçi- si Parris'in "gizli birgündem- teri" bulunmadığı konusunda güvence verdiği bildirildi. Cumhuriyet'e bilgi veren ABD yetkilileri, Parris'ın Irak bunahmının patlak vermesıy- le birlikte Türkiye'de tüm li- derlerle görüşmek istediğini ve bu çerçevede Ecevit'le de bir araya geldiğini söylediler. ABD yetkilileri, Türk hükü- metı içinde bakış açılanndaki farklılık konusunda ise şu gö- rüşleri dile getirdiler: "Biz Sayuı Ecevit'e büyük saygı duyuyoruz, ancak ABD ile Ecevit arasında görüş ayn- lıklan olduğunu da anlıyoruz. Biz bu görüş farkJılıklannede- niyie kendi politikamızın ne ol- duğunu acıkça Sayın Ecevit'e iletmek istedik. Bizim tek iste- ğimiz Irak'ın BM kararlanna u\ up kitle imha silahlannı de- netimc açması. Başka bir gizli gündemimiz yok. Sayın Ece- vit'e Irak'ın toprak bütünlü- ğünün konınmasına büyük önem verdiğimizi vc bu ülke- nin bölünmesinekarşı okloğu- muzu anlatnk." Orduaiarmda TSK, savaş olasılığının tır- manması üzerine hazıriıkîan- nı arttırdı. Bu çerçevede sınır bölgesine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı birlikler kaydınldı. 2. Hava Taktik Üs Komutanlığı'ndaki savaş uça- ğı sayısı arttınldı. Üsse "Sava- şan Şahin" olarak bilinen çok sayıda F-16 savaş uçağı ko- nuşlandmldı. Başbakan Yardımcısı Bü- lent Ecevit, bunalımla ilgili olarak TSK'nin her türlü ola- sılığı göz önünde bulundurdu- ğunu belirterek, "Bütün ön- lemler alınıyor'' dedi. Türki- ye'nin çok önemli badireler- den geçtiğini anlatan Ecevit, döviz sıkıntısı bulunmadığını belirterek, yurttaşlardan pani- ğe kapılmamalannı ıstedi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY B Baştarafı 1. Sayfada len haberlerin neredeyse tümü yine teknotoji üzerine: 'Saddam'ın bu kadar füzesi var." "ABD, Körfez'e, yüzen üslerle şu kadarsavaş uça- ğı gönderdi. Bunlaria bir ay kesintisiz savaşabilir." "Ingiltere de bir savaş uçağıyla ABD'yi destekli- yor." "Saddam'ın füzeleri sanıldığı kadaretkin değil, on- lanşu füzelerle durdururuz." Sözün kısası "insan" artık gelişmelerin "amacı" de- ğil "aracı". Bu duruma neredeyse "vahşi teknoloji" dö- nemi demek geliyor ınsanın içinden. Körfez'de yeniden esmeye başlayan savaş rüzgâr- lan, herkesin aklına 1991 'deyaşananlan georiyor. Nak- len yayın eşliğinde Körfez Savaşı'nı yasamıştık. Sa- bah kahvaltımızı yaparken Bağdat bombalanryordu, akşam yemeğinde Basra'nın üzerindefüzeleruçuyor- du. Sanki insansız bir gezegende yeryüzünü hiç ikji- lendirmeyen bir savaş yaşanıyordu. Bugün yaşadıklanmız beni, 1992 Şubatı'nda tam Körfez Savaşı'nın birinci yıldönümünde Irak'a yapt- ğım geziye götürdü. Televizyonda izlediğimiz tekno- loji harikası uçaklardan atılan bombalann düştüğü yeriere... Ne zaman dünyanın bir bölgesinde savaş haberi duysam, Bağdat'ta, soğuk küllerde, feryatlar içinde, ölen çocuğunu arayan anne gelir gözlerimin önüne. 1992 yılı 13 Şubatı... Bağdat kent merkezine 15 da- kika uzaklıktaki 403 çocuğa mezar olan Amiriye sığı- nağının bombalanışının birinci yıldönümü. Sığınağın önü avıl cıvıl çocuklarta do(u. Olup bitenden haber- siz töreni izliyortar. Gözü yaşlı anneler bir an önce sı- ğınağın açjlmasını, içeri girmeyi bekliyorlar. Ara ara mezar-sığınağa gırip dua etmişler ama bu- gün yıldönümü. Savaştan etkilenmesinler diye sığına- ğa gönderdikleri çocuklannın küllerine dua edecek- ler. Fotoğraf çekmek isteyen gazeteciler, televizyon ekipleri sırayla ve sınırlı sürelerle içeri alınıyor. Sıra ba- na geldiğinde bir grup anneyle birlikte karanlık tünel- den içeri girdim. Bomba, sığınağın tam ortasına düş- müş. Üç-dört metre çapında delik açmış. Delikten sı- zan ışık ve duvar diplerine dizili mumlar ortamı biraz aydınlatıyor. Ürkütücü bir yan aydınlık. Deliğin yarattığı çukurda külü gören hıçkınyor. Ağ- laşmalar ıssız dağda aniden bir hayvan çığlığı duy- muşçasına içimi ürpertti. Kimileri daha birkaç adım atar atmaz yere yığıldı. Enformasyon Bakanlığı yet- kilileri bu tür sahnelerin görüntülenmesini istemiyor. Onlara göre tek resim, elinde Saddam resmi taşıyan çocuklar... Anneler birbirine yaslanıp güç alıyor. Küllerin çev- resinde kapkara bir ateş oldular. Uğultu daha da yük- setdi... Birden... Orta yaşlı bir kadın yaydan fırlamışçasına kendisini küllerin arasına attı. Avazı çıktığı kadar ba- ğınyor. Külleri, canlı birinsanın kolunu, bacağını, göğ- sünü avuçlar gibi sıkıyor, sıkıyor... Anneyi küllerden koparmak dakikalaraldı... Sahne beni o kadar etkilemişti ki, acaba abartıyor muyum kaygısıyla fotoğrafı neden çektim kızgınlığı birbirine kanşmıştı. Ama Ankara'ya dönüşte dostlar meclisinde yaptığım dia gösterisinde bu fotoğrafı gö- renlergözyaşlannı tutamayınca yalnız olmadığımı an- ladım. tyi montajlar Körfez'deki krizi uluslararası televizyon kanallann- dan naklen izliyoruz. Bu kanallar yeni bir savaşa da hazırlar. Yazıyı, bir televizyonculuk olayını anımsata- rak noktalayalım. 1991 'den hâlâ akıllarda kalan görüntülerin başında şu geliyor Saddam petrol kuyulannı ateşleyip Basra Körfezi'ni alevlere boğmuş. Bir karabatak, petrole bulanmış su- yun, kayalıklann arasında şaşkın şaşkın dolaşıyor. Az sonra ölecek. Bunu izleyen herkes Saddam'a ateş püskürüyor; "insanlık düşmanı"... O görüntülerin Basra Körfezi'nde değil Fransa açık- lannda çekıldiği, bir ay sonra ortaya çıkti... Yeni bir "kamuoyuyaratma" sürecindeyiz... Uluslararası kanallara iyi montajlar... Körfez krizi siyaseti ısıttı Çiller: Dış politikayı şov malzemesi yaptılar' Haber Merkezi ABD'nin Irak'a yönelik sa- vaş tehditleri ve Türkiye'nin olası bir savaş durumundaki rolü, siyasi parti temsilcile- rinin yaptığı açıklamalarla gündemın binnci maddesini oluşturdu. DYP Genel Başkanı Tan- su Çiller, hükümetin dış po- litikayı ıçte şov malzemesi haline getirdiğini savundu. Kapatılan RP'nin Genel Başkanı Necmettin Erba- kan da încirlik Cssü'nün sa- vaşta kullanılmasına kesin üssü kapatılsın 9 H Baştarafı 1. Sayfada "İncirfik'e el konubun". "Eşkıya üssü İn- drHk kapatilsın", "Mazlum Irak halkuıın yanındayız'' yazılı pankartlar taşıdılar. Başkonsolosluk önünde ABD karşıtı sloganlar atan grup, olaysız bir şekilde da- gıldı. Bu arada il örgütüne de "ABDdefol" afışi asan İP'lilere polis müdahale etti. IP İstanbul İl Başkanı Tiıran Özlü imzasıyla yapılan açıklamada, Încirlik Üssü'nün Türkiye'nin "koynundaki yuan" olduğu belirtilerek bu üsse el konuhnası istendi. Özlü, ABD'nin Birleşmiş Milletler'in karannı uygulamak için operasyon başla- tacağını söylemesınin "yalan" olduğunu savundu. Irak'ın kimyasal ve biyolojik si- lahlarla Konya'yı vuracak güçte olduğu- nun da yalan olduğunu belirten Özlü, ABD'nin her durumda bu saldınyı yap- mak için bahane bulacağını söyledi. ABD'nin Kuzey Irak'ta kukla bir Kürt devleti kurarak Orta Asya ve Kafkas do- ğalgazı ile nükleer madde kaynaklarını kontrol etmek amacında olduğunu belirten Özlü, şunlan söyledi: "ABD'nin bu operasyonu, 1996 sonba- harmda Irak-Barzani-Türkiye işbirliğiyle gercekleştirilen operasyonace\ apûr. Bölge güçleri arasuıdald bu işbiriiği. ABD'nin kukla kürdistan projesini iflas ettirmişti. Baü basınında Türkiye Cumhuriyeti'nin Sovyetkr Birliği ve Yugoslavya gibi ömrii- nün sonuna geldiği söyieniyor. ABD saldı- nsı Türkiye'yifaedefaian Sevr'le bağlanb- bdır." bir dille karşı çıktı. lçışleri Bakanı Murat Başesgioglu, savaşla birlikte doğması olar sılığı bulunan göç dalgası ile ilgili önlemlenn alındığını söyledi. Çiller, dün düzenledığı basın toplantısında, Türki- ye'nin, ABD-Irak bunalırrft konusundaki dış politikasın- da belirsizlik ve aceleciliğin hâkim olduğunu söyledi. Irak lideri Saddam Hüse- yin'le özdeşleşen bir siyaset ortaya konulduğunu ileri sü- ren DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, "Türkiye dış potitikasuu, içpolitikada şov malzemesi yapmaktan öte bir adım atamamıştır. Bu icerdeki sıkınnlan büyüytn enflasyon, ezilen halkı. ardı ardına gelen yolsuziuklan örtmeye çalışan bir dış pofi- tika var. Irak krizi bir strato- ji içinde bir ufuk koyarak ve inisiyatifdaramlrnay arak iz- ienebilirdL Kararsızlık yapıK dı" dedi. Erbakan, ABD'nin Irak'â müdahalesı durumunda ln- cırlik'ın kuilandırılmasma karşı olduklannı belirterek "Irak bizim komşumuz. Her şey geür geçer, biz komşu- . muzla baş başa kalınz. I- rak'taki huzursuzJuk en çok Türkiye'ye zararwrir" de- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle