Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ŞUBAT 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Memura sendika
hakkj
• İstanbul Haber Servisi -
Eğitim-Bır Îstanbul Şube
Başkanı Şevket Sezer, grev
ve toplusözleşme hakkı
içermeyen hiçbir tasanyı
kabul etmeyeceklerini
belirtti. Sezer, Meclis Genel
Kurulu'nda görüşülecek
olan memur sendikalan
yasa tasansındaki
antidemokratik hükümlerin
ayıklanmasını da istedi.
OKSA işçilerine
satöm
• tstanbul Haber Servisi -
Sosyalist Parti Kartal tlçe
Örgütü'nden yapılan
açıklamada, Tuzla'da kurulu
OKSAAŞ'desendikalı
olmak isteyen ve bu nedenle
işten çıkanlan 40 işçinin,
işverenin yanı sıra polis ve
jandarmanın da saldınsı
altında olduğu öne sûrûldü.
Alacah için
TBMM'de tören
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Ankara'da önceki
gûn ölen eski CHP Tokat
Milletvekili Fethi Alacalı
için TBMM'de bir tören
düzenlendi. Törene,
Alacalı'nın ailesi, yakınlan,
TBMM Başkanvekili Hasan
Korkmazcan, CHP Grup
Başkanvekili Oya Araslı,
bazı eski ve yeni
milletvekilleri katıldı.
Alacah'nın cenazesi,
törenden sonra Tokat'ın
Zile ilçesine götürüldü.
Alacah'nın naaşı bugûn
kılınacak ögle namazından
sonra Zile Mezarlığı'nda
toprağa verilecek.
Milletvekillepinin
cezaları
• ANKARA (ANKA)-
Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu, Cumhuriyet
dönemi boyunca kaç
milletvekilinin yargılandığı,
bunlardan kaçının ceza
aldığı konusunda
bakanlığmda bilgi
bulunmadığı itirafmda
bulundu. RP Ağn
Milletvekili Siddık Altay'm
soru önergesini yanıtlayan
Sungurlu, milletvekili
fezlekelerinin bakanlıkta
arşivinin tutulmadığını,
1983 öncesi evrakJann da
imha edilmek üzere
SEKA'ya gönderildiğini
bildirdi.
Köytüye maymh
baskı TBMM'de
• ANKARA (ANKA)-
TBMM Insan Haklan
' Komisyonu önümûzdeki
hafta Batman'ın Sason
ilçesinde askerlerin,
köylüleri mayın tarlasında
yûrüttûğü yönündeki
iddialar ûzerine yapılan
inceleme sonucunda
hazırlanan raporu
görüşecek. Raporda,
köylülerin, "Asker
öleceğine siz ölün" diyerek
askerlerin kendilerini mayın
tarlasında yürüttüğu
"yönündeki ifadelere yer
Terilirken, konuyla ilgili
adli soruşturma başlatılması
"istendi.
Kuyumcuya
siJahlı saldırı
• tstanbul Haber Servisi -
Altınşehir Bayramtepe
Gençosman Caddesi'ndeki
Mustafa ve Ahmet JCaya
kardeşlere ait olan 'Metin
Kuyumculuk'a, 3 kişi
tarafindan tabanca ve uzun
namlulu silahlarla saldında
bulunuldu. Olayda Mustafa
Kaya ile kardeşi Ahmet
Kaya öldü. Ağır yaralanan
isyeri çalışanı Hakan Genç,
Özel Güneş Hastanesi'nde
tedavi altına alındı.
Kuyumcudan altın ya da
para alınmadığı
belirlenirken polis
yetkilileri saldınnın siyasi
nedenlerle gerçekleştirilmiş
blabileceğini açıkladılar.
Hüppiyere uyan
• tstanbul Haber Servisi -
Basın Konseyi Yüksek
Kurulu, 13 Aralık 1997
tarihli sayısında Mimar
Behruz Çinici ile ilgili
verdiği haberi tek yanlı
geliştirdiği için Hürriyet
gazetesini uyarma karan
aldı.
Görevden alma
• ANKARA (AA) - Devlet
Meteoroloji Işleri Genel
Müdürlüğü Antalya Bölge
Mudürü Mehmet Arandı,
bir başka göreve atanmak
üzere bu görevinden alındı.
Arandı'nın görevden
alınmasına ilişkin karar,
Resmi Gazete'nin dünkü
sayısında yayımlandı.
Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptınlan Göktepe cinayeti keşfinin raporu tamamlafıdı
Biliı4vişi 'hflmeyiz' dedi
tMfcVEALGAN
Gazeteci Metin Göktepe'nin
gözaltında öldürülmesini, iki yıl
*>nra olay mahallindc, beli silah-
lı tutuksuz sanık polisler ve tanık-
knn "canlandırmasıyla" incele-
>en bilirkişi heyeti, "isteroeye iste-
ıneye" hazırladığı raporda. Gök-
tepe'nin gözaltında öldürüldüğü-
"ü doğruladı. Ancak raporda sık
stk "insan beDeğinin zayıflığrna
dikkat çeken heyet, tanıklann an-
latımlannı ve teşhislerini de "tar-
ttşmaya açık" diye yorumladı.
Afyon Ağır Ceza Mahkeme-
sı'nin 9 Ekim 1997'de aldıgı karar-
U Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkeme-
si'ne talimatla yaptınlan keşfın ra-
poru tamamlandı. Istanbul Üni-
versitesi Hukuk Fakültesi Ceza
Hukuku Anabilim Dalı öğretim
üyesi Doç. Dr. Serap Keslrîn. mi-
mar-mühendis Muharrem Koçak
ve Adli Tıp Kurumu Eyüp Şube
Müdürü Dr. RemziŞendil'den olu-
şan bilirkişi heyeti, keşfın yapıl-
masının mahkemenin görevi oldu-
ğu ve bilirkişiye başvurulmasınm
CMUK'a uygun olmadığını savu-
narak takdiri mahkemeye bıraktı.
Raporun girişinde hukuk kitap-
lanndan alıntılarla "keştf" ve "bi-
lirkişi'' tanımı yapan ve Ceza Mu-
hakemeleri Usul Kanunu'na göre
keşfın ancak yargıç veya savcı ta-
rafindan yapılacağına dikkat çe-
ken heyet, "mahkeme tarafindan
atandıktan sonra mütalaa beyan
etmeye mecbur olduğumuz" için
dedikten sonra tanık anlatımlanna
yer verdi.
Metin Göktepe'nin öldürülme-
sinden 727 gün sonra. 5 Ocak
1998'de Eyüp Kapalı Spor Salo-
nu'nda yapılan keşfe tutuksuz sa-
nıklar Fikret Kayacan, Fedai
Korkmaz. Tuncay Uzun, Murat
Pölat ve Burhan Koç ile sanık po-
lislerin avukatlan, müdahil avu-
katlar. Eyüp 2. Ağır Ceza Mahke-
mesi heyeti ve Göktepe ailesi ka-
tılmıştı. Tanıklardan Deniz Öz-
can'ın, sanık polis Fikret Kayacan
tarafindan silahla tehdit edildiği
keşiften bir ay sonra tamamlanan
rapor, olay yeri krokisi ve 54 fo-
toğrafla birlikte Afyon Ağır Ceza
Mahkemesi'ne gönderildi. 14
maddelik bilirkişi heyeti raporun-
da, tanık Deniz Özcan'ın, yaklaşık
10 metrekarelik bir alanda Metin
Göktepe iie birlikte bulundugu be-
lirtildi.
Tanık Deniz Özcan'ın yatar ko-
numda, kafası merdiven altına ge-
lecek şekilde, başına montu geçi-
rilmiş Ronumda bulundugu anlatı-
lan raporda, maktulün kendisin-
den birkaç metre ileride sahanJık
dip tarafina doğru bırakıldığı, ay-
nı anda da burada maktulü geti-
renlerle birlikte başka üniformalı
polisler tarafindan dövüldüğü, hat-
ta bunlardan siyah gözlüklü birlri-
şinin elindeki "kancah cop" ile
maktulün kafasına vurup kanattı-
ğınm tanık Özcan tarafindan ifa-
de edildiği belirtiliyor.
Tanıktan kuşku
Tanık Deniz Ozcan'ın, daha ön-
ce verdiği ifadeler ve 11 polisin
yargılandığı davada yüzleştirme
sırasındaki anlatımlanru, keşif sı-
rasuıda da yer göstererek yineledi-
ği anlaşılanraporda,bilirkişi heye-
tinin, maktulün getirilip dövüldü-
ğü iddia edilen sahanlık dip bölü-
müne ancak 8-10 polisin sığabile-
ceği, bundan fazla insanın bu alan-
da toplanmasının da fiziksel ola-
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
MTT MüsteşariığTna," Ne öğrendiysemTürkeş'ten öğrendim" diyen Kemal Yazıcıoğlu getiriliyor.
Genç kuşak alternatif parti programı hazırlığı içinde, Erdoğan beklemede
RP'de aynşmaya doğru
SEBAHAT KARAKOYUN
ANKARA-Kapatılan RP'de par-
ti içi aynşmalar ön plana çıkmaya
başladı. RP lideri Necmettin Erba-
kan'ın, milletvekillenne yeni parti
ile ilgili planı konusunda bilgi ver-
mekten kaçınarak, kapatma karan-
nın sonuçlannı ortadan kaldırmaya
çalışması ve kendisıni kurtarmaya
yönelik anayasa ve yasa değişikJi-
ği girişimi için çaba harcaması tep-
ki doğurdu. Aralannda Bülent
Annçve AbduflahGül'ün de yer al-
dığı "genç kuşak" yeni parti için
program hazırlıyor. Genç kuşağın
birlikte hareket ettiğı Îstanbul Bü-
yükşehir Beledıye Başkanı Tayyip
Erdoğan'ın, Erbakan'ın kendisine
karşı tavn nedeniyle yeni partinin
kuruluşu aşamasında ön plana çık-
mayarak. ilk kongreye kadar sessiz
kalmayı planladığı bildirildi.
Anayasa Mahkemesı'nin kapat-
ma kararının sonuçlannı ortadan
kaldırmaya ve kendisine bağımsız
milletvekili olma yolunu açmaya
çalışan Erbakan'ın, anayasa deği-
şikliği önerisine hiçbir parti yeşil
ışık yakmadığı halde çabalannı sür-
dürmesi parti içinde tepkilere yol
açtı. Erbakan'ın bu çabalan bazı
milletvekillerince "boşa zaman
kaybı" olarak nitelenirken; yeni
parti ile ilgili belirsizliğin de RP'de
huzursuzluğa neden olduğu belir-
tildi. Erbakan ve "ak saçular" ola-
rak isimlendirilen kurmaylannm
yeni parti konusundaki suskunluk-
lan genç kuşağın harekete geçme-
sini engelleyemedi. Annç ve
Gül'ün başmı çektığı bir grup mil-
letvekili çalışmalara hız verdi.
Programın kısa bir süre sonra net-
leştirileceği bildirildi.
Erbakan 'dan ionra en güçlü lider
adayı olarak değerlendirilen Erdo-
ğan'ın yeni dönemle ilgili strateji-
sini belirlediği bildirildi. Erdo-
ğan'ın çevresine. "Parti hocanın
gösterdigi bir genel başkana teslim
edilirse bu durum hoşnutsuzluğa
neden olur. Bu da benim lehime so-
nuçbuur" dedığı savunuldu.
Öte yandan Erbakan, partisine
karşı haksızhk yapıldığı yönünde-
ki savunusunu sürdürüyor. Partisi-
nin başkanlık divanı toplantısı ön-
cesinde bir açıklama yapan Erba-
kan, Türkiye'de huzur, demokrasi.
insan haklan ve özgürlükJerin sağ-
lanması için bazı anayasa ve yasa
değişikliklerinin zorunlu olduğunu
söyledi.
Milletvekillerine 'Ben korkmuyorum. siz de korkmayın' dedi
Tansıı Cilleı^iıı ikıia turları
HÜLYAKARABAĞLI
ANKARA -Yeniden açılacak mal varlığı soruşrur-
ması ve örtülü ödenek karan nedeniyle grubunu bir
arada tutmaya çalışan DYP Genel Başkanı Tansu
Ç&Ter, milletvekillerine sakin olmalan çağnsında
bulundu. DYP liderinin, kendisini soru yağmuruna
tutan mılletvekıllenne, "Didik didik eöîyortar, ama
bir şey bulamazlar. Ben korkmuyorum, siz de kork-
mayın" dediği öğrenıldi. Bayram öncesi ve sonra-
sında grubunu toplamayan Çiller, hafta içinde TB-
MM'de milletvekillerinin soru yağmuruyla karşılaş-
tı. Çiller, 2 saat boyunca Başkanlık Divanı üyeleri
ve bir bölüm milletvekiline istifalar, seçim, Yüce
Divan, malvarlığı, RP ve CHP'nin durumu konula-
rmda görüşlerini anlattı. DYP Kayseri Milletvekili
Ayvaz Gökdemir. Çiller'e "Yüce Divan'dan kork-
madığuuzı soyfüyorsunuz. Ama, kamuovn yargüa-
nırsamz genel başkanhğuuzın biteceğini samyor. Bu
konularkomışıılmahloDerkesneokhıgunnanlasuı"
dedi.
Gökdemir, konuşmasını "RP'nin kapanlmasnı-
dan sonra ne gefişmeier oiabifir? CHP'yi de değer-
kndbmeniiz gerekir. Bugüne kadar söylediğiınizle
yapbğuıuz arasmda tuk var mı? Bunlan tarnşma-
mızgerekir''diyesürdürdü. Çiller, milletvekillerin-
den korkmamalannı isteyerek "Hiçbirarkadasnn da
torionasın.Çckindigimbtr$e>.vT)k.Beniithamede-
cek tek nokta yokken endişe etmeym'' görüşünü di-
le getirdi.
rak mümkün olamayacağı görüşû-
ne yer verdiği bildirildi. Raporda,
tanığın yatınldığı yerden maktu-
lün dövüldüğü mekânda resmi
üniformalı polislerin bazılannın
gidip başkalanmn geldiği, buna
bağh olarak resmi üniformalı bir
kısmmın çehresinin yandan, bazı-
lannın ıse kısa süreli de olsa cep-
heden tanık tarafindan görüldüğu
bulgusuna yer verildiği öğrenildi.
Ancak daha sora "tanığın bizzat
kendisinin de içinde bulundugu te-
dirginlik. olay amndaki aigılama
yetisinin karmaşıklığı, hafizada
muhafaza edebiüne süresin
nden
söz edilen raporda, çok süratli ce-
reyan eden olay zinciri içerisinde
görgüye dayalı teşhisin ne oranda
gerçekleşebileceğinin, mahkeme-
nin takdirine bu^cıldığı belirtildi.
Raporun girişinde bilirkişinin;
duyulan ve algıladıklanyla değil,
kendi özel veya teknik bilgi-
siyle yargılama makamına
yardımcı olan birceza muha-
kemesi hukuku süjesi olarak
tanımlandığı ve bilirkişiye
başvurmanm, yargıcm göte-
vini başkasina yaptırması ni-
teliğini taşıdığı ve kabul edi-
lemez olduğu görüşüne yer
verildiğine dikkat çekildi.
Mahkeme görevlendirdiği
için "mecburen" hazırlanan
raporda heyetin, tanığın ger-
çek failleri ayırabilmesinin
her zaman tartışılabilecek bir
husus olduğunu vurguladığı
bildirildi. Keşif sırasında ta-
nık Deniz Özcan'a, kaç kişi-
nin yüzünü gördüğünün so-
rulduğu, Özcan'ın da yerde
montukısmen başına geçmiş
yatar dunımdayken gizli giz-
li dövme olayma bakmaya
çalıştığını söylediği öğrenil-
di. Ozcan'm, bu sırada iki-
üç kişinin yüzünü gördüğü-
nü, daha sonra Metin Gökte-
pe'nin polisler tarafindan tu-
valete götürülüp kanayan yü-
zunün yıkandıktan sonra ye-
niden yere yatınlıpdövüldü-
ğünü, bu aşamada tanığın
kendisinin artık dayanama-
yıp maktule yardım etmek
üzereayağa kalktığı anda du-
vara yüzünü döndüğünü ve
bu sırada da duvann önünde
durmakta olan ûç kişinin yü-
zünü gördüğünü ve bu hare-
keti üzerine kendisinin şid-
detle hemen yere yatınldığı-
nı anlattığı bildirildi.
Diğer tanık ABEkberPa-
labıyık'ın, spor salonunun
tribününde banka yatınldığı,
yüzünün bankın sırt yaslan-
ma yerine dönük ve ayru cep-
hedeki koridora açılan kapı-
ya dönük konumunun anla-
tıldığı raporda. "tanığın bu-
Innduğu yerden zaman za-
man hafifçe kafasını kaldıra-
rak etrafi gözetledigi anlaşd-
nusnr"denildi. Raporun 14.
maddesinde şöyle dendiği
bildirildi:
"Kanaatimizcefizikselor-
tam yönünden tanık Ali Ek-
ber PalabtvuVm buJunduğu
noktadan maktul Metin
Göktepe\i döven polislerin
yüzierini net bir şekilde gö-
riip beUeğinde tutabilmesi
mümkün defildir. Tanığa
burada bilirkişilerce sorulan
'Kaç kişinin jiizünü gördün'
sonısuna vtrdiğiyanıtkendi-
sinin bunu hatıriamadığu in-
sanın burada bir >üz de üç
>üz de görebileceği şeklinde
olmnştur."
Tanık anlatımlanru "ter-
bşmaya açık" diye niteleyen
bu rapor da yeni tartışmala-
ra yol açacak gibi. Ancak i-
ki yıllık süreçte davanın gel-
diği aşamada, bütün bu kar-
maşıklıklar içinde tartışıl-
mayacak bir şey var: Metin
Göktepe 8 Ocak 1996 günü
Eyüp Spor Salonu'nda gö-
zaltmdaydı ve oradan cansız
bedeni çıktı.
IRMIKIAYDIN ENGtN
Anımsadınız değil mi, Nâzım
Hikmet'in o tadına doyulmaz di-
zelerini anımsayıp arkaanı siz ge-
tirdiniz değil mi? Hani Nazi ordu-
lannın Fransa'ya çullandığı gün-
lerde yazılan "Henüz vakit varken
gülüm I Paris yanıp yıkılma-
dan..." diye başlayan dizeleri...
Ben de Şair Baba'ya özenip
"Henüz vakit varken gülüm I
Bağdatyanıpyıkılmadan" diye-
ceğim ama korkuyorum. Ya "Bir
savaş eşiğinde Türkiye Cumhu-
riyeti devletinin âli menfaatlerini
zedeledin" diye yakama yapışır-
larşa...
Üstelik bununla da yetinmeyip
"O/ası bir Kürt göçünû önlemek
için ordunun kaçanlan Kuzey Irak
topraklannda karşılayıp durdur-
ması" diye Türkiye'yi gırtfağına
kadar savaş batağına sokacak
hesapian okudukça, 80'li yıllarda
Batı Avrupa'da pek moda olan,
arabalarınm arka camlanna ya-
pıştınlan bantlarda her okuyu-
şumda gülümsedığım o uyanyı
anımsatmak istiyorum: "Düşün
savaş var. ve hiçkimsegitmiyor"
diyen hınzır şaka-soruyu anım-
Henüz Vakit Varken Gülüm...
satmak istiyorum ama ürküyo-
rum. Ya "Vay sen halkı askerlik-
ten soğutmak istiyen bir müna-
fıksın" deyip yakama yapışırlar-
sa...
Oysa ben sadece gelip kapn-
mıza dayanmış, tamtamlan ku-
laklanmızda patlayan savaşın ge-
rekçesini anlamaya çabal/yorum.
llkini, 1991'deki Körfez Sava-
şının gerekçelerini benımseme-
sem bıle anlamıştım. Irak, dev-
letler hukukuna aykın olarak zor
kullanıp Kuveyt'i işgal etmişti.
Birleşmiş Milletler (BM) bunu top-
luluğun temel ılkelerine aykın bir
davranış olarak değertendirmiş-
ti.
Saddam kös dinleyince, ko-
muta düzeyinde de, asker yığına-
ğında da, silah donanımında da
ağırlığını ABD'nin çektiği ama en
azından hamamın (yani BM'nin)
namusunu kurtarmaya özen gös-
terilıp, aralanna Ingiliz, Fransız,
hatta (ve galiba) Kanada, Avust-
ralya askerlen de karıştırılarak
oluşturulan bir askeri güç, Sad-
dam'ın tepesine çökmüş (Ah
evet, bu arada Bağdat yanıp yı-
kılmış) ve Kuveyt kurtanlmıştı.
O zamanlar, bağımsız ülke Ku-
veyt'i kurtarmak, aynca Kuveyt'e
de demokrasınin gelmesine yar-
dım etmek gibi gerekçelerin ba-
hane olduğu, aslolanın Kuveyt ve
Arap petrollerini güvenceye al-
makolduğu söylenmişti. Doğruy-
du. Ama hiç olmazsa resmi ge-
rekçelere gereksinim duyulmuş
ve bu kılrf savaş öncesinde ve sı-
rasında vurgulanagelmişti.
Ya şimdi?
Onca haber okudum, onca kö-
şe yazannı gözden geçirdim; ı-ıh,
eşiğinde durduğumuz savaşın
"kılıfgerekçesi"nt bulamadım.
En çok söylenen şu: Irak'ın
elinde kimyasal ve biyolojik kitle
kınm silahlan var.
Doğru var.
Iran'ın, Suriye'nin, israil'in,
Rusya'nın davar. Daha da önem-
lisi Amerika'nın da var.
Yanıtı kestirebiltyorum: "Evet
ama Irak, bu silahlan komşulan-
na karşı kullanabilir. Bu konuda
sabıkası var".
Bu da doğru.
Peki kimin sabıkası yok?
iran'ın mı? İsrail'in mi?
Hele hele Amerika'nın mı?
Grenada Adası'nın seçimle
gelmiş solcu yönetimi kim tara-
findan ve hangi yöntemlerle ala-
şağı edildi? "Grenada'da askeri
güç kullanıldı ama kimyasal silah
kullanılmadı" diyecek kadar gö-
zü dönmüş Amerikancılara bir
soru daha: Vietnam'da kimyasal
silahlann daniskast olan napalm
bombalannı kullanan kimdi?
Şimdi bir ülke, Birleşmiş Millet-
ler ilketerine göre her biri eşit hak-
lı ve egemen ülkelerden bir ülke,
kalkıp "ABD'nin elinde kimyasal
ve biyolojik kitle kınm silahlan var
ve ABD başka ülkelere karşı as-
kerigüç ve kimyasalsilah kullan-
maktan sabıkalıdır. Oyüzdenona
karşı..." dese; bir başka ülke, "Is-
rail, yıllardır Filistin halkına karşı
kimyasal, biyolojik, psikolojik, bil-
memnelojik silahlann tümünü
çekjnmeden kullandı. Busabıka-
lı ülkenin elinde biyolojik ve kim-
yasal kitle kınm silahlan bulun-
ması insanlık ve komşulan için
ciddi bir tehdittir..." dese...
Türkiye'yi savaşın kucağına
çekmek için "Irak ın kimyasal
bomba taşıyan füzeleri Kayse-
ri'yi, biyolojik silah taşıyan füze-
leride Konya'yı vuracak" diyesa-
vaş çığırtkanlığına soyunanlar,
önce "Irak, Türkiye'yi ne halt et-
meye vuracak"sorusunu yanıtla-
sınlar
"Peki ya Saddam? Halep-
çe 'de kendi halkını bileyok eden
Saddam?.." diyentere gelince...
Saddam'ın defterini Irak hal-
kından başka bir gücün dürmesi
mümkün müdür? Daha önemlisi
Irak halkına rağrnen Saddam'ın
tasfiye edilmesi daha saldırgan
"Saddamlar" yaratmaktan öte ne
işe yarar?
Işteo yüzden:Henüz vakit var-
ken gülüm, Bağdat yanıp yıkıl-
madan...
POIİTİKA GÜ1NLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Gizli Kalmış Aşk...
Gözleri çok uzaklarda bir şeyler anyordu... Gü-
neşin donuk ışıklannda eski zaman masallannı
anımsıyordu...
Ayışığı karanlığı delip geçerken uyuyanlar uyan-
mış, dünyamızı kaplayan aşkın duyarlığı bedenle-
rimizi sarmıştı...
Acaba yaşatıyor muyduk azalttığımız o uyku-
suzluğu? Efrain Huerta'nın, çocuklann ve yaşlı-
lann bilmediği gecelerin içinden mi çıkıyorduk?
Kıımızılar daha çok grilerin altında kalır, morlar
gece yansı şarkılannda erirdi...
Birağacın dallannda, biryabanıl kuşun kanadın-
da toplanırdı sevdalar...
Siz hiç alaca şafakta uyandınız mı bilmem ama
ben çok uyandım...
Düşler kurdum bembeyaz, çiçekler topladım
sapsan...
Bir kadının gözlerinde yaşadım aşkı, gözlerinde
seviştimçınlçıplak...
Zenciler yokuşunda ağladım şafak sökerken...
Bir çocuk tanıdım siyah saçlannda kırmızı bon-
cuklar olan. Bir kadın tanıdım sınlsıklam sarhoş ge-
celerde...
O yaşlı adam yine aynı sokağın başında gitar ça-
Iryor mu, şiir okuyor mu, dar kalçalı, uzun bacak-
lı kadınlar geçerken bilmiyorum...
Tombul teyze yine pencereden sarkıp çocukla-
n kovalıyor mu?
Octavio Paz, isimsiz, sonsuz koridorlarda ko-
şuyor mu, güneş çapında soğuğa aldırmadan;
Lermontov eski günlerin aşkıyla acılı mı, yoksa
sevinçli mi!
Mavi yaz akşamları artık çok gerilerde kaldı, pa-
tikalarda tüm sevgililer dalgın yürümekten usan-
dı...
Enver Topaloglu bak ne diyor yaslanmızı unut-
tuğumuz saatlerde "Kristal Kral"\ anlatırken, sus
ve dinle:
"Bütün ölüleri, bizi terk eden her şeyi; yaslan-
mızı, sırtanmızı, aynlıklanmızı, suskunluklanmızı,
yabancılığımızı, yalntzltğtmtzt, doğnıluğumuzu ve
yanlışlığımızı; bir bir ölen ya da artık bizim olma-
yan her şeyi; boşuna ve son bir gayretle kutsa-
maya ve tartışma dışı bırakmaya çabalıyoruz. Oy-
sa! oysa gemi battı çoktan ve önce tann terk et-
ti..."
*••
Korkulu düşlerle uyandığı geceler sona ermiş-
ti...
Şimdi Jacques Prevert'in penceresinden o ge-
niş sokağa bakıyor, menevişli bir gökyüzü ona
durmadan gülümsüyordu...
Kiraz ağacı kış yorgunuydu, bahçedeki yase-
minler evin yanı başında hüznün ve yalnızlığın res-
mini çiziyordu...
Miguei Hernandez'in su kenarında duran ka-
dınını düşündü... Konstantinos Kavafis'le tann-
sai temmuz ayında kavrulan çıplaklığa takıldı...
Elleri bomboştu, yüreği çok hızlı çarpıyordu...
Uzun aynlıklara dayanmasını bilmiş, sevdanın
bilmecesine yenik düşmüştü... . ,, ı
Yerindenkalktı... '' ' ""
O yağlıboya resmine uzun uzun baktı.
Çok eskilere doğru gitti... . v .
Ay, denizden yükseliyordu...
Bir kez daha yüz yüze gelmişlerdi...
Tutku ikisinin de bedenini sardı. Günlerdir sak-
lanan arzular bir gecenin içinden ansızın çıkıp gel-
mişti...
Çevrede hiç kimse yokmuş gibi seviştiler...
Kadın uzun saçlannı teslim etmişti ayışığına...
Kadının gözlerini denizin dalgalan yalıyordu...
O anda kadın şöyle seslendi:
"Yaşamımda olan biten ne varsa, kötüya da iyi;
herşeyin nedeni olan tutkum ve ölüme karşı içim-
de beslediğim delice korkumdur..."
Erkek susuyordu...
Sonra patladı:
"Baştan başa düşlerle yüklüydü yüzûn; susup
bakmıştım sana sessiz bir titreyişle; şimdi ise se-
ni istiyorum bilmelisin..."
Ayışığı geceye dokunuyordu...
Kadınsa ağlıyordu...
Gizli kalmış iki yüreğin delidolu çılgınlığını yaşa-
maya hazırdılar...
•••
Güneşin donuk ışıklannda kalan o eski zaman
masallan ona bir aşkı anımsatıyordu...
Gözlerini yumdu ve öylece kaldı...
Ayışığı yoktu, karanlığın tam ortasındaydı...
William Butler Yeats'ın bir dörüüğünü okudu:
"Şimdi kızaran kütüklerin yanı başında,
Üzgün, aşkın uçup gidişini anlatınız;
Yüce dağlan aştı birden nasıl bakınız,
Ve kayboldu sonra yıldızlann arasmda"
Gençlik düşlerinden uyandığında soğuk ve yağ-
murlu bir pazar sabahıydı. Çayını yudumlarken
karşı tepelerin beyaza büründüğünü görüyordu...
Sokağa çıktı. Beyaz badanalı evleri aradı...
Kışın tarçın, yazın fesleğen kokan sokaklar or-
tadan kaybolmuştu...
Saçlannda karanfil saklayan kadınlara tek tek
baktı ama aradığını bulamadı...
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (« raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
MılıriBeDi
gözaltuıa abndı
BeOi-Göziünda
tstanbul
Haber Servisi
-Ankara
DGM
tarafindan
hakkı nda
tutuklama
karan verilen
Özgürlük ve
Dayanışma
Partisi (ÖDP) kurucu
üyesi, Türkiye Sosyalist
harketinin
önderlerinden Mihri
Befli önceki akşam
katıldiğı "Ceviz
Kabuğu" programının
ardmdan gözaltına
alındı.
Kanal 6 televizyonunda
yayımlanan "Ceviz
Kabuğu'' programına
katılan Mihri
Belli, program
sonrası Terörle
Mücadele
Şubesi'ne
bağlı polisler
tarafindan
gözaltına
alındı.
Vatan
Caddesi 'ndeki Emniyet
Müdürlüğü'ne
götürülen Belli'nin,
1993 yılında yaptığı bir
konuşma nedeniyle
gözaltına alındığı
belirlendi. Belli, Ankara
DGM'nin hakkında
verdiği tutuklama karan
nedeniyle dün sabah
saatlerinde Ankara'ya
götürüldü.