19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET ÖLÂYLAR VE GÖRÜŞLER 8 ŞUBAT1998 PAZAR Kostaki Musurus Paşa METİN ERKSAN S endrom (syndro- me) sözcüğü, Grekçe; "syn" (birlikte) öneki sözcüğüyle "draman" (koş- mak) eylem (fiil) sözcüğün- den oluşmuştur. Sendrom sözcüğü önce Latitıceye son- ra da Batı dillerine geçmiş- tir. Sendrom'un; tıp dilinde- ki tanımı şudur. "Aynközd- liğiolan süreğen (kronik)bir hastalığın. değişmez bir ni- teikte birlikteortayaçıkanbe- lirtikrinin tûmûT Ostnanh Türkçesi buhastalık belirgi- sini "Mecmua-iA'raz" biçi- minde adlandırmıştır. "Mec- mua-i Vra/r , "topbnıpbtrik- tirikniş hastahk" demekür. Bir zamanlar Amerika BirleşikDevletleri'nde. dev- letkatmdave Amerikan Ulu- sunda, Çin Devleti ve Çin Ulusu karşıtı oluşmuş "Chi- na Sendrom" "Çin Hastab- ğı" ya da "Çin korkusu" de- yimiyle tanımlanan yaygın bir söylenti vardı. ABD ve Çin Devleti arasındaki ikili konuşmalar ve andlaşmalar bugerçek dışı söylentiyi yok etti. Yunanislan Devleti'nde, devlet katında ve Yunan Uiu- sunda. önce Türk-Osmanh Devleti ve Türk Ulusu, son- ra Türkiye Cumhuriyeti Dev- leti ve Türk Ulusukarşıtı olu- şan "TürkSendroaju" yada "Türk Korkusu" soylentisi yozyıllardır sürmektedir. Bu gerçekdışı "Türk Scndro- DBH"ya da "Türk Korkusu" söylentisMKj^ciye Cumhu- riyeti Devletnre Yunanistan Devleti arasmda yapüacak ikili konuşmalar ve andlaş- malarla yok olacaktır. ABD veÇin Devleti aralanndaBü- yük Pasifik Okyanus'u bu- lunan, sınırdaş olmayan, ta- rihin hiçbir döneminde bir yönerim içinde ve bir arada yaşamamış, ikiuzak ülkedir. Türkiye ve Yunanistan ara- lannda kûçük Ege Denızi bu- lunan, sınırdaş, 437 yıl Türk- Osmanlıyönetimi kapsamm- da, siyasal, toplumsal, hu- kuksal, ekonomik, yönetim- sel (idari), eşit koşullar için- de bir arada yaşamış iki ya- kın ülkedir. Türk-Yunan ilişkileri kap- samındaki sorunlar; bilim- sel bilgilerle. yöntemli dü- şünceyle, mantıksal akılla ve en önemlisi "banşla" çö- zümlenir. Yunanistan Dev- leti'nin akıl dışı, düşünce dı- şı. bilimsellik dışı, manoksal- lık dışı "ssvaşkstekteri" buso- runlan çözemez. Avrupa Bir- liği 'nin (AB) Türkiye Cum- huriyeti Devleti karşıtı, Yu- nanistan Devleti yandaşı dü- şünceleri ve eylemleri Türk- Yunan ilişkilerine ancak za- rar verir. Türk-Yunan ilişki- len kapsamındaki sorunlar, Türkiye Cumhuriyeti Dev- leti ve Yunanistan Devleti arasındaki ikili konuşmalar- la ve andlaşmalarla çözüm- lenir. Ege Denizi'nin "Banş DenizT olması için başka çı- kar yol yoktur. Türk-Yunan ilişkileri için- de şu sorunlar vardır. Ege Denizi Sorunu, Ege Denizi YerleşimYeri (meskûn) Ada- lar Sorunu, Ege Denizi Yer- leşim Yeri Olmayan (ıssız) Adalar Sorunu, Ege Denizı Karasulan Sorunu. Ege De- nizi Sualtı Anakara Tabanı Uzantısı (Şelf) Sorunu, Ege Denizi TürkKarasına Yakın Yunan Sının Içindeki Ada- lann ve Limni(Lesbos) Ada- sı'nın Lozan Andlaşması Uyannca Silahtan Anndınl- ma Sorunu, Ege Denizi Ha- va Sahası Sorunu, Ege De- nizi "FIR Hatü" (Flıght In- formatıon Region) Sorunu, Kıbns Adası Sorunu, Batt Trakya TürkAzmlığına Kar- şı Yunanistan DevletininYap- üğı Siyasal ve Irksal Baskı Sorunu, Doğu Akdeniz Me- is Adası Sorunu, Azerbay- can-Orta Asya Petrollerinin Uluslararası Adı Türk Bo- ğazlan Olan Istanbul Boğa- zı, Marmara Denizi, Çanak- kale Boğazı'ndan Geçip, Ege Denizi Yoluyla Dünyaya Gönderilmesi Uzantısmda- ki Ege Denizi Ulaşım Soru- nu. Türk-Yunan ilişkileritari- hi, iki dönem içinde irdele- nir. Birinçi dönem; Bugûn- kü Yunanistan'ı oluşturan sı- nırlar içinde Türk-Osmanlı yönetıminin (Turkokratya) başlamasından, bağunsu Yu- nanıstan Devleti'nin kurulu- şunadeksüren dönem 1393- 1830. Çokuluslu, çok dinli Türk-Osmanlı Devlet yapı- sı içinde özgür yvırttaşlar olan Yunanlılar, bu dönem kapsa- rranda; siyasal, hukuksal. yö- netimsel (idari), toplumsal, dinsel, ekonomik, kûltürel yönlerden Devlet içinde ve yönetiminde eşıt ve katılım- cı bir konumda bulunmuş- lardır. tkincı dönem;bağım- sız Yunanistan Devleti'nin kunıluşundan günümüze dek süren dönem 1830-1998. Bu her iki dönemin kendı için- de; değişım. oluşum, dönü- şümevreTeri vardır. 1830'da bağımsız Yunanistan Devle- ti'nin kunıluşundan sonra Türk-Osmanlı Devleti ve Yu- nanistan Devleti arasındaki siyasal ilişkiler 1840 yıhnda başlamıştır. tkı Devlet ara- smda siyasal ilışkilerin baş- langıcı sırasmda oluşan tra- jik bir dönem. Yunanistan Devleti'nin şimdiye dek sü- ren "Türk SeDdrom"unun örnek bir göstergesıdir. Türk-Osmanlı Devleti ile Yunanistan Devleti arasında siyasal ilişkiler 1840 yıhnda kuruldu. Türk-Osrnanlı Dev- leti çok anlamlı siyasal bir davranış ve büyük bir ince- likyaparak, Yunanistan Dev- leti'nınbaşkenti Atina'yael- çi olarak; Yunan-Rum asıl- lı, Hıristiyan dinli, Ortodoks mezhepli, Dışişleri Bakan- lığı yüksek bürokratlanndan Kostaki Musurus Paşa'yı (1807-1891) atadı. Girit kö- 6 ay kurs alın vade farkı ödemeksizin 8 ayda ödeyin. Amerikan üniversiteleri işbirliği ile... Amerikalı ve İngiliz direktörler nezaretinde TÜMÜ YABANCI öğretmenlerle TOEFL ve GENEL İNGİLİZCE i\t> ^^ ANKARA İZMİR KAD1KOY MEClDtYEKOY BAKIRKOY (0312)4^4 2 1 95 (0232)446 08 26 (0216)345 06 11 (0212)275 43 98 (0212)542 56 27 (0312)425 44 42 (0232)446 46 94 (0216)336 86 93 (0212)275 43 99 (0212)542 56 28 kenli, tstanbul Arnavutköy doğumlu Kostaki Musurus Bey (sonraPaşa) 1832'de Dı- şişleri Bakanlığı'na girdi. Musurus Bey 1832-1839yıl- lan arası,Türk-Osmanlı Dev- leti sınırian içinde özel bir tü- zükle yönetilen Sisam Ada- sı'nın iç yönetimini Türk- Osmanh Devleti uyruklu Si- sam Prensi Stefan Bogori- «fi'nin yardımcısı olarak ba- şanyla yönetti. 1835 yıhnda Sisam Adası yerlilerinden birRum, Musurus Bey'ekar- şı siyasal nitelikli basansız bir suikast ginşıminde bulundu. Dışişleri Bakanı MustafaRe- şitPaşa'nm (1800-1856) ya- kını olan Musurus Paşa 1840'ta Atina'ya elçi olarak geldiği sırada Yunanistan'm iç siyasal durumu çok kan- şıktı. 1830'da bağımsız bir devlet olan Yunanistan'da o sırada güvenceci (garantör) Devletlerolanlngiltere, Fran- sa, Rusya korumasında, ad- lan; Anglikon Komma (In- giliz Partisi), Gallikon Kom- ma (Fransız Partisi), Rossı- kon Komma (Rus Partisi) olan üç siyasal parti bulunu- yordu. Dış güdümlü bu par- tiler bağlı olduklan büyük devletlerin Türk- Osmanlı Devleti karşıtı; siyasal, eko- nomik, askersel, yayılmacı amaçlan doğrultusunda bir tutumizleyip, Yunanistan'da- ki siyasal yetkeyj ele geçir- mek içinbırbirleriyle tayası- ya şavaşıyorlardı. Üç büyük Devlete bağım- h Yunan partüerini birleşti- ren tek temel düşünce vardı. Parti adı olarak kimliklerini kullandıklan büyük Devlet- lerin Türk- Osmanlı Devle- ti karşıtı; yayılmacı, siyasal, ekonomik, askersel çıkarla- nnın oluşrurduğu "Panhet- lenizm" ve "Enosfe" düşün- ce ve istekleri kapsamında Türk-Osmanlı Devleti düş- manhğı yapmak. Diğeryan- dan Alman- Bavaria Kral ai- lesinden seçilip Yunanistan Devleti'nin başuıa getirilmiş Kral Otto, Yunanistan Kralı olmasının gereğıni yaparak olancagücüyle Türk-Osman- h Devleti düşmanlığı yapiyor- du. Musurus Paşa. Yunanis- tan'ın bu cehennem benzeri siyasal topludurumu (kon- jonktür) içinde, büyük Dev- let adamlanna yaraşır etkin bir diplomatik çahşma yap- i b a l d •' de BUGÜN Cumhurbaşkam Süleyman Demirel'in gözüyle İşte TÜRKİYE... Cumhurbaşkam Türkiye'nin gündemini nasıl görüyor? İç ve dış gelişmeleri nasıl değerlendiriyor? Süleyman Demirel canh yayında Kurtul Altuğ'un sorularını yanıthyor... ELEKTRONİK POSTA (E-Mail) : [email protected] WEB SAYFASI : http//www.trt.gov.tr 21.00. OncehkleYunanistan sınır- lan içinde kalmış olan Türk- Osmanlı mallannın Yuna- nistan Devletince kamulaş- tınlması sonucubumallanrı ödenmeyen satış bedelleri- nın ödenmesi ve ödence (taz- minat) konusunu 1844'te çö- zümledi. Bu yıl Fransız Par- tisi siyasal yetkeyi ele geçir- di. Partinin baskanı ünlü Yu- nan siyasacısı İoannLs Kokl- Hs{ 1788-1847) Başbakan ol- du. 1. Kolettis "HeBenizm" ve "Enoas* ilkeleri doğrul- tusunda Türk-Osmanh Dev- letine karşı olan düşmanhğa ivme (hız) verdi. Yunanis- tan 'da yayımlanan gazetele- rin tümü hiç ara vermeden Musurus Paşa'ya saldırma- ya başladı. Musurus Paşa, Türk-Osmanlı devleti sınır- ian içinde yaşayan Yunan- Rum asıllı Türk-Osmanh Devleti uyruklanna, ulusla- rarası yasalara ve Türk-Os- manlı yasalanna aykın ola- rakverilen Yunanistan Dev- letipasaportlannı geçerli say- madı ve onamadı (kabul et- medi). Bu pasaportlann var- hğını ve verilişini diploma- tik töreler içinde protesto et- ti. Musurus Paşa'nın bu "Devlet Adamı" davranışı Yunanistan Devleti'nive Yu- nanistan kamuoyunu çok öf- kelendirdi. Yunanistan Baş- bakanı 1. Kolettis'in koru- masındayayımlanan bir ga- zete Musurus Paşa'nınöldü- rülmesi gerektiğini yazdı. Yunanistan Krah'mn yaveri Albay KaratasosTürkiye'ye gitmek için Türk-Osmanlı elçiliğinden vize istedi. Mu- surus Paşa, geçmişte Türk- Osmanlı Devleti karşıtı et- kinlik yapmış kişilere vize verilmeyeceğine ilişkin yö- netmeliğe uyarak albaya vi- ze vermedi. Fakat Musurus Paşa bir ayncahk ve incelik yaparak bu konuda lstanbul'dan yö- nerge (talimat) isteyeceğini bıldirdı. Yunanistan Kralı Ottove Yunanistan Başbaka- nı I. Kolettis, Musurus Pa- şa'ya agir sözlerle saldırdı- lar. Türk-Osmanh Devleti, Yunanistan Devleti'ne Mu- surus Paşa'dan ve Türk-Os- manlı devletinden resmen özür dilenmesı için bir "no- ta* verdi. Bu tt nota"yı Yu- nanistan'm Pire limanına bir Türk-Osmanlı savaş gemisi ! götûi(tKi.Yun*istan Devle- ti özür dilenmesi isteğini ge- ri çevirdi. Türk-Osmanlı Dev- leti Musurus Paşa'yı ve elçi- lik çahşanlannı Istanbul'a çağırdı. Musurus Paşave el- çilik çahşanlan 14 Şubat 1847 tarihinde savaşgemısıy- le Türkiye"ye döndüler. Türk- Osmanlı Devleti, Yunanis- tan De\leti'ne ikinci bir no- ta verdi. Yunanistan Devleti bir ay içinde Musurus Pa- şa'dan resmen özür dilerse Paşa, Yunanistan'daki elçi- liğine dönecekti. Ters halde Istanbul'dakiYunanistan tem- silcihğı kapatılacaktı. Yuna- nistan Devleti, Türk-Osman- h Devleti'nin ısteklerini ona- madı (kabul etmedi). Türk- Osmanlı Devleti. Yunanis- tan Devletiyle ilışküerini kes- ti. Yunanistan Devleti bir yıl sonra Musurus Paşa'dan ve Türk-Osmanh Devleti'nden resmen özür diledi. Musu- rus Paşa. 17 Şubat 1848'de Yunanistan'a, Atina'ya git- ti. Yunanistan Devleti ve Dev- letin kışkırttığı Yunan bası- ru yeniden Musurus Paşa'ya saldırmaya başladılar. Bu kez Musurus Paşa. Yunanis- tan'daki ayaklanmalan kış- kırtmakla suçlanıyordu ve Musurus Paşa "öMürüfccek hedef-insan" olarak gösteri- liyordu. Musurus Paşa. bu durumu Yunanistan Devleti katında protesto etti. Yunanistan Devleti, Musu- rus Paşa'nın korunmasını sağlamadı. Elçilik kavasla- nndan olan. asıl kimliği kuş- kulu bir Yunanh-Rum, Mu- surus Paşa'nın çahşma oda- sma gırip Musurus Paşa'ya beş el ateş etti. Musurus Pa- şa, çevikdavTanarak kurşun- lann tümüne hedef olmadı. Yalnız sağ kolundan yara- landı. Katil, Türk-Osmanh uyruğunda bir Yunanh-Rum olduğu için iki Devlet ara- sında bir savaş çıkmadı. Yu- nanistan Devleti suçluyu ver- mek istemedi. Türk-Osman- h Devleti. suçluyu Yunanis- tan Devletinden aldı. Türk-Osmanh Devlet adamlığının yurtseverbirör- neğı olan Kostaki Musurus Paşa, Viyana ve Londra Bü- yükelçisi oldu. 1859 Paris, 1871 Londra Devletierarası Kongrelerinde delegelik yap- tı. 1864'te "Vferir" oldu. Kos- taki Musurus Paşa, 1891 'de İstanbul'da, Arnavutköy 'de- ki evinde öldü. PENCERE Uğursuziuk!.. Lamı cimi yok, enflasyon yüzter hanesine lök gi- bi oturdu, halkı yaktı, kavurdu... Sorumlu kim?.. Saddam!.. Diyoriar ki; "Ekonominin patronu Güneş Taner, Özal dö- neminde de tam enflasyon canavannın sırtını ye- re vuracakken Körfez Savaşı patladı. Bûtûn he- sap/ar altüst oldu. Bugün tarih tekernır ediyor. Güneş Taner yine ekonominin patronu; ama, yi- ne Saddam devreye girdi, her şeyialtüst etti, enf- lasyon yüzde 100'e vurdu." Sen şu talihe bak!.. Ya da talihsizliğeL • Uğursuziuk kimde?.. Hüseyin Saddam'da mı? Güneş Taner'de mi?.. Yazgı biriiği nereden kaynaklanıyor?.. Burçlan mı bir?.. Yengeç mi?.. Kova mı?.. Âkrep mi?.. Yıldız falına mı bakmalı?.. Saddam'ın bizimkine yakınlı- ğı nereden doğuyor?.. Padişah Dördüncü Mehmet "Avcı" lakabo/laanı- lırmış; Suttan ava çok düşkünmüş; gece gündüz, sabah akşam demez, gün bir, hafta yedi, av pe- şinde koştururmuş. Bir gün yine cümbür cemaat saraydan çıkmışlar, gün karanncaya dek deli da- nalar gibi dolaşmtşlar, bir keklik bile vuramadan dön- müşler. Avın tadı kursağında kaldığı için padişah bumun- dan soluyormuşL Sonunda neden eli boş döndü- ğüne ilişkin gerekçeyi bulmuş: - Sabah yola çıkarken saraydan yüz adım öte- de bir derviş gördüm, uğursuziuk ondadır, tez he- rifı bulup getirin!.. Aramışlar, taramışlar, yoksul dervişi bulup huzu- ra çıkarmışlar. Sultan öfkeden köpürerek; - Bre uğursuz, diye bağırmış, sabah yoluma çık- ün, bir keklik vuramadım... Sonra buyurmuş: - Vurun şu uğursuzun kellesini!.. Derviş Baba patlamış: - Ulan sultanım, demiş, sen bana rast/ad/n bir keklik vuramadın; ben sana rastladım, kellem gi- diyor!.. Söyle bakayım, hangımiz uğursuz?.. Sen mi, ben mi?.. • Söyleyin bakalım uğursuziuk kimde?.. Saddam'da mı? Taner'de mi? Her seferinde hem savaş hem enflasyon patlı- yor. Avcı Mehmet'in öyküsünde hiç olmazsa kek- lik kurtulmuştu, bizimkinde halkın canına okunuyor. TOPLU GÖSTERİLER 8 ŞUBAT PAZAR GENÇLERİN SEVGİLİSİ "Take Me Out To The Ball Game" 15 ŞUBAT PAZAR APANSIZ KASABASI "Suddenly" 22 ŞUBAT PAZAR ALTIN KOLLU ADAM "Man With The Golden Arm" 1 MART PAZAR PAL JOEY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle