Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ŞUBAT 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Düşünce İzmip
DGM'de
• tZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) -
Düşüncelerini "ifadeye
büründürdükleri" için
hapis cezasına çarptınlan
Eşber Yağmurdereli, Işık
Yurtçu, tsmail Beşikçi,
Yaşar Kemal gibi
aydınlann suç sayılan
düşüncelerini '" Düşünceye
Özgürlük-2" adıyla
kitapçık haline getiren
Düşünceye Özgürlük
Girişimi'nin Izmirli üyeleri
dün DGM'de yargı
karşısına çıktılar.
EÜöğrethn
üyelermden
basma kınama
• IZMtR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Ege
Üniversitesi Fen
Fakültesi'nde dört
profesörün kız öğrencilere
yönelik tacizde
bulunduklan savlanna
ilişkin basında çıkan
haberler, "yargısız infaz"
olarak nitelendirildi.
8. Filo Komutanı
Ankara'da
• ANKARA (AA) - Deniz
Kuvvetleri Komutanı
Oramiral Salim Dervisoğlu,
ABD 6. Filo Komutanı
Koramiral Charles Abbot'ı
makamında kabul etti.
Dervişoğlu, Abbot ile iki
ülke deniz kuvvetleri
arasındaki ikili ilişkileri
görüştüklerini söylerken
Abbot da ziyaretin Irak-BM
kriziyle ilgisi olmadığını
belirtti.
Basınkan
Kurumu'na
atama
• ANKARA (AA) - Basın
îlan Kurumu Genel
Kurulu'nda Kültür
Bakanlığı temsilcisi olarak
görev yapan Hüner Tuncer,
bu görevinden alınarak
yerine bakanlık müsteşan
Prof. Dr. Osman Tekin
Aybaş atandı. Karar, dün
Resmi Gazete'de
yayımlandı. « iıo«-*
Demipefden
Papa'ya çağrı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, Hazretı
tsa'nın 2000. doğum yılı
kutlamalan için Papa 2.
Jean Paul'ü Türkiye'ye
resmen çağırdı.
KADBTden
Saygm'a tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kadın Adaylan
Destekleme ve Eğitme
Derneği (KADER) Genel
Başkanı Şirin Tekeli,
Devlet Bakanı Işılay
Saygın'ın, danışmanı
Selma Acuner'i görevden
alarak hakkında
soruşturma başlatmasını
kınadı
Ücretlilere ek
zamyok'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Maliye
Bakanlığı, Resmi
Gazete'de dün yayımlanan
I998maliyıhbütçe
uygulama talimatıyla
Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevit'in sözüne
karşm ek ücret ve
programda öngörülen
dışında ek maaş artışı
yapılmayacağını bildirdi.
LO-Türkiye
Hişkileri
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye'den
taşınacağı tartışmalan
yapilan ve uzun süredir boş
bulunan Uluslararası
Çalışma Örgütü (ILO)
Temsilciliği'ne gelecek ay
içinde atama yapılacağı
bildirildi.
Havaş'ta suç
işleniyor'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHPlstanbul
Milletvekili Ercan
Karakaş, Havaş'ın yüzde
60'lık hissesinin, Susurluk
raporunda da adı geçen
Turgay Ciner'in sahibi
olduğu YAZEKS
fırnıasına satış işleminin,
hem Anayasa
Mahkemesi'nin hem de
Ankara 5. tdare
Mahkemesi'nin karanna
karşın geri alınmamasının
"anayasal bir suç
oluşturduğunu" kaydetti.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Selçuk Demiralp, Paçacı dönemini araştınyor
Ziraat'ta gece operasyonuBAHAR TANR1SEVER
ANKARA-DYP Elazığ Milletvekili, es-
ki Ziraat Bankası Genel Müdürü Cihan Pa-
çaa'nın, 1995 yılında geceyansı verdiği
emirle bankanm merkez şubesinden 500
milyar lira çıkarttığı öğrenildi. Teftiş Ku-
rulu'nun konuya ilişkin olarak 1996 yılın-
da hazırladığı rapor hasıraltı edildi. Cihan
Paçacı döneminde başladığı Genel Müdür
Yardımcılığı görevini halen sürdüren ve
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanvekili
Kumı Savaş'ın hazırladığı Susurluk rapo-
runda Şekerbank'tan gelen çekirdek kadro
içinde adı geçen Metin Tunçsu ile banka
içinde MHP ve RP'ye yakınlığıyla bilinen
ekibin gerçekleştirdiği işlemler konusunda
inceleme başlatıldı.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Selçuk
Demiralp, Cihan Paçacı döneminde banka-
nın merkez şubesinden para çıkanldığını
doğruladı. Çekilen miktar konusunda ke-
sin bir rakam vermeyen Demiralp, 500 mil-
yar liranın yanı sıra 50 milyon dolann da
çekıldiği iddiasım yalanlarken Cumhuri-
yet'e şu açıklamayı yaptı:
"Bana gelen somut bir şey yok. Miktann
o kadar büyük ohnadığı söyleniyor. Ama
böyie bir olay var. Merkez şubesinde döviz
yok, mutlaka Türk LJrası'dır. Her akşam
kasadaki para gider. Hadi diyeiûn ki özel
olarako gece tutuldu. Niçin gece açıkn? Öy-
le bir niyet olsa gündüz yapaıiar. Gece ya-
pılması olayı daha da büyütüyor. Bunn ya-
pacak insan gündüz yapar, gece yapmaz,"
Işlem sırasında dönemın Merkez Şube
Müdürü Sabri Ekizoğm ile Başveznedar
Mustafa Gükan ve muhasebeci Abdullah
Soner'in görev yaptığı belirtildi. Halen
bankada müşavir olarak çalışan Ekizoğlu
hakkında Ziraat Bankası müfettişlerinden
Mehmet Aslan ve Mehmet Sevindik'in ha-
zırladığı, ancak Teftiş Kurulu Başkanı Na-
flTohumcu tarafından hasıraltı edildiğı be-
lirtilen iki aşamalı rapor konusunda ince-
leme başlatıldı.
Banka Personel Vakfi
Ziraat Bankası Genel Müdürü Selçuk
Demiralp, Ekizoğlu'nun yurtdışına atan-
ması için hazırlanan kararnameyi de dur-
durduğunu bildirdi.
Paçacı'nın milletvekili adaylığı döne-
minde Elazığ'a yaptınlan okul ve üstgeçi-
tin maliyetinin, Ordu Yardımlaşma ve Da-
yanışma Vakfi'nın (OYAK) ardından en
büyük vakıf niteliğini taşıyan Ziraat Ban-
ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART
\ ' • •
\
kası Personel Vakfi'nca karşılandığı belir-
lendi. Selçuk Demiralp, konuya ilişkin el-
lerinde bir rapor bulunduğunu belirtirken
budönemde gerçekleştirilen işlemleri araş-
tırmak üzere özel bir komite kurduıduğu-
nu bildirdi. Demiralp, "Neleryapdmış ona
bakacağun. tşJemler doğnı mu yankş nu,
raporlarişleme girmiş mi, girmemiş mi ona
bakacağun" dedi.
Susurluk kazasının ardından devlet için-
de çete kurmakla suçlanan DYP Milletve-
kili MehmetAğar'ın da aynı dönemde Ela-
zığ'dan aday olduğuna dikkat çekildi.
Ziraat Bankası çevrelerinde, skandalın
bu boyutuyla ilgili olarak yanıtlanması ge-
reken sorular şöyle sıralanıyor.
- Genel Müdür Yardımcısı Metin Tunç-
su'nun görev süresinin uzatılmasına ilişkin
olarak Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen
karamamenin, askerlerin
istememesi nedeniyle im-
zalanmadığı doğnı mu?
- Paçacı döneminde gö-
revlendirilen Ziraat Banka-
sı Genel Müdür Yardımcısı
Metin Akpınar, banka için-
de aktif bir MHP örgütlen-
mesi gerçekleştirdi mi?
-Banka içine yerleşen
ekipte Akpınar ile Ziraat
Bankası Kızılay Şubesi
Müdürü NevzatSaym, Mal-
tepe Şubesi Müdürü Nad
Pazarh yer alıyor mu?
- Naci Pazarlı tarafından
son 3 ay içinde daha önce
görev yaptığı Yıldızevler
Şubesi'nden Maltepe Şube-
si'ne 3.5 trilyon liraya yakın
mevduat akışı sağlandığı,
ancak gelen paranın şube
dışına kaydınlarak Maltepe
Şubesi'nin karapara aklama
işleminde kullanıldığı dog-
rumu?
- Susurluk raporunda so-
yadı yazılmayan Ziraat
Bankası Ticari Krediler
Müdürü Akif Oflaz Türk-
menistan'a gönderildi mi?
- Suçlanan ekiple hareket
ettiği ileri sürülen Nevzat
Sayın, Akay ve Necatibey
şubelerinde yapılan soruş-
turmalar sonucunda usul dı-
şı işlemlerinin belirlenme-
sine karşın 15 ay kadar ön-
ce Kızılay Şubesi Müdürlü-
ğu'ne nasıl atandı?
Savaş olasılığının enflasyon ve ekonomik darboğazı gündemin dışına ittiğini vurguladı
Baykal: Cem'in ııiye gittiğî beDi değil
ANKARA (Cumhumet Büro-
su) - CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, körfez bunalımı konu-
sunda hükümetin tavnnı değiştir-
diğini, Dışışleri Bakanı ısmail
Cem'in hangi amaçla Irak'a zı-
yaret yaptığının belli olmadıgını
söyledi. Baykal, savaş olasılığı-
nın yüksek oranlı enflasyon ve
ekonomıdeki darboğazı günde-
min geri sıralanna ittiğini vurgu-
ladı.
Baykal, dün parti meclisi top-
lantısında yaptığı açıklamada,
körfezde yaşanan gerginliğe kar-
şın Türkiye'nin ana sorununun
ekonomik istikrarsızlıktan kay-
naklandığını söyledi. Enflasyo-
nun "bataklık" olduğunu söyle-
yen Baykal, "Önce bu batakhğm
kurutulması gerekmektedir. Gei-
miş geçmiş hükümetJerin tümii
enflasyon korkağıdır, enflasyon
kaçağıdır. Bunlar, enflasyonun
nabzına göre şerbet veriyorlar,
enflasyonla bir yatakta ban; için-
de yaşamaya çahşıjorlar" diye ko-
nuştu. Baykal, üç haneli enflas-
yon oranını haklı gösterebilecek
hiçbirgerekçe bulunmadığını be-
lırterek Irak'ta bile enflasyonun
bu oranda olmadıgını söyledi
Baykal, çok ciddi fıyat artışla-
nnın yaşandığına, kamu çalışan-
lannı, yüzde 30'luk maaş zam-
mıyla "1998'in nrtmalanna kar-
şı ayakta tutmaıun" olanaksız ol-
duğuna dikkat çekti. Toplumun
tümüne, özellikle kamu çalışanla-
nna yüzde 50 ek zam yapılması-
nın kaçınılmaz hale geldiğini söy-
leyen CHP lideri, "Ya herkesin
boğazmı birden sıkya da sade va-
tandaşm boğazmdan, ümöğün-
den efini çek" dedi.
Körfez bunalımının ekonomi-
ye şimdiden çok büyük zararlar
verdiğine işaret eden Baykal,
tMKB'nin, piyasalann.dargelir-
li yurttaşm bundan etkilendiğini
belirtti. Baykal, Irak'ta yaşanan
gelişmeler konusunda çok dikkat-
Kumarhane patronumm suç dosyası, ölümünden sonra da kapanmıyor
Ömer Lütfü Topal asker kaçağı çıktı
AYŞE SAYIN
ANKARA - Kumarhane patronu Ömer
Lütfü Topal'ın suç dosyasının "karanBkta"
kalan bölümleri ölümünden sonra su yüzü-
ne çıkmaya devam ediyor.
Adalet Bakanı Ottan Sunguıta'nun, Adli
Sicil'den 5 kez "sabıkasızhk belgesT aldığı-
nı açıkladığı Topal'ın, askerlikten fırar etti-
ği için aldığı 5 ay hapis cezasının infaz edil-
mediği ortaya çıkti. Çorlu 5. Kolordu Komu-
tanlığı Askeri Mahkemesi'nin, Topal'm fi-
rar suçu nedeniyle verdiği 5 aylık mahkûmi-
yet karannı Cumhnriyet ele geçirdi.
Karar, Topal'ın, infez aşamasmda nasıl
korunduğunu da ortaya koyuyor. Çorlu'da-
ki 5. Kolordu Karargâh Bölüğü erlerinden
Ömer Lütfü Topal'ın, 3 Haziran 1%3 tari-
hinde fırar ettiği, ancak 21 yıl sonra 3 Ara-
lık 1984 tarihinde yakalanabildiği ve 17 Ara-
hk 1984'te kıtasına teslim edildiği ortaya
çıktı.
Firar suçundan hakkında dava açılan ve
askerlik yapmamaya "kararh görünen" To-
pal'ın, Çorlu Askeri Hastanesi Baştabipli-
ği'ndeh 25 Ekim 1985 tarihinde, 1976'dan
itibaren "askerliğe etverişsiz olduğu" yönün-
de rapor aldığı saptandı.
Çorlu 5. Kolordu Komutanlığı Askeri
Mahkemesi'nde yargılanması sürerken To-
pal'ın karardan kısa bir süre önce 12 Mart
1986 tarihinde yine Çorlu Askeri Hastane-
si 'nden ek rapor aldığı belirlendi. Ancak As-
keri Mahkeme, 21 Nisan 1986 tarihinde ver-
diği kararda ek raporu da "beraat'' içinye-
teıii görmedi. * " '
li olunması uyansında bulunarak
şunlan söyledi:
"Tfirkhe ilk başta, ABD iie
böyle bir tşbirügi içinde bulunma-
yacağını ifade etti. Şimdiyse. I-
rak'taki kitk imha sflah potansi-
yetinin Türldye için bir tehditoluş •
turduğuna yönelik açıklamalar
var. Clinton, btinun için mektup
göndermişti. tndrtik'in kuDandı-
nlmayacağmın söylendiği nokta-
dan bu noktaya geünmesi çefişki-
dir. Bu nedenle uyanlar yapıhyor,
ama uyarmm Idme yapıidığı beffi
değfl." Baykal, Susurluk skanda-
lına ilişkin değerlendırmesinde,
Başbakanlık Teftiş Kurulu rapo-
rundan tedirgin olanlann rahata
kavuştuğunu söyledi. Raporda,
olaylann siyasi özüne ınilmekten
kaçınıldığını belirten CHP Genel
Başkanı, şunlan dedi:
"Rapor, öhtÜTÜIen gazetecinin
niçin öMürüldügünün. devlet sır-
n olarak sayüması gercktiği man-
üğıyla yazıtauştır. BelH bir uygu-
lamayı devlet \aran diye içinize
sindirdigjniz anda, hiçbir seyin üs-
tesinden gelemezsiniz. Şimdi anb-
yoruz ki, raporsoruşturma konu-
su değil, inceleme konusuvmuş.
Yeter, incdene incelene kopacak
arük."
IRMIKIAYDEV ENGtN
Savaş geldi kapıya dayandı.
Bu yazı yazılırken CNN ekra-
nından ha bire savaş hazırlığı
görüntüleri akıyordu.lnen-kal-
kan uçaklar, yüzen ada benze-
ri uçak gemileri, uçaklardan i-
nen, gemilere binen Amerikan
askerieri filan...
1991 'de izlediğimiz "o" filmi
anımsıyonjz. Körfez'deki "te-
miz savaşı". CNN'nin, iletişim
teknolojisindeki olanaklan ağ-
zımızı sulandımnacasına sergi-
leyip bize izlettiği "Temiz Sa-
vaş" adlı diziyi... Hani hiç kim-
senin ölmediği, gelinlerin çölde
yitip gitmiş yavuklulannın ar-
dından ağıtlar yakmadığı, kö-
mürgözlü bir Arap kızının, ana-
cığına "Anne babam ne zaman
gelecek" diye yanrtsız sorular
sormadığı o temiz savaşı... Sa-
dece bilgisayar ekranlanndaki
gibi "zararsız" ışık merrnilerinin
uçuştuğu, gökyüzünün havai
fişek gösterisi gibi bir aydınla-
nıp bir karardığı, düştükleri yer-
de -görmediğimize göre- evle-
rin, köprülerin, korunaklann yı-
kılmadığı, altında insanlann pa-
ramparça yatmadığı tertemiz
Yalıtılmışlığın Kıskacında
bir savaşı... Teksas ovalann-
dan, Alaska'nın buz steplerin-
den uçup gelmiş gencecik
Amerikan delikanlılarının alü-
minyum tabutlarda paketlen-
miş cesetlerinin yan yana sıra-
lanmadığı "çağdaş" savaşı...
Savaşın öîümcül soluğu Tür-
kiye'nin ensesinde, bahçe çiti-
nin hemen ötesinde.
Türkiye'nin... Hani siyasileri-
mizin, başbakanlanmızın, dev-
let başkanlanmızın, yeri geldik-
çe (hatta gelmedikçe) sık sık
"Bölgedeki en güçlü ülke. Je-
opolitik konumu, nüfusu ve
olanaklan ile stratejik önemi
tartışılmaz ve güçlü Ortadoğu
ülkesi" diye demeçler patlat-
tıklan Türkiye'nin...
Bu kadar olanaklı, bu kadar
güçlü, bu kadar önemli bir ül-
kenin burnunun dibindeki sa-
vaşı önlemekte, anlaşmazlığı
çözmekte ciddi bir ağırlığı olsa
gerek. Çatışan taraflann, Türki-
ye'nin sözünü soluklannı tuta-
rak dinlemeleri, önemsemele-
ri, tutumlannı buna göre belir-
lemeleri beklenir.
Oysa...
Üffff... Neresinden başlama-
h?
Savaş öncesi diplomatik gö-
rüşmeler yapmak üzere Orta-
doğu'ya gelen ABD Dışişleri
Bakanı Madeleine Albright'ın
Atina ve Ürdün duraklannın
arasına Ankara'yı sıkıştırmaya
bile gerek duymamasına mı
dikkat çekmeli; yoksa inmekte
olan ABD şamannın rüzgânnı
yüzünde duyarken bile Sad-
dam'ın, Ismail Cem'in arabu-
luculuğunu önemsemeyişinin
siyasal anlamına mı değinme-
li? Clinton'ın, Demirel'e (Ne-
den Yılmaz'a değil Demirel'e)
yolladığı mektupta "Türkiye ile
dostluğumuz Kön'ez'de işbirii-
ğinebağlı" diyerek, Türkiye'ye
bölgede, tetikçiliğe benzer bir
görev biçmesindeki saygısızlı-
ğı ise hiç belirtmesek daha iyi...
Anlaşılan Ecevrt'in öteden
beri bilinegelen Irak halkı ile
Saddam'ı özdeşleştiren tuhaf
dış politika anlayışının etkisiy-
le ilk günlerde yağıp gürteyen
Türkiye, şimdi -süt dökrnüş ke-
di ömeği mi desek, abdest ta-
zeledi mi desek bilemiyoruz-
kendisine anımsatılan "tutula-
cak saf" uyansını ciddiye al-
makzoaındakaldı...
Neden?
Sanıyoruz sorunun -yakıcı-
yanıtı Körfez bunalımının dar
sınırlan içinde değil, Türkiye'nin
kıvrandığı yalıtılmışlık kıskacın-
da aranmalı.
Yanılıyor muyuz?
Türkiye bütün komşulan ile
küs. Kimileriyle kanlı bıçaklı, ki-
mileriyle selamsız sabahsız
küs; kimileriyle sırtlan gülüm-
semesi ölçüsünde "dosf.
1964'ten bu yana dış politi-
kasının belli başlı eksenlerin-
den birini oluşturan Avrupa
Topluluğu içinde yer alma dü-
şü ise daha birkaç ay önce düş
bile olmaktan çıktı.
Şulunduğu coğrafyada böy-
lesine yalıtılmış bir ülkenin ar-
tık "jeopolitik önemi" de palav-
radır, stratejik ağırlığı da. Dün-
ya jandanması ABD'nin isterie-
rine hatta tatimatlanna gönül-
süz de olsa uymaktan öte yol
kalmaz...
Tabuymuşcasına tartışma ve
eleştiri dışı bırakılmasına alışı-
lan Türkiye'nin dış politikasını,
böylesi zorlu dönemeçlerde
"bağımsızlık kavramının denek
taşına" vurunca insanın içini u-
tanç ve öfke basıyor...
•••
Bir duyuru: Bu pazar günü
saat 13'te, Istanbul Beyoğ-
lu'nda, Tank Zafer Tunaya Kül-
tür Merkezi'nde ilginç ve gali-
ba önemli birforum toplanıyor.
Prof. Çetin Özek "Devlet Sır-
n" konulu bir bildiri sunacak.
Beş gazeteci de bildiriyi tartışa-
cak. Yağmuriu geçeceğe ben-
zeyen bir pazar öğleden sonra-
sını böyle bir forumda değer-
lendirmek isteyenlere duyuru-
lur...
POLİTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Yetki Aşımı...
Oyun bozuldu...
Oyunu bozan, arkadaşımız Figen Atalay'ın ön-
ceki gün Cumhuriyet'te yayımlanan haberiydi...
Figen Atalay'ın haberi, Türkiye'de Fethullahçı-
lar olarak bilinen 'Nurculuk Tarikat'nın Milli Eği-
tim Bakanlığı'nda ne denli örgütlü ve etkili oldu-
ğunu gösteriyordu...
Şimdi haberi bir kez daha hep birlikte okuyalım:
"Fethullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen dersha-
nelerin üye olduğu Güven-Der'e, Milli Eğitim Ba-
kanlığı'nca deneme sınavı düzenleme yetkisi ve-
rildi.
Güven Dershane Sahipleri Derneği (Güven-
Der), yalnızca Özel Dershaneler Biriiği'nin (öz-
De-Bir) düzenlediği ÖSS ve ÖYS deneme sınav-
lan yapmak için yıllardır MEB'e başvunıda bulu-
nuyordu. Bugüne kadar kabul edilmeyen bu baş-
vunjya, DSP'li Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ-
bay döneminde izin verilmesi eğitim çevrelen'n-
de rahatsızlık yarattı. Uzun yıllardır üniversite
adaylanndan büyük talep gören ÖSS ve ÖYS de-
neme sınavlannı düzenleyen Öz-De-Bir'e, Türki-
ye çapında 1100 dershane üye. Güven-Der'in ise
30'a yakın üyesi bulunuyor. Sınav izninin verilme-
siyle Türkiye çapında çok az sayıda üyesi bulu-
nan bir derneğe Milli Eğitim Bakanlığı'nın binala-
nnı kullanma olanağı da tanınmış oluyor."
•••
Otuza yakın üyesi bulunan Fethullahçılann Gü-
ven-Der'ine, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı bu
'feyafr'ın arkasında ne gibi tercihleryatıyordu? Yok-
sa bu tercih, 1100 üyesi bulunan Öz-De-Bir'e kar-
şı hazırlanmış bir tuzak mıydı?
Gelin şimdi de Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğre-
tim Kurumlan Genel Müdürü Hüseyin Kanburoğ-
lu'nun bu konudaki genelgesine bir bakalım:
"Deneme sınavlannın 1997-1998 öğretim yılın-
da Bakanlığımız denetim ve gözetimi altında Gü-
ven Dershane Sahipleri Derneği (Güven-Der) ta-
rafından yapılması Bakanlığımızca uygun bulun-
muştur. öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçme-
lerine, sınav heyecanını azaltmalanna, test teknik-
lerini kavramalanna, kodlama kurallannı vezama-
nı iyi kullanarak sınav tecrübesi kazanmalanna,
aynca dershanelere devam edemeyen öğrenci-
lerin sınav pratiğini geliştirmelerine imkân veren
Üniversiteye Giriş Birinci Basamak Deneme Sına-
vı 7 Mart 1998, Üniversiteye Giriş Ikinci Basamak
Deneme sınavı 17 Mayıs 1998 tarihlerinde yapı-
lacaktır. Deneme sınavlan, Güven-Der'e üye ders-
hanelerde veya ihtiyaç duyulması halinde resmi
okul binalanndayapılacaktır. Sınavlaria ilgili yöner-
ge, Güven-Der tarafından hazırianarak üye ders-
hane müdüriüklerine gönderilecektir."
Haber Cumhuriyet'te yayımlanınca Milli Eğitim
Ba kanlığı 'kendine geldi' ve şu açıklamayı yap-
tı:
"Gazetenizin birinci sayfasında yayımlanan 'Gü-
len'in Dershaneterine Stnav Izni' başlıklı haberie il-
gili olarak açıklama yapılması gereği duyulmuş-
tur.
Söz konusu dershanelere sınav izni veren yazı,
dün iptal edilerek yürüriükten kaldınlmışhr. Böyle
biriznin verilmesinde yetki aşımı görüldüğünden,
ilgililer hakkında soruştunna açılmıştır."
•••
Figen Atalay'ın haberi, Fethullahçılar ile Milli Eği-
tim Bakanlığı arasındaki 'ilişkiler zinciri'n apaçık
ortaya koyuyordu...
Başta belirttiğim gibi oyun bozuldu...
Güven-Der'in yazılı açıklamasında "Dershane-
lerimizin Hoca Efendi'y/e organik bağı yoktur"
deniliyor...
O zaman dershaneler kimlerin?
Tıpkı okullar gibi şirketleşmiş Fethullahçılann...
Bu dershanelerde 60 bin öğrenci varmış...
Sizce ilginç değil mi?
Cumhuriyet'in haberinde Güven-Der'e bağlı 30
dershane olduğu belirtiliyor, dernek ise Türkiye
genelinde 360 üyesi olduğunu öne sürüyor...
Zaman gazetesi dünkü haberinde şu başlığı at-
mıştı:
"Sınava anlaşılmaz iptal!"
Bunda anlaşılmayacak ne var!
Acaba Güven-Der'e sınav iznini veren Milli Eği-
tim Bakanlığı yetkilisi hakkında 'yetkiaşımı'soruş-
turması açılmış mıdır?
Fethullahçılar şimdilerde sıkıntılı...
Okullannı devretmek için gösterdikleri çaba, ki-
mi gazetecilere Samanyolu TV'de yaptıklan ay-
ncalık Fethullahçılann önünü açamıyor...
Askerler, Fethullahçılan çok yakından izliyorlar,
onları şöyle değerlendiriyoıiar:
"Fethullahçılar, Refah Partisi'nden daha teh-
likelidirier..."
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (a raksnet.com
Faks numaramız: 0212/513 90 98
RP'den
merkez
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - RP'nin
Anayasa Mahkemesi 'nin
kapatma karanyla ilgili
olarak Avrupa İnsan
Haklan Mahkemesi'ne
(AİHM) yapmayı planla-
dığı başvuru gecikiyor.
Kurtuluş amacıyla yapıl-
masını istediği anayasa
değişikliğine diğer parti-
lerin vereceği yanıtı bek-
leyen RP'Iiler. başvuru-
yu ertelediler. Kapatma
karannı geçersiz kılmayi
amaçlayan hukuki giri-
şimlerini sürdüren RP'Ii-
ler yeni parti ile ilgili ha-
zırlıklara da devam edi-
yorlar.
RP'nin göstermelik
olarak aceleyle boşaltı-
lan Balgat'taki genel
merkez binasının yeni
parti için hazırlandığı
bildirildi.
AlHM'ye verilecek
yaklaşık 40 sayfalık di-
lekçeyi hazırlayan RP'li
hukukçular, Genel Baş-
kan Necmettin Erba-
kan'ın işaretıni bekliyor-
genel
takıyyesi
lar. Başvuruyu hazırla-
yanlar arasında yer alan
Genel Başkan Yardımcı-
sı Şevket Kazan, parti tü-
zelkişiliği adına yapıla-
cak başvurunun yanı sı-
ra kararda adı geçenlerin
de kişisel başvuruda bu-
lunacaklannı belirterek
"Karar nedeniyle zarar
gördükleri için aslında
üyekrin de girişimde bu-
lunma haklan var. Ancak
bu, süreci uzatu*. O ne-
denle bu yola başvurma-
yı düşünmüyonız" dedi.
Kazan, öncelikle Tür-
kiye'deki girişimlerinden
sonuç almayı deneyecek-
lerini kaydederek şunla-
n söyledi:
"Onceükle anayasa ve
yasalarda yapılmasını is-
tediğimizdeğişikiiklerle i-
güi girişimimizi sonuçlan-
dırmak istiyoruz. Diğer
partilerin bu konudaki ta-
vuian hafta başma kadar
az çok ortaya çıkar. Eğer
olumlu bir yamt alamaz-
sak o zaman AİHM'ye
başvurumuzu yapanz,"