Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ŞUBAT 1998 CUMA CUMHURİYET
HABERLER
Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan 'çete' kavramını değerlendirdi
4
Çözüm lıükümeti aşar'
Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan
MEHMET DEMtRKAYA
Fatih Belediye Başkanı Sa-
dettin Tantan, Büyükşehir
Belediye Başkanlığı'na aday
olmaya kafa yorma şansına
sahip olmadıklannı belirterek,
bu konuda karan halkın vere-
ceğini söyledi. Susurluk'ta or-
taya çıkan çetenin, yıllardır
ülke yönetiminde bulunan ve
ülkeyi sömüren siyasetçi, bü-
rokrat ve özel kişilerden olu-
şan legal görünümdeki çetenin
silahlı grubu olduğunu savu-
nan Tantan, "Üç beş kişiyi
yargılamakla bu iş çözülmez.
Eğer böyle yapılırsa halkın
güvensizliği devam eder" de-
di.
Başbakan Yardımcısı Bü-
lent Ecevit'in geçen günlerde
Fatih Belediye Başkanı Sadet-
tin Tantan'ı zıyaret etmesi ve
• Susurluk'ta ortaya çıkan çetenin, yıllardır ülke yönetiminde bulunan ve
ülkeyi sömüren siyasetçi, bürokrat ve özel kişilerden oluşan legal
görünümdeki çetenin silahlı grubu olduğunu savunan Tantan, "Üç beş kişiyi
yargılamakla bu iş çözülmez. Eğer böyle yapılırsa halkın güvensizliği devam
eder" dedi. Tantan sorunu ancak Meclis'in çözebileceğini söyledi.
çalışmalarını yerinde incele-
mesi çeşitli yorumlara neden
oldu. Tantan'ın DSP'ye geçe-
bileceği, DSP'nin Tantan'ı ls-
tanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı'na aday gösterebi-
leceği ya da ANAP ve DSP'nin
Tantan'ı Istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı'naortak
aday gösterebileceği yorumla-
n yapılırken, Sadettin Tantan
bütün iddiaları reddederek,
"Böyle bir şey yok" dedi.
ANAP'lı bir ilçe belediye
başkanının, DSP Genel Baş-
kanı tarafından ziyaret edil-
mesi, ziyaret bir yana yapılan
çahşmalann yerinde gezile-
rek incelenmesi, yapılan yo-
rumlan her iki taraf reddetse
de kuşkulan ortadan kaldır-
mıyor. Tantan bu konuda şu
açıklamayı yapıyor:
"Ankara'ya gittiğim bir sı-
rada Sayın Bûlent Ecevit'i
de ziyaret ederek yaptığımız
çalışmaları kendisine anlat-
tım. Kendileri de bu çalış-
maları yerinde görmek iste-
diğini söylemişti. Sayın Bü-
lent Ecevit'in ziyareti, yapı-
lan hizmetlerin yerinde gö-
rülmesidir sadece. Siyasi hiç-
bir yanı yoktur. Daha önce
Başbakanımız da bu hizmet-
leri görmek için gelmişti."
Tantan, ANAP tarafından
Istanbul Büyükşehir Beledi-
ye Başkanlığı'na aday olarak
gösterilmezse DSP'den bu yön-
de gelecek bir teklifı düşünüp
düşünmeyeceği sorusuna, "Bi-
zim yerimiz, adresimiz bel-
li. Büyükşehir Belediye Baş-
kanlığı gibi bir konu yok.
Bunu genel başkanımızla da
hiç konuşmadım" karşılığı-
nı verdi. Şimdiye kadar bir
makam hırsı olmadığını, hal-
ka hizmeti en iyi bir şekilde ne-
rede olursa olsun verecekleri-
T ü r k i y e i n s a n h a k l a r ı k a r n e s i n d e k i k ı r ı k n o t u n u g e ç e n y ı l d a d i i z e l t e m e d i
800 kişi gözaltında kayboldu
ALPER TURGUT
BERTAN AĞANOĞLU
Türkiye'de son 9 yılda gözaltında kaybe-
dilen insanlann sayısı 800'ü aşarken 1997'de
ülke genelinde 64 kişi, Istanbul'da ise 33 ki-
şi kayıplar kervanına katıldı. Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından Aralık 96'da kurulan
Kayıp Kişileri Araştırma Büro Amirliği'ne
bugüne dek yapılan 270 kayıp başvurusun-
dan 170'inin gözaltında kaybedilen insanla-
ra ait olduğu belirtildi.
İHD Genel Merkezi'nden
alınan bilgiye göre geçen yıl
Türkiye"de 64 kişi gözaltın-
da kaybedildi. İnsan Haklan
Derneği Istanbul Şubesi'ne,
siyasi ve adli kayıplafla ilgi-
li yapılan 48 kayıp başvuru-
sundan 33'ünün gözaltında
kayıplarlailgili olduğu belir-
lendi.
Uluslararası Gözaltında
Kayrpiarâ Karşı Komite
(1CAD) raporunda ise geçen
yıt yapılan 25 başvurudan
21 'inin Olağanüstü Hal
(OHAL) bölgesinden yapıl-
dığı vurgulanarak "Gözal-
tında kayıplardan sadece
Mardinli Ali Uçar. kaybe-
dildikten bir buçuk ay son-
ra işkenceyle öldürüimüş
olarak bulundu" denildi.
İnsan haklan savunucula-
n, devlet ıçin "Bin gizli ope-
rasyon" gerçekleştırdikleri-
ni söyleyen Mchmet Ağar'ın
Emniyet Genel Müdürlüğü
döneminde, gözaltında 140
şüpheli ölüm, 372 yargısız
infaz, 675 faili meçhul cina-
yet, 2330 işkence sonucu
'• ölüm yaşandığının altını çi-
! zerek "Ağar döneminde tam
137 insan kaybedildi. Ka-
yıplan kabul etmeyen gü-
! venlik güçleri faillerinin bu-
', lunması için kıhnı biie kıpır-
datmadı" yorumunu yapı-
yor. Emniyet Genel Müdür-
'. lüğü İnsan Haklan ve Yurt-
idışı llişkiler Şube Müdürlü-
ğü bünyesinde 20 Aralık 1996 tarihinde ku-
rulan Kayıp Kişileri Araştırma Büro Amir-
liği'nden yapılan açıklamada. gümrük ve
jandarma bırimlenyle ortak hareket edildi-
ği kaydedilerek "Yeterli kimlik bilgileri
bulunan kayıp kişileri, "Kayıp" kodu ile
tdari-Beyaz fiş actjrarak yurt çapında an-
yoruz. tstanbul'da kayıplar için eylem ya-
pan "Cumartesi Anneleri"nin müracaatla-
nnı almak ve kayıp araştırma konusun-
da samimi yaklaşım için Kayıp Kişileri
Araştırma Gezici Merkezi'ni ailelerin ya-
nında bekletiyoruz" denildi.
Kayıplann yurtdışında da aranması için 31
Temmuz 1997 günü Interpol ile işbirliğine
giren Kayıp Bürosu uzmanlan, "llk etapta
10 kişinin bulunması için 'San Bülten' çı-
kanldı. Sırada 9 kayıp başvunısu daha
var" dediler. Polis yetkilileri, bugüne kadar
Kayıp Kişileri Araştırma Gezici Merkezi'ne
49, Kayıp Kişileri Araştırma Bürosu'na 158
olmak üzere toplam 270 kayıp başvuru ya-
pıldığını belirtiyor.
Cumartesi Anneleri ve insan haklan savu-
nuculan tarafından "Kaybedenler, bula-
maz" sözleriyle suçlanan Emniyet Genel
Müdürlüğü ise geçen yıl 170 gözaltında ka-
yıp başvurusunu değerlendirdi. Kayıp Büro-
su, geçen yıl sağ olarak bulduğu 44 kişiyi ai-
lelerine teslim ederken 43 kayıp hakkında da
"kayıp" koduyla düzenlenen Genel Bilgi
Toplama (GBT) fışleriyle arama çalışmala-
nnı sürdürüyor.
Ş iap. Cam «n«*»A7İn«» rlf>sttf»lr Ş»şe Cam Holding'e bagiı Cam-İş Makina Kalıp AŞ'deki grev, 45. gününü dol-
ı ş c v ^ c u ı ı g ı c v ı ı ı c u c s r c i k d u r d u Birieşik Metal-fş Sendikası'na bağlı grevdeki işçilere destek ayaretin-
de bulunan Lastik-lş Sendikası tstanbul Şube Başkanı Fedai Öztürk, Türkiye'de işçi sınıfının üzerine gelinebildiği kadar
gelindiğini söyledi. Grevdeki işçilere ellerinden gelen maddi ve manevi desteği vermeye hazır oldukiannı belirten Öztürk,
"Sizin grevinizin Türk işçi sınıfının günümüzdeki mücadelesinde önemli yeri vardır" dedi. Öztürk ile birlikte 25 fabrika-
daki işyeri sendika baştemsilcisinin de katıldığı destek ziyareti sırasında, "İnadına sendika, inadına DtSK", "Yaşasın iş-
çilerin mücadele birliği", "tşçiyiz, haklıyız, kazanacağız" şeklinde sloganlar atıldı. Grevdeki işçiler, işverenle toplusözleş-
me görüşmelerinin 5 ay sürdüğünü ve 24 Aralık 1997'de greve çıkıldığını belirterek işverenin ücret konusunda tek bir söz
söylemeden amaç maddesinde görüşmeleri tıkadığını savundular. (Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA)
AKIRKÖY TUTUKEVfNDEKl ÇOCUKLARINAİLELERİSUÇDUYURUSUNDA BULUNACAK
Tutuklu yakuılarıııııı işkence isyanı
• Bakırköy Kadın ve Çocuk
Tutukevi'nde görüş sırasında
çocuğuna işkence yapıldığını gören
anne Gülçin Ipek, cezaevi içerisinde
bayıldı. Tutukevine tutuklu yakını'
olduğunu söyleyerek giren A Takımı
muhabiri Berat Berberoğlu ve diğer
tutuklu yakınlan da 'işkence'
iddialannı doğruladı.
tstanbul Haber Servisi - Bakırköy Ka-
dın ve Çocuk Tutukevi'nde gerginlik dün de
devam etti. Adli suçlardan yaklaşık 300'e ya-
kın 18 yaşın altında gencin bulunduğu tutu-
kevine dün öğle saatlerinde gelen çok sayı-
da tutuklu yakını, tutuklu U.I.'ye gardiyan-
lartarafindan yapılan 'işkence'yi gördükle-
rini öne sürdüler. U.t.'nin ailesi, bugün sav-
cılığa suç duyurusunda bulunacağını belirt-
ti. Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde
kalan tutuklu U.I.'ye dün görüş sırasında iş-
kence yapıldığını gören anne Gülçin Ipek,
cezaevi içerisinde bayıldı. Tutukevine "tu-
tuklu yakını" olduğunu söyleyerek giren A
Takımı muhabiri Berat Berberoğlu da "iş-
kence'' iddialannı doğrulayarak "Gülçin
tpek yanımda bayıldı. Bir çocuğa 7-8 ta-
ne gardiyan sopalarla saldınyordu" dedi.
Gülçin lpek, oğluna işkence edildiğini bir-
çok tutuklu yakmının ve bir muhabirin gör-
Kahveci, ölümünün
5. yılında anûdı
Eski Maliye Bakanı ve ANAP
tstanbul Milletvekili Adnan
Kahveci'nin 5. ölüm yıldönümü
anmasında konuşan avukatı ve
kuzeni Vehbi Kahveci, Kahveci'nin
ölümüne neden olan trafik kazasıyla
ilgili açılan dava dosyasının
kapatılmaması için ANAP'ı daha
duyarlı olmaya çağırdı. Kahveci ve
aynı kazada öîen eşi Füsun Kahveci
ile kızı Aslan Kahveci için dün ilk
tören, Yakacık'taki aile kabristanı
başında gerçekleştirildi. Maltepe
Belediyesi, Türk Demokrasi Vakfı ve
Köprübaşı Kültür ve Yardımlaşma
Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği
törene, Kahveci'nin oğulları
Mehmet ve Cihan Kahveci'nin yanı
sıra dostiarı da katıldı. (Fotoğraf:
UĞUR GÜNYÜZ)
ni vurgulayan Tantan, açık bir
şekilde belirtmese de aday ol-
mayı düşündüğü sinyallerini
verdi. Tantan şöyle devam et-
ti:
" Bizim yerimizin belU ol-
duğunu söylemiştim. Bizim
en büyük idealimiz burada-
ki süremiz dolana kadar pro-
jelerimizi bitirebilmektir.
Bütün 7jımanımın projeleri-
mizi hayata geçirmek için
harcıyoruz. Büyükşehir Be-
lediyesi'ne aday olmaya ka-
fa yorma şansına sahip de-
ğiliz. Buradaki projelerimi-
zi gerçekleştirdiğimiz tak-
dirde bunun kararını halk
verecektir. Bunun kararını
üç beş kişi vermez. Halk ne
derse 0 olur. Eğer ben ölene
kadar bu millete hizmet için
savaşa devam etme fîkrinde
isem halk ne istiyorsa ona
uymak mecburiyetinde-
yiz." Sadettin Tantan,
1970'li yülarda Istanbul Em-
niyeti'nde görev yaptığı sı-
rada bir efsane haline gel-
mişti. Istanbul'un çeşitli
semtlerindeki "batakha-
ne"lere karşı yaptığı operas-
yonlar ve buralan kapattır-
ması halkın büyük beğeni-
sini kazanmıştı.
Oldukça başanlı bir polis
müdurü olarak geçmişte adı-
nı duyuran Sadettin Tan-
tan'ın Susurluk konusunda-
ki düşüncelerini de sorduk.
Susurluk'ta ortaya çıkan çe-
tenin, "ülkeyi yıllardır yö-
neten, kendisine menfaat
sağlayan ve sömüren siya-
setçi, bürokrat ve özel ki-
şilerden oluşan kravath çe-
tenin silahlı grubu" oldu-
ğunu öne süren Tantan, le-
gal görünümdeki bu çete-
nin tamamen yok edilmesi-
nin 2-3 yılda olamayacağı-
nı söyledi. Bu kadar büyük
boyutta bir yapılanmamn
yalnızca bir hükümet tara-
fından çözülemeyeceğini
kaydeden Tantan, "Çözü-
me parlamento ulaşır" de-
di.
Bu legal çetenin uluslara-
rası boyutunun bulunduğu-
na inandığını, tüm ilişkiler
ortaya çıkanlmadan işin ger-
çek anlamda çözüleceğine
inanmadığını vurgulayan
Tantan şöyle konuştu:
"İşin özü, kapalı ekono-
miden açık ekonomiye ge-
çilmesi, Ortadoğu ve
Uzakdoğu'daki savaşlar
ve karışıkhklar, berabe-
rinde getirdiği uyuşturu-
cu kaçakçılığı ve kaçakçı-
lığın güzergâhı üzerinde
bulunan Türk insanının
da kullanılmasıdır. Bu ka-
çakçüıktan elde ediien ran-
tın yüksek oluşu uluslara-
rası istihbarat örgütlerini
de bunun içerisine çekmiş-
tir. Böylesine büyük bir
parayı yasal çerçevedeki
çetenin tek başına yemesi
mümkün olamayacağın-
dan silahlı eylem grupla-
rını da devreye sokmak
suretiyle, yeni bir yapılan-
ma gündeme gelmiştir. Si-
lahlı güce kavuşan bu çe-
te daha sonra 'Devleti biz
de yönetebilinz' düşünce-
sine kapılmıştır."
düğünü belirtirken tutukevinden çıkan çok
sayıda tutuklu yakını, tpek'in söyledikleri-
ni doğruladı. lpek, savcılığa suç duyurusun-
da bulunacağını belirterek "Oğlum, atılan
dayaktan sonra bana gösterilmedi. Neya-
pılması gerekiyorsa yapacağım. Savcılığa
suç duyurusunda bulunacağım" dedi.
Tutuklu S.B.'nin annesi Sevim Bal da oğ-
luna işkence yapıldığını ifade ederek "O za-
ten cezasını çekiyor. Peki yapılan bu işken-
ce ne oluyor" diye sordu.
Diğer tutuklu B.Ç.'nin ba-
bası Osman Çavdar da ce-
zaevi önünde "isyan" ede-
rek çocuklannı gardiyanlann
değil,jandarmanın bekleme-
sini istedi.
Bir tutuklu yakmı da elin-
deki. "45 gnun 18 ayar M A
harfleri de üç zincirli" ya-
zıh kâğıdı göstererek oğlun-
dan "rüşvet" isteyen M.A.
adli gardiyanın tespit edil-
mesini istedi.
Bakırköy Kadın ve Çocuk
Tutukevi Birinci Müdürü
Esen Korkmaz, basının gö-
riişme taleplerini kabul et-
mezken işkence iddialannı
yalanlamıştı. Bu arada, dün
çocuklanyla görüşen tutuk-
lu yakınlan, cezaevindeki ço-
cuklannın basına her şeyi
açıklamak istediklerini, an-
cak bu durumda işkencenin
sona erebileceğini dile getir-
diklerini ifade ettiler.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Frankenstein!
"Frankenstein" filmi yılların ötesinde kaldı. Ama
filmin kahramanı simge oldu, ölümsüzleşti. Çünkü
Frankenstein'ın diğer canavartardan önemli birfar-
kı vardı.
Doğal olmayan, insanoğlunun kendi elleriyle ya-
rattığı bir canavardı.
Tıpkı Susurluk çetesi gibi... Ya da gücünü dev-
letten alan başka çeteler gibi...
• • •
Türkiye'de devlet, canavannı kendi eliyle yarat-
tı.
Doğum tarihi de belli... Ne Ecevit'in öne sürdü-
ğü gibi Körfez Savaşı ne de llhan Selçuk'un ge-
çenlerde yazdığı gibi 1968 ögrenci olayları.
Gebelik ünlü "komando kamplan" ile başladı.
Demirel in başbakanlığı döneminde.. FarukSü-
kan'ın Içişleri Bakanlığı'nın gözetiminde..
İyi niyetli, saf, yurt sevgisi dolu "ülkücü" gençler
toplandı. Kamplarda askeri eğitim gördü..
Solculann düşman oldukiannı, hain oldukiannı ög-
rendi. Vücut vücuda savaşı ögrendi. Kitle gösteri-
lerini dağıtmayı öğrendi. Silah kullanmayı, "emreita-
at'i öğrendi..
Devletin gözleri önünde!
Ve ilk saldırılar bir sonbahar günü Kızılay'da baş-
ladı. Kendi çıkardıkları bir "sol eğilimli" dergiyi sat-
maya çalışan Mülkiyeli öğrencilere karşı.
Dövdüler, ellerindekini alıpyırttılar.. Polis, "işbit-
tikten" sonra gönderildi.
*••
Bu, "orta sağ" iktidarlann damgasını vurduğu bir
devletin formülüydü.. Solu sindirmek için bulunan
"dahiyane" bir formül(!)
Artık "ülkücü komando "lar devletin çetesi gibi ça-
lışıyordu.
Sopaiı saldınlar giderek yerini silahlı saldınlara bı-
raktı. Katili bulunamayan "siyasal" cinayetler ço-
ğaldıkça çoğaldı. Sıra Abdi Ipekçi'lere, Prof. Ca-
vrt Orhan Tütengil'lere, Bedrettin Cömert'lere
geldi.
Tüm Frankenstein'ların doğum yeri de o "ko-
mando kamplan" idi.
M. Ali Ağca'lann da... Ankara'daki Bahçeltevler'de
yedi genci "komando teli" ile boğup öldüren Çat-
lı'ların da..
Eğer Ipekçi öldürüldüğünde CHP iktidarda olma-
saydı, Ağca yakalanabilir miydi? Eğer "çete" da-
ha o zamandan oluşmamış olsa, Ağca koca bir as-
keri biriiğin ortasındaki bir hapishaneden kaçınla-
bilir miydi?
Yağdan kıl çeker gibi, kapağı yurtdışına atabilir
miydi?
• • •
1968 öğrenci olayları, suçlulann devletle bütün-
leşmesinde önemli bir adımı oluşturdu. ASALA ile
savaş, çeteye fırsat yarattı. Körfez Savaşı ise, önü-
nü tamamen açtı.
Ideolojik amacın yanına parasal amaç eklendi.
llgi alanı genişledi. Çete matyalaştı.
Askerierin, "ırkçı-milliyetçi mafya"y\, çok önem-
li bir tehlike ofarak "MGK siyasi belgesi"he ek'fet-
meleri boşuna mıdır?.. Şeriatçı tehlikenin ve etnik
terörün hemen arkasından!
Asker kökenli Cumhurbaşkanı Sunay, kurruluşu
"ülkücü gençler"öe ve imam- hatip okullarında gö-
rüyordu. Bu görüş 12 Mart'ta güçlendi. 12 Eylül'de
"Türk- Islam sentezi" adıyla resmi ideoloji oldu.
Askerierin şimdi takındıklan tavır, bu bakımdan
çok daha anlam ve önem kazanıyor. Frankenstein'ın
yarartığı tehlikenin boyutlannı -tüm çıplaklığıyla-
ortaya koyuyor.
•••
Ihsan Doğramacı bir zamanlar "ülkü ocaklan"
başkanlarını, yabancı dil falan bilmediklen halde,
alıp asistan yapıyordu. Zorla profesör ve hatta gi-
derek bölüm başkanı yapıyordu... Acaba niçin?
Çanakkale Üniversitesi'nde rektör yardımcısı ile
iki dekan, Atatürk'ün resimterini indirip, yerine Çat-
lı'nın resimlerini asıyor... Acaba niçin?
Bir zamanlar Demirel'in, şimdilerde ise Çiller'in
has adamı "komando" sanı ile anılan Ayvaz Gök-
demir esip savuruyor. Ağzı köpükler saçarak, Çat-
lı ve benzerlerine sahip çıkıyor. Acaba niçin?
MHP'nin "ülkücü" gençleri her yerde tekbir ge-
tiriyoriar. Ve Susurluk dosyasını açan Başbakan
Mesut Yılmaz'aateş püskürüyorlar... Acaba niçin?
Ve de... Abdi Ipekçi'den Uğur Mumcu'nun ve hat-
ta Orgeneral Eşref BitJis'in ölümüne kadar.. her ge-
çen gün kafalardaki soruların yanıtlan biraz daha
"çete mi?" oluyor. Acaba niçin?
Ne dersiniz?.. Acaba niçin?!
14
Ş u b a t
"SEVGILILER GUNU
(St. Valentine's Day)
Sevgi sözcükleriniz, sevgi dolu bir günde
Cumhuriyet ile
ulaşması gereken "sevgiliye..."
llan-ı Aşklarınızı bekliyoruz.
1 st. (3.6 cm) x 5 cm.'lik ilanlar: 5.000.000 TL. (KDV Dahil)
1 st. (3.6 cm) x 2.5 cm.'lik ilanlar: 2.500.000 TL. (KDV Dahil)
Bilgi için: Ayşım Durmaz Medya C Türkocağı Cad. 39 41 Cağaloğlu'lSTANBUL
Telefon: (0212) 513 84 60 - 61 Faks- (0212) 5 1 3 84 63