25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 1998 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Atatürk'ün 'Bursa Nutku' NURER UĞURLU A tatürk, ünlü 'Bursa Nutku'nu 65 yıl ön- ce, 6 Şubat 1933 gü- nü akşamı, Çelik Pa- las yanındaki köşkte söylemiştir. Gazi Mustafa Kemal I933 yılının Ocak aymda bir yurt gezisine çıkmış, gezisi sırasında Bursa'ya da uğramış- tır. Bursa'da ezan Tûrkçe okunmakta- dır. Atatûrk, ezanın Tûrkçe okunma- sırıı laıklık ilkesinin aynlmaz bır par- çası saymakta, Türk dilini yabancı et- kilerden kurtaracak önemli adımlann bıri olarak görmektedir. Bu konuda çok titiz ve duyarlı olan Atatûrk, Bur- sa'dan Izmir'e geçmiştir. Izmir'de, ya- runda zamanın tktisat Bakanı Celal Bayar'ın başkanhğında incelemeler yapan bir iktisat heyeti de vardır. 3 Şubat 1933 günü akşamı Izmir'de Ata- tûrk'e Bursa'daki ezan olayı ıletilmiş- tir. Bursa'daki olay kısaca şöyledir: Atatürk, Bursa'dan aynlır aynlmaz 30^40 kişilik gerici, bağnaz bir grup, ezanın Tûrkçe okunmasına çok aşın bir tepki gösteriyorlar, köylere kadar gidip, ezanı yeniden Arapçaya çevir- mek için harekete geçıyorlar. Uluca- mi yanında bulunan Evkaf Müdürlü- ğü'ne başvurarak ezan ve kamet'in Bursa'da Arapça okunmasını ıstiyor- lar. Evkaf müdürû, emrin Ankara'dan geldiğini, bu konuda kendisinin yapa- cağı bir şey olmadığıru bıldiriyor. Bu- nun üzerine gericiler, arkalanna daha büyûk bir kalabahk toplayarak ve gös- teriler yaparak valilığe gitmek istiyor- lar. Bu olaya karşı Bursa'daki ilgili ma- kamlar seyirci kalıyorlar, bir çeşit si- niyorlar. Devrimlerin korunmasında Atatürk'ün çok gûvendiği gençlikte de bir hareket, bir kımıldanma görülmü- yor. Atatürk, haberi Izmir'de duyunca çok şaşınyor, çok öfkeleniyor. Yakın- lannın söylediklerine göre o tarihler- de devrimlere karşı her hareket Ata- tûrk'ü çok sinirlendiriyor, sert karşı- lık vermeye yöneltiyor. *Bursa'ya bas- kmyapacağtz" diyen Atatürk, Izmir'den hareket emrini veriyor. Trenle yola çı- kılıyor. Afyon'da Antalya gezisinden dönmekte olan Başbakan tsmet Pa- şa'yla buluşuyor. Trende, Atatürk ile tsmet Paşa (o yıllarda soyadı yasası çık- madığından Atatürk'e Gazi, Inönü'ye tsmet Paşa deniliyordu) Eskişehir'e kadar özel olarak konuşuyorlar. Eskişehir'den sonra İsmet Paşa; An- kara'ya, Atatürk ve yanındakiler, Bi- lecik yönüne hareket ediyorlar. 5 Şu- bat 1933 günû sabaha karşı saat 05.00'te Bilecik'e vanyorlar. Bile- cik'te sabahı beklemeden hemen oto- mobillere binip saat 09.30'da Bursa'ya geliyorlar. Bursa'ya vanr varmaz Ata- tûrk, olaya el koyuyor. 6 Şubat 1933 günü Içişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Adalet Bakanı Yusuf Kemal (Tengir- şek) beyler de Bursa'ya geliyorlar ve Atatürk taraftndan sonışturmanın yü- rütülmesiyle görevlendiriliyorlar. Olay sırasında görevlerini yapmayan Bur- sa Savcısı Sakıp Bey, Bursa Sulh Ce- za Yargıcı İhsan Bey ve Bursa müftü- sü NurettinBey'e ışlennden el cektı- riliyor, on beş kişı tutuklanıyor. Atatürk, 'Bursa Nutku'nu, Çelik Palas yanındaki köşkte verilen yemek- te, 6 Şubat 1933 akşamı, işte bu hava içinde söylemiştir. Sofrada, bazı ga- zetecilerle birlikte on üç. on beş kişi vardır. Konuşmayı ilk kez yayımla- yan gazeteci Rıza Ruşen Yûcer'e gö- re sofrada bulunanlardan biri Ata- türk'ün gönlünü almak ıçin, "Efendhn, Bursa gençliği bu hadiseyi hemen bas- nracaktı. Fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü_" diye söze başla- mış, ama devam edememıştir. Çünkü Atatürk, bir işaretle sözünü kesmiş, sonra Türk gençliğinden ne anladığı- nı belirten ve bugün 'Bursa Nutku' di- ye bilinen ünlü konuşmasını yapmış- tır. Ancak, bu konuşmaya o günkü ga- zetelerde rastlanmamaktadır. Söylen- diğine göre Atatürk, söz konusu bu ko- nuşmayı o akşam yapmış, fakat zama- nın Içişleri Bakanı Şükrü Kaya,bunun yayımlanmasmı uygun görmemiştir. Atatürk de Şükrü Kaya'run bu öneri- sine kanlmış, konuşma Anadolu Ajan- sı'na ve gazetelere haber olarak geç- memiş, resmi belgeler arasına alın- mamıştır. Nutuk, bu kez 1947 yılında Bursalı gazeteci Rıza Ruşen Yücer'in 'Atatürk'e Ait Birkaç Fıkra ve Hau- ra' adlı kıtabında, sofrada bu konuda yapılan ötekı konuşmalarla birlikte yayımlanmıştır. Yıllarca, 1947'den 1958 yılına ka- dar, hiç kimse bu nutkun Atatürk'ün olmadığıru söylememiştir. Rıza Ruşen Yücer, kitabını yayımladığı zaman, Atatürk'ü tanıyanlann ve yakınlan- nm pek çoğu hayattadır ve bunlardan hiçbiri kitapta yazılanlara karşı çıkma- mış, konuşmanm Atatürk'ün olmadı- ğını ileri sürmemiştir. Bu konuşma zamanla 'Atatürk'ün Bursa Nutku" adıyla tanınmış ve yayılmıştır. 'Atatürk'ün Bursa Nutku', bir za- man sonra 21 Temmuz 1949 günü tz- mir'de düzenlenen Demokrat Parti Kongresi'nde okunmuştur. 22 Temmuz 1949 tarihli Demokrat Izmir gazetesinin binnci sayfasında yer alan 'Atatürk'ün Bir Sözü' baş- lıklı haber aynen şöyledir: "Osman tCapani'den sonra kürsüye geten ilçe idarekunılundanŞeref Balkanh, Ata- türk'ün şuverizesmiokunıuştur: 'Türk genci. inkılaplann ve rejimin bekçi- sidir. Bunlan zayıf düşürecek en kü- çük veya en büyûk bir hareket duydu mu; bu memleketın polisi vardır, ad- hyesi vardır demeyecektir. Hemen müdahale edecektır. Elle, taşla, sopa ve silahla nesı varsa onunla, eserini ko- ruyacaktır.' Bu sözler salonu doldu- ran yüzlerce Demokrattaranndan da- kikalarca aUaşIanmışnr." Nutku toplanhda okuyan Şeref Bal- kanh, sonradan bu nutkun okunmak ûzere kendisine Celal Bayar tarafından verildığıni açıklamıştır. Şeref Balkan- lı'nınbukonudaki açıklaması, 1 Ekim 1966 tarihli Milliyet gazetesinde şöy- le yayımlanmıştır: "Muhalefetin en hızhveçetin yıllanydı. 1949 yıhnda, Iz- mir'de Ankara Palas saktnlânnda DP il kongresi yapılıyordu. Ben o aman, merkez ilçe idare kurulu üyesiydim. O zaman muhalefet partisi genel başka- m olan Celal Bayar, bana el yaası ile yazmğı bir yaa verdi ve şunlan söyle- di: 'Şeref, bu Atatürk'ün Bursa'da söy- lediği tarihi nutuktur. Bu nutku kong- rede senin okumanı istiyorum'." Şe- ref Balkanh'nın bu açıklamasına, o zamanlar hayatta olan Celal Bayar kar- şı çıkmamıştır; olayı yalanlamamıştır. Bilindiği gibi 1933 yılında, Bursa'da- ki ezan olayı yaşandığı zaman Celal Bayar tktisat Bakanı'dır. Kurtuluş Sa- vaşı'na katılan, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi döneminden Atatürk'ün ölûmüne kadar milletvekilı, hükümet üyesi ve başbakan olan Celal Bayar, çok zaman Atatürk'ün yakınında bu- lunan ve bu nutkun Atatürk'ün olup olmadığını en iyi bilecek kişilerden bi- risidir. Atatürk'ün yakınlannda bulunan bir kişinin, nutku kendi el yazısıyla ya- zıp, "Bu, Atatürk'ün Bursa'da söyle- diği tarihi nutuktur" demesi ve bir parti kongresinde okunmasını isteme- si, güçlü bir tarihsel kanıt olarak kar- şımıza çıkmaktadır. 'Atatürk'ün Bursa Nutku'nun ilk tûmcesı Demokrat Parti iktidara gel- dikten sonra ve Celal Bayar cumhur- başkanı iken Demokrat Parti bakan- lanndan Aüf Benderlioğlu tarafından 1954 yılında Ziraat Fakültesi binası- nın duvanna kazdınlmıştır. Böylece, "Atatürk'ün Bursa Nutku" 1958 yı- lına kadar birçok kez çoğaltıhnış, bir- çok toplantıda okunmuş, ilk tümcesi Atatürk'ün bir özdeyişi olarak duvar- lar üzerine yazdınlmıştır. Çünkü Türk gençliği, Atatürk'ün dediği gibi her zaman ve her yerde "inküaplann ve rejimin sahibi ve bekçisi" olmuştur ve olmaktadır. Sosyal Demokrasinin Yeni Tabanı A Y D I N C I N G I SODEV Yönetım Kurulu Başkamekili 1 970'lerden bu yana gerçekleşen bir di- zi gelişme, solun toplumsal koşullan- nı yenileyen bir dinamık oluşturmuş- tur. Gerçekten de son çeyrek yüzyıl içinde, sosyal demokrat solun zemin bulabildiği tüm ülkeler sosyolojik açı- dan olağanüstü farklılaşmalara uğradı. Söz konusu sosyal ortamlarda bu yıllar boyun- ca ideolojik motivasyonlan gitrikçe azalan ve 'yu- muşak ve rizikosuz' değişim talep eden orta sı- nıflar ağırlık kazanır olmuşlardır. Yüzyılın ortalanna değin salt emeğin sözcü- lüğû ile çoğunluğa ulaşabilen sosyalist ve sos- yal demokrat akım ve partiler, artık seçirrı kaza- nabilmek için söz konusu orta sınıflann da des- teğine gereksinim duymaktadırlar. Aynı sürede, endüstride istihdam olanağı bu- lan dûz işçi oranı hızla azalırken, kalifiye işçı ve teknik eleman sayısı katlanarak artmıştır. Sana- yi sektörû, hizmet sektörü lehine alan yitinrken özellikle zahmetli ışlerde çalışan mavi gömlek- li sayısı düşüp beyaz yakalı emekçi sayısı yük- sehniştir. İlk kesım emekçi, düşük gelir ve eğitim dü- zeyine sahip olup davranışlannı sosyo-ekonomik ölçütlere göre belirlemekte ve devletin kendi grubu lehine müdahalesini talep etmektedir. Oy- sa yüksek gelir düzeyine sahip olan eğitimli ve donanımlı emek kategorisi, siyasal yönelişini çevre, azınlık haklan, yaşam kalitesi gibi 'endüst- ri sonrasf ölçütlere göre saptayıp devletin piya- saya müdahalesini olumsuz karşılamaktadır. Bü- tün bu gelişmeler, Batı sosyal demokrasilerini, hem ılımlı orta sınıflann hem de çıkar ve duyar- lılıklan birbiriyle çelişir gibi görünen farklı emek kategonlerinin taleplerini uzlaştırabilme çaba- sına yöneltilmiştir. Aynı dönemlerde, daha küçük ölçekte, ama ben- zer sosyolojik değişimlerin meydana gelmiş bu- lunduğu Türkiye'de, buna ek olarak doğudan batıya ve kırdan kente yoğun bir göç ve de son 15 yılda bir dışa açılma süreci yaşanmıştır. Dolayısıyla. 'eadüstriöncesi", 'endüstri' ve 'en- düstri sonrası' toplum bıçımlerinın özellikleri- ni sergileyen ve de bu toplum biçimlerine özgû siyasal aynşma çizgilerini benimseyen sosyal gruplann yollan, özellikle büyük kentlerde, ay- nı fiziksel çevre ve aynı kamu alanlannda kesi- şir olmuşlardır. Sonuçta sosyal demokrasimiz Batı 'da olduğundan daha da çelişkili ve zor bağ- daşır talepler oluşturan 'emek' kategorilerini aynı potada toplama gibi çok güç bir işlevle kar- şı karşıya kalmıştır. Oysa, şu anda da içinde bu- lunduğumuz bu sosyolojik farklılaşma sürecinin gündeme getirdiği yeni sorunlara yeni yanıtlar getirilmesini sağlayacak bir güncelleştirme he- nüz ne yaklaşım ne de söylem düzleminde ger- çekleştirilebilmiştir. Sosyal demokrasinin çok lcısa vadede çqömb&)deyen sorunlanndan bel- ki de birincısi BftBür. "•<P PENCERE Çatlaklar Dünyası... En sonunda Yettsin bile patladı: "- Bak" dedi Clinton'a, "dünya savaşı çıkaracaksın, yaygaracılığı bırak!.." Ve ekledi: "- Sana yakışmıyor!.." Rusya Devlet Başkanı'nın söyiediği yenilir yutulurşeydeğil!.. Peki, uçuk Bill'in aklı başına gelir mi?.. Sanmam. • Eskiden Arap ellerinde saray dedin mi akla ne gelirdi?.. Harem, selamlık, sultanlar, cariyeler, eglence, tef, darbuka, sabaha dek ya heyL Şimdi negeliyor?.. Meğer Saddam, Saray'da kimyasal silahlarta füze müze üretiyormuş. Artık silah fabrikalan şınanay, dünyanın altnı üstüne getirecek silahlar sarayların selamlıklannda yapılacak, haremde tezgâhlanacak... Irak diktatörü demiş ki: "- Vallahi sarayımda silah yapmıyorum, Biheşmiş Milletierdenetçileri gelip baksınlar!.." • Haydi Saddam'ın sarayını denettedik, ya öteki Şark saraylan ne yapıyor?.. Iran, Tahran'dakı saraylarda armut mu devşiriyor, yoksa bir muzurluk mu hazırlıyor?.. Irak'ı Iran'a karşı tepeden tımaga silahlandıran Amerika ile Avrupa değil mi! 1991 Körfez Savaşı'nda bu silahların bir işe yaramadığı görüldü; ama, anlaşılan bu iş o denli kolaytaşıp ayağa düşmüş ki ülkesi üçe bölünen Saddam, Bağdat saraylarında tüm dünyayı uçuracak kimyasal silah ve füze üretebiliyor... Gerçek mi?.. Yaygara mı?.. • Ya bizim Ankara'daki beceriksizlere ne demeli?.. Istanbul'da saraydan geçilmiyor; Topkap» Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Beyierbeyi Sarayı, Yıldız Sarayı, saray, saray, saray... Hani silah?.. Hanifüze?.. Silah için Amerika'ya dünyanın parasını yatran biz değil miyiz?.. Yine de doğru dürüst silahlanamıyoruz, "Irak bizi gagalar mı?" diye korkuyoruz. Bağdat diktatörü ekonomik ambargo, askeri abluka ve siyasal kuşatma altında dünyayı altüst edecek silahlanmayı saraylarda becerirken biz Kınkkale fabrikasında ne halt ediyoruz?.. • Dünya bir tuhaf oldu... Bill, Beyaz Saray'da kadınlara musallat olurken, Saddam Bağdat Sarayı'ndasilahlanıp Amerika'nın canınaokuyacakfüzeler yapıyor... Nasıloluyorbu?.. Dünyayı çatlaklar mı yönetiyor?.. Yoksa biz mi çok safız!.. başka keresöyledim; İ olm Her zaman, her yerde: GH688. Türkıye Yetkıli Distnbütörleri: K.V.K. Tel: 0216 410 85 00 (pbx) GEN-PA Tel- 0212 28"^ 17 17 / 100 hat (pbx) ERICSSON En iyiler Ericsson kullanır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle