Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3ŞUBAT1998 SALI CUMHURİYET SflfFA
HABERLER 11
Danıştay kararı
'Örtülü
imam-
hatip'e
durdurma
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Danıştay, 8 yvllık
kesintisiz eğitimi "dinsel
öğretimle'" bölen Diyanet
tşleri Bas.kanlığı Kuran
Kurslan Yönetmeliği hak-
kmda "yüriitmeyi durdur-
ma" karan verdi.
Danıştay. belirttiği ne-
denlerle iptai karan verirse,
Kuran öğretimi 8 yıllık egi-
timinı tamamlayan öğrenci-
lere venlecek ve hafta son-
lan gerçekleştirilerneyecek.
Diyanet Işleri Başkanlığı
yetkilılen. "Danıştay kara-
nnındışma çıkriamaz. Kurs-
lar 8 yıluk eğitimden sonra
düzenlenecek" açıklaması-
nı yaptılar.
Danıştay 8. Dairesi, 20
Ağustos 1997'de yayımla-
nan Restnı Gazete ile yürü-
tüğe giren "Diyanet Işleri
BaşkanUğj Kuran Kurslan
Yönetrneüğinin Baa Mad-
delerinde Değişiklik YapıJ-
masına Dair YönetmeuVin
iptali ve yürütmenin durdu-
rulması istemiyleBanşPar-
tisı ve bir öğrencı velisi ta-
rafından açılan davadakara-
nnı açıkladı. Yüksek mah-
keme. "ünam-hatipliseleri-
ne örtülü hanrük'1
olarak
değerlendinlen uygulamay-
la ılgili gerekçestnde. daha
öncekı yönetmeliğe göre
Kuran kurslanna 5 yıllık te-
mel eğıtımı bitıren, yani il-
kokul dıploması alanlantı
katılabıleceği yönündeki
karan anımsattı.
Gerekçedc. "Temel eği-
tim 8>ılaçıküğma göre buıt-
dan sonra kurslara bu eğiti-
mi tamamlayanlar katdabi-
Ur. Aksi durunı 8vıllıktemel
eğitimin ruhuna tersdüser"
denildi.
Başbakanlık'ın itirazda
bulunması durumunda ka-
rar, bir üst kurul olarak Da-
nıştay ldari Dava Daireleri
Genel Kurulu'nda görüşü-
lecek.
Kocaeli
Kuran kursu
öğrencisi
3 kişiyi
öldürdü
KOCAELt (Cumhuri-
yet) -Kocaelfnde 19yaşın-
daki bir Kuran kursu öğren-
cisi. babasını. ablasını ve 5
aylık harnile yengesinı av
tüfeğiyle öldürdü.
Kocaeli'ne bağlı Yuvacık
beldesinde önceki gece
meydana gelen olayda,
uzun süredir bunahmda ol-
duğu öne sürülen AliTopçu-
oğhı (19), evlerinin ikinci
katında müzik dinlediğı sı-
rada henüz bilinmeyen bir
nedenle odasında bulunan
eşyalan kınp dökmeye baş-
ladı. Başıyla teybe vurarak
kırmaya çalışan Topçuoğlu,
daha sonra babasma ait av
tüfeğini alarak. alt kattaki
ablası Asiye Karagöz (37),
kendisine müdahale etmek
isteven babası Şevket Top-
çuoğlu (671 ve ağabeyınin 5
aylık hamile olan eşi Fadi-
me Topçuoğlu'na (27) 2'şer
el ates, ederek kaçtı. Başın-
dan yaralanan baba Topçu-
oğlu olay yerinde. 3 çocuk
annesi Asiye Karagöz ve 2
çocuk annesi Fadime Top-
çuoğlu, kaldırıldıklan îzmit
Devlet Hastanesi'nde öldü.
Olay yerinden kaçtıktan
sonra. bir arkadaşının bak-
kal dükkânına giden Ali
Topçuoğlu. a\ tüfeğıni köy
muhtan Salih Yavuz'a tes-
lım ettikten sonra bir kam-
yonetle kaçmak isterken po-
lis tarafından yakalandı.
Şokta olduğu iddiasıy la ifa-
desi 24 saat sonra alınabilen
Topçuoğlu. cinayetleri ne-
den işlediğini bilmediğjni
öne sürerek şunlan söyledi:
"Çalışöğım marangoz atöl-
yesinden 2 ay önce aynldım.
Işsizdim, Ne yapüğımı bit-
miyonım. Sanki cinayetleri
bir başkası işledi de, ben de
onlan i/ledim gîbi bir his
içindeyim. Kötii bir fılm iz-
lemiş gjbiyim."
YTC Kimya Metalurjı
Fakültesi Matematik
Mühendisliği Bölümü
1996-97 öğretim yılı
9^61836 No'lukimlik
kammıve 9361836
No'lu IfcTT kartımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
MELTEM DOGAS
Başbakan, oportünistlikle suçladığı CHP'nin tavn nedeniyle daha ilerisini göremediklerini söyledi
Yıkııaz: 7-8 ay seçim yok• Başbakan Yılmaz,
DYP'nin misyonunu
tamamlachğırn ve
RP'nin kapanmasıyla
birlikte siyasi
yelpazede köklü
değişiklikler olacağmı
belirtti. Yılmaz, seçim
yasasıyla ilgili
hükümet içinde görüş
birliği olmadığını
söyledi.
ANKARA / RİZE (Cumhuriyet) -
Başbakan Mesut Yılmaz, 7-8 ay içinde
seçimin gündemde olmadığını, ancak
daha sonrasını göremediklerini söyledi.
Gelecek dönemde Türkiye'nin siyaset
yelpazesinin "Uberal-muhalazakâr'' ve
"çağdaş sol" çizgi olmak üzere iki ana
eksende oluşacağını vurgulayan Başba-
kan, "DYP misyonunu tamamlarmştır.
Refah Partisi'nin bugûnkü kadrolan-
nın gerçeği görmesi zor, ancak genç
RP'Bler bunu kavrayacakür'' diye ko-
nuştu.
Yılmaz, Ankara'dan Trabzon'a geli-
şinde uçakta Cumhuriyet, Milliyet ve
Radikal gazetelerinin sorulannı yanıt-
ladı. Yılmaz'a yöneltüen sorular veya-
nıtlar şöyle:
- Sayın Ecevit bir süre önce önümüzü
göremiyonız. değerlendirmesi vapnuş-
ü. Sİzin değeriendirmeniz ne? Onünü-
zû görebüiyor musunuz?
- Hayır. Bir program yapmanınbirin-
ci koşulu, bunun vadesidir. Vadeye ih-
tiyacımız var. Ancak CHP'nin oportü-
nist tutumu nedeniyle önümüzde net bir
zaman dilimi göremiyoruz. Kafamdaki
ideal plan, halkı sıkmtıya sokmayacak
3 yıllık bir plan. Seçimin ülke yaranna
olacağına inansam, götürürüm. Amabu
yarar bir yana, özellikle ekonomiye bü-
yük yük getirir. Aşağı yukan 7-8 ay se-
çim olmayacağvnı görüyorum. Ancak
ötesini göremiyorum.
- Pekiötesiiçinbir tahmininizvar mı?
- Her an seçim olabilir. Bunu da dik-
kate alarak 3 yıllık program uygulaya-
cağız. Bu tabii ki seçimde zararlı çık-
mayacağımız bir program olacak. Eğer
önümüzde 1999 ortasına kadar kesin
süre olduğımu görsem, daha etkili bir
program uygulayabilirim. IMF'nin tel-
kini de o yönde. 3 yıllık bir program)
doğru bulmuyorlar. Erken seçimle ke-
silme riski var. Sonra "Gcfccek hükû-
metin bunu uygulayacağı konusunda
güvence yok" diyorlar. İdeal bir yıllık
bir program.
- Hangi yasavia seçime gNmeyi düşü-
nüyorsunuz?
- Bu konuda bir çalışmamız yok. Hü-
kümet içinde de göriiş birliği yok.
- Önümüzdeki flk seçimlerin sonucu-
na ilişkin öngörünüz var mı?
- Once RP'ninyerine gelecek siyasi
oluşumu görmek lazım. RP, parti olarak
Göktepe 'nin kuşkulufotoğraflannın dosyaya sonradan eklendiği anlaşıldı; savcının çektirdikleriyse kayıp
Davada fotoğraf bilmecesiHÜLYA TOPCU / KEREMILGAZ
CazeteciMetinGöktepe'nin gözaltında dövü-
lerek öldürülmesinden 2 yıl sonra Sabah gaze-
tesinde yayımlanarak onaya çıkan fotoğraf,
Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyada
"bulundu". Ancak fotoğrafin üzerindeki EK-29
dizin numarasının, dosyadaki diğer tüm belge-
lerdekinin aksine, kırmızı kalemle değil de ma-
vi kalemle ve farklı bir el yazısıyla yazılmış ol-
ması, fotoğrafin bugüne kadar gizlendiğini ve
dosyaya sonradan konulduğunu ortaya koydu.
Şimdi, söz konusu fotoğrafı kimin çektiği,
Eyüp'teki dosyaya ne zaman, nasıl ve kimler ta-
rafmdan konulduğu sorulanna yanıt aranıyor.
Dönemin Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Ca-
nözkan'ın talimatıyla başkomiser Adnan Oran
tarafından olay günü çekilen fotoğraflarsa hâlâ
kayıp.
Göktepe davasının müdahil avukatlan Kamil
Tekin Sürek, Semih Mutlu ve Mustafa Üçdere,
dün Eyüp Adliyesi'ne giderek dosyayı yeniden
incelediler. Avukatlar, ilk kez basında gördük-
leri, Metin Göktepe'ye ait olduğu söylenen, yü-
zü örtülü fotoğrafı dosyada bulduklanm, ancak
sağ alt köşesindeki EK-29 dizin numarasının
"kuşkulu" olduğunu söylediler.
Fotoğrafin üzerindeki bu numarayla ilgili
kuşkuiar boşuna değil. Sanık polisler hakkında
du^enlenen fezlekenin 7. sayfasında yer alan
10. maddede "(EK-29) Metin Göktepe'nin ölü
bulunduğu yerde çekilmiş fotoğraT'ından söz
edıliyor. 8 Öcak 1996 tarihli ve savcı Erol Ca-
nözkan ile yeminli zabıt kâtibi polis memunı
Davut Alp imzalı "Ölüm Muayeneve CMay Ma-
halli Keşif Zaptı^nda da şu ifadeler yer alıyor:
"„.. Çay ocağının kenannda bulunan tretu-
var betonu üzerinde sağ >anağuun üzerinde ya-
tar vaziyette bulunan maktulün ağızve burnun-
dan salya şeklinde kan gelmekte olduğu» olay
mahallinde bulunduğu şekliyle savcıuk talima-
öyla resim çektirmek suretiyle bulunmuş pozis-
yonunda tespit olunan maktulün kesin ölüm se-
bebinin tespiti için Adli Tıp'a se> kL_"
Eyüp Spor Salonu'nda görevli masör AB Fah-
ri Özer'in, Mülkiye müfettişlerine verdiği 23
Ocak 1996 tarihli ifadesinde de Metin Gökte-
pe'ye ait fotoğTaflann varlıgı tespit ediliyor. Fez-
lekede. keşif zaptında ve bu ifadede geçtiği gi-
Göktepe'nin avukatlan, flk kez basında gördükleri, Göktepe'vie ait oiduğu söylenen, jüzü kapü-
şonla örtülü fotoğrafin sağ alt köşesinde EK-29 dizin numarası bulunduğunu belirttiler. Avııkat-
lar, sav cı Canözkan'ın çektirdiği bu fotoğraflann akıbetini öğrenmeye çalıştıklannı söylediler.
bi Metin Göktepe'nin olay yerinde çekilen ve
"vahşeti gösteren" fotoğraflan var. Üstelik EK-
29 olarak dizin numarası da var. Savcı Canöz-
kan'ın çektirdiği iki fotoğraf, 1996/258 sayılı
"Dfad PusulasTnın 15. maddesinde de geçiyor.
Ancak savcı, dün Eyüp'teki dosyada bulunan fo-
toğrafin, kendi çektirdiklerinden olmadığını
söylüyor. O halde şunu sormak gerekiyor: Sav-
cının çektirdiği fotoğraflar nerede? tl idare ku-
ruluna giden dosyaya konulduğu belirtüen fbtoğ-
raflar verine, aynı dizin numarasıyla yeni orta-
ya çıkan ve kimin çektiği belli olmayan fotoğra-
fı kim çekti, dosyaya kim, ne zaman, nasıl koy-
du?
Savcı Canözkan'ın çektirdiği ve il idare ku-
ruluna giden dosyaya koyduğunu söylediği fo-
toğraflann nerede olduğu konusunda görüşleri-
ne başvnrduğumuz İstanbul Valisi Kutlu Aktaş,
dün bir vali yardımcısını görevlendirdiğinı bil-
dirdi.
Göktepe ailesinin avukatlan da şimdi savcı
Erol Canözkan'ın çektirdigi fotoğraflann akıbe-
tini öğrenmeye çalışıyor. Avukatlann dün yap-
tığı ve Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı
Mehmet Avlanan ile kapalı spor salonunda ya-
pılan keşifte bilirkişi heyetinde bulunan Adli
Doktor Remzi Şendil'in de hazır bulunduğu in-
celemede aynca, dosyada yer alan diğer fotoğ-
raftaki kişinin, Sabah gazetesinde iddia edildi-
ği gibi Emniyet Amiri Seydi Battal Köse değil,
Mehmet tşbitiren oldugu anlaşıldı. Mahkeme
Başkanı Avlanan, inceleme sırasmda fotoğrafin
basmın eline nasıl geçtiğinin belirlenmesi ge-
rektiğini söylerken Remzi Şendil ise fotoğrafin
dosyaya daha önce girip çıkmış olabileceğini
ifade etti. Avukatlann dün Eyüp Adliyesi'ne git-
tiği sırada, Şendil ve Avlanan'ın, Sabah gazete-
si muhabiriyle "özel bir görüşme" yapması da
dıkkat çekti.
lncelemenin ardından avukatlar dosyaya baş-
ka bir fotoğraf girip girmediğinin anlaşılması
için dizin dosyasına baktılar. Avukat Semih
Mutlu, "Kimsenin haberi olmadan dosyaya bel-
geler girip çıkryor. Her sabah gidip dosyanın tü-
müne bakrnak olanaksız" dedi.
Savcı Erol Canözkan ise son günlerde gaze-
telerde Metin Göktepe'nin avukatlannın ve ba-
zı gazetecilerin, kendisinin soruşturmayı gerek-
tiği gibi yürütmediği şeklinde yönelttikleri suç-
lamalara tepki gösterdi. Canözkan şunlan söy-
ledi: "Soruştunnayıgerektiğigibiyûrüttüm.rV>-
lis tarafından bu kişinin cesedinin bulunduğu
söylendigi zaman kendi arabama attayıp hemen
olay yerine gittim. Olay yerinde polisin fotoğraf
çekmesini istedim. Ben eğer bu olavın üstünün
kapatümasını isteseydim fotoğraf konusunda bu
kadar titiz davranmazdun. Üstelik polislerin Uk
getirdikleri fotoğraf makinesiyle iyi çıkmayaca-
ğuu düşünerek ısrariı bir sekilde flaşh fotoğraf
.makinesi istedim. Olayı soruşturan polis müfet-
tişkrindcn Yaşar Gökışık'a da söykdim. 'Eğer
bu çocuğu polisler öldürmüşse bu kişiler ceza-
lannı çekmeli. Yoksa emniyet bu kanda bogu-
lur' dedim."
Kendisine yöneltilen suçlamalar nedeniyle
avukat Kamil Tekin Sürek hakkında hem ceza
davası hem de tazminat davası açacağmı söyle-
yen Canözkan dün gazetecilere şu açıklamayi
yaptı "Dosyayi dizi pusulasıyla birlikte Memu-
rin Muhakemad Hakkında Kanun gereği U ida-
re kuruluna gönderdim. Hiç kimse şunu tartış-
mıyor; savcüar, memurin muhakematı gereğj sa-
nıklan sorgulayamıyor. Tıpkı benim bu olayda
başuna geldiği gibi. Ben Göktepe davasının sa-
nık polisierini sorgulayamadım. Elim kolum
bağh kaldı. Onun dışında, ben savcıolarak bu ci-
nayetin aydınlanması için elimden gelen her şe-
yi yapöm ve her se\i usule uygun biçimde yap-
üm."
bütün potansiyelini yeni oluşuma taşı-
yamaz. Yönetim kadrosunu taşısa bile
seçmeni taşıyamaz. En büyük yükleri
bir yıllık iktidar dönemleridir.
- RP'nin tarikaüaria bağlantılan ko-
nusunda ne düşünüyorsunuz? Tarikat-
lar sağda güçlü gördükleri kesûni des-
teküyoriar.
- RP'de öteden ben görüştüğümüz ar-
kadaşlar var. Kendi iktidarlan dönemin-
de de bize gelirlerdi. Ancak bugünkü
ortamda siyaset açısından en önemli ko-
nu, dinin siyasi faktör olmaktan çıkanl-
masıdır. RP geçmişte kendisini dinin
temsilcisi. hamisi göster-
mekle Türk demokrasisine
çok ağır darbe indirdi. Si-
yasi tercih rasyoneller ara-
smda yapıhr. Dini inanç
meselesi irrasyoneldir. Bi-
zim RP sonrası dönemde
en önemli sorurnlutuğu-
muz demokrasi içinde hal-
kın dini inançlarını yerine
getirmesi için bir siyasi
partiye ihtiyacı olroadığını
göstermektir. Geçmişte de
RP karşıtlannın yanlışı RP
ile dini özdeşleştirmek ol-
muştur.
Halkımız. RP olmasa da
dini inançlannı yerine ge-
tirmede değişen bir şey ol-
madığını görecek. tştebun-
dan sonra siyaset olması
gereken zemine oturur. Iş-
te biz bunu gerçekleştirme
sürecindeyiz. Avrupa'nın
100 yıl önce yaptığını biz
şimdi yapıyoruz. Ama biz
bunu gerçekleştiren ilk
Müslüman ülke olacağız.
- Biranlamda Türk röne-
sansından mı söz edivorsu-
Fadime Göktepe, kuşkulu fotoğrafin Metin Cöktepeye ait olup olmadığı konusunda emln olmadığını söyledi
4
Polislerin amirleri de yargdansın
9
MİYASEİLKNUR
Metin Göktepe öldürültneseydi onu
hiçbirimiz tanımayacaktık. O, sadece
Derviş, İhsan. Meryem ve Metin"in an-
nesi olarak kalacaktı. Oysa şimdi bütün
gazetecilerin "Fadime Ana"sı. Görüştü-
ğü gazeteciyi ismen bilmese de oğlu-
nun meslektaşı olarak sanlıyor, öpüyor,
kokluyor. Davayı izlemeye gelenleri
isim isim biliyor. Gazetelere, Metin'e
ait olduğu öne sürülen resmin ortaya
çıkmasıyla bayramı tatsız tuzsuz geçir-
miş. Telefonda konuştuğumuzda "Ba-
şım çok ağnyor ama gelin. Metin için
konuşmaya her zaman dermanım var-
dır" diyor. Kapıdan karşılarken arka-
mızdan merdivenlere bakıyor. "Hanill-
han Selçuk yok mu, onu niye getirmedi-
niz" diye soruyor. Hal hatırdan sonra
her zamanki gibi "Karnmız açşa çajm
yanına kahvaltılıkgetirejim'' diye ısrar
ediyor. Fadime Ana'nın huyudur, eve
geleni yemeksiz kaldırmak istemez.
Şiddetli baş ağnsına karşın her zaman-
ki güleç yüzüyle sorulanmızı yanıth-
yor. lsrarla oğlunun elbiselerini istiyor.
Bir de yargılanan polislerin amirlerine
ceza verilmesini. Fadime Ana medyatik
olmak istemiyor ama davanın gündem-
de kalması için medyaya kapısını açık
tutuyor.
t
Devlete gûvenmiyorum'
- Dava neredeyse karar aşamasına
geldi. sizin bu davadan bcklentiniz ne?
FadimeGöktepe: Ben bu davadan ne
bekleyeyim ki, çetelerin, mafyanın yu-
valandığı devletten ne beklerim. Bili-
yorsunuz her şeyi. Çocuğumuzu "dev-
let var, bir şey olrnaz" diye güvendik de
gönderdik. Metin bir gazeteciydi, vazi-
fesini yapıyordu. Katil değildi, hırsız
değildi, mafya ya da çete üyesi hiç de-
ğildi. Bak çeteler, hırsızlar serbest gezi-
yor. Susurluk davasını nasıl kapatıyor-
lar. Nasıl ki, polisin belli vazifesi varsa
Metin'in de vazifesi vardı. Devlet güve-
nilecek durumda olsaydı oğlum ölmez-
di. Devlete ne güvenecegim. Hâkimler
tehdit edildiği için davadan çekiliyor.
Bizden yana tehdit yok. Tehdit polisler-
den yana. Metin'i gözaltına alan ve dö-
ven kırk kadar polisti. Kırk polis için-
den sadece 5-6 polis yargılanıyor. Ta-
şanlar ve diğer yöneticiler nerde. Asıl
yargılanması gerekenler bu polislerin
amirleri. Döven polisler ceza alsalar ne
olacak ki? Onlar kendilerine verilen
mayacak, unutulup gidecek. Aydm'da
spor salonudahaçok doluyor diye bu se-
fer de Afyon'a verdiler. Bizim bıkıp usa-
nacağımızı sandılar herhalde. Valla in-
sanlar oraya daha çok geldiler. Biz na-
sıl gidiyorsak meslektaşlan da aynı çi-
leyi çekerek geliyorlar. Sağolsunlar, va-
rolsunlar. Davayı dünyanm öbür ucuna
da gönderseler niceki dizlerimde takat
var, giderim. Metin'in suçu Evrensel
gazetesinde çalışmaktı. Büyük gazete-
lerde çalışsaydı kimse onun tüyüne za-
rar veremezdi. Korkarlardı.
- Peki son çıkan resim niye daha ön-
ce çıkanlmadı dersiniz?
siyah ve gri çorap giyerdi. Ama gri ço-
rap resimde mavi çıkmış olabilir. Birde
demişlerki bot giymiş. Metin'in botu
yoktu ki. Bağlı ayakkabısı vardı. Belki
de resimdeki Metin değil ne bileyim.
Elbiseleri hiç bana gelmedi ki cocuğu-
mun. O gün giydiği elbiseler savcılıkta
kaldı. Öldüriildüğü zaman da ben gör-
medim. Haber geldiğinde çocuklann
hepsi gitmişti. Çok istedim ama beni
götürmediler.
- Kardeşleri restandeldnin Metin ol-
duğunu söylüyor mu?
Göktepe: Bacısı Meryem'i tanıyor-
sun sen. ışte o diyor ki, mont onundur.
"Metin bir gazeteciydi, vazifesini
yapıyordu. Katil değildi, hırsız
değildi, mafya ya da çete üyesi hiç
değildi. Bak çeteler, hırsızlar serbest
geziyor. Devlet güvenilecek
durumda olsaydı oğlum ölmezdi."
emirleri yerine getirmişler. Ben Taşan-
lar ve diğer müdürlerin içeri girmesini
isterim. Benim cabam odur. Ben bu Tür-
kiye'nin adaletine de güvenmiyorum.
Basın sağolsun. Basının desteği olma-
saydı ne bu dava ciddiye almırdı ne de
ben dayanacak güç bulabilirdün. Uğur
Mumcu olayına baksana. Onu da çete-
ler yaptı.
- Davanın bu kadar uzamasına ne di-
yorsunuz?
Göktepe: Metin, tstanbul'da öldürül-
dü, dava önce Aydm'a sonra Afyon'a
gönderildi. Ne işi var davanın Aydın'da.
Onlar sandı ki davaya kimse sahip çık-
Göktepe: Ne bileyim, baksanıza Me-
tin'in yeni bir fotoğrafı da çıktı ortaya.
Kafamızı bulandırdılar. Bugüne kadar
niye çıkmadı bu fotoğraf, nerdeydi. Bu
resmi ortaya çıkaran gazete kimin ver-
diğini de söylese ya. Tam dava bitecek
diye beklerken bu resmin ortaya çıkma-
sı nasıl etkiler bilemem.
- Peki resimdekinin Metin olduğun-
dan emin misiniz?
Göktepe: Ben ne bileyim. Yüzü ka-
palı. Montu o resimdeki gibi kahve ren-
giydi. Pantolonu da benziyor. Ancak
mavi çorap pek uygun değil. Çünkü Me-
tin öyîe cartrenkler giymezdi. Daha çok
Pantolon da onundur ama yüzü kapalı
olduğu için bilemeyiz. Belki onun elbi-
selerinin içine başkaadam koymuşlar. O
da olabilir biliyor musun. Yerde kıvnlıp
yattığı için boydan da çıkaramıyoruz.
Metin uzun boylu değildi. Bir gazetede
güya ben demişim ki "Benim oğlumun
boyu 158'di, bu 1.71" Ben Metin'in bo-
yunun kaç olduğunu bile bilmem. Yer-
de yatanı da görmedim ki ölçüp söyle-
yeyim. Sabah gazetesi bana gelse onla-
n yemıne verdirir "Size bu resmi kim
verdi'' diye soranm. Yüzü açık resim de
mutlaka bu resmi çekenlerin elinde var-
dır. Onu göstersinler. Savcı kendisinde
bu resmin olmadığını söylemiş. Zaten
heT şey onun başınm aîtından çıktı. Me-
tin için yok "duvardan düştü'", yok "ka-
fasını duvaraçarpti" dedi. O işi sıkı tut-
saydı Metin'in davası çoktan bitmişti.
Ben defalarca elbiselerini istedim, bana
vermedi. Niye elbiselerini bana vermi-
yor?
- Tam da bayram öncesinde bu res-
min ortaya çıkmasıyla acüanıuzyeniden
tazelendL Sizi nasıll etküedi?
Göktepe: Mezara gittiğimde çok et-
kileniyorum. Bir de bayram günübütün
çocuklanm bir eve toplanryoruz. îşte o
zaman ne çektigimi sen gel bana sor. O-
nun yokluğu bana çok acı veriyor. Ben
böyle ortalarda çok dolanan, sokağa çı-
kan bir kadın değildim. Metin'den son-
ra bunlar geldi başuna. Onun mahkeme-
si bitene kadar bana dur durak yoktur,
durmayacağtm. Ahdettim sonuna kadar
takip edeceğim.
- Sizin davayı ısrarla takip etmeniz-
den sonra polislerden size ya da çocuk-
laruuza yönelik bir tehdit oldu mu?
Göktepe: Çok açıktan olmadı. Za-
man zaman sorgulamalarda sılah gös-
terdiler. Son karanfil atma eyleminde
oğlum Derviş'i arkadan tekmelediler.
Oğlum Ihsan'ı gözaltına aldılar ama ça-
buk bıraktılar. Mezarhkta beni gören
gençler, "Anneye yol acuı geçsin" dedi-
ler. Sivil polislerden biri de "Cehenne-
min dibine geçsin" dedi. Ama biz aldır-
mıyoruz. Ben çocuklanma onlara uy-
mamalannı, ne söylenirse söylensin ku-
lak tıkamalannı öğütlüyorum. Karanfil
eyleminde önümüzü kestiler; biri de
"Burdangeçmeyin'"diyebağırdı. Bizim
çocuklar bağınp çağırdılar. Ben kolla-
nndan tuttum, "Ordan bırakmıyorlar-
sagelin bu taraftan geçelim" dedim. sus-
turdum. Ne yapahm, onlara uyup kav-
ga mı çıkaralım? Onlar onu istiyor.
nuz.'
- Türkiye eninde sonun-
da bugünkü süreci aşacak-
tır. Ben 1995 seçimlerinden
sonra da RP kapatıldıktan
sonra da Erbakan'a içinde
bulunduğu yanlışı söyle-
dim. Onlar özeleştiri yap-
madıkça sistemle uzlaşma-
lan çok zor. RP'de değişim
taban baskısıyla olacak.
Genişlemek İs6yörlarsa
bunugörmelerigerekli. RP
artık görmelidir ki oyunun
kurallannı benimsemezse,
ne kadar oy alırsa alsın ik-
tidar olamaz.
- Yani tek başına iktida-
ra gelecek oyu aba da hükü-
met kuramaz mı diyorsu-
nuz?
- O kadar oyu alamaz, al-
sa da hükümet kuramaz.
RP'nin anlamadığı şu: De-
mokrasi büyük uzlaşma ze-
minidir. Dcmokratik yol-
dan toplumsal devrim yapı-
lamaz. Değişim yapılabilir.
RP'nin şu andaki yönetim
kadrosu kendi yaşam dene-
yimleriyle bunu göremeye-
bilir. Ama genç kadrolar
görecektir. Tktıdar olmak
istiyorlarsa evvela kendile-
rini sisteme uydurmalan
gerekir.
- Bu yelpazede DYP'yi
nereye oturtuyorsunuz?
- DYP misyonunu ta-
mamladı. Artık ne yaptık-
lannı bilmiyorlar. Esasen
RP'nin bitiş süreci DYP ile
koalisyona girdiği gün baş-
lamıştır. önümüzdeki dö-
nemde siyasette iki çizgi
egemen olacak. Birincisi
bizim temsil ettiğimiz mu-
hafazakâr-liberal çizgi, öte-
ki çağdaş sol çizgi.
- Sol çizgide hangi parti-
yi görüyorsunuz?
- Kesin bir şey söylemem
çok zor. Ama Ecevit daha
yakın. Gazeteler zaman za-
man pompalıyor ama, se-
çim ortamına girdiğinde
Ecevit farklı bir perfor-
mans sergiliyor.
- ANAP'ın bugünkü >a-
pısı sözünü ettiğinız çizgiyi
kucaklamaya yetecek mi?
- O çizgiyi yeniden tarif
etmek gerekiyor. Partiyi sa-
dece liberal çizgiye ya da
sadece muhafazakâr çizgi-
ye oturtmak marjinalize e-
der. Çağdaş liberal bir yapı
düşünüyorum. Ozal zama-
nında düşünülen doğruydu.
Ama yapılamadı. Şimdi
şartlann yeniden olgunlaş-
tığını görüyorum. Millet
artık aynı kamplardaki bö-
lünmelerden yorgun düştü.
Başbakan Mesut Yıl-
maz, Rize'de düzenlediği
mitingde moral buldu. Mu-
habirlerimiz Ahmet Şefik
ile Ömer Şan'm haberirte
göre Başbakan Yılmaz, eşi
Berna Yümaz, De\ let Ba-
kanı Eyüp .\şık, ANAP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Ya-
şar Okuyanve TOBB Baş-
kanı FuatMiras ile geldiği
Rize'de parti binası önünde
binlerce Rizeliye sestendr'.