19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA /*-•- CUMHURİYET 24ŞUBAT1998SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Sicil Sisteniinin Adaletsizliği Dr.HUNERTUNCER B ürokratlann yazgısını (kaderini) belirleyen en önemli öğelerin ba- şında gelir sıcıl notla- n, hıç kuşkusuz. Insan- lann yaşamlannda bu denli önemli bir role sahıp olan sıcil- lerin. hangi ölçütler göz önüne alına- rak verildiğini hiç merak ettiniz mi? Genellikle nesnel ölçütlere göre veril- memektedir bu sıciller. Ülkemızde her zaman için geçerli olan kayırma ve kaynlma düzeni, si- ciller konusunda da geçerli olmakta ve kişilerin, nıtelikleri hemen hemen hiç göz önüne ahnmadan, yalnızca üstle- rinin kişisel takdir haklanna dayanı- larak verilen sicil notlanyla memuri- yetlerinde yükseltılip yükseltilmeme- lerine karar verilmektedir. Kendimin ve arkadaşlanmın dene- yimlerinden yola çıkarak şunu söyle- yebilirim kı kaba tabiriyle "yağdanhk" olmadığınız sürece, amirlennizden olumlu sicil almanız çok güçleşmek- te. hatta olanaksızlaşmaktadır. Osman- lı döneminden bizlere miras kalan "kulluk" felsefesinin bir sonucu de- ğil mi bu düşünce ve davranış biçimi? Amirlerinin önünde eğilip bükülen. onların her dediğine "evet" diyen me- murlar bence hıç takdir edılmemelı. Memuriyette gerek üstlenyle. gerek astlanyla saygı çerçevesinde ilişkile- rini yürüten, kendi düşüncelerini kim- seden çekinmeden, özgürce söyleye- bilen insanlar yetiştirmeliyiz diye dü- şünüyorum. Bu hakça olmayan sicil rejiminin düzeltilmesi ve öznellikten (sübjek- tıflikten) anndınlarak, ömeğin. sınav- lann sonucunda sicil notlannın \eril- mesi gibi, somut ve nesnel ölçütlere bağlanması, demokratik ve hakça bir düzenin vazgeçilmez önkoşullanndan biri olmalıdır. Aksi takdirde. bu sistem bugünkü uygulanış biçımiyle sürdü- rülürse, memurlardan yaratılan küskün- ler ordusunun hacmi giderek büyüye- cek ve bu da devlet çarkınm dönmesi gerektiği şekilde dönmesini son dere- ce güçleştirecektır. Hükümetin bu ko- nu) a süratle el atması ve bu sorunu ke- sin bir çözüme ulaştırması dileğimiz- dır. Gözlemlediğimiz kadanyla hükü- metler değişmekte: ancak bürokrasi- nm temel direklennden bin sayılan si- cillerin verildiği ölçütler hıç değişme- mekte ve bu da toplum olarak mora- lımızı bozucu unsurların başında gel- mektedir. Demokratik bir toplum ol- maya sicil sıstemini değıştırmekle baş- layabılinz. Bu bozuk düzenin mağ- durlanndan biri olarak şunu söyleye- bilirim ki mutlu memurlarla ülkemi- zi yönetmek istiyorsak, öncelikle on- ların kaderlerine yön veren sicil siste- mini bir çekidûzene koymamız gere- kir. Ancak bu şekilde bürokratlanmı- zı olması gerektiği gibı >etiştirebılır, biçimlendirebihr ve devlet yönetimi- mizi sağlıklı bir zemine oturtabiliriz. Sicil notlannın veriliş yöntemi de- ğiştirilmediği sürece, devlet yöneti- mındeki aksaklıklar ve eksiklikler de giderilemeyecektir. Kayınlan, nitelik- siz, yerlerine oturamamış insanlann yönettiği de\ letler, uluslararası toplu- lukta itibar sahıbi olamazlar ve öteki devletler nezdınde saygınlıklannı yi- tirirler. Özellikle gençlerimiz açısın- dan son derece moral bozucu olan bu sıstemı değiştirmek hiç de zor bir şey değil. Kıskançlık duygulanmızı bir yana ıterek değer verilmeyi hak etmiş kişılere değer vermesini bilmeyi de- nesek. nasıl olur acaba? Kendimizi küçükkıskançlıklara kap- tınrsak, bunun birbirimizden daha çok devletimize ve ülkemize zaran doku- nabılir. Kıskançlık duygusuyla ve ma- kam hırsıyla insanlann birbirlerine ya- pamayacaklan şey yoktur; ancak bun- dan sonuçta en çok zarar görecek yi- ne o insanlann çalıştıklan kurumlar ve devlet olacaktır. Bugün ülkemizdeki devlet kurum- lannda \ e kuruluşlannda gözlenen ol- gu, kışılenn ancak üstlerinin "sırtla- rmı svaztayarak" ve "duygulannı ok- şayarak" bir yerlere gelebileceklerinin biîinci içinde davranmalan ve ancak birbirlerinin "kuyusunu kazarak", bü- rokrasi merdiveninin üst basamakla- nna çıkmak istemeleridir. Insan, do- ğası gereği, sırtının sıvazlanmasından ve duygulannın okşanmasından hoş- lanır. Ancak üst düzey yöneticilere şu uyanda bulunmak isterim: Bir gün in- sanın sırtını sıvazlayanlar, ertesi gün sırtınızdan sizi bıçaklayabilirler. O ne- denle, birlikte çahştığınız kişileri iyi- ce tanımaya çalışın; kimin iyi niyetli, kimin kötü niyetli olduğunu bilin ki sağ- lıklı kararlar verebilesiniz. Çevrenize "yağdanhk"lan toplamak yerine, ni- telikli, dürüst insanlan alarak başında bulunduğunuz kurumlan yönetin. Bun- dan uzun dönemde yine siz kazançh çıkarsınız. Ivedilikle ele ahnması ve bir an ön- ce sağhklı bir çözüme kavuşturulma- sı gereken konu, devlet yönetiminin her aşamasına egemen olan kayırma öğe- sinin ortadan kaldınlmaya çahşılma- sı; kişilerin, sırtlannı dayadıklan *am- calan" ya da "dayıları''na göre değil de niteliklerine ve çalışkanlıklanna göre değerlendirilmeleri ve sicil not- lannın verilmesinde, kişilerin bireysel takdir hakkına kesinlikle bağımlı ka- lmılmamasıdır. Ülkemizde bu takdir hakkını hakça ve objekn'f ölçütleri göz önüne alarak kullanabilecek sayıdaki amirlerin oldukça az olabileceği gö- rüşündeyim. Verimli ve etkin biçim- de çalışabilecek insanlan yetiştirmek bizlerin elinde. Bunun için de öncelik- le sicillerin objektif ve hakça ölçütle- re göre verilmesini sağlamalıyız. Kültür, Ticaret, Tarih Kenti Prof. Dr. ŞENER Ş. KOMSUOĞLU 2 4 Şubat 1918 Trabzon'un hemen o yıl limanda Ingıliz ticaret ge- Rus ordulan ışgalinden kur- mileri var. Olayın getirdiğı canhlık öbür tuluş günü. 1461'de Fatih Sultan Mehmet'in Osman- lı Imparatorluğu toprakla- nna kattığı, Yavuz Sultan Selim'in Şehzadelik yaptığı. Kanuni Sultan SüleymaıTın doğdugu. eğitimi- ni aldığı, yüz\ıllar bo>u hıçbır anlaş- mazlığa konu olmadan Müslüman ve gayrimüslim halkın kardeşçe bir arada yaşadığıbırkenttırTrabzon. Kültür. ti- caret ve tarih kentı. 1830'da James Brant, şehrin önemi- ne binaen. tngiliz ticaretıni geliştirmek amacıyla. yılda 200 sterlin maaşla In- giltere'nın Trabzon Konsolosluğu'na getinliyor. Şehrin nüfusu 25 bin. Ve Avrupa ülkelerinı uyanyor. rekabet baş- lıyor. 1831 'de Fransa, Isviçre-Danimarka konsolosluklannı ve lran'ın ticari ate- şeliğını görüyoruz kentte. 1840larda Avusturya. Almanya, Yunanistan. Hol- landa, Italya \e Ispanya. bu ticari akı- ma uyarak konsolosluk düzeyinde tem- silcı gönderiyorlar Trabzon"a. O yıl- larda IstanbuFdan sonra Osmanirnın en önemli liman kentidir Trabzon. 1889"da Trabzon üzerinden Batum'u ziyarete giden G. N. Curzon(daha son- ra Lord Curzon unvanını alacaktır). Trabzon Limanı'na yılda 554 yabancı geminin ugradığını, bunların ancak 26'sının Ingiliz olduğunu görerek, tica- retı az buluyor \ e gelişmesi doğrultu- sunda talimat venyor. 110 yıl sonra bu- gün limanda kaç ticari gemı var? 1919-20'li yıllarda Anadolu"daki beş karayolundan biri Trabzon-Bayburt- Erzurum-tran voluvdu. Mıllı Mücade- le sonrasında Trabzonlulann en büyük istemlerinden biri de demiryolu hattı- dır. Ülkenın o güç koşullardaki günle- rindebüebu konu ele alınmış. 1921 Ey- lülü"nde MuhtarBey incelemelerde bu- lunmak üzere Trabzon'a girmişti \ e ne- redeyse Fransızlarla anlaşmayapılmış- tı. 70 yıl geçti... Anadolu'ya nıce yol- lar\apıldı. DoğuKaradenız'inGümüş- hane \ e Art\ ın dahıl 7 ilıni birbirine ve bunlan Anadolu'ya bağlavacak çıft şe- ritli bir yol hâlâ tartışılıyor... Bugün ıti- banyla Doğu Karadeniz'deki asfaltyol oranı yüzde 13, Trabzon'un kırsal ke- simini kente bağlayan asfalt oranı yüz- de 4'tür. 1920"li yıllarda Trabzon-Batum ara- sında her gün vapur işliyor, Novorosis- ki yoluyla taşımacıhk yapılıyordu. O yıl- larda Vilayet Genel Meclisi 2. Başka- nı Hakkı Bey, Avrupa Ticaret Merkez- len ıle ilişki için Ticaret Borsası kurul- masını önermekteydi. 1939-40'h yıllardan sonra bu canh- lık yerini duraklamaya bırakıyor, 2. Dünya Sa\ aşı, bu konsolosluklann ço- ğunun kapatılmasına neden oluyor. Aradan geçen yıllar çok şeyi değiş- tırdi. 80 yıl sonra Sarp Sınır Kapısı'nın açılması ile Trabzon yeniden uluslara- rası ticaret şansını yakaladı, fakat sür- dürmekte zorlanıyor. Kentin ve bölge- nin altyapısı ve olanaklan bu yoğun tu- rizm ve ticaret patlamasını taşımaya yeterli değil. Demıryolu yok. Karayolu yetersiz. Liman. kapasite ve özellikle gümrük işlevleri (fonksiyonlan) açısından ek- sikliklerle dolu. 1992'de açılan serbest bölgenin gereksinimini karşılayamıyor. Telekomünikasyon ve bankacılık sis- temleri Gürcistan, Kafkasya ve Rus- ya'dan gelerek biriken sermayeyi yön- lendirmeye yetmiyor. Bütün bunlara halklar arasındaki kül- tür farkının getirdiği güçlükleri de ek- lersek. tren birkez daha kaçmak üzere... Devletin ve girişimcilerin bölgeye biraz yüzünü dönmesi, doğal güzellik- leri ve engin tarihi ile bir dünya şehri olan Trabzon'u uluslararası ticarette hak ettiği yere taşıyacak. 80. Kurtuluş Yıldönümünde... RAHMİKUMAŞ B ugün, Trabzon'un Rus işgalin- den kurtuluşunun 80. yıldönü- mü. Ruslar, 80 yıl önce bugün Trabzon'u terk etmek zorunda kaldı. Fatih. Istanbul'un fethin- den 8 yıl sonra (1461'de) Trab- zon'u Türk kenti yapmıştır. Anadolu'da en eski tarihsel kentlerin başında gelen Trabzon, ıkinci Istanbul olarak da nitelenmektedir. Bu bakım- dan doğal, tarihsel ve kültürel değerler yönün- den çok zengindir. Trabzon denince akla Roma, Bizans ve Osman- lı dönemlerinden kalan anıtlar, kaleler gelır. Al- tındere koyağındaki Sumela Manastın çok ün- lüdür. Atatürk Köşkü. Zağnos ve Tabakhane de- releri arasında uzanan surlann üzerinde yükse- len Trabzon Kalesi, Ayasofya Müzesi, St. Anna Kilisesi (Küçük Ayvasıl). Gülbahar Hatun ve Fatih camileriyle buram buram tarih kokan bir kenttır Trabzon. '' Osmanlı döneminde, Trabzon, doğu ülkeleriy- le ticaret yapan canlı bir liman kenti olmuştu. Cum- huriyet döneminde ise Trabzon bu özelliğini ko- ruyamamıştır. Çünkü devletin Trabzon'a ilgisi çok az olmuştur. Ikinci Dünya Savaşı sonrasın- da limanı genişletilmiş, ancak Trabzon Limanı'nı Erzurum'a bağlayacak demiryolu yapılmamış- tır. Trabzonlu ilk başbakan olan Hasan Saka'nın 1948'de gerçekleştirmek istediği bu düş, ne ya- zık ki 50 yıl sonra bile 1948 koşullanna göre ger- çekleşme oranı çok düşük bir özlem olarak kal- maktadır. Oysa Trabzon'un. Doğu Karadenız'ın ve Türkiye'nin ekonomik kurtuluş izlencesi Trab- zon'u Erzurum üzerinden Iran'a ve oradan Or- ta Asya'ya bağlayan demiryolu yanında; Trab- zon'u Samsun ve Hopa'ya bağlayan demiryolu- nun Gürcistan üzerinden Kafkasya'ya uzanma- sını da içeren bir nitelikte oimalıdır. Ekönomisi tanma dayalı Trabzon topraklan- nın yüzde 30'u dağlık, yüzde 6O'ı eğimli ve en- gebeli olduğu için yerleşim daha çok kıyı kesim- -•ierindedir. Coğrafya konumu ve doğal güzelli- ğiyle turizm yönünden ilginç olan bu kentin al- çak kesimlerinde kayın, gürgen, kızılağaç, kes- tane gibi yayvan yapraklı: yukan kesimlerinde ladin, köknar, sarıçam gibi iğne yapraklı bir bit- ki örtüsü görülmektedir. Akçaabat yöresinde zeytin ağaçlan da vardır. Bütün bu nedenlerle Trabzon'da sanayi önem- li boyutlarda gelişmemiştir. Devletin yaptığı çi- mento fabrikası da, sonunda özelleştirilerek Trab- zorTlu olmayan bir ailenin eline geçirilmiştir. Sanayi bitkileriyle (çay, tütün. fındık) sağlanan tanm-sanayii işletmeleri Trabzon'u doyurmaya yetmemektedir. Tanmdan ve ticaretten elde edi- len katma değer genellikle, kent dışına çıktıfm- dan, sanayide önemli bir atılım yoktur. Maçka Hayvancılık, Ormancılık ve Yapı Gereçleri AO ile Karadeniz Su Ürünleri Sanayii AO, Trabzon Giyim Sanayii AO, Tonya Süt, Akçaabat süt fab- rikalan göze çarpan sanayi kuruluşlandır. Bu gidişle Trabzon'da büyük sanayi kuruluşlan ku- rulacak gibi görünmemektedir. Trabzon'da akar- su bol, ama baraj hiç yoktur. 80 yıl önce Rus işgalinden kurtulan Trabzon, 1997nüfussayımında şaşırttı, nüfusu arttı 1990'a göre. Ne yazık ki Trabzon'un tam bir sanayi ve ticaret merkezi konumuna getirilmesi durumun- da, gerçek kurtuluşu yaşayacağmı ülkeyi yöne- tenler bilmemektedir. Atatürk'ün demirağlan Trabzon ve çevresini sardığında bu kurtuluşa daha çok yaklaşılmış olacaktır. PENCERE Paranoya... Clinton imzasıyla 1995 yılında yayımlanan 'ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi" adlı devlet belgesirn sa- tırbaşlan şöyle: "• Dünyanın ABD'nin liderliğine gereksinim var- dır. ABD liderlikte rakipsizkalmıştır; bu nedenle dün- yanın her bölgesine ilgi duymaktadır. • ABD, milligüvenliğineyönelik tehditlere karşı çe- şitli politikalar üretmektedir. Bu politikalar, begeler ve bölgeler içindeki ülke sayısı kadar değişskır. • ABD geçen yarı yüzyılda komünizmi en Düyük tehdit kabul ederek bununla mücadele etmişt r. Ko- münizm ortadan kalkınca, bugün yeni tip tehditlere karşı savaşım vermekzorundadır. Bu tehditler siya- sal, ideolojik, ekonomik, etnik, sosyal ve çevresel terı- ditlerdir. • ABD'ye savaş ilan edebilecek ülke yoktu; an- cak ekonomik rakipler vardır. Küresel ekonomi uy- gulaması ile ABD bunu lehine çevirecektir. • Komünizmle mücadele, Rusya 'ya ekonomikyar- dım yapmaktan daha pahalıdır. Bu nedenle G-7 ıle birlikte Rusya Federasyonu'na yardım edilmelidir. • Küresel olaylarda etkin olmak gerekir. Etkin ka- lındığı sürece tehdit ve tehlikeler daha iyi değerlen- dirilebilir. Bölgeler ve ülkeler bu amaçla izlenmelidır. • Milli güvenlik çıkarları tehdit edildiğinde. önce diplomasi kullanılır. ABD, müdahalenin zorunlu ol- duğu durumlarda, yapılabildiği takdirde başka ülke- lerte, mümkün değilse tek başına askeri kuvvet kul- lanmayı esas almıştır. • ABD dünyadaki toplu imha silahlannın dağılımı- nı, etnik ve dini anlaşmazlıklan, aşın ve saldırgan milliyetçiliği ve çevresel sorunları, doğal kaynakla- nn tükenmesini, hızlı nüfus hareketlerini hem küre- sel hem de ABD için milli tehdit olarak görmekte- dir." • İlginç ve çarpıcı değil mi!.. Genelkurmay yayınlan arasında tam metni çıkan bu belgede Irak'a dönük Amerikan stratejisinin bütün ipuçlan görülmektedir. Ülkemizde enteltakımı, bizim Genelkurmay'ın güven- lik stratejisini medya solculuğunun boyutlan içinde tartışmayı pek sever; ama, "ABD Ulusal Güvenlik Sfrafe//s/"nin paranoya sınırlannı zoriayan içeriğini eleştirmekten kaçınır. Öysa 'ABD Ulusal Güvenlik Stra- tejisi" düpedüz emperyalizmin resmi belgesidir. Belgenin ilginç noktalan: 1) ABD küresel çapta havada uçan kuşu kendisi- ne düşman sayan bir mantığa bağlanmış... 2) Her şey (siyasal, ideolojik, sosyal, etnik, ekono- mik, vb) ABD'nin milli güvenliği için tehdit sayılabı- liyor. 3) ABD 'nin ulusal güvenliğini korumak için tüm böl- geler ve ülkeleryakından izleniyor... 4) ABD küresel çapta sılahlı müdahaleyi -başka ül- kelerle birlikte ya da tek başına- kural olarak benim- siyor. Daha da önemtisi: 5) "ABD'ye savaş ilan edebilecek ülkeyoktur; ama ekonomik rakipler vardır; küresel ekonomi uygula- ması ile Amerika bu durumu lehine çevirecektir." Sozde serbest ekonomik rekabetin "ulusal güven- lik stratejisi" içinde sayılması inanılır şey değildir; ama belgenin altında Bill Clinton'ın imzası var. Bu durum- (da 'küreselleşme'nsn anlamı yadsınamaz biçimde örtaya çıkıyor: 'Küreselleşme', çılgınlaşan 'süper güç'ün yeryüzü ekonomisinin tartışılmaz patronu ol- ması yolunda ulusal güvenlik stratejisinin gereği gi- bi algılanıyor. • Amerika bu paranoya içinde yaşarken, dünya na- sıl banşve güvenlik ortamındayaşayabilir? Irak'ı vur- mak hırsında gözü kararan Clinton, sonunda Birieş- miş Milletler'le karşı karşıya geldi. Duracak mı? Yoksa Biıieşmiş Milletter'i de hiçe sa- yarak vuracakmı?.. Uygarlık, tehlikeli bir süpergücün akıl almaz çılgın- lığınateslim mi olacak?.. Bosch'ta keramet* vardır. Bugünlerde Bosch bayilerine uğrayan herkes, mutluluğu garanüye alıyor. Bosch çamaşır makineleri ve tek kaptlı buzdolaplanna peşin fıyatına 5, kalan tüm Bosch ürünlerine ise, peşinfıyatına 4 taksitlesahip oluyor. \~ JY\ Fırınlar "kettle" hediyeli. Diğer tüm ürünlerde, 15 aya kadar varan çok uygun ödeme koşullan var. Bugünlerde alacağımz her Bosch ürünü, kalitesiyle hayatınızı kolaylaştınrken, mutluluğunuzu da artıracak. Unutmayın; Bosch kalitesine uluşanlara mutluluk peşin, Bosch ürünleri peşin fiyatına taksitie ! BOSCHEHHD Mt 311 «• 24 < # M» 211 M » TBrkly*-»- E- V a n " S O T » A en yaygn servs ağı haWw«a detev* o4gı «Jrmefc « SBB an ^ato Botdn bayon Oğrenmefc <çm Bosch &igı Hatt m Turioye m Ser yemden 2* saat j BOSCH En doğru seçim MERSİN 2. ASLlYE HUKUK MAHKElVIESt'NDEN EsasNo- 1997(802 Davacı Sabıha Bobat tara- fından davahlar Fatma Mel- hem \e Ahmet Melhem ara- sındaki iştırakın çözülmesı da\asında yapılan yargılama- da venlen ara karan gereğuı- ce: Mersm Bahçe Mahallesı 171 Sok. No. 30'da ıkamet eden davalılara dava dılekçesı \e duruşma gününü göstenr şekılde davetıye tebliğ edile- medığmden ve adreslen de tespit edilemediğınden adı ge- çen davalılara dava dılekçesı \e duruşma gününün ılanen leblığıne karar \erilmış olup, karar gereğince. Davacı vekılı 12.9.1997 ta- nhlı dava dilekçestnde ve du- ruşmada; müvekkılı ıle da\a- hlann MersİD 1. Bölge Bahçe Mahallesı Soğuksu Cad. 76 pafta. 363 ada v e 18 parsel nu- maralı taşınmazın 9'352 his- sesı davacı ve da\alılar ara- sında ıştırak halmde olduğu- nu. davacının mıras bırakanı Fatma Bozkuş'un hıssedar olarak Fatma ve Anmet ıle mûştereken ka>ıtlı taşınmazın Fatma Bozkuş'un ölümü ıle davacıdan başka mırasçısı bu- lunmaması nedenıvle her ûç hıssedar adına verasette ıştı- rakh olarak tapuda kayıtlı ol- duğunu ılen sürerek. ıştıraklı olarak tapuda kayıtlı bulunan hısselenn iştırakın çözülmesı suretı ıle müşterek mülk ola- rak kaydına karar \enlmesını ıstedığınden. da\al:lar Fatma Melhem ve Ahmet Mel- hem"ın bu dava ıle ılgılı ıbraz etmek istediği belgeler var ise dunışma günü olan 27.3.1998 günü saat 9'da mahkememız- de hazır bulunarak iendılerini temsıl etmelen veya bir vekıl- le temsıl ettırmelen. aynca bu konuda ıbraz etmek ıstedıkle- n belgeleri var ise getirmelen veya göndermeleri aksı tak- dirde HMUK.nun 213. mad- desi uyannca duruşTiaya yok- luklannda devam edılecefı ve karar \enlece|ı hususu ılanen tebhğ olunur. 4.2.1*98 Basın: 5268
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle