Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA /*-•-
CUMHURİYET 24ŞUBAT1998SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Sicil Sisteniinin Adaletsizliği
Dr.HUNERTUNCER
B
ürokratlann yazgısını
(kaderini) belirleyen
en önemli öğelerin ba-
şında gelir sıcıl notla-
n, hıç kuşkusuz. Insan-
lann yaşamlannda bu
denli önemli bir role sahıp olan sıcil-
lerin. hangi ölçütler göz önüne alına-
rak verildiğini hiç merak ettiniz mi?
Genellikle nesnel ölçütlere göre veril-
memektedir bu sıciller.
Ülkemızde her zaman için geçerli
olan kayırma ve kaynlma düzeni, si-
ciller konusunda da geçerli olmakta ve
kişilerin, nıtelikleri hemen hemen hiç
göz önüne ahnmadan, yalnızca üstle-
rinin kişisel takdir haklanna dayanı-
larak verilen sicil notlanyla memuri-
yetlerinde yükseltılip yükseltilmeme-
lerine karar verilmektedir.
Kendimin ve arkadaşlanmın dene-
yimlerinden yola çıkarak şunu söyle-
yebilirim kı kaba tabiriyle "yağdanhk"
olmadığınız sürece, amirlennizden
olumlu sicil almanız çok güçleşmek-
te. hatta olanaksızlaşmaktadır. Osman-
lı döneminden bizlere miras kalan
"kulluk" felsefesinin bir sonucu de-
ğil mi bu düşünce ve davranış biçimi?
Amirlerinin önünde eğilip bükülen.
onların her dediğine "evet" diyen me-
murlar bence hıç takdir edılmemelı.
Memuriyette gerek üstlenyle. gerek
astlanyla saygı çerçevesinde ilişkile-
rini yürüten, kendi düşüncelerini kim-
seden çekinmeden, özgürce söyleye-
bilen insanlar yetiştirmeliyiz diye dü-
şünüyorum.
Bu hakça olmayan sicil rejiminin
düzeltilmesi ve öznellikten (sübjek-
tıflikten) anndınlarak, ömeğin. sınav-
lann sonucunda sicil notlannın \eril-
mesi gibi, somut ve nesnel ölçütlere
bağlanması, demokratik ve hakça bir
düzenin vazgeçilmez önkoşullanndan
biri olmalıdır. Aksi takdirde. bu sistem
bugünkü uygulanış biçımiyle sürdü-
rülürse, memurlardan yaratılan küskün-
ler ordusunun hacmi giderek büyüye-
cek ve bu da devlet çarkınm dönmesi
gerektiği şekilde dönmesini son dere-
ce güçleştirecektır. Hükümetin bu ko-
nu) a süratle el atması ve bu sorunu ke-
sin bir çözüme ulaştırması dileğimiz-
dır.
Gözlemlediğimiz kadanyla hükü-
metler değişmekte: ancak bürokrasi-
nm temel direklennden bin sayılan si-
cillerin verildiği ölçütler hıç değişme-
mekte ve bu da toplum olarak mora-
lımızı bozucu unsurların başında gel-
mektedir. Demokratik bir toplum ol-
maya sicil sıstemini değıştırmekle baş-
layabılinz. Bu bozuk düzenin mağ-
durlanndan biri olarak şunu söyleye-
bilirim ki mutlu memurlarla ülkemi-
zi yönetmek istiyorsak, öncelikle on-
ların kaderlerine yön veren sicil siste-
mini bir çekidûzene koymamız gere-
kir. Ancak bu şekilde bürokratlanmı-
zı olması gerektiği gibı >etiştirebılır,
biçimlendirebihr ve devlet yönetimi-
mizi sağlıklı bir zemine oturtabiliriz.
Sicil notlannın veriliş yöntemi de-
ğiştirilmediği sürece, devlet yöneti-
mındeki aksaklıklar ve eksiklikler de
giderilemeyecektir. Kayınlan, nitelik-
siz, yerlerine oturamamış insanlann
yönettiği de\ letler, uluslararası toplu-
lukta itibar sahıbi olamazlar ve öteki
devletler nezdınde saygınlıklannı yi-
tirirler. Özellikle gençlerimiz açısın-
dan son derece moral bozucu olan bu
sıstemı değiştirmek hiç de zor bir şey
değil. Kıskançlık duygulanmızı bir
yana ıterek değer verilmeyi hak etmiş
kişılere değer vermesini bilmeyi de-
nesek. nasıl olur acaba?
Kendimizi küçükkıskançlıklara kap-
tınrsak, bunun birbirimizden daha çok
devletimize ve ülkemize zaran doku-
nabılir. Kıskançlık duygusuyla ve ma-
kam hırsıyla insanlann birbirlerine ya-
pamayacaklan şey yoktur; ancak bun-
dan sonuçta en çok zarar görecek yi-
ne o insanlann çalıştıklan kurumlar ve
devlet olacaktır.
Bugün ülkemizdeki devlet kurum-
lannda \ e kuruluşlannda gözlenen ol-
gu, kışılenn ancak üstlerinin "sırtla-
rmı svaztayarak" ve "duygulannı ok-
şayarak" bir yerlere gelebileceklerinin
biîinci içinde davranmalan ve ancak
birbirlerinin "kuyusunu kazarak", bü-
rokrasi merdiveninin üst basamakla-
nna çıkmak istemeleridir. Insan, do-
ğası gereği, sırtının sıvazlanmasından
ve duygulannın okşanmasından hoş-
lanır. Ancak üst düzey yöneticilere şu
uyanda bulunmak isterim: Bir gün in-
sanın sırtını sıvazlayanlar, ertesi gün
sırtınızdan sizi bıçaklayabilirler. O ne-
denle, birlikte çahştığınız kişileri iyi-
ce tanımaya çalışın; kimin iyi niyetli,
kimin kötü niyetli olduğunu bilin ki sağ-
lıklı kararlar verebilesiniz. Çevrenize
"yağdanhk"lan toplamak yerine, ni-
telikli, dürüst insanlan alarak başında
bulunduğunuz kurumlan yönetin. Bun-
dan uzun dönemde yine siz kazançh
çıkarsınız.
Ivedilikle ele ahnması ve bir an ön-
ce sağhklı bir çözüme kavuşturulma-
sı gereken konu, devlet yönetiminin her
aşamasına egemen olan kayırma öğe-
sinin ortadan kaldınlmaya çahşılma-
sı; kişilerin, sırtlannı dayadıklan *am-
calan" ya da "dayıları''na göre değil
de niteliklerine ve çalışkanlıklanna
göre değerlendirilmeleri ve sicil not-
lannın verilmesinde, kişilerin bireysel
takdir hakkına kesinlikle bağımlı ka-
lmılmamasıdır. Ülkemizde bu takdir
hakkını hakça ve objekn'f ölçütleri göz
önüne alarak kullanabilecek sayıdaki
amirlerin oldukça az olabileceği gö-
rüşündeyim. Verimli ve etkin biçim-
de çalışabilecek insanlan yetiştirmek
bizlerin elinde. Bunun için de öncelik-
le sicillerin objektif ve hakça ölçütle-
re göre verilmesini sağlamalıyız.
Kültür, Ticaret, Tarih Kenti
Prof. Dr. ŞENER Ş. KOMSUOĞLU
2
4 Şubat 1918 Trabzon'un hemen o yıl limanda Ingıliz ticaret ge-
Rus ordulan ışgalinden kur- mileri var. Olayın getirdiğı canhlık öbür
tuluş günü. 1461'de Fatih
Sultan Mehmet'in Osman-
lı Imparatorluğu toprakla-
nna kattığı, Yavuz Sultan
Selim'in Şehzadelik yaptığı. Kanuni
Sultan SüleymaıTın doğdugu. eğitimi-
ni aldığı, yüz\ıllar bo>u hıçbır anlaş-
mazlığa konu olmadan Müslüman ve
gayrimüslim halkın kardeşçe bir arada
yaşadığıbırkenttırTrabzon. Kültür. ti-
caret ve tarih kentı.
1830'da James Brant, şehrin önemi-
ne binaen. tngiliz ticaretıni geliştirmek
amacıyla. yılda 200 sterlin maaşla In-
giltere'nın Trabzon Konsolosluğu'na
getinliyor. Şehrin nüfusu 25 bin. Ve
Avrupa ülkelerinı uyanyor. rekabet baş-
lıyor.
1831 'de Fransa, Isviçre-Danimarka
konsolosluklannı ve lran'ın ticari ate-
şeliğını görüyoruz kentte. 1840larda
Avusturya. Almanya, Yunanistan. Hol-
landa, Italya \e Ispanya. bu ticari akı-
ma uyarak konsolosluk düzeyinde tem-
silcı gönderiyorlar Trabzon"a. O yıl-
larda IstanbuFdan sonra Osmanirnın en
önemli liman kentidir Trabzon.
1889"da Trabzon üzerinden Batum'u
ziyarete giden G. N. Curzon(daha son-
ra Lord Curzon unvanını alacaktır).
Trabzon Limanı'na yılda 554 yabancı
geminin ugradığını, bunların ancak
26'sının Ingiliz olduğunu görerek, tica-
retı az buluyor \ e gelişmesi doğrultu-
sunda talimat venyor. 110 yıl sonra bu-
gün limanda kaç ticari gemı var?
1919-20'li yıllarda Anadolu"daki beş
karayolundan biri Trabzon-Bayburt-
Erzurum-tran voluvdu. Mıllı Mücade-
le sonrasında Trabzonlulann en büyük
istemlerinden biri de demiryolu hattı-
dır.
Ülkenın o güç koşullardaki günle-
rindebüebu konu ele alınmış. 1921 Ey-
lülü"nde MuhtarBey incelemelerde bu-
lunmak üzere Trabzon'a girmişti \ e ne-
redeyse Fransızlarla anlaşmayapılmış-
tı. 70 yıl geçti... Anadolu'ya nıce yol-
lar\apıldı. DoğuKaradenız'inGümüş-
hane \ e Art\ ın dahıl 7 ilıni birbirine ve
bunlan Anadolu'ya bağlavacak çıft şe-
ritli bir yol hâlâ tartışılıyor... Bugün ıti-
banyla Doğu Karadeniz'deki asfaltyol
oranı yüzde 13, Trabzon'un kırsal ke-
simini kente bağlayan asfalt oranı yüz-
de 4'tür.
1920"li yıllarda Trabzon-Batum ara-
sında her gün vapur işliyor, Novorosis-
ki yoluyla taşımacıhk yapılıyordu. O yıl-
larda Vilayet Genel Meclisi 2. Başka-
nı Hakkı Bey, Avrupa Ticaret Merkez-
len ıle ilişki için Ticaret Borsası kurul-
masını önermekteydi.
1939-40'h yıllardan sonra bu canh-
lık yerini duraklamaya bırakıyor, 2.
Dünya Sa\ aşı, bu konsolosluklann ço-
ğunun kapatılmasına neden oluyor.
Aradan geçen yıllar çok şeyi değiş-
tırdi. 80 yıl sonra Sarp Sınır Kapısı'nın
açılması ile Trabzon yeniden uluslara-
rası ticaret şansını yakaladı, fakat sür-
dürmekte zorlanıyor. Kentin ve bölge-
nin altyapısı ve olanaklan bu yoğun tu-
rizm ve ticaret patlamasını taşımaya
yeterli değil.
Demıryolu yok. Karayolu yetersiz.
Liman. kapasite ve özellikle gümrük
işlevleri (fonksiyonlan) açısından ek-
sikliklerle dolu. 1992'de açılan serbest
bölgenin gereksinimini karşılayamıyor.
Telekomünikasyon ve bankacılık sis-
temleri Gürcistan, Kafkasya ve Rus-
ya'dan gelerek biriken sermayeyi yön-
lendirmeye yetmiyor.
Bütün bunlara halklar arasındaki kül-
tür farkının getirdiği güçlükleri de ek-
lersek. tren birkez daha kaçmak üzere...
Devletin ve girişimcilerin bölgeye
biraz yüzünü dönmesi, doğal güzellik-
leri ve engin tarihi ile bir dünya şehri
olan Trabzon'u uluslararası ticarette
hak ettiği yere taşıyacak.
80. Kurtuluş Yıldönümünde...
RAHMİKUMAŞ
B
ugün, Trabzon'un Rus işgalin-
den kurtuluşunun 80. yıldönü-
mü. Ruslar, 80 yıl önce bugün
Trabzon'u terk etmek zorunda
kaldı. Fatih. Istanbul'un fethin-
den 8 yıl sonra (1461'de) Trab-
zon'u Türk kenti yapmıştır. Anadolu'da en eski
tarihsel kentlerin başında gelen Trabzon, ıkinci
Istanbul olarak da nitelenmektedir. Bu bakım-
dan doğal, tarihsel ve kültürel değerler yönün-
den çok zengindir.
Trabzon denince akla Roma, Bizans ve Osman-
lı dönemlerinden kalan anıtlar, kaleler gelır. Al-
tındere koyağındaki Sumela Manastın çok ün-
lüdür. Atatürk Köşkü. Zağnos ve Tabakhane de-
releri arasında uzanan surlann üzerinde yükse-
len Trabzon Kalesi, Ayasofya Müzesi, St. Anna
Kilisesi (Küçük Ayvasıl). Gülbahar Hatun ve
Fatih camileriyle buram buram tarih kokan bir
kenttır Trabzon. ''
Osmanlı döneminde, Trabzon, doğu ülkeleriy-
le ticaret yapan canlı bir liman kenti olmuştu. Cum-
huriyet döneminde ise Trabzon bu özelliğini ko-
ruyamamıştır. Çünkü devletin Trabzon'a ilgisi
çok az olmuştur. Ikinci Dünya Savaşı sonrasın-
da limanı genişletilmiş, ancak Trabzon Limanı'nı
Erzurum'a bağlayacak demiryolu yapılmamış-
tır. Trabzonlu ilk başbakan olan Hasan Saka'nın
1948'de gerçekleştirmek istediği bu düş, ne ya-
zık ki 50 yıl sonra bile 1948 koşullanna göre ger-
çekleşme oranı çok düşük bir özlem olarak kal-
maktadır. Oysa Trabzon'un. Doğu Karadenız'ın
ve Türkiye'nin ekonomik kurtuluş izlencesi Trab-
zon'u Erzurum üzerinden Iran'a ve oradan Or-
ta Asya'ya bağlayan demiryolu yanında; Trab-
zon'u Samsun ve Hopa'ya bağlayan demiryolu-
nun Gürcistan üzerinden Kafkasya'ya uzanma-
sını da içeren bir nitelikte oimalıdır.
Ekönomisi tanma dayalı Trabzon topraklan-
nın yüzde 30'u dağlık, yüzde 6O'ı eğimli ve en-
gebeli olduğu için yerleşim daha çok kıyı kesim-
-•ierindedir. Coğrafya konumu ve doğal güzelli-
ğiyle turizm yönünden ilginç olan bu kentin al-
çak kesimlerinde kayın, gürgen, kızılağaç, kes-
tane gibi yayvan yapraklı: yukan kesimlerinde
ladin, köknar, sarıçam gibi iğne yapraklı bir bit-
ki örtüsü görülmektedir. Akçaabat yöresinde
zeytin ağaçlan da vardır.
Bütün bu nedenlerle Trabzon'da sanayi önem-
li boyutlarda gelişmemiştir. Devletin yaptığı çi-
mento fabrikası da, sonunda özelleştirilerek Trab-
zorTlu olmayan bir ailenin eline geçirilmiştir.
Sanayi bitkileriyle (çay, tütün. fındık) sağlanan
tanm-sanayii işletmeleri Trabzon'u doyurmaya
yetmemektedir. Tanmdan ve ticaretten elde edi-
len katma değer genellikle, kent dışına çıktıfm-
dan, sanayide önemli bir atılım yoktur. Maçka
Hayvancılık, Ormancılık ve Yapı Gereçleri AO
ile Karadeniz Su Ürünleri Sanayii AO, Trabzon
Giyim Sanayii AO, Tonya Süt, Akçaabat süt fab-
rikalan göze çarpan sanayi kuruluşlandır. Bu
gidişle Trabzon'da büyük sanayi kuruluşlan ku-
rulacak gibi görünmemektedir. Trabzon'da akar-
su bol, ama baraj hiç yoktur.
80 yıl önce Rus işgalinden kurtulan Trabzon,
1997nüfussayımında şaşırttı, nüfusu arttı 1990'a
göre. Ne yazık ki Trabzon'un tam bir sanayi ve
ticaret merkezi konumuna getirilmesi durumun-
da, gerçek kurtuluşu yaşayacağmı ülkeyi yöne-
tenler bilmemektedir. Atatürk'ün demirağlan
Trabzon ve çevresini sardığında bu kurtuluşa
daha çok yaklaşılmış olacaktır.
PENCERE
Paranoya...
Clinton imzasıyla 1995 yılında yayımlanan 'ABD
Ulusal Güvenlik Stratejisi" adlı devlet belgesirn sa-
tırbaşlan şöyle:
"• Dünyanın ABD'nin liderliğine gereksinim var-
dır. ABD liderlikte rakipsizkalmıştır; bu nedenle dün-
yanın her bölgesine ilgi duymaktadır.
• ABD, milligüvenliğineyönelik tehditlere karşı çe-
şitli politikalar üretmektedir. Bu politikalar, begeler
ve bölgeler içindeki ülke sayısı kadar değişskır.
• ABD geçen yarı yüzyılda komünizmi en Düyük
tehdit kabul ederek bununla mücadele etmişt r. Ko-
münizm ortadan kalkınca, bugün yeni tip tehditlere
karşı savaşım vermekzorundadır. Bu tehditler siya-
sal, ideolojik, ekonomik, etnik, sosyal ve çevresel terı-
ditlerdir.
• ABD'ye savaş ilan edebilecek ülke yoktu; an-
cak ekonomik rakipler vardır. Küresel ekonomi uy-
gulaması ile ABD bunu lehine çevirecektir.
• Komünizmle mücadele, Rusya 'ya ekonomikyar-
dım yapmaktan daha pahalıdır. Bu nedenle G-7 ıle
birlikte Rusya Federasyonu'na yardım edilmelidir.
• Küresel olaylarda etkin olmak gerekir. Etkin ka-
lındığı sürece tehdit ve tehlikeler daha iyi değerlen-
dirilebilir. Bölgeler ve ülkeler bu amaçla izlenmelidır.
• Milli güvenlik çıkarları tehdit edildiğinde. önce
diplomasi kullanılır. ABD, müdahalenin zorunlu ol-
duğu durumlarda, yapılabildiği takdirde başka ülke-
lerte, mümkün değilse tek başına askeri kuvvet kul-
lanmayı esas almıştır.
• ABD dünyadaki toplu imha silahlannın dağılımı-
nı, etnik ve dini anlaşmazlıklan, aşın ve saldırgan
milliyetçiliği ve çevresel sorunları, doğal kaynakla-
nn tükenmesini, hızlı nüfus hareketlerini hem küre-
sel hem de ABD için milli tehdit olarak görmekte-
dir."
•
İlginç ve çarpıcı değil mi!.. Genelkurmay yayınlan
arasında tam metni çıkan bu belgede Irak'a dönük
Amerikan stratejisinin bütün ipuçlan görülmektedir.
Ülkemizde enteltakımı, bizim Genelkurmay'ın güven-
lik stratejisini medya solculuğunun boyutlan içinde
tartışmayı pek sever; ama, "ABD Ulusal Güvenlik
Sfrafe//s/"nin paranoya sınırlannı zoriayan içeriğini
eleştirmekten kaçınır. Öysa 'ABD Ulusal Güvenlik Stra-
tejisi" düpedüz emperyalizmin resmi belgesidir.
Belgenin ilginç noktalan:
1) ABD küresel çapta havada uçan kuşu kendisi-
ne düşman sayan bir mantığa bağlanmış...
2) Her şey (siyasal, ideolojik, sosyal, etnik, ekono-
mik, vb) ABD'nin milli güvenliği için tehdit sayılabı-
liyor.
3) ABD 'nin ulusal güvenliğini korumak için tüm böl-
geler ve ülkeleryakından izleniyor...
4) ABD küresel çapta sılahlı müdahaleyi -başka ül-
kelerle birlikte ya da tek başına- kural olarak benim-
siyor.
Daha da önemtisi:
5) "ABD'ye savaş ilan edebilecek ülkeyoktur; ama
ekonomik rakipler vardır; küresel ekonomi uygula-
ması ile Amerika bu durumu lehine çevirecektir."
Sozde serbest ekonomik rekabetin "ulusal güven-
lik stratejisi" içinde sayılması inanılır şey değildir; ama
belgenin altında Bill Clinton'ın imzası var. Bu durum-
(da 'küreselleşme'nsn anlamı yadsınamaz biçimde
örtaya çıkıyor: 'Küreselleşme', çılgınlaşan 'süper
güç'ün yeryüzü ekonomisinin tartışılmaz patronu ol-
ması yolunda ulusal güvenlik stratejisinin gereği gi-
bi algılanıyor.
•
Amerika bu paranoya içinde yaşarken, dünya na-
sıl banşve güvenlik ortamındayaşayabilir? Irak'ı vur-
mak hırsında gözü kararan Clinton, sonunda Birieş-
miş Milletler'le karşı karşıya geldi.
Duracak mı? Yoksa Biıieşmiş Milletter'i de hiçe sa-
yarak vuracakmı?..
Uygarlık, tehlikeli bir süpergücün akıl almaz çılgın-
lığınateslim mi olacak?..
Bosch'ta
keramet* vardır.
Bugünlerde Bosch bayilerine uğrayan herkes,
mutluluğu garanüye alıyor.
Bosch çamaşır makineleri ve tek kaptlı buzdolaplanna
peşin fıyatına 5, kalan tüm Bosch ürünlerine ise,
peşinfıyatına 4 taksitlesahip oluyor. \~ JY\
Fırınlar "kettle" hediyeli. Diğer tüm ürünlerde,
15 aya kadar varan çok uygun ödeme koşullan var.
Bugünlerde alacağımz her Bosch ürünü, kalitesiyle
hayatınızı kolaylaştınrken, mutluluğunuzu da artıracak.
Unutmayın; Bosch kalitesine uluşanlara mutluluk peşin,
Bosch ürünleri peşin fiyatına taksitie !
BOSCHEHHD Mt 311 «• 24 < # M» 211 M » TBrkly*-»- E- V a n " S O T » A
en yaygn servs ağı haWw«a detev* o4gı «Jrmefc « SBB an ^ato
Botdn bayon Oğrenmefc <çm Bosch &igı Hatt m Turioye m Ser yemden 2* saat j
BOSCH
En doğru seçim
MERSİN 2. ASLlYE
HUKUK
MAHKElVIESt'NDEN
EsasNo- 1997(802
Davacı Sabıha Bobat tara-
fından davahlar Fatma Mel-
hem \e Ahmet Melhem ara-
sındaki iştırakın çözülmesı
da\asında yapılan yargılama-
da venlen ara karan gereğuı-
ce: Mersm Bahçe Mahallesı
171 Sok. No. 30'da ıkamet
eden davalılara dava dılekçesı
\e duruşma gününü göstenr
şekılde davetıye tebliğ edile-
medığmden ve adreslen de
tespit edilemediğınden adı ge-
çen davalılara dava dılekçesı
\e duruşma gününün ılanen
leblığıne karar \erilmış olup,
karar gereğince.
Davacı vekılı 12.9.1997 ta-
nhlı dava dilekçestnde ve du-
ruşmada; müvekkılı ıle da\a-
hlann MersİD 1. Bölge Bahçe
Mahallesı Soğuksu Cad. 76
pafta. 363 ada v e 18 parsel nu-
maralı taşınmazın 9'352 his-
sesı davacı ve da\alılar ara-
sında ıştırak halmde olduğu-
nu. davacının mıras bırakanı
Fatma Bozkuş'un hıssedar
olarak Fatma ve Anmet ıle
mûştereken ka>ıtlı taşınmazın
Fatma Bozkuş'un ölümü ıle
davacıdan başka mırasçısı bu-
lunmaması nedenıvle her ûç
hıssedar adına verasette ıştı-
rakh olarak tapuda kayıtlı ol-
duğunu ılen sürerek. ıştıraklı
olarak tapuda kayıtlı bulunan
hısselenn iştırakın çözülmesı
suretı ıle müşterek mülk ola-
rak kaydına karar \enlmesını
ıstedığınden. da\al:lar Fatma
Melhem ve Ahmet Mel-
hem"ın bu dava ıle ılgılı ıbraz
etmek istediği belgeler var ise
dunışma günü olan 27.3.1998
günü saat 9'da mahkememız-
de hazır bulunarak iendılerini
temsıl etmelen veya bir vekıl-
le temsıl ettırmelen. aynca bu
konuda ıbraz etmek ıstedıkle-
n belgeleri var ise getirmelen
veya göndermeleri aksı tak-
dirde HMUK.nun 213. mad-
desi uyannca duruşTiaya yok-
luklannda devam edılecefı ve
karar \enlece|ı hususu ılanen
tebhğ olunur. 4.2.1*98
Basın: 5268