Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24ŞUBAT1998SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Hadi Çaman-Yedi Tepe Oyunculan, Jelena Kohout'nun 'Sen Beni Sevmiyorrrsun!'unu sahneliyor
'Kendini taııııııalda başlar her şey'
GÜL ERÇETTJV
Sevmek, sevilmek. konuşmak. dinlen-
mek, beklenmek, ilgilenilmek... 'Yalıuz'
yaşamlanmızın en büyük özlemleri. Pekı
neden yalnız, iletişim çağımn insanlan,
neden iletişimsizlik hastalığına yakalanı-
yoruz hepimiz? Nasıl başa çıkmaya çalı-
şıyoruz bu hastalıkla? Önce seviyoruz.
Sonra terk edilip kınlıyoruz. Sonra mı?
Duvarlar örüyoruz çevremize. Sadece
kodlar girebiliyor bu duvarlardan içeri.
Nasıl davranmamız. nasıl gülmemiz, na-
sıl sevme(me)miz gerektiğini gösteren
kodlar. Kımden, nasıl. ne zaman öğren-
dık? Hatırlamıyoruz... Öte yandan yeni
dünya düzeni, toplumda kabul görmemi-
zin önkoşulu olarak diretip dunıyor bu
kodlan.
Hadi Çaman-Yedi Tepe Oyunculan ça-
ğımız insanının içinde bulunduğu bu kar-
maşayı 'Sen Beni Sevmiyorrrsun!' adlı
oyunla paylaşacak izleyiciyle. Madt Ko-
per'in yönettiği oyunda Hadi Çaman. Tol-
ga Çevik, Recep Yener, Emel Pala. Şahin
Şeker, Ertuğnıl Özdal ve Füsun Erbulak
rol alıyor. Efes Pilsen sponsorluğundaki
oyun 3 Mart'tan itibaren Yeditepe Oyun-
culan'nın ödüllü oyunu Küheylan'la dönü-
şümlü olarak sahnelenmeye başlanacak.
Yapayalnız bir adam oyunun kahrama-
m. 'Sen Beni Sevmiyorrrsun!' bu adamın,
tek dostu köpeğiyle arasındaki ilginç, du-
yarlı ilişkıyi konu alıyor. Yalnızlığıyla ba-
şa çıkabilmek için köpeğine konuşmayı
öğretiyor adam ya da kendi içine dönerek,
kendisıni ırdeleyerek ıçindeki köpeği açı-
ğa çıkanyor. Oyunun yönetmeni Macit
Koper şöyle anlatıyor ınsanın. içindeki kö-
pekle buluşma anını: "Insanın kendisinde,
kendisini tanımamasında ama tanımak is-
temesinde başlıyor her şe>. Kendi hakkın-
da bir şevler öğrendikçe de bunlann saf
doğayla bağdaşan şeyler olmadığını görü-
yor. Kendisinin öyle pek saf, üzerinde bas-
kılar olduğu için suç işleyen, özünde ma-
sum bir varhk değil de suç işlemeye meyil-
li,kötülükyapma potansiydine sahip. ken-
di içinde bir köpek besleyebilecek, hatta bu
köpeği dışan çıkartıp başkalanna havlat-
ürabilecek bir canlıolduğunufark cdivor."
Böyle bir köpek beslemeye başladığında
onu kullanıyor ınsanoğlu. Zamanla işler
daha da çığnndan çıkıyor, bizimle konuş-
sun, yalnızhğımızı paylaşsın diye konuş-
masını öğrettiğirrüz köpek, başka yerler-
de bizim hakkımızda, bizim aleyhimize
ekseninde de buluşacak. Dünya prömiye-
ri gerçekleşecek olan oyunda insanın ken-
di içinde yarattığı köpeğin emniyet güçle-
ri tarafindan devleti koruma adına kulla-
nılması. bu noktada köpeğin, sahibinin ve
medyanın ahlaki bir sorgulamaya girme-
mesi de çok şey çağnştıracak sanınz izle-
yiciye. Koper bu buluşma noktasını şöyle
açıyor: "Arük her şey ortada. Sokaktaki
adam bik biöyor çetenin. devietin ne oldu-
temedikleri bir tepki bile alabıleceklerini
belirtiyor.
İnsanın kurumlarla arasındaki ilişkiyi
de şöyle açıyor Koper "PoKs,emniyet mü-
dürii ya da devlet değü söz konusu olan.
Vurgulanmak istenen. insanın kendiyle
kalma\a çahşırken ona hâkhn olmaya, onu
kuUanmaya başlayan güçler. Vani insanh-
ğu kendisi. Sevinmek.ağjamak, eğlenmek
betirii bir maceranın sonunda belirgiıueşen
t/el elena Kohout'nun 1984 yılmda kaleme aldığı oyun, Türk izleyicisiyle 'Susurluk'
ekseninde de buluşacak. Dünya prömiyeri gerçekleşecek olan oyunda insanın kendi içinde
yarattığı köpeğin emniyet güçleri tarafindan devleti koruma adına
kullanılması, bu noktada köpeğin, sahibinin ve medyanın ahlaki bir sorgulamaya
girmemesi de çok şey çağnştıracak izleyiciye.
konuşmaya başlıyor oyunda. Yalnız insa-
nın iletişim kurma isteği bir kez daha ile-
tişimsizlikle sonuçlanıyor. Macit Koper'in
yönetmen olarak oyuna getirdiği kişisel
yorumu da insanın kendi içindeki ve top-
lumla olan ihşkilerindekı bu boyutu daha
iyı \"urgulama kaygısından kaynaklanıyor.
JelenaKohout'nun 1984 yıİında kaleme
aldığı oyun, Tûrk izleyicisiyle 'Susurluk'
ğunu. Bütün bu açıkiığa karsın anlayama-
dığımız o kadar çok şe> ohıyor ki. Devlet
hâlâ hiçbir şe> yokmuş gibi davranryor. Bu
noktada da biz dmarlı insanlar kendimiz-
den şüphe etmeye, birtakım şeyleri yanhş
aııladığınuzı düşünme>e başhyoruz." Oyun
bu şüpheleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor
bir yandan. Koper bu noktada izleyiciyle
buluşacaklanndan emin. Karşı taraftan is-
duygulanhr. Amazamanlakurumlaşıpbir
ağlama kurumu,bir gülme kurumu, bireğ-
lence kurumu. bir televizyon kurumu ha-
line geliyoriar. Bize nasıl eğlenmemiz, nasıl
ağlamamız. nasıl du\ gulanmamız. Sevgili-
ler Günü'nde nasıl da\ranmamız gerekti-
ğini bu kurumlar öğretme\e başhyor. Yeni
cins baskılar, hegemonyâlar kurulmaya
başhyor insanın üzerinde."
Macit Koper bu kurumlar konusundaki
en büyük yanılgının 'devlet' kavramı çev-
resinde oluştuğunu belirtiyor: "Suçlann
devletadınaişjendiği soylenjyor ancakdev-
let sadece bir kavramdır. Yok ld böyle bir
şey. Bu nedenle somut olarak \ar olmayan
bir şey adına da suç işlenemez,"
Macit Koper, Şehir Tiyatrolan'ndan is-
tifa etmesinin ardından tekrar özel bir ti-
yatroyla çalışmasını değerlendirirken özel
tiyatronun kendine özgü bir macera oldu-
ğunu belirtiyor. Bugünün koşullannda
prodüksiyon tiyatrosu niteliğinde de olsa
özel bir tiyatroyu yaşatmanın güçlükleri-
ne değinerek özel tiyatrolarda çalışmanın
çok daha büyük bir özveri ve tiyatro aşkı
gerektirdığıni söylüyor.
Hadi Çaman da 'Küheylan'dan sonra
yine toplumda kökleşmiş birtakım yargı-
lan ve kurumlan sorgulayan 'Sen BeniSev-
miyorrrsunî'u sahnelemelerinı değerlen-
dirirken kurulduklan günden bu yana ni-
teUkli oyunlar sahnelemeye özen göster-
diklerini, ancak asıl çizgilerini Kühey-
lan'la yakaladıklannı söylüyor. Bu neden-
le yeni oyunlan bu çizgiyi sürdürmesi ba-
kımından özel bir anlam taşıyor Çaman
için. Sanatçmın en büyük isteği, oyunun
izleyicisiyle buluşması.
Aleksander Soljenitsin'in yeni bir biyografisi, ünlü yazan ilginç yönleriyle gündeme getiriyor
Adannıış yaşamın ıuıııtıılmıış öyküsü
• Rus halkının sağduyusunu yansıtan,
devlete direnerek doğrulan dile getiren
Rus yazın geleneğinin 20. yüzyıldaki
etr başanlı temsilcisi oldu Aleksander
Soljenitsin. Batı dünyasında
Soljenitsin'in, bu geleneğin başanya
ulaşmış tek yazan olduğu görüşü
hâkim.
Kültür Senisi -1961 yılında henüz adı duyulma-
mış bir yazar olan Aleksander Soljenitsin 'tvan Desi-
noviç'in BirGünü' adlı yapıtırun elyazmalanru No\y
Mir gazetesinın Moskova temsilciliğine götürürken
Puşkin ın heykelinin önünde durup yardım istemiş,
sairin tzinden gıdeceğine söz vermişti. Bir tür duay-
dı bu, Soljenitsin için. Puşkin onun ısteğini yerine ge-
tırdi, Soljenitsin de sözünü tuttu. Rus halkının sağdu-
yusunu yansıtan, devlete direnerek doğrulan dile ge-
tiren Rus yazın geleneğinin 20. yüzyıldaki en başan-
lı temsilcisi oldu. Hatta bugün Batı dünyasında, Sol-
jenitsin'in bu geleneğin başanya ulaşmış tek yazan
olduğu, yazann komünizmin çöküşünde önemli bir
rol oynadığı görüşü hâkım.
Soljenitsin, bir kısmını ülkesinin dışında yazmak
zorunda kaldığı yapıtlarla Rusya gerçeğini gözler
önüne serdi, kendi bakış açısıyla. Şimdi de lngiliz ya-
zar D. M. Thomas Soljenitsin'in "adanmış. ve ce-
sur"yaşammı paylaşıyor okurlarla. Bıyografı yazar-
lanndan nefret ediyor Soljenitsin. "Benim için poüs
ajanlanndan hiçbir farklan yok" diyerek bir yazann
yaşam öyküsünün kendisi henüz hayattayken kaleme
alınmasmın uygunsuz ve ahlaksız bir davranış oldu-
ğunu belirtiyordu. Uzun yıllar yazarlardan, gazeteci-
lerden ve yayıncılardan özel yaşamına saygı duyma-
lannı istedi. Kitaplannda ele aldığı Lenin ve Stah'n
portreleriyle pek çok kişinin tarihe bakışmı değişti-
ren Soljenitsin'in başkalanna yönelttiği irdelemeler-
den daha uzun yıllar kurtulması da mümkün değildi
elbette. Soljenitsin, yazımı ve yayımlanması aşarna-
lannda sürekli karşı çıktığı yapıtı, henüz tam olarak
okumamasına karşın kitapla ilgili öfkeli ta\nnı koru-
yor. Ancak onun kitaba karşı çıkma nedenleriyle pek
çok kişinin kitabı övgüye değer bulma nedenleri ay-
nı. D. M. Thomas kitabında Soljenitsin'in komüniz-
mi çökertmek uğruna her şeyini adadığı, özellikle ka-
dınlannı harcadığı yaşamını irdeliyor.
Soljenitsin'in yaşamını konu alan kitap, So\yetler
Birliği'nin dağılmasından sonra kaleme alınan ilk bi-
Soljenitsin ve ikinci eşi Nataha Svetknu, D.M. Thomas'ın yazdığı kitaba tepki gösteriyoriar.
yografi olması. eskiden kilit altında tutulan Kremlin
belgelerine ulaşabilmesi ve Sovyetler Birliği rejimı-
nin baskısı altında konuşamayan kişilerin röportajla-
nna da yer vermesi bakımından ayn bir önem taşıyor.
Bugüne dek pek çok yapıt kaleme alan ve Rus edebı-
yatından Ingilizceye çevinler yapan Thomas son ki-
tabında da 'roman duyarklığını' koruyarak ilgi çeki-
ci bir yapıt ortaya koymayı yeğlemış.
Kitapta Soljenitsin'in yaşamındaki pek çok ilginç
aynntıya yer veriliyor. KGB ajanlannın 1971 yılında
yazan zehirli bir iğneyle öldürme girişimleri, yazann
oldukça ateşli bir cınsel yaşam sürdüğü Olga Ladiz-
henskaya'yı, genç kadının cazibesiyle kendisini ede-
biyattan uzaklaştıracağı korkusuyla terk etmesi. Sol-
jenitsin'in ilk eşinin daha sonra evlendiği yayıncının,
KGB ile işbirlıği yaptığı yönündeki yorumlar bunlar-
dan bırkaçı yalnızca.
Kitabın merkezinde de Soljenitsin'in ilk eşinin ya-
şadıklanna yer venliyor. Natasha olarak tanınan Na-
talya Reshrtovskaja. yazarla 1940 yılında evlenmiş,
yazann 1953 yılında Stalin'inhapıshanelerindençık-
masından az önce boşanmış, ancak kısa süre sonra bu
boşanma karannı iptal ettirmişti. Ancak Soljenitsin
1973 yılında kendisine, o güne kadar iki çocuk ver-
miş olan genç sevgilısi OJga'yla birlikte olabilmek için
terk ettı Natasha'yı. Ünlü yazar, Natasha ile evlenir-
ken dikkatini ve ilgisini dağıtacağı. yaratıcılığını en-
gelleyeceği gerekçeleriyle kesinlikle çocuk sahibi ol-
mama şartını koşmuştu. Natasha, yazann Olga ile iliş-
kisini öğrendiğınde Soljenitsin şu açıklamayı yap-
mıştı:"Bir kitap yazmama yardıma oJdun. Şimdi o-
nun yeni bir kitap yazmama yardıma oUbilmesi için
beni rahat bırak." Natasha, 1970 yılmda intihar giri-
şiminde bulunduğunda yazann tek yorumu ise u
Ba-
na bumı yapmaya nanl cûret edebilir?n
olmuştu.
Soljenitsin ve Alya olarak tanınan ikinci eşi Natal-
ya Svetiova'nm yeni yayımlanan biyografıye yönelik
tepkılerinin başında Thomas'ın yapıtı kaleme alırken
KGB ajanı olarak gördükleri Natasha'nın görüşlerin-
den yola çıkmış olması geliyor. Ünlü yazar, biyogra-
fisinin yayımlanmak üzere olduğunu ögrendiğinde
kitabın çıkacağı yayınevinden yayıma hazır olan bir
kitabını çekerek, Thomas'ın biyografide kendi ro-
manlanndan alıntılar yapmasını yasaklamıştı.
Yazar, yapıtlannın yayımlanmasınm yasaklanma-
sının ve KGB'nin suikastına uğramasınm ardından
yurtdışına çıkmak zorunda kaldı, ancak komünist re-
jimden kaçmış olması, onu bir Batı hayranı da yap-
mamıştı. Batı medeniyetini de Sovyetler Bırliği'nde-
ki rejim gibi lanetledi. Yazar 1994 yılında da ülkesi-
ne döndü. Thomas, biyografide Soljenitsin'in yaşa-
mında karanlıkta kalmış pek çok aynntıya da değini-
yor. Yazann pek çok kitabı; notlannı düzenleyen, el-
yazılannı daktilo eden ve yapıtlannı yurtdışına kaçı-
ran kadmlann yardımıyla çıkıyordu ortaya. Ancak,
yazar bu kadınlan da tıpkı daktilo şeritleri gibi eski-
diklerinde değiştirmeyi yeğliyordu. Thomas'ın kita-
bında başanyla ele aldığı bir başka nokta da 1970 yı-
lında Nobel Ödülü kazanan, ardından yurtdışında köy
yaşamı sürmeye başlayan yazann yaratıcılığmdaki
düşüş. Soljenitsin kendisini Tolstoy'un vârisi olarak
görmeye başlamasma karşın, Ağustos 1914'ün ya-
yımlanmasının ardından okurlannı kaybetmeye baş-
ladı. Yazan o güne kadar başanlı kılan, bir ölçüde de
Sovyetler Birliği rejimine duyduğu öfkeydi.
D. M. Thomas'ın kitabındaki Soljenitsin, bütün ha-
talanna karşın yine de anıtsal bir kahraman olarak çı-
kıyor karşımıza. Antikomünizm uğruna, Soljenit-
sin'in, 1970'li yıllarda liberallerin kendisine sırt dön-
mesine yol açan aşın milliyetçiliğini ve Yahudi düş-
manlığını bile görmezlikten geliyor Thomas. Solje-
nitsin'in bu gibi özelliklerinin abartılmasının, onu
yanlış tanımak anlamına geldiğini söylüyor...
Aleksander Soljenitsin... Rusya'nın büyük edebi
geleneği içinde izlerini Puşkin'e dek sürebileceğimiz
yazarlann belki de sonuncusu. Yehsin'in Rusyası'na
döndükten sonra, ulusuna haftalık birTV programın-
da seslenmeye başladı. Ama Rusya, ideolojilere doy-
muştu galiba. Soljenitsin'in programı, yerini pop
videokliplerine bıraktı...
Tunç Başaran'm 4
Kaçıklık Diplomasrnda manik depresif bir kadını canlandıracak Türkân Şoray
^Hayatınıınfibııiııive rolünü buldum'
'Kaçıklık Diploması'nın yönetmeni Tunç Başaran ve Türkâan Şoray bir arada.
Kültür Servisi - Tunç Başaran'ın 4
yıldırgündemindeolanveçekımlerine
16 Nisan'da başlayacağı yeni filmi 'Ka-
çıkhkDipkıması'yla ilgili ilkbasıntop-
lantısı SESAM'da (Türkiye Sinema
Eseri Sahipleri Meslek Birliği) yapıldı.
Toplantıda Başaran ve filmin başrol
oyuncusu Türkân Şoraj film hakkın-
da bilgi verdiler ve basın mensuplan-
nın sorulannı yanıtladılar.
Ayşe Nü'in aynı adlı kitabından Ba-
şaran "ın senaryolaştırdığı 'Kaçıklık
Diplomasf, manik depresif bir kadının
bu hastalıkla mücadelesindeki inanıl-
maz başansını anlatıyor. lstanbul, Ya-
lova ve Ankara'da çekilecek olan filmin
görüntü yönehnenliğini Kaptan Cos-
teau belgesellerinin kameramanı Co-
Bn Mounier üstlenmiş. Sesli olarak çe-
kilecek 'Kaçıkhk Diploması'nın ses
ekibiyse, Fransız ses mühendislerinden
oluşuyor. Filmin müziklerini Nedim
Otyam hazırlayacak. 'Kaçıkhk Diplo-
ması'nda başrolleri Şoray ve HaKl Er-
gün paylaşıyorlar, ancak kadrodaki di-
ğer isimler henüz kesinleşmiş değil.
"Oyuncu seçmek. filmin yansıdır. Ekip-
te bulunan insanlar arasında uyum
olursa orta>^ daha da hi i^ler çıkar. 4
yıl önce Ayşe Nü'in kitabını fîlme çek-
vneşv karar verdigimde Şoray'm rolü-
nû almak isteyen birçok oyTincu oldu.
Benonu 'Türkân Şoray' olduğuiçin de-
ğil, bu karakterin hakİanı vereceğine ve
filme çok şeyler katacağma inandığım
için seçtim. Birdeliyi oynamak kolaydır
ama toplumda iç içe yaşadığunız, nor-
mal gibi görünen manik depresif ka-
rakterierin canlandınlması çok güçtür.
Bu arada basında sözü edflen' Gitti Rut-
kay. geldı Halil' gibi bir durum dayok.
Rutkay Aziz şu an başka bir fıbnde rol
akbğından, 'Kaçıklık Diplomasrnda
bizimle çalışması mümkün olmadL"
Ayşe Nü'in kitabını okuduğu ve ki-
tabın filme çekileceğini öğrendiği gün-
den bu yana rolü istediğini belirten Şo-
ray da enderrastlanan, zor bir rolle kar-
şı karşıya olduğunu belirtiyor: ''Bugü-
ne dek çok az rolüm beni bu denli heye-
canlandırnustır. Şu an hay'aömın fiimi
ve hayatunm roKinü bulduğumu düşü-
nüyorum. Yönetmenin banaobtngûve-
ni de üzerime arü bir sommluhık yfik-
Kiyor. Amacnruz,en iyiyi yapmakve bd-
kTdeOscar_"
Ayşe Nü'in kendi gerçek öyküsünü
anlatan 'Kaçıkhk Diploması', birTürk-
Fransız-Macarortak yapımı olarak çe-
kilecek. Film, 1.5 müyonu Eurimages
tarafindan karşılanacak olan 180 mil-
yarlık bütçesiyle Türkiye'de bugüne
dek gerçekleştirüen en yüksek bütçeli
sinema projesi durumunda. Projenin
Türk prodüktörleri Mine Film ve Mag-
num Film.
TOBAV'dan operu
bııle ödüüeri
Kültür Servisi - Cum-
hurbaşkanı Süleyman De-
mirel'in himayesinde TO-
BAV tarafindan gerçek-
leştirilen '1996-97 Sanat
Sezonu tkinci Ankara
Opera Bale Ödülleri' ödül
töreni, bugün 11.00-12.00
saatleri arasında Cumhur-
başkanlığı Köşkü'nde sa-
natçı ve sanatseverlerin
katılımı ile gerçekleştiri-
lecek.
Opera'da Sezonun Ba-
şanlı Şefi Rengim Gök-
men (La Boheme), Sezo-
nun Başanlı Yönetmeni
Murat Göksu (La Bohe-
me), Sezonun Başanlı
Kadın Solisti Sim Tokyü-
rek (Maskeli Balo), Esin
Tahnh (La Boheme), Se-
zonun Başanlı Erkek So-
listı Eralp Krjıcı (Maske-
li Balo), Sezonun Başan-
lı Dekor Tasanmcısı Sa-
vaş Camgöz (La Boheme,
Maskeli Balo), Sezonun
Başanlı Kostüm Tasanm-
cısı Nursun Ünlû (Dudak-
tan Kalbe, Maskeli Balo,
Sihirli Flüt) ve Sezonun
Başanlı Işık Tasanmcısı
Vedat Hızel (Dudaktan
Kalbe, Tosca), Bale'de ise
Sezonun Başanlı Şefi R*-
uf AbduDayev (La Baya-
dere, Üç Silahşörler, Ka-
melyalı Kadın), Sezonun
Başanlı Koreografi ve
Sahneleyeni Andre Pro-
kovsky (Üç Silahşörler).
Sezonun Başanlı Kadın
Dansçısı Arzu Dirin (Ka-
melyalı Kadın, Serenad,
Üç Silahşörler), Sezonun
Başanlı Erkek Dansçısı
Volkan Ersoy (Üç Silah-
şörler. Mevsimler-Sere-
nad Kamelyalı Kadın),
Sezonun Başanlı Dekor
Tasanmcısı Alexander
Vassiliev (La Bayadere,
Üç Silahşörler). Sezonun
Başanlı Kostüm Tasanm-
cısı Mine Erbek (Kamel-
yalı Kadın), Sezonun Ba-
şanlı Işık Tasanmcısı Fu-
at Gök (Mevsimler-Sere-
nad) olarak belirlendi.
Jüri özel ödüllen ise
Opera dalında, bu yıl kay-
bettiğimiz değerli opera
sanatçısı Zehra Yıkhz'a,
Bale dalında da uzun yıl-
lar bale sanatına üstün
hizmetler vermiş olan ba-
le sanatçılan Meriç Sü-
men, Ojtun Turfanda,
Rengin Taş ve Özkan As-
lan'a verildi.
Cumhurbaşkanlığı
Köşkü'nde düzenlenecek
olan törende 1996-97
Opera Bale Ödülleri
sponsor kuruluşu Deniz-
bank'ın özel ödülleri de
verilecek. Özel ödülleri,
Opera dalında Kültür Ba-
kanlığı Devlet Çoksesli
Çocuk Korosu Şefleri
Prof. Dr. Sadettin Ünal ve
Sevim İ nal. Bale dalında
ise Ankara Devlet Opera
ve Balesi Orkestrası ala-
cak..
Genlş Açı'mn Kış '98 sayısı çıktı
• Küitür Servisi - Dört
ay da bir yayımlanan
Geniş Açı, yenilenen
içerik ve tasanmıyla Kış
'98 sayısını çıkardı.
Dergide, fotoğraf1
sanatıyla ilgili konulann
derinlemesine ıncelendıği
yazılardan oluşan
'Dosya' adlı bölüm de
'Sahne Sanatlan ve
Fotoğraf başlığını
taşıyor. Sahne sanatlannı
fotoğraflamanın inceliklerini, aynı zamanda da
zorluklannı anlatan yazılardan oluşan dosyada,
Yaşar Saraçoğlu, Haydar Bülbül ve Gökhan
Yolcu'nun yaru sıra Orhan Cem Çetin ve Erman
Koparan'ın konuyla ilgili düşüncelerini aktardıklan
yazılan ve bu yazılan destekleyen fotoğraflan
bulunuyor. Geniş Açı'mn diğer bölümleri ise Yücel
Tunca'nın lstanbul Saydam Günleri özelinde
fotoğraf dünyasını eleştirdiği 'Eleştirmek
Istiyonım', 'Kış Vakti Kapadokya'. 'Ustalar'
bölümünde Edward Steichen ve Sami Güner'in
fotoğraf hayatlannı anlatan yazılar ve Rumelihisan
Mahallesi'nin zaman içindeki değışimini
fotoğraflarla gözler önüne seren bir inceleme yazısı
yer alıyor.
An Püskünüoğlu'nun yeni
şiir kitabı çıktı
• Kühür Servisi - Şair Ali Püsküllüoğlu'nun toplu
şiirleri 'Babadat' adıyla Arkadaş Yayınevi tarafindan
yayımlandı. Babadat'ta Ali Püsküllüoğlu'nun 1950-
1997 yıllan arasında yazdığı, yaklaşık 50 yıllık bir
şiir toplamı olan 359 şiir var. Kitapta aynca, Ali
Püsküllüoğlu'nun şiirleri ve şiir üzerine yapılmış
konuşmalann yer aldığı bir seçme kaynakça da
veriliyor. Ali Püsküllüoğlu'nun yayımlanmış
kitaplanndan seçilerek bir araya geririlen şiirleri de
'Seçilmiş Şiirleri' adıyla daha önce Yapı Kredi
Yayınlan arasından çıkmıştı.
Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde
Deryafiilü'
• Kültür Servisi - Necatı
Cumalfnın 'DeryaGülü'
adlı oyunu 25 Şubat'tan
itibaren Fatıh Reşat Nuri
Sahnesi'nde
sahnelenecek. Nedret
Denizhan'ın yönettiği
oyunun dekorunu Atıl
Yalkut, kostümünü
Fügen Yazıcı, müziğini
Hakan Elbir'in yaptığı
oyunda Sevinç Erbulak,
Ersan Uysal ve Burak
Davutoğlu rol alıyor. Oyun, çocuk yaşta
kendisinden çok büyük, hatta babasından bile büyük
bir adama verilen Meryem'ın aşk. nefret, özgürlük
duygulan arasında gidiş - gelişinin öyküsünü
anlatıyor.
Kocaeli Bölge Tıyatrosu
turneye çıktı
• KOCAELİ (AA) - Kocaeli Bölge Tiyatrosu; >
Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki çeşitli I
illeri kapsayan turneye çıktı. Kocaeli Bölge '
Tiyatrosu; Bursa, Çanakkale. Balıkesir. Kütahya, !
Afyon, Isparta, Aydın, Burdur, Denizli. Muğla,
Antalya ve Mersin'de 'Hakkâri'de Bir Mevsim' adlı
oyunu sahneleyecek. KBT'nin 11. Anadolu
Turnesi, 3 Nisan tarihine dek sürecek. Grup, 14
Nisan'dan itibaren de Güneydogu ve
Doğu Anadolu bölgelerini kapsayan turneyi
gerçekleştirecek.
Fujlta Piyanokı Üçlüsü
Antalya'ya gelecek
• ANTALYA (AA) - Fujita Pıyanolu Üçlüsü'nün
Türkiye'de vereceği ikı konserden biri Antalya
Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Yann
Antalya'ya gelecek olan grup. AKM Aspendos
Salonu'nda klasik müzik dinletisi sunacak. Megemi
Fujita (piyano), Arisa Fujita (keman) ve Honoka
Fujita (viyolonsel) kardeşlerden kurulu Fujita
Piyanolu Üçlüsü; Martinu, Brahms ve
Çaykovski'den yapıtlar seslendirecek.