23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 1998 PA2ARTESİ HABERLER RP'yi kapatan gerekçelî karar Resmi Cazete'de yayımlandı Karar. bir laiklikdersi• Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli karannda üniversitelerde başörtüsü serbestisi getirilmesine karşı çıkılarak, "Dinsel nedenlere dayanılarak başörtüsü ve türbanla boyutı ve saçlann örtülmesine resmi daire ve üniversitelerde serbestlik tanınması, bir tür yönlendirme ve bir anlamda zorlamadır" denildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Anaya- sa Mahkemesi, RP'nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli kararda, laikliğin tarumını yapa- rak. "laiküğin. ulusal egemenliğe. demokra- sye, özgürtüğe ve bilime dayanan siyasal. sos- yal ve kûltürelyaşamın çağdaş düzenleyicisr olduğunu vurguladı. RP'nin hak ve özgürlük- leri şeriat düzenini getirmek için araç olarak kullanmaya çalıştığı da kaydedilen kararda, "Demokrasi,şeriat düzeninin karşjndır. Çağ- daş^ığın göstergesi olan buflke^TürkiyeCum- huriyeti'nde ümmetten ulusa geçmenindeiti- d gücü obnuştur" denildi. Anayasa Mahkemesi'nin RP'nin kapatıl- masına ilişkin gerekçeli karan, Resmi Gaze- te'nin dünkü 23266 sayüı nüshasmda yayım- landı. Karar, 31. sayfadan başlayarak karşı oylar dahil 348. sayfada son buldu. Yüksek Mahkeme'nin gerekçeli karannın 239. say- fasına kadar Yargıtay Cumhurivet Başsavcı- hğı'nın iddianamesi, RP'nin ön savunması. Başsavcılığın esas hakkındaki mütalaası. RP SPY'de iptal 'Kaldmlan 163'ünyeri dolmadı' ANKARA (Cumhuriwt Bürosu)- Anayasa Mahkemesi. RP'yi kapatır- ken Sıyasi PartilerYasası'nın (SPY)," " Demokratik, milli ve laik devlet dü- zeni iie Atatürk ilke ve inkılaplannın konınması hakkındaki bükümtere aykın faaliyetlerin mihrakı halinege- len siyasi partilerin kapatılmasTnı düzenleyen 103. maddesinin 2. fık- rasmı iptal etti. Yûksek Mahkeme, Türk Ceza Yasası'nın (TCY) kaldı- nlan 141, 142, ve 163. maddelefi- nın. Siyasi Partiler Yasası'nda yer alan "ceza hiikûmkTİ" ile dolduru- lamayacağı kanısma vardı. Yüksek Mahkeme. RP'nin kapa- tılmasına ilişkin davada, konuyu "Si- yasi paıü kapanlması davasına ba- kan mahkeme sıfabyla" SPY'nin 103. maddesinin 2. nkrasının anaya- saya aykın olduğu gerekçesiyle in- celedi. Yerel mahkemeden gelen bir hiraz gibi hükmü inceleyen Yüksek Mahkeme, düzenlemeyi Anaya- sa'nın 69. maddesinde açıklanan "Siyasi partilerin uyacaklan esas- to-"a aykın buldu. Mahkeme 9 O- cak'ta verdiği kararda, 103. madde- nin 2. fikrasmayoUarnadabulunulan 101. maddenin "d" bendinin uygu- lanmasında, siyasi parti üyelerinin eylemlerinden kimilerine yaptırım öngören TCY'nin kaldmlan 141., 142. ve 163. maddelerinin Terörle Mücadde Yasası ile yürürlükten kal- dınldığı anımsatıldı. Kararda, bu ne- denle siyasi parti üyelerinin SPY'nin 103. maddesinin 1. fıkrasında belir- lenen yasaklara aykın eylemkrinin, TCY'de suç olmaktan çıkanldıği kaydedilerek "Böylece, partinin ya- sak eytemlerin işlendiği bir mihrak haline geldiğinin saptanmasında, maddenin 2. fıkrasmın uygulama olanağı kalmamışnr" denildi. RP'nin kapatılması davasında, da- valı savunmalannda "hüküm giy- me" koşulunun Siyasi Partiler Yasa- sı'nın 117. maddesine göre gerçek- leşebileceği ve bu bağlamda 103. maddenin 2. fikrasınm uygulanabi- ieceğinin ileri sürüldüğü belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi: "Yasanın 117. maddesinde, 'Bu kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fıilleri işleyenler, fıil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde altı aydan az oîmamak üzere hapis cezası ile cezalandınhrlar' denil- mektedir. Yasanın. ceza hükümleri başhğı altında yer alan diğer madde- lerinde. suç savılan eylemler. durak- samaya yer vermeyecek biçimde acıkça belirlendiği halde, 117. mad- de aynı açıkhğı taşunamaktadır." Yasada düzenlenen yasak eylem- lerin doğalan uyannca ancak siyasi partiler ve üyelerince işlenebilece- ğine işaret edilen kararda, bunlann kişiler yönünden uygulanabilmeleri- nin özeüikle hürriyeti bağlayıcı ce- za ve yaptınma bağlanabilmeleri için TCY'nin genel ilkelerine göre yasa ile belirlenmesi gerektiği vur- gulandı. Kararda, 117. maddenin ne zaman ve nasıl uygulanacağınm beiirlen- mesinin önemine dikkat çekilirken, sonuçta 117. maddenin, 103. madde- nin 2. fikrası ile göndermede bulu- nulan 101. maddenin "d" bendinde- ki "hükûm gjyme" koşuiunun ger- çekleştirilmesini sağlayacak nitelik- te olmadığı ve TCY'nin kaldınian 141., 142. ve 163. maddelerinin kal- dınlması ile yürüriükten doğan boş- luğu dolduramayacağı karasma va- nldığı anlatıldı. Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın sözlü savunması ve Başsavcı Vural Savaş'ın sözlü açıklamalanna yer verildi. Gerekçeli karar- da, 239. sayfadan 248. sayfaya kadar da Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı'nın ve davalı siyasi partinin iddianame ve savunmalann- da dayanılanve ilgili görülen Anayasa ve Si- yasi Partiler Yasası'nın kurallan sıralandı. Kararda. siyasi partilerin. demokratik si- yasi yaşamın vazgeçilmez öğeleri olmalan. de\ let örgütü ve kamu hizmetleriyle yoğun ilişki içinde bulunmalannın onlann her iste- diklerini yapabilecekleri anlamınagelmeye- ceginin aln çızildi. Türk devrimi laiMikle anlam kazandt' Laikliğin ulusal egemenliğe, demokrasi- ye, özgürlüge ve bilime dayanan siyasal, sos- yal ve kûltürel yaşamın çağdaş düzenleyici- si olduğu vurgulanan kararda, şunlar kayde- dildi: "Bireye kişilik%-eözgür düşünceoianakla- nnı verea bu v'Oİla sivaset-din \e inanç ayn- mını gerekli kılarak din v« vicdan özgürlüğü- nü sağlavan ilkedir. Dinsel düşünce ve değer- lendirmekrin geçerü olduğu dinc davalı top- lumlarda sivasal örgütknme \e düzenkme- ler dinsel niteliklidir. Laik düzendeysedin,si- yasallaşmadan kurtanlır. yönetim aracı ol- maktan çıkanhr, gerçek sa>gın yerinde tutu- larak kişilerin vicdanlanna bırakılır. Diinva isjerinin laik hukukla. din işlerinin de kendi kurallam la vıirütülmesi.çağdaş demokrasi- lerin dayandığı temdterden biridir. Kamusal düzenkmelerin, dini kurallara göre \apilma- sı düşünülemez. Düzenlemeterin kav nağı.di- ni kurallar olamaz." Türkiye'de laıklik ilkesinin uygulanması- nın. kımi Batılı ülkelerdeki laiklik uygulama- lanndan farklı olduğu, her ülkenin özellikle- nnin laiklik anlayışına dayansıyarak değişik nitelikler ve uygulamalan ortaya çıkarması- nın doğal olduğu belirtilen kararda, klasik anlamda dinle deviet işlerinin binbirinden ay- nlması şeklindeki tanımına karşın, Islam ve Hıristıyan dinlerinin özelliklerindekı aynlık- largereği. Türkiye'de ve Batı ülkelerinde olu- şan durumlar ve ortaya çıkan sonuçlann da ayn olduğu ifade edildi. Laikliğin salt felse- fı bir kavram olmadığı, uygulandığı ülkenin dinsel, sosyal ve siyasal İcoşullanndan etki- lendiği, tarihsel gelişimının farklılığı nede- niyle Türkiye için özellik taşıdığı belirtilen kararda. ilkenin anayasa tarafindan benimse- nip korunduğuna dikkat çekildi. Anayasa Mahkemesi'nin daha önce Mil- li Nizam Partisi ve Huzur Partisi'nin kapa- tılmasına ilişkin karthyla baa kanunlann ip- tali istemiyle açılan davalarda, laikliğin hu- kuksal, sosyal, siyasal tanımlann yanında ulusal değerinin geniş biçimde belirtildiği ve özenle korunması gereken anayasal ilke ni- teliğinin vurgulandığı dakararda kaydedildi. Kararda, laik bir toplumda, bireyin istedi- ği dine ve inanca sahip olmasının, yasa ko- yucunun her türlü etkisinin dışında olduğu, devleu'n dinlerden birini tercih fikri ayn dın- lere bağlı yurttaşlann yasa önünde eşitliğine de aykın düşeceği anımsatıluken, "Laik ül- kelerdegerçek vicdan özgürlüğünden sözedi- lebOmesi delaikliğin bu ozgüriüğün degihcn- cesi oiduğunu göstermektedir" denildi. Laikliğin çağdaşlığın göstergesi olduğu- nun altı çızılen kararda, "Bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti'nde ümmetten ulusa geçmenin deitia gücü obnuştur" görüşüne yer verildi. Laikliğin kabulüyle iç banşın sağlandığı vur- gulanan kararda, "Türk devrimi laikfikk an- lamkazanmışör. Anay^sada dabuilkenin de- ğtstirilemev'eceği öngönibnüştür. Laiklik. dev- letetkinliklerinde dinin, bilimin yerinegeçme- siniönleyerek çağdaşlaşmayı hıkandırmısnr. Laiklik din ve deviet işjeri aynbğı biçjmkıde daralulamaz" denildi. Laiklik yasam felsefesi Kararda, devlete dinsel konularda denetım ve gözetim hakkı tanınması, din ve vicdan öz- gürlüğünün demokratik toplum düzeninin gereklerine aykın bir smırlama savılamaya- cağı da vurgulandı. Deviet- din özdeşliğinın yol açtığı zararlann laiklikle önlendiği, çağ- daş uygarlık yolunun laiklik ilkesiyle açıldı- ğının belirtildiği Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli karannda, laiklik tespiti şu değer- lendirmeyle tamamlandı: "Demokrasiye geçişin de aracı olan laîkük. Türkiye'nin yaşam felsefesidir. Laik devlette kutsal din duygulan. politikava, dünya işieri- ne, hukuksal düzenkinelere kesinlikle kanş- ünlamaz. Bu tür düzenlemeler, dinsel gerek- ler ve düşüncelerie değU, biümsel verilerden yararlanılarakkişive toplum gerekanimieri- negörej'apılıı;'' Kararda, RP Genel Başkanı NecmettinEr- bakan'ın "türban" ve Meclis grup toplantı- lannda yapbğı konuşmalar ile Başbakanlık'ta verdiği yemek "laikBğeavian" bulunarak ka- patma gerekçeleri arasında sayıldı. Kararda, Erbakan'ın TBMM Grubu'ndaki konuşma- sında "Adfl düzenle anlablmak istenenin,di- nikurallara dayalı devietdüzeni" olduğu vw- gulandı. Kararda, Basbakanlık Konutu'nda tarikat liderlerine verilen yemek konusunda da "Parti genel başkantağı yanında başbakan olankimsenin.TürkheCumhuriyeti'ran ku- ruluşundan sonra laiklik ilkesinin gerçekleş- tirümesine yöneHkanavasanm 174.maddesin- de savılan devıim vasalanna aykın kıv afetler içindeki kişileri. Basbakanlık Konutu'na da- vet ederek bunlann deviet katında kabul gö- ren kişiler olduğu görüntüsünü vermesi. laik düzenin reddi anlanuna gelmektedir" görü- şüne yer venldi. Oyiçinhalkkışkırtıldı' Iddıanamede. Erbakan ve partinin tüm yö- neticilerinin. "oygetirdiği'' gerekçesiyle "ba- şörtüsü ile öğrenim görme ve çalışmayı ana- yasa] bir hak olarak" iddıa ederek "tıalkı laş- kninklan,ev1emlerdÜ2enkdflderi'' ifade edı- Mahkeme, laikliğin anlamına açıklık getirdi J aiklik, ulusal egemenliğe, demokrasiye, özgürlüge ve bilime dayanan, L J siyasal, sosyal ve kûltürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. # Kamusal düzenlemelerin, dini kurallara göre yapılması düşünülemez, düzenlemelerin kaynağı dini kurallar olamaz. 9 Laik ülkelerde, gerçek vicdan özgürlüğünden söz edilebilmesi de laikliğin bu özgürlüğün de güvencesi olduğunu göstermektedir. # Demokrasi, şeriat düzeninin karşıudır. Çağdaşlığın göstergesi olan bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti 'nde ümmetten ulusa geçmenin de itici gücü olmuştur. # Laik devlette. kutsal din duygulan politikaya, dünya işlerine, kutsal düzenlemelere kesinlikle kanştınlamaz. # Türk devrimi, laiklikle anlam kazanmıştır. Sacit Adalı, karşı oy gerekçesinde deviet tanımını tartışmaya açtı i RP y mnkapatdması yıtsalam aykındır' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP'nin kapatılmasına muhalif kalan üyelerden Haşün Kıhç, karşı oy gerek- çesinde ağırlıkh olarak milletvekille- rinin kürsü ve yasama dokunulmazhk- lannın üzerinde durdu. Sacit Adalı ise felsefe ve hukuk literatüründen alınü- laryaphğı gerekçesinde, devletin tanı- mını tartışmaya açtı. Üyelerden Haşim Kıhç karşı oy ya- zısında, Avrupa tnsan Haklan Sözleş- mesi ile AHKM'nin bazı kararlannı ammsattı. Kıhç, Anayasa Mahkeme- si'nin usul yönünden davayı sonuçlan- dırma biçimini değerlendirirken SPY'deki odak olma kavramını düzen- leyen 103. maddesine dikkat çekti. T- CY'nin laikh'ğe aykın eylemlerin yap- tınmını olüşturan 163. maddenin kal- dınlmış olması nedeniyle "hüküm giy- me koşulunun* asla gerçekleşmeyece- ğini kaydeden Kıhç, heyetin 103. mad- deyi iptal etmesiyle ortaya çıkan so- nuçlan şöyle değerlendirdi: - Üyelerin parti yasaklanna aykın fülleri tespit edilirken dosya üzerin- den inceleme yapıldı. Bu nedenle sa- vunmalar alınmadı. - Parti yasaklanna aykın davrandı- ğı öne sürülen milletvekillerinin do- kunulmazlıklan kaldınlmadan suçiu- luklan tespit edildi. - Başsavcmm ihraç istemi üzerine üyelerin fıillerinin parti kapatılmasına neden olabileceğinden haberdar olan parti, bu uyandan mahrum kalmıştiT. -103. maddenin iptali tarihinden ön- ceki tüm eylemler anayasanın 37. maddesinde öngörülen "kanuni hâkim güvencesine" aykın olarak Anayasa Mahkemesi'nce yargılanmıştır. -103. maddenin iptal karan Resmi Gazete'de yayımlanmadan geriye doğ- ru yürütülmüştür. Kıhç, esasa ilişkin itırazlannı da şöyle sıraladı: Erbakan'ın fSHeri: Erbakan'ın Cin- doruk başkanhğında TBMM'de siya- si parti liderleriyle anayasa değişikli- ği konusunda yaptığı konuşmayla 13 Nisan 1994'te TBMM parti grubunda yaptğı konuşma. Her iki konuşmanın öncelikle anayasanın 83. maddesinde öngörülen yasama sorumsuzluğu yö- nünden incelenmesi gerekir. Anayasa kuralı gayet açıktır. Sorumsuzluk, TB- MM Genel Kurulu ile komisyon ve parti gruplannda yapılan çalışmalan da kapsar, ancak sorum, anayasada be- lirtilen "sonmısuzluk'' konusunun sı- nınnın ve kapsamının ne olacağından kaynaklanmaktadır. Anayasal güvcn- ce esasen milletvekilinin temsil ettiği milli iradeyle getirilmiş olan bir imti- yazdır. Hangi anlamda olursa olsun, yaptınmlar milletvekilini değil, temsil ettiği milli iradenin cezalandmbnası anlamını taşır. Başörtüsü: Üniversitelerde kanun- lara aykın olmayan kıyafetlerin giyi- lebileceğini savunan bir siyasi parti- nin, bu fıili, söz konusu yasayı çıkara- rak ünivereitelerdeki başörtüsü soru- nunu çözen diğer siyasal partilerin fi- illerinden daha ağır bir suç olarak ni- telendirilmez. Kazan'ınzi>areti:Otarihte suçlulu- ğu sabit olmamış bir tutuklunun ziya- ret edilmesi, bir partinin kapatılması- na neden olacak ağırhkta görülemez. Ahmet Tekdal'ın konuşması: Doku- nulmazlığinın kaldınlmasına ilişkin karşı çıkışlann yanı sıra, "hak sistenü- nintesisedilmesi" sözcüİderini yorum- lamak suret^le şeriat düzenini iste- mek anlamını çıkarmak ceza hukuku ilkeleriyle de bağdaşmaz. Karatepe'nin konuşması: Partinin laiklik ilkesine aykın fiilerin odağı ol- masına TCK'nin 312. maddesi daya- nak olamaz. tftar düzenlemesi: Bu tasarruf nede- niyle hükümet üyelerinden yalnız ba- şma birisinin ya da bir kısmının so- rumluluğu söz konusu olamaz. Erbakan'ın Kanal 7 konuşması: Bu konuşmaya ilişkin belge ve vıdeo ka- setleri, davanın açılmasından sonra gönderildi. CML'K'a açıkça aykınlık. söz konusu. Adalı karşı oy yazısında uluslarara- sı felsefe ve hukuk literatüründen alın- tılar yaptı. örnekler verdi. RP'nin ka- patılmasına "usul yannşlan.odakohna kavramı. suç isnat edilen yetkililerin durumlan, ola>1ar, değerkndirm*'' başlıklanyla değerlendirmeler yapan Adalı, Alman hukukunun "odak ot- ma" kavTamım nasıl yorumladığmı anlattı. Adalı. karşı oy gerekçesinin sonuç bölümünde; yaşanılan dünyada farklı- lık ve çeşitliliğin süreceği. çatışma ve çekişmenin eksik olmay3cağı ve "bii- yük bahğm, küçük balıgı daima yuta- cağınuı inkâr editemez bir gerçek" ol- duğunu savunurken "Ama bütün bun- lara rağmen, degişme \e geUşmenin sonsuza kadar durmayacağı da başka birgerçektir"dedi. Adalı, devletin taraf olmaktan çıka- nlarak, planlayan. koordinasyon ku- ran, denetleyen, hukukun üstünlüğü anlayışını pekiştiren, bayındırlık, gü- venlik. hariciye işlerini en iyi şekilde yapan bir üst örgütlenme konumunda olması gerektiğini belirterek "BeUd devletin tanımı bile degişnwlidir. Kim- se deviet değüdir vvya tam tersine her- kes de\ lettir; çünkü herkes bir kişmin hizmetmdedir" görüşünü dile getirdi. Samia Akbulut, dönemin Adalet Bakanı Kazan'ın Yıldız'ı ziyaretini özel otosuyla gerçekleştirdiğini belir- terek, TCK'nin 312/2. maddesindeki suçtan tutuklu bulunan bir kişiyi âya- ret eylemiyle anayasanın 68. maddesi- nin laik cumhuriyet ilkelerine aykın- lık eylemi arasmda doğrudan bir illi- yet bağı olmadığı görüşünü bildirdi. len kararda, Yargıtay Cumhuriyet Bassavcı- sı'nın daha sonradan gönderdiği belgelerde Erbakan'a atfen belirtilen konuşmalardan alıntılar yapıldı. Kamusal kuruluşlarda ve öğretim kurum- lannda, başörtüsü ve onunla birlikte kullanı- lan belli biçimdeki giysilerin, bir ayncalık- tan öte ayınm aracı niteliğinde olduğu ifade edilen gerekçeli kararda. "Dinsel kaynaklı düzenlemeleriegirişimler,anayasa karşısında gecertiolamazvebu tür eylemler Anayasa "da- ki laiklik ilkesine aykınlık oluşturur* denil- di. Kararda, Anayasa Mahkemesi ve Danış- tay'ın konuyla ilgili verdiği kararlara değini- lerek, bu kararlarm siyasi partileri bağlayıcı- lığı da vurgulandı. Kararda, bu konuda şun- lar kaydedildi: "Buna karsm, davalı Parti Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile kimi parti yetkifileri- nin mahkeme kararlannı etkisiz hale getir- mekiçin resmidaireve ünrversitelerdetürban kuUanmayı teşvikeden. laiklik ve hukuk dev- letiilkelerineavkınkonuşmalaryapüklan an- laşümıştır. PartiGenel Başkanı Necmettin Er- bakan'ın laiklik ilkesine ilişkin Anayasa ve yasakurallanileAnayasa Mahkemesikarar- İannı gözardı ederek, resmi daire ve üniver- sitelerde türban ve başörtüsü kuUanmayı teş- vik eden konuşmalan. laik düzen karşıtian için bir mesaj oluşturmuştur. Nitekim. ülke- nin çeşrüi yerkrindeki üniversiteierde ve ca- miönierindekamu düzenininbozulmasınav- ol açan birçok eylem yapılrruşnr." Kararda. Erbakan'ın, "herkese. inancına göredüediği hukuku seçme hakkı v«rileceği'n yönünde konuşmalar yaptığı da belirtilerek, hukuku inançlara göre ayırmanın. vatandaş- lann birbirlenyle hukuksal bağlantılar kur- malannı ve ilişkılerini geliştirmelerini zorlaş- tıracağı kaydedildi. Kararda, şöyle dendi: "İnanç farklılıklanna dayanandeğişikhu- kuklann uygulanması sosyal gelişmeyi önle- yeceği gibL ulusal bütünlüğü de bozar. Birey- krin inançlan nedeniyie farkh hukuka bağh olmalanna yı>l açacak.çokhukukluluğun di- ni aynmcılığa neden olacagLakıl veçağdaş bi- lime dayalı laik düzeni sarsacağı açıkür* Gerekçeli kararda, Erbakan'ın, 13 Nisan 1994'te. partisınm Meclis Grubutoplantısın- da yaptığı ve "Şimdi ikinci bir önemli nokta, Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen ku- rulacak. sorun ne? Geçiş dönemi sert mi ola- cak. yumuşak mı olacak, kansız mı olacak-. Geçişdönemiyumuşakmıolacak,sertmiola- cak, tatlı mı olacak. kanlı mı olacak, 60 mit- yonbuna kararverecek" ifadesini içeren ko- nuşması da kapatma nedenlen arasında sa- yıldı. Kararda. Erbakan'ın Sıvas-Cermik'teyap- tığı konuşma ise konusrnarun yapıldığına da- ir kanıt gösterilmediği gerekçesiyle kapatma nedeni sayılmadı. Kararda. iddianamede. Basbakanlık"ta "bazt tarikat ikkrlerine verilen iftar yemcği- nin" kapatma gerekçeleri arasında sayıldığı anımsatılarak şöyle denildi: "Başbakan tarafindan vçrildiği anlaşuan iftar yemeği davetine dini ghsilerle kanlanla- ruı bir kısmının tarikat liderteri olarak tarn- nan kişiler olduğu. konuya ilişkin videobant- tan anlaşıbnıştır. tktidarparnsininGenel Baş- kanı sıfaünı taşıyan birkimsenin. laiklik kar- şrü söz ve eyiemlerden kaçınmada daha dik- katli ve özenli olması gerekir. Parti genel baş- kanhğıyanındaBaşbakanotankimsenin Tür- kiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra laiklik ilkesinin gerçekleştirilmesine yönelik anayasanın 174. maddesinde sayüan devrim yasalanna aytan kryafeüer içindeki kişileri Basbakanlık Konutu'na davet ederekbunla- nn deviet katında kabul gören kişiler olduğu görüntüsünü vermesi laik düzenin reddi an- lamınagelmektedir. PartiGenel Başkanı'nın, partilerin dini görüntü ve anlayışa laik deviet düzenini olüşturan kurallardan daha üstün bir yer verdiğini gösteren, açıkça siyasi çıkar ve nüfüz sağlamay a yöneük olduğu anlaşılan bu davTanışuun laiklik ilkesine ay kınlık oluş- turduğunda duraksamaya yer yokrur." Yılmaz, korku yarattı' Gerekçeli kararda, Rize Milletvekili Şev- kiY*maz'm "cjhat" çağnsındabulunduğu ve şeriat düzenini savunduğunun anlaşıldığı be- lirtildi. Yılmaz'ın cihat çağnsmın. laik dü- zenden yana olan vatandaşlar üzerinde kay- gı ve korku yaratan nitelikte olduğunun açık olduğu belirtilen gerekçeli kararda. "Şeriat kurallannı egemen kılmaya yönelik bu dav- ranışlann laikliğe aylanhk ohışturduğu kuş- kusuzdur" denildi. Davalı partinin, Şevki Yılmaz hakkında kapatma davasından önce herhangi bir soruş- turma açtırmadığı kaydedilen gerekçeli ka- rarda, şöyle denildi: "Parti,bu konuşmalann benimsenmediği- ni belirten bir açıklama da yapmamışOr. Bu dunım. Şev ki Yıhnaz tarafindan söylenen sözlerin davab parti tarafindan da kabuDenü- diğini göstermektedir. AyTica, kapatma dava- sı açıklıktan bir ay sonra partiden ihraç ka- ran alınması da kapatmadavasından kurtul- maya yönelik bir girişim olarak değerlendi- rflmiştir. Atatürk ilkderi ve laiklik karşıö söz veeylemleri herkesçe bilinmesine karşın Şev- ki Yıhnaz'ın önce Rize Beiediyt Başkanlığı için aday gösterumesi. Beiediye Başkanı o)- duktan sonrada milletvekili seçümesinin sağ- lanması.davab Refah Partisi'ncebu kisinin la- iklik karşıtı söy lem ve eytemlerinin beninv sendiğinin açık kanıüdır." Video bantlann delil olamayacağına iliş- kin RP'nin iddialannı da inceleyen Yüksek Mahkeme, öğretide ve uygulamada doğrulu- ğü hCT zaman kontrol edilebilen video bant- lann, yasadışı yollarla elde edilmediği süre- ce yargıda kanıt olarak kabul edilebileceği vurgulandı. Gerekçeli karannda. Ankara milletvekil- leri Hasan Hüseyin Ceylan'ın çeşitli tarihler- deki, Ahmet fekdalın ise 1993 yılında Hac'da yaptığı konuşmalara geniş yer veri- lerek bu eylemler partinin kapatma kanıtlan arasında sayıldı. Partinin Ceylan'ı milletve- kili olarak seçtirmesi de eylemlerin parti yö- netimincebenimsendiğuün açık kanıö olarak değerlendirildi. Kazan'ın ziyareti özel anlam taşıyof Kazan'ın cezaevinde bulunan Bekir Yıl- dız'ı ziyareti değerlendirilirken, Adalet Ba- kanı'nın görev ve yetkileri irdelendi. Ka- zan'm ziyaretinin özelbir anlam taşıdığı kay- dedilen kararda. "Adalet Bakam. htçbir hü- kümlü vetunıkluya diğerlerinden daha uzak vçya daha \akın olamayacağı gibi, bu anlav> şa neden olacak bir uygulama içinde de bu- lunamaz. Hükûmlülerden veya tutuklular- dan birinin Adalet Bakanı tarafindan kural ve gelenek dışı ziyaret edilmesi. onun hukuk dışı eylemlerinin benimsendiği ve onaylandı- ğı anlamına geür" dendi. Kararda, Kazan'ın ziyaretinin Yıldız'ın eyleminin parti tarafin- dan benimsendiği anlamına geldiği değer- lendirmesi de yapıldı. 'Şeriat düzenini getirmeye uğ- raştıiar Anayasa Mahkemesi, RPGenel Başkanı, Genel Başkan yardımcılan ilekimi milletve- killerinin, laiklik karşıtı beyan ve davranış- lanyla demokratik hak ve özgürlükleri, de- mokrasiyi ortadan kaldıracak şeriat düzeni- ni getirmek için araç olarak kullandıklannı vurguladı. Gerekçeli karann. "genel değer- lendirme" bölümünde, RP'lilerin demokra- tik hak ve özgürlükleri demokrasiyi ortadan kaldıracak olan şeriat düzenini getirmek için araç olarak kullandıklan saptamasının altı çi- zilirken, bu eylemin insan haklan sözleşme- sinin korumasına alınamayacağı vurgulan- dı. Kapatma karannın sonuçlan Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kara- nnda, siyasi partinin kapatılmasına ilişkin karann, partinin kuruculan dahil. üyeleriyle partili millen ekilleri yönünden farkjı sonuç- lar meydana getirdiğine dikkat çekildi. Ana- yasaMahkemesi'ningerekçeli karannda,bu milletvekillerinin yapılacak bir seçimde ba- ğımsız olarak milletvekili adayı olup olma- yacaği konusunda herhangi bir açıklık geti- rilmedi. Kararda, RP'nin tüm mallannm SPY ge- reğince Hazine'ye geçmesine ve 1 trilyon 236 milyar lira deviet yardımının RP'ye ödenmemesine ilişkin tedbir karannın, ge- rekçeli karann Resmi Gazete'de yayımlan- masına kadar devamına ilişkin kararlann da oybırliği ile alındığı kaydedildi. Karar örne- ğinin, gereğinin yerine getirilmesi için TB- MM Başkanlığı "na, Başbakanlık'a ve Yargı- tay Cumhuriyet Başsav cılığı'na göndenlme- sine de oybırliği ile karar venldiği belirtildi. BİZ BİZE. ERDAL ATABEK Kim Suçlu' Televizyonlarda görüntüler. ölenler, yaralanan- lar. Cenaze törenleri. Ağlayanlar, çırpınanlar, dö- vünenler. Her gün değişik nedenle aynı görüntü- lerin yinelenmesi. Nedir bunlar? • Adam bütün parasını kumarda kaybetmiş. Üzüntü, şaşkınlık, kararsızlık içinde gidip geliyor. Sonra kumarhanenin önüne gelip silahını çıkanyor, kafasına dayıyor. Bir süre öyle durarak çevresine bakıyor. Belki de "Işte halimi görün, bütün para- mı kaybettim, şimdi de kendimi öldüreceğim" de- mek istiyor. Bir an, tetiği çekiyor ve oraya yığılıyor. Aile yakınları üzüntü içinde. Bu ölümün nedeni olarak kumarhaneler görülüyor. • Genç bir erkek, Boğaz Köprüsü'nden atlamak üzere. Yaslanmış ama atlamıyor. Çevresini saran- lara "istediği kızı vermedikleri için kendini ataca- ğını" söylüyor. Kızın oraya gelmesini istiyor. Hay- di bir telaşla isteyip de verilmeyen genç kız aranı- yor. Bulunan kız oraya getiriliyor. Kızın verileceği sözü veriliyor. Genç adam atlamaktan vazgeçiyor. • Adam içki içiyor. Çevresine sataşmaya, kav- ga çıkarmaya başlıyor. Çıkan kavgada üstler baş- lar yırtılıyor, dudaklar patlıyor. Nedene gelince, adamın işinde sıkıntıları olduğu, bu yüzden içki iç- tiği, bunalımından bunları yaptığı anlaşılıyor. Bu televizyon görüntülerinden çıkan sonuçlar şunlardır: • Kumarhaneler kötüdür, aileleri yıkar, insanla- rın ölümüne yol açar. • Bir genç erkek bir kızı isterse vermek gerekir. Yoksa zavallı genç canına kıymaya kalkar. • içki içmek kötüdür. Işi bozuk giden içki de içerse olay çıkarır. Bunalıma girer, ne yaptığını bi- lemez. Şimdi, bu sonuçlann hiçbirisinde "kişisel so- rumluluk" yoktur. Olayların böylesunuluşu, bir an- lamda kişileri yaşadıklarından sorumlu tutmadığı için başka sorumlular bulmaktadır. Bu sorumlu- lar da "kumarhaneler", "istediği kızın verilmeme- si", "işin bozuk gitmesi", "içki içmek" olmaktadır. Eğer böyle sorunların yaşanmaması isteniyorsa kumarhanelerin kapatılması, istenen kızların veril- mesi, işlerin hiç bozuk gitmemesi, içkinin yasak edilmesi gerekli olmaktadır. Buna karşın şu çözümlemeler hiçbir program- da gündeme gelmemektedir: • İnsan kumar oynamamalıdır. Oynarsa sınıria- nnı bilmelidir. Kendini kontrol edemiyorsa hasta- lıklı bir durum var demektir, gidip çare aramahdır. Sonuçta, kumar oynayıp da bütün parasını kay- bediyorsa "kendisi sorumludur". Burada "kişisel sorumluluk" vardır ve bu olay herkese "kişiselso- rvmluluğunu" öğretmelidir. Kumar elbette kötüdür ama oynayanlar olmazsa kumarhaneler de olmaz. • Her isteyene istediği kız verilmez. Bizde kim- se kendini ölçmediği için, tek yanlı sever, kızın ha- beri olmadan âşık olur, sonra da hak iddia eder. Kimsenin böyle tek yanlı hakkı yoktur. Aynca, is- tediği kızın ailesi uygun görmemişse haklı neden- leri deolabilir. Işi olmayana, eğitimini bitirmeyene, babasının parasına güvenen insanlara önce işi ol- masını, eğitimini bitirmesini vb. söylerler. Bu da çok doğru olabilir. Böyle köprü parmaklıklarına dayanıp da tehditle kız istemenin haklı bir yanı yoktur. • Insanın işleri bozulabilir. Yapılacak şey, oturup "Işlerim neden bozuldu?" diye düşünmektir. "Iş- lerimin bozulmasında benim hangiyanlışlanm var- dı?" diye sormaktır. Öyle, işlerinin bozulmasına canı sıkılıp da kafayı çekip sağa sola sataşmanın da haklı bir yanı yoktur. Burada da "kişisel sonım- luluk" belirtilmelidir. Şimdi insanlarımıza televizyon ekranlarından "kişisel sorumluluklan örten" yorumlaria neden- leri objektif olarak ortaya koymayan yayınlar ya- parsanız, insanlar doğru davranışlan anlayamaz- iar, olaylar da yanlış mesajlarla verilmiş olur. Böylece, zaten kaderci olan bir topluma, "Za- vallının kaderi kötüymüş", "Talihi olsaydı böyle mi olurdu?" dedirtip duygu sömürüsü yaparsınız a- ma bilinçlendirme işlevinden sıfır not alırsınız. Hiç unutulmasın, herkes yaptıklanndan sorum- ludur ve başına gelenlerde "kişisel sorumluluk" payları vardır. Bunu gözardı edip de kendi dışın- da bahaneler aramak belki rahatlatıcı bir etki ya- par ama daha büyük yanlışlann sürüp gitmesine yol açar. Bu yanlışların sürüp gitmesinde televiz- yon programlannın da payı tartışılmalıdır. Seçim kosuluyla hükümet Gölhan: CHP'ye resmi teklif yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -DYP Genel Başkan Yardımcısv Mehmet Gölhan. CHP'ye resmi olarak seçim kosuluyla hükümet kurma önerisi yapılmadığını belirterek "Bunun için bazı şeylerin olgunlaşması gerekir" dedi. Gölhan, partinin yetkili kurullanndan geri dönüş vizesi çıkmastnın en çok kararsızlar üzerinde etkili olacağını savundu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Gölhan, ABD'nin Irak'ı vurması durumunda Körfez'in cehenneme çevrileceğini ve yüz binlerce insanın ölümüne neden olacağını söyledi. Gölhan. diplomasinin zafer kazanmasından yana olduklannı belirterek "Yoksa ağır fatura Irak'a çıkacak, belki Saddam yönetimi sona erecek. En önemlisi ise Türkiye ve Körfez ülkelerinin de etkilenmesi" dedi. Gölhan, eski Istihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı'nın tutuklanmasını nasıl değerlendirdi klerine ilişkin soruya, "En büyük suç Başbakan Mesut Yılmaz'da, deviet sırlan sokağa dökülmez. Deviet adamhgı ketumiyet ve dddiyet ister" yanıtını verdi. Gölhan, DYP grubunda tartışmalara neden olan geri dönüş çağnsım da değerlendirerek •'Partrye, genel başkana, yönetime ağır hakaretler etmeyen, çeşitli gerekçeleıie aynlan arkadaşlarunız geri dönmeli. Çünkü, bizim RP'ye kayan 8 puannnız var, bir de yüzde 27 kararsız oy lan var. Şimdi bu karar kamuoy unda olumlu etki y apacak. DYP güçleniyor diyecekkr" görüşünü dile getirdi. Gölhan, CHP'ye resmi olarak hükümet önerisinde bulunmadıklannı savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle