26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 1998 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 TURKIYE Istanbul Edırne Kocaelı Çanakkale Izmır Manisa Aydın Denizlı PB PB PB PB PB PB PB PB 11 12 12 12 14 12 17 13 Sinop PB 11 Adana PB 16 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB PB PB PB PB PB PB 8 6 6 7 6 7 0 Zonguldak PB 10 Antalya PB 16 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van PB PB PB PB PB PB PB 15 7 9 6 5 1 0 PB -4 Bütün bölgelerimiz az bulutlu ve açık geçecek. Marma- ra ve yurdun iç ke- simlerinde sis gö- rülecek. Hava sı- caklığı artacak. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafff olarak ese- cek. AVRUPA Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Bruksel Paris Bonn PB PB PB PB PB PB PB PB 8 6 8 14 13 14 17 10 Münih PB 12 Mılano Beriın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB PB PB PB PB PB PB PB 8 11 18 13 12 10 13 15 PB 12 Taşkent •Tahran ASYA Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire K PB K PB PB PB PB PB -1 9 4 -1 4 3 1 19 Şam PB 14 £ J 3 Parçalı buıutlu Stsiı Bulutlu > Çok bulutlu • Yağmufiu Kartı Sulukar »Gok gûrûltuiu G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Baş başa görüşmede Cumhurbaşkanı Demirel, Fransa Cumhurbaşkanı'ndan böyle bir girişimi za- ten bekliyordu. "Içerde ve dışarda" Chirac'ın söylediklerine ben- zeyen "telkinler ve öneriler" dinlemişti. Daha çok "Business Man'lar yani içerde ve dı- şarda işadamlan" Türkiye'nin Avrupa Pariamento- su'na girerek AB zemininden kendini dışlamama- sını, Birliküyelerineduyuracaklanmızı "ufunetiçin- de" değil, Avrupa Parlamentosu bünyesinde söy- lememizi öneriyorlardı. Aksine bir tutum izlersek AB ile konuşma imkâ- nından yoksun kalacağımızı öne sürüyortardı. Cumhurbaşkanı Demirel Lüksemburg'dan sonra başkanı olduğu MGK'de Avrupa Parlamentosu ko- nusunda alınan ve üyelerce imzalanıp "devlet po- litikası "na dönüşen karanmızı Cumhurbaşkanı Chi- rac'a özenli bir dil ve ölçülü gerekçelerle anlatma olanağına sahipti: "Avrupa Birliğı Türkıye ile ilgili karannı değiştir- medikçe Avrupa Paıiamentosu'na katılmayacak- tık!" Türkiye'yi "businessaklı" bağlamıyordu. Türkiye 30 yıldır bu işin peşindeydi. Lüksemburg'da alınan, Türkiye'yi AB'den dışlayan karardan sonra Türki- ye'nin bir reaksiyon göstermesi gerekliydi. Gerçi "tepkı herzaman gerekli midir, değil midir ayn bir soruydu" ama Türkiye; sanki "karşılaştığı olumsuz muameleye 'yat- mış' gibi bir boyun eğme ' içinde" olamazdı. Üstelik "aklın içerisinde hisler de yer almalıydı". Bir günlük gezide Demi- rel; Chirac'a durum özeti verirken "Türkiye'nin bil- diğinden çok daha fazla incindiğini" duyurdu. Zira Cumhurbaşka- nı'nın düşüncesine göre "hükümetlerin kamuoyu- nu arkaiannda tutabilme- leri zaman zaman kamu- oyunun hislerine uymakla mümkün olabilir"di. Üstü- ne üstlük devletin tepe noktalannda; Chirac dahil hemen hiçbir Batı ülkesi- nin Türkiye için "üzerine düşeni ve gerekeni yap- madığı" kanısı egemen. Tatlı pazar Prof. Nurettin Sözen 'Saldın rejime yapıldı' Paris'te Avrupa kıılisi İstanbu] Haber Servisi - Başörtülü öğrencileri ders- lere almadığı gerekçesiyie eski Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Istan- bul Ünıversitesi Cerrahpa- şa Tıp Fakültesı Kulak Bu- run Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Cyesi Prof. Dr. Nurettin Sözen'i yumruk- layan Şükrü triç ile 3 kişi yakalandı. Sözen'i görev yaptığı 10 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı'nda yumruklayan Iriç ile olay sırasında İriç'le hareket e- den AJperen Carus, Mus- tafa Ahmet Varlık ve Fikri Cana'nın sorgulanna Te- rörle Mücadele Şubesı'nde devam ediliyor. Yüzleştırme için bazı öğretim üyeleriyle birlikte Istanbul Emniyet Müdiir- lüğü'ne gelen Sözen, Te- rörle Mücadele Şube Mü- dürlüğü'nde gözaitmda tu- tulan saldırganı teşhis etti. Sözen. "Bana yapüan sal- dın.tamamenrejime yapıl- mış siyasi bir saldındır. Id- dia edilenin aksine ben ke- sinlüde küfretmedim" de- di. Öte yandan, Iriç'in avu- katı Mustafa Yağmur, ba- sın mensuplanna yaptığı acıklamada müvekkilinin, sorgusunda, Sözen'i tokat- ladığını kabul ettiğini be- lirtti. Fatih Adliyesi'ne sevk edilen triç, savcıiık tarafın- dan sorgulandıktan sonra tutuklu yargılanması iste- miyle Nöbetçi 1. Sulh Ce- za Mahkemesi'ne gönde- rildi. Mahkeme. Iriç'i tu- tuksuz yargılanması kara- rtyla serbest bıraktı. • Baştarafı 1. Sayfada ka sürdü. Chirac'ın Grand Croix Legion D'honneur nişanını da bu görüşme sırasın- da taktığı öğrenildi. Nişanı Tûrk halkı adı- na aldığını söyleyen Demirel'in, Chirac'a, büyük gümüş bir sepetlik ve Istanbul ile Ayasofya'ya ilişkin tarihi kitaplar armağan ettiği kaydedildi. Demirel-Chirac görüşmesi konusunda gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Dışişle- ri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Necati Ut- kan, Cumhurbaşkanı'nın, Türkiye'nin Kaf- kasya ve Balkanlar bölgesinde istikrar sem- bolü olduğunu, Lüksemburg kararlannın Tûrk kamuoyunda düş, kınkhğı yarattığını bildirdi. Utkan, Türkiye'ye uyguianan ay- nmcılığın rahatsızlık yarattığını belirterek Demirel'in, "böyle belirsizbirkavram üze- rinde hükümetkrin politika geliştiremeyece- ğT mesajını Chirac'a ılettığinı söyledi. Kıb- ns konusunun görûşmelerde gündeme gel- dığını anlatan Utkan, Türk tarafinın, Kıb- ns'ta görüşmelerin artık iki devlet arasında gerçeîdeşeceğini kaydettiğini bildirdi. Utkan, Irak konusunun da gündeme gel- diğini, Fransa ve Türkiye'nin politikalannın benzeştiğini anlatarak iki cumhurbaşkanı- nın, askeri bir müdahalenın bölgede vahim sonuçlar yaratacağı göriişünde birleştikleri- ni kaydetti. Demirel, daha sonra Marigny Sarayı'na dönerek Maliye Bakanı Domini- gue Strauss-Kahn, Devlet Reformu Bakanı Emite Zuccarelli. Avrupa işlerinden sorum- lu bakan Pierre Moscovid ile Belediyeler Birliği Başkanı Jean-Paul Detevoye'yi ayn ayn kabul etti. Demirel'in Strauss-Kahn ile görüşme- sinde, iki ülke arasındaki yatınmlann ve ekonomik ilişkilerin aynntılı bir biçimde gündeme geldiği bildirildi. Görüşmede, Türkiye'deki 50 milyar dolarhk özelleştir- me, 30 milyar dolarhk enerji ve yaklaşık 150 milyar dolarhk savunma sanayii proje- lerinin gündeme geldiği kaydedildi. Fransa Ekonomi Bakanı'nm, iki ülke arasında ya- tınmlann teşviki ve korunması için bir an- laşma teklif ettiği öğrenildi. İki ülke heyet- lerinin, anlaşmanın metni üzerinde dün ge- ce çalıştıklan öğrenildi. Demirel, Fransa Uluslararası llişkiler Enstitüsü'nde (IFRI) konferans verdi. De- mirel, cumhuriyet Türkiyesi 'nin çağdaşlaş- ma projesinin esin kaynağmın 'aydınlanma çağı ve Fransız ibtilali' olduğunu bildirdi. Demirel, "Jean-Jacques Rousseau'lar, Au- guste Comte'lar ve Emile Durkheim'lar, ben dahfl, cumhuriyetimizin genç kuşakla- nnın fildr dünyalannı etkikmiştir*' dedi. Yıl 1968 Türkiye televizyona "Merhaba" dedi. Yıl 1982 Ekranlar renklendi. PKK kanşığı Kürt soru- nu ve Kürt devleti konula- rı açılırsa Cumhurbaşka- nı'nın yanıtı hazırdı. Kısa ve net: "Tamam. önce siz Kor- sika 'yı halledin. Sonra biz. Fransa, Korsika'yı Korsi- kalılara veriyor mu?" Demirel'in, yeri gelince Fransa'ya duyurduğu ana ilke şu: "Eğer Ortado- ğu'da bir Kürt devletini herhangi birisi tasarlıyor- sa, bu, Israil-Arap anlaş- mazlığına yeni bir anlaş- mazlık eklemek, demek- tir." Peki ama; Türkiye'nin, Chirac'tan Avrupa Birli- ği'yle ilgili bir beklentisi yok muydu? "Sadece destek ve da- ha fazla işbiriiği veyardım- laşma için vaatler." Tabii "daha fazla işbihi- ği"n'\n içinde "Türkiye'de- ki cazip yeni yatınm alan- lan da" vardı: Türkiye 30 milyar dolarlık enerji yatı- rımına gidiyor. 30 yılda gerçekleşecek 150 milyar dolarlık savunma yatırımı planlıyor. Bu iki konudaki rakam- lar, kuşkusuz, Fransız iş dünyasını - tabii Chirac'ın- iştahını kabartacak nitelik- te. Cumhurbaşkanı Demi- rel "AB 'ye bir tavır takını- lırken ne ki, ikili münase- betlerin aksamaması "na yanlıydı. Bu görüşünü du- yurdu. Bu bağlamda Demirel, "Avrupa'nın yeniden ya- pılandığı bir dönemde Türk-Fransız ilişkilerinin heriki tarafiçin çok önem- li" olduğunu öncelikle du- yuruyor. Cumhurbaşkanı'nın Fransa gezisi 1 yıl önce planlanmış. Tabii o günle- rin "siyasal konjonktürüne Sföre"düzenlenmiş. Bir yıl sonra bugün Av- rupa'da, dünyada "kon- jonktür" değişmiş. Ne var ki; Türkiye, insan haklarından demokratik yaşantısına, dünyadaki son geiişmelerden Irak kri- zine kadar hemen her ko- nudaki yaklaşımlarını an- latma fırsatını buluyor. AB ile zıtlaştığımız bir sı- rada Paris'te Türkiye'ye daha sıcak bakan bir dost, bir devlet adamı buluyor. Doğrusu "bir" dostu yi- tirmek de istemiyor. >l İ 1 I Jλ, I ıL'l J I U l l | H M / »1VJ1J r>lji ı ı ıı, , 1'IİK*'. .1 ı,, Yıl 1998 Ve Türkiye'de interaktif televizyon yayıncılığına ilk adım atıldı. NTrv • Zamanı "dakikası dakikasına" yaşamamz, gunü yakalamanız için tarih, gun ve saat kesintisiz olarak ekranda. • Bölge bolge bütün illerin ve dünyadaki onemlj merkezlerın hava durumu hakkında gün boyu bilgi. • Futbol ve basketbol karsılasmalarının sonucları. • Spor toto- spor loto-sayısal loto- at yarısı- Milli Piyango sonucları. • THY ucus tarifesi • Tren ve deniz otobüsü tarifeleri. • Sinema-t iyatro-sergı- konser haberleri. • Ve bilmek isteyeceğiniz her sey... Gelısen tum haberler. • Son dakîka gelısmeleri. • Basındaki onemli baslıklar. 07:05 Istanh BEŞIKTAŞ { Ertuğrul. Letchkov ( FENERBAHCE ( Erol . Saffet» GÜNCEL ABO uzay mekîği Columbia görevim iiayarak Florida Cape Canaveral'dakî rvennsdy Uzay Üssune döndü. • Yurtta ve dunyada son gelismoler anında ekranda. • Ekonomi «Spor • Kültür-sanat • Magazin. • Hava durumu. Haberlerin dısında KENT TVyi gercek bir "bilgi televizyonu" yapan programlar. • Anında tum ekonomik veriler: • Serbest piyasa ve Merkez Bankası döviz kurlarındaki degisimler. • IMKB'de dusen, yükselen hisseler ve endeks. • Istanbul ve Londra altın borsası. • Repo ve gecelik faiz. • Bankaların mevduat faiz oranları. Türkiye'nin ilk "bilgi kanalı" Ktayu: İttanbıd, AnUra, Umir, / •p, Buna, Konya, Kaysari, Antalya, Mtnln, ianK, Zonauldak, Sa Tal: (0-212) 222 22 22 pbx Faks: (0-212) 221 13 1S , TakMai, EskifaMr, •akkash-, Adapazan, Yalova, G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Kürşat beyin Burdur'daki konutunun, affedersi- niz cezaevinin önünde sürekli üç araç bekliyordu. ikisi Mercedes, biri BMW. Korumaları Özeren O- tel'de yaşıyordu. Kürşat bey, günün ne kadannı ce- zaevinin içinde ne kadannı dışında geçireceğine kendisi karar veriyordu. Geleneksel olarak her pazar akşamı tüm ceza- evine yemek veriyor. Iddia o ki kimilerine kentin ön- de gelenleri de katılıyordu. Kürşat beyin Burdur'da ünlenmeye başlamasıyla birlikte kentte "haraç iş- leri" de artmış. Kimi uyanıklar, "Biz Kürşat baba- nın adamlanyız" deyip esnaftan pay almaya baş- lamış. Yani Kürşat bey kentte ciddi bir yatınm ham- lesine öncülük etmiş, çeteler gelişmiş. Kürşat beyin cezaevınde gerçekten bey gibi ya- şadığı iddiaları üzerine Adalet Bakanlığı müfettiş gönderiyor. Müfettiş çalışmalannı sürdürürken Kür- şat bey kaçıyor. Zamanlama mükemmel, hiç mü- fettişsiz kaçılır mı? Baba, geçen pazar akşamı tüm cezaevine "ve- da yemeği" veriyor. Salı günü de Numan Güve- nir adlı özgüveni sağlam bir çavuş kontrolü altın- da Mercedes'le kaçıyor. Rastlantı bu ya firardan bir gün önce, Yargıtay Kürşat Yılmaz'la ilgili karan da- ha ağır ceza almasına yol açabilecek biçimde bo- zuyor. Böyle bir olaydan sonra Adalet Bakanlığı ne ya- par? Geniş çaplı soruşturma açar... Ben hiç dar çaplı soruşturma görmedim. Hep geniş açılır. Tabii soruşturma geniş açılınca doğal olarak içine isteyen girer istemeyen girmez. Kürşat beyi dört duvar arasında tutamayan dev- let, Yunanistan'a kaçmasın diye, Kaş ve Kalkan sa- hillerini sürekli botla kontrol ediyormuş. Ne diyelim? Adalet Bakanı potsuz, uğurlama tö- reni botsuzolmaz... Kürşat Yılmaz'ın ne yapıp ettiği tartışılırken aynı dünyanın adamlanndan Alaattin Çakıcı'nın Fran- sa'da yakalandığı iddiası Ankara'yı karıştırdı. Ha- ber doğru çıksaydı, demek ki Alaattin bey de bir cezaevi turu atıp gidecekti... Adaleti dağıtma bakanlığı! Burdur Cezaevi, 1984 yılında 12 Eylül idamların- dan birine tanıklık etmişti. Izmir Gültepe olaylanna kanştığı gerekçesiyie yargılananlardan Hıdır As- lan, avukatlannın iddiasına göre yargılama süreci tamamlanmadan Burdur'da idam edildi. Aslan'ın babası oğlunun cenazesini götürecek araç bula- mamıştı. Ne resmi makamlar yardımcı olmuştu ne de sağlık kuruluşlan. Güçlükle bulduğu bir özel otonun arkasına koyup memleketine götürmüştü. Aynı cezaevinde kalan ülkücü baba da Merce- des ve çavuş eşliğinde firar ediyor. Dün Susurtuk raporlannı değerlendirirken, 12 Eylül'ün hangi ke- sime darbe hangi kesime rütbe olduğunun gide- rek daha net anlaşıldığını vurgulamıştık. Görülüyor ki bu mantık hâlâ devam ediyor. Adalet Bakanlığı yetkilileri Terörle Mücadele Ya- sası'ndan yargılananlara ilişkin yorumlar yaparken genellikle şunları söylerter. "Bu tutuklu ve hükümlüler cezaevlerinde iste- dikleri gibi hareket etmek istiyorlar. Burayı kendi düşüncelehni yaymak için eğitim kurumu haline getirmeye kalkışıyorlar. Bunu kabul edemeyiz, hâ- kimiyet devletin olmalıdır. Siz kimden yanasınız terör örgütünden mi devletten mi?" Tutuklu ve hükümlülerin aileleri bakanlığı ziyaret edince de aynı gerekçelerle karşılaşırlar. Peki so- ruyoruz: - Sol görüşlü olarak bilinenlere cezaevıni ezaevi, ülkücü babalara da dinlenme tesisi haline getirmek hangi adalete sığar? - Böylesine ikili davranabilen bir bakanlık, ceza- evlerine hücre sistemini getirmeye girişirken iyi ni- yetli olduğunu nasıl kanıtlayabilir? - Kimi mahkûmlar, değil kapıda Mercedesli ko- ruma, soyadı tutmadığı için arkadaşıyla bile görü- şemezken Sedat Bucak'ın saatlerce Sami Hoş- tan'la görüşmesini normal karşılayan bir bakan, nasıl adalet dağıttığını iddia edebilir? Merakediyoruz... Acaba, Kürşat Yılmaz hangi renk pasaportu be- nimsedi? Acaba, hangi adı kendisine daha uygun buldu? Acaba, kendisine devlet içinde kimler yardım et- ti? Soruşturma çok geniş tutulduğu için bu sorula- rın yanıtını kısa sürede almak zor görünüyor. Amayine de Kürşat babanın günahını almamak- ta yarar var. Belki de ülkesini çok sevdiği için cezaevinden kaçmıştır. Ne güzel kaçamak... 'Askeri destek yok' • Baştarafı 1. Sayfada "Türkmen bölgelerinde. aynı dramafik olaylann te- kerrür etmemesi için her- hangi bir müdahale duru- munda Kerkflk'ün korun- ması gerektiğini vurgula- maktayız. Ancak böyle bir önlemk halkgöçezorlanma- yacak ve kaüiamlarolma>a- caktır. Bölgede kafıcı istikra- nn sağlanması. Türkmenle- rin de diğer topluluklarla birlikte hak ve özgüriükleri- ne kavuşup, ülkemizi yeni bir vapılanmaya götürmele- ri ile gerçekJeşecektir." tngiltere'nin Türkiye Bü- yükelçisi Logan, bir açıkla- ma yaparak Cumhuriyet'te önceki gün yayımlanan "İn- gittere'nin ildli oyunıT baş- lıklı habenn gerçekleri yan- sıtmadığını savundu. Logan, tngiltere Başbakanı Tony Blair'ın Başbakan Mesut Yılmaz la yaptığı telefon görüşmesinde, Dışişleri Ba- kanı Robin Cook'un parla- mentoda yaptığı konuşma- da ve elçıliğin yaptığı açık- lamalarda. ingiltere'nin I- rak"ın toprak bütünlüğünün korunması güvencesi verdi- ğini vurguladı. Başbakan Yılmaz ve di- ğer üstdüzey yetkililerin İn- giltere'nin verdıği güvence- yi kabul ettiğini belirten Bü- yükelçi Davıd Logan, "Kür- distan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Bir- liği ile yaptığımız temaslar konusunda Türk hükümeti- ni sürekli bilgilendiri>'onız" dedi. Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HATtCEKUD/Ş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle