25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul PB 13 Sinop 9 Adana B 16 Edime PB 16 Samsun 9 Mersin B 15 Kocaelı PB 14 Trabzon Çanakkale PB 15 Giresun izmir B 17 Ankara Manisa K _8 Diyarbakır PB 9 7 Şanlıurfa PB 10 PB 9 Mardin PB Aydın _B 16 Eskişehir PB 10 Siırt PB B 2 0 Konya PB 9 Hakkâri Denizli B 16 Sıvas K 2 Van Zonguldak K 8 Antalya B 16 Kars Yurdun kuzey ve doğu kesımlerı az bulutlu, Karadenız, Iç Anado- lu'nun kuzey doğusu ile Doğu Anadolu'nun kuzey ve doğusu ya- Stockholm K 2 AVRUPA K Helsinkı K ğ ı, dığer yerler az Londra ruıutlu geçecek. Ya- Amsterdam gşlarBatıveOrtaKa- radenız kıyılannda Y~~ 14 9 radenız kıyılannda karla karışık yağmur, "a r l s PB 16 cteki yerlerde kar şek- Bonn 'ndeolacak. Münıh Y 13 Y 10 Zürih Beriın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB B PB B B B B 12 12 18 10 13 9 16 16 PB 12 ASYA Moskova Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bışkek Tiflıs Kahire K K B K Y K K B -10 4 -6 3 5 6 4 20 Şam B 16 Parçalı buljtij Sısli Bulutlu k Çok bulutlu Yağmuriu Karlı Sulu kar Gok guruttulü AYDINLANMA EMRE KONGAR Taner Berksoy'a Gecikmiş Bir Yanıt Cumhuriyet Gazetesi'ni çok seviyorum. Sadece iyi biryazı işleri kadrosuna sahip olduğu ve hem bağımsız hem de çok haber verdiği için değil. Aynı zamanda çok değerli köşe yazarianyla Türki- ye'nin ve dünyanın gündemini yakından ve iyi bilgile- nerek izlememe yardımcı olduğu için. Cumhuriyet. sosyai bilimlerin heralanında, özeilik- le de iktisat, hukuk ve siyasal bilim konulannda nere- deyse bir faküite kuracak sayıda öğretim üyesine kö- şe yazısı yazdırıyor. Prof. Dr. Taner Berksoy da her biri kendi başına adeta bir "ekol" sahibi olan bu "Cumhuhyetçi" bilim insanlarından biri. • • • Taner Berksoy, Cumhuriyet'teki köşesinde 18 Ka- sım 1997 Salı günü "Enflasyon ve YeniInsan" başlı- ğıyla bir makale yazdı. Enflasyonu irdelediği bu makalesinde, iktisadi bir olgu olan enflasyonun yine iktisadi önlemlerle çözü- leceğine işaret ettikten sonra, kronikleşen enflasyo- nun toplumsal sonuçlanna da değiniyor ve bu konu- da bir çözümleme yapıyordu. Bana da "Emre Kongar bu konuda ne der?" biçi- minde bir yollama yaptığı yazısında Berksoy, çeyrek yüzyıllık kronik enflasyonun "yeni birkültür" ve bu kül- türe dayalı "yeni birinsan" yarattığını anlatıyordu. Enflasyonsuz bir ortamda büyüyen dürüst anne- babalann, kronikleşmiş enflasyon ortamında üniver- site mezunu olan çocuklanna hangi değerlersistemi- ni aktaracaklan konusunda yaşadıklan ikileme deği- niyor ve bir edebiyatçı kıvraklığı ile şöyle diyordu: "Ya kendilerine aktanlan değerier sistemini göz- den geçirip çocuklanna enflasyon ortamında nefes alabilme olanağını verecek değer çarpılmalannı ge- çeıiiyaşam biçimi olarak aktaracaklardı; ya da çocuk- lann bire bir, göğüs göğüse yaşamakzorunda olduk- lan enflasyon ortamına arkalannı çevirip, altn teri, göz nuru gibierdemlerie bezenmiş masallaranlatacaklar- dı. Bir başka deyişle yeni neslin ebeveyni, sonradan görme bir enflasyon hokkabazlığına soyunmak ya da çocuklanna Dedekorkut masallan anlatan dinozoıiar olmak arasında sıkışıp kaldılar." • • • Berksoy'un yazısı ekonomi ve toplumbilim arasın- daki ilişkilerı belirtmek açısından da, enflasyonun tüm değerier sistemini nasıl yozlaştırdığını irdelemesi ba- kımından da bir "Wasık" niteliğinde. Berksoy, bir iktisatçı olarak topkjmbilimsel bir ya- zı yazmış. ,. , Son derece doğru teşhislerde bulunmuş. Ben de bir toplumbilimci olarak, biraz onun alanı- na gireyim ve iktisadi bir yanıt vereyim. Üstelik benim iktisat yazmaya, O'nun toplumbilim yazmasından daha çok hakkım var. Ben hem toplum- bilimci olmadan önce (iyi bir toplumbilimci olabilmek için) iktisat eğitimi gördüm, hem de uzmanlaşmaya çalıştığım "Türkiye'nin Toplumsal Yapısı" gibi bir ko- nuda temel belirieyici olduğu için, sürekli olarak ikti- sadi durumu öğrenmek ve izlemek zorundayım. Enflasyon, aynen Berksoy'un dediği gibi, "iktisadi" bir olgudur. Kaynağı, esas olarak Ingilizcede "PSBR" denilen, "kamu kesiminin borçlanma gereksinmesi- dir". Her ne kadar iktisat literatüründe "maliyet enf- lasyonu" "talep enflasyonu" gibi çeşitli tanımlamala- n varsa ve bir ölçüde "beklentilerden" etkilenirse de. enflasyonun ana kaynağı. kamu açıklandtr. Bir başka deyişle, enflasyon temel olarak "PSBR"ın somut göruntüsü olan "oüfçeaçıklanndan" kaynak- lanır. Yani enflasyonun yaratılması ve sürdürülmesi, esas olarak "siyasal bir karardır". Hükümet açık bütçe yaptıkça enflasyon düşmez. Hükümet bütçe açıklannı sürdürdüğü sürece, tek başına ne Merkez Bankası'nın para politikası, ne özel teşebbüsün ya da belediyelerin veya çalışanlann ya- pacaklan fiyat ya da ücret özverileri enflasyonu etki- leyebilir. Bu açıdan herhangi bir hükümetin, bütçe açıklan- nı korurken, yani açık bütçe yapılmasını gerektiren ik- tisat ve maliye politikalannı sürdürürken, başka alan- ları, örneğin işçi ücretlerini veya özel teşebbüsün ya da belediyelerin zamlannı tartışmaya açması sadece aldatmacadır. Zaten bu nedenle Berksoy da makalesinin başın- da, enflasyonun iktisadi bir olgu olduğunu ve iktisa- di önlemlerle çözüleceğini vurguluyor ve toplumbilim- sel yazısında enflasyonun nedenlerinden çok sonuç- lanna, iyice yaygınlaştığı için yavaş yavaş temel de- ğerier sistemiyle bütünleşen ve böylece artık "neden- lerarasına girmeye başlayan sonuçlanna" değiniyor. Haftaya 32 kısım tekmili birden "Enflasyon Cana- van". Medya notu: Bu hafta iğneyi kendimize batıralım. Geçen haftaki makalemin içindegeçen "yoğunlaştırt- tıktan" sözcüğünü beğenmeyen arkadaşlanmız, bu kelimeyi "yoğunlaştırdıktan" diye düzeltip, cümleyi de bozmuşlar. Her kim yaptı ise lütfen benim üslu- bumla yani yeni Türkçesi "5/çem/m/e'oynamasın lüt- fen. Yok eger düzeltme kastı yoktu da, sadece dizgi yanlışı olarak yapılan bir hata idiyse, durum daha da kötü demektir. e-posta: Emre.Kongar«raksnet.com web sayfası: http://remzi.com.tr/yazar.html 6 En çok zaran Türkiye görür' ADANA (CumhuriyetGüney İBe- ri Bûrosu)- Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakam tsmet Sez- gin, olası bir savaşta en çok zaran Türkiye'nin göreceğini belirterek " Körfez krizinin banşçıl yoüarla çö- zümü için çabalanmız sürih or" de- di. Sezgin, Incirlik Hava Üssü'nün kullanılması yolunda herhangi bir talepte bulunulmadığını da öne sür- dü. DTP'nin Adana ve İçel il divan toplantılanna katılmak üzere Güne- y"e gelen Başbakan Yardımcısı Sez- gin, Adana Havaalanı'nda basın mensuplannın sorulanru yanıtladı. Savaşın çıkmaması için diplomatik çabalan bütün dünya ile birlikte sür- dürdüklerini vurgulayan Sezgin, "Banşuı olması için bu çabaımzıson ana kadar devam ettireceğiz" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı Ismet Sez- gin, olası bir savaşta en çok zaran Türkiye'nin göreceğini kaydederek şunlan söyledi: "Türkiye, daha ön- ceki Körfez SavaşTnın sıkmbsmı hâ- lâ çekiyor. Hükümet olarak bir de- ğeriendirme hatası yapmamaya ve krizin banşçıl yoDarla çözümü için gayret ediyoruz. Savaşlann galibi ol- madığı, insanlaruı >e ülkelerin bir- birinden soyutlanarak yaşamlannı sürdüreceklerine imkân obnayan bir çağı yaşıyoruz. CMası bir savaş, karşı- sında ülkeolarak her türlü önletni al- dık." Başbakan Yardımcısı Sezgin, tn- cirlik Üssü'ne Patriot'lann getirilip getirilmediği yolundaki soruya da, "Patriot'largelmedi. Üssün kullanıl- ması konusunda herhangi bir talep- te de bulunulmadL Türkiye'nin izni olmadan kimse bir şey getiremez" yanıtını verdi. Sezgin, savaşın çık- ması halinde Kuzey Irak'taki Türk- menlerin durumunun ne olacağı yo- lundaki bir soruyu yanıtlarken sade- HADEP'ten fakslı protesto eylemi ADANA/tZMİR(Cuınhuri\et)- HADEP Adana il yöneticileri ile bir grup partili. gözaltında bulu- nan Genel Başkan Murat Bozlak ve diğer merkez yönettcilerinin serbest bırakılmasi için Başbakan- lık ve tçişleri Bakanlıgj'na faks çektiler. Gözaltı- lar. Izmir'de de düzenlenen gösteriyle protesto edil- di. HADEP Adana İl Sekreteri Arif Atalay, HA- DEP yöneticilerinin gözalbna ahnmasınjn, tüm de- mokrâsi güçlerine gözdağı verme amaçı taşıdığını »kaydetti. Genel merkeze yapılan baskından bu ya- na partilerine destek ziyaretlerinin sürdüğünü be- lirten Atalay, şunlan söyledi: "Demokratik kitk örgütfcri ve halkımızın baskm gününden bu yanadesteğni daha da yoğunlaşbnna- sı, bu tür uygulanıalann sonuç vermeyeceğinin açık göstergesidir. IL\DEP olarak mücadelemizdeodün venn«: eceğimiz bUinmeBdir." Basm açıklamasının ardmdan topluca Büyük Postane'ye giden HADEP'liler, Başbakanlık ve lçişleri Bakanhğı'na, "HADEP Genel Başkanı ve merkez yöneticilermin gözamna ahnmasını kınıyor, bir an önce serbest bırakılmaiannı istryonnn* ya- zılı fakslan çektiler. Polisin geniş güvenlik önlem- leri altmda gerçekleştirilen eylem olaysız sona er- di. HADEP Konak Uçe Başkanhğı binası önünde toplanan bir grup, sloganlar atarak Konak Meyda- nı'na kadar yürüdü. Burada. HADEP tzmir îl Sek- reteri HayriAteş'ın basın açıklamasını okumasının ardından, grup olaysız dağıldı. ce Türkmenlerin değil. Kuzey 1- rak'ta yaşayan bütün insanlann can ve mal güvenliğinin sağlanması ko- nusunda çalışmalarda bulunulduğu- nu belirtti. Partisinin Adana ve İçel ıl divan toplantılanna katılan Başbakan Yar- dımcısı ve Milli Savunma Bakanı Ismet Sezgin, DTP'nin tabela parti- si olarak kalacağını söyleyenlerin yanıldığını kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Partimize her ge- çen gün kanhmlar hızla sürmekte- dir. Bize hain dhenler gördüğümüz ilgi iizcrine herhalde bir \icdan mu- hasebesini yapmak zorundadııiar. Biz parti içi demokrasiyi sa\unuyo- ruz. Çoğulcu, kanlımcı demokrasi- nin kurum ve kurallanyla partimiz- de yaşaûlmasını ve bunun egemen olmasını istiyoruz. Partinin sahiple- ri ûyelerimizdir. Türkiye'nin üka- nan, kirienen siyasetini, bozulan ah- lakmı ihya etmek için hızla bize ka- blanlan görmekten memnunluk du- \Tiyoruz." Sezgin. askerligini yapmayan po- lislerle ilgili olarak da "Askerliğini yapmadan polis olan şu an 30 bin ki- şivar. Bunlann arasında vüksekokul mezunu amir ve komiser konumun- da olan kişiler de var. Bu konuda bir öneri bulunuvor. İsteyenler 8 ay kısa dönem askerlik \ apabik-cck. Bunlar için formül oluşturmaya çalışıyoruz. Pazartesi gününden (bugün) itiba- ren bunu görüşeceğiz" dedi. 4 Sadece ayaldarından vuracaktık' ALPER TURGUT / KEREMILGAZ LEVENTGENCELLİ Bağımsız milletvekili Ca\it Çağlar. DYP mil- lenekili Mehmet Ağar. DYP Genel Başkanı Tan- su ÇUIer'in eşi Özer Uçuran Çiller, işadamları Emin Cankurtaran ve Mehmet Üstünkaya'ya su- ikast hazırlığı yaptıklan ıddiasıyia yakalanan 5 ki- şinin Istanbul Asayiş Ş«be Müdürlüğü'rideki sor- gusu sürüyor. Gözaitına alınanlardan derdünün isimlerinin Ayhan KaylkçL Birol Bozkır, Ercan Ça- lar ve Hüseyin Ün olduğu bildirildi. Suikast ti- minde yer alan beşinci kişinirtadı ise henüz açık- lanmadı. Clkücü mafya babası Alaattin Çakıcı'nın adamlan olduğu bildirilen te- tikçilenn yapılan sorgulann- da. hedef listede yer alanlar için "Öldürmeyecektik, sade- ce korkutmakamacıyla ayak- lanndan vuracakük. Bu iş için 5 bin dolaralacaknk* de- dikleri öğrenildi. Istanbul polisi tarafından önceki akşam geniş güvenlik önlemleri arasında atış talim- lerinin yapıldığı Sapanca'da- ki çiftlik evine ve suikast kro- kilerinin bulunduğu Bur- sa'daki kiralık eve götürülen suikast tımi. yapılan tatbika- tın ardmdan dün sabah saat- lerınde tstanbul'a getirildi. Suikast tımini geçen cuma günü gözaitına alan cinayet büro amirliği ekipleri, ope- rasyonu genişleterek sürdü- rürken Istanbul Emniyet Mü- dürü Hasan Ozdemir'in yann konuyla ilgili basın açıklaması yapacağı belırtil- di. Gözaltı süresinin bugün biteceğini belirten yet- kililer, sanıklann sorgusunun bitmediği gerekçe- siyle ek süre talebinde bulunacaklannı söylediler. Bursa polisi. Ca\it Çağlar'ın ev ve işyerlerinde koruma sayısını arttınrken listede yer alan diğer isimlerin de korunması için güvenlik önlemleri alınıyor. Polisten sızdınlan bilgiye göre, bir grup, Etibank ihalesini kazanmalan halinde ÇaktcTya yüzde 12 komisyon vereceklerini söyledi. Ancak ihale Cavit Çağlar"da kalınca harekete geçen Ça- kıcı, Çağlar'ın Türk Ticaret Bankası ihalesine ka- tılmasını önlemek istedi. Bir diğer iddiaya göre ise tefeci Nesim Malki öl- Inal ve Önemli yaşaımnı yitirdi • Baştaraft 1. Sayfada zun olduktan sonra, 1943 yılında Son Posta gazetesinde muhabir olarak çalış- maya başladı. Tan, Yeni Sabah, Istanbul Ekspres, Millıyet, Cumhuriyet, Le Jour- nal D'Orient ve Tercüman gazetelerin- de calışan Inal, son olarak Dûnya gaze- tesinde köşe yazariiğı yapıyordu. Türkiye GazetecilerCemiyeti'nin dü- zenlediği Basın Yanşması'nda "1960 Dönemi'nde Yıtaı G2axtoxM" ödülünü kazanan Inal. 1994 yılında da "Buriıan Fetek Basın Hizmet Ödüiü"nü aldı. "Anılarla İstanbul" ve "Sanayi Oda- a " adlı kitaplan bulunan Inal evli ve i- ki çocuk sahibiydi. Inal'm cenazesi. yann saat lO.OO'da Dünya gazetesinde düzenlenecek töre- nin ardından Türkiye Gazeteciler Cemi- yeti'ne getirilecek. tnal'ın cenazesi, bu- rada yapılacak törenden sonra Teşviki- ye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarhğı'nda toprağa verilecek. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan ve mesleğe I949'da MilHyet gaze- tesinde foto muhabiri olarak başlayan Sami Önemli de aynı gazetede kesinti- siz olarak çahşarak emekli olmuştu. 1924 yılında doğan Önemli, evli ve bir çocuk babasıydı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin çeşitli organlannda goiev alan Önemli'nin cenazesi yann Teşviki- ye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Edirnekapı Mezarliğı'nda top- rağa verilecek. dürülmeden önce Çağlafa 460 milyon dolar borç para verdi. Tefecinin ölümünden sonra bu paradan haberi olan Çakıcı pay almak için Çağlar'ı korkut- mak istedi. Polisin ele geçirdiği hedef listesinde Kanal 6 televızyonu sahibj Mehmet Kurt ve Rı- ze Bağımsız Milletvekili Şevld Yümaz'ın da isim- lerinin bulunduğu savlandı. Polisten sızan bilgilere göre sanıklara, Susurluk raporündâ u yeniden ele atınnahdır" önerisinde bulunulan tefeci Nesim Malki ve borsacı Yener Kaya cinayetleriyle, bankacı Adfl Öngen'ın 12 Mart 1997 günü kurşunlanmasıyla ve Kanal 6'nın satışıyla ilgili sorular soruldu. Çiller ailesine ya- kınlığıyla tanınan Öngen'in kurşunlanması ola- yıyla ilgili Istanbul Cumhu- riyet Savcısı Ergün Koyun- cuoglu'nun hazırladığı iddi- anamede Alaattin Çakıcfyla suikast timinin arasında ara- cılık yaptığı için jözaltına alınan Hüseyin Un'ün ve tekstilci Erol Evcil'in de adı geçiyor. Bursa kaynaklı bu iddiaya göre de, "Türk Ticaret Ban- kası sabşı sırasında Evcil'in adının kanşüğı bankacı Adil Öngen'in kurşunlanması ve Malki'nin öldürülmesi ola>- lannın soruşrurmasının ge- nişletilmesiyle Çaglar ve Ça- kıcı'nın dolaylı olarak karşı karşıya kalması gündeme ge- lecek. Evcfl'ûı uzun süre Çag- lar'la iplik işi yapoğı ve Çağ- lar'a olan borcunun da 17 milyon dolara ulaştığT öne sürülüyor. G U N D E M MUST.4FA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada zaman dozu yükseltilip düşürülüyordu. Bugün sa- dece doz yükseltmekte kahnmıyor, iş giderek koz paylaşmaya dönüşüyor. IrakzeminindeAnglo-Sak- son politikasıyla öteki politikalar çatışıyor. Altta ka- lanın kim olduğu malum... Ortadoğu'nun yüzyılımızdaki görünümünü şöyle özetleyebiliriz: Petrol Batı'ya akıyor... Karşılığında Batı'dan Orta- doğu'ya dolar akıyor... Dolarlar silah parası olarak yi- ne Batı'ya akıyor... Batı'dan Ortadoğu'ya sılah akı- yor... Ve Ortadoğu'da kan akıyor... Türkiye kendisini bu akıntının dışında tutmayı ba- şardı. Ne var ki. akıntı artık Ortadoğu'nun kuzeyini de kapsar hale geldi. Istesek de istemesek de böl- geye ilişkin planlann içinde Türkiye de yer alıyor. Ingiltere'nin en üst makamlarından gelen, "Türki- ye'nin doğu sınırları belirsiz" değerlendirmeleri sinir- lerin daha da gerileceği dönemin yakın olduğunu gösteriyor. Kafkaslar'da ise Ermenistan'da öngörülmeyen yö- netim değişikliği, Gürcistan'da suikast girişimi akla ilk şu soruyu getiriyor: - Ikisi bağlantılı mı? Devlet büyüklerimiz bağlantılı olmadığını düşünü- yorlar ama. Ermenistan'da Petrosyan'ın, Gürcis- tan'da Şevardnadze'nin ortak özelliklerinden biri şuydu: - Türkiye ile iyi geçinmek. Bu iki lidere yönelik tavırlar akla şu soruyu getiri- yor: Rusya. adım adım şekillenen Orta Asya petrol- lerinin geçiş yolu üzerinde kendine göre yapı taşlan mı oluşturuyor? Soruyu çengelli bırakıp Batı'ya gelirsek Yunanis- tan'ın, Tünkiye'nin görüşme öneriterine resmi-gayri resmi yollarla hayır demesinin ardında yatan gerçek- lerden biri şu: - AB desteğini arkasına almış olması. Buna dayalı olarak Kıbrıs'la ilgili gelişmeler de Tür- kiye açısından olumsuz yönde seyrediyor. Kıbrıs'ta Klerides kaybetseydi de değişen bir şey olmaya- caktı. Zira bu aşamada orada yönetime gelecek her- kes Klerides... Bu atış çemben içindeki Türkiye'de ise genel gö- rünüme bakıhrsa en ateşlı silah medya. Bizde bu medya varken ne nükleer sılaha gereksinmemiz olur ne kimyasala. Dış politika beliriemede hükümet üyeleri kendile- rini şöyle tanımlıyor: - Söylem aynı biçem farklı. Atatürk dönemınin dış politikası "Yurtta sulh ci- handasulh'tu. REFAHYOLbunu, "Yurttayuhcihan- da yuh"a dönüştürdü. Bu hükümette sorunlann çö- zümü ve politika üretimi anlamında şu var: "Yurtta sus cihanda sus." . * Körfez krizi konusunda hükürrie'tin özeilfkle küçijk ortaklannın dile getirdiği kaygılara saygımız var ama, ne yazık ki kamuoyuna dertlerini tam olarak anlata- madılar. "Hâkimiyet kayıtsızşartsız Amerika'nındır" mantığını yarmaları da güç görünüyor. Bunu yarabil- mek için hükümetin öncelikle "so/o" değil. "koro" ha- linde olması gerekiyor. Kof(i) Annan... Çuvaldızı sadece kendimize batırmayahm. ABD yönetiminin BM Güvenlik Konseyi'ne bakışı. değişen yapının fotoğrafı. Uluslararası sorunların çözümünde BM Güvenlik Konseyi üyelerinin "görüş birliği" içinde olması ge- rekiyor. Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin Kör- fez krizine bakışı farklı. ABD ve Ingiltere ortak hare- ket ediyor: - Vuralım. Rusya. Çin ve Fransa. "Olmaz" diyor, "diplomatik yollarla çözebiliriz". Yürürlükteki kurallara göre budurumda ABD, Irak'ı vuramaz. Ama Clinton açık açık buna uymayacağı- nı söyledi. Büyük devletler kurallan çiğnerse bunun adı, "zorunluluk" oluyor, küçük devletler çiğnerse "zalimlik"... BM Genel Sekreteri Kofi Annan ise bu ortamda elinden geleni yapmaya çalışıyor ama... Yoksa ABD'nin kararlılığı karşısında BM'nin işlevi, Kof(i) An- nan'ın adında mı gızli?.. 14 yılda doğa ve tarih yok edildi Zablta-mafyu İşbİrlİğİM Baştarafı 1. Sayfada şanmıyor. 2634 sayılı "Tu- merkezı ilan edilen "kamu 15. maddesinin kapsamına «„ „ ^ . . „ , A ,. , , . V : ^ . dinde bulunan Kuruçeşme Parkı'nda bir basın toplan- tısı düzenleyerek "turizm yağmasına karşj" mücadele yöntemlerini açıklayacak- lar. Saat 12.30'da yapılacak toplantıya meslek odalan ve demokratik kuruluşlar da çağnlırken, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da hükümetin bu uygulaması- nı kınamak üzere Kuruçeş- me Parkı'na geleceği bildi- rildi... Aslında bu tür turizm merkezi kararlanyla orman- ların, kıyılann. yeşil alanla- nn ve SlT'lerin "hükümet yetkisiyle imara açılması" olayı Türkiye'de ılk kez ya- rizmi Teşvik Yasası TT nın yu- rürlüğe girdiği 1982 yılın- dan bu yana "hemen her hü- kümet döneminde" benzer turizm merkezi kararlan alındı ve uygulandı. O kadar ki.. örneğin ls- tanbul'da yıllardır tartışılan "kent içi gökdetenlerin" ve "yeşil alanlardaki plazala- nn"yanı sıra. Ege\e Akde- niz'deki "doğal ve antik SİT'lerde" inşa edilen çok sayıda otel ve tatil köyü de geçen "15 yıl" içindeki hü- kümetlerin onayını taşıyor. Uygulamanın "fîflen" başlatıldığı 1986 yılından bu yana, sadece yatınmcı- lara "tahsis"edilerek turizm Dünyanın hâkimi çokuluslu şîrkeüer • Baştarafı 1. Sayfada için benzer maddeleri içeren NAFTA (Kuzey Atlantik Ticaret Anlaşması) içinde başlayan uygulamalara bak- mak gerekiyor. Geçen nisan aymda Kanada hükü- meti MMT isimli bir katkı maddesi- ni zehirli olduğu gerekçesiyle yasak- ladı. Şimdi MMT'yi üreten Ethyl Cor- poration. Kanada hükümetinden 251 milyon tazminat istiyor. 2 ABD şir- keti, zehirli atık maddeleri toprağa gömmelerini engelleyen Meksika be- lediyelenne tazminat davası açtı. MAI'ye giren ülkeler 5 sene bu an- laşmadan çıkamayacaklar. Çıkanlar 15 sene bu anlaşmaya baölı kalacak- lar. Üstelik MAI, 29 OSCU ülkesi ara- sında imzalandıktan sonra birçok az- gelişmiş ülke pazarlık sürecine katıl- madıkları bu anlaşmaya katılmaya zorlanacak. 67 ülkeden 600 sivil toplum örgü- tü bu anlaşmanın imzalanmasını en- gellemek için ortak mücadele veriyor. Bu sivil toplum örgütleri. MAI an- laşmasının de\letlerin sadece ulusal ekonomilerini, kurumlannı engelle- mekle kalmıyor, aynı zamanda grev, direniş, protesto, uluslararası dayanış- ma. yeni sendikal haklar vb'den dola- yı uğrayacaklan kayıplann karşılan- masını istiyor. (Le Monde Diplomatique Şubat 1998.) Kamusal Vatandaşın Küresel Izleme Otgütü (Public Citren's Global Watch) Direktörü Le Monde Diplo- matique'teki yazısında anlaşmanın demokratik haklan anlamsızlaştırdı- ğını ileri sürdü. The Guardian gazetesi ise konuyu, "Buyrun size dünya hükümeti. De- mokrasiye ne oJdu" başlığıyla verdi. arazflerinin" toplamı da 20 milyon m2'yi geçiyor. Bu arazilerde verilen 300'e ya- kın yatınm izni sonucunda ise aynı bölgelerdeki doğal ve kültürel çevre güzellikle- rinin yerinde şimdi dev te- sisler yer alıyor... lşte 15 yıllık böylesine büyük bir çe\Te yağması sü- recinde hükümetin son aldı- ğı turizm merkezi kararlan- na bugüne dek pek görül- memiş bir düzeyde geniş tepkilerin doğmasında ise alınan kararlar arasında ls- tanbul'un elde kalan son ye- şil ve kıyı alanlannın bulun- masının payı büyük. Ne var ki bu kez de dik- katlerden kaçan en önemli sorun. hükümetlere bu tür "yağma yetkfleri" tanıyan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası'nın hâlâ "yürürlük- te" olması. Öte yandan yine son yağma kararlanna itiraz eden birçok siyasetçinin de bir yandan bu tepkilerini hu- kuk sürecine taşırlarken. öbür yandan "yağmaya ola- nak hazuiayan yasamn de- ğiştirümesini" de yine hâlâ gündeme getirmemeleri en büyük eksiklik. Çünkü alı- nan kararlar birbakıma "ya- sal"lar!.. 2634 sayılı yasa, bir "12 Eylül dönemi yasası" oldu- ğu için anayasanın geçici gınyor ve "anayasaya aykı- nlık savı" ileri sürülemedi- ği için yargı yoluyla iptal edilemiyor. Bu nedenle de hep yürürlükte tutuluyor... Ne var ki anayasada, "12 Eylül dönemi yasalannda değişiklik yapılamaz" diye de bir hüküm bulunmuyor. lşte bu anayasal olanağı bu- güne dek kullanma girişi- minde bulunmayan tüm si- yasi partiler ve tüm millet- vekilleri de 15 yıldır süre- gelen "yasal yağmamn" or- tak sorumluluğunu taşıyor- lar... Şimdi son kararlara tepki gösteren siyasiler gerçekten bu tür bir turizm anlayışına karşı çıkıyorlarsa, yapılacak bir tek görev var, o da 12 Mart 1982'den ben bu tür tahribatlara olanak sağlayan yasanın ilgili maddelerini "değjştirmek". Eğer, mah- kemelere sunulan turizm merkezi kararlannın iptali yönündeki dilekçeler. TB- MM'ye sunulacak 'yasa de- ğişikliği taslağıyla" da des- teklenmezse. bu yağma yi- ne devam edecektir. Hangi hükümet işbaşında olursa olsun... Çünkü, 15 yıldır göreve gelen tüm partiler, bu yasa- yı yürürlükte tutmaktan he- men hiç çekinmediler. "Yet- küerini" çok sevdiler... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürü Yafes Oziürk'ün, helikopterlerle operasyon düzen- leyip görüntülerini televizyonlara gönderdi- ği, kaçak kömür satıcılanyla "işbirBğJ" için- de olduğu ortaya çıktı. Oztürk'ün. kömürcü- lerle işbirliği yapmasının anlaşılması üzerine. "düzmece" biroperasyon düzenleyip televiz- yonlara görüntüleri gönderdiği bildirildi. Öz- türk ise kömür satıcılanyla yaptığı telefon gö- rüşmelerinin bant kayıtlan yayımlanmasına karşın kömür mafy asının kendisine tuzak kur- duğunu ileri sürdü. Sahte operasyon skandalı, Yafes Öztürk'ün kaçak kömür satıcılanyla yaptığı telefon gö- rüşmelerinin bant kayıtlanyla ortaya çıktı. Eski MİT Müstesarı Köksal 'Susurluk raporu eksik' ANKAR4 (CumhuriyetBürosu) - Eski MÎT Müsteşa- n Sönmez Köksal, "alternatif Susurluk raporu" hazırla- dı. Köskal, Başbakanlık Teftış Kurulu Başkanı KuduSa- vaş'uı hazırladığı raporu, "eksik veyanhş'' olarak değer- lendirdi. Savaş'ın raporunda emniyet bölümünün bulun- madığtna dikkat çeken Köksal'ın hazırladığı raporu Cum- hurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Genelkurnıay Başkanlı- ğı'na gönderdiği öğrenildi. ParisBüyükelçiliği'neatanan Köksal'ın, Başbakanlık Teftiş KuruluBaşkanvekili KuttuSavaş'ın hazırladığı Su- surluk raporuna alternatif bir rapor hazırladığı öğrenildi. Köksal raporunda, Başbakan Mesut Yılmaz tarafından görevlendırilen Savaş'ın hazırladığı Susurluk raporunu "eksik ve yanhş" olarak değerlendirdi. Köksal, Savaş'm raporunda emniyetle ilgili bölümünün bulunmamasını. "eksikJik" olarak niteledi. Sönmez'in, hazırladığı rapo- ru, Cumhurbaşkanhğı ve Başbakanlığın yani sıra, Genel- kurmay Başkanhğı'na da gönderdiği öğrenildi. Öztürk'ün kömürcülerle yaptığı görüşmele- rin bantlannın ele geçirilmesi. Ankara"da tril- yonlarca liranın döndüğü kaçak kömür paza- nnda, RP'li büyükşehir belediyesi yönetimi- nin rolü olduğunu ortaya koydu. Yafes Öz- türk'ün bir satıcıyla yaptığı konuşmada, u gü- venilira-damlanm" diye Milli Gcnçlik Vak- fı üyelerinden söz etmesi. ola\da RPnin gençlık örgütlenmesınin de parmağı olduğu yorumlanna >ol açtı. Konuya ılişkm Cumhuriyetin sorulannı yanıtlayan Büyükşehir Beledive Meclisi'nin bağımsız üyesi Muzafler Saraç. Zabıta Mü- dürü Öztürk'ün. RP'li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı MelihGökçek'in "hasada- mı" olduğunu belırterek "Bunlartam birör- güt" diye konuştu. Saraç. yıl- lardır Ankara'da kaçak kömür satıcılannın belediyeyle işbir- liği içinde olduğunun bilindi- ğini, ancak yeni kanıtlanabil- dığini söyledi. Belko kömüriinün bir to- nunun 180 dolara satıldığını belirten Saraç, bunun Türki- ye'de satılan en pahalı kömür olduğuna dikkat çekti. Saraç, kömürlerin 92 dolara Vak- bel'de, 108 dolara da Mehmet Emin Erkan'ın sahibi oldu- ğu Erkan Madencıhk'te satıl- dığını belirtti. Muzaffer Saraç. Erkan Madencilik'in RP'\e olan ya- kınlığına dikkat çekerek, Vakbel'e oranla daha yüksek fiyatla satılmasına karşın. be- lediyenin kendi yandaşlannı korumak amacıyla özellikle Erkan Madencilik'ten aldıgı- nı vurguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle