Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Yeni santnallar
geliyor
• ANKARA (AA) - Her
geçen gün artan eneıji
ihtiyacı karşısında. yap-
işlet-de\ret(YlD)
modeliyle
gerçekleştirilecek eneıji
yatınmlan yeniden hız
kazanıyor. YÎD modeliyle,
toplam 3 bin 629.5
megavat (mw) kurulu güce
sahip olacak i santralın,
inşa edilmesi konusunda
ön başvuru aşamasına
gelindi.
Hak-İş'in
araştırması
• ANKARA (AA)-
Türkiye'de 4 kişilik bir
ailenin mutfak
harcamalannın bir önceki
aya göre yüzde 8.6
oranında artış gösterdiği
bildirildi. 15Ocak-15
Şubat dönemi için 4 kişilik
bir ailenin toplam zorunlu
mutfak harcamalan 55
milyon 114 bin 800 liraya
yükseldi.
Silicon Graphics
Türkiye'de
• tSTANBUL(AA)-
Dünyada büyük ilgiyle
izlenen Terminatör ve
Jurassic Park'tan Titanic'e
kadar çok sayıda filmdeki
heyecan yaratan özel
efektlerin
gerçekleştirildiği
bilgisayarlan üreten
Silicon Graphics,
Türkiye'de sanayi
kuruluşlannı hedef pazar
olarak seçti.
Nevşehir'e
kalkınma odası
• ANKARA (AA) -
Türkiye Kalkınma
Bankası'nın (TK.B) 6.
Kalkınma Odası, Devlet
Bakanı Salih Yıldınm ve
TKB Genel Müdürü Taci
Bayhan tarafından bugün
Nevşehir'de hizmete
açılıyor. TKB'den yapılan
açıklamada. ekonomisi
büyük ölçüde tanm,
hayvancılık ve turizm
sektörüne dayalı olan
Nevşehirtie, imalat
sanayiîfıîrT destekienmesi
konusunda TKB
tarafından yapılan
çalışmada. tanm alet ve
makine imalatı, patates
cipsi üretimi. soğuk hava
deposu, et-yumurta
tavukçuluğu, bisküvi
üretim tesisi ve turizm
yatınmlannın
öngörüldüğü bildirildi.
Tekerlekli boru
hattı
• HABUR(AA)-
Kamyonlarla Kuzey
Irak'tan günde. bir trilyon
lira tutannda. yaklaşık 14
milyon litre mazot
Türkiye'ye getirilerek
Trakya dahil tüm
bölgelerde satıldığı
bildirildi. Kuzey Irak'tan
mazot getirmek amacıyla
bölge il ve ilçelerindeki
Şoförler Odası'na her
geçen gün yeni
müracaatlar oluyor.
Bölgede mazot getirmek
için yeni başvurularla
bırlikte kamyon sayısı 41
binden 44 bine yükseldi.
İthalatta
gerileme
• A.NKARAfAAJ-
Türkiye'de çok tartışılan
canlı hayvan ve hububat
ithalatında geçen yılın 11
aylık döneminde gerileme
kaydedildi. Devlet
Istatistik Enstitüsü
verilerine göre, 1997 yılı
Ocak-Kasım döneminde
bir önceki yılın aynı
dönemiyle
karşılaştınldığında
hububat ithalatında yüzde
21.8 oranında azalma
oldu. Böylece. hububat
ithalatına 1996yılmın 11
ayında 714.9 milyon dolar
döviz ödenirken, bu rakam
geçen yılın aynı
döneminde 558.9 milyon
dolara geriledi.
Hizmet-İş'ten
uyarı
• K.MARAŞ(AA)-
Hizmet-tş Sendikası Genel
Sekreteri Mahmut Aslan,
yüksek enflasyonun
düşürülememesi halinde
sosyal patlama olacağını
savundu. Hizmet-lş
Sendikası Genel Sekreteri
Mahmut Aslan bu yıl 160
belediyede 50 bin işçiyi
kapsayan toplu iş sözleşesi
görüşmelerini
sürdürdüklerini kaydetti.
Onur Kumbaracıbaşı, hükümeti enflasyonla mücadelede ciddiyete çağırdı
'Banknot matbaası yetişemiyor'FARUKATAAY
ANKARA - CHP Genel Başkan Yar-
dımcısı Onur Kumbaracıbaşı, banknot
matbaasının piyasanın para gereksinimi-
ni karşilamakta güçlük çektiğini söyledi.
Hükümetin, ekonomideki başansızlığını
örtmek için gündem değiştirmeye çalıştı-
ğını kaydeden Kumbaracıbaşı, "Borçlann
düzenli ödenebiliyor olması bile büyük
şans" değerlendirmesini yaptı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Kumba-
racıbaşı. ekonomı karnesi başansız olan
hükümeti. enflasyonla mücadelede ciddi-
yetsizlikle suçladı. Hükümet üyelerinin
açıklamalannm birbiriyle çeliştiğini \-ur-
gulayan Kumbaracıbaşı, "Hükümet, enf-
lasyonla mücadeledeki başansızlıklarının
unutulması için gündemi değtştirmeye ça-
lışıyor. 'Irak, Konya'yı bombalayabilir" di-
ye açıklama yapılıyor. Gündem degjstir-
mek adına bunlar yapılmamalıdır" dedi.
Iktıdann hiçbir konuda çözüm ortaya
koyamadığını ve sonbaharda erken seçi-
• Kumbaracıbaşı. ekonomi karnesi başansız olan
hükümeti, enflasyonla mücadelede ciddiyetsizlikle
suçladı. Hükümet üyelerinin açıklamalannm
birbiriyle çeliştiğini \nrgulayaran Kumbaracıbaşı,
"Irak, Konya'yı bombalayabilir" diye açıklama
yapılıyor. Gündem değiştirmek adma bunlar
yapılmamalıdır" dedi.
me gitmeye hazırlandığmı kaydeden
Kumbaracıbaşı, "Seçime iyi bir pozisvon-
da gitmek için başansızlıklannın sorum-
luluğunu CHP'ye yıkmaya çalışıyorlar.
Buna izin vermeyeceğiz'' dedi. Uluslara-
rası Para Fonu"nun (IMF) Türkiye ile an-
laşma yapmamasının hükümetin ekonomi
politikalannın inandıncı olmamasından
kaynaklandığını kaydeden Kumbaracıba-
şı, "IMF ortada bir irade göremiyor. IMF
böyle ciddiyetstz bir muhatap varken an-
laşma yapmaz. Çünkü, IMF anlaşma yap-
tığı ülke\e kefıl oluyor" dedi.
Kumbaracıbaşı, hükümetin göreve gel-
diğinde 10-15 milyar dolar kredi bularak
enflasyonu düşürmeyi hesapladığını kay-
dederek. "Türkîye'de böyle bir hükümet
varken bu kredinin gelmeyeceği anlaşıb-
yor. Bu ortamda borçlann düzenli olarak
geri ödenebiliyor olması bile büyük şans"
dedi. Piyasanın her gün 250 trilyon lira
açıkla açıldığına ve döviz rezervlerinin
500 milyon dolar azaldığına dikkat çeken
Kumbaracıbaşı. "Merkez Bankası'nın
banknot matbaasının imkânlan gerekli
paranın basılmasına yetişmrvor. Bu gidiş-
le 50 mityon Uraiık banknotu da çıkaracak-
lar" diye konuştu.
Kumbaracıbaşı. ekonominin durumu-
nun seçim ekonomisine de olanaktanıma-
yacağını belirterek, "Özelleştirmeden
kaynak bekliyorlar, oradan da önemli bir
para gelmez. Müflis tüccar gibi eldekini sa-
tarak bir yerc gftmeleri mümkün değü"
dedi.
Kumbaracıbaşı, Meclis'e gelen vergi
tasansının gerçek bir reform niteliği taşı-
madığını belirterek şu önerileri getirecek-
lerini belirtti:
"Tasan geür dagüımını düzeltecek,ver-
gi adaktini sağlayacak önlemler içermi-
yor. Kayıt dışı ekonomiyi kayda almak için
beyanname verme zorunluluğunu genis-
letmeyi planlıyoriar. ama bu zor görünü-
yor. Biz, ücretlilere ayn bir tarife getirile-
rek vergi yükünün azaltuması için önerge
hazırlıyoruz. Küçük esnaf ve zanaatkâra
da ayn tarife uvgulanmalı. rant gelirleri-
nin vergi oranlan yükseltilmeli. Sağltk. eğj-
tim gibi gideıierin vergi matrahından dü-
şülebilmesini, geçici verginin kakiınlması-
nı istiyoruz. Kooperatiflere, araştırma
geliştirme hizmetlerine tanınan istisnalar
sürmeli."
Uygulama için Başbakan Yılmaz'la görüşmeye hazırlanan Meral
'Eşelmobil kaybını istiyoruz'ANKARA (AA) - Türk-lş
Genel Başkanı Bayram Meral.
eşelmobil sisteminin yürürlük-
ten kaldırılması durumunda,
mevcut toplusözleşme düzeni-
nm delinmeyeceğinı belirterek,
bu konuda önümüzdeki günler-
de Başbakan Mesut Ydmaz ile
görüşeceğıni söyledi.
Bayram Meral. geçen yılki
kamu toplu iş sözleşmesi gö-
rüşmelerinde Türk-lş'e üye 1-
2 sendikanın. konfederasyonun
bilgisi dışında eşelmobil siste-
mini benimseyerek sözleşme
bağıtlamalan sonucu, diğer
sendikalann da zorunlu olarak
bu sistemi kabul ettiklerini kay-
detti.
Eşelmobil sisteminin uygu-
lanmasından 500 bini aşkın ka-
mu ışçisinin toplam 346 trilyon
lira kaybı olduğunu anlatan
Meral. Başbakan Mesut Yıl-
maz'in muhalefetteyken eşel-
mobil sistemini kaldıracağı yö-
nünde vaatte bulunduğunu söy-
ledi. Hükümet içinde bazı ba-
kanlann. "Eşelmobili kaldınr-
sak mevcut toplusözleşme düze-
ni delinir, bozuiur. Türk- Iş'in
hesaplamalan ile ni/dm hesap-
lanmız arasında yüzde 500 fark
bulunuyor" şeklinde görüş bil-
dirdiklerini anlatan Meral. eşel-
mobil sisteminin kaldınlması
durumunda toplusözleşme dü-
zeninin delinmeyeceğinı belirt-
ti. Yürürlükteki bazı toplu iş
Almanya'daki işsizlik en çok Türkleri vuruyor
500 biniaşkın TürkişsizEkonomi Servisi - Ikinci Dünya Savaşı'ndan
sonraki en büyük işsizlik ordusuyla karşı kar-
şıya olan Almanya'da yaşayan 2 miryonu aşkın
Türk'ün yüzde 25'inin işsiz olduğu belirtili-
yor.
Fmancial TAm«"m 13 Şubat tarihli sayısm-
daki haberine göre 4.82 milyon işsizin yaşadı-
ğı Almanya'da Türklenn işsizjik sorunundan en
çok etkilenen kttfe eiduğu bildiıriJtyor. Ûkede; :
çalışan yabancı işçiler arasında Türklenn işsiz-
likte ilk sırada yer aldığı söylenirken ltalyan-
bnn yüzde 20'si, Yunanlılann yüzde 19'u ve
lspanyollann yüzde 12'sinin işsiz olduğu ifade
ediliyor. Türkgençlerinin aldıklan yetersiz eği-
timin, işsizlik sorununun en önemli sebebi ol-
duğu belirtilirken Alman çocuklannm yüzde
18'inin üniversiteye yönelik okullara giderken
Türk çocuklannda bu oran yüzde 5.
Ülkedeki toplam nüfusun yüzde 2.5 'ini oluş-
turan Türlder\n, Almanya'mn Gayri Safj Yur-
tiçi Hasılası'mn (GSYİH) 1.97'sini örettiğia-.
den söz ediliyor. 19% yılında bir AJmatfın ay-
lık ortalama ücretinin 2690 mark, bir Türk iş-
çinin ise 2260 mark olduğu belirtiliyor.
sözleşmelerinde sorun çıkması
durumunda işverenlerle görü-
şerek. sözleşmeyi ek bir proto-
kolle yeniden düzenlediklerini
anımsatan Meral. eşelmobil
konusunda da hükümet ile ye-
niden bir düzenleme yapabile-
ceklerini söyledi. Ek zam tale-
bmde bulunmadıklannı. işçinin
elinden alınan toplam 346 tril-
yon lirayı istediklerini anlatan
Meral şöyle konuştu: "Hükü-
met zammı takside bagladı.
Bundan da işçinin 346 trilyon
lira ka\ bı oldu. Biz ek zam iste-
miyoruz. Birilerinin gasp ettigi
hakkımızı isri\oruz. Eşelmobi-
lin kaldırılması ile toplusözleş-
me düzeninin delinmesinin ya-
kından uzaktan ilgisi yokrur.
Tam tersine, ek bir protokoüe
\cnidcn düzenlenecek toplu iş
sözleşme düzeni daha sağlıklı is-
leyecektir."
BaşbakanMa görüşme
Eşelmobil sisteminin kaldı-
rılması amacıyla Yılmaz'dan
görüşme talebine olumlu yanıt
geldiğını bildiren Meral, önü-
müzdeki günlerde Başbakan ile
bu konuyu ele alacaklannı kay-
detti.
İsten cıkarmalar
Fatura işçiye
kesiliyor
ANKARA (AA) - Geçen yıl. toplam 12
bin 156 işçinin işten çıkanldığı bildirildi.
Işten çıkanlan işçilerin yüzde 63.9"u Türk-
lş, Yüzde 17. 4"ü DİSK %e yüzde 1 'i Hak-
tş üyesi, yüzde 17.8"i ıse sendikasız işçiler-
den oluşuvor.
Petrol-ış Sendikası tarafından yapılan
araştırmaya göre 1997 yılında işten çıkan-
lan 12 bin 156 işçinin yüzde 46.8'iişYasa-
sı'nın 13. maddesi gereğince, yüzde 25.5'i
sendikal örgütlenme, yüzde 10.1 'i özelleş-
tirme, yüzde 17.6'sı ise diğer nedenlerle iş-
ten çıkanldı. İşten cıkarmalar en çok doku-
ma, metal ve inşaat işkollannda gerçekleş-
ti. Özelleştirme uygulamalan, işten çıkan-
lan işçi sayısının artmasında etkili olurken
1997 yılında özelleştirme sonucunda 1.233
işçi işten çıkanldı. İşten çıkanlan her dört
işçiden birinin sendikalaşma nedeniyle işi-
ne son verildiği belirtilen Petrol-lş araştır-
masında, işten çıkarma ve işsizliğin tüm iş-
çilerin en temel sorunu haline geldiği vur-
gulanarak: "Işçiler her ne kadar işyerlerin-
de kapsamdışı. sözleşmeli. geçici. me\ simlik,
taşeron adı altında farklı ücret ve çalışma
koşuUannasahip olsalar da işgüvencesi hep-
sinin ortak sorunudur. Sendikalar. işveren-
lere işçi çıkarmadasıarazözgürlük tanrjBÖb'\
13. maddenin kaldınlarak 1994 yılında
TBBM'de onavlanan 158 sayılı ILO sözleş-
mesinc uygun iş güvencesi \asasimn çıkma-
sı için mücadele etmelidirier'' denildi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA
Iki hafta önce, iki Ingiliz ilaç
şirketi, Glaxo ve Smith Kline
Beecham, dünyanın üçüncü
büyük ilaç şirketini oluşturmak
üzere birteşmeye karar verdiler.
Ingiltere tarihinin bu en büyük
şirket evliliği sonuçlandığında,
"Ingiltere'de ilaçla ilgili her
şey -bilim adamları nerede
eğitim görecekler, nerede ça-
lışacaklar, araştırma geliştir-
me harcamalan nasıl yöneti-
lecek, laboratuvariar, fabrika-
lar hangi alanlarda ve hangi
cografi bölgelerde kurulacak,
eczanelerin geleceği nasıl et-
kilenecek, ulusal sağlık hiz-
metlerine hangi ilaçlar kaça
satılacak- hep bu yeni şirke-
tin yörüngesine oturacak.
Dünün dev sosyal sağlık hiz-
metleri tüm pazarlık gücünü
kaybedecek" (The Observer
8/02/98)
Asalaklaşma
Glaxo-Smith Klein birleş-
mesi az görülur bir örnek degil.
Geçenlerde, iki Isviçre Bankası,
Union Bank of Switzerlend ve
Swiss Bank of Corporati-
on'un birleşerek dünyanın en
büyük fon yöneticisini oluştur-
duklarına şahit olduk. Alman-
ya'da Bertelsmann ve Kirsch,
Avrupa'nın en büyük basın ya-
yın şirketini oluşturmak üzere
birleşiyorlar. örnekleri çoğalt-
mak mümkün. Son yıllarda dün-
ya ekonomisinde büyük bir şir-
ket birleşmeleri dalgası yükse-
liyor. KPMG Peat Manvick
LLP'nin küresel birleşmeler
üzerine hazırladığı rapora göre
1997'nin ilk sekiz ayında
ABD'de gerçekleşen 1.081 şir-
ket birieşmesinin değeri 47 mil-
yar dolar. 1996'nın aynı döne-
minde, 38 milyar dolaHık, 1.118
birieşmenin gerçekleştiğine ba-
karsak hem birleşmelerin genel
hacminin hem de ortalama ça-
pının büyümekte olduğunu gö-
rebiliriz. Avrupa şirketleri ise
1997'nin benzer döneminde
ABD şirketlerini satın almak için
43 milyar dolar harcamışlar. Ra-
por, birleşmelerin Bankacılık,
elektrik hizmetleri ve teleko-
münikasyon sektörierinde yo-
ğunlaştığını gösteriyor. (Busi-
nessVVire 27/10/97)
Şirket birleşmeleri daha bü-
yüyerek küresel rekabet gücü-
nü arttırmanın yanı sıra, hisse
senetlerinin el degiştirmesiyle
elde edilen gelirierin, yani rant
Yeni Feodaller
gelirterinin maksimizasyonunu
da amaçlıyor. Bu şirket birleş-
meleri aynı zamanda son 25 yıl-
da hızla büyüyerek dünya eko-
nomisinde rakipsiz bir güce ula-
şan senmayenin (banka semna-
yesi) de özgün bir değertenme
biçimini oluşturuyor. Bu köşe-
de mali sermayenin son yıllar-
daki baş döndürücü büyüme hı-
zını birçok defa tartıştık.. tekrar
örneklemeye gerek yok. Döviz
piyasalannın günlük hacminin
1.5 trilyon dolara ulaştığını, As-
ya bölgesindeki borç enstrü-
manlannın toplam değerinin 60
trilyon doları geçmiş olduğunun
ediş biçimine bakmakta büyük
yarar var. Kapitalizmin bu aydın-
lan, feodaliteyi üretken olmayan
bir zenginliğe, ranta, ekonomi
dışı zora dayanarak, serbest re-
kabet içinde yapılması mümkün
olmayan gelirier elde etmeye
yol açtığı için asalak olduğunu
düşünüyor ve feodalleri etik dü-
zeyde de mahkûm ediyoriardı.
Bu gün de karşımızda borsa
etkinliklerinden (spekülasyon),
siyasi olarak bulunduklan konu-
mun imtiyazlarını kullanarak
(yolsuzluk. talan ve rüşvet),
uluslararası kaçakçılık etkinlikle-
rinden (mafia) son derecede bü-
şıya olduğumuzu düşündüren
başka işaretler de var. Örnegin
bu dev şirketler son derecede
karmaşık bürokratik ilişkileri,
emir kumanda zincirlerini kont-
rol ediyorlar. Genel müdürieri,
adeta bir kraldan diğerine gezen
şövalyeler gibi şirket değiştiri-
yoriar ve her gtttikleri yerde mil-
yariarca doları kontrol ediyor ve
yüzbinlerce ınsanın yaşamını et-
kileyecek kararlaralıyoriar. Ama
bunlar sadece rant elde eden
mülk sahiplerine, yani hisse se-
nedi sahiplerine, "feodal aile ef-
radına" karşı sorumlular. Bu dev
şirketlerin ve yöneticilerinin üze-
Özellikle Avrupa şirketieri birleşerek rekabet güçlerini arttırmaya çalışıyorlar.
tahmin edildiğini hatırlamak ye-
tersanınm.
Üretken faaliyetten değil de
spekülatif, yani birikmiş serve-
tin bölüşülmesinden beslenen
sermayenin, geçen 25 yılda bu
şekilde büyümüş olması, bize,
kapitalist etkinliklerin çok büyük
bir kısmının üretimden koparak
rent geliri elde etme faaliyetle-
rinde yoğunlaştığını. asalaklaş-
tığını gösteriyor (1)
...Ve feodalleşme
Bu gelişmelere bakarak, ka-
pitalist ekonominin büyük bir
kısmının "feodalleşmeye baş-
laması" gibi ilginç bir durumla
karşı karşıya olduğumuzu söy-
lemek mümkün (2). Bu ilk anda
bir oxymoron gibi görünen tes-
piti açmak için birkaç yüz yıl ge-
riye gidip Merkarrtilist, Fizyog-
rat ve klasik iktisatçılann, yani
yükselmekte olan kapitalizmin
aydınlannın feodaliteyi mahkûm
yük gelirier elde eden ekonomik
ilişkiler var. Dünya ekonomisi
küreselleşirken ve sözde her
yerde serbest rekabet rüzgârla-
n eserken, mali ve sinai piyasa-
lar dev şirketlerin egemenliği al-
tına girdiği için serbest rekabet
koşullan ortadan kalkıyor ve te-
kelci kâriar zenginliklerin kayna-
ğı olmuyor mu?
Tüm bu eğilimler gelip dev
çokuluslu banka, telekomüni-
kasyon, bilgisayar. haberleşme
ve medya şirketlerinin vb. bün-
yesinde kesişiyorlar. Dün, nasıl
feodal krallıklargenişlemek için,
ganimet toplamak, toprak elde
etmek amacıyla savaşıyorlar-
dıysa.. bugün bu dev şirketler
de başka şirketleri yutmak için
mali savaşlara giriyorlar. Boşu-
na mı bu tür birfeşmeleri ger-
çekleştiren şirketlerezaman za-
man "predetor" (başkalarını
avlayarak yok eden) deniyor?
Bir feodalleşmeyle karşı kar-
rinde ne kamu denetimi ne de
siyasi kontrol var. Diğer bir de-
ğişle, bu şirketler ve yöneticile-
n, kapitalizmin siyasi yapılannın,
devlet, demokrasi, meşru tem-
sil ve sorumluluk ilişkilerinin ne-
redeyse dışında yaşıyoriar.
Yeni yasal çerçeve
arayışı
Ancak, bu "neredeyse dışın-
da", yani kapitalist devletin et-
kisinden tümden kurtulmamış
olarak yaşamak zor. Küresel şir-
ketler. bu duruma bir son ver-
mek ve tümden "özgürieş-
mek'1
istiyoriar. Devletlerin, ken-
di siyasi coğrafyalannın dina-
miklerinden, zorunlu meşruiyet
ilişkilerinden kaynaklanan poli-
tikalan, bazen bu şirketlerin ge-
lirlerini olumsuz yönde etkileye-
biliyor. Örneğin, bir ülkede sen-
dikal hareket yeni haklar elde
edebiliyor. Toplumsal muhale-
fet, hükümetleri, sermaye üze-
rine, örneğin, çevreyi korumak
için yeni vergiler koymaya, ya
da toplumsal harcamalan attır-
maya zoriayabiliyor; Fransa'da
olduğu gibi haftalık çalışma sü-
resini 35 saate indirtebiliyor.
Ancak, 29 OECD ülkesi ara-
sında imzalanmayı bekleyen ve
metni gizli tutulan Çok taraflı
Yatınm Anlaşması'nın bir
maddesi bu küresel dev şirket-
lerin derdine çare olmak üzere
(Le Monde Diplomatique Şu-
bat 1998 (3).
Bu anlaşmaya göre, örneğin
bir (A) ülkesine yatınm yapmış
olan yabancı şirket, bu ülkede-
ki hükümetin politikalanndaki
bir değişiklikten dolayı gelir kay-
bına uğrarsa, zararını o ülke
devletine tazmin ettirebilecek.
Böylece kamu mallannın özel-
leştirildiği günümüz dünyasın-
da şirketlerin zarariannı kamu-
laştırmak ve halkın üzerine yık-
mak mümkün olacak.
Küreselleşme bu "feodalleş-
me" eğilimlerini de beraber ge-
tirirken, bir zamanlar, feodaliz-
me karşı kullanılan "aydınlan-
ma" düşüncesinin de şiddetli
bir saldınya uğraması ise bu res-
mi ilginç bir şekilde tamamlıyor.
Eski feodaller, vartıklannı dini bir
kozmolojiye atıfla haklı gösterir
ve ayncalıklannın sorgulanma-
sını engellemeye çalışırlardı.
Bugün "yeni feodaller" aynca-
lıklannı benzer bir şekilde mis-
tik bir güçle, her şeyi en mü-
kemmel düzenleyen ve asla
sorgulanmaması gereken "pi-
yasanın gizli eli'yle açıklıyorlar.
Feodal sınrfın egemenliğini açık-
layan ruhban sınıfının vefeoda-
li eğlendiren soytannın yerini
bugün kimlerin aldığını görmek
için ise sanınm bazı akademik
çevrelere ve eski solcu medya
yorumculanna bakmak gereki-
yor.
(1) 1970'li yıllardan sonra kâr
oranlannda yaşanan genel bir
düşme eğilimiyle bu gelişme
arasında bir ilişki var ama, bu
da bir başka yazının konusu ol-
mak zorunda.
(2) Georges Corm (1993) Le
nouveau desordre economique
mondial. La Decouverte.
(3) Public Citizen örgütünün
(www.citizen.org) çabalanyla
ele geçirilen bu anlaşmanın
metni www.monde-diploma-
tique.fr/md/dossier/ami/ ad-
resinden elde edilebilir.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Ekonomiyi Yönetmek
Yarın, 17 Şubat 1923'te Izmir'de toplanan Tür-
kiye Iktisat Kongresi'riın yıldönümüdür. Kurtuluş
Savaşı'nın hemen sonrasında, Lozan barış görüş-
melerinin kesintiye uğradığı sırada toplanan izmir
Iktisat Kongresi, savaş sonrasının ekonomi politi-
kasının ana ilkelerini saptıyordu.
O günlerin ulaşım güçlüğü koşullarında, ülkenin
değişik yörelerinden gelen 1135 dolayında delege
nasıl bir ekonomi istediklerini sergilediler. Katılan-
lar, toplumun çiftçi, tüccar, sanayicı ve işçi gibi
başlıca kesimlerini temsil ediyoriardı.
Kongreyi açış konuşmasında şöyle diyordu
Mustafa Kemal:
İstiklal-i tam için şu düstur var:
Hâkimiyet-i milliye, hâkimiyet-i iktisadiye ile tar-
sin edilmelidir. Bu kadar büyük gayeler, bu kadar
mukaddes, azametli hedefler(in)... tahakkuk-u
tammını temin için yegâne kuvvet, en kuvvetli te-
mel iktisadiyattır.
Burada "düstur" kural, "tarsin"de sağlamlaştır-
mak anlamına geliyor.
Mustafa Kemal, kongreyi ülke bütünlüğü üzeri-
ne kararlann alındığı Erzurum Kongresi'ne benze-
tiyor; ekonomik bağımsızlığı neden siyasal bağım-
sızlık kadar önemsediğini açıklıyor ve çok önemli
bir gerçeğin, ekonomik gücün altını çiziyordu.
Kongrenin oybiriiğiyle "tespit ve kabul ettiği" 12
maddelik "Misak-ı Iktisadi Esas/an "nın kimi öner-
melerini anımsatmaya ne dersıniz?
Türk ulusunun, bağımsızlığı ve egemenliği vur-
gulandıktan sonra, kendi ürettiğini (yerli mali) kul-
landığı; bilimsel ve teknolojik gelişmeleri benimse-
diği; çalışkan ve dürüst olduğu; doğal kaynaklan-
nı kendi çıkan için kullanmak istediği; yasalara uy-
dugu sürece yabancı sermayeye karşı olmadığı;
aracı ve tekellere karşı çıktığı belirtiliyor.
• • •
Kongrede alınan kararlar, 194O'lı yıllara dek yak-
laşık on beş yıl, uygulanan ekonomi politikalannın
temelini oluşturur.
Bu temelde ekonominin tüm toplum kesimleri-
ne eşit uzaklıkta yönetimi vardır. Bu nokta önem-
li. Cumhuriyetin ilk yıllan kongrede de vurgulandı-
ğı gibi toplumsal sınıflar arasında dayanışmayı ve
çıkar birliğini esas alır. Burada ne yalnız toprak
ağalarının ne de yalnız büyük tüccar, sanayici ya
da fînans sermayesinin çıkarlanna hizmet anlayı-
şı egemendir. Bu nedenle Mustafa Kemal konuş-
masının sonunda, savaş sonrasının farklı siyasal
yapılanmasını "...bütün halk için bir say mısak-ı
millisi mahiyetinde olan birprogram etrafında top-
lanmaktan hasıl olacak olan bir şekl-i siyasi..." söz-
leriyle tanımlıyordu.
Anımsatalım "say" emek, çalışma anlamına ge-
liyor; Mustafa Kemal emeğe dayalı bir ulusal da-
yanışmayı özenle vurguluyordu.
O yıllarda ekonominin yönetimi üç ana noktada
düğümlenir. Birincisi, dış ödemeler dengesinin
sağlanması; ikincisi devlet bütçesinin gelir-gider
denkliği ve üçüncüsü de para miktannın üretim
artışına bağlı ve karariı birdüzeydetutulmasıdır. Bu
ilkelerde, sonralan iyice unutulan, Türk Lirası'nın
değerini koruma isteği vardır; güvenli bir devlet
bütçesi yapısı oluşturmak vardır vesıkıdurun.en/-
•lasyonsuz bir ekonominin nesnel-dayânâklan var-
dır.
Bu ekonomi politikası anlayışı, kesinlikle dünya
ekonomisinin dışında bir Türkiye ekonomisi anla-
mına gelmiyordu. Daha da önemlisi Türkiye, o yıl-
larda genel olarak yerli üretimi geliştirme özelde
de hızlı bir sanayileşme yolunu seçerek, dünya
ekonomisi ile bağımsız bütünleşmenin dünyada-
ki ilk örneklerinden birini veriyordu. Türkiye kendi
özkaynaklarını harekete geçirerek, çağdaş ekono-
mik ve toplumsal gelişme yoluna giriyordu.
• * •
Türkiye ekonomisinin Ikinci Dünya Savaşı son-
rasındaki yönetiminin bu temel ilkelerden adım
adım uzaklaşmasının kimi sonuçları. ağır dış borç-
lar; düşürülemeyen ve dünya rekoriarı kıran enf-
lasyon; giderek bozulan gelir dağılımı ve çöken bir
kamu yönetimidir. Kuşkusuz, daha çok yol yapıl-
dı, ancak demiryollan tümüyie bir yana bırakıldı;
yerli sanayi üretimi arttıysa da üretim ölçeği, ürün
niteliği ve yerli teknolojiyi geliştirici bir çerçeveye
oturtulmadı vb... Oysa bu ilke ve kurallar. değişen
dünya koşullanna uyumlu kılınarak güçlendirilir ve
kalıcı kılınabilirdi. Bunun için de bilinçli siyasal ön-
derlik gerekiyordu.
• • •
Kongre üzerine ilk ve tam kapsaml] çalışma, say-
gı ile andıöımız Prof. Dr. A. Gündüz Ökçün'ündür.
"Türkiye ıktisat Kongresi 1923-lzmir, Haberler -
Belgeler - Yorumlar." Sermaye Piyasaşı Kurulu
(SPK) geçen yıl çok olumlu bir tutumla Ökçün'ün
tüm eserlerini, bu yapıtı dahil yayımladı. Eksikiiği
çekilen toplumsal bellek bu tür çabalarla oluşacak.
İLAN
TC
BAKIRKÖY 4. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
199? 1140 Es.
1997/1193 Kr.
Mahkememizın 25.11.1997 tanh ve 1997'1140 es.
1997/1193 kr. sayılı ilamı ile Erzurum Olur - Taşlıköy
C: 0332. ASN: 54, S: 106'da nüfusa kayıth bulunan
Sülbiye \e Feyzullah'dan olma 9.7.1952 D.'lu Fatma
Sezgin'e aynı yerde kayıth annesi Sülbiye Sezgin"in \e-
layeti altına alınmasma karar verilmiştir.
llgililerin mahkememize müracaatlan ilan olunur.
9.2.1998
Basın: 4977
İLAN
TC
CEYHAN 1. KADASTRO
MAHKEMESİ'ÎVDEN
DosyaNo: 1978/61-125
Ceyhan ilçesi Hamitbey Köyü 28 parsel hakkında
mahkememizden verilen karar, tüm aramalara rağmen
bulunamayan davacı Sabiha Özkaynak ile davalılar
Ömer Anpolat ve Hasan Demirbay'a 7201 sayılı yasa
uyannca ilanen tebliğ olunur.
Basın: 4863
tLAN
TC
CEYHAN 1. KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 972/205-504
Ceyhan ilçesi Kürt Köyü 86 parsel hakkında mahke-
memizden verilen karar tüm aramalara rağmen buluna-
mayan davacılar Melahat Acar'a 7201 sayılı yasa uya-
nnca ilanen tebliğ olunur.
Basın: 4862