Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-I ARALIK 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Türkiye'deki 7 milyonun üzerindeki engelliden yalnızca 3 bin 800'ü spor yapma şansı bulabiliyor
6
Her insan bir özürlü adayı'
DUZYAZI
•3 Arahk Dünya Özürlüler Günü. Türkiye'de, bu yıl da
yapüanlar değil, sorunlar konuşuluyor. Türkiye Engelliler Spor
Federasyonu Başkanı Kocaömer, Türk insanının konuya daha
duyarlı olmasını isteyerek, "Unutulmaması gereken en önemli
şey, hepimizin her an engelli adayı olduğu" uyansında bulundu.
nusunda atacağı çok adım olduğunu
söyledi. Türk insanının konuya daha
duyarlı olmasını isteyen Kocaömer,
"Unutulmaması gereken en önemli şey,
hepimizin her an engelli adayı olduğu"
dedı.
3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. Her
yıl olduğu gibi bu yıl da yapüanlar de-
ğil, sayılan 7 mılyonu aşan engelli yurt-
SAADET L SLL
Türkiye'deki 7 milyonun üzerindeki
engelliden sadece 3 bin 800'ü sporla
uğraşabiliyor. Almanya'daki 6 milyon
600 bin engellinin ise 450 bini spor ya-
pabiliyor. Türkiye Engelliler Spor Fede-
rasyonu Başkanı Yavuz Kocaömer, ül-
kemizin, engellılerin spor yapması ko-
taşlanmızm sorunlan, yapılması gere-
kenler konuşuluyor. Avrupa Birliği ada-
yı olan Türkiye, engellilerin sorunlan-
nın çözümü konusunda çok geride.
Dünyanın en büyük kentlerinden Istan-
bul'da bile hâlâ en basit mimari sorun-
lar çözümlenmiş değil. Sağhklı yaşa-
mın en temel kurallanndan bin olan s-
por yapma şansını ise sadece 3 bin 800
engelli yakalayabilmiş.
100 spor kulübû var
Türkiye Engelliler Spor Federasyonu
Başkanı Yavuz Kocaömer, ülkemizde
bedensel, zihinsel, ışitme ve görme
özürlü olmak üzere 4 grupta spor yapı-
labildiğini söyledi. Bu alanlarda yakla-
şık 100 spor kulübü bulunduğunu belir-
ten Kocaömer şunlan söyledi: "Sağır
Dilsiz Futbol Milii Takımı geçen yıl Dün-
ya Şampiyonu oldu. Tekerlekli Sandal-
ye Miili Takımumz ocak ayında Porte-
kiz'deki Avrupa Şampiyonası'na kab-
lacak. 2000 yıünda Tekerlekli Sandalye
Avrupa Şampiyonası İstanbul'da yapı-
lacak. Zihinsel engelliler, yüzme, atie-
tizm ve masatenisi \apıyor. Köıier konu-
sunda pek bir şey y apılmamış, ancak bu
konuda çalış.ınalarınıız var."
Almanya'daki 6 milyon 600 bin özür-
lüden 450 bininin spor yaptığını söyle-
yen Kocaömer, hedieflerinin Almanlar-
ERNEĞİN GİRÎŞÎMÎ
Bozcaada'ya
'Otistikler
Yaşama Köyü'
FİGEN ATALAY
Biz 'normal'iz. Ya öteki-
ler° Yrd. Doç. Dr. Ne\in
Eracar'a göre, onlar kimi
zaman 'özürlü', kımi zaman
'engelH', çoğu zaman da 'sa-
kat". "Terimi eskiten bizûn
içsel kanşıkhğımız'' diyor
Eracar: "Içinde kaygılann,
korkulann, acıma, korunıa
ve öfkenin sarmal kirliligjni
taşıyan, tanımadıklan için
de iyice bulanıklaşan duy-
gular. Oysa bu sözcükleri bi-
rine öfkelendiğimizde ya da
birini suçlarken çok rahat
kullanrveririz. Bu durumda
sözcüklerle incitmekten
korktuğumuz sıra dışı in-
sanlar, "manyak'. 'geri ze-
kâlı' sözcükleriyle daha çok
hakarete uğruyorlar".
Türkiye'de özürlü çocuk
ve gençlere eğitim veren
kurum sayısı da yeterli de-
ğil, eğitimci sayısı da. Bir-
çok özürlü çocuk ise anne-
babalan tarafından ev hap-
sinde tutuluyor. Onlar değil
eğitim almak, sokağa çık-
mak hakkına bile sahip de-
ğil. Oysa çok iyi biliniyor
kı; eğitim alabilen, benzer-
leriyle bir arada bulunan,
yaşamın içine gıren özürlü
çocuk ve gençler, inanılmaz
gelişmeler gösterebiliyor-
lar.
Bu gerçeğin farkında
olan anne-babalar. kendi
çabalanyla çocuklan için
dernekler, okullar kurmaya
çalışıyor.
Bir otistik kız çocuğu an-
nesi olan Marmara Üniver-
sitesi öğretim üyesi Yrd.
Doç. Dr. Nevin Eracar'ın
başkanı olduğu Otistikler
Derneği de. "otistiklerin ko-
şııbuz kabulü" temel ilke-
siyle çalışmalar sürdürüyor.
1994 yılından 1997 yılına
kadar Otistikler Kulübü
olarak etkinlik gösteren ve
otistiklere, ailelerine hizmet
vermenin yanı sıra kamu-
oyunda otizmin tanınması
ve otistiklerle toplumun
kaynaşması yönünde çaba
gösteren bir grup gönüllü,
İasa süre önce dernekleşti.
"Bir otistik olarak dün-
yaya geunek onlann seçimi
değikfi. Onlann yalnız dün-
yalannı paylaşmak bizim
seçimimiz" sloganıyla çalış-
malarda bulunan derneğın
amacı, broşürlerinde şöyle
dile getiriliyor:
"Amaç, otistiklerin de
bizter gibi sokakta, cafe'de.
parkta. otobüste, havuzda,
plajda ve her yerde olabil-
meleri farkhlıklaruıa kar-
şın kabul edilebilmeleridir.
Bu kabul onun da bu tür
yerlerde bulunmasını iste-
yen gönüllülerle sağlanıyor.
Sokakta kulağına çalınan
bir şarkının ritmi ile dans
ediveren bir otistiğin yanın-
da ve bundan utanmayan
güçlü gönüllülerie..."
Otistikler Derneği'nin.
"otistik çocuk, gençve yetiş-
kinkrin normal denilentop-
lum içinde yaşamalannı
sağlamak" amacıyla sür-
dürdüğü çalışmalardan bi-
ri, Bozcaada'da "Otistikler
Yaşama Köyü" kurulması.
Mimari projesini Cengiz
Bektaş'ın üstlendiği köyün
beş yıl içinde kurulması
planlanıyor.
Yrd. Doç. Dr. Eracar,
Otistikler Yaşama Köyü ile
ilg:li en temel felsefelerinin
"fırkk olanla biıtikte yaşa-
mık" olduğunu vurgulu-
yor. Eracar, "normaTdeni-
len insanlarla otistiklerin
kaynaşması, evlerinde \e
kanplarda "tecrit" edilmiş
ohnamalan için gönüllüler-
ceBozcaada halkı ve genç-
lerine yönelik hizmetler ve-
rildiğini anlatıyor. Yılbaşı-
nın, gökyüzüne havai fışek-
ler atılarak ada halkıyla bir-
lıkte karşılanması, ada hal-
kına yönelik olarak düzen-
lenen beceri kurslan, bırlik-
te dalgakıranm boyanması.
ana-babalara çocuk eğitimı
ile ilgili konferans ve söyle-
şiler düzenlenmesi bunlar-
dan bazılan. Eracar, "Dene-
yinüerimiz bize göstermek-
tedir ki kampın insan çev-
resini oluşturan ada halkı-
na verilen bu hizmetler ora-
nında otistikler bu çevrede
kabul görmekte \e gelişim-
leri için uygun bir iklim
oluşmaktadır"diyor.
Eğitimci yetiştirilecek
Otistikler Derneği'nce.
otistiklerle çalışmak. onlar-
la yaşamak isteyenler için
ocak ayında 120 saatlik bir
eğitim programı başlatıla-
cak. Programa katılmak is-
teyenler pazartesi, çarşam-
ba, perşembe, cumartesi
günleri 14.00-16.00 saatle-
ri arasında "0212-2455814"
numaralı telefonu arayabi-
lirler.
Çocuğunu 30 Hazıran-9
Temmuz tanhleri arasında
Bozcaada'da düzenlenecek
Otistikler Kampı'na gön-
dermek isteyenler de aynı
numaraya telefon edebilır-
ler. Türkiye'deki özürlülerin büyük bölümü spor yapma olanaklanndan yoksun. (KUBİLAY TÜNTÜL)
la işbirliği yapmak olduğunu ifade etti.
Önümüzdeki haftalarda kurulacak Tür-
kiye Engelliler Spor Vakfı yoluyla mad-
di destek sağlayacaklannı da belirten
Yavuz Kocaömer, "AmacunızengeDiler
spor sitesi kurmak. Şu anda Türkiye'de-
ki tek engelliler spor salonu Bahçeliev-
ler'de. Ancak burasının da basta sahası
olmak üzere oturma yerieri, ruvaleüeri
hatah yapılmış. Yani kuüaıulanuyor"
dedı.
Kocaömer, engelliler için sporun
~Kendinegüven, toplumla kaynaşma ve
sağhklı yaşam" anlamına geldiğini de
vurgulayarak, herkesin bu konuda du-
yarlı olmasını istedi.
1
OCHANTRAWINSKI
Türkiye
geride'Almanya Basketbol Milli Takımı Ba-
şantrenörü Jochan Trawinski Türki-
ye'nin engelli basketbolda Alman-
ya'dan 15-20 yıl geride olduğunu söy-
ledi. Türkiye'de işlerin kişisel çabalar-
la yürütülmeye çalışıldığına dikkat çe-
ken Trawinski, basketbolculanmızı ise
şöyle değerlendirdi:
"Türkiye'deki engelliler öğrenmeye
çok hevesİL SöylenenJeri büviik bir öz-
verhle >apmaya çahşıyorlar. Biz bu bs-
kımdan geriyiz. Sporcular doymuş, mo-
tive edilmeleri gerekivor. Sporculanmz
ferdi olarak çok iyi, ancak takımda zor-
lanıvoriar. 1-2 yılda çok iyi dunıma ge-
lirler. Sevecen ve cana yakınlar. Bizünld-
ler ise soğuk ve ukala."
tstanbul'da bedensel engellilerin bü-
yük sorunlar yaşadıklannı da ifade eden
Travvinski. "Eğer ben bedensel engelli
olsaydım, düny-ada oturmayı istemeyece-
gim tek şehir tstanbul olurdu. Burada
bir tekerlekli sandahelinin hiç şansı
yok" diye konuştu. Türkiye Engelliler
Basketbol Milli Takımı Antrenörü Rı-
fat Atamer de, salon, tekerlekli sandal-
ye, tasıma gibi pek çok sorunlannın ol-
duğunu vurguladı.
Kalıcı çözûm istiyoriar
Türkiye'de basketbolla ilk ugraşan-
lardan Büient Yağar, sağhklı insanlann
önce kendi sorunlannı halletmesini is-
tiyor. Kaldınm yapmakla sorunlannın
hallolmayacağını belirten Yağar, "Ya-
pdanlar kalıcı olsun. Bu konuda engelli-
ler de tembel. Hep konuşuyonız. Bir şey
>apmı\t»ruz. Kaldınmdan çıkarmyorsa-
nız beklev in. Belediy e baskam gelip ora-
dan çıkmamn zorluğunu görsün" dedi.
Iskenderun'da basketbol oynayan Ruz
Kullah ise önce mimari sorunlannın
çözümlenmesini istedi.
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanlığı'na Ali Kılıç yeniden seçildi
4
Avrupa'daki Alevîler dünden güçlü'
METES GÜR
KÖLN- AvTupa Alevi Birliklen Federas-
yonu (AABF) 7. Genel Kurulu Köln'de top-
landı. Avrupa'nm en büyük Alevi kuruluşu
olan federasyonun 10. kuruluş yıldönümün-
de toplanan genel kurula, 84 dernekten 219
delege katıldı. Genel Sekreter Dursun
An'nın genel kurulu açışından sonra divan
başkanlığına Dr. Yüksel Özdemir. yardım-
cılıklanna AH Rıza Oba ve Hıdır Temel se-
çildi. Genel kurulda bir konuşma yapan
AABF Genel Başkanı Ali Kıhç, çok önemli
bir ortamda genel kurulun toplandığını \oır-
guladı. Alevılerin Türkjye'de demokrasi so-
runu olduğunu belirten Kılıç. "Adnnız hâlâ
yasakİL Kimliğimiz tanınmadı. Kendi günde-
mimizi hiçbir zaman kendimb belirleyeme-
dik. Birileri belirledL biz arkasından gittik. A-
ma bu bundan sonra bö\lc olmavacaktır"
dedi. Bütün Alevileri birlik ve beraberliğe
çağıran Kılıç konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Almanya'da Sosyal Demokrat'larm ve Ye-
şiricrin iktidara geldiği bir dönemde göç-
menlikten kaynaklanan sorunlanmızın üıe-
rinde yogun bir şekikie durmak zorunda> ız.
Bu konuda Alnıany adaki örgütlerle işbuiiği
yapmaya hazınz."
Genel kurula sunulan çalışma raporunda
AABF'nın Avrupa'dakı gelişımine ilişkin şu
değerlendirmeye yer verildi:
"Bugünlere kolav gelmediğimizin biüncin-
deyiz. Her şeye rağmen zorluklann üstesin-
den gelmesini bildik \e bugün Avrupa Alevi
hareketi dünden daha güçlü. geçmişe oranla
daha deneyli bir şekilde emin adımlarla yo-
luna de\-am etmektedir. Asırlardan bu yana
hiçbir zaman kendi inancmı diğer inançlarm
üstünde rutmak ya da kendi sorunlannı bir-
likte yaşadığı toplumlann çözüm bekleyen
sorunlannın önüne koymak gibi bir arayışın
icerisinde bulunmayan Ale> i toplumu, ne za-
man ki kendi inancı üzerindeki baskı ve asi-
milasyon politikalannın kaldırılması için ör-
gütlenme>e başladı. işte o zaman birilerinin
maskesi düşmeve başladL Bu maskelerin za-
manında düşmüş olmasının. AJe\i hareke-
tindençok,Türkiye'deki demokrasi mücade-
lesi için çok büyük bir önem arz ettiğini. altı-
nı önemle çizerek Mirgulamak gerekir."
Gülçiçek göre\i btraktı
Eskı AABF Başkanı ve CHP Parti Mecli-
sı üyesi ,\3i Rıza Gülçiçek. davetli olarak ka-
tıldığı genel kurulda. politik çalışmalan ne-
deniyle onursal başkanlığı iade ettiğini açık-
ladı. Gülçiçek yaptığı konuşmada Alevi ha-
reketimn hangı düzeyde olduğunubelırterek
"Siyasi bir kimliğim olduğu için genel kuru-
la Alevi olarak geîdim. Bana verdiğiniz onur-
sal başkanlığı temiz şeküde sizlere iade etti-
ğimi söylemek isterim. Yine sizinle birlikte
olacağun" dedi.
Genel kurula çok sayıda konuk katıldı.
Katılanlar arasında Türkiye'den Hacı Bektaş
Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı AH Do-
ğan, Avukat Sadık Aral, Hollanda Alevi Fe-
derasyonu Başkanı Yusuf Güneş, Balkan
Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Sekrete-
ri Horasani, Yeşıller Avrupa Parlamentosu
üyesi Ozan Ceyhun, Fransa Alevi Birlikleri
Genel Başkanı Servet Demir de vardı.
Seçimlerde Ali Kılıç'ın genel başkan,
Turgut Öker'in genel sekreter olarak seçil-
diği lıstede yönetim kurulu şu adlardan oluş-
tu: Necati Şahin. Hıdır Ali BingöLMetinGüL
Saime Düzgün, Ali Kocakayahan, Hasan Ej-
der, Faysal llhan, Selahattin Göktürk, Meh-
met Caba. Hüseyin Danış, Tayip L'yanık, İs-
mail Demlrtaş ve Cemal Özdemir.
SIFIRNOKTASI/ORAL ÇALIŞLAR
Içeride hükümet krizıne çö-
züm aranırken, dışarıda Avrupa
ile ilişkıler yeni boyutlar kazanı-
yor. Ocalan ın Italya'ya vanşın-
dan bu yana tüm kamuoyu, o-
nun Türkiye'ye iade edilmesine
endekslenmış durumda. Böyle
bir endekslenmenin siyasetçiler
ve medya tarafından -nedenini
anlamakta güçlük çekeceğimiz
ölçüde- pompalandığı da bir
gerçek.
Öcalan'ın verilip verilmemesi
üzerinde yoğunlaşan Avrupa ile
ilişkiler, kritik bir sürece girdi. Ab-
dullah Öcalan'ın Türkiye'ye iade
edilmeyeceğini Mümtaz Soysal
gibi deneyimli isimler baştan dı-
le getirdiler. Siyaseti de bu ger-
çek üzerine kurmak gerektiğini
özellikle vurguladılar.
Öcalan'ın geri verilmemesi;
"Kürt sonınu "nun Batı kamu-
oyunda daha canlı bir şekilde
gündemin üst sıralanna tırmana-
cağı anlamına geliyor. Kürt soru-
nu, bu açıdan bakıldığında önü-
müzdeki dönemde daha evren-
Türkiye'nin Önündeki Seçenekler
sel bir nitelik kazanacak. Soru-
nun böylesine evrenselleşmesi,
Türkiye'nin önüne iki seçenek çı-
karacak:
Birinci seçenek: Geçmişteki
resmi söylemin sürdürülmesi.
Güneydoğu'da eski yöntemleri
aynen uygulamaya devam et-
mek. PKK'yle mücadelede, "hal-
kı potansiyel düşman" olarak
gören anlayışa destek vermek.
Yani sorunu yalnızca "terörle
mücadeleyle" sınırlı bir düzeyde
çözebileceğini sanmak. Dene-
yimli gazeteci Metin Toker, bir-
çok meslektaşı gibi bu tutumu
eleştirirken "Kürt realitesi varsa,
bunun sorunu da vardır" diyerek
resmi söylemin değişmesi ge-
rektiğine dikkat çekiyor.
Siyasetçiler, Güneydoğu'da
kanayan yarayı iyileştirmek ko-
nusunda yeni adımlar atmaz ve
sorunu yalnızca Apo'yu getirip
yargılamak üzerine yoğunlaştı-
nrlarsa, seçim ortamında artan
"şovinizm rûzgân "ndan geçici
bir prim kazanabilirler. Ancak, bu
noktaya yogunlaştınlan Batı'yla
gerilim stratejisi, Türkiye'nin
uluslararası ilişkilerini altüstede-
bilir.
Ikinci seçenek: Sorunu de-
mokrasi sorunu olarak ele almak
ve yıllar önce siyasi liderler tara-
fından dile getirilmiş olan "Kürt
realitesi"nden yola çıkarak çö-
züm aramak. Yani, Türkiye'nin
demokrasi ve insan haklan ko-
nusundaki zaaflarının bu iç ka-
namayı azdırdığı gerçeğini göre-
rek, ona uygun önlemlere yönel-
mek. Böyle bir yönelim, PKK'nin
atacağı yeni adımları da Avru-
pa'nm bu konuda planladığı
ataklan da başından etkisizleşti-
rir, inisiyatifın içeriye yönelmesi-
ne ve sorunun bir ıç mesele ola-
rak görülmesine güç katar.
"Kürt sorunu" Türkiye'nin so-
runu. Bunu demokrasi ve insan
haklan bağlamında, kardeşliği ve
birliği güçlendirerek bir çözüme
kavuşturmak olanağı şimdi her
zamankinden daha fazla müm-
kün. Çünkü, sorunun "şiddete"
dayalı çözümü artık önemini yi-
tirdi. 15 yıldır kanayan yaranın
sarılması için koşullar daha el-
verişli. Soruna içeriden bakarsak
umutlu olmak ve çözüm üret-
mek açışından iyi bir noktaya ge-
lindiğini görmek gerekir.
Türkiye, önündeki olanaklan
değerlendirebilirse, bu bunalım-
dan, demokrasisini güçlendire-
rek, uluslararası prestijini arttıra-
rak çıkabilir. Eğer Türkiye'yi yö-
netenler ve medya, olaylara se-
rinkanlı yaklaşır, olanaklannı çö-
züm üretmeye yoğunlaştırırsa,
umutsuz olmak için bir neden
kalmaz.
İlk seçenek izlenir ve Batı'yla
ipleri germeye dayalı bir strateji
izlenirse, her şeyin önümüzdeki
dönemde daha da zortaşacağı
birsürece girebiliriz. Böyle düşü-
nenler, ABD ve Israil'i Batı'ya
karşı bir seçenek olarak görüyor
olabilirler. Ancak unutmamak
gerekir ki, ABD ve Israil, bu ko-
nuda Batı'yla çok büyük çeliş-
meler içinde değiller.
ABD'nin Kuzey Irak'taoluştur-
maya çalıştığı yeni strateji, kalıcı
bazı hesapları da içeriyor. Bar-
zani ve Talabani uzlaşmasına
dayalı bu yeni strateji Türkiye'ye
yeni yükümlülükler getirebilir.
•••
"Batı'nın veABD'nin hesapla-
n"n\ aşabilmenin yolu, sorunu
içeride çözme çizgisinden geçi-
yor. Türkiye, Batı'ya kızmak ye-
rine, meseleyi, demokrasiyi ge-
liştinmek ve halkı kazanmak ola-
rak ele alırsa, bundan yalnızca
Türkiye kârlı çıkar. Batı'nın "çif-
te standartlı" tavn da etkisini bü-
yük ölçüde yitirir.
Aklıselimin hâkim olduğu bir
siyasetten Türkiye kazançlı çıkar.
ORHAN BİRGİT
Bunalımın İki Yiizü
Hükümet bunalımı yann birinci haftasını dolduru-
yor. Hükümeti güvenoyu ile düşürülmüş bir ülkede
bu bir haftanın özellikle dışandaki sıra dışı olmayan
gelişmeleri, Türkiye'yi dünya sorunlannın sıralandığı
bilboardlarda en yukarılarda tutuyor.
Bu bilboardlara her gün yeni bir bölüm eklenerek,
siyasi istikrarsızlık karşısındaki aymazlığımızdan uya-
nıp uyanmayacağımız araştınlıyor. Terörcü başına
kucak açan ftalya'nın asıl amacı, Öcalan ısımlı eşkı-
yadan bir an önce kurtulmak mı, yoksa onu göster-
melik bir sanık gibi uluslararası bir mahkeme önüne
çıkartıp, sorunu siyasal boyutlan ile bütün bir Avru-
pa dünyasının gündemi halinde canlı tutmak mı?
Olayın, Italyan ve Alman başbakanları arasında ele
alınışı karşısında Yılmaz ve Ecevit'in gösterdiklerı
tepki üzerine gündemden kaldırıldığını sanmak, ba-
na kalırsa, fazla iyimsertik olur. Italyanlar, önce Alman-
lara terör başı için verdikleri tutuklama kararlarını
anımsatarak "Alın bu adamı" derken, bir canh bom-
bayı Bonn hükümetinin kucağına atmak mı istedıler,
yoksa el ele vererek uluslararası bir mahkeme senar-
yosu hazırlama yolunu mu seçtiler?
Aynı sorunun bir başka versiyonu da, Italya Dışiş-
leri Bakanı Dini'nin dün Moskova'da, Rus Başbaka-
nı Primakov ve Dışişleri Bakanı Ivanov ile yaptığı gö-
rüşmeler için de gündeme getinlebilir. Italyan tezgâ-
hı, "Apo'yu, buayın22'sinde, ülkemize pasaportsuz
girdiği için sınır dışı edeceğiz; yanı geldiği yer olan
Moskova'ya göndermek için uçağa bindireceğiz"
derken, bu öneriye Ruslann "hay hay" yanıtını ver-
meyeceklerini çok iyi biliyor. Tam aksine, uluslarara-
sı bir sözde mahkeme için el ele vermiş olan Roma-
Bonn işbiriiğini, Moskova'nın da katılımı ile bir mih-
ver haline getirerek olayı daha da yaymak amaçla-
nıyor. Lamberto Dini, Moskova'daki görüşmelerıni
sürdürürken, terör örgütüne perde amacı ile kurul-
muş ERNK adtndaki sözüm ona siyasi kanatta bir
açıklama yaparak bu uluslararası mahkeme kome-
disine sadece sahip çıkmakla kalmıyor: daha da
açıklık getirerek "Türkiye de bu mahkemede bizım-
le birlikte yargılanmalı" dıyor.
• • •
Peki, bu hükümetsiz geçirdiğimiz haftada biz ne-
ler yapıyoruz? Liderlerie görüşme turunu tamamla-
yan Cumhurbaşkanı, elindeki kumaşın çok parçalı ol-
duğunu söyleyerek yeni bir hükümet için düğmeye
basmaasamasındaolmadığını ısrarla vurguluyor. ü-
derlerimizin sayısal çoğunluğunun olan bitenin ayır-
dında olmaktan çok, kendi iç dünyalarında yaşa-
makta kararlı olduklannı gösteren ornekler fazlası ile
var. Bu bunalımın mimarlan olan partilenmizın, yeni
bir hükümet için sıranın nasıl ve ne zaman kendıle-
rine geleceği hesabı içinde olduklan, eskilenn deyi-
mi ile 'ayan beyan' ortada. Tansu Çiller, bir yandan
kurmaylarının aracılığı ile bir Anayol oluşumuna ye-
şil ışıkyaktınrken, bu oluşumun başkanlığını, 'sıra ar-
tık DYP'ye gelmedi mi?' türünoen yoklamalar yap-
tırarak istiyor. öte yandan da Recai Kutan ile örtü-
lü bir telefon diplomasisi sürdürdüğü, FP Genel Baş-
kanlığı'nın ağzında ıslatmadığı bakla sayesınde ka-
nrtlanıyor. Yani DYP lideri, 1998 Temmuzu'nda Erba-
kan ile yürütemediği 'başbakanlık sifası oende' oyy-
nunu Kutan ile sürdürmek istiyor. Recaî Bey, bir ya.f!-
dan Tansu Çiller'i, öte yandan kendf KaTnböyuYtü fcfflP-
re etmenin yöntemini, on yedi ay öncesi koşullannın
ortadan kalktığını ima edecek demeçlerde bulduğu-
nu sanıyorve "Askeher konusunda kaygımyok. As-
kerierin, partimizin üslubunu begendığı yönde işa-
retler alıyorum" biçiminde demeçler veriyor. Bu de-
mecin, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nin yaptığı bir
açıklama ile dün çok diplomatik bir dil ile yüz geri edil-
diği saatlerde toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun
önünde, elbette, ülkenin asıl gündemi olan eşkıya ba-
şının çevresinde döndürülen dış oyunlar var.
Belki de siyasi tarihin arşivine bir örnek olarak ge-
çecek bu toplantıda, Cumhurbaşkanı'nın dışında,
masanın etrafında yer alan sivil kanat, Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi'nin bir hafta önce '6+ Ç+K' cep-
hesinin gensorusu ile düşen hükümetin başkanı ve
bakanlan.
Yani dünkü MGK'de vanlacak karan onlann uygu-
laması söz konusu olamayacak. Peki ya yerlerine
gelecek olan hükümetin o kararlar üzerindeki söz
haklan?.. Onu, sadece devletin devamlılığı ile mi açık-
layabileceğiz? Tün\iye ne yapıp yapıp bir an önce ye-
ni bir hükümet oluşumunu sağlamalı değil mı? Ece-
vit, bu soruyu her gün sadece sabahtan akşama de-
ğil, bence akşamlan yatağında da olumlu olarak ya-
nıtJıyor olmalı ki bir Anayol hükümeti önermekle kal-
mıyor; kendilerinin de istenilirse böyle bir hükümet
içinyardımcı olabileceklerini, istenmiyorsadışandan
koşulsuz destek vereceklerini tekrarlıyor
Mesut Yılmaz, bu önerilere partisinin açık olduğu-
nu söyiüyor. Ama ya ötekiler ve özellikle Doğru Yol,
ne zamana kadar ikili siyaset oyunlan ile zaman dol-
dunmaya devam edecek? Ve o sağduyu denilen an-
ka kuşu parlamentodaki beş siyasi partıden sadece
ikisinin mi penceresinde görünecek?
Faks:0212-6770762.
E-mail:obirgrtlposta.cumhuriyet.com.tr.
'ArıDüşünce
Derneği' kuruldu
tstanbul Haber Servisi
- Düşünce ve strateji ge-
liştirme kurumu olarak
faaliyet yürütmek ama-
cıyla "An Düşünce ve
Toplumsal Gelişim Der-
neğT kuruldu.
An Grubu Genel Ko-
ordinatörü Kemal Köp-
rülü ile An Düşünce ve
Toplumsal Gelişim Der-
neği Genel Direktörü
Murat Bekdik tarafından
yapılan yazılı açıklama-
da; Türkiye'nin, yeni
dünya düzeninde yerini
alabihnesi ve 21. yüzyıl
bilgi toplumuna yetişe-
bilmesi için sosyal, siya-
sal ve ekonomik sorunla-
nnı çözüme kavuşturmak
zorunda olduğu vurgu-
landı.
Istikrarlı bir ekonomik
dûzenin temel ilkeleri
olan özel mülkiyet, reka-
bet, veraset, sınırlı dev-
let, özel girişim ve birey-
lerin ekonomik hak ve
özgürlüklerinin güvence
altına alndığı bir serbest
piyasa ekonomisinin te-
sisinin. bu yeni toplum-
sal vizyonun öncelikli
hedefi olduğu vurgulan-
dı.
Türkiye'nin kamu yö-
netiminde, halen statüko-
cu ve merkeziyetçi biı-
rokratik yönetim gele-
neklennın \arlık sürdür-
düğunünbelirtildığı açık-
iamada şöyk denıldı
"TürkKe'nin yeni top-
lumsal vizyonu. sağhklı
bir siyasi yapının temel il-
keleri olan: çoğuku, tenı-
sil ve katüıma dayaU. bi-
reylerin siyasal hak ve öz-
gürlüklerinin güvence al-
üna alındığı bir anayasal
demokrash i gerçekleştir-
mek olmalıdır. Bu siyasi
yapıda. azınlık haklannjn
çoğunluk haklanna feda
edUmemesi, parlamento-
nun ve shasal iktidann
güç ve yetkilerinin smırsız
olmaması. laikliğin ve hu-
kukun üstünlüğünün tar-
bşılmaz geçerliliği esas
abnmalıdır."