19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-I ARALIK 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye'deki 7 milyonun üzerindeki engelliden yalnızca 3 bin 800'ü spor yapma şansı bulabiliyor 6 Her insan bir özürlü adayı' DUZYAZI •3 Arahk Dünya Özürlüler Günü. Türkiye'de, bu yıl da yapüanlar değil, sorunlar konuşuluyor. Türkiye Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Kocaömer, Türk insanının konuya daha duyarlı olmasını isteyerek, "Unutulmaması gereken en önemli şey, hepimizin her an engelli adayı olduğu" uyansında bulundu. nusunda atacağı çok adım olduğunu söyledi. Türk insanının konuya daha duyarlı olmasını isteyen Kocaömer, "Unutulmaması gereken en önemli şey, hepimizin her an engelli adayı olduğu" dedı. 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yapüanlar de- ğil, sayılan 7 mılyonu aşan engelli yurt- SAADET L SLL Türkiye'deki 7 milyonun üzerindeki engelliden sadece 3 bin 800'ü sporla uğraşabiliyor. Almanya'daki 6 milyon 600 bin engellinin ise 450 bini spor ya- pabiliyor. Türkiye Engelliler Spor Fede- rasyonu Başkanı Yavuz Kocaömer, ül- kemizin, engellılerin spor yapması ko- taşlanmızm sorunlan, yapılması gere- kenler konuşuluyor. Avrupa Birliği ada- yı olan Türkiye, engellilerin sorunlan- nın çözümü konusunda çok geride. Dünyanın en büyük kentlerinden Istan- bul'da bile hâlâ en basit mimari sorun- lar çözümlenmiş değil. Sağhklı yaşa- mın en temel kurallanndan bin olan s- por yapma şansını ise sadece 3 bin 800 engelli yakalayabilmiş. 100 spor kulübû var Türkiye Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Yavuz Kocaömer, ülkemizde bedensel, zihinsel, ışitme ve görme özürlü olmak üzere 4 grupta spor yapı- labildiğini söyledi. Bu alanlarda yakla- şık 100 spor kulübü bulunduğunu belir- ten Kocaömer şunlan söyledi: "Sağır Dilsiz Futbol Milii Takımı geçen yıl Dün- ya Şampiyonu oldu. Tekerlekli Sandal- ye Miili Takımumz ocak ayında Porte- kiz'deki Avrupa Şampiyonası'na kab- lacak. 2000 yıünda Tekerlekli Sandalye Avrupa Şampiyonası İstanbul'da yapı- lacak. Zihinsel engelliler, yüzme, atie- tizm ve masatenisi \apıyor. Köıier konu- sunda pek bir şey y apılmamış, ancak bu konuda çalış.ınalarınıız var." Almanya'daki 6 milyon 600 bin özür- lüden 450 bininin spor yaptığını söyle- yen Kocaömer, hedieflerinin Almanlar- ERNEĞİN GİRÎŞÎMÎ Bozcaada'ya 'Otistikler Yaşama Köyü' FİGEN ATALAY Biz 'normal'iz. Ya öteki- ler° Yrd. Doç. Dr. Ne\in Eracar'a göre, onlar kimi zaman 'özürlü', kımi zaman 'engelH', çoğu zaman da 'sa- kat". "Terimi eskiten bizûn içsel kanşıkhğımız'' diyor Eracar: "Içinde kaygılann, korkulann, acıma, korunıa ve öfkenin sarmal kirliligjni taşıyan, tanımadıklan için de iyice bulanıklaşan duy- gular. Oysa bu sözcükleri bi- rine öfkelendiğimizde ya da birini suçlarken çok rahat kullanrveririz. Bu durumda sözcüklerle incitmekten korktuğumuz sıra dışı in- sanlar, "manyak'. 'geri ze- kâlı' sözcükleriyle daha çok hakarete uğruyorlar". Türkiye'de özürlü çocuk ve gençlere eğitim veren kurum sayısı da yeterli de- ğil, eğitimci sayısı da. Bir- çok özürlü çocuk ise anne- babalan tarafından ev hap- sinde tutuluyor. Onlar değil eğitim almak, sokağa çık- mak hakkına bile sahip de- ğil. Oysa çok iyi biliniyor kı; eğitim alabilen, benzer- leriyle bir arada bulunan, yaşamın içine gıren özürlü çocuk ve gençler, inanılmaz gelişmeler gösterebiliyor- lar. Bu gerçeğin farkında olan anne-babalar. kendi çabalanyla çocuklan için dernekler, okullar kurmaya çalışıyor. Bir otistik kız çocuğu an- nesi olan Marmara Üniver- sitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nevin Eracar'ın başkanı olduğu Otistikler Derneği de. "otistiklerin ko- şııbuz kabulü" temel ilke- siyle çalışmalar sürdürüyor. 1994 yılından 1997 yılına kadar Otistikler Kulübü olarak etkinlik gösteren ve otistiklere, ailelerine hizmet vermenin yanı sıra kamu- oyunda otizmin tanınması ve otistiklerle toplumun kaynaşması yönünde çaba gösteren bir grup gönüllü, İasa süre önce dernekleşti. "Bir otistik olarak dün- yaya geunek onlann seçimi değikfi. Onlann yalnız dün- yalannı paylaşmak bizim seçimimiz" sloganıyla çalış- malarda bulunan derneğın amacı, broşürlerinde şöyle dile getiriliyor: "Amaç, otistiklerin de bizter gibi sokakta, cafe'de. parkta. otobüste, havuzda, plajda ve her yerde olabil- meleri farkhlıklaruıa kar- şın kabul edilebilmeleridir. Bu kabul onun da bu tür yerlerde bulunmasını iste- yen gönüllülerle sağlanıyor. Sokakta kulağına çalınan bir şarkının ritmi ile dans ediveren bir otistiğin yanın- da ve bundan utanmayan güçlü gönüllülerie..." Otistikler Derneği'nin. "otistik çocuk, gençve yetiş- kinkrin normal denilentop- lum içinde yaşamalannı sağlamak" amacıyla sür- dürdüğü çalışmalardan bi- ri, Bozcaada'da "Otistikler Yaşama Köyü" kurulması. Mimari projesini Cengiz Bektaş'ın üstlendiği köyün beş yıl içinde kurulması planlanıyor. Yrd. Doç. Dr. Eracar, Otistikler Yaşama Köyü ile ilg:li en temel felsefelerinin "fırkk olanla biıtikte yaşa- mık" olduğunu vurgulu- yor. Eracar, "normaTdeni- len insanlarla otistiklerin kaynaşması, evlerinde \e kanplarda "tecrit" edilmiş ohnamalan için gönüllüler- ceBozcaada halkı ve genç- lerine yönelik hizmetler ve- rildiğini anlatıyor. Yılbaşı- nın, gökyüzüne havai fışek- ler atılarak ada halkıyla bir- lıkte karşılanması, ada hal- kına yönelik olarak düzen- lenen beceri kurslan, bırlik- te dalgakıranm boyanması. ana-babalara çocuk eğitimı ile ilgili konferans ve söyle- şiler düzenlenmesi bunlar- dan bazılan. Eracar, "Dene- yinüerimiz bize göstermek- tedir ki kampın insan çev- resini oluşturan ada halkı- na verilen bu hizmetler ora- nında otistikler bu çevrede kabul görmekte \e gelişim- leri için uygun bir iklim oluşmaktadır"diyor. Eğitimci yetiştirilecek Otistikler Derneği'nce. otistiklerle çalışmak. onlar- la yaşamak isteyenler için ocak ayında 120 saatlik bir eğitim programı başlatıla- cak. Programa katılmak is- teyenler pazartesi, çarşam- ba, perşembe, cumartesi günleri 14.00-16.00 saatle- ri arasında "0212-2455814" numaralı telefonu arayabi- lirler. Çocuğunu 30 Hazıran-9 Temmuz tanhleri arasında Bozcaada'da düzenlenecek Otistikler Kampı'na gön- dermek isteyenler de aynı numaraya telefon edebilır- ler. Türkiye'deki özürlülerin büyük bölümü spor yapma olanaklanndan yoksun. (KUBİLAY TÜNTÜL) la işbirliği yapmak olduğunu ifade etti. Önümüzdeki haftalarda kurulacak Tür- kiye Engelliler Spor Vakfı yoluyla mad- di destek sağlayacaklannı da belirten Yavuz Kocaömer, "AmacunızengeDiler spor sitesi kurmak. Şu anda Türkiye'de- ki tek engelliler spor salonu Bahçeliev- ler'de. Ancak burasının da basta sahası olmak üzere oturma yerieri, ruvaleüeri hatah yapılmış. Yani kuüaıulanuyor" dedı. Kocaömer, engelliler için sporun ~Kendinegüven, toplumla kaynaşma ve sağhklı yaşam" anlamına geldiğini de vurgulayarak, herkesin bu konuda du- yarlı olmasını istedi. 1 OCHANTRAWINSKI Türkiye geride'Almanya Basketbol Milli Takımı Ba- şantrenörü Jochan Trawinski Türki- ye'nin engelli basketbolda Alman- ya'dan 15-20 yıl geride olduğunu söy- ledi. Türkiye'de işlerin kişisel çabalar- la yürütülmeye çalışıldığına dikkat çe- ken Trawinski, basketbolculanmızı ise şöyle değerlendirdi: "Türkiye'deki engelliler öğrenmeye çok hevesİL SöylenenJeri büviik bir öz- verhle >apmaya çahşıyorlar. Biz bu bs- kımdan geriyiz. Sporcular doymuş, mo- tive edilmeleri gerekivor. Sporculanmz ferdi olarak çok iyi, ancak takımda zor- lanıvoriar. 1-2 yılda çok iyi dunıma ge- lirler. Sevecen ve cana yakınlar. Bizünld- ler ise soğuk ve ukala." tstanbul'da bedensel engellilerin bü- yük sorunlar yaşadıklannı da ifade eden Travvinski. "Eğer ben bedensel engelli olsaydım, düny-ada oturmayı istemeyece- gim tek şehir tstanbul olurdu. Burada bir tekerlekli sandahelinin hiç şansı yok" diye konuştu. Türkiye Engelliler Basketbol Milli Takımı Antrenörü Rı- fat Atamer de, salon, tekerlekli sandal- ye, tasıma gibi pek çok sorunlannın ol- duğunu vurguladı. Kalıcı çözûm istiyoriar Türkiye'de basketbolla ilk ugraşan- lardan Büient Yağar, sağhklı insanlann önce kendi sorunlannı halletmesini is- tiyor. Kaldınm yapmakla sorunlannın hallolmayacağını belirten Yağar, "Ya- pdanlar kalıcı olsun. Bu konuda engelli- ler de tembel. Hep konuşuyonız. Bir şey >apmı\t»ruz. Kaldınmdan çıkarmyorsa- nız beklev in. Belediy e baskam gelip ora- dan çıkmamn zorluğunu görsün" dedi. Iskenderun'da basketbol oynayan Ruz Kullah ise önce mimari sorunlannın çözümlenmesini istedi. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanlığı'na Ali Kılıç yeniden seçildi 4 Avrupa'daki Alevîler dünden güçlü' METES GÜR KÖLN- AvTupa Alevi Birliklen Federas- yonu (AABF) 7. Genel Kurulu Köln'de top- landı. Avrupa'nm en büyük Alevi kuruluşu olan federasyonun 10. kuruluş yıldönümün- de toplanan genel kurula, 84 dernekten 219 delege katıldı. Genel Sekreter Dursun An'nın genel kurulu açışından sonra divan başkanlığına Dr. Yüksel Özdemir. yardım- cılıklanna AH Rıza Oba ve Hıdır Temel se- çildi. Genel kurulda bir konuşma yapan AABF Genel Başkanı Ali Kıhç, çok önemli bir ortamda genel kurulun toplandığını \oır- guladı. Alevılerin Türkjye'de demokrasi so- runu olduğunu belirten Kılıç. "Adnnız hâlâ yasakİL Kimliğimiz tanınmadı. Kendi günde- mimizi hiçbir zaman kendimb belirleyeme- dik. Birileri belirledL biz arkasından gittik. A- ma bu bundan sonra bö\lc olmavacaktır" dedi. Bütün Alevileri birlik ve beraberliğe çağıran Kılıç konuşmasını şöyle sürdürdü: "Almanya'da Sosyal Demokrat'larm ve Ye- şiricrin iktidara geldiği bir dönemde göç- menlikten kaynaklanan sorunlanmızın üıe- rinde yogun bir şekikie durmak zorunda> ız. Bu konuda Alnıany adaki örgütlerle işbuiiği yapmaya hazınz." Genel kurula sunulan çalışma raporunda AABF'nın Avrupa'dakı gelişımine ilişkin şu değerlendirmeye yer verildi: "Bugünlere kolav gelmediğimizin biüncin- deyiz. Her şeye rağmen zorluklann üstesin- den gelmesini bildik \e bugün Avrupa Alevi hareketi dünden daha güçlü. geçmişe oranla daha deneyli bir şekilde emin adımlarla yo- luna de\-am etmektedir. Asırlardan bu yana hiçbir zaman kendi inancmı diğer inançlarm üstünde rutmak ya da kendi sorunlannı bir- likte yaşadığı toplumlann çözüm bekleyen sorunlannın önüne koymak gibi bir arayışın icerisinde bulunmayan Ale> i toplumu, ne za- man ki kendi inancı üzerindeki baskı ve asi- milasyon politikalannın kaldırılması için ör- gütlenme>e başladı. işte o zaman birilerinin maskesi düşmeve başladL Bu maskelerin za- manında düşmüş olmasının. AJe\i hareke- tindençok,Türkiye'deki demokrasi mücade- lesi için çok büyük bir önem arz ettiğini. altı- nı önemle çizerek Mirgulamak gerekir." Gülçiçek göre\i btraktı Eskı AABF Başkanı ve CHP Parti Mecli- sı üyesi ,\3i Rıza Gülçiçek. davetli olarak ka- tıldığı genel kurulda. politik çalışmalan ne- deniyle onursal başkanlığı iade ettiğini açık- ladı. Gülçiçek yaptığı konuşmada Alevi ha- reketimn hangı düzeyde olduğunubelırterek "Siyasi bir kimliğim olduğu için genel kuru- la Alevi olarak geîdim. Bana verdiğiniz onur- sal başkanlığı temiz şeküde sizlere iade etti- ğimi söylemek isterim. Yine sizinle birlikte olacağun" dedi. Genel kurula çok sayıda konuk katıldı. Katılanlar arasında Türkiye'den Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı AH Do- ğan, Avukat Sadık Aral, Hollanda Alevi Fe- derasyonu Başkanı Yusuf Güneş, Balkan Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Sekrete- ri Horasani, Yeşıller Avrupa Parlamentosu üyesi Ozan Ceyhun, Fransa Alevi Birlikleri Genel Başkanı Servet Demir de vardı. Seçimlerde Ali Kılıç'ın genel başkan, Turgut Öker'in genel sekreter olarak seçil- diği lıstede yönetim kurulu şu adlardan oluş- tu: Necati Şahin. Hıdır Ali BingöLMetinGüL Saime Düzgün, Ali Kocakayahan, Hasan Ej- der, Faysal llhan, Selahattin Göktürk, Meh- met Caba. Hüseyin Danış, Tayip L'yanık, İs- mail Demlrtaş ve Cemal Özdemir. SIFIRNOKTASI/ORAL ÇALIŞLAR Içeride hükümet krizıne çö- züm aranırken, dışarıda Avrupa ile ilişkıler yeni boyutlar kazanı- yor. Ocalan ın Italya'ya vanşın- dan bu yana tüm kamuoyu, o- nun Türkiye'ye iade edilmesine endekslenmış durumda. Böyle bir endekslenmenin siyasetçiler ve medya tarafından -nedenini anlamakta güçlük çekeceğimiz ölçüde- pompalandığı da bir gerçek. Öcalan'ın verilip verilmemesi üzerinde yoğunlaşan Avrupa ile ilişkiler, kritik bir sürece girdi. Ab- dullah Öcalan'ın Türkiye'ye iade edilmeyeceğini Mümtaz Soysal gibi deneyimli isimler baştan dı- le getirdiler. Siyaseti de bu ger- çek üzerine kurmak gerektiğini özellikle vurguladılar. Öcalan'ın geri verilmemesi; "Kürt sonınu "nun Batı kamu- oyunda daha canlı bir şekilde gündemin üst sıralanna tırmana- cağı anlamına geliyor. Kürt soru- nu, bu açıdan bakıldığında önü- müzdeki dönemde daha evren- Türkiye'nin Önündeki Seçenekler sel bir nitelik kazanacak. Soru- nun böylesine evrenselleşmesi, Türkiye'nin önüne iki seçenek çı- karacak: Birinci seçenek: Geçmişteki resmi söylemin sürdürülmesi. Güneydoğu'da eski yöntemleri aynen uygulamaya devam et- mek. PKK'yle mücadelede, "hal- kı potansiyel düşman" olarak gören anlayışa destek vermek. Yani sorunu yalnızca "terörle mücadeleyle" sınırlı bir düzeyde çözebileceğini sanmak. Dene- yimli gazeteci Metin Toker, bir- çok meslektaşı gibi bu tutumu eleştirirken "Kürt realitesi varsa, bunun sorunu da vardır" diyerek resmi söylemin değişmesi ge- rektiğine dikkat çekiyor. Siyasetçiler, Güneydoğu'da kanayan yarayı iyileştirmek ko- nusunda yeni adımlar atmaz ve sorunu yalnızca Apo'yu getirip yargılamak üzerine yoğunlaştı- nrlarsa, seçim ortamında artan "şovinizm rûzgân "ndan geçici bir prim kazanabilirler. Ancak, bu noktaya yogunlaştınlan Batı'yla gerilim stratejisi, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini altüstede- bilir. Ikinci seçenek: Sorunu de- mokrasi sorunu olarak ele almak ve yıllar önce siyasi liderler tara- fından dile getirilmiş olan "Kürt realitesi"nden yola çıkarak çö- züm aramak. Yani, Türkiye'nin demokrasi ve insan haklan ko- nusundaki zaaflarının bu iç ka- namayı azdırdığı gerçeğini göre- rek, ona uygun önlemlere yönel- mek. Böyle bir yönelim, PKK'nin atacağı yeni adımları da Avru- pa'nm bu konuda planladığı ataklan da başından etkisizleşti- rir, inisiyatifın içeriye yönelmesi- ne ve sorunun bir ıç mesele ola- rak görülmesine güç katar. "Kürt sorunu" Türkiye'nin so- runu. Bunu demokrasi ve insan haklan bağlamında, kardeşliği ve birliği güçlendirerek bir çözüme kavuşturmak olanağı şimdi her zamankinden daha fazla müm- kün. Çünkü, sorunun "şiddete" dayalı çözümü artık önemini yi- tirdi. 15 yıldır kanayan yaranın sarılması için koşullar daha el- verişli. Soruna içeriden bakarsak umutlu olmak ve çözüm üret- mek açışından iyi bir noktaya ge- lindiğini görmek gerekir. Türkiye, önündeki olanaklan değerlendirebilirse, bu bunalım- dan, demokrasisini güçlendire- rek, uluslararası prestijini arttıra- rak çıkabilir. Eğer Türkiye'yi yö- netenler ve medya, olaylara se- rinkanlı yaklaşır, olanaklannı çö- züm üretmeye yoğunlaştırırsa, umutsuz olmak için bir neden kalmaz. İlk seçenek izlenir ve Batı'yla ipleri germeye dayalı bir strateji izlenirse, her şeyin önümüzdeki dönemde daha da zortaşacağı birsürece girebiliriz. Böyle düşü- nenler, ABD ve Israil'i Batı'ya karşı bir seçenek olarak görüyor olabilirler. Ancak unutmamak gerekir ki, ABD ve Israil, bu ko- nuda Batı'yla çok büyük çeliş- meler içinde değiller. ABD'nin Kuzey Irak'taoluştur- maya çalıştığı yeni strateji, kalıcı bazı hesapları da içeriyor. Bar- zani ve Talabani uzlaşmasına dayalı bu yeni strateji Türkiye'ye yeni yükümlülükler getirebilir. ••• "Batı'nın veABD'nin hesapla- n"n\ aşabilmenin yolu, sorunu içeride çözme çizgisinden geçi- yor. Türkiye, Batı'ya kızmak ye- rine, meseleyi, demokrasiyi ge- liştinmek ve halkı kazanmak ola- rak ele alırsa, bundan yalnızca Türkiye kârlı çıkar. Batı'nın "çif- te standartlı" tavn da etkisini bü- yük ölçüde yitirir. Aklıselimin hâkim olduğu bir siyasetten Türkiye kazançlı çıkar. ORHAN BİRGİT Bunalımın İki Yiizü Hükümet bunalımı yann birinci haftasını dolduru- yor. Hükümeti güvenoyu ile düşürülmüş bir ülkede bu bir haftanın özellikle dışandaki sıra dışı olmayan gelişmeleri, Türkiye'yi dünya sorunlannın sıralandığı bilboardlarda en yukarılarda tutuyor. Bu bilboardlara her gün yeni bir bölüm eklenerek, siyasi istikrarsızlık karşısındaki aymazlığımızdan uya- nıp uyanmayacağımız araştınlıyor. Terörcü başına kucak açan ftalya'nın asıl amacı, Öcalan ısımlı eşkı- yadan bir an önce kurtulmak mı, yoksa onu göster- melik bir sanık gibi uluslararası bir mahkeme önüne çıkartıp, sorunu siyasal boyutlan ile bütün bir Avru- pa dünyasının gündemi halinde canlı tutmak mı? Olayın, Italyan ve Alman başbakanları arasında ele alınışı karşısında Yılmaz ve Ecevit'in gösterdiklerı tepki üzerine gündemden kaldırıldığını sanmak, ba- na kalırsa, fazla iyimsertik olur. Italyanlar, önce Alman- lara terör başı için verdikleri tutuklama kararlarını anımsatarak "Alın bu adamı" derken, bir canh bom- bayı Bonn hükümetinin kucağına atmak mı istedıler, yoksa el ele vererek uluslararası bir mahkeme senar- yosu hazırlama yolunu mu seçtiler? Aynı sorunun bir başka versiyonu da, Italya Dışiş- leri Bakanı Dini'nin dün Moskova'da, Rus Başbaka- nı Primakov ve Dışişleri Bakanı Ivanov ile yaptığı gö- rüşmeler için de gündeme getinlebilir. Italyan tezgâ- hı, "Apo'yu, buayın22'sinde, ülkemize pasaportsuz girdiği için sınır dışı edeceğiz; yanı geldiği yer olan Moskova'ya göndermek için uçağa bindireceğiz" derken, bu öneriye Ruslann "hay hay" yanıtını ver- meyeceklerini çok iyi biliyor. Tam aksine, uluslarara- sı bir sözde mahkeme için el ele vermiş olan Roma- Bonn işbiriiğini, Moskova'nın da katılımı ile bir mih- ver haline getirerek olayı daha da yaymak amaçla- nıyor. Lamberto Dini, Moskova'daki görüşmelerıni sürdürürken, terör örgütüne perde amacı ile kurul- muş ERNK adtndaki sözüm ona siyasi kanatta bir açıklama yaparak bu uluslararası mahkeme kome- disine sadece sahip çıkmakla kalmıyor: daha da açıklık getirerek "Türkiye de bu mahkemede bizım- le birlikte yargılanmalı" dıyor. • • • Peki, bu hükümetsiz geçirdiğimiz haftada biz ne- ler yapıyoruz? Liderlerie görüşme turunu tamamla- yan Cumhurbaşkanı, elindeki kumaşın çok parçalı ol- duğunu söyleyerek yeni bir hükümet için düğmeye basmaasamasındaolmadığını ısrarla vurguluyor. ü- derlerimizin sayısal çoğunluğunun olan bitenin ayır- dında olmaktan çok, kendi iç dünyalarında yaşa- makta kararlı olduklannı gösteren ornekler fazlası ile var. Bu bunalımın mimarlan olan partilenmizın, yeni bir hükümet için sıranın nasıl ve ne zaman kendıle- rine geleceği hesabı içinde olduklan, eskilenn deyi- mi ile 'ayan beyan' ortada. Tansu Çiller, bir yandan kurmaylarının aracılığı ile bir Anayol oluşumuna ye- şil ışıkyaktınrken, bu oluşumun başkanlığını, 'sıra ar- tık DYP'ye gelmedi mi?' türünoen yoklamalar yap- tırarak istiyor. öte yandan da Recai Kutan ile örtü- lü bir telefon diplomasisi sürdürdüğü, FP Genel Baş- kanlığı'nın ağzında ıslatmadığı bakla sayesınde ka- nrtlanıyor. Yani DYP lideri, 1998 Temmuzu'nda Erba- kan ile yürütemediği 'başbakanlık sifası oende' oyy- nunu Kutan ile sürdürmek istiyor. Recaî Bey, bir ya.f!- dan Tansu Çiller'i, öte yandan kendf KaTnböyuYtü fcfflP- re etmenin yöntemini, on yedi ay öncesi koşullannın ortadan kalktığını ima edecek demeçlerde bulduğu- nu sanıyorve "Askeher konusunda kaygımyok. As- kerierin, partimizin üslubunu begendığı yönde işa- retler alıyorum" biçiminde demeçler veriyor. Bu de- mecin, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nin yaptığı bir açıklama ile dün çok diplomatik bir dil ile yüz geri edil- diği saatlerde toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nun önünde, elbette, ülkenin asıl gündemi olan eşkıya ba- şının çevresinde döndürülen dış oyunlar var. Belki de siyasi tarihin arşivine bir örnek olarak ge- çecek bu toplantıda, Cumhurbaşkanı'nın dışında, masanın etrafında yer alan sivil kanat, Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'nin bir hafta önce '6+ Ç+K' cep- hesinin gensorusu ile düşen hükümetin başkanı ve bakanlan. Yani dünkü MGK'de vanlacak karan onlann uygu- laması söz konusu olamayacak. Peki ya yerlerine gelecek olan hükümetin o kararlar üzerindeki söz haklan?.. Onu, sadece devletin devamlılığı ile mi açık- layabileceğiz? Tün\iye ne yapıp yapıp bir an önce ye- ni bir hükümet oluşumunu sağlamalı değil mı? Ece- vit, bu soruyu her gün sadece sabahtan akşama de- ğil, bence akşamlan yatağında da olumlu olarak ya- nıtJıyor olmalı ki bir Anayol hükümeti önermekle kal- mıyor; kendilerinin de istenilirse böyle bir hükümet içinyardımcı olabileceklerini, istenmiyorsadışandan koşulsuz destek vereceklerini tekrarlıyor Mesut Yılmaz, bu önerilere partisinin açık olduğu- nu söyiüyor. Ama ya ötekiler ve özellikle Doğru Yol, ne zamana kadar ikili siyaset oyunlan ile zaman dol- dunmaya devam edecek? Ve o sağduyu denilen an- ka kuşu parlamentodaki beş siyasi partıden sadece ikisinin mi penceresinde görünecek? Faks:0212-6770762. E-mail:obirgrtlposta.cumhuriyet.com.tr. 'ArıDüşünce Derneği' kuruldu tstanbul Haber Servisi - Düşünce ve strateji ge- liştirme kurumu olarak faaliyet yürütmek ama- cıyla "An Düşünce ve Toplumsal Gelişim Der- neğT kuruldu. An Grubu Genel Ko- ordinatörü Kemal Köp- rülü ile An Düşünce ve Toplumsal Gelişim Der- neği Genel Direktörü Murat Bekdik tarafından yapılan yazılı açıklama- da; Türkiye'nin, yeni dünya düzeninde yerini alabihnesi ve 21. yüzyıl bilgi toplumuna yetişe- bilmesi için sosyal, siya- sal ve ekonomik sorunla- nnı çözüme kavuşturmak zorunda olduğu vurgu- landı. Istikrarlı bir ekonomik dûzenin temel ilkeleri olan özel mülkiyet, reka- bet, veraset, sınırlı dev- let, özel girişim ve birey- lerin ekonomik hak ve özgürlüklerinin güvence altına alndığı bir serbest piyasa ekonomisinin te- sisinin. bu yeni toplum- sal vizyonun öncelikli hedefi olduğu vurgulan- dı. Türkiye'nin kamu yö- netiminde, halen statüko- cu ve merkeziyetçi biı- rokratik yönetim gele- neklennın \arlık sürdür- düğunünbelirtildığı açık- iamada şöyk denıldı "TürkKe'nin yeni top- lumsal vizyonu. sağhklı bir siyasi yapının temel il- keleri olan: çoğuku, tenı- sil ve katüıma dayaU. bi- reylerin siyasal hak ve öz- gürlüklerinin güvence al- üna alındığı bir anayasal demokrash i gerçekleştir- mek olmalıdır. Bu siyasi yapıda. azınlık haklannjn çoğunluk haklanna feda edUmemesi, parlamento- nun ve shasal iktidann güç ve yetkilerinin smırsız olmaması. laikliğin ve hu- kukun üstünlüğünün tar- bşılmaz geçerliliği esas abnmalıdır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle