15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 »CASIM 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Profesör Vittorio Sermonti, İlahi Komedya'nın halkın dili ve sesiyle yazıldığını belirtiyor 'Dante her bireyin ç• Aşçılar, işçiler, kuaförler, •imnastik hocalan 700 aldır kendilerine göre bir nüzik eşliğinde Ilahi Comedya'nın dizelerini nınldanıyorlar. Belki 'anlış söylüyorlar, belki :ksik. Belki de pek bir şey ınlamıyorlar, ama o dizeleri nınldanırken kendilerini daha büyük' hissediyorlar. TCİR ALPTEKtN Dante uzmanı Italyan profesör Vlt- orio Sermonti, Italyan Başkonsolos- uğu'nun katkılanyla TÜYAP Kitap uan'na konuk oidu. Dante Alighı- ri'nin. Cehennem, Araf veCennet'ten ;eçtiği düşsel yolculuğu anlattığı, ltal- an dilinin ilk ve en uzun soluklu şiiri lahi Komedya. (Divina Commedia) :tsa bir süre önce Rekin Teksoy'un nanzum biçimdeki veeksiksiz ilk çe- irisiyle Oğlak Yayınlan'ndan çıkmış- ı. Bugün Jtalya'da ve dünyada önemlı lir Dante uzmanı olarak değerlendiri- en Sermonti'nin Dante'ye ve şjire olan Igisi küçük yaşlarda başlamış. Daha 10 'aşındayken. kendinden dört yaş büyük Irizlerine babası tarafından oİcunan tla- li Komedya dizelerinde, şıırin müziği- li hissetmiş. Anlayamadığı. aradan uçup giden' çok sözcük varmış tabii. mcak bu sözcüklerin gündelık anlam- annın ötesinde taşıdıklan enerjiyı de ezmiş: "O günieri çok iyi arumsıyo- Tim. Evde okunan şiirlen müzik, baba- nın içtigi Tiirk sigaralarının kokusu ve avaştan kaynakianan açlık... Şiirin, nınlann hepsini içerdiğine inandım." Kendi deyışıyle 'uzun yaşamı' boyun- •a öğretmenlik yapan. çeviriyle uğra- an, tiyatroyla ilgilenen ve çeşitli kitap- aryazan Sermonti'nin Dante üzerin- le uzmanlaşması 15 yı! öncesine uza- uyor. Sermonti. eşınin de desteğıyle lla- ıi Komedya'nın açıklamalı ve eksik- .iz ilk okumasını gerçekleştirmiş Ital- 'an Radyosu'nda. Toplam 100 can- o'luk yapıtın okuması, 100 programa >ölünmüş. Sermonti. 'ortaJama kültür lüzeyinesahip' her ltalyanın anlayabi- eccğine inandığı açıkJamalaria des- eklemiş okumasını. Pante'nin gizemli popülerüği Sermonti, liahi Komedya'nın. Italyan •debiyatında temel taşlardan birini oluş- urmasının yanı sıra dünya edebiyatı çin de büyük önem taşıdığını söylüyor: 1300'Ierdeyazılan İlahi Komedya'nın leğeri 1800'lerin ortalanna dek anla- ılamamışsa da. yapıt daha sonra bir- •ok dile çevrilmiş, tiim dünvada okun- nuştur. Bugün dünvada iki büyük şa- r vardır, Shakespeare ve Dante... Bu- >ün Dante ü/erine dünyada ttahanca- lan çok İngilizce yazümaktadır. Size HThaber daha, İlahi Komedva'nuı, ken- Sernıonti, Dante ü/erine dünyada İtalyancadan çok İngilizce yazıldığını söylüyor. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) di dilinden, man/unı veeksiksizilk Çin- ce çevirisi %ıi sonuna kadar yayımlanı- yor." Sermontı'mn üzerinde durdugu bir dı- ğer konu da, Dante'nin 'gizemli popü- lerliği'. Sermonti, İlahi Komedya'nın ya- zılışının üzerinden tam 7yüzyıl geçme- sine karşın her yaştan ve her kesimden insanlann yapıta olan ilgilerinin tüken- mediğini anımsatıyor: "Aşçılar, işçiler, kuaförler, cimnasrik hocalan 700 yıl- dır kendilerine göre bir müzik eşliğin- de İlahi Komedya'nın dizelerini mınl- danıyortar. Belki vanlış söylüyorlar, bel- ki eksik sövlüyoriar, belki de söyledik- lerinden pek bir şey anJamıyorlar, ama o dizeleri mınldanırken kendilerini da- ha 'büyük' hissediyorlar. Önceki gün İs- tanbul İtahan Lisesi'nde Dante ve İla- hi Komedya üzerine bir konuşma yap- tım. Salonu dolduran öğrencilerin ba- na yönelttiği sorular öv lesine bir ilgi, merak. dikkat ve anlama isteğini van- sınyonardı ki, gerçekten şaşırdım ve et- 'Sanattan hayatbulmaya çırpınan'MihriMüşfik Kültür Servisi - Belleklerden yitip giden bir hayatın, çılgın. sıradışı ve trajik bir yaşamın öyküsü sahnede... Selim İleri, profesyonel anlamda ilk Türk Müslüman kadın ressamımız; aşklanyla. fırtınalı yaşamıyla ve öncü sanatçı kimliğıyle Mihri Müşfik'e olan gönül borcunu. yazdığı ve «yönettiği "Mihri Müşfik: Ölü Bir Kelebek' adlı oyunla +mimo&iimiiri Ahşık Tiv0trgsu£nut».safeneted>ğt oyunda, Çolpan İlhan. Doğu-Batı kültürlerinin kesişme noktasında büyük ıç sürgünler >aşayan, erkeklerin dünyasında ve erkek egemenlığındekı bir ortamda var olmaya çalışan. acılar. sevinçler. düş kırıklıklan. iniş çıkışlarla dolu yaşamıyla çağının çok ılerisinde. farklı ve çarpıcı Mihri Müşfık'ı canlandınyor. Öteki rolleri Nurseli İdiz. A>1aç Ozruna \e Ayiin Uzunlar paylaşıyorlar. 'Köhnemiş imparatorlukta nefes almaya çalışan', uzun süre yurtdışında da yaşayarak hep mücadelesini sürdüren, 'sanattan hayat bulmaya' çırpınan Mihri Müşfik'in yapayalnız trajik yaşamını sahneye taşıyan Selim İleri oyun için. "günümüzün korkunç bayağıuğuıa heyecan ve keder dolu bir itiraz" dıyor. "Mihri Müşfik: Ölü Bir Kelebek" Küçük Sahne Sadri Alışık Tıyatrosu'nda perşembe ve cuma 21.00'de. cumartesi 15.30-21.00'de, pazar 15.30'da sahneleniyor. (Fotoğraf: UGUR DEMİR) kilendinı." Söz, İstanbul'a gelirken taşıdığı 'fark- lı bir külrürie karşüaşmak' kaygısının Italyan Lisesi öğrencılerinin ilgisı kar- şısında nasıl dağıldığına gelmce. bu kentın geçmişinde yatan külrürie Dan- te arasında var olduğuna her zaman inandığı bir bağa değiniyor Sermonti: "İstanbul'da bulunan Kariye Müze- si'nin mozaikierinin yapılışı 1320 ve 1321 yıllan arasına rastlıyor. Dante de İlahi Komedva'yı bu dönem içinde ta- mamlamışh.Güneşışığının Karive.Mü- zesi mozaikleri üzerindeki dağüışı, Dan- te'nin Cennet'i tasvirini andınyor. Dan- te Ue bu kent arasında çok gizemli bir bağın olduğunu düşünüvorum. Bence Dante ile benim aramdaki mesafe, Ka- riye Müzesi'ndeki mozaikleri yapan us- tayla bugün >aşa.van bir Türk çocuğu- nun arasındaki mesafeden farklı degil. İlişkimizi daha da bü\ülü kılan bu iş- te... Günümü/de doğru olan, külrürler arasındaki mesafeleri daraltmak degil, mesafeleri verimli Mmak. Dünyayi kü- çültmeyeçauşmakyerine, kişilerin ken- dilerini bü>ütmeleri önemli..." Kitie> e değü, tek tek bireytere Sermonti "ye göre. herhangi biroku- run Dante'yle iletişim kurabilmesi için Italyan kültürünün referanslanna sa- hip olması gerekmiyor. Her birimizin Dante'nin dünyasına girme şansı var. Çünkü Dante kitleye degil. kişilere tek tek sesleniyor, sınırsız sayıdaki birey- lereçev iriyoryüzünü. Dante hepimizin çağdaşı: "Dante için her birey kendi başına insanlığı temsil eder. Ancak bi- reyin insanlığı temsil edebilmesi için de önce kendisi olması gerekmektedir. Çün- kü herkes tektir, insanlar birbirlerinden farklıdırlar. Dante, dünya>a gelirken de, ölürken de \alnız olduğumuzu söy- lerken bu farklılıklar ve birey sellik inan- cı vardır içinde. İşte bu \alnızlık ve tek- lik, insanlan karde; kılar. Bireyseüik du>gusu ve ilkesi. İlahi Komedya oku- runun da seçimi olur. Dante okurlara degil,okura "Ben Dante Alighieri'yim, kamımdaki açlıkla. parasızlıgımla. aya- ğımdaki agnlarla. bildiklerim ve bilme- dikJerimle. ayn. özel birinsanım. Ve sen okur. sen de teksin. biradın. doğduğun bir \er var. Benden 700 yı] sonra Tür- kiye'de de doğmuş olsan, benimle ile- tişim kurabilirsin" diye seslenir." Sermonti. Rekin Teksoy'un tlahi Ko- . mcdv'm.-evı rtsıruH ıfe _\ önuyte çok önem- « li olduğunu s^Brtıyor. Bunlardan bi- nncısi, Teksoy'un yapıtı manzum biçim- de çevırmiş olması. Sermonti. şiirin müzığine inandığını dile getiriyor. Sermonti'ye göre Teksoy'un çalış- masındakı önemlı bir dığer nokta da. çe\ ınnın 'canh, konuşulan' günümüz Türkçesıyleyapılmışolması: "DanteÖa- hi Komedya'yı vaşadığı dönemin çok genç diüyle vazmıştı. Dante yapıtında Tann'nın konuşabileceği gibi konuşu- yor, bu yüzden de rafine bir dile gerek duymuyordu. Dante İlahi Komedya'yı şajrlerin. profesörlerin diliv ledeğiL hal- kın dili ve sesiyle yazdı. Halkın sesi de Tann'nın sesidir.-" Türk sanatında önemli birçok eğilimin mayalandığı özgün ve öncü bir galeriydi 22 yıllık Maçka Sanat Galerisi şimdi kirafal^! 20 Kasım 1976'da \arük Yâlmau ve iabia Çapatarafından kurulan Maçka »anat Galerisi sessiz sedasız kapandı. jalerinin kapısına asılan "Kiralık'' lev- ası, etkinliklerini 22 yıldan beri sürdü- en ve ça|daş Türk sanatçılannın yânı ıra Danid Buren. FrancoiseMoreUetgı- ı uluslararası önemli sanatçılann ülke- ıizdeki ilk kişisel sergilerini açtıklan u galerinin artık tarihe geçtiğinin be- rtisi. Tıpkı ölen bır dostun ardından ir şeyler yazmaya çalışmak kadar zor enim için bu küçük galerinin ardın- an bir hatırlama, hatırlahna yazısını ıleme almak. Önce. "Kirahk" levha- nın betimsizliğinden, çaresizliğinden işlamak gerekecek. tnişli çıkışlı başa- grafiğıne rağmen, piyasada, sanatı dece sömürmek adına mantargibi ga- rilerin açıldığı bir dönemde, her yö- iyleözgün, cesaretli birtavra sahipolan açka Sanat Galerisi'nin (MSG) "Ki- hk" levhasıyla sahneden çekilmesi rçok yönüyle üzücü. Çünkü çağdaş irk sanatı en önemli savunuculanndan riru yitirmiş oldu böylece. Hem de ndismden hiç beklenmeyecek kadar orkak" bir tav ıria: "Kirahk". bggi dışı bir galeriydi Mimar Mehmet Konuralp'in bir sa- t galerisi için hiç uygun olmayan ta- imıyla etkinliklerıne başlayan sG'nin düzerdediği sergıler, hem bün- erinde banndırdığı "ilkler* hem de tışmaya açtığı konular itibanyla, çağ- i Türk sanatında son yirmi yılda gö- en önemli birçok eğilimin mayalan- ı "özgün" bir karaktere sahıptı. Sa- la kurduklan gönülbağını, bilgi ba- la birleştırmeyı başaran Yalman ve >a, 1976-86 yıllannda açtıklan ser- :rle. 1960 kuşağı üyelerinin işlerini ıdeme getirdiler. jalerinin 1976-77 programma bak- mızda Kuzgun Acar'ın heykelleri. « Berger'm gravürleri, AJtan Gür- man'ın obje-resımlennın sergılendığı- ni görüyoruz. O dönemde henüz bır iki galennın dışında sanat piyasası olarak nitelendinlebılecek bır bırikim yoktu İstanbul'da. MSG düzenli olarak sergi- ledigı lr luç. Gülervüz, ••Vksoy, Erdok, Komet, Varlık \ e Çoker gibi sanatçıla- nn resımlenyle bu tür bır piyasanın oluşmasına katkıda bulundu. Ama pi- yasanın aleti olmadı. kırli paralan sa- nat eseri alarak aklamaya çalışanlara yol gösteımedı. ^"alman'ın vefatının ar- dından galeri> ı tek başına üstlenen Ra- Sarlds'ın 1986'da MSG'de açtığı kı- şisel sergının önemi. hem bu galennın gelışım çızgısinin venı bır ı\ me kazan- masında. hem de sanat ortamının dün- yada tartışılan olgularla tanışmasmdayat- maktadır. Hemen hemen her sergısinın sonunda sanatçı konu^malan. dıa gös- terilen organize eden galen, bu savede önemlı bırtartışma, dıyalog ortamı olu^- turmuş oldu. Olanaklan çerçevesinde bro^ür v e afiş) ay ımlavan galennin dü- zenlı olarak tuttuğu arşıvı, başvuru kı- taplığı vegençlertnbilgilenmesıneola- ••••! Çağdaş Türk sanatı en önemli savunuculanndan birini yitirmiş oldu. bia Çapa. ıstesejdi sadece bu sanatçı- lann ışlennı sergileverek kelimenın tam anlamıyla "galericiHk''yapabilırdi. Ama MSG, resim satılmaya. müzayedelenn arkası arkasına satış rekorlan kırdığı 198O'lı yıllarda, ancak bir müzenin, Kunsthalle'nin arkasındakı güce daya- narak yapabileceğı tarzdan "denevsel". izleyicınin görsel düze\ını arttırmaya yö- nelik son derece "cesarenT sergıler aç- maya başladı. Galennın "öncü" bır kı- şiliğe bünindüğünü gösteren progra- matik karakterh "Üç EğUim Sergisr, 1984'te Adnan Çoker'in organizasyo- nu ile gerçekJeştı v e"KavTamsal Sanat" ülkemızde ilk kez izlevicıleresunuldu. nak tanıyan yaklaşımı özel bir ızleyici kitlesının oluşmasında son derece >a- rarlı olmuştur. Yeni kıyılara doğru 1987'deFüsunOnur'un "İminİmi", 1989 Avşe Erkmen'ın "Burası ve Ora- sı" sergilerini açan MSG'nm edındığı yeni kımlık. güncel sanat eğılımlerinın tanıtılmasında ve bu konuda cıddi bır platform oluş.turulmasında kendısinı belırgın kıldı. Buçerçevede "galerisa- natçılan" olduğu kadar, "galerinin iz- levicileri" de değışime ugradı. Çağdaş Türk sanatı "metalaşmasüred"negırer- ken, galeri >enı kıyılara doğru yol al- rnaya başladı. Istanbul Bıenali'nin ku- rulup ülkemızin son derece geç de ol- sa "uluslararası" ortamla aracısız di- yalog kurmasından sonra MSG'nin bü- v'ük bır atağa kalkarak Buren ve Morel- let'ye kişisel sergiler açtığını, katalog- lar \a>ımladığını görüyoruz. Bu dö- nemde sav ı lan gıderek azalmasına rağ- men Furtua Topuz, Kiraz, Koral başta olmak üzere "galeri sanatçılanna" ki- şisel sergiler açan Çapa. etkinliklerini "kavramsal sanafı destekleyen ve sa- tış kaygısı düşünmeden birtartışma plat- formu oluşrurabılme yolunda ilerlet- mışti. Bu tavır MSG ile diğer galeriler arasında kesin bir çizgi farklılığmı or- ta\a koyduğu gibi galennın adeta bır müze. bir Kunsrverein kimliğıne bü- rünmesı ve her sergı için sponsor aran- ması zorluğuyla sonuçlandı. 1990'larda etkinliklerini Sarkis. Fü- sun Onur. A>şe Erkmen başta olmak üzere uluslararası sergilere davet edilen sanatçılar üzerine yoğunlaştırması ga- lerinin en önemlı ta\ırlanndan bıri ol- muştur. 1996"da yirmi yıl kutlamalann- da galennin sadece "genç sanatçılan" sergılemesi ne kadarolumlu bır ta\ ırol- muşsa. bu sergiler başta olmak üzere 1998'e dek açılan sergilerin 8 sayfalık bir kataloğunun \a)imlanamaması o derece profesyonel olmayan bir tavır olarak belleklerde kalacaktır. Yakında MSG'nin kapısındakı "Kiralık" lev ha- sı kalkar. galennın yerine bir şık bar \a da bır kahve açılırsa şaşmamak lazım. Anlaşılması zor olan, neden galennin tav- nna uygun olarak "son sergfsini" hazır- lamadan, sanatseverlere veda bile et- meden sessiz sedasız tarih çekmecesi- ne gırmesi. Rabıa Çapa 1986"da JaJe Erzen'ın kendisiyle yaptığı bir konuş- mada "Rahatiıkla maddi olarak hiçbir karşılık almadığunı belirtebilirim. Bu- na karşılık çabalannun en güzel verûni, sanat konusunda olumlu bir şeyler yap- mış olmanın mutluluğudur" diyordu. Söylenecek son söz Çapa'nm hak etti- ği bu mutluluğunun devam etmesi. Erkmen'in çalışmalan Alman Afış Müzesi'nde Bülent Erkmen'in 1980-1998 yılian ara- sında gerçekleştirdiği çalışmalan Alman- ja'nın Essen kentinde bulunan Alman Af^ Vlüzesi'nde sergik»ni>or. Sanatçınm sanat ve kültür aianlanna yönelik tasanmlann- dan oluşan sergi 20 Kasun'a dek açık ka- lacak. Erkmen'in üretimine toplu bir ba- kjş niteliği taşıyan sergide yer alan çalıs- malar üç ayn bölümden oluşuyor. İlk bö- lünıde Bülent Erkmen'in tiyatro, sinema, sergl sanat festivaBgibi etkinliideri konu alan afişleri yer abyor. Ikinci bölümde logo ta- sanmlan. üçüncü bölümde ise kitap, bro- şür gibi tasarlanmış yapıtlann yanı sıra ser- bestçalışmalardabuiunuyor. Sergi, Bülent Erkmen'in bütünsel yapmnuı gelişim evre- lerini de vansıtıyor. Erkmen, 1980'li > ıllar- da modernizm sonrasuun çoğulculugun- dan beslenen çalışmalar üretti. 19901ı yıl- lara doğru ise grafik tasanma. veni moder- nist \ aklaşımın öncü örneklerini oluşturan minimal birta\ırsergiliu)r. Sanatçınm son dönem üretiminde ise tasanm disiplininin smuiannı zoriayan ve tasarumn dışına çı- kan serfoest çalışmalar ağıriıkta. Y A P R I? Jose Carreras Istanbul'a geliyor • Jose Carreras, 11 Aralık'ta Lütfi Kırdar Kongre ve Sergı Sarayı'nda bir konser verecek. Konserde Jose Carreras ve Sertab Erener 'All of I Ask You' adlı parçada bir araya gelecekler. Türkiye'nin katkılanyla gerçeİcleştirilecek konserden elde edilen gelir. Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı'nınyaptıracağı hastanenin yapımında kullanılacak. • Pedro Almodovar 13. filmıni Madrid'de çekmeye başladı. 'Todo sobre mi madre' isimli filmde. kaybolan babasını ve geçmişini arayan ergenlik çağındaki birçocuğun etrafında gelişen olaylar anlatılıyor. • Cher. son sıngle'ı Believe'in başansının ardından bır televızyon dizısınde Kleopatra'yı canlandırmaya hazırlanıyor. Cher'in Londra tiyatrolannda rol alması da bekleniyor. • George Miller ünlü 'Mad Max' serisinin dördüncüsünü Avustralya'da çekmeyi kabul etti. Ancak serinin yıldızı Mel Gibson'ın bu dördüncü filmde başrolü -üsiftnmesi olasılığı düşük. Gibson. rol için yaşlanmış olmasının yanı sıra 20 milyon dolar gibi yüksek bir ücret talep ediyor. • Harold Plnter Kanadalı yönetmen Patricia Rozema'nın yeni filminde başrolü üstleniyor. Jane Austenin romanından sınemaya uyarlanan 'Mansfield Park' isimli filmde Pinter'a Frances O'ConnorroI arkadaşlığı ediyor. Son başvuru 15 Ocak 1999 • ian McKellen şu günlerde sinema çalışmalanna ağırlık veriyor. lngilizlerin 59 yaşındaki ünlü tiyatro oyuncusu MeKellen, Bryan Singer'ın 'Öğrenci' adlı filminde bir Nazi suçluyu. Bill Condonın "Tannlarve Canavarlar" isimli filminde de Frankenstein ve Görünmez Adam gibi filmlerin yönetmenı James VVhale'ı canlandınyor. • Necati Cumall nın Derya Gülü adlı oyununu Fransa'da ilk kez sahneleyen Fransız La Chelidoine Kumpanyası istanbul'a geliyor. Comedie Française'den Pıerre Vial'ın yönettiği Derya Gülü, salı günü saat 20.30'da Harbıye Muhsın Ertuğru! Sahnesi'nde ızlenebılecek. • steven Spielberg m. A Scott Berg'ın Lındberg adlı kitabından sınemaya uyarlayacağı filmde Lindbergi Yahudi karşıtı olarak yansıtıp . yan.sıtma\acağı tartışılıyor şu günlerde. Spilberg ise "Tamamen objektif bir film olacak. Lindberg'in gerçek yaşamını beyazperdeye • aktaracağız. yani Amerikan tarihınin bir parçasını" dıyor. • Jean Michel Basquiatnm otoportrtst Chri Müzayede Salonu'nun düzenlediği bir açık arttırmada 3.3 milyon dolara satıldı. Ceyhun AtufKansu Şiir Ödülü katılma koşulları açıklandı ANKARA (Cumhuriyct Bürosu) - Ceyhun Atuf Kansu ŞiirÖdülü'ne. 1999 yılı için katılma koşulları açıklandı. Her yıI düzenlenen Cey- hun AtufKansu Şiır Ödü- lü'ne, 1999 yılı için katıl- ma koşullan şöyle: - Ödüle aday olan yapıt- larda Ceyhun Atuf Kan- su'nun şiir anlayışı göz önüne alınarak, çağdaş bir dünya görüşü \e dil bilin- ci temel ölçüt olacaktır. -15 Ocak 1998-15 Ocak 1999 tarihleri arasında ya- yımlanan bütün şiir kıtap- lan ödüle katılabilir. Ayrı- ca, Ödül Yazmanlığı, bu kitaplar arasından, çeşitli nedenlerle katılamayan kı- mı yapıtlan da, ödüle aday olarak gösterebilir. - Çeşitli nedenlerle ki- tap halinde basılmamış. an- cak kitap bütünlüğü taşı- yan şiirierle de ödüle aday olunabilir. - Seçici kurul; Gülteo Akın. Salih Bolat, Müslim Çelik. Refık Durbaş, Şük- rü Erbaş, Bahar Gökler (ailesi adına). Emin Özde- mir'den oluşmaktadır. - Ödül kazanan yapıt. Ceyhun Atuf Kansu'nun ölüm yıldönümü olan 17 Mart 1999 günü açıklana- caktır. - Ödüle son katılma \e aday gösterilme tarihi 15 Ocak 1999'dur. - Ödül, tek bir şiir yapı- tına (kitap ya da kitap bü- tünlüğü taşıyan şürlere) ve- nlecektir. - 1999 yılı için ödülün parasal tutarı 50 milyon Türk Lirasfdır. - Ödüle aday olacak ya- pıtlar. şaırin adı. açık adre- si ve kısa yaşamöyküsüy- le bırfikte 7 adet kitap ya da 7 kopya dosyayla. "Işık Kansu, Atatürk Bulvan, 125 4.BakanlıklarAA'KA- RA" adresine gönderile- cektır. - Ödüle katılan yapıtlar, sahiplerıne geri gönderil- meyecektır. Daha önce ödülü alanlar. 1986 yılında konulan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü. ilk olarak 1993 yılında Sıvas'ta yitirdiğı- miz BehçetAysan, "Eylül" yapıtıyla kazanmıştı. Ar- dından. sırasiyla 1987"de Şükrii Erbaş "\olculuk", 1988'de Emirhan Oğuz "Ateş Hırsızlan Sövlence- si". 1989da Müslim Çelik "Peryavşan". 1990'da Sa- lih Bolat "Karşılaşma". 1991deAhmetAda"Aşk HerVerde". 1992de Hü- sevin Yurttaş "Kod Adı Mansur". 1993 te Hidayet Karakuş "Sesini Bana Bı- rak"ve 1994 te Abdüika- dir Budak "İmzası Gül" adlı yapıtlarıvla ödül al- mışlardı. 1995 yılında da ödül. "SürekAvındaDün- .va" adlı kıtabıyla AliCen- gizkan'a verilmıştı. 1996"da Gültekin Emre "Taşı Su- la". 1997de Oya Liysal "L'çuruma Düşen Nehir" adlı yapıtıyla ödülü kazan- dı. 1998'dede "Suyla Sı- nanmış Şürier" ile Ahmet Uysal ödülü alan son ozan olmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle