Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 1998 PA
12 PAZAR KONUGU
Ekonomist Prof. Dr. Mithat Melen 'le 1991 seçimlerini ve Türkiye gündemini konuştuk
'Birileri seçim sonuçlannı değiştirtti'*>3 LJ1V C/^> Ülkemizde her geçen gün siyaset-çete-mafya ilişkileri çorap söküğü gi-
bi birbiri ardından açığa çıkıyor. Bir yanda ekonomi bürokrasisi, onlarca yıldır başan-
sızlık marifetlerini başan gibi göstermeye çalışarak gözbağcılık yapıyor. (Jyuşturucu tra-
fiği ülkede başını almış gidiyor. Türkiye'den yılda geçen eroinin parasal değeri yüzler-
ce milyar dolarlarla ifade ediliyor. Bu işlerden birileri nemalanıyor. Öte yandan nüfusun
yüzde sekseni enflasyon-devalüasyon-durgunluk sarmalında inim inim inliyor. tşsizlik
almış başını gidiyor. Seçilmiş sivillerin hiçbirisinden "gık" bile çıkmıyor. Her şeyin üs-
tüne üstlük, seçimlerde hile yapıldığı bilinse de hukuk işletilemiyor. Çete başları, kendi-
lerini eleştiren kişileri yazılı tehdit etmekten hiçbir şekilde çekinmiyorlar. Kimlerbu güç-
lerini, nerelerden alıyorlar? Bütün bu noktalan, 1991 seçimlerine ANAP listesinden Van
milJetvekili adayı olarak girip seçimi kazanan, ama ertesi günü seçim kaybettirilen eko-
nomist Prof. Dr. Mithat Melen'le konuştuk. Eski başbakanlardan Ferit Melen'in oğlu olan
Prof. Mithat Melen, "Birileri büyük paralar vererek seçim sonuçlannı değiştirtti" diyor.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
TürkiyeCumhuriyeti'nin kuruluşunun
75. yıldönümünü kutladığımız bugünlerde Tür-
kiye 'nin geldiği noktayıya da daha açıkça sây-
lemek gerekirse çete-siyaset-mafya ilişkilerini
nasıl değeriendiriyorsunuz?
MELEN - Bu 75. yılda herkesin ağzında Tür-
kiye'nin önemli bir yol aldığı sözü var. Ben bu
önemi küçümsemiyorum, ama iki noktayı da ha-
tırlatmadan geçemeyeceğim. Birincisi, 1954'te
İtalya'yla kişi başına düşen gelir bakımından ay-
nı düzeydeydik. Yani Türkiye'de kişi başına yıl-
da düşen gelir miktan 325 dolar, îtalya'nın da
350 dolardı. Şimdiyse Italya bizden altı kat iler-
de. J 964 "te Güney Kore'yle aynı düzeydeydik. A-
ma bugün Güney Kore de bizden 3-4 kat ılerde.
Bir ülkenin görevi insan refahını arttırmaksa, in-
sanını güvenlik. sağlık içinde daha iyi yaşatmak-
sa, ekonomik olarak da belirli bir zenginlik düze-
yine ulaştırmaksa Türkiye 75. yılında önemli bir
yere gelmemiş demektir. Ikinci olarak siyasete
gelelim. 75 yıl demokrasi için kısa bir süre değil.
Ama bu ülkede bunca yıl sonra hâlâ demokrasi
tartışması yapılıyorsa ve askerlerin iktidara el
koymasından söz edilebiliyorsa siviller de politi-
kayı beceremediklerini resmen ilan ediyorlarsa o
zaman demek ki Türkiye'nin geldiği yer siyasi
açıdan da doğru bir yer değıldir. Geçen gün Baş-
bakan Yardımcısı devletin televizyonunda, "Siyn-
set bkanmıştır. Politika kirienmiştir" diyebilmiş-
tir. Cumhuriyetin 75. yıldönümünü kutJadığımız
bugünlerde bize Cumhuriyeti armagan edenlere
bir minnet borcumuz olduğunu düşünüyorum.
Büyük Atatürkve 35 arkadaşının başanlan nasıl
küçümsenebilir? Hele de Lozan Antlaşması'nın
başansma imza atmışlardır. Dikkatiniziçekerim,
Lozan, yetmiş beş yıldır değişmeyen tek ulusla-
rarası antlaşmadır.
• • • • Günümüzde Lozan'akarşıSevrçığırt-
kanlığı yapanlar konusunda ne düşünüyorsu-
nuz?
- Ne kadar acı. Sevr çıgırtkanlığı yapmak bana
çağdtşı bir davTanış olarak görünüyor. Hatta da-
ha da öte. bu vatana ihanettir. 75 yıl önce bir grup
insan Türkiye'nin kaderini tersine çevirmişken
75 yıl sonra siz hâlâ bunlan konuşuyorsanız ge-
ride kalmışsınız demektir. Bu da gericiliğin bir
başkatürlüsü. 1924'teki izmirlktisatKongresi'ni
dikkatle incelerseniz 1930'larda Keynes'in yaz-
dığı Genel Teori kitabıyla aralannda bağlantılar
bulursunuz. Çünkü Atatürk'ün ekonomi politi-
kası çağdaştı. Aynca 1923-38 yıllan arasında Tür-
kiye"de enflasyon yoktu; döviz rezervi vardı. büt-
çe açıgı yoktu. lstiklal Savaşı da bütçe açıksız ka-
panmış bir savaştır ki eğer çağdaş ekonomidetı
söz ediyorsak herkes çağdaş ekonomide de bun-
lan söylüyor.
• • • • 1980'liyıllann baştnda Türkiyebir enf-
lasyon-devatüasyon-durgunluk sarmah içine
girdi vebugüne kadargelindi. Dikkat çeken nok-
ta bu süre içinde ekonomiyi düze çıkardıklannı
sâyleyen ekonomi kurmaylan hep yerlerinde du-
ruyorlar, ama bir arpa boyu da yol ahnmıyor.
GaziErçel, Güneş Taner, Yener Dinçmen gibi ki-
şiler hep ekonominin vefinansm başındalar. Or-
tada bu başansızlıklar dururken başarısızlığı ba-
şan gibi gösterme becerisini neye bağlıyorsu-
nuz?
- Hiçbir yere varamadığımız görülüyor. Biraz
geriye gidelim. 1950'lerden itibaren Türkiye alt-
yapısmı tamamlamadan bir açık ekonomik mo-
dele giriyor. Tabii bu durum da arkasından ister
istemez devalüasyonlan getiriyor. Döviz geliriniz
olmadan dövizle harcama yaparsanız bu sorun-
lar olacaktır. Önce açık. sonra karma ekonomik
modelin ardından 1980'lerde liberal ekonomiye
geçildi. ama Türkiye bunu da yanlış anladı. Libe-
ral ekonomi tek başına bir şey demek değil, alt-
yapıyı kurmak lazım. Piyasa kapitalizmi bir ah-
lak unsurunu da beraberinde getirir. Ama bunla-
rın hiçbirine uymadan aJtyapıyı tamamlamadan
ve birdenbire, çok iyi yetiştiğini sanmadığım ki-
şilerle devleti bölüşmek tarzında bir hamle yapıl-
dı. Dolayısıyla devletten nemalanmayan hiç kim-
se de sermaye biriktiremiyor. Işte, bu politikacı-
bürokrat-işadamı ilişkisi gayri safi milli hasılayı
biraz da tırtıklamakla zaman geçiriyor. Son za-
manlarda bu tırtıklama biraz da finans ekonomi-
sine dönmüş.
• • • • 1 Nasıl oldu bu? >
- Yani biz reel ekonomik tarafinı, mai-hizmet
üretim tarafinı unutmuşuz, para ticareti yapıyo-
ruz. Ama yine altyapısmı kurmadan... Bu para ti-
caretini böyle yapınca da ikide bir krizler çıkıyor.
Faiz çok yüksek. Faiz çok yüksek olunca da pi-
yasada yatınm azalıyor. Devlet tarafından borç-
lanma miktan çok yüksek. Sürekli olan kamu
açıkları bir yandan enflasyonu, bir taraftan yük-
sek faizi, bir taraftan iç ve dış borcu körüklüyor.
Ama bunlardan yararlanan çok dar bir çevre var.
Siz isimleri de saydınız. Bu çok dar çevrede ken-
di ekonomik kurmaylannı, kendi ekonomistleri-
ni, kendi ekonomik modeilerini kullanıyorlar. Bu
durum değişmedikçe bu insanlann değişmesi de
mümkün olmayacak. Gidiyorlar. yinegeliyorlar...
Sizce bu insanlan kimler getiriyor?
-Bu işlerden nemalanan beş bin kişilik dar bir
çevre var. Beş yüz kişilik bunların bir iç çevresi
var. Yani bir iç. bir dedış daire... Bakın. birözel-
leştirme yapılıyor ve yüze göze bulaştırılıyor.
Çünkü bundan aynı adamlar yararlanıyor. Ayrıca
bu çeteleri ekonomik boyutuyla hiç kimse ince-
lemek istemedi. Herkes bunu hep siyasi olarak
gördü. Bu çeteler niye kuruluyor. hiç düşündünüz
mü? Bu savaş başta bürokratın devletm ürettiği
zenginlikten yararlanma savaşıdır. Bunun içinde,
yine var olan. fakat I980'den beri de şiddetle ar-
tan bir uyuşturucu ticareti var. Amerikan Drug
Enforcement Agency (DEA) Türkiye üzerinden
Amerikan piyasa değeny le 150 milyar dolarlık bir
uyuşturucu trafiğinin geçtigini bildinyor. Önce-
kı yıl Türkiye'nin ödemeler dengesıne 10 milyar
dolarlık bir girdi olduğunu görüyoruz. Bu. geçen
yıl biraz azaldı \e 8.5 milyar dolara düştü. Bunu
bavul ticaretiyle açıklıyoruz. Böyle bir bavul ti-
careti dünyanın neresindegöriilmüş? Türkiye'nin
tekstil ticareti belli. 10 milyar yada 8.5 milyar do-
larlık kaç tane tişört satabilirsiniz? Bakın, bir
uyuşturucu ticareti yapılıyor ve bundan herkes, bu
çeteler de dahil nemalanıyor. De\ let Planlama
Teşkilatı (DPT) "Bu ülkede gayri safi milli hası-
lanın yüzde 50'si kayıt dışıdır" derse ülke politi-
kası ve ülke ekonomisine kayıt dışı güçlerin, hat-
ta isterseniz. kanun dışı iş yapan kara paracılann
hâkım olduğunu görürsünüz.
•HHM^H Siz yıllardır uyuşturucu mafyaları,
uyuşturucu patronlanyla mücadele veriyorsu-
nuz. 1991 seçimlerinde,parlamento içinde uyuş-
PROF. DR.
MİTHAT MELEN
1947, Ankara doğumlu. Ortaöğrenimini Ankara
Koleji nde tamamladı Londra daki West London
College'da bir yıl Ingılcce öğrenimi gördü.
Yükseköğrenimini Ankara tktisadi ve Tıcari tlimler
Akademisi Işletme-Muhasebe Bölümü nde
tamamladı. Helsınki'deki Postipankkide uluslararusı
bankacılık stajı yaptı. XATO uluslararası
sekretaryasmda mali asistanlıkyaparken Briiksel
İ'niversitesi nde de AET'nin ekonomik vapısı
konusunda lısansüsıü çalışması oldu. Daha sonra
Maliye Bakanlığı Hazine Genel Müdürlüğü nde AET
Şube Mııdürü oldu. Bir süre Briiksel Büyükelçiliği
Mali Mûşavirliği görevinde bıdundu. Hazine
Kambiyo Grup Baskanlığı yaparken Hazine adına
uluslararası ikili ekonomik ilişkileriyüriittü. OECD
nezdinde Türkive Delegasvonu Ekonomik ve Ticari
Müşaviriigigöre\inde bıdundu. !9S9da Hazine Dış
Tıcarel Müsteşarlıgı Çokuluslu Kunıluşlar Daire
Baskanlığı 'na getirildi. 1991'deANAP listesinden
milletvekili adavı oldu. ancak seçilemedi. Seçimlerm
ardından fÜ tktisat Fakültesi Iktisat Teorisi
Kürsüsü 'ne doçent olarak atandı. 1996 da profesör
oldu. Dünya Bankası 'nin bazı projelerine
danışmanlıgm yani sıra Dünya gazetesinde de kö'şe
yazarlıgı yapıyor.
kes biliyor. Bunda bir gizlilik yok. Bundan de\-
letin bakanlannın. Başbakan'ın haberi var. Bu ka-
dar insanın haberi varsa. her gün bir araya geldi-
ği insanlann da bu işin içinde olduklan görülü-
\or.
Siz böylesine düzmece olan seçim so-
nuçlanna itiraz etmediniz mi?
- Ettik. Önce Başkale Seçim Kurulu kabul et-
medi bu itirazı. Sonra Van Seçim Kurulu reddet-
ti. Bunun üzerine Ankara'ya, Yüksek Seçim Ku-
rulu'na başvurduk. Yeniden sayım karan alacak-
ken engellediler. Bu konuyu o zaman avukatım
olan BüJent Ensari'den dinlemiştim. Sonucun de-
ğişmemesini büyük insanlar istemiş.
Bu noktada bir soru sormak istiyorum.
Secdet Basa epeycetanınmtş bir isim. Basa uzun
süreMesut Yılmaz'ın danışmanhğtnı yapn. MuS-
tafa Kalemli döneminde Meclis Genel Sekreteri
oldu. Meclis Genel Kurul Salonu yenilenmesi
skandulı Kalemli veBasa 'nin başınapatiadı. Siz-
ce neden tam o dönem bu skandal çıktı ve bu iki
insanın başına patiadı?
- Geçenlerde NecdetBasa'y la yaptığınız bir rö-
portajıokudum. Satır aralannda çok açık bir atıf-
ta bulunmuş. Bu: ben, Mesut Vılmaz ve kendisi-
nin arasında geçen bir konuşmaydı. Necdet Ba-
sa'yla ben o konuşmada açıkça Türkiye'de özel-
likle uyuşturucu çetelerinin olduğu ve bu çetele-
rin devietin içine. politikaya sızdığını. Yılmaz'ın
bunlardan uzak durması gerektiğini anlattık. Bu
konuşma 1994 başında oldu. O sırada Mustafa
Bayram ANAP'ın Van (I Baskanı yapılmak iste-
niyordu. Sonra da oldu zaten. Yılmaz'a bunun
yanlış olduğunu anlattık. Bugün bütün olanlan,
o zaman olacağını tahmin ederek Yılmaz'a söy-
ledik ve onu uyardık. Türkiye"de, başbakanlık
mevkiinde oturan birisinin bunlan bilmesi gerek-
tiğini düşündük. Belki bu nedenle bugün Batı'dan
dışlanıyoruz. Türkiye bunian hak etmiyor. Biz,
bunlan anlatmaya çalıştık. Aynca, haklı olmak
kadar acı veren bir duygu olamaz.
Mesut Yılmaz sizi neden dinlemedi?
- Bilmiyorum. »
Ama o konuşmadan sonra \ecdet Ba-
sa ve siziyanından uzaklaştırdu.
turucuyla mücadele etmek içinASAP listesinden
Van 'dan adaylığınızt koydunuz ve seçimleri ka-
zandımz. Ama ertesigünü seçimleri kaybettiği-
niz size bildirildi. Bu ilginç olay nasıl oldu?
- Ben kazandığımı CNN'den öğrendim. O sıra-
da ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz'dı. Za-
ten ben onun isteğiyle politikaya girdim. Van'dan
aday oldum ve gercekten de çok büyük bir oy, 51
bin küsur oy aldım. Benden sonra ANAP bir da-
ha o oyu yakalayamadı. Son seçimlerde 36 bin oy
aldı. Ben de o kadar oy aiacağımı ummuyordum.
ama Melen soyadı özellikle Van yöresinde önem-
li bir isim. Seçimin ertesi günü olan pazartesi gü-
nü ben yanımda iki kişivie birlikte Seçim Kuru-
lu'nagirtim.
• • M i Yanınızdaki iki kişi kimdi?
- Cafer Akköpriilü \ e Süleyman Orhan. Seçim
Kurulu Başkanı aynı zamanda Ağır Ceza Reisi
oian Vefa AJpaslan'dı. Orada en yüksek tercihin
bende olduğunu gördük. 5.500 tercih aldığım,
öbür adaylann hepsinin tercihlerinin benimkinin
çok altında olduğu ve ANAP'ın da birinci parti
geldiği bana bildirildi.
• • ^ B Size en yakın tercih Mustafa Bay-
ram 'ın mıydı?
- Hayır, Mustafa Bayram o sırada seçime gir-
memişti, çünkü hapisteydi.
Vyuşturucu kaçakçüığından mı?
- Hayır, o sırada adam öldürmekten.
Ama Mustafa Bayram şimdiparlamen-
toda Fazilet Partisi milletvekili değil mi?
- Evet. Kusura bakmayın. kendimi tutamadan
gülüyorum. Aslında gülmemek gerekir. Çünkü
durum çok acı. Her neyse... Seçimi kazandığım
anlaşılmıştı. Ben buna bir türlü inanamıyordum.
Haklı olduğum da ortaya çıktı, çünkü güvenemi-
yordum. Salı sabahı oldu. Benim tercihim
5.500'de kaldı. Aynı durum SHP'den seçime gi-
ren Sabri Donat'ın da başına geldi. Benimle bir-
likte seçime giren öbür adaylannki ise katlanarak
arttı. Ömeğin Şeref Bedirhanoğhı'nun tercihi 9 bi-
ne çıktı. Daha sonra yurtdışına. DEP'e gırmesi
nedeniyle kaçan Remzi Kartal. SHP'den 10. sı-
rada seçime girmişti. Hayret bir biçimde Remzi
Kartal'ın birdenbire tercihinin 22 bine çıktığını
gördük. DYP'den giren Nadir Kartal'ın tercihi de
birdenbire 16 bine çıktı. DYP'den Mustafa Kaç-
maz'ın o\ lan da garip bir biçimde yükseldi.
ANAP bu durumda ıkinci parti oldu ve özetle
ben seçimi kaybettim.
I SizinyerinizeASAP'tan kim kazandı?
-Şeret'Bedırhanoğlu. Bana açıkça. "Bizbuoy-
lan değjştirdik" dediler. Geçen gün konuştuğu-
muz birçok poiitikacı "Evet, böyle şeyler yaptık.
Seçim bu" dediler.
• • • • Yanipara mı almışlar?
- Tabii. açıkça para almışlar. Böylece de so-
nuçlan değiştirmişler.
• • İ ^ H Bu paraları kim vermiş?
- Seçimi kazanan o dört kişi vermiş. Bunda bir
gizlilik yok. Şimdi. büyük bir rahathkla. "Seçim-
lerde sizdeyapsaydınız. Seçimde böyleşeyler olur.
Neden kendinizi üziiyorsunuz?" diye anlatıyorlar.
• • • • Bedirhanoğlu soyadı Van 'da epeyce ta-
nınmış bir soyadı değil mi?
- Bir kardeşi müteahhittir.
M M M ' an 'da ihale komisyonu işlerindeepey-
ce adı geçiyordu...
- thale konusunda en tanınmış isim Mustafa
Bayram. Biliyorsunuz 1995 seçimlerinde
ANAP'tan milletvekili seçildi.
• • • • Mustafa Bayram 'ın dokuz cinayet ve
uyuşturucu kaçakçıhğı nedeniyle dokunulmaz-
lığı kaldırılmıştu Bu durumda cezası sizce hâlâ
neden infaz edilmiyor?
- Hakkında pek çok dosya var. Onun kayınbi-
raderi şu anda ANAP II Başkanı ve Bedirhanoğ-
lu'nun kardeşi ile ortak iş yapıyorlar. Doğu Ana-
dolu'daki bütün ihaleleri vönlendirdiklerini her-
- Evet. Ondan sonra Mustafa Bayram televiz-
yonlara çıktı. "Ben ANAP'a,Turgut Yılmaz'a pa-
ralar verdim" dedi. Bu tabii onun ispat etmesi ge-
reken bir şey. Verdi mi, vermedi mi. bilmiyorum.
Ama "VerdinT dedi. Seçim çok ilginç bir olay.
Türkiye'de seçimin finansmanı da çok ilginç. Tür-
kiye"de yeterü yasa olmadığı için seçim maliyeti
ya da seçim muhasebesiyle ilgili hiçbir yaptınm-
da bulunulamıyor. Dolayısıyla, "Bu paralân ner-
den buldun" diye hiç kimseye sorulamıyor. Ör-
neğin ABD'de seçim muhasebesi diye çok cıddi
bir kavram var.
• • • • Bundan aylardnce benim Türkiye Ga-
zeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu 'na yeniden
seçilmemi veyeniyönetim kurulu üyelerini kut-
lamak için siz Cemiyet'e gelmiştiniz. Tam o an-
da cep telefonunuz çaldu Sizi Yalım Erez 'in er-
kek kardeşi aradı. \eden aramıştt sizi?
-Evet, onun arkasından da TOBB Başkanı Fu-
at Miras aradı ve ikisi de beni tehdit etti. Bu teh-
ditlerın nedeni Dünya gazetesinde yayımlanan
bir yazımdı. O yazıda, Türkiye'de başbakanlığa
oynayan kişilerin çok temiz ve dürüst olmalan ge-
rektiğini yazmıştım. Üstelik o yazıda hiçbir isim
verilmemişti.
•••İH Peki, o insanlar neden o yazıyı kendi
üzerlerine aldılar?
-Onu bilemiyorum. Bunu onlara sormak lazım.
Yazıda, Türkiye'de başbakan olmak isteyenlerin
çetelere bulaşmamaları, düzgün olmalan gerek-
tiğini. banka satın almamalan, banka paylaşma-
maları. devlet ihalesi paylaşmamalan, uyuşturu-
cuya bulaşmamaları gerektiğinden söz ediyor-
dum. Onlar ise bunu kendi üzerlerine almışlar. Siz
yazıp çizmeye başlayınca tehditler gelmeye baş-
lıyor, herkes her şeyi çok çabuk üzerine almaya
başlıyor. O zaman "\'azdıklanm acaba doğru
mu?" diye düşünmeye başlıyorum (Gülüyor).
• • • • Siz bir de bir holdingin antetli kâğıdı-
nayazılmış tehdit almıştınız...
- (Gülüyor) Hep gülüyoruz. BaJcın, hukuk dev-
letinde, yazılı tehdit alıyoruz. Hem de antetli kâ-
ğıda ve altında kişmin imzası var. Daha açık söy-
leyelim, Park Holding antetli kâğıda Kenan Tek-
dağ imzalı yazılmış bir tehdit mektubuydu.
\azida, hiçbirbölge. kişi ve yer adı verilmeden,
Güney'de özelleştirme kapsamında ihaleye açılan
bir marinanın birileri tarafından yüksek fiyatla ka-
patıldığı, bu marinanın acaba uyuşturucu ticare-
ti için gümrük kapısı olarak mı kullanılacağı ya-
zılıydı. O marina ihalesine giren yirmi kişi vardı.
Acaba o insan neden kendi üzerine alınıp bana o
tehdit mektubunu gönderdi. diye uzun uzun dü-
şündüm. Bilemiyorum. onlara sormak lazım.
• • • • • BUdiğim.kadartyla o mektupta, size ko-
nuyla ilgili bilgi veren kişi ve sizin için "Siz ve o
alçak dostunuz bu alçakça iftiramzın ceıasım
çok pahalı ödeyeceksiniz " ibaresi vardu Siz bu
mektup üzerine bazı savcılar ve ağır cezayargıç-
larınagittiniz. Ogörüşmelerin sonucu ne oldu?
-Kimlere gittiğimi ismen tam olarak hatıriamı-
yorum. Ama bunlardan birisi lstanbul eski DGM
Başsavcısı ve şimdi Yargıtay Çeza Dairesi Baş-
kanı Ahmet Köksal Ne yapabilirim, diye danış-
mak için gitmiştim. Hepsi de bana çok kibarca
"Bu bir ceza davası olamaz. Şahsi davadır. Zaten
tehdit unsuru da yok. Savcıbğa başvurursanız da
düşünühiz" gibisinden bir şeyler söylediler.
Bakın. Türkiye de şu çok açık olarak görünü-
yor. Siz bu ülkede birisini yazılı olarak tehdit ede-
cek gücü kendinizde görüyorsunuz. Hukuk da ca-
Iışmıyor. Bu çok acı.
Batılılar, ikide bir bize "Siz hukuk devleti de-
ğilsiniz. İnsan haklannı ihlal ediyorsunuz" dıyor-
lar. Buna kızmamamız gerekir, diye düşünüyo-
rum. Çünkü durum ortada.
Bu insanlarla şahsi bir alıp veremediğim yok.
Onlan tanımıyorumda. Benim o yazılarda yap- ,
tığım > orumlar bugün gelinen noktayı gösteriyor.
O yazılarda gazete satın almalann nereye gelece-
ği, bu paralann nereden geldiği gibi noktalar bi-
limsel olarak inceleniyordu.
Nasıl bir çırpıda bir milyar dolar çıkanlır? Üs-
telik bu bir milyar dolardan Türk Maliyesi 'nin ha-
beri bile yok. Böyle bir ekonomik yapı olabilir
mi? Kişiler beni ilgilendirmiyor. ben bunlardan
söz ediyorum. Demek ki orada da çok net biçim-
de uyuşturucu ticareti yapılıyor.
Ama bu eroini soktuğumuz ülkeler de akılsız
değil. Onlar da size kokain sokuyorlar, silah so-
kuyorlar. Ülkemizin düştüğü duruma bakın. San-
ki bir savaş alanındayız.
Ben yirmi yıldır bu işle uğraşıyorum. lnsanla-
n zehirleyen unsurlara, uyuşturucuya, uyancıya
ve silaha karşıyım. Hele de bunun politikanın
içinde olmasını affedemiyorum. Aynca, siz kara
parayı bu kadar legalleştirirseniz arsa spekülas-
yonuna giriyor. oradan inşaat sektörüne, derken
medyaya atlıyor. O kara parayla bankalar satın alı-
nıyor. Türkiye"de bu kadar banka satın ahnırken
Merkez Bankası 'nin, Hazine'nin bundan haberi
"plmaoıası, yasal yetlrileri açısından mümkün'd^» -••
ğil. Geçen günlerde yasanan sıkıntıyı gördünüz.
Herkes birbirini suçladı. Böyle şey olmaz.
Bütün dünyada böyle bir skandal pat-
lak verdiğinde ilgili herkes anında istifa etmez
-Mutlaka eder. Buna başbakan da dahil. Batı 'da
bu böyle oluyor.
Ama Başbakan, "Ben bu çetelerin üze-
rine gidiyorum. Her şeyi ortaya çıkaracağım "
sözünü veriyor...
- Keşke bu işlerin üzerine gitse. Ama o zaman
ne Bakanlar Kurulu'nda ne de TBMM'de fazla ki-
şi kalır. Bankalarda da, iş âleminde de adam kal-
maz. Keşke bu işlerin üzerine gitse. Bakın. Batı
toplumlan kendi içlerindeki bu cerahatleri akıtı-
yorlar. ttalya'ya bakın. Fransa'da geçen yıl eski
başbakan dahil 51 poiitikacı hapse girdi. Batı'da
demokrasiler böyle işliyor. Biz, demokrasi de-
mokrasi. diye yırtınıyoruz, ama demokrasinin en
önemli kurumu olan hukukun üstünlügünü koru-
muyoruz. Tansu Çiller'le ilgili soruşturmalar ne
oldu? Komisyon "da hem Sayın Yılmaz hem de Sa-
yın Çiller hakkmdaki soruşturmalar kapandı git-
ti. Demek ki Türkiye'de böyle şeyler oluyor ve
bunlan siyasi olarak kullanıyorsunuz, demektir.
Bu ülkede hukukun üstünlüğü varsa hukuku ça-
lıştınrsınız; siyasetöbürtaraftakalır. Hukukuça-
Iıştırırsanız bu ülkede çete kalmaz, çetelere bu-
laşmış poiitikacı kalmaz. O zaman ülke temizle-
nir. .Ama bunlan siyasi olarak kuiianmaya başlar-
sanız işte bugünkü durum yaşanır.
İHHBH Ya da hiç durmadan ortaya Alaattin
Çaktcı 'yla konuşanlartn kasetleri çıkanlır. An-
laşıldığı kadanyla bu ülkede Çakıcı 'yla herkes
konuşmuş...
-Çok ilginç. Alaattin Çakıcıda bu durumda va-
tan hizmeti yapıyor oluyor. Bir dönem Türkiye'yi
anlaşılan Çakıcı yönetmiş, hâlâ da yönetmeye de-
vam ediyor görünüyor. Bu da aslında bir devietin
aczidir. Bugün medyamıza bir bakın, gazetelerin
haline bir bakın. Sizin gazetenizden başka ba-
ğımsız gazete mı var bu üîkede? Bir tek sizin ga-
zetede sendika var. bir de birkaç ajansta. Böyle
şey mi olur? Ayduı Doğan'ın sendikasızlaştırma
harekâtında gazeteciler olarak ağzınızı bile aça-
madınız.
Bakın, 14 yılda teröre 100 milyar dolar harca-
mışsınız. 35 bin insanımz ölmüş. Bu politikada
bir yanlışlık var. Doğu'daki insaniar bana 51 bin
oyu bir umut için verdiler. Demek ki o insanlar
kendilerini bir uyuşturucu kaçakçısı ya da ihaJe
mafyasının temsil etmesini istemiyorlardı. Onla-
n kucaklayacak. haklannı verecek. Ankara'yla
banştıracak liderlere ihtiyaçlan var. Bu insanlar
uyuşturucu ticaretiyle geçinmekten artık bıkmış-
lar. Bir taraftan PKK, bir taraftan da devîet adına
kendilerini tehdit eden çetelerin zulmünden sıkıl-
mışlar. Bugün gelir dağılımı adaletsiz. Milli ge-
lirin >üzde 80'ini nüfusun yüzde 20'si paylaşır-
ken milli gelirin yüzde 20'sini ise nüfusun yüzde
80'i alıyor. Bu ülkede sosyal gerilim oluyor. Eği-
time aynlan pay gayri safi milli hasılamn yüzde
3'ü. Nüfusun ancak yüzde 4'ü yüksekokul bitir-
miş; yansı ilkokul mezunu bile değil. Işsizlik bü-
yük sorun. Bütün bunlan bırakmışsınız ve hâlâ
nelerle uğraşıyorsunuz. Türkiye'de insanlann
devletine güvenmesi, devletinin arkasında olma-
sı lazım. Bugün halk Ankara'dan. devletten kop-
muş.