18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18EKİM1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bedelsiz verilen fidanlık alan, fabrika teknolojisini 3 kere yenilemeye yeterli SEKA'da varlık içinde yokhıktLHANTAŞÇl ANKARA - Özelleştirme Yüksek Ku- rulu'nca kapatılmasma karar verilen Izmit SEKA Fabnkası'nın yeni teknolojiyle do- natılması ve rekabet gücünün artması için 8 tnlyon liranın yeterli olduğu belirlendi. Ford-Koç ortaklığına bedelsİ2 verilen SE- KA'ya ait 1600 dönüm fidanlığın rayiç be- delinin yaklaşık üçte bıri venlirse, fabrika kâğıt üretıminde dünya çapında kalite gös- terebılecek. Selüloz-tş Sendikasf nca hazırlanan ra- porda, işletmenin satış işleminin birönce- ki yıla oranla üç kat artarak 9 trilyon 419 milyar liraya; ihracatının da 1996 yılında yaklaşık 2.5 trilyon liraiken 1997 yılında • Izmit SEKA Fabrikası'nın teknolojisinin yenilenmesi ve rekabet gücünün artması için, Ford-Koç ortaklığına bedelsiz verilen fidanlığın rayiç bedelinin üçte birinin yeterli olduğuna dikkat çekildi. 15 kat artarak 33 trilyon 867 milyar lira- ya yükseldiği vurgulandı. tzmit SEKA Fabrikası'nın teknolojisi- nin yenilenmesinin mümkün olmadığı ve ömrünü tamamladığı yönündeki açıklama- lara karşın Selüloz-lş Sendikasrnın yaptı- ğı araştırma, işletmenin durumunun iddia edildiği gibi kötü olmadığını ortaya koy- du. Işletmenin kâğıt-karton ambar teslimi üretimlerinin genel toplamının 1996 yılın- da 67 bin 203 ton oldugu, 1997 yılında 85 bin 368,1998'in ilk 8 ayında 50 bin 25 to- na düştüğü belirtildi. Selûloz-lş Sendika- sı Başkanı Davut Bozkan. işletmenin 1940'h yıllann teknolojisiyle çalışmasına karşın yüzde 85 kapasıte kulanım oranının dikkat çekici olduğunu söyledi. Kâğıt-karton satışmın 19% yılında yak- laşık 3.5 trilyon lira iken 1997 yılında üç kat artarak 9 trilyon 419 milyar 933 mil- yon liraya; ihracatının ise 1996 yılında yak- laşık 2.5 trilyon lira iken 1997 yılında 15 kat artarak 33trilyon 867 milyarliraya yük- seldiği vurgulandı. Kâğıt-karton üretimle- rinin Türkiye genelinde, özel ve kamu ol- mak üzere toplam 1996 yılında yaklaşık 1 milyon 105 bin ton iken, 1997 yılında 1 milyon 380 bin ton olduğu belirlendi. Fabrikanın üretim içindeki payının ka- pasiteden yararlanma oranı, 1997 yılında yüzde 75.7iken 1998 yılı ilk 8 ayında yüz- de 45'e düştü. Sektörde faaliyet gösteren 16 özel işletmenin ürettiği kâğıt-karton toplamının 346.5 bin ton iken, tzmit'in tek başına 112 bin 875 ton üretim yaptığına dikkat çekildi. Raporda, işletmenin bazı ünitelerinin birinci hamur üretimi yapacak dunıma getirilmesi ve yaklaşık yüzde 45'likbirkapasitearttınmı için 11 milyon dolara (3 trilyon 69 milyar lira), tahrik şan- zrmanlann değişimi, kalite artışı ve yüzde 35 'lik kapasite arttınmı için 1.7 milyon do- lara (474 milyar lira), kalite ve kapasite arttınmı için 1.5 milyon dolara (418.5 mil- yar lira), doğalgaz türbini ve aök ısı kaza- nı kurulması için 15 milyon dolara (4 tril- yon 185 milyar lira) gereksinim duyuldu- ğu hesaplandı. îşletmede çalışan 2 bin 100 işçi ve me- murun Izmit ekonomisine yılhk katkısı ise 6 trilyon lirayı buluyor. Işçilerin kent içi ta- şımacılığa katkılan da yıllık 600 milyar li- ra crvannda. Televizyonların spor magazin programlan amacından saptı; sporcuların yerini 'baldır bacak' aldı Ekranda 'maraba televole' eziyetiAYŞE YILDIRIM "Maraba Televote.-" Maradona'mn "Maraba"sıyla başlayıp Levent Kırca'nın "mara- ba"sıyla devam ettiler. Spor progra- mı iddiasıyla ortaya çıktılar, ancak zamanla evrim geçirdiler. O haftaki maçlardan bazı görüntüler, futbol ta- kımlannın kamplan, sporcuların kendi aralanndaki eğlenceleri yavaş yavaş yerlerini Sibd Can'a, Seda Sa- yan'a, Ebnı Gündeş'e... bırakmaya başladı. Bugün ne programı olduklan ko- nusunda kimse bir şey söyleyemiyor. Sanatçılann (!) özellikle de İcadın sa- natçılann (!) çıkıp boy gösterdiği, "en büyükcim-bom ya da fener" na- ralan dışında spor adına hiçbir şey • O haftaki maçlardan bazı görüntüler, futbol takrmlannın kamplan, sporcuların kendi aralanndaki eğlenceleri yavaş yavaş yerlerini Sibel Can'a, Seda Sayan'a, Ebru Gündeş'e.. bırakmaya başladı. Bugün ne programı olduklan konusunda kimse bir şey söyleyemiyor. vermeyen "gerçek" ve "en haldki" televoleleri spor camiası nasıl karşı- lıyor acaba? Eski Futbol Federasyonu Başkanı Şenes Ernk "Kendisine hitap etme- diği için izJemediğinr söylüyor. Spor yazan Coşkun Ozarı, televo- lelerin ilk ortaya çıktıklan günkün- den farklı bir boyuta geldiklerini söy- lüyor. Artık izlemediğini ve gerçek- te hiçbir sporcunun da bu program- lan tasvip etmediğinin altıru çizen Özan "Spor ya da kültür adına hiç- Mehmet Rıfat Evyap Endüstri Meslek Lisesi'nin açılış törenini şereflendiren Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel'e Devlet Bakanı Sayın Şükrü Sina Gürel'e • Istanbul Valisi Sayın Erol Çakır'a Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Sayın Bener Cordan'a Istanbul Milletvekili Saym Mehmet Aydın'a Istanbul Milli Eğitim Müdürü Sayın Omer Babbey'e Şişli Kaymakamı Saym Ruhi Kulan'a Şişli Belediye Başkanı Sayın Cüneyt Akgün'e Hiçbir desteği okulumuzdan esirgemeyen Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Saym Recep Tayyip Erdoğan'a Şişli Belediye Başkanbğı Ayazağa Şube Müdürü Sayın Ferhan Kopuz'a Ayazağa Muhtarı Sayın Şadettin Erol'a ve Törenimize katılan, mektup, telefon, telgraf ve faks ile iyi dileklerini bildiren tüm dostlarımıza, ayrıca ve özellikle Cumhuriyetimizin 75. yılını kutlarken, Atatürk'ün başlattığı MİLLİ MÜCADELEDEKİ EKONOMİNİN ASKERLERİ olarak Evyap'ı ve markalannı uluslararası yanşta başanlara götüren ve bu okulun yapılmasında da büyük katkılan olan bütün Evyap çahşanlarına en içten teşekkürlerimizi arzederiz. MEHMET RIFAT EVYAP ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ bir şey vermiyorlar" diyor. Fenerbahçeli futbolcu Kemalettin Şentürk "Spor mu, magazin rni, ran- devu programımı belli değil" diyor. Bir iki düzeyli program dışında bu tür programlara çıkmadığını ve kar- şı olduğunu vurgulayan Şentürk, as- lında diğer futbolculann da karşı çık- tıklannı fakat tepki gösteremedikle- rini belirtiyor: "Sporcuyu yaratan ve yıkiızlastı- ran medya olunca karşı çıkıp tepki göstermek kolay olmuyor tabü." Sosyolog Nilüfer Naru, bu tür programlann insan- lann içgüdülerine arzula- nna hitap ettiğini söylü- yor. Futbolun, bağırma çağırmayla insanlarda de- şarj, aidiyet duygusu uyandırdığını bu tür prog- ramlarda görsel olarak bu- nu yapmayı hedefledrkle- rinî anlâtan Narlı, şöyle ..devam ediyor^, ( i . "Ancak bunu yapükla- rmı sanmryorunl Insanla- nn bu programlan seyre- derken deşarj olduğunu hiç sanmıyorum. Daha çok vamp sanatçüara yer veriyoıiar. Saldırganca duygulan pekiştirmenin yanı sıra arzulan da gûç- İendiriyorlar. Ardından hüsran getiriyor. Çünkü buralardaki kadınlara, ei- biselere, arabalara sahip olamayacaklannı biliyor- lar. Yani bir anda çeliskili duygular oluşuyor. Ve ma- alesefbunlar reyting ugru- na yapılıyor." Fatih Terim: Ben tabü politik açıdan bakıyorum. Özellikle ilk zamanlan daha da güzeldi. Belkı ilk günkii güncelliği pek kal- madı. Ama sportif tarafi... Bence değışık bir şey... In- sanlann görmek istediği- ni, diğer insanlan sportif yanlan dışında aksettir- mek de önemli. Abartılı kullanılmaktan yaııa deği- lim. Çok magazinleşirse sporla ilgisi kalmıyor. Bi- linmesi, öğrenilmesi, de- Şişik yerden dışanya ak- settirilmesi gereken in- sanlan tamam magazin ağır bastı mı spor özelliği- tü kaybediyor. Arif Erdem: Ayda bir çıkıyorum. Bence ilk çık- tığı zamanki televole sa- yılıydı, ama işin cıvığını çıkarttılar. Sanat vole oldu bana göre... Benim bildi- ğim futbolculann yaşan- tılanyla ilgili düzeyli bir programdı. Artık değil ba- na göre. Suç onlarda değil. Bi- zim içimizde. Futbolcu- larda da suç var. Bu tarz programlarda bazen fîgü- ran olarak kullanıldık. Oynatıldık. Tek taraflı ba- kıhnaması lazım. Artık banalleşti. Futbolcular için yersiz bir program... Bizim takımdan zan- netmiyorum... Mutlaka... Futbolcular hakkında hep olumsuz bir olaylar yani... Baktığınız zaman hangi sanatçıyı çı- karacaksa, karşısına bir futbolcu çıkanlıyor... Biz- de zaten klüp olarak ya- saklandı... Ricalar veya belirli şeyler kınlamadığı için belirli kişiler çıkmış- tı. Artık tamamen yasak- landı. O tarz bir olaya da- vet edileceksek klüple konuşulup belirli bir ücret karşılığında yapılabilir. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Silahım Elinden Almak! Bektaşilerin ünlü ismi Bedri Noyan'la yirmı yıl kadar önce tanışmıştım. Çok saygıdeğer bir insandı.. Yıllarını bir kutsal uğraşa adamıştı. Kuran'ı şiir olarak çevirmiştı. Çe- şitli dillerdeki Kuran çevirilerinde de, bir anlam yanlışı olup olmadığını denetlemişti. Şöyle diyordu: - Kuran da bir şiirsellik vardır. Kum bir çeviri, bu nedenle çok yetersiz kalmakta ve yüksek sesle, "ahenkli" bir biçimde okumaya da elverişli olma- maktadır. Amacı, bu şiirsel çevirinin Kültür Bakanlığı'nca yayımlanmasını sağlamaktı. Sayın Noyan'ın yapıtı bana heyecan vermişti.. Atatürk'ün de sağlığında aynı yönde düşündüğü ve çaba gösterdiği biliniyordu. Çevirinin, Kültür Bakanlığı yayınlan arasında y- er almaması için herhangi bir neden göremiyor- dum. Biryazı ile, metni Diyanet Işleri Başkanlığı'na yolladım. llerdekı olası eleştirilerı önlemek için, somut bir "anlam yanlışı" bulunup bulunmadığı- nı sordum... Yaptığım hatayı anladığımda, artık çok geçti. Hertürlü yolu kullandılar. Oyaladılar. Ve çevi- rinin basılmasını, biz hükümetten aynlıncaya ka- dar engellediler. • • • Şimdi Türkiye'nin gündeminde, bir kez daha "türban" var. Ve devletin inanılmaz kaynaklaria beslediği Di- yanet Işleri Başkanlığı, cumhuriyete değil karşrt- lanna destek veriyor. Konuyu sınrfta tartışırken, bir başörtülü öğren- ci kalkıp, bir "fetva" okudu.. Din Işleri Yüksek Ku- aılu'nun "tûrbanıyasallaştıran" fetvasını.. Oysa o Kurul'un elinde, cumhuriyet karşıtlan- nın kullandıklan bu silahı etkisiz kılacak, üç daya- nak noktası bulunuyordu. Bir... Örtünmek, Kuran'da bir "zorunluluk" ola- rak değil, bir "tavsiye" olarak yer almıştır. Sade- ce, böyle yapılmasının "daha uygun" olacağı be- lirtilmiştir. İki... Başını örtmenin gereğine inanan kız öğren- ci için, başvurulması dince yasal olan bir yol var- dın Okulunagirerken "zorunlulukkarşısında" ba- şını açmak ve okul çıkışı yeniden kapatmak. Üç... Islam, diğer dinlerden çok daha akılcıdır. örtünmenin niçin önerildiği de açıktır. Çağımız- da başı açık kadınların "kötü" olmadıkları belli ol- duğu gibi; kadın saçını gördüğü için "tahrik" ola- cak "normal" bir erkek de artık yoktur. Niçin, birçok tanınmış din adamının kızları yıllar boyu başlannı örtmemişlerdir? Niçin, bugünün bazı dinsel "cemaat" önderlerınin bile, gelinleri baş açık dolaşmaktadır? Ve tüm bu gerçekler ortada iken... "Devletin Diyaneti", Anadolu'nun aydınlık Isla- mının değil, Arap ve Iran Islamının temsılcisi gibi davranmıştır... Bir kez daha! • • • "Tünba/i'Mttjnusunun, dincilerin bir silahı haline • geldiğine kflŞku yok. Bazı kamuoyu yoklamaları, bunun bir sâlfim silahına dönüşmekte olduğunu da ortaya koyuyor. öyleyse ne yapmalı? özden ödün vermeden, o silahı ellerinden alma- h! Soğukkanlı bir biçimde, akılcı olarak... Okullara ve devlet dairelerine başları kapalı ola- rak girmek isteyenlere, bir açık kapı göstermeli: - Buyurun!.. Eğer amacınız siyasal değil de ger- çekten dinsel ise; başınızı türbanla değil de pe- ruk ile örtün! Tıpkı kimyadaki "turnosolkâğıdı" gibi... Dinin ticareti de siyaseti de işte o zaman orta- ya çıkar. Ve kitlelerin bazı şeyleri daha kolay an- laması kolaylaşır. ••• Menderes'ler. Demirel'ler. Özal'lar.. Bugüne adım adım geldik. Ama Türk-lslam sentezcisi Kültür bakanlannı geçmişte onlar seçmedi; Sayın Mesırt Yılmaz seçti.. Yargıdaki dinci kadrolaşmaya kol kanat ge- ren, tarikat üyesi Adalet bakanlannı, geçmişte on- lar o göreve getirmedi; Sayın Mesut Yılmaz getir- di... Demirel, geçmiş günahlarını, şimdi bir ölçüde olsun "telafi" etmeye çalışıyor. Tarih ona bu fırsatı verdi.. Ama tarih, aynı fırsa- tı herkese vermeyebilir. Bizler, cumhuriyet düşmanlannın elindeki sila- ha karşı bir savaşım veriyoruz.. Asıl savaşımı vermek ise, o silahı onlann eline teslim edenlere düşer! Bakanlar Kurulu kararı Kamuya personel ahmı dıırdııruldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu tktisadi Teşekkülleri (KİT) ve bağlı ortaklıklarda memur, sözleşmeli, daimi ve geçici işçi dahil personel alniılan durduruldu. KİT'ler ve bağh ortaklıklar, 1999 yıh faaliyetlerini, genel yatınm ve fınansman programı hedefleri doğrultusunda belirlenen ilkelere uygun şekilde yürütecekler. Bakanlar Kurulu'nun KİT'ler ve bağh ortaklıklannın 1999 yılına ait genel yatınm ve fınansman programına ilişkin karan, Resmi Gazete'de yayımlandı. Karar kapsamında, KİT'ler ve bağlı ortaklıklann, memur, sözleşmeli, daimi ve geçici işçi dahil personel alımlan durduruldu. Eleman gereksinimi, ana kunıluş içindeki veya bağlı ortaklık içindeki birimlerin gereksinim fazlası elemanlannın nakli yoluyla karşılanacak. Bu şekilde mümkün oknayan zorunlu hallerde, ürün alımı yapan tanmsal kuruluşlar dışmdaki teşekkül ve bağlı ortaklıklardan, niteliği uygun olanlara öncelik verüerek Devlet Personel Başkanlığı 'nın izniyle, açıktan personel alınabilecek. Aynca teşekkül ve bağlı ortaklıklarca, yalnızca dönemsellik arz eden hizmetler ve yardımcı hizmetler için taşeron çalıştırabilecek. Teşekkül ve bağlı ortaklıklar. bir önceki yılda vize edilen geçici işçi sayısı ve süresini aşacak şekilde geçici işçi de çalıştıramayacaklar. Ote yandan KİT'ler ve bağlı ortaklıklan, ıstisnalar dışında, ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyat tarifelerini saptamakta serbest bırakıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle