18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10EKİM1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Atatürk'ün resmini ymtan öğretmen • tZMİR (Cumhuriyet Ege Biirosu) - Izmir Anadolu Lisesi'nde öğrencilerin gözü önünde Atatürk'ün resmini yırtıp çöpe atan tarih öğretmeni Turgut Özbahçeli, salt başka bir okula tayin edilerek sözde cezalandınldı. Öte yandan Özbahçeli hakkında tzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğu bildirildi. İP'densuç kanıtlan • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tP Genel Başkan Vekili Hasan Yalçın, Milli Egitim Bakanlığı'ndaki şeriatçı-ırkçı kadrolaşmalara ilişkin ellerinde bulunduğunu öne sürdüğü suç karutlannı içeren dosyayı Milli Güvenlik Kurulu ve Başbakanlık Takip Kurulu'na gönderdi. Bakanlıktaki mafya gruplannın yolsuzluklannın temizlenmesini isteyen Yalçın, müfettişlere ilişkin raporlann degerlendirilmesi gerektığini kaydetti. Yalçın, 105 üst düzey bürokratın yolsuzluklanna yer veren raporun Milli Egitim Bakanı Hikmet Uluğbay tarafindan işleme konmamasını da eleştirdi. FP'den hükümete destek • tstanbul Haber Servisi - FP Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Yalçmtaş, hükümetin Suriye yönetimine karşı başlattığı girişimi gerekli gördüklerini ve desteklediklerini bildirdi. Topkapı Eresin Otel 'de dün bir toplantı yapan Yalçıntaş, "Suriye, topraklannda bulundurduğu teröristleri Türk yönetimine teslım etmelidir" dedi. 75. yıl etkhlDderi ••**• • tstanbui Haber Servisi - Çagdaş Yaşamı Destekleme Derneği, cumhuriyetin 75.yılında 13 Ekim 1998 Salı günü Sirkeci Postanesi'nden "Cumhuriyet Bayramı için bir kart da siz atın" kampanyası başlatıyor. Aşft'm istifası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanlık Divanı, pazartesi günü toplanarak, ülkücü mafya lideri Alaattin Çakıcı ile konuşma kasetleri ortaya çıkınca milletvekilliginden de isrifa eden Eyüp Aşık'ın istifasmın Meclis'in onayına sunulması tarihi ile devamsız milletvekillerinin durumunu görüşecek. TBMM îçtüzüğü'ne göre art arda 5 birleşim genel kurul çalışmalanna katılmayan milletvekillerinin üyeliğinin düşürülmesi gündeme gelebiliyor. Milletvekillerinin üyeliğinin düşmesine ise TBMM Genel Kurulu 276 çoğunlukla karar veriyor. Mak davası • lZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Bolu'da Ülkü Ocağı'ndan çıkan faşistler tarafindan öldürülen Kenan Mak davasııun dünkü oturumuna Mak'ı bıçaklayarak öldürdüğü savıyla 24 yıl ağır hapis cezası istemiyle yargılanan Soner Gökgül katılmadı. Duruşmaya katılan 15 ülkücü sanık, Mak'ın ölümüyle sonuçlanan olayda Bolu'da yayın yapan Karagöz TV'nin kameramanı E>oğan Yılmaz'ın da elinde bıçakla olay yerinde olduğunu öne sirdüler. Ülkücüler Gökgül 'ün, üniversite öğrencisi Mak'ı bıçakla öldürdüğünü belirttiler. Patrik seçimi • tstanbul Haber Servisi - Fatrik 2. Karekin'in 10 Mart 1998tarihinde dümüyle boşalan Türkiye Ermenileri 84. Patriği'ni helirlenmesı amacıyla 14 Ekim Çarşamba günü grçekleştirilecek seçimin ik etabı olan Ruhanüer Cenel Meclisi, patrik sçiminde oy kullanacak D ruhani delegeyi seçti. Fuhani delegeler sivil slegelerle beraber oy kıllanacaklar. Org. Hilmi Özkök, 9. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'nda konuştu 6 Bati PKK'yi destefcüyor'BÜLENTECEVtT ANTALYA - Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, terörü destekleyen ülkeleri uyara- rak Terorizmi destekleyen ülke- ler kendi geleceklerini tebükeye atabilirier. Bölgemizde bazı iilke- ler terorizm ve kitle imha silahla- n ile Ugüeniyorlar. Bu bir tesadüf değfldir. Bu ülkeler terorizmi, aşı- n dinciliği ve kitle imha silahlan- nı ulusal çıkariannı elde etmek için bir araç olarak görmoriar" dedı. Türk Atlantik Konseyi'nce dü- zenlenen 9. Uluslararası Antalya Güvenlik ve işbirliği Konferan- sı'run açılışında konuşan Genel- kurmay 2. Başkanı Orgeneral • Türk Atlantik Konseyi'nce düzenlenen 9. Uluslararası Antalya Güvenlik ve işbirliği Konferansı'nın açılışında konuşan Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Özkök "Bu ülkeler terorizmi, aşın dinciliği ve kitle imha silahlannı ulusal çıkarlannı elde etmek için bir araç olarak görüyorlar" dedi. Özkök, terör konusuna geniş yer ayırdı. Özkök, özellikle teröre verdiği destekle krize yol açan Suriye'yi uyardı. Bölgedeki bazı ülkelerin terorizm ve kitle imha silahlanyla ilgilendiğini anlatan Org. Özkök şunlan söyledi: "Bu bir tesadüf değildir. Çün- kü, bu ülkeler terorizmi,aşın din- ciliği ve kitle imha silahlannı ulu- sal çıkarlan için bir araç olarak görüyorlar. Ancak terör çok san- cıh ve bulaşıcı bir hastalıknr. Bir terör örgütünün başansı diğerle- rini teşvik edebilir. Bunun sonu- cunda da terorizmi destekleyen uluslar, kendi geleceklerini tehti- keye atabilirier. Komşulanna, hatta müttefiklerine karşı güdü- len bu terör faaliyetlerini destek- lemekle bu uluslar kendi uiusal çıkarlannı korumaya çalışırkeo, başlanna neyin ne zaman gelebi- leceğini doğnı değerlendirmiyor olabilirler. Bu tip riskler ve zor- luklar, sadece bizi degil, bütün ül- keleri etkileyebilir." Uluslararası örgütler ile ülke- lerin koordineli çalışarak bu tür sorunlara ortak çözüm araması gerektiğini kaydeden Org. Öz- kök, bunun gereklilikten daha çok, sorumluluk olduğunu vur- guladı. Suriye'nin liderliğinde teroriz- me verilen desteğin Türkiye'nin banş ve istikrar anlayışına ters düştüğünü dile getiren Org. Öz- kök, "Türkiye uzun süredir tero- rizmk savaşryor. Bize yöneJik ba- zı ülkelerin terörist inisivatiflere destek vermelerini anlayamıyo- ruz. Bu desteklerini >asal veya masumane göstermelerini de an- layamıyoruz. Bu tehlikeli davra- ruşlar, bizim uluslararası teroriz- me karşı olan meşnı mücadelemi- zi engeİkmemektedir" diye ko- nuştu. Insanlığın bugüne kadar din savaşlan ve dinin kötüye kullanıl- masından büyük zararlar gördü- ğünü de vurgulayan Org. Özkök, köktendincilik tehlikesine de dik- kat çekti. TBMM Başkanı Hikmet Çetin de konuşmasında, NATO"nun or- tak davalarda gösterdiği kararlı- lık sonucubugünkü başanh nok- tayı yakaladığını ifade etti. Top- lantıda Romanya Savunma Ba- kanı Victo.. Balanzino ile eski Avusturya Cumhurbaşkanı Kurt VValdheim birer konuşma yap- tılar. Komisyondan suç duyurusu Çifler eşiyle yargılanacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Baş- kanı Tansu ÇiBer'in haksız mal edindiğinı belirleyen. ancak bunun bakanlığı \e başbakanlığı görevleriyle bağlantısını bulamayan TB- MM Soruşturma Komisyo- nu, Yüce Divan'a gönderme karan yerine yaklaşık 30 do- layında suç duyurusunda bulunarak eşi Özer Uçuran Çiller ile birlikte normal mahkemelerde yargılanma- sını isteme ef iliminde. DYP lideri Tansu Çiller, uzun uğraşlar sonucunda komisyona gelerek bilgi vermeye ikna oldu. Arala- nnda ANAP'lılann da bu- lunduğu komisyon üyeleri- nin büyük bölümü, 15 Ekim'de dirüeyecekleri Tan- su Çiller'in malvarlığındakı kaynağı belli olmayan artış- lara, bankalarda bulunan he- saplanndaki katrilyonluk hareketlere karşın haksız mal edınme ile bakanlık ya da başbakanlık görevlen arasında bag bulunamadığı görüşünde. Aralannda üniversite ho- calan ve uzmanlann da ol- duğu bir grup ile birlikte yaz aylan boyunca Çiller'in malvarlıklan, bankalardaki hesaplan ve şirketlerinin du- rumunu ıncelediğini bildi- ren bir komisyon üyesi, -Çiller'in haksız mal edin- oiği,suçişlediği açık. Ancak, haksız mal edinirken bakan- lık ya da başbakanlık görev- lerini kötihe kullandıgına ilişkin bir bulguya uiaşama- dık" dedı. Komisyon henüz son sö- zünü söylemedi. Yaklaşık 10-15 günlük bir çalışmanın ardından rapor yazılacak. Ancak, komisyonda şimdi- den ortaya çıkan ağırlıklı görüş. "Tansu Çiller'i Yüce Divan'a göndermeye çalış- mak yerine ki, sayısal olarak da 276'vı bulmak mümkün olmayabüir, suç duyurusun- da bulunarak eşi Ozer Lçu- ran Çiller ile birlikte normal mahkemelerde \ argılanma- sını sağlamak. Bö\ lece de si- yasi davranmadıklan mesa- jmı vermek" şeklinde. Çiller'i Yüce Divan'a göndermenin hukuki olma- yacağı görüşünde olan ko- misyon üyeleri, ancak 30 dolayında suç duyurusunda bulunacaklannı ifade ettiler. ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART TÜSİAD 'a konuk olan Başbakan Yılmaz, hükümet ortaklarıyla uyum içinde olduklarını söyledi 'Enflasyondaydsonu hedefintizyÜTjde50' Başbakan Yılmaz, TÜSİAD üyeleriyle yaptığı sohbet toplantısında. >aşanan dış krize rağmen enflasyonla mücadele çok önemli mesafe aldıklannı belirtti. Haber Merkezi - Başbakan Mesut Yümaz, toptan eşya fiyat endeksinde yüzde 25, tüketici fiyat endeksinde de yüzde 20'lik düşüş sağlandığını söyledi. Yılmaz, "Yıl sonu hedefimiz yaşanan tüm zorluklara rağmen de- ğişmedi, yıl sonunda gerçekleşen enf- lasyon yüzde 50-59 arasında olacak- nr" dedi. TÜSİAD üyeleri ile yaptığı sohbet toplantısında konuşan Yılmaz, vergi reformunun birçok eleştiriye hedef olduğunu ancak reformun Türki- ye'nin mevcut kaynak finansmanı dengesizliği ile yoluna devam ede- meyeceği düşüncesiyle çıktığmı kay- detti. Yılmaz, reformun zaman içinde ra- fine edihnesi gereken yönleri buluna- bileceğini ancak atılmış doğru bir adım olduğunu belirtti. Başbakanlık ve parlamenter sis- temlerinin ortak başan kaynaklann- dan birisinin de yerel yönetimlere da- ha fazla yetki ve sorumluluklannın dağıtılması olduğuna dikkat çeken Yılmaz, 1984 yıhnda ANAP'm ger- çekleştirdiği Mahalli ldareler Refor- mu'na rağmen bu konunun bugün hâ- lâ çağdışı bir görünüm arzettığini söy- ledi. Yılmaz, Meclis'te bekleyen mahal- li idareler reformunun yasalaşmasıy- la degişimin sessizce başlayacağını vurguladı. Türkiye'nin sorununun sadece eği- tim, yönetim dengesizliği gibi konu- lardan ibaret olmadığına işaret eden Yılmaz, hükümetlerinin altyapı ek- sikliğini de gidermek zorunda kaldı- ğım kaydetti. Yılmaz, "Mademki geüştniş ülkeie- ri hedef aldık, o zaman bugünkü ra- kamlarunızı diğer ülkeleıie kıyasla- malıyız" diye konuştu. Altyapı farkı- nı kapatmak için mutlaka enerjiye ağırlık vermek gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Sadece enerji alarunda ya- pılanlar bile bugünkü hükümeti ibra etmeve veterüdir" dedi. Yılmaz, 3 partili koalisyon hükü- metinden şikâyet edecegi hiçbir ko- nunun bulunmadığını, tek parti gibi uyumlu çalıştıklannı belirterek "ama azuıhk hükümeti oünak beni yoru- yor" dedi. Başbakan Yıhnaz, azınlık hüküme- tinin yaşanan dış krize rağmen enflas- yonla mücadele çok önemli mesafe aldıgını söyledi. Istikrar programırun başladığı 1998 yılından bu yana TE- FE'de yüzde 25, TÜFE'de 20'lik bir düşüş sağlandığına işaret eden Yıl- maz, şöyle konuştu: -Bu hükümetin yapöklannı az gö- rebUirsiniz. Bu hükümete zayn*diye- bilirsiniz, not verebUirsiniz. Ama ben de o zaman derim ki, 'biz bu şartlar altında bunu yaptık.' Bizi Idmle kar- şılaşüracaksınız? Benden başka gele- cek lider yok, işte en son ben geldim." Yıhnaz, "İşte sosy^l güvenlikte sınıf- ta kakhk. Siyaset reformu, temiz top- lum_Temiz toplumla ilgili hiç eleştiri- ye tahammülüm yok" diye konuştu. IRMIKIAYDIN ENGÎN aengin (« posta. cumhuriyet. com. tr MlT'in en tepelerini tutmuş birtakırn adamlann TV kamera- lan, haberci mikrofonlan önün- de söylediklerini izliyor musu- nuz? Söylediklerinin içeriğine boş verin. Bana sorarsanız gâ- vur parasıyla metelik etmez, bi- raz ince eler sık dokursanız in- cir çekirdeğini de doldurmaz. Ama adamcağızlann mantık düzeni, kafalarının işleyişi, so- runlara bakışlan, devlet fcavra- mını algılayışları, bireysel so- rumluluktan ne anladıklan ger- çekten gözlenmeye, tartışılma- ya değer. Hayır, öyle sosyo-psikolojik bir meraktan, bilimsel bir araş- tırmadan fılan söz etmiyorum. Tam tersine aramızda pek çok ktşinin başına gelmiş, (bu ülke, bu ülkede demokrasi böyle kal- dıkça) aramızda pek çok kişinin başına gelebilecek bir "malum durum"üan dolayı gözlemeye, tartışmaya değer... • * • Gözlerini bağlamışlardır ve nedense biri arkadan iterek ba- şını eğdirir ve birtakım kapılar- dan geçirilip. birtakım merdiven- lerden indirilip çıkanldıktan son- Seni Sorgulayan O Olabilir ra bir odaya sokarlar seni. Ite kaka bir iskemleye oturturlar. Sorgu başlar. Gözlerin bağlıdır. Odada sen- den başka birilerinin vaıiığını hissedersin; ama kaç kişidirler ve en önemlisi "kimlerdir" bile- mezsin. Biri söver, öteki döver, biri yanrtlanabilir bir soru yönel- tir, öteki abuk sabuk sorulaıia çullanır üstüne. Kimi "sen" der, kimi "u/a/7". Yanıtın ne olursa ol- sun beğenilmez, kanıksanmaz. Sersemlersin. Ne sorulduğunu, sorulandan ne amaçlandığını bi- le kavramakta zorianmaya baş- larsın. Bedensel acıya, bilinmez- lik sisi eşlik eder. Tekmenin nereden geleceğini bilemezsin. Insana özgü en do- ğal tepkileri vermene, örneğin büzülmene, kafanı kaçırmana, eğilmene olanak yoktur. Her an her yandan ve yönden bir tokat, bir soru, bir tekme, bir küfür ge- lebilir. Bedensel gücün tükenmeye, düşünsel yetilerin zonklamaya başladığında, ötekilerden "fark- lı° bir ses kulağının dibinde ade- ta fısıldar. Farklıdır. "Ulan" demez; hat- ta "sen" bile demez. Kimdir bi- lemezsin, nasıl biridir göremez- sin. Ama onun sesindeki "kibir bulaşmış güven" senin için "ötekilerden" daha da ürkütü- cüdür. Yer yer "ötekileri" kü- çümseyen cümlecikler kurar. "Konuş ve kurtul. Konuş ve hır- palatma kendini" demektedir. Eğer deneyimliysen, sorgu oda- lanndan daha önce de geçmiş- liğin varsa, bu kibir bulaşmış gü- venli fısıltı sürsün istersin. O sür- dükçe "ötekiler" vurmayacak- lardır. O sürdükçe en çok değer- li dinlenme saniyeleri kazan- maktasındır. Ama senin bu bildiğini, o da bilir. Tam sen soluklanacakken fısıltı kesilir ve yeniden küfür, tek- me, tokat, tükürük sağanağı başlar. Eğer bu tezgâhtan daha önce de geçtiysen bilirsin, he- nüz başlangıçtır bu. Senden beklentilerine göre sorgu gitgi- de vahşileşerek sürecektir. Sor- gu vahşileştikçe o kibir bulaş- mış fısıltıyı özlersin. Bir mola, bir soluklanmadır en azından. Yok, sorgu tezgâhının acemi- si isen işte tam bu sıralarda çö- zülürsün. Anlatacak hiçbir eyle- min, bulaştığın hiçbir gizli örgüt- lenme olmasa bile anlatırsın. Ha- bire konuşursun... O kibir bulaşığı güvenli ses bir kez daha duyulur. Bu kez sana değil, odadaki "ötekilere" ses- lenmektedir ve senden bir hay- van gibi söz eder: - Çözüldü işte inek, şimdi bil- diğiniz gibi sağın şunu.., Onu çoğu kez bir daha gör- mez, sesini duymazsınız... ••• Sorgu odalannın bin bir öykü- sünden derlenmiş bir kolaj, bir sanal tablo sunduk. Bütün sor- gular üç aşağı beş yukan bu ek- sende yürür. O kibir bulaşmış güvenli ve eğitimli birine ait ol- duğu izlenimi özellikle verilme- ye çabalanan ses, bütün sorgu odalannın değişmez unsurudur. llle MİT görevlisi olması ge- rekmez. O kalitede (burada "ka- lite" terimine istediğiniz anlamı yükleyebilirsiniz) sorgucular em- niyette de var, MlT'te de, hatta (bizim başımızdan geçmedi a- ma çok dinledik) jandarmada da. Sorgulanan, "sorgucusunu" tanıyamaz. Belki yıllar sonra bir ses, bir konuşma vurgusu gibi bir özellikten "Buydu, o buydu" dediğiniz olur. Ama çoğu kez hâlâ emin olamazsınız. ••• Haydi şimdi geçmiş günlerin gazetelerini de çekin önünüze, bundan sonra izleyeceğiniz TV söyleşilerinde iyice yerieşin is- kemlenize, ekranda, bugünler- de bülbüle dönmüş o "kibir bu- laşmış güven saçan" adamlan dinleyin. Mantık düzenlerine, kafalan- nın işleyişine, sorunlara bakış- lanna, devlet kavramını akjıla- yışlanna, bireysel sorumluluktan ne anladıklanna özellikle dikkat edin. Belli olmaz, bir gün sizi de bir kuru iskemleye gözleriniz bağlı oturtabilirier ve bir gün sizin de bir "sorgucu"nuz olabilir. POLflİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Devletîn Ayıbı!./ Alevi yurttaşlar FP Genel Başkanı Recai Ku- tan'ın sözlerine karşı tepkilerini sürdürüyor; An- kara'da Suriye'ye karşı yoğunlaşan gerginlik, ye- rini bir bekleme sürecine bırakıyor... Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, medyanın 'savaş rüzgârian'na karşın ilginç bir açıklama ya- pıyor "Savaş çıkmadan bir çözüm bulunur..." Iç politika da hareketli... Meclis açıldı, DYP'Iİ Ömer Bilgin'in dokunul- mazlığı dokuzuncu kez kaldınldı... CHP'liler, onursal başkanları Erdal Inönü'ye "Siyasete dön" çağnsı yaptılar... Inönü'nün yanıtı kimseyi şaşırtmadı: "Teşekkür ederim, halimden memnunum!.." Başbakan Mesut Yılmaz'ın, Uğur Mumcu ci- nayetinin beş yılı aşkın süredir aydınlatılmaması- na verdiği yanıt ise düşündürücü: "Mumcu cinayetini çözememek, devletin en büyük ayıbıdır!" Devlet nedjr, devlet? Devlet erkini siyasal iktidar elinde bulundurdu- ğuna göre Uğur Mumcu cinayeti neden çözüle- miyor, Başbakan hiç düşündü mü? Devletin ayıbı bir değil, iki değil, üç değil! Devletin ayıbı sayılamayacak kadar çok!.. 1991 Haziranı'nda başbakan yine Mesut Yıl- maz'dı, Diyarbakır'da Vedat Aydın bir gece yan- sı evinden alınıp götürülmüş, üç-dört gün sonra da öldürülmüş olarak bulunmuştu... O tarihte Hanefi Avcı Diyarbakır'da istihbarat- tan sorumlu emniyet müdür yardımcısı değil miy- di? 1993 yıhna bir bakalım: Yine Hanefi Avcı Istanbul'da istihbarattan so- rumlu emniyet müdür yardımcısıydı; Savaş Bul- dan, Behçet Cantürk, Hacı Karay kaçınlıp Sa- panca civarında öldürülmemişler miydi? O tarihte Istanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Müdürü Necdet Menzir değil miydi? Sayın Yılmaz; Menzir'e, Kozakçıoğlu'na sora- mıyorsanız, Hanefi Avcı'yı çağınn vesorun: >; "Hanefi Avcı, bu devlet niçin ayıp işliyor!" ', Belki bildiği vardır, anlatır!.. Evet, devtetin ayıbı çok!.. Abdi Ipekçi, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Musa Anter cinayetlerinin failleri yok or- tada!.. Sahi Abdullah Çatlı'nın yakın arkadaşı Haluk Kırcı nerede saklanıyor bugüne dek; onu kimler koruyup kolluyor? • • • Aleviler Recai Kutan'a öfkeli... *- Bu, Fazilet Partisi'nin ilk ayıbı mı? Geçmiş dönemde Necmettin Erbakan'dan Şevki Yılmaz'a, Şevket Kazan'dan Halil Ibra- him Çelik'e dek çok sayıda Refahlı aynı ayıbı iş- ledi... Sıvas'ta 1993 yılında Madımak Oteli'ni yakan köktendinci yobazları alkışlayanlar kimdi; Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 yılında katledildiği gün "Ci- nayeti çözmek namus borcumuz" diyenler kim- di? Beş yılı aşkın süre geçti aradan, Mumcu cina- yetini işleyenler aramızda dolaşıyor; Madımak'ta insanlan yakanlan destekleyenler şimdi hepimize demokrasi dersi veriyorlar... Mehmet Eymür, Yavuz Ataç, Alaattin Çakı- cı, Abdullah Çatlı, Mahmut Yıldırım ve diğerie- ri... Hepsi devletle iç içe değil mi? Kim kimi kullanıyor? Eymür'ün açıklamalarına bakalım: "Görülen o ki, devlet Çakıcı'yı değil, Çakıcı dev- leti kullanmış!.." Şimdi ayıbı işleyen kim? Devlet mi Çakıcı mı? Güneydoğu'da kan gölünden çıkarsağlayanlar Yüksekova'dan Diyarbakır'a 'eroin sevkıyatını' neyle yaptılar, bunu Başbakan hiç araştınp kamu- oyuna bilgi verdi mi? İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'i DGM Baş- savcısı'na ihbar eden PKK itirafçısı, Bitlis yöresin- de kaç askerimizi şehit etti, bilen var mı? Başbakan Mesut Yılmaz yine de doğru söylü- yor; devletin ayıbı bir değil, iki değil, üç değil, çok!.. • • • Aleviler haklı olarak Fazilet'e tepkilerini sürdü- rüyoriar... Pir Sultan Derneği Başkanı Necati Yılmaz di- yorki: "Tam bir bölücü gibi davranıyohar!.." Ege Üniversitesi'nde köktendinci yobazlar, ede- biyat fakültesi ögrencisi Deniz Top'u bıçakla ya- ralarken, rektör Prof. Dr. Rafet Saygıh'nın tutu- mu gerçekten bir bilim insanına yakışmıyor... Türban, Ege Üniversitesi'nde sorun olurken ni- çin 9 Eylül Üniversitesi'nde olmuyor?.. Yann Istanbul'da yapılacak türban eylemi Av- rasya koşusuyla bütünleşirse hiç şaşırmayın!.. Türkiye fotoğraflannı çoğaltmak olası... Medyamız savaş çığlıkları atıyor, Başbakan "Uğur Mumcu cinayetinin çözülmemesi devletin ayıbıdır" diyor... Bir kördövüşü süruyor Türkiye'de... Çakıcı'nın yakın dostu Erol Evcil, Paris'te Iş Bankası'nın trilyonlannı yerken meydan okuyor: "Çakıcı'yla konuşan enaz 10 bakan, 100'e ya- kın milletvekili, birkaç parti lideri, yüzlerce bürok- ratvar!.." Önceki gece Uğur Mumcu Araştırmacı Gaze- tecilik Vakfı'run yeni binasının açılışında konuşan Başbakan Yılmaz'ı televizyonda izledim... Yaşamını çetelerle, kaçakçılarla, mafyayla, kök- tendinci yobazlarla, faşist katillerle mücadeleyle geçiren Uğur Mumcu'yu anımsayıp devletin ayı- bını çete-siyaset-tarikat zincirinin halkalannda gö- rürgibi oldum.. Sanınm Sevgili Uğur'un kemikleri sızlıyordur.^' hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 (Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması) Hizmet Sistemi Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle