24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet lmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Ya>ın Yönetmenı Orhan Erinç 0 Genel Yajın Koordınatöru Hikmet Çetinka\a 0 Yazıışlen Müdüru. İbrahim Yıldız • Sorumlu Mudur Fikret İlkiz 0 Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara # Görsel Yönetmen- Fikret Eser lstıhbarat: Cengiz Vıldırım • Kültûr: Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir Yüeelman 0 Makaleler: Sami Karaören # Düzeltme: Abdullah Yazıcı • Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge: Edibe Buğra # Yurt Haberleri: Mehmet Faraç Yayın Kurulu* llhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç. Oktay Kurtböke. Hikmet Çelinkava, Şükmn Soner, Ergun Balcı, tbrahim Yıkfaz, Orhan Bursab. Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mnstafa Balbay Atahırk Bulvan No: 125. Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel. 4195020 (7 hat), Faks 4195O270IzmırTemsilcisi:SerdarKıak, H.ZıyaBlv 1352S.23Tel 4411220, Faks:4419117 9 Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No.l Kat.I, Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Muessese Mudürü Üstün AJuneıı 0 Kootüınator Ahmet Kornfean # Muha- sebe Bülent Vener • Idare Hüseyin Gürer«l;lccne Önder Çettk • Bılgj- tşlem N'ail Inal • Bügısayar Sıstem Mörtvet ÇBer • &mş- Fıziet K'uz» MEDVA C: • Yooetım Kı Başkanı - Genel Müdûr Gi Erduran 0 Koordınator I Ijıtroan 9 Genel MüdürYanhn SevdaÇoban Tel 514 07 51395 8O-5138+6ft^l,Faks.513 Va>ımla>an ve Bas*n: > enı Gûn Haber Aıansı. Basm ve Yavıncılık A Ş Tıırkocafc Caıi 39 41 Cagaioglu 34334 Isı PK :46 istanbui fel (0 212) 51205 05 (20hat) Faks (0 212)513 85 95 10EKİM1998 lmsak:5.37 Güneş: 7.03 Öğle: 12.58 tkindi: 16.06 Akşam: 18.40 Yatsı: 20.01 www.cumhuriyet.con Tutsaklıktan Dış Haberler Servisi- ABD'deki bir hayvanat bahçesinden anavatanı Ürdün'e getirilip doğaya bırakılan ibex, özgürlügün tadını çıkanyor. Soyu tülcenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir dağ keçisi türü olan ıbexler Ürdün'de koruma altına alındı. Avcılann kurbanı olmamalan ve üremeleri için birkaç yıl önce Califoraia'daki Santıago Hayvanat Bahçesi'ne götürülen 22 ibex, anavatanlanna geri gönderilip Wadi Mujib bölgesindeki dogal parka salıverildi. MERNİS projesi • ANKARA(AA)- lçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık Işleri Genel Müdürlüğü'nce yürütülen, Türkiye'deki tüm vatandaşlann nüfus kayıtlannın bilgisayar ortamında saklanmasını sağlayacak 'Merkezi Nüfus ldaresi Sistemi' (MERNİS), 1999 yılı sonuna kadar tamamlanacak. MERNtS projesi ile merkezde bir nüfus bilgi bankası oluşturmak, bu yolla nüfus kütüklerindeki bilgileri kamu hizmetleri açısından değerlendirmek, nüfus ve aile ıstatıstıkJerini gerçelcçi bir şekilde elde etmek ve her Türk vatandaşına bir kimlik numarası vererek isim benzerlığinden ortaya çıkan aksaklıklan gidermek hedefleniyor. Ölüdeniz'de orman yangmı • FETHİYE(AA)- Mugla'nın Fethiye ilçesine bağlı Ölüdeniz'de çıkan orman yangınında 80 hektarlık çamlık alan yandı. Yangının. Ovacık Mahallesi'ndekı ormanlık alanın üzerinden geçen enerjı nakil hatlanndan sıçrayan kıvılcımlann otlan tutuşturması sonucu çıktığını belirlendi. Yangın, dün saat 08.00 sıralannda kontrol altına alındı. Kanserle mücadele • WASHIJVGTON (AA) - Amerikalı bilim adamlan kanserle mücadele konusunda yeni bir adım daha atarak kansen kontrol altına almaya yardımcı olacak bir gen keşfettiler. Kanserli hücrelerin büyümesinde önemli bir rol oynayan 'PPP2RlB'admı v erdikleri bu genin mutasyona uğramasının akciğer ve bağırsak kanserlerinin gelişimine yardımcı olabileceği belirtildi. Dünya Ruh Sağlığı Günü'nde 'Insan Haklan ve Ruh Sağlığı' konusu ele alınacak Sistematik işkence arüyorİZMtR/ İSTANBUL (Cumhuriyet)- Dün- ya Sağlık Örgütü (WH0) ve Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu'nun öncülüğünde tüm dünyada kutlanan "10 Ekirn Dünya Ruh Sağlığı Günii"nde bu yıl "Insan Haklan ve Ruh Sağbğı" konusu ele alınıyor. Uzman- lar. tüm dünyada sıstematik işkence uygu- lamalannm arttığını belırterek "Bilimsel b ^ ginin işkencenin tehine köfüye kullanıima- sını engellemek, mesleki bilimsel sorumlu- luğumuz ve duyarhlığımız olmalıdır" dıyor- lar. İşkencenin en önemli boyutunun "psiki- yatrik etküeri" olduğunu belirten Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dah'ndan Dr. Burhanettin Kaya, iş- kencenin iki temel amacının, kurbanlanna çaresiz kalmayı öğretmek ve tükenme ya- ratmak; suçluluk yükleme, aşağılama ve öz- saygı yitimi sağlayarak kişilikbütünlüğünü parçalamak olduğuna dikkati çekti. Kaya sözlerinı şöyle sürdürdü: PpsttravTnatik Stres Bozukluğu "tşkencenin ruhsal etkileri, Posttravma- tik Stres Bozukluğu (PTSB) kavTamı kap- samında eie ahnmaktadır. Işkence\e bağlı PTSBçabşmalannın bir kısmı saıaşsürecin- deki işkence ola\lan. bir kısmı da ülkeler- deki polhik gelişmelerk ilgilkür. Son \ıllar- • Dr. Burhanettin Kaya, Uluslararası Af Örgütü raporlanna göre 1984 yılında 66 ülkede sistemli işkence uygulandığını, bu rakamın 1993 yılında 11 l'e çıktığının belirlendiğini söyledi. da etnik çatışmalan kapsayan savaşlarda sistemli kitlesel işkence yaygın olarak yer al- maya başlamışrır. Türkiye'de >apılan çalış- maiarda poütik ey lemcilere ve siyasi tutuk- lulara v önelik \etekraria>icıbiçim deişken- ce uygulandığı. buna bağlı olarak ciddi nıh- sal bozukluklann otuşruğu saptanmıştır. Po- ütik niteliği olmayan bireylerin de işkence- ye maruz kaldıklan bilinmektedir. Bu çakş- malarda, işkence görenierin yüksek oranda ruhsal belirti sergiledilderi, çoğunun PTSB tanısı aldığı belirtilmiştir. PTSB beklenme- dik uygulamalarda \e kısa süreli gözaltılar- da daha sık orta>a çıkmaktadır. Depresyon, anksiyete ve madde köfüje kullanınıı sıklık- la eşlik etmektedir. İşkence gören her birey- de PTSB oluşmaktadır." Kaya, Uluslararası Af Örgütü raporlan- na göre 1984 yılında 66 ülkede sistemli iş- kence uygulandığını, bu rakamın 1993 yı- lında 111 'e çıktığının belirlendiğini bildir- dı. Işkence uygulamalannın tanhıne ve kay- nağına bakıldığında, devletlerin gittikçe standardize olan veyetkinleşen bir egemen- Hk ıfadesi olarak işkenceyi kullandığına da değınen Kaya şunlan söyledi: "DünyadaveTürkiye'deher geçengün is- kenceyaygınlaşıp 'sıradan' bir işlemedönüş- tükçe, buna karşı etldö bir dunış geliştirme gereklifiği ortsya çıkmaktadır. Geiişnuş ül- kelerin, gelişmekte olan ülkelere teknoloji- sini ihraç ettiği ve gittikçe 'rafıne' yöntem- lerin üretikliği bu döngüsel sürece karşı bi- limsel birta\ır geüştirmek. bu yönde bilgi bi- rikimini çoğaltmak ve mağdurfann yarala- nnı sarmak kadar, bilimsel hüginin işkence- nin lehinekötüyekuUanılmasuu engellemek, mesleki bilimsel sonımluluğumuz ve duyar- hüğımız olmalıdır." YavınsayTSiaz Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Has- tanesi'nden Dr. Nuray Türksoy, işkencenin yol açtığı psikolojik sorunlara son yıllarda bilimsel ilginin artmasuıa karşın tedavı so- nuçlanna yönelik smırlı sayıda yayın bulun- duğunu anımsattı. Türksoy, bu yayınlann başlıca farmakoterapi ve çeşitli psikotera- pi yöntemlerinin sonuçlannı bildirdiğini açıkladı. İstanbui Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalık- lan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Arif Ve- rimİL toplumumuzun yüzde 20-25'lik bö- lümününpsikiyatrik yöndentedavi ya da des- teğe muhtaç durumda olduğunu söyledi. Türk insanının, duygulannı genellikle be- den diliyle anlattığıru belirten Verimli, Ba- kırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastane- si'ne 1985 yılında 68 binkişinin başvurdu- ğuna dikkat çekerek, bu sayının 1997'nin ilk 10 aymda 200 bine ulastıfını vurguladı. Prof. Dr. ÖzcanKöknel ise kültüre] ve eko- nomik gelişmelere bağlı olarak, insanlann ruhsal hastalıklarda daha sık hekime başvur- duklanna dikkat çekti. Köknel de yaptığı değerlendirmede insan- lann genellikle çekinceyle baktıklan ruhsal sorunlann son yıllarda önemsenmeye baş- ladığını söyledi. Psikolojik sorunlarda hekime başvurma- nın gittikçe arttığını belirten Köknel, "En büyük sorunlanmızdan biri insanlann ruh- sal sorunbn bedenselolarak algılaması Böv- le ohınca baş ağnsı, sırt ağnsı gibi bedensel sorunlara çare amoriar. Bîr de sonınlan beden diliyle anlatma eğUimi var. Biz bu tip kişiierin sorunlarını anlamakta güçlük çekebiliyoruz" diye konuştu. Milyonlarca kisi açlık ve sefalet îçinde kendilerine yasam alanı yaratmaya çalışıyor Savoş,Afiikahlun ülkelerinden etti • Kamplardaki yaşamdan bezip kendi olanaklanyla evlerine gitmek isteyenlerin çok fazla şansı bulunmuyor. Açlık, hastalık ya da milis güçlerle giriştikleri mücadelelerde yenik düşüyorlar. Mülteci kamplannda yaşayan yüzbinlerin karne karşüığında kendilerine verilen günlük bir tas mısır lapasından başka hiçbir besin kay nakları yok. Birleşmiş Milletler kayitlanna göre sadece Sudan iç savaş bölgesinde 2.6 mihon insanın karnımn doyurulması gerekiyor. Çoğunluğunu çocukJarın oluşturduğu bu mihonlann sağlık somnlanna ise yardımcı olunamıyor. Çeviri Servisi - Afhka îda bitip tükenmek bilmeyen savaşlardan kaçan milyonlarca insan, açlık ve sefalet içinde oradan oraya giderek kendine yaşam alanı yaratmaya çalışıyor. Bunun en belirgin örneklerinden birinin yaşandığı Liberya'da, 1989 ıle ba- nş antlaşmasının imzalandığı 1996 arasın- da 200 bin kişi hayatını kaybetmiş, 1.5 mil- yon kişi de ülkeyi terk ederek komşu dev- letlere yerleşmiş ve ülkelerine dönebile- cekleri günü bekliyorlar. Liberya'nm komşusu olan Sierra Le- one'de ise 1998 yılında ıktidara gelen sivij hükümet, yerini aldıgı asken rejimin des- tekleyicisi kitlelerin ülkeden kaçmasına neden oluyor. Sadece resmi kayıtlara göre ülkeyi bugüne kadar 300 bın insan terk etmiş. Ruanda'daki soykınm sonrasında ya^anan göçler, bu- gün Afrika'nın batı kıyısında yaşanıyor. UNÖ belgelerine göre dünya üzerindeki 40 ülkede açlık var. Bunlann dörtte üçüiseAfrikaülkeleri... Ve bu açlık, iç savaşlar ve göç- lerle daha da dayanılmaz bir hal alıyor. Kendi ülkelerin- de kalabılenler ekip biçtikle- ri ürünlerle kannlanm doyur- ma olanağına sahipken, mülteci kamplannda yaşayan yüzbinlerin karne karşılığında kendile- rine verilen günlük bir tas mısır lapa- sından başka hiç- bir besin kaynak- lan yok. Birleşmış Milletler kayıtla-j nna göre sadece Sudan iç savaş bölgesinde" 2.6 milyon in- sanın karnının doyurulması gerekiyor. Çoğunluğunu çocuklann oluşturduğu bu milyonlann sağlık sorunlanna ise yardım- cı olunamıyor. Ülkede çalışan yüzlerce Ba- tılı organizasyonun, açlık ve salgın hasta- lıklar yüzünden kaybedilen yüzbinlerce kadın ve çocuk içinyapabileceği bir şey bu- lunmuyor. 9O'Iı yıllann başından bu yana 1.5 mil- yon Liberyalı milis kuvvetlerden kaçarak komşu ülkeleri olan Fildişi SahUleri ve Gi- ne'ye sığınnuş durumda. Birieşmiş Millet- ler Mültecileri Koruma Komisyonu'nun (UNHCR) finanse ettiği ve yaklaşık 8 yıl- dırbölgede çalışan 1735 kişilik birekip hem kamplardaki mültecilerin beslenme ve sağ- lık sorunlanyla ilgileniyor hem de çatışma- nın sona erdiği bölgelerden gelenleri, tek- rar ülkelerine, köylerine götürüyor. Ekip bu- güne kadarkomşu ülkelere sığınan 1.5 mil- yon insandan 400 binınin köyüne dönebil- mesine yardımcı olmus. Ancak UNHCR'nin bölgeye gönderdiği 15 kamyon, bu insan- lann ne sayıca ne de sağlıklı olarak ülke- lerine döndürülmesine yeterü oluyor. Kamp- lardaki yaşamdan bezip kendi olanaklany- la evlerine gitmek isteyenlerin çok fazla şan- sı bulunmuyor. Açlık, hastalık ya da milis güçlerle mü- cadelelerine yenik düşo'yorlar. Kayıtlara göre iç savaş sırasmda her iki Liberyalıdan biri ülkesini terk etmiş. Dönen 400 bin ki- şinin yüzde 90'mın ise artık bir evi yok ve kendilerine bir ev kurana ka- dar geldikleri kamp ben- zeri yerlerde yasamak zorundalar. Bu birim- lere de sanayileşmiş ülkelerin acil yar- dun projeleri dahi- linde gıda ve ilaç yardımı yapıhyor. Yılda 60 bin ton mısır lapası bu yar- dımlann büyük bir bölümünü kapsıyor. Birieşmiş Milletler ekipleri yıllarca süren kamp süreçlerinde sa- katlanmamış mülteci er- kekleri meslek edindir- me kurslanna tabi tu- tuyor. Okuma-yazma bile öğretilmemiş bu insanlan inşaat- larda, marangozha- nelerde, torna tezgâhlannda ya da yol ya- pımında çalışabilecek duruma getiriyor; biraz eğitimi olanlan ise elektrikçi olarak eğitiyor. Bu kamplarda eğitilen işçiler, harapedil- miş 250 km'lik çakıl yolu onararak kendi dönüş yollannı açıyor, eğitim gördükleri ve içlerinde kaldıklan barakalan inşa ediyor- lar. Ülkelerine döndüklerinde bir iş bulma ve para kazanarak ailelerinin karnını doyura- bilme umudu onlan ayakta tutuyor. Büyük devletlerin ayırdıklan yardım fon- lan milyonlarca çocuğun aşılanna yetmi- yor. Afrika'nın birçok bölgesi gibi harabe- ye dönmüş batı kıyılannda da milyonlar- ca çift küçük kömür karası göz, korkuyla umut arasmda beklemeye devam ediyor. Bursada zarar giderek artıyor Sokaklara akan sıcak su saniyede 116 lito • Tespit için Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafindan DSl'den istenen jeoloji mühendislerinin, tespite birkaç saat kala "Gelemiyoruz. Bu işte taraf olmak istemiyoruz" dedikleri öğrenildi. LEVENTGENCELLİ BURSA - Türkiye'nin dünyaca ünlü termal tu- rizm bölgesinde Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ait Polis Rehabilitasyon Mer- kezi'nin inşaatındakaçak olarak açılan su sonda- jıyla başlayan felaket de- vam ediyor. Yeraltı kay- naklannın zarar görmesi üzerine kontrol edileme- yen suyun debisi de sürek- li yükseliyor. İlk günler- de saniyede 50-60 litre debi ile sokaklara akan suyun debisi 2 gündür sa- niyede 116 litreye yük- seldi. Bu arada Bursa Valili- ği ile Emniyet Müdürlü- ğü. yapılan kaçak sondaj ile ilgili hukukı sorumlu- luktan kurtulabilmek amacıyla Bursa'yagetiri- lecek bilirkişileri de üstü kapalı olarak tehdit et- mekle suçlanıyor. Tespit için Bursa 2. Asliye Ce- za Mahkemesi tarafindan DSt'den istenen jeoloji mühendislerinin, tespite birkaç saat kala "Getemi- yonız. Bu iştetaraf olmak istemiyoruz'" dedıklen öğ- renildi. Bursa Valiliği ve ll Em- niyet Müdürlüğü, otelci- lerin serzenişlerini azal- tabilmek için, patlatılan sıcak su kaynağından b o rularla kuruyan kaynak- lara su akıtmaya çalışı- yorlar. Bugün Bursa'ya gelecek olan Başbakan Mesut Yılmaz' ın çok sev- digi termal suyu ile Çe- lıkpalas'ta yıkanabilme- si için de yol üstünden çe- kilen derme çatma özel hatlarlaÇelik Palas'ın su yollanna sıcak su basıl- maya çalışılıyor. ANAP Bursa Milletve- kıllen Ertugrul Yakanba- yır ve Cemal Külahlı, dün bölgede incelen yaptılar. Otelcilerden g riiş alan milletvekilleri den Ertugrul Yalçuıbay "Bu bir felaket Sonımlı sukimohırsaobunhuku karşısında hak ettiği cez; ya çarptırılmaudır. Hı kuk herkesi bağlar. Cun hurbaşkanını, başbaki nı, valiyi ve emniyet mi dürünü de" diye konu< tu. MS 603 yılmdan bt güne bölgeye sıcak su ve ren, ama emniyet müdüı lüğünün kaçak sondaj nedeniyle kuruyan kay naklan incelerken öfkele nen milletvekilleri, so rumlulann hesap verme leri gerektiğini yineledi ler. Toprak kayması Yüzyıllardır saniyed 28 litre akan doğal sıca suyun birden kaçak sotı daj nedeniyle saniyed 116 litreye yükselmesi is Türkiye 'nin en ünlü semı lerinden Çekirge'de top rak kaymalan tehlikesir de gündeme getirdi. llgililer, Bursa ValiliJ ve Emniyet Müdürlüğ kaynakh baskılarla kar karşıya kalmdığını, bu n< denle hazu-lanacak rapoı lann güvenilirlikten uza olacağını öne sürdüler. Bursa Valisi Orhan Tı şanlar, önceki akşam y< rel AS TV'de konuyla i gili bir soruyu yanıtlaj ken, "Bu işi fazla bûyü meyegerek yok. Kıncı o mamak gereldr" diye k< nuştu. Otelcilerin avukatı ll raMm Yaşar, emniyet mi dürlüğünün açtığı kaça sondaj ın mahkeme y( luyla durdurulması içı pazartesi günü raporlar birlikte yargıya başvur caklannı açıkladı. e-posta : tan @ prizma. net. tr MESELA DEDIK ERDAL ATABEK u 'kanaJ' sözcüğu de çok anlam- j lıdır. Dış hekiminin yaptığı 'ka- nal tedavisi', çürük bir dişin temiz- lenmesi için yapıhr. Televizyonlann kanallan da artık özellikler taşıyarak 'biz spor kanalıyız, haber kanairyız' gibi temalara yönelmektedir. Bele- diyelerin yaptırdığı kanalizasyonlar- daki kanallar da pislikleri taşır. Şim- di televizyonlann artık bir adım da- ha atarak 'biz şunun kanalıyız' diye- cekleri bir duruma gidiyoruz. Bize de yeni kanallargerektiği artık çok açık. Neler mi? Felaket kanalı... C' ımdi siz, 'a, cdur mu caıum? In- y sanlann zaten içi daralıyor, hiç böyle feiaket kanalı mi olurmuş?' di- yeceksiniz ve yanılacaksınız. Insan- lar felaket haberlerine doymaz. Hay- ret edeceksiniz, ama böyle birbirin- den beter felaket haberlerinin insan- lan rahatlattığı, onlara bakıp bakıp "aman çok şükiir, ben de kendi halle- rime üzülüvordum. meğerse neler ^rmış, bak bak ne felaketler oluyor, bizinı hallerimize çok şükür' dedik- leri saptanmış. Bu psikolojik bir ra- hatlama olup, ancak felaket haberie- riyle harekete geçen bir mekaniz- mayla gerçekleşiyormuş. Harta in- sanlann Brezılya dizilerine de bun- dan dolayı düşkün olduklan anlaşıl- mış. Ayağuıda pabucu, kıçında donu ne kanalı?.. - 1 —"i ' r % olmayan fakir fukara, o dizüerdeki zenginlerin acılanna bakıp 'aman kız.iyi ki zengin değiliz,baksana şun- lann hallerine,geneAnitaagbyor, Ro- dotfoda geneo kanya koştu'deyip hal- lerinden hoşnut oluyorlarmış. Onun için 'Felaket kanalı'na para yatıran- lar hiçbir zaman zarar etmezlermiş. Bizimkilerin hallerine bakılırsa bu teori doğru görünüyor. Kanal İbo... A rtık İbrahim Taüıses'in kendine Ji. bir kanal açma zamanı geldı. Za- ten hangi kanalda program yapsa bü- tün sanatçılar koşup tbo"nun dizinin dibine çökmüyor mu? Hiç değilse îbo kendi kanalını açarsa haberlerin- den programlanna, reklamlanndan şarkılanna kadartüm zamanlan dol- durur, hayranlan da iç çekip, 'acaba İbo'nun programı ne zaman?' diye beklemekten kurtulur. Kemal Sunal da kendi kanalını açabilir. Sabahtan akşama kadar filmlerini oynatsa bi- zim millet bıktım demez. Böyle bü- yük sanatçılann üstün yapıtlannın gölgede kalmatnası gerekiyor. Tek kişilik kanalın başansı, öteki sanat- çılan da harekete geçirecek, çalış-- malanna hız kazandıracaktır. Merak edihnesin, bizim millet tarihinhiçbir memleketinde göriiknediği kadar ve- falıdır; bıkmaz, usanmaz, yorulmaz, yakınmaz, bırakmaz, seslenmez, kıp- raşmaz efendi bir millettir. Sabahtan akşama kadar izler de gık demez. Yıllarca peşinden gider de yoruldum demez. Böyle sabırlı, böyle kahırdüş- künü bir millettir. Birkere 'o' dedi mi, artık ölene kadar 'o' der. Bir kere ol- sun 'bu' demez. Onun için de büyük sanatçılar korkmadan kendi kanalla- nnı açabilirler. Mafya kanalı... Geç kaldı geç kaldi, belki de çok geç kaldı. Kimileri 'siznediyor- sunuz kardeşim, kanallar zaten kiın- lerin etinde?' diyecekse de biz öyle düşünmüyoruz. Elbette televizyon kanalı çok para istiyor, çok para da bildiğin kişiierin elinde defil, ama öyle kötü niyetli olmak gerekmez. Memlekette işadamhğı çok önemli bir rütbedir ki herkes büyük işadamı ola- maz. Biz hiç öyle çevremizde birden zengin olan kimseyi tanımıyoruz, ama o bizim kusurumuz. Şimdi biri- si birden çok paraya kavuşunca he- men niyeti bozmak ayıp olmuyormu? Adam ne yapmışsa yapmış, kazanmış. Sen kazanamıyorsun diye hemen bok atmak (pardon, dışkı diyecektik) ayıp olmuyor mu? Adam bir şey yapıyor ki bırdenbire çok para kazanıyor. Is- terse kanal da açar, istçrse kanal da kapar. Biz onu söylemiyoruz. Biz, mafyamn doğrudan kanal açmasın- dan söz ediyoruz. Ratingleri hiç düş- mez, bu bir. Sonra, telefon konuşma- lannı o kanal üzerinden yaparlar, ge- rekli mesajları verirler, bu iki. Iste- diklerini yerüstündeki kanala, isı diklerini yeraltındaki kanala son lar, bu da üç. Daha ne olsun. Açın kanalı da BABA'lan daha iyi tani) hm. DlPNOTU: Hande Ataizi de bir kanal açsa olur. Ayda 40 milyar kazanıyonr ki çok iyi. Anlaşılıyor ki onun kaı h da iyi çalışır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle