18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 1998 CUMARTl 4 HABERLER KİGEM, ihalesi yapılan 4 doğalgaz kombine çevrim santralı sözleşmesinin iptali için yargıya başvuracak 'Santral üıaleleri kaynaksız'ANKARA {Cumhuriyet Bürosu)-Ka- mu Işletmeciligini Geliştirme Merkezi Vakfi (KİGEM). Başbakan Mesut Yıl- raaz'ın katılımıyla imzalanan 4 doğalgaz kombine çevrim santralı sözleşmesinin iptali için yargıya başvuracağını bildirdi. Bu santrallann yıllık tüketimi için gerek- li 6 milyar metreküplük doğalgaz gerek- sinimini Türkiye'nin karşılayabilecek güçte olmadığını kaydeden KİGEM, "Gelecek>illarda sanayide ve konutiarda kullanılan doğalgazııi santrallara aktanl- ması sözkonusu olabilecektir. LstanbuJ Be- lediyesi'ııin doğalgaz abone sayısuu suur- laması bu gelişmenin bir belirtisi olarak görülmektedir" uyansında bulundu. KİGEM; Adapazan, tzmir ve Gebze santrallannın ENKA-Intergen konsorsı- yumuna. Ankara Santrairnın da Bayın- dır-National Power-Mimag konsorsiyu- munca yap-işlet yöntemiyle gerçekleşti- rilmesine ilişkin önceki gün imzalanan sözleşmeler üzerine bir açıklama yaptı. BOTAŞ verilerine göre, kontrata bağian- mış doğalgaz arz mikfannın 2000 yılın- dan sonra devreye girecek Iran boru hat- tı ile Rusya Federasyonu'ndan Karadeniz boru hattı ile sağlanacak doğalgazı da kapsadığına dikkat çeken KİGEM'in açıklamasında. "Iran ile yapılfiuş anlaş- mada boru haîtuun yapımında gecikme söz konusu olduğu gibi. siyasi nedenlerie sorunlaryaşanabiJecektir. Rusya Federas- yonu'ndan Karadeniz'in altına döşene- cekboru ha ttında ise finansman vetekno- loji sonınlan gündemdedir. Dolayısıyla. kontrata bağlanmış arz miktanna ulaşıl- ması mümküngözükmemektedir" denıl- di. Elektrik Sanayicileri Işadamlan Der- neği'nin raporuna göre de "doğalgaz açı- sından yakıt güvenliğinde belirsizHk" ol- duğu kaydedilen açıklamada. "Doğalgaz teminindeyaşanacak sorunlara bağlı ola- rak ortaya çıkacak üretim düşüşleri kar- şısında, üretim >apılmamasına karşın ya- pıünış gibi para ödenecek ve kamu zara- ra uğraülacaktir'" uyansı yapıldı. Açıklamada, elektrik üretiminin bir ka- mu hizmeti olduğu ve anayasaya göre an- cak imtiyaz sözleşmesıyle özel sektöre devredilebileceği vurgulanarak şöyle de- nildi: "Bu nedenle,yap-işlet yasasına dayanı- larak yapıian sözleşmeler hukuki da\a- naktan vüksundur. Bu konu en az 3 kere Anayasa Mahkemesi tarafindan da kara- ra bağlannıjşnr. Türkiye'nin yargısaJ ba- ğunsızüğına özen göstermeyenler ABO şirketJerinüı baskısına boyuneğerek,yap- işlet diye bir model icat etmişlerdir. Vap- işlet yasası anayasaya aykındır ve iptale mahkûmdur. KİGEM, kamu yarannın korunması, hukuksal dayanağı olmavan bu sözleşmeierin iptaliiçin yargjya başvu- racaknr." Enerji bağunsızlığı yabancılara kaldı Adapazan, Izmir ve Gebze santrallan- nı alan Enka- Intergen ortaklığıyla, ulus- lararası petrol devi Shell işe girmiş olu- yor. Mühendislik ve inşaat şirkeri olan Bechtel Enterprises Inc. ile Shell Gene- rating Ltd. eşil paylarla ve "ABD ve Ka- nadadışındaenerji sistemk'ri geliştirmek, inşa etmek, yönetmek ve işktmek" ama- cıyla Intergen şirketini kurdular. Çin, Kolombiya, Meksika. Filipinler, Ingiltere, Brezilya, Tayland, Avustralya, Mısır, Türkiye ve Hollanda'da iş yapan Intergen'in Yönetim Kurulu Başkanı CartosA-Riva'nın, önceki gûn imzalanan 4 anlaşma için "Türkiye'nin enerji bakunından bağunsıziığa doğru adım at- masına yarduncı olacağı" değerlendir- mesi de dikkat çekti. ENKA ise termik santra! ihalelerine girmiş, Yeniköy ve Kemerköy santrallan için öneride bulunmuşnı. Ancak bu iki santraila birlikte Yatağan'm 20 yıllık iş- letme bakkj ihalesini, önceki gün im- zalanan doğalgaz santral anlaşmalan kap- samında yap-işlet modeliyle Ankara Santralı'nın devredildiği Bayındır-Na- tional Power-Mimag inşaat konsor- siyumu kazanmıştı. Bu konsorsiyum, Soma termik santralı için de ihalede öneri getirmiş, ancak kazanamamışt]. Eymür'ün tanıklıgına MİT engelî • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MİT. eski çalışanı Mehmet Eymür'e, Başbakan Mesut Yılmaz'm Budapeşte'de uğradığı saldırdıyla ilgili davada tanıklık etmesine izin vermedi. Mehmet Eymür'ün avukatı Bilgin Yazıcıoğlu, olayın müvekillinin teşkilatta görev yaptığı dönsmle ilgili olduğunu kaydederek yasaya göre MlT MüsteşarlığYndan izin alınması gerektiğini belirtti. Yazıcıoğlu. müsteşarlığın izin vermediği Eymür'ün mahkemeye gelmediğini. konuyla ilgifi daha sonra da ifade veremeyeceğini Söyledi. ADD'den Dayanışma Toplantısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), "Atatürk ilkeleri ve devrimlerinin saldinya uğradığı, çağdışı bir yönetimin ve toplumsal yaşam biçiminin dayatılmaya çalışıldığı" gerekçesiyle 38 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla "Dayanışma Toplantısı" düzenliyor. Tüm sivil toplum örgütlerinin davet edıldıği Dayanışma Toplantısı bugün Türk-lş Salonu'nda saat 10.00'da yapılacak. Şair Yücel'in cezası bozuldu • ANKARA (AA)- Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel 'e hakaretten 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptınlan Şair Can Yücel hakkındaki hükmü. "cezanın ertelenmesi gerektiği" görüşüyle bozdu. Daire'nin karannda, "Suçun mahiyeti, işlendiği yer ve suç işleme eğilıminden söz edilerek, sabıkası bulıınmayan ve yargılama aşamasında olumsuz davranjşlan da göriilmedıği anlaşılan sanığın dosya içeriğıne uygun düşmeyen gerekçe ile tecil talebinin reddine karar\erilmesi, bozmayı gerektırmiştır'" denildi. Yargıtay'ın bu karanndan sonra verel mahkeme ilk karannda direnirse, davaya son noktayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu koyacak. Meclis yolsuzluğu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -TBMM Genel Kurul salonunun yenilenmesı ihalesinde "görev lerini kötüye kullandıklan " gerekçesiyle haklannda dava açılan 13 sanığın, 1 "er yıldan 3 'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmalanna başiandı. Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün görüşülen davanm ilk oruramuna katılan Fisun Merter, Ali Mirza Özbek, Esendal Tan. llhami Ural, Adnan Ural suçlamalan reddetti. Duruşmada, müştekilerden CHP Genel Sekreten Adnan Keskin ve avukatı Levent Gök de hazır bulundu. Düzeltme Gazetemizin dünkü baskı- sınm beşinci sayfasmda 'Gözaltılan protestoda 7 gözaltı' habenndeki fotoğ- raf teknık bir hata sonucu yanlış basılmıştır. Okuyu- culanmızdan özür dileriz. Erdallnönü: Doğrulariçin mücadele bitmez CHP Kadıköy Üçe Örgütü, geleneksel olarak düzenlediği Perşembe Sövleşileri'ne önceki akşam CHP'nin Onursal Geneİ Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü'vü konuk etti. Erdal Inönii yaptığı konuşmada, demokrasinin, yaniış düşünceleri de dile getirme özgüriüğünü taıudığmı belirterek "Fikirier insanlar gibi değildir. asla ölnıe/Jer. O nedenle yanlış fikirierin kökünün kazuıması düşüncesi mümkün değildir, boş laftır. Vapılacak tek şey, doğrular için mücadele etmektir. Bu mücadele hiç bitmez"" dedi. Toplanbda dinleyiciler ile söyleşen İnönü, toplanü sonunda kitaplannı imzaladı. İnönü. bugün de Cumhuriyet Kitap Kulübü Taksim Sergi Salonu'nda saat 18:00'de okurlanvla sövleşecek ve Idtaplaruu imzalayacak. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) Aydmlık gazetesince düzenlenen 'Cumhuriyetin 75. Yılında Batı ve îrtica' konferansı başladı 'Türban esareti simgelîyor 9 ANKARA (Cumhuriyet Bjirasu) - İP Ge- nel Başkanı Dogu Ptrincek. |on 50 yıldır da- yatılan Türk-Amerikan sürecinin ülkede ABD güdümlü bir mafya-tarikat rejimi ku- rulmasına yol açtığını belirtirken, Fethullah Gülen. DYP Genel Başkanı Tansu Çilfcr ve BBP Genel Başkanı Muhsin YazKioğlu'na kadar uzanan bir Batıcı şer cephesi oluştu- ğunu söyledi. Perinçek. Türkiye'nin yeniden Sevr tehdidi ile karşı karşıya olduğunu be- lirtirken, DSP, CHP ve İP'nin katılımıyla bir Cumhuriyetdevrimi hükümetı kurulmasının kaçınılmaz olduğunu bildirdi. Aydınlık gazetesi tarafindan düzenlenen "Cumhuriyetin 75. Yüında Baü vç trtica" konulu uluslararası konferans Millı Kütüp- hane Salonu'nda başladı. Konferansın açıh- şında konusan Aydınlık Gazetesi Genel Ya- yın Yönetmeni Ferit llse- ver, bugün Batı'nın yeni SevTplanlanyla Türkiye'yi bölmeye çalıştiğını belirt- ti. "Emperyalizro-Şeriatlş- biriiğir> başlıklı 1. oturumu yöneten Atatürkçü Düşün- ce Derneği Başkanı Yekta Güngör Ozden, içteki bö- lücü ve gericüerin işbirliği ile dıştaki sözde dostlann Türkiye'yi kusatma çaba- lannın, ülkenin büyümesi korkusu ve geleceğe çok iyi bir aday olarak yerleş- mekteki ülküsüne dayandı- ğuu söyledi. Özden, "Özet- likle ilericiler, aydmlar ve yurtseverler arasında daya- nışmanın yerleşmemesi, Türtdyemizin siyasetinde de izlendiği gibi aydınlann tembelligi ya da ayma/lığı. kimilerinin sivasal bağlam- daajTuıtıdaa>TTİmasıgericileregüçwrmek- tedir" diye konuşiu. Eski Cezayir Mıllı Eğıtım Bakanı Prof. Dr. AhmetCabbar, ülkesındeki irticanın bü- yük kentlerde gelıştığini anlatırken şöyle ko- nuştu: "İrticanın uluslararası bo>utu Ceza- yir'de her zaman mevcuttu. İrtica. dışardaki yabancı mihraklann da kışkırtma.sı\la Ueri- ci demokratlara karşı baskı tepkisine dönüş- tü. Olaylann. katlianıların arkasuıda siyasi bir strateji >atı>ordu. Köktendinci irtica ha- reketi Baü'dan destek almayıp da .valnız kal- saydı, ihtiyac hissettiği dinamiği bulamazdL" Mısırlı kadın yazar Naval El Saadavi. ül- kesinin deneyiminin Cezayir ile benzerlik taşıdığını belirtirken, Türkiye gazetelerinde- ki çatışma baberlerini okurken kendjsıni Mı- sır'da gazete okur gibi hissettiğini kaydetti. Haymana Cezaev ı'nde hükümlü buiunan, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek de konfe- ransa gönderdiği bildirgede, son 50yıldır da- yatılan Türk-Amerikan sürecinin Türkiye devriminin pek çok kazanımını yıktığını, ül- kede ABDgüdümlü bir mafya-tarikat rejimi kurdugunu kaydetti. Batj'vı "dünya gerictfigmin ekseni" diye niteleyen Pennçek, ezilen dünyadaki irtica- nın, emperyalist eksene bağlı olduğunu kay- detti. Perinçek şu görüşleri dile getirdi: "TaJebanlardan Körfez krizlerine. Evren, Özal. Çillerler'e kadar düma gericiliği hep Banlı empenalistlere >akJaşârak kendi maz- lum halklannı e/miştir. i 950'den bu yana Ke- malist devrimi vıkıma uğratan küçük ABD sürecinin dış desteği Ban. içteki desteği ise aJafrangasennaryçikirticadır.Prens Sabahat- MEÜ Rektörü Vural Ülkii, 4. Mersin Felsefe GüntePi'ne basının ilgisizliginden yakındı Felsefe günlerinde türban tartışması MERSÎN (Cumhurfyet) - Mersin Oniversitesi (ME.Ü.) ile Içel Sanat Kulübü'nün organize ettiği 4. Mersin Felsefe Günleri'nde türban tartışıldı. Toplantılarda türbanın siyasi bir kimlik taşıdığına dikkat çekilerek güvenlik dışında da önlemler alınması gereği üzerinde duruldu. 4. Mersin Felsefe Günleri laiklik ve türbanla ilgilî mesajlar ileten açılış konuşmalanyla başladı. ME.O. Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. liluğ Nutka, felsefe günlerinin ülkenin gündemiyle ilgili konulan içerdiğini belirtirken, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Onar Bflge Kula da, son günlerde doruğa çıkan türban sorununa değindi. Türkiye Cumhuriyen'nin 75. >ilında azılı bir köktendinci tehditk karşı karşıya olduğunu kaydeden Kula, şunlan söyledi: "Türkiye ya bu köktendinriterin uzantılannın uzantılanyta uğraşacak ya da sorunun temefine inecektir. Türban sorunu da köktendincilerin uzantısıdır. Artık siyasi bir sanbol ve sokaga inme aracı haline geien türban sorununa karşı poiisiye önlenıter dışında farklı yöntemler denenmeJkiir. Bu sorunu tüm ünhersite temsilciieri tartışmaljdır. Akst hakle üniversiteler değü bffim ynvası yüksek ögretim alanları büe oiamaz." ME. Ü. Rektörü Voral Ülkü de, felsefe günlerine basının yeterii ilgi göstermemesini eleştirerek "Bu toplanblan gazetelerde okumak için kavga olması gerekmiyor" diye konuştu. tinUen TurgutÖzalveÇffler'e kadar tiberal- lö" 0e deniş Vahdetiler'den Fethullah hoca- lara kadar şeriatçılar hep el eie olmuşlardır. Bizde liberalin laik \e demokratik oUnına rasnanmaz. ABD Başkonsolusu'nun Tayyip Erdogan'ı ziyareti 150 yıllık kutsal ittifakın sonfotoğrafinı\trmektedir." Türkiye'nin yeniden Sevr tehdidi ile kar- şı karşıya olduğunu anlatan Perinçek, "28 Şubat sürecine karşın Fethullah Hoca ve FP'den TansuÇillerler'e Muhsin Yazıcıoğlu- lar'a,KorkutOzallar'a ve neoliberal solcuut- ra kadar uzanan Batıcı şer cephesi oluşmuş- tur. ABDgüdümiü ikincicum huriyet bu cep- henin projesidir. Türkiye'yı sömürme. böhne ve ortaçag karanlığına hapsetme planı bir kezdaha karşımızdadır" görüşünü kaydetti. Laikliğin "alafrangahk" değil, aydınlan- macıük ve halkçılık olduğunu vurgulayan Perinçek, Cumhuri- yeti boğan mafya-tarikat siste- minin çürüdüğünü ve dagıldı- âını belirtti. ~ "IMF-Dûnya Bankası Pa- kederi ve trtica" ana başlıklı oturumda, "Amerikancı Aske- ri DarbeJerveİrticanın Beslen- merf" konulu bildiri sunan ga- zetemizyazan CüneytArcav^- rek 27 Mayıs darbesinden son- ra oluşturulan 1961 Anayasa- sı'nın Türkiye'nin en ilerici anayasası olduğunu söyledi. Türkiye'nin en duyarlı ve yet- kin meclisinin, 1965 ve 1969 yıllannda oluştuğunu kayde- den Arcayürek, siyasi irticanın kendini bu tarihten sonra gös- termeye başladığım belirtti. Arcayürek, 1980 darbesinden sonra da "irticayı okşayan" söylemlerin giderek arttığını örnekleriyle aktardı. NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR calislarfrt cumhuriyetcom.tr Uzûh süredir gezide bulun- duğum için, gazeteleri dikkatli izleyememiştim. Suriye ile ar- tan gerginliğin gazetelere yan- sıyış biçimi can sıkıcı. Gazete- lerimiz, yangına körükle gidiyor- lardı. Spor sayfalanndaki amigo sloganiarı sanki birinci sayfaya taşınmıştı. Bir gazetenin başlığı "Bir uçtan girer öteki uçtan çı- kanz" şeklindeydi. Diğeri ise "Ezer geçeriz" diyordu. Bu başlıklann "Ölmeye ölme- ye ölmeye geldik" diye slogan atan fanatik taraftann söyledik- lerinden nefarkı vardı? Gazete- lerin görevi, savaş amigoluğu yapmak mı, yoksa haber ver- mek mi? Halkın şoven duygu- lannı kaşımaktan, siyasileri ga- za getirmekten, büyük basını- mız ne umuyor? Savaşın, ne büyük acılara mal olduğunu sanki bilmez gibi sorumsuzca atılan manşetler, basının içine düştüğü çıkmazı anlatıyor gibiydi? Savaş tam- tamlarıyla amaçlanan neydi? Devletin maceralara atılmasını 'Bir Uçtan Girip Otekinden Çıkmak' mı istiyoriardı, yoksa devlet için- deki şahinleri mi güçlendirmek- ten yanaydılar? Tiraj sorununu bu yolla çözeceklerini mi sanı- yorlardı? Gazetecilerin ve düşünen in- sanlann, gerilimlerin arttığı dö- nemde, daha dikkatli davran- malan, sorunun çözümü için aklıseiim öneren yazjlar yazma- lan gerekmez mi? Bütün bu so- rulara, "Ülkemizin milli çıkarlan bunu gerettiriyor, biz de gere- ğini yapıyoruz" cevabı verilebi- lir. Böyle davranılırsa sıradan in- sandan, sokaktaki yurttaştan, gazetecinin, aydının ne farkı ka- hr? Unutmayalım ki Kürt sorunu da bu kadar can yakıcı hale bi- raz da böyle sorurnsuzlukJann sonucunda geldi. Ülkücü çete- leri, hangi ideolojik ve siyasi yaklaşım "devletin gücü" hali- ne dönüştürdü? Milliyetçilik, aşın boyutlarda kışkırtıldığı za- man, onun ası) sahibi faşistler inisiyatifi ele geçirirler. Milliyet- çiliği aşın şoven bir tamtama dönüştürürseniz, ip saldırgan- lann, katillerin, çetelerin eline geçer. Çetelerin, telefonla neredey- se ülkeyi yönetecek hale gel- mesi, basit bir yönetim hatası değil, yîllann siyasi tercihinin bir ürünü. Siz, ülkenin en önemli sorununu, yalnızca zora daya- nan ve ırkçılığı kışkırtan bir siya- si mantıkla yürütmeye kalkışır- sanız sonunda o işin asıl sahip- leri gelir yerini alır. Alaattin Ça- kıcı'lar, Oral Çelik'ler, Abdul- lah Çatlı'lar neden devlet gö- revlisi haline geldiler? Ülkücü Yavuz Ataç neden devletin en önemli görevlerinin başına ge- lebildi? Bütün bunlar işte böyle şoven tercihlerle gerçekleşti. Suriye sorunu da bir milli maç mant/ğı içinde ele alınıyor. Milli maçta yener veya yenilirsiniz iş brter. Savaş öyle değil, binlerce, onbinlerce gencin, çocuğun ya- şamına mal olur. Üike kazansa da kaybetse de bedeli ağır öde- necek yıkımlara yol açar. Aynca, "Biz onlardan güçlüyûz, nüfu- sumuz daha fazla, askerimiz daha çok, silahımız daha yeni" diyereksavaş hesabı yapılır mı? Sen ondan güçlüysen, senden güçlü olanfann da bulunduğu- nu unutmayacaksın. Işzoradö- küldüğü zaman, sonunda bü- yük devletlere mahkûm olacak sonuçlarla da karşı karşıya ka- labilirsiniz. ••• Suriye ile artan gerilim sıra- sında medyanın önemli bir ke- siminin savaş çığırtkanlığının peşine takılması, gerçekten dehşet verici. Gazetecilere kal- sa, şimdiye kadar çoktan savaş başlardı. Böylesine sorumsuz- lukla, böylesine kendinden geç- mişlik içinde gazetecilik yapılır mı? Nitekim, ilk başta hemen mü- dahale edecek bir hava içine gi- ren yönetim, dünyadan gelen tepkiler sonucu, daha ihtiyatlı bir tutum sergilemeye yöneldi. Görüldüğü kadarıyta şu anda dünyada Türkiye'nin müdaha- lesini destekleyen bir tutum yok. Zaten, böyle bir müdaha- leyle Kürt sorununun çözülmek bir yana, daha da karmaşık ha- le gelmesi mümkün. Güneydoğu'da çatışmalann asgariye indiği bir dönemdeyiz. Türkiye, böyle bir dönemi soru- nun demokratik yollardan çö- zümü için kullanabilir. Güney- doğu'da iyileştirmeleryönünde adımlaratabilir. Siyasi özgüriük- lerin önünü açabilir. En önemli- si de Kürt kimliğini tanıyan yeni projeler geliştirebilir. Biz gazetecilerin ve aydınla- nn bu yönde uyanlarda bulun- mamız gerekirken, savaş kışkır- tıcılığı yapmamız, akıl alır gibi değil. Aman dikkat!.. CIMARTESİ YAZOAR1 ATAOL BEHRAMOĞLU Paris-Yağmur Cumhuriyetin 75. kuruluşyıh kutlamaları nedeni le "Anadolu Kültür Merkezi"nöe düzenlenen toplaı tılardan ilkine katılmak üzere çarsamba günü gelc ğim Paris beni soğuk ve kapanık bir havayla karş ladı. Oysa güneşli, aydınlık bir sonbahar umuyorduı ve Cumartesi yazımın başlığını uçakta tasarlamıştn bile: "Paris'te Güz Başkadır"... Belki de hava nedeniyle sokaklar kalabalık deği di. Turisttopluluklan kış giysilerine bürünmüşler. Pa ris yine de köprüleriyle, bulvarlanyla, tarihsel yapı lanyla yerli yennde duruyor. Beni Orty Havaalanı'nd. karşılamaya gelen şoför arkadaş, Rizeli genç bı adam, bugüne kadar birçok siyasetçimizi, tanınmu kimseleri havaalanından otellerine taşımış... Kablo lu TV'sinden, gazetelerden Türkiye'yi izliyor. Yıld< bir kez memlekete mutlaka geliyor. Yüreği yurt sev- gisiyle ve olup bitenlerden ötürü kaygıyla dolu. TV kanallanmızdaki programlann rezilliğine, tanık oldu- ğu düzeysizliklere, ülkemizdeki çalıp çırpmalara ver- yansın ediyor... Halk insanlanmızın sahip olduğu (ki- mi aydınlanmız için artık "kuramsal" anlam taşıyan) bu vatanseveriik duygusu beni ağlatacak kadar duy- gulandınyor... Birazdinlendikten sonra otelimden çıktım. Soğuk, kapanık havaya karşın insanlar kibar, telaşsız, say- gılı... Zenci bir kadın bir kraliçe dinginliği ve azame- tiyle yürüyor... Her renkten, her kökenden kadınlar, genç kızlar, zarif giyimleri, yumuşak hareketleri, ki- bar konuşmalanyla havanın asık suratlılığını unuitu- ruyorlar... Birkaç gün önce Sirkeci Istasyonu'nda bindiğim tramvayı anımsıyorum. Vagonu dolduran belki yüz kişiden herhalde doksan sekiz tanesi er- kekti. Sadece erkeklerin oluşturduğu, erkek ege- men bir toplumda yaşamaktan içim daralıyor. Nâ- am'ın dizesini biraz değiştirerek haykırmak istiyo- rum: "Kadınlar, hey, nerdesiniz?" Mesele anlaşıldı. Kadınlar Paris'te toplanmışlar.. Gece kültür ataşemiz Vecdi Sayar'la, Anadolu Kültür Merkezi'nin kurucusu, kalp hekimi, burada Türkiye'nin kalbi gibi atan, 70'li yıllar Parisi'nden be- ri dostluğumuz süren Demir Frtrat Ongerle yemek yiyoruz.... Konumuz, elbette Türkiye... Lokantaçıkı- şında, dilimizin çok sevdiğim ve çok az bilinen de- yimlerinden biriyle, "sin sin bir yağmur" başlamış- t... Arkadaşlarla vedalaşıp otele doğru yürüyorum... Zihnimde, Necip Fazıl'ın daha ilk gençlik yıllanmda kan/ma giren bir şiirinden dizelerle: Bu yağmur bu yağmur bu kıldan ince öpüşten yumuşak yağan bu yağmur Bu yağmur bu yağmur bir gün dinince Aynalaryüzümü tanımaz olur Ertesi gün Tîmur Muhiddin'le birkahvede, benim akşamüstü yapacağım konuşmanın Fransızca met- nine çalışıyoruz... Timurannesi Fransız, babası Su- riyeli, Fransa doğumlu bir genç adam... ingilizce öğ- retmeni, ama çalışmalannı Türkiye küftürüne ve ede- biyatma yöneltmiş... Baba tarafindan ailesinin birkaç kuşak öncesindeTürkler var... Paris Üniversrtesi Tür- koloji BöJümü'nde Türkçe kurslar izlemiŞi..'Tar»dı- ğım belki de en kibar insan... MetniFransfzoa 'ya^?e- virirken benim kimi sözcüklere arada bir huysuzla- nıp itiraz etmeme "öyleyse sen daha iyisinibul" di- yerek karşı çıkacağına, utangaç gülümseyişiyle hak veriyor ve yeni sözcükler aramaya koyuluyor... Ge- cikmiş öğle yemeğini bir Çin lokantasında birlikte yi- yoruz. Kuytu bir masada, kuytu bir ışıkta bir genç kız bir kitap okuyor. Dingin bir Çin müziği. Dışarda yağ- mur. Timur yüzünden hiç eksilmeyen utangaç gü- lümseyişiyle çantasından bir kitabın baskı provala- nnı çıkarıyor. Melih Cevdet Anday'ın Fransızca'da yayımlanacak şiir seçkisi. Kocaman bir kitap. Içim, kendi kitabım yayımlanıyormuşçasına seviniyor... Dünyanın önüne böyle büyük oyîumlu kitaplarla çık- malıyız... Duygulanmı Timur'a söylüyorum... Aynı al- çakgönüllü, utangaç gülümseyişiyle, Türk edebiya- tından yayımlanacak başkaca kitaplardan, yayın ko- nusunda karşılaştığı güçlüklerden söz ediyor. Türki- ye, aydınlanmız, özel ya da resmi kültür kurumlan, böylesi dostlanmızdan ne kadar haberli? Akşamki toplantı öncesinde biraz dinlenmek için otele doğ- ru yürürken Paris'in güz yağmuru sin sin yağmasını sürdürüyor... Ama artık bir şemsiyem var... Bu yağmur kanımı boğan bir iplik Karnımda acısızyatan birbıçak Bu yağmur yerde taş ve bende kemik Dayandıkça çisil çisil yağacak. • • • Perşembe akşamı Anadolu Kültür Merkezi'nin du- varları Daver Darende'nin Paris'te istanbul düşle- rini yansıtan resimleriyle bezenmiş salonunda, Türk- lerin ve Türkiye dostu Fransızların oluşturduğu seç- kin birtoplulukönünde Nedim Gürsel veTımurMu- hiddin'le birlikte Cumhuriyetin 75. yılında Türk ede- biyatını anlattık. Toplantıyı Vecdi Sayar ve Dr. Onger yönettiler. Türkiye dostu Fransızlann bir türiü anla- madığı, bunca birikimine, bunca olanağına karşın, Laz fıkrasındaki gibi, Türkiye'nin neden bir türlü "di- kine duramadığı"... Haklılar... Kendi memleketimizi kimi kez biz Türkler bile anlamakta güçlük çekiyo- ruz.. Gece, yakındaki bir Türk lokantasında yemek ye- dik. Maraşlı saz ustası Ali Kâtip, parmaklannı bağ- lamanın perdelerinde kelebekler gibi gezdirerek memleket türküleri çaldı, birlikte söyledik... Bugün cuma.... Şu anda Türkiye saatiyle sabah 10.30... Ha- va az önce aydınlandı. Yağmur dinmiş gibi, ama her an başlayabilir... Her şeye karşın, müzelere ve kah- velere girip çıkarak; insanlarla havadan sudan, yağ- murdan konuşarak; ellerim cebimde dolaşarak; bu şehirde yaşanmış nice zamanlan anımsayarak dolu dolu yaşayacağım iki Paris günü ve gecesi daha var... Bu yağmur bu yağmur cinnetten üstün Karanlık kovulmaz düşüncelerden Cinlerin beynimde yaptığı dûğün Sulardan seslerden ve gecelerden... Göl kenarında protesto • İstanbul Haber Merkezi - Silivri Danamandıra Köyü sınırlan içindeki Büyükkokmuş ve Küçükkokmuş göllerinin bir şirket tarafindan kurutulup, dibindeki "torf" madeninin çıkartılmak istenmesi, çevrecilerin ve yöre halkının tepkisini çekmeye devam ediyor. Yöre halkı, çeşitli balık ve kuş türlerinin yaşadığı gölün kurutulmak istenmesini protesto etmek amacıyla bugün göl kenannda bir gezi düzenliyor. • Istanbul Haber Servisi - Gazeteci Çetin Şencan, 62 yaşında İstanbul'da öldü. Şencan, gazeteciliğe 1952 yılında Son Saat Gazetesi'nde başladı. Tercüman, Yeni Gazete ve Hürriyet Gazetesi 'nde foto muhabiri olarak mesleğini sürdürdü. TGC ve Türkiye Spor Yazarlan Derneği üyesi olan Şencan, Basın Şeref Kartı taşıyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle