Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 1998 CUMARTl
4 HABERLER
KİGEM, ihalesi yapılan 4 doğalgaz kombine çevrim santralı sözleşmesinin iptali için yargıya başvuracak
'Santral üıaleleri kaynaksız'ANKARA {Cumhuriyet Bürosu)-Ka-
mu Işletmeciligini Geliştirme Merkezi
Vakfi (KİGEM). Başbakan Mesut Yıl-
raaz'ın katılımıyla imzalanan 4 doğalgaz
kombine çevrim santralı sözleşmesinin
iptali için yargıya başvuracağını bildirdi.
Bu santrallann yıllık tüketimi için gerek-
li 6 milyar metreküplük doğalgaz gerek-
sinimini Türkiye'nin karşılayabilecek
güçte olmadığını kaydeden KİGEM,
"Gelecek>illarda sanayide ve konutiarda
kullanılan doğalgazııi santrallara aktanl-
ması sözkonusu olabilecektir. LstanbuJ Be-
lediyesi'ııin doğalgaz abone sayısuu suur-
laması bu gelişmenin bir belirtisi olarak
görülmektedir" uyansında bulundu.
KİGEM; Adapazan, tzmir ve Gebze
santrallannın ENKA-Intergen konsorsı-
yumuna. Ankara Santrairnın da Bayın-
dır-National Power-Mimag konsorsiyu-
munca yap-işlet yöntemiyle gerçekleşti-
rilmesine ilişkin önceki gün imzalanan
sözleşmeler üzerine bir açıklama yaptı.
BOTAŞ verilerine göre, kontrata bağian-
mış doğalgaz arz mikfannın 2000 yılın-
dan sonra devreye girecek Iran boru hat-
tı ile Rusya Federasyonu'ndan Karadeniz
boru hattı ile sağlanacak doğalgazı da
kapsadığına dikkat çeken KİGEM'in
açıklamasında. "Iran ile yapılfiuş anlaş-
mada boru haîtuun yapımında gecikme
söz konusu olduğu gibi. siyasi nedenlerie
sorunlaryaşanabiJecektir. Rusya Federas-
yonu'ndan Karadeniz'in altına döşene-
cekboru ha ttında ise finansman vetekno-
loji sonınlan gündemdedir. Dolayısıyla.
kontrata bağlanmış arz miktanna ulaşıl-
ması mümküngözükmemektedir" denıl-
di.
Elektrik Sanayicileri Işadamlan Der-
neği'nin raporuna göre de "doğalgaz açı-
sından yakıt güvenliğinde belirsizHk" ol-
duğu kaydedilen açıklamada. "Doğalgaz
teminindeyaşanacak sorunlara bağlı ola-
rak ortaya çıkacak üretim düşüşleri kar-
şısında, üretim >apılmamasına karşın ya-
pıünış gibi para ödenecek ve kamu zara-
ra uğraülacaktir'" uyansı yapıldı.
Açıklamada, elektrik üretiminin bir ka-
mu hizmeti olduğu ve anayasaya göre an-
cak imtiyaz sözleşmesıyle özel sektöre
devredilebileceği vurgulanarak şöyle de-
nildi:
"Bu nedenle,yap-işlet yasasına dayanı-
larak yapıian sözleşmeler hukuki da\a-
naktan vüksundur. Bu konu en az 3 kere
Anayasa Mahkemesi tarafindan da kara-
ra bağlannıjşnr. Türkiye'nin yargısaJ ba-
ğunsızüğına özen göstermeyenler ABO
şirketJerinüı baskısına boyuneğerek,yap-
işlet diye bir model icat etmişlerdir. Vap-
işlet yasası anayasaya aykındır ve iptale
mahkûmdur. KİGEM, kamu yarannın
korunması, hukuksal dayanağı olmavan
bu sözleşmeierin iptaliiçin yargjya başvu-
racaknr."
Enerji bağunsızlığı yabancılara
kaldı
Adapazan, Izmir ve Gebze santrallan-
nı alan Enka- Intergen ortaklığıyla, ulus-
lararası petrol devi Shell işe girmiş olu-
yor. Mühendislik ve inşaat şirkeri olan
Bechtel Enterprises Inc. ile Shell Gene-
rating Ltd. eşil paylarla ve "ABD ve Ka-
nadadışındaenerji sistemk'ri geliştirmek,
inşa etmek, yönetmek ve işktmek" ama-
cıyla Intergen şirketini kurdular.
Çin, Kolombiya, Meksika. Filipinler,
Ingiltere, Brezilya, Tayland, Avustralya,
Mısır, Türkiye ve Hollanda'da iş yapan
Intergen'in Yönetim Kurulu Başkanı
CartosA-Riva'nın, önceki gûn imzalanan
4 anlaşma için "Türkiye'nin enerji
bakunından bağunsıziığa doğru adım at-
masına yarduncı olacağı" değerlendir-
mesi de dikkat çekti.
ENKA ise termik santra! ihalelerine
girmiş, Yeniköy ve Kemerköy santrallan
için öneride bulunmuşnı. Ancak bu iki
santraila birlikte Yatağan'm 20 yıllık iş-
letme bakkj ihalesini, önceki gün im-
zalanan doğalgaz santral anlaşmalan kap-
samında yap-işlet modeliyle Ankara
Santralı'nın devredildiği Bayındır-Na-
tional Power-Mimag inşaat konsor-
siyumu kazanmıştı.
Bu konsorsiyum, Soma termik santralı
için de ihalede öneri getirmiş, ancak
kazanamamışt].
Eymür'ün
tanıklıgına MİT
engelî
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MİT. eski çalışanı
Mehmet Eymür'e,
Başbakan Mesut Yılmaz'm
Budapeşte'de uğradığı
saldırdıyla ilgili davada
tanıklık etmesine izin
vermedi. Mehmet
Eymür'ün avukatı Bilgin
Yazıcıoğlu, olayın
müvekillinin teşkilatta
görev yaptığı dönsmle ilgili
olduğunu kaydederek
yasaya göre MlT
MüsteşarlığYndan izin
alınması gerektiğini belirtti.
Yazıcıoğlu. müsteşarlığın
izin vermediği Eymür'ün
mahkemeye gelmediğini.
konuyla ilgifi daha sonra da
ifade veremeyeceğini
Söyledi.
ADD'den
Dayanışma
Toplantısı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Atatürkçü
Düşünce Derneği (ADD),
"Atatürk ilkeleri ve
devrimlerinin saldinya
uğradığı, çağdışı bir
yönetimin ve toplumsal
yaşam biçiminin
dayatılmaya çalışıldığı"
gerekçesiyle 38 sivil toplum
kuruluşunun katılımıyla
"Dayanışma Toplantısı"
düzenliyor. Tüm sivil
toplum örgütlerinin davet
edıldıği Dayanışma
Toplantısı bugün Türk-lş
Salonu'nda saat 10.00'da
yapılacak.
Şair Yücel'in
cezası bozuldu
• ANKARA (AA)-
Yargıtay 9. Ceza Dairesi,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel 'e hakaretten 1 yıl 2
ay hapis cezasına çarptınlan
Şair Can Yücel hakkındaki
hükmü. "cezanın
ertelenmesi gerektiği"
görüşüyle bozdu. Daire'nin
karannda, "Suçun mahiyeti,
işlendiği yer ve suç işleme
eğilıminden söz edilerek,
sabıkası bulıınmayan ve
yargılama aşamasında
olumsuz davranjşlan da
göriilmedıği anlaşılan
sanığın dosya içeriğıne
uygun düşmeyen gerekçe
ile tecil talebinin reddine
karar\erilmesi, bozmayı
gerektırmiştır'" denildi.
Yargıtay'ın bu karanndan
sonra verel mahkeme ilk
karannda direnirse, davaya
son noktayı Yargıtay Ceza
Genel Kurulu koyacak.
Meclis
yolsuzluğu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -TBMM Genel
Kurul salonunun
yenilenmesı ihalesinde
"görev lerini kötüye
kullandıklan " gerekçesiyle
haklannda dava açılan 13
sanığın, 1 "er yıldan 3 'er yıla
kadar hapis cezası istemiyle
yargılanmalanna başiandı.
Ankara 11. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde dün
görüşülen davanm ilk
oruramuna katılan Fisun
Merter, Ali Mirza Özbek,
Esendal Tan. llhami Ural,
Adnan Ural suçlamalan
reddetti. Duruşmada,
müştekilerden CHP Genel
Sekreten Adnan Keskin ve
avukatı Levent Gök de hazır
bulundu.
Düzeltme
Gazetemizin dünkü baskı-
sınm beşinci sayfasmda
'Gözaltılan protestoda 7
gözaltı' habenndeki fotoğ-
raf teknık bir hata sonucu
yanlış basılmıştır. Okuyu-
culanmızdan özür dileriz.
Erdallnönü:
Doğrulariçin
mücadele bitmez
CHP Kadıköy Üçe Örgütü, geleneksel olarak
düzenlediği Perşembe Sövleşileri'ne önceki
akşam CHP'nin Onursal Geneİ Başkanı Prof.
Dr. Erdal İnönü'vü konuk etti. Erdal Inönii
yaptığı konuşmada, demokrasinin, yaniış
düşünceleri de dile getirme özgüriüğünü
taıudığmı belirterek "Fikirier insanlar gibi
değildir. asla ölnıe/Jer. O nedenle yanlış
fikirierin kökünün kazuıması düşüncesi
mümkün değildir, boş laftır. Vapılacak tek şey,
doğrular için mücadele etmektir. Bu mücadele
hiç bitmez"" dedi. Toplanbda dinleyiciler ile
söyleşen İnönü, toplanü sonunda kitaplannı
imzaladı. İnönü. bugün de Cumhuriyet Kitap
Kulübü Taksim Sergi Salonu'nda saat 18:00'de
okurlanvla sövleşecek ve Idtaplaruu
imzalayacak. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
Aydmlık gazetesince düzenlenen 'Cumhuriyetin 75. Yılında Batı ve îrtica' konferansı başladı
'Türban esareti simgelîyor
9
ANKARA (Cumhuriyet Bjirasu) - İP Ge-
nel Başkanı Dogu Ptrincek. |on 50 yıldır da-
yatılan Türk-Amerikan sürecinin ülkede
ABD güdümlü bir mafya-tarikat rejimi ku-
rulmasına yol açtığını belirtirken, Fethullah
Gülen. DYP Genel Başkanı Tansu Çilfcr ve
BBP Genel Başkanı Muhsin YazKioğlu'na
kadar uzanan bir Batıcı şer cephesi oluştu-
ğunu söyledi. Perinçek. Türkiye'nin yeniden
Sevr tehdidi ile karşı karşıya olduğunu be-
lirtirken, DSP, CHP ve İP'nin katılımıyla bir
Cumhuriyetdevrimi hükümetı kurulmasının
kaçınılmaz olduğunu bildirdi.
Aydınlık gazetesi tarafindan düzenlenen
"Cumhuriyetin 75. Yüında Baü vç trtica"
konulu uluslararası konferans Millı Kütüp-
hane Salonu'nda başladı. Konferansın açıh-
şında konusan Aydınlık Gazetesi Genel Ya-
yın Yönetmeni Ferit llse-
ver, bugün Batı'nın yeni
SevTplanlanyla Türkiye'yi
bölmeye çalıştiğını belirt-
ti.
"Emperyalizro-Şeriatlş-
biriiğir>
başlıklı 1. oturumu
yöneten Atatürkçü Düşün-
ce Derneği Başkanı Yekta
Güngör Ozden, içteki bö-
lücü ve gericüerin işbirliği
ile dıştaki sözde dostlann
Türkiye'yi kusatma çaba-
lannın, ülkenin büyümesi
korkusu ve geleceğe çok
iyi bir aday olarak yerleş-
mekteki ülküsüne dayandı-
ğuu söyledi. Özden, "Özet-
likle ilericiler, aydmlar ve
yurtseverler arasında daya-
nışmanın yerleşmemesi,
Türtdyemizin siyasetinde
de izlendiği gibi aydınlann
tembelligi ya da ayma/lığı.
kimilerinin sivasal bağlam-
daajTuıtıdaa>TTİmasıgericileregüçwrmek-
tedir" diye konuşiu.
Eski Cezayir Mıllı Eğıtım Bakanı Prof.
Dr. AhmetCabbar, ülkesındeki irticanın bü-
yük kentlerde gelıştığini anlatırken şöyle ko-
nuştu: "İrticanın uluslararası bo>utu Ceza-
yir'de her zaman mevcuttu. İrtica. dışardaki
yabancı mihraklann da kışkırtma.sı\la Ueri-
ci demokratlara karşı baskı tepkisine dönüş-
tü. Olaylann. katlianıların arkasuıda siyasi
bir strateji >atı>ordu. Köktendinci irtica ha-
reketi Baü'dan destek almayıp da .valnız kal-
saydı, ihtiyac hissettiği dinamiği bulamazdL"
Mısırlı kadın yazar Naval El Saadavi. ül-
kesinin deneyiminin Cezayir ile benzerlik
taşıdığını belirtirken, Türkiye gazetelerinde-
ki çatışma baberlerini okurken kendjsıni Mı-
sır'da gazete okur gibi hissettiğini kaydetti.
Haymana Cezaev ı'nde hükümlü buiunan,
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek de konfe-
ransa gönderdiği bildirgede, son 50yıldır da-
yatılan Türk-Amerikan sürecinin Türkiye
devriminin pek çok kazanımını yıktığını, ül-
kede ABDgüdümlü bir mafya-tarikat rejimi
kurdugunu kaydetti.
Batj'vı "dünya gerictfigmin ekseni" diye
niteleyen Pennçek, ezilen dünyadaki irtica-
nın, emperyalist eksene bağlı olduğunu kay-
detti. Perinçek şu görüşleri dile getirdi:
"TaJebanlardan Körfez krizlerine. Evren,
Özal. Çillerler'e kadar düma gericiliği hep
Banlı empenalistlere >akJaşârak kendi maz-
lum halklannı e/miştir. i 950'den bu yana Ke-
malist devrimi vıkıma uğratan küçük ABD
sürecinin dış desteği Ban. içteki desteği ise
aJafrangasennaryçikirticadır.Prens Sabahat-
MEÜ Rektörü Vural Ülkii, 4. Mersin Felsefe GüntePi'ne basının ilgisizliginden yakındı
Felsefe günlerinde türban tartışması
MERSÎN (Cumhurfyet) - Mersin
Oniversitesi (ME.Ü.) ile Içel
Sanat Kulübü'nün organize ettiği
4. Mersin Felsefe Günleri'nde
türban tartışıldı. Toplantılarda
türbanın siyasi bir kimlik
taşıdığına dikkat çekilerek
güvenlik dışında da önlemler
alınması gereği üzerinde duruldu.
4. Mersin Felsefe Günleri laiklik
ve türbanla ilgilî mesajlar
ileten açılış konuşmalanyla
başladı. ME.O. Felsefe Bölümü
Başkanı Prof. Dr. liluğ Nutka,
felsefe günlerinin ülkenin
gündemiyle ilgili konulan
içerdiğini belirtirken, Fen
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Onar Bflge Kula da, son
günlerde doruğa çıkan türban
sorununa değindi. Türkiye
Cumhuriyen'nin 75. >ilında azılı
bir köktendinci tehditk karşı
karşıya olduğunu kaydeden Kula,
şunlan söyledi:
"Türkiye ya bu köktendinriterin
uzantılannın uzantılanyta
uğraşacak ya da sorunun temefine
inecektir. Türban sorunu da
köktendincilerin uzantısıdır. Artık
siyasi bir sanbol ve sokaga inme
aracı haline geien türban
sorununa karşı poiisiye önlenıter
dışında farklı yöntemler
denenmeJkiir. Bu sorunu tüm
ünhersite temsilciieri tartışmaljdır.
Akst hakle üniversiteler değü bffim
ynvası yüksek ögretim alanları büe
oiamaz."
ME. Ü. Rektörü Voral Ülkü de,
felsefe günlerine basının yeterii
ilgi göstermemesini eleştirerek
"Bu toplanblan gazetelerde
okumak için kavga olması
gerekmiyor" diye konuştu.
tinUen TurgutÖzalveÇffler'e kadar tiberal-
lö" 0e deniş Vahdetiler'den Fethullah hoca-
lara kadar şeriatçılar hep el eie olmuşlardır.
Bizde liberalin laik \e demokratik oUnına
rasnanmaz. ABD Başkonsolusu'nun Tayyip
Erdogan'ı ziyareti 150 yıllık kutsal ittifakın
sonfotoğrafinı\trmektedir."
Türkiye'nin yeniden Sevr tehdidi ile kar-
şı karşıya olduğunu anlatan Perinçek, "28
Şubat sürecine karşın Fethullah Hoca ve
FP'den TansuÇillerler'e Muhsin Yazıcıoğlu-
lar'a,KorkutOzallar'a ve neoliberal solcuut-
ra kadar uzanan Batıcı şer cephesi oluşmuş-
tur. ABDgüdümiü ikincicum huriyet bu cep-
henin projesidir. Türkiye'yı sömürme. böhne
ve ortaçag karanlığına hapsetme planı bir
kezdaha karşımızdadır" görüşünü kaydetti.
Laikliğin "alafrangahk" değil, aydınlan-
macıük ve halkçılık olduğunu
vurgulayan Perinçek, Cumhuri-
yeti boğan mafya-tarikat siste-
minin çürüdüğünü ve dagıldı-
âını belirtti.
~ "IMF-Dûnya Bankası Pa-
kederi ve trtica" ana başlıklı
oturumda, "Amerikancı Aske-
ri DarbeJerveİrticanın Beslen-
merf" konulu bildiri sunan ga-
zetemizyazan CüneytArcav^-
rek 27 Mayıs darbesinden son-
ra oluşturulan 1961 Anayasa-
sı'nın Türkiye'nin en ilerici
anayasası olduğunu söyledi.
Türkiye'nin en duyarlı ve yet-
kin meclisinin, 1965 ve 1969
yıllannda oluştuğunu kayde-
den Arcayürek, siyasi irticanın
kendini bu tarihten sonra gös-
termeye başladığım belirtti.
Arcayürek, 1980 darbesinden
sonra da "irticayı okşayan"
söylemlerin giderek arttığını
örnekleriyle aktardı.
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR calislarfrt cumhuriyetcom.tr
Uzûh süredir gezide bulun-
duğum için, gazeteleri dikkatli
izleyememiştim. Suriye ile ar-
tan gerginliğin gazetelere yan-
sıyış biçimi can sıkıcı. Gazete-
lerimiz, yangına körükle gidiyor-
lardı. Spor sayfalanndaki amigo
sloganiarı sanki birinci sayfaya
taşınmıştı. Bir gazetenin başlığı
"Bir uçtan girer öteki uçtan çı-
kanz" şeklindeydi. Diğeri ise
"Ezer geçeriz" diyordu.
Bu başlıklann "Ölmeye ölme-
ye ölmeye geldik" diye slogan
atan fanatik taraftann söyledik-
lerinden nefarkı vardı? Gazete-
lerin görevi, savaş amigoluğu
yapmak mı, yoksa haber ver-
mek mi? Halkın şoven duygu-
lannı kaşımaktan, siyasileri ga-
za getirmekten, büyük basını-
mız ne umuyor?
Savaşın, ne büyük acılara
mal olduğunu sanki bilmez gibi
sorumsuzca atılan manşetler,
basının içine düştüğü çıkmazı
anlatıyor gibiydi? Savaş tam-
tamlarıyla amaçlanan neydi?
Devletin maceralara atılmasını
'Bir Uçtan Girip Otekinden Çıkmak'
mı istiyoriardı, yoksa devlet için-
deki şahinleri mi güçlendirmek-
ten yanaydılar? Tiraj sorununu
bu yolla çözeceklerini mi sanı-
yorlardı?
Gazetecilerin ve düşünen in-
sanlann, gerilimlerin arttığı dö-
nemde, daha dikkatli davran-
malan, sorunun çözümü için
aklıseiim öneren yazjlar yazma-
lan gerekmez mi? Bütün bu so-
rulara, "Ülkemizin milli çıkarlan
bunu gerettiriyor, biz de gere-
ğini yapıyoruz" cevabı verilebi-
lir. Böyle davranılırsa sıradan in-
sandan, sokaktaki yurttaştan,
gazetecinin, aydının ne farkı ka-
hr?
Unutmayalım ki Kürt sorunu
da bu kadar can yakıcı hale bi-
raz da böyle sorurnsuzlukJann
sonucunda geldi. Ülkücü çete-
leri, hangi ideolojik ve siyasi
yaklaşım "devletin gücü" hali-
ne dönüştürdü? Milliyetçilik,
aşın boyutlarda kışkırtıldığı za-
man, onun ası) sahibi faşistler
inisiyatifi ele geçirirler. Milliyet-
çiliği aşın şoven bir tamtama
dönüştürürseniz, ip saldırgan-
lann, katillerin, çetelerin eline
geçer.
Çetelerin, telefonla neredey-
se ülkeyi yönetecek hale gel-
mesi, basit bir yönetim hatası
değil, yîllann siyasi tercihinin bir
ürünü. Siz, ülkenin en önemli
sorununu, yalnızca zora daya-
nan ve ırkçılığı kışkırtan bir siya-
si mantıkla yürütmeye kalkışır-
sanız sonunda o işin asıl sahip-
leri gelir yerini alır. Alaattin Ça-
kıcı'lar, Oral Çelik'ler, Abdul-
lah Çatlı'lar neden devlet gö-
revlisi haline geldiler? Ülkücü
Yavuz Ataç neden devletin en
önemli görevlerinin başına ge-
lebildi? Bütün bunlar işte böyle
şoven tercihlerle gerçekleşti.
Suriye sorunu da bir milli maç
mant/ğı içinde ele alınıyor. Milli
maçta yener veya yenilirsiniz iş
brter. Savaş öyle değil, binlerce,
onbinlerce gencin, çocuğun ya-
şamına mal olur. Üike kazansa
da kaybetse de bedeli ağır öde-
necek yıkımlara yol açar. Aynca,
"Biz onlardan güçlüyûz, nüfu-
sumuz daha fazla, askerimiz
daha çok, silahımız daha yeni"
diyereksavaş hesabı yapılır mı?
Sen ondan güçlüysen, senden
güçlü olanfann da bulunduğu-
nu unutmayacaksın. Işzoradö-
küldüğü zaman, sonunda bü-
yük devletlere mahkûm olacak
sonuçlarla da karşı karşıya ka-
labilirsiniz.
•••
Suriye ile artan gerilim sıra-
sında medyanın önemli bir ke-
siminin savaş çığırtkanlığının
peşine takılması, gerçekten
dehşet verici. Gazetecilere kal-
sa, şimdiye kadar çoktan savaş
başlardı. Böylesine sorumsuz-
lukla, böylesine kendinden geç-
mişlik içinde gazetecilik yapılır
mı?
Nitekim, ilk başta hemen mü-
dahale edecek bir hava içine gi-
ren yönetim, dünyadan gelen
tepkiler sonucu, daha ihtiyatlı
bir tutum sergilemeye yöneldi.
Görüldüğü kadarıyta şu anda
dünyada Türkiye'nin müdaha-
lesini destekleyen bir tutum
yok. Zaten, böyle bir müdaha-
leyle Kürt sorununun çözülmek
bir yana, daha da karmaşık ha-
le gelmesi mümkün.
Güneydoğu'da çatışmalann
asgariye indiği bir dönemdeyiz.
Türkiye, böyle bir dönemi soru-
nun demokratik yollardan çö-
zümü için kullanabilir. Güney-
doğu'da iyileştirmeleryönünde
adımlaratabilir. Siyasi özgüriük-
lerin önünü açabilir. En önemli-
si de Kürt kimliğini tanıyan yeni
projeler geliştirebilir.
Biz gazetecilerin ve aydınla-
nn bu yönde uyanlarda bulun-
mamız gerekirken, savaş kışkır-
tıcılığı yapmamız, akıl alır gibi
değil.
Aman dikkat!..
CIMARTESİ
YAZOAR1
ATAOL BEHRAMOĞLU
Paris-Yağmur
Cumhuriyetin 75. kuruluşyıh kutlamaları nedeni
le "Anadolu Kültür Merkezi"nöe düzenlenen toplaı
tılardan ilkine katılmak üzere çarsamba günü gelc
ğim Paris beni soğuk ve kapanık bir havayla karş
ladı. Oysa güneşli, aydınlık bir sonbahar umuyorduı
ve Cumartesi yazımın başlığını uçakta tasarlamıştn
bile: "Paris'te Güz Başkadır"...
Belki de hava nedeniyle sokaklar kalabalık deği
di. Turisttopluluklan kış giysilerine bürünmüşler. Pa
ris yine de köprüleriyle, bulvarlanyla, tarihsel yapı
lanyla yerli yennde duruyor. Beni Orty Havaalanı'nd.
karşılamaya gelen şoför arkadaş, Rizeli genç bı
adam, bugüne kadar birçok siyasetçimizi, tanınmu
kimseleri havaalanından otellerine taşımış... Kablo
lu TV'sinden, gazetelerden Türkiye'yi izliyor. Yıld<
bir kez memlekete mutlaka geliyor. Yüreği yurt sev-
gisiyle ve olup bitenlerden ötürü kaygıyla dolu. TV
kanallanmızdaki programlann rezilliğine, tanık oldu-
ğu düzeysizliklere, ülkemizdeki çalıp çırpmalara ver-
yansın ediyor... Halk insanlanmızın sahip olduğu (ki-
mi aydınlanmız için artık "kuramsal" anlam taşıyan)
bu vatanseveriik duygusu beni ağlatacak kadar duy-
gulandınyor...
Birazdinlendikten sonra otelimden çıktım. Soğuk,
kapanık havaya karşın insanlar kibar, telaşsız, say-
gılı... Zenci bir kadın bir kraliçe dinginliği ve azame-
tiyle yürüyor... Her renkten, her kökenden kadınlar,
genç kızlar, zarif giyimleri, yumuşak hareketleri, ki-
bar konuşmalanyla havanın asık suratlılığını unuitu-
ruyorlar... Birkaç gün önce Sirkeci Istasyonu'nda
bindiğim tramvayı anımsıyorum. Vagonu dolduran
belki yüz kişiden herhalde doksan sekiz tanesi er-
kekti. Sadece erkeklerin oluşturduğu, erkek ege-
men bir toplumda yaşamaktan içim daralıyor. Nâ-
am'ın dizesini biraz değiştirerek haykırmak istiyo-
rum: "Kadınlar, hey, nerdesiniz?" Mesele anlaşıldı.
Kadınlar Paris'te toplanmışlar..
Gece kültür ataşemiz Vecdi Sayar'la, Anadolu
Kültür Merkezi'nin kurucusu, kalp hekimi, burada
Türkiye'nin kalbi gibi atan, 70'li yıllar Parisi'nden be-
ri dostluğumuz süren Demir Frtrat Ongerle yemek
yiyoruz.... Konumuz, elbette Türkiye... Lokantaçıkı-
şında, dilimizin çok sevdiğim ve çok az bilinen de-
yimlerinden biriyle, "sin sin bir yağmur" başlamış-
t... Arkadaşlarla vedalaşıp otele doğru yürüyorum...
Zihnimde, Necip Fazıl'ın daha ilk gençlik yıllanmda
kan/ma giren bir şiirinden dizelerle:
Bu yağmur bu yağmur bu kıldan ince
öpüşten yumuşak yağan bu yağmur
Bu yağmur bu yağmur bir gün dinince
Aynalaryüzümü tanımaz olur
Ertesi gün Tîmur Muhiddin'le birkahvede, benim
akşamüstü yapacağım konuşmanın Fransızca met-
nine çalışıyoruz... Timurannesi Fransız, babası Su-
riyeli, Fransa doğumlu bir genç adam... ingilizce öğ-
retmeni, ama çalışmalannı Türkiye küftürüne ve ede-
biyatma yöneltmiş... Baba tarafindan ailesinin birkaç
kuşak öncesindeTürkler var... Paris Üniversrtesi Tür-
koloji BöJümü'nde Türkçe kurslar izlemiŞi..'Tar»dı-
ğım belki de en kibar insan... MetniFransfzoa 'ya^?e-
virirken benim kimi sözcüklere arada bir huysuzla-
nıp itiraz etmeme "öyleyse sen daha iyisinibul" di-
yerek karşı çıkacağına, utangaç gülümseyişiyle hak
veriyor ve yeni sözcükler aramaya koyuluyor... Ge-
cikmiş öğle yemeğini bir Çin lokantasında birlikte yi-
yoruz. Kuytu bir masada, kuytu bir ışıkta bir genç kız
bir kitap okuyor. Dingin bir Çin müziği. Dışarda yağ-
mur. Timur yüzünden hiç eksilmeyen utangaç gü-
lümseyişiyle çantasından bir kitabın baskı provala-
nnı çıkarıyor. Melih Cevdet Anday'ın Fransızca'da
yayımlanacak şiir seçkisi. Kocaman bir kitap. Içim,
kendi kitabım yayımlanıyormuşçasına seviniyor...
Dünyanın önüne böyle büyük oyîumlu kitaplarla çık-
malıyız... Duygulanmı Timur'a söylüyorum... Aynı al-
çakgönüllü, utangaç gülümseyişiyle, Türk edebiya-
tından yayımlanacak başkaca kitaplardan, yayın ko-
nusunda karşılaştığı güçlüklerden söz ediyor. Türki-
ye, aydınlanmız, özel ya da resmi kültür kurumlan,
böylesi dostlanmızdan ne kadar haberli? Akşamki
toplantı öncesinde biraz dinlenmek için otele doğ-
ru yürürken Paris'in güz yağmuru sin sin yağmasını
sürdürüyor... Ama artık bir şemsiyem var...
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Karnımda acısızyatan birbıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.
• • •
Perşembe akşamı Anadolu Kültür Merkezi'nin du-
varları Daver Darende'nin Paris'te istanbul düşle-
rini yansıtan resimleriyle bezenmiş salonunda, Türk-
lerin ve Türkiye dostu Fransızların oluşturduğu seç-
kin birtoplulukönünde Nedim Gürsel veTımurMu-
hiddin'le birlikte Cumhuriyetin 75. yılında Türk ede-
biyatını anlattık. Toplantıyı Vecdi Sayar ve Dr. Onger
yönettiler. Türkiye dostu Fransızlann bir türiü anla-
madığı, bunca birikimine, bunca olanağına karşın,
Laz fıkrasındaki gibi, Türkiye'nin neden bir türlü "di-
kine duramadığı"... Haklılar... Kendi memleketimizi
kimi kez biz Türkler bile anlamakta güçlük çekiyo-
ruz..
Gece, yakındaki bir Türk lokantasında yemek ye-
dik. Maraşlı saz ustası Ali Kâtip, parmaklannı bağ-
lamanın perdelerinde kelebekler gibi gezdirerek
memleket türküleri çaldı, birlikte söyledik... Bugün
cuma.... Şu anda Türkiye saatiyle sabah 10.30... Ha-
va az önce aydınlandı. Yağmur dinmiş gibi, ama her
an başlayabilir... Her şeye karşın, müzelere ve kah-
velere girip çıkarak; insanlarla havadan sudan, yağ-
murdan konuşarak; ellerim cebimde dolaşarak; bu
şehirde yaşanmış nice zamanlan anımsayarak dolu
dolu yaşayacağım iki Paris günü ve gecesi daha
var...
Bu yağmur bu yağmur cinnetten üstün
Karanlık kovulmaz düşüncelerden
Cinlerin beynimde yaptığı dûğün
Sulardan seslerden ve gecelerden...
Göl kenarında protesto
• İstanbul Haber Merkezi - Silivri Danamandıra
Köyü sınırlan içindeki Büyükkokmuş ve
Küçükkokmuş göllerinin bir şirket tarafindan
kurutulup, dibindeki "torf" madeninin çıkartılmak
istenmesi, çevrecilerin ve yöre halkının tepkisini
çekmeye devam ediyor. Yöre halkı, çeşitli balık ve
kuş türlerinin yaşadığı gölün kurutulmak
istenmesini protesto etmek amacıyla bugün göl
kenannda bir gezi düzenliyor.
• Istanbul Haber Servisi - Gazeteci Çetin Şencan,
62 yaşında İstanbul'da öldü. Şencan, gazeteciliğe
1952 yılında Son Saat Gazetesi'nde başladı.
Tercüman, Yeni Gazete ve Hürriyet Gazetesi 'nde
foto muhabiri olarak mesleğini sürdürdü. TGC ve
Türkiye Spor Yazarlan Derneği üyesi olan Şencan,
Basın Şeref Kartı taşıyordu.