Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 1998 PERŞEMBE
12 KULTUR
Çağdaş Türk resminin ünlü isimlerinden Adnan Vannca'nın sergisi Tem Sanat Galerisi'nde
'Resim olmadan yaşayamam'
FECİRALPTEKtS
"Yaşamımdaki en önemli şe> re-
sim yapmak. Resim yoksa. bir ne-
vi yaşamıyorum. Sevdiğim birçok
şeylervar tabü: amaresimbambaş-
ka. Tutkudan da öte. yaşamın ta
kendisi." Bu sözler çağdaş Türk
resminin önde gelen isimlerinden
Adnan Vannca'ya ait. 50 yılı aş-
kın süredir resim yapan Varın-
ca'nm son ikı yıl içinde ürettiğı
yapıtlardan oluşan resim sergisi
10 Ocak'a dek Tem Sanat Galen-
si'nde zıyarete açık. Yannca, yine
bakmaya. ya da 'görmeye' doyul-
maz pey zaj v e ölüdoğalanyla kar-
şılıyor resmin tıryakılenni.
Varınca'nın resimlerınde kul-
landığı temalar hiç değişmıyor.
Ölüdoğa ve peyzajda smırlı öğey-
le çalışmak çoğu ressam ıçin ken-
dini tekrarlamak riskini taşısa da.
Varmca'nın bu öğeleri ele alışı v e
farkh kompozısyonlar içinde ye-
nıden yorumlaması. her birinın ye-
ni bir resim olarak karşımıza çık-
masını sağlıyor.
Vannca"nm ustalığını tartışıl-
maz yapan en önemli etkenlerden
biri de resimlerindeki doku. Renk
ve ışık oyunlanyla yakaladığı de-
rinlik. sadelık \e saf rengin arayı-
şmdan asla ödiin \ ermeyen Vann-
ca. pey zajlan. ölüdoğalan \ e port-
releri ıle Türk resminde özel bir ye-
re sahip.
Yedek subay lık döneminde baş-
lıyor Yannca'nın resim serüveni.
"Sıkıntıdan oldu" dıye anlatmaya
başlıy or Yannca. "Gerçi 10-
12 yaşlanmday ken de res- |
me ilgim \ardı; ama asıl ,
yedeksubay ken arkadaşla-
nn portrelerini yapmakla
başladım işe."
Istanbul Güzel Sanatlar
Akademısı'nde Leopold
Le\y \ e Bedri Rahmi atöl-
yelennde çalışıy or. Bir sü-
re enstıtü \ e ortaokullarda
resim öğretmenhğı yaptık-
tan. birkaç kışisel sergı aç-
tıktan sonra tutuyor Pa-
ris'inyolunu.
Paris'in adı bıle hâlâ he-
yecanlandınyor Vannca'yı.
"Orada her şey şiir gibi-
dir" dıye başlıyor anlat-
maya. "Öyle bir şehirdir
ki Paris. sanat her yerdedir.
İnsanın içine işler. sen de
bitarafkalama/sın tabü.".
lçındekı resim aşkını Pa-
ris'in ateşlcdığinden söz
ederken bu kentle ılgılı piş-
manlıklanna değinmeden
deedemıyor. "Paris'teçok
dalga geçtim. ihanet ettim
resme. Çok gezip gördüm,
avare beslendim.".
Küçücük bir çocukken
bile babasına ay ışığının
ne kadar güzel oldugun-
dan söz eden tam bir doğa
tutkunu Vannca "Çocuk-
luk yıllarım Anadolu'da
geçti. Daha o zamanlar. re-
sim henüz vaşamımda hiç
yokken bile bir doğa aşı-
ğıydım ben ve doğayı hiç
bırakmadım" diye söze
başladıktan sonra doğanın
sanattaki. öncelikle de re-
• "An gelir, resim yapamazsa deli bile olur insan" diyor Adnan Vannca,"İşte o an, kriz anıdır. Zaten
sanatçı da normal insan değildir; ama eser verdiği için kimse deli demeye cesaret edemez ona..." Vannca'ya
göre resim sanatının en güzel yanı insana ulaşabilirliği, ressamın gerçek ödülü sanatseverin beğenisi.
Vannca, DelacroLx'dan alıntı yaparak 'kıskanç bir kadına' benzetiyor resmi. "pay laş,mayı bilmez' diyor. (Fotoğraf: UGUR GÜN YÜZ)
sımdekı yenne gelıyor sıra. "Dün-
yanın bütün harikalan doğayla te-
masın sonucunda ortaya çıkmış-
tır. Sanat, hele de resim doğasız ol-
maz. Doğru olan. bildiğin şeyden
hareket etmektir; ama ne yank ki
btıgün modern sanatta doğa hep
ikinci planda kalıyor. Doğayla te-
nıası bırakıyor. mü/ik vapargibi re-
sim yapıyoıiar. Cansız şeyler çıkı-
yor ortaya. Oysa doğaya bakmayı
bir öğrenseler..." Yannca'nm res-
minde doğanın renklen var. Sade-
ce peyzajlannın değıl. bugüne dek
resmine konuk olan her türlü öğe-
nın doğadan geldiğinı söy lüyor; "
Kaynakda doğa, ana maİzeme de.
Resim ısmarlama olmaz, gördü-
ğümü çizerim ben. Güzel olmasa
da yaşayan bir şeydir o."
Bugüne dek ezbere hıçbir şey
çizmemış. tek bir portrenın dışın-
da: Ay la. Ayla'ya âşık oluyor. son-
ra Paris'te kalıyor Ayla ama Vann-
ca, aklında kalan Ayla'yı ay lar son-
ra tuvale dökmekten alamıyor ken-
dini. ilk \e son olarak ezbere...
Resim yapmak Vannca için vaz-
geçilmez bir yaşayış biçimi. Res-
me ılk başladığı dönemlerde tam
8 yaz boyunca denize girmedıği-
ni, doğanın pınltısını kaçırmamak
ıçın durmaksızın resim yaptığını
anlatıyor. u
An gelir, resim yapa-
mazsa deli bile olur insan" diyor.
"İşteo an, krizanıdır. Zaten sanat-
çı da normal insan değildir; ama
eser verdiği için kimse deli deme-
ye cesaret edemez ona."
Burada Delacroix'nın bir sözü-
nü anımsıyor; 'Kıskanç bir kadın
gibidirresim'diyerek başlıyor bu
kez resımle arasındaki ilişkiyi an-
latmaya. "Kendisine duyulan sev-
gklen başka hicbirşeyi kabul etmez,
gerisini yok sayar. Her şeyi kıska-
nır, adamakıllı yapışırinsana. Pay-
laşmayı bilmez."
Vannca'ya göre resim sanatı-
nın en güzel yanı insana ulaşabi-
lirliği, ressamın gerçek ödülü sa-
natseverin beğenisi. Bu noktada
da sergıler Vannca için büyük önem
taşıyor; çünkü sergiler yoluy la su-
nabiliyoryapıtlannı ınsanlara. "Ta-
bü ki ressam öncelikle sevdiği için
resim yapar; ama yaptıği şeyi baş-
kalannın göreceğini bilmek de haz
veren aynntılardan biridir. Sartre
'Ben yazıyorum ama okuyan ya-
ratır' demişti: ben de sanatın insa-
na ulaşnğı noktada anlam kaza-
nacağına inanıyorum."
Bunlan söylerken ınsanlann re-
sim sanatına olan ılgisızliğinin de
farkmda Vannca. "Resim göz işi-
dir, gözün sanaüdır" diye söze baş-
layarak bu konuyu da açıklığa ka-
vuşturuy or. "Insan gözü hayatta o
denli güzel şeylergörür.öyleçok tat-
min olur ki resme ihtiyaç hisset-
meyebilir; ta ki 'tiryakisi' olana
kadar."
Varınca'ya göre gerçek anla-
mıyla bakmayı bilen. gerçeği gö-
rebilen, hatta gerçegi olduğundan
da güzel gören tek bir göz var. Res-
sam, aynadan da fotoğraftan da
öteye gidebiliyor 'varolanf gör-
mekte. Daha sonra da kendi tarzı-
nı koyuyorgördüklerinın üzenne;
çünkü gerçeğin 'teküğTne rağmen
sanatın kişisel olması gereğinin
farkında.
RollingStones 'un kctyıpşarkdarıBBC'de buhındıı
KültürSenisi-Rolling Stones'un 19601ar-
da BBC Radyosu'nda seslendırdıkleri şarkı-
lar yeniden keşfedıldı. Bu yapıtlann yakm
zamanda büyük hit'ler arasına gireceğine ke-
singözüylebakılıyor.
BBC'deki arşivaler. 1963 ile 1965 yıllan
arasinda radyoda kullanılmak üzere kayde-
dilmtş olan 13 orıjınal. 42 adet kaydın tekrar
ortaya çıktığını belirtıyoriar. Rolling Sto-
nes'un dinleyicilenn belleklerinden silinme-
yen 10 şarkının da yok olmaktan kurtanlarak
arşi\deki yerini aldığı behrtılıyor. BBC ya-
pımcılan \e müzık eleştırmenleri bulunan bu
şarkılann Rolling Stones'un müzik kariyer-
Ierinin gelişimine ışık tutacağını söylüyor-
lar.
1963 Ocak ayında ilk kez BBC'de dinle-
yıcılenne seslenen grup. bu olaydan altı ay
sonra büyük bir çıkış yapmıştı. Grubun ku-
ruculanndan BrianJones. o günlerde BBC'ye
şunları söylüyordu: "Londraçevresindebü-
yük bir hayran kittesine sahibiz ve bu insan-
lar müzik kariyerimiz için olumlu kehaneder-
dc bulunuyorlar." İlk sınglelan 'ComeOn'ın
piyasaya çıkmasından ıki hafta önce 1963 yı-
îınm nisan ayında BBC'den dınleyıcılerine ses-
lenen grubun üyelerinden Mick Jagger'ın.
BBC müzık organızatörleri tarafından telaf-
fuzunun yetersız olduğu söyienmişti.
Yeniden keşfedılen bu kayıtlar. grubun ilk
kez BBC Radyo sunda geniş kıtlelere seslen-
dıklerını de kanıtlıyor Radyodaki program-
dan sonra. Chuck Berry den şarkılar söyie-
yen grup. bundan sonrakı ıkı yıl içinde ise Sa-
turday Club. The Joe Loss Pop Show, Top Ge-
ar. Yeah! Yeah!. Rythm and Bluesgibı önem-
li programlara davet edildi ve Mona, Hı-He-
el Sneakers, Do\vn the Road Apiece ve Patsy
Clıne'ın I'm Moving On ısımlı R&B ve blu-
BBCdeki arşi\ ciler. Rolling Stones'un dinleyicilerin belleginden silinmcycn 10 şarkısının yok olmaktan kurtanldığını beb'rtiyor.
es parçalarının da aralannda bulunduğu çe-
şıtlı parçalan kendı yorumlanyla seslendir-
dıler. Grubun şöhretının artmasına rağmen
BBC. grubun üy elenne üç saatlik program ba-
şına 7 sterlin. enstrümanların taşınması ıçın
de 8 sterlin ödemeye de\am ettı.
BBC'nın yönetmelıklerine göre grubun
şarkılan radyoda ıkı kez yayımlanacak ve iki
ay sonra da sılınecektı.
Rolling Stones'un BBC'de 20 Ağustos
1965 tanhinde yaptıklan son kayıtta (1 can't
get no) Satisfaction, Don Co\ay'ın Mercy
Mercy ve Solomon Burke'nin Cry to Me ad-
lı hit parçalan yer alıyor. The Sunday Tımes
gazetesının müzik eleştırmeni .Andrevv Smith
bu konuda şunlan söylüyor: "O dönemde
R&B ve soul müzik henüz yeni \e oldukça da
gizemliydi. Aktif bir grup olan Rolling Stones
bu tarzda yeni bir parça söylediğinde hemen
göze çarpn."
Bu arada şarkılann piyasaya çıkıp çıkma-
yacağı tartışılıyor. Grubun fınansörü Prince
Rupertof Loewenstein kayıtlan dinlemeden
bu konuda herhangi bir yorum yapmayacak-
lannı açıklıyor. Bunun yanı sıra 30 yıllık ka-
yıtlan ortaya çıkaran yapımcılar ise bu konu-
da ödüllendirilmek ıstıyor.
tngilizlerin ünlü devlet adamı, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Churchill'in resimleri Londra'da sergileniyor
Adolf Hiüer'i resimleriyle de altettiKiiltürSenisi-Hioer'ı hem tuvalıy le hem
savaş stratejıleny le alteden VVlnstonChurc-
hilL Londra'nın ünlü müzayede kuruluşu
Sotheby s tarafından düzenlenen kapsam-
lı bir sergıy le yeni yılm ılk günlerinde sa-
nat dünyasınm gündemıne oturdu. Churc-
hıll'ın resımlennı değerlendıren bazı eleş-
tırmenler. lkmcı Dünya Sa\aşf nda ülke-
sini y enilgınin eşığınden döndüren tngilız
devlet adamı ve başbakanının. "gerçekbir
ressam" da sayılabıleceğini öne sürüyor-
lar.
Hıtler ıle Churchill'in ortak tutkusuydu
resim. Aralanndakı fark. Hitler'in sanat-
tan umudunu keserek politıkaya atılması,
Churchıll'ınse polıtikadan geri kalan za-
manlannda kafasını dinlemek ıçın resme
sığınmasıydı. "Mütevazı karalamalarun"
dediği resimlen bugün 150 bin sterline alı-
cı bulan Churchıll, "Resim yapmasaydım
yaşayamazdım, yaşadığım gerginlikleri üze-
rimden atamazdım" demişti. Viyana'daki
Sanat Akademisı'nce sürekli reddedılen
Hıtler'ın bir suluboya resmı ise geçen yıl
gerçekleştirilen birmüzayedede ancak 3 bm
sterline alıcı bulmuş. müzayedeyı düzen-
leyen kuruluş resmin kesinlikle Hıtler'e
ait olduğunun. "kalitesinin çok düşük ol-
masmdan anlaşıldığını" söylemıştı.
Sotheby s kuruluşunun düzenledıği ser-
gıde Cannes'dan Kahıre'ye uzanan man-
zaralar, ıç mekân resimleri ve portrelerin-
den oluşan 100'ü aşkın yapıtı yer alan
Wınston Churchıll, 1953 yılında Nobel
Ödülü'nü banş değıl edebiyat alanında
alınca. ".\frika Gezim", "GençUk V'aşa-
mım'",
w
Doğu Cephesi", "Düşüncelervç Se-
rü\enler" gıbı kıtaplannın başarısından
değıl. salt Churchıll olduğu ıçın Nobel'e
değer görüldüğü suçlamalanna maruz kal-
mıştı. Cnlü devlet adamının resimlen de
wınston
Churchill'in
resimlerini
değerlendıren
bazı
eleştirmenler,
ikinci Dünya
Savaşı'nda
ülkesini
yenilginin
eşiğinden döndüren Nobel Edebiyat Ödüllü
İngiliz devlet adamı ve başbakanının, "gerçek
bir ressam" da sayılabileceğini öne sürüyorlar.
bugüne dek Churchıll imzası nedeniyle il-
gi gördü- Kraliyet Akademisı tanhinde ilk
kez onu 'Onursal Üye' yaptı, 1956 yılın-
da kışisel bir sergısini açtı, Tate Galerisi
bir resmını satın aldı v e doğrusu tüm bun-
lar. 40 yaşına kadar eline fırça degmemiş,
üstelık kendinı her zaman bir amatör ola-
rak nıtelendırmiş binsı ıçın hiç de fena sa-
yılmazdı...
Resmi cıddiye alıyordu Winston Churc-
hıll. ama resimlerinin neden ilgili gördü-
ğünün de farkındaydı. 1949 yılında geliri
çeşitli bağışlar için kullanılacak bir müza-
yedede. bir resmı o dönemde bir Röne-
sans ustasının yapıtını satın almaya yete-
cek fıyatıan alıcı bulunca, "Bu paranın
yüzde 70'i benim şöhretime, yüzde 20'si
bağış adına ve umanm yüzde İO'u da res-
min kendisine verümiştir" demişti.
Oysa bazı tngilız eleştirmenler. Churc-
hill'ın resimlerinin korktuğu kadar kötü
olmadığı kanısında. The Sunday Times'ın
eleştirmenlennden FrankW'hitiford, yaşa-
mı boyunca 500'e yakın resim yapan Churc-
hill'ın bazı resimlerinin sanatsal yetkinli-
ğıyle hemen her amatör ve hatta birkaç
profesyonel ressamın övünebileceği dü-
zeye enşmış olduğunu savunuyor. İngiliz
sanat ortamının sözünü sakmmayan ünlü
eleştırmeni Brian Sewell ise. "Sergideki
resimler beş para etmez. Binlerce ihti) ann
sıraya girdiğini görür gibivim, ambülans-
ları haaretsinler bari" diyor. 1965 yılin-
da91 yaşındaykenölen Churchıll"in Lond-
ra 'da haftabaşında açılan sergısini. ilk gü-
nünde çoğunlukla yaşlı sanatsev erler gez-
di.
1916 y ılında askerlik yaptığı sırada res-
me başlayan Winston ChurchiH'in ilk dö-
nem resimleri. sanatsal açıdan oldukça ye-
tersız olmasına karşın, cephedeki gerilimi
yansıtmalan açısından bazı göre\li savaş
ressamlannın yapıtlanndan daha etkileyi-
ct bulunmuştu. Sonrakı yıllarda peysaj ve
portreler yapmaya başlayan Churchill'in
1920'li yıllarda İngiltere'de gerçekleştiri-
len bir amatör resim yanşmasına takma
ısimle gönderdıği resmi, seçici kurul tara-
fından 'bir amatöriinresmiolamayacağı"
gerekçesıyle yanşma dışı bırakılmıştı.
Churchill yaşamı boyunca resim eğiti-
mi almamıştı ama, çevresinde ona yardım-
cı olmak isteyen çok sayıda ressam vardı.
Churchill'e İrlanda'nın bağımsızlığını des-
teklemesı ıçin sürekli baskı yapan SirJohn
Lavery ona atölyesini açmış. John Sûıger
Sargeant \\illiam Nicholson ve özellıkle
\\alterSickert, resim konusunda Churchill'e
yol göstermişti. Lavery 'nin kansı Hazelda
Churchill'ın resim yaparken çok tutuk ve
temkinli davrandığını farkederek kendıni
'özgür bırakmasını' önermiş. bu kadının
önerisine kulak asan Churchill'in resim-
lerinde sonrakı dönemlerde bir değişim
gözlenmişti: Boyaya düşmanı gibi davran-
maya başlayan Churchıll, canlı renkler ve
sert fırça darbelenyle genelde ızlenimcı
olarak nitelendırilebılecek tarzına. dışa-
vurumcu bir soluk getirmiştı.
1948 yılında yayımlanan "BoşZaman-
lan Geçirmek Için Resim Yapmak" baş-
lıldı makalesınde, cesaretin. doğaçlamanın
ve yaptığın ışten zev k almanın önemi üze-
rinde duran \Vinston Churchıll. "resminen
zor zamanlannda imdadına koştuğunu"
ileri sürmüştü. Churchill'in yaşamı bo-
yunca yaptığı resimlerinin y ansından faz-
İasını ve en yetkin örneklerini, 1930-39
yıllan arasında, politik arenada geçirdiğı
zor dönemlerde ürettiği biliniyor. Savaş
sırasında 1943 yılındaki Kazablanka Kon-
feransı sonrasında yalnızca bir Marakeş
peysajı resmıni tamamlayabılen Churc-
hill, 1945 y ılında seçim yenilgısınden son-
ra da Chartvvell'dekı atölyesınde ve tatıl-
lennı geçirdiğı Güney Fransa'da resim ça-
lışmalanna ağırlık vermiştı.
Resim. Winston Churchill için her ne ka-
dar günlük yaşamın güçlüklerinden ken-
dini kurtaran bir 'terapi' işlevi gördüyse de
ölümünden öncekı yıllarda yaptığı bir açık-
lama, resmi göründüğünden daha cıddiye
aldığını gösteriyordu: Bir tek konuda piş-
manlık duyduğunu belırtmış Churchıl...
"Harika bir yaşanum oldu, birçok başan-
ya imza attım. Ama büyük bir ressam ola-
madım."
Ceşitli sergiler açan ve resimleri yüksek
fiyatlara alıcı da bulabilen Kenan E\ren
de acaba aynı konuda pişmanlık duyuyor
IŞILDAK YE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Unutuluş
Her şey 27 Aralık günü Cemal Reşit Rey konser sa-
lonundaki yeni yıl konseriyle başlamıştı. Keyıfli bir
konserden sonra kendimizi sanki bir sonbahar gece-
siyle süslenmiş Istanbul'a atmıştık. Çünkü üzerimiz-
de yalnızca ceketlerimiz vardı.
Istanbul'un geceleri bir başka olur, şayet hava ya-
ğışlı değilse. Yıllar önce 12 Eylül'ün hemen sonrasın-
da bir arkadaşımın tanımı "g/"b/"ydik:
Bizı ayakta tutan dostluklardır.
Gece sabaha doğru yol alırken biz de -beşimiz- Is-
tanbul'da yol aldık. Gün aydınlanmak üzereydi. Son
günlerini yaşadığım evimden, hep birlikte güneşin
merhabasını izleyecektik.
Binanın küçük bahçesindeki yılbaşı çiçeklerinden
iki dal kopardım, aramızdaki iki genç kadın için. Ki-
milerine göre çiçekleri hiç kopaımamak gerek; ama
bazı çiçekler de kimilerıne çok yakışır.
Ilk kez görenler büyulendiler: Güneşin karşıki te-
peden gönderdiği selamından.
Bir süre sonraysa yeryüzü, artık güne başlıyordu.
Biz de onca uykusuz geçen saatin ardından deniz kı-
yısındaki bir kafede kahvaltıyı hak etmiştik.
Ve kendimizi güne atıverdik. İki dal yılbaşı çiçeği
unutulmuştu. neyazık ki sehpanın üzerinde. Belki de
artık çiçek vermenin hiçbır anlamı kalmamıştı. Öyle
ya zamanımız böyleydi; zamanımız internet bağlan-
tısıydı.
Günler geçti, çiçekler "öldü"; belki dalında bırak-
malıydım onları. Ama dalında da bıraksam, sonsuza
kadar, öylece kalamayacaklardı. Günü geldiğinde...
Özcesı, çöpe atmak zorunda kaldığım çiçekler bir
unutuluşu imlemekteydiler.
• • •
Başlangıçta kitap yoktu. Kitabın varlığından söz
etmemiz, MÖ üç binlı yıllaradayanıyor. "Modern" ki-
tapsa, 15. yüzyılın ortalannda, üstat Joharines Gu-
tenberg ile başlıyor. Aslında insanlık tarihi için çok
uzun bir süreyi kapsamıyor kitaplı dönem.
Insanoğlunun çok uzun süren kitapsız bir dönemi
olmuş. Yeni bir kitapsız dönemin başlaması da çok
şaşırtıcı olmasa gerek. Madem kı binlerce yıl kitap-
sız yaşamış insanoğlu, madem ki "kalıtımında" var,
benzer şekilde yine yaşayabilir.
Ilk "okunanın" mağara duvariarında yazılanlar, çi-
zilenler olduğunu kabul edelım. Gıderek de başladı-
ğımız yere döneceğiz anlaşılan. Tüm okumalanmız gi-
derek bilgisayar ekranıyla özdeşleşecek!
Öyleya, yaşasın internet bağlantımız. "Lütfen ye-
ni çıkacak olan romantmı, ınfemetten okuyun" diye-
bileceğiz pekâlâ!
• • •
Geçenlerde Pandora Kitabevi'nin yaptığı bir araş-
tırma yayımlandı. Hümyet gazetesınde. Kitabevinin
yöneticısı Hüseyin Sönmez'den bılgiyı rica ettik; o
da adresimize faks" ile iletti.
Bu araştırmaya göre geçen yıl Türkiye'de 392 ya-
yınevi 3101 kitap yayımlamış. Bunun içinde ders ki-
tapları yok. Kuşkusuz eksıkler vardır. Ama bu eksik-
liğin, toplamın verdiği fikri etkileyecek sayıda oldu-
ğunu sanmıyorum.
Zaten bu köşede sık sık yinelediğim gibi; Türkiye'de
yayımlanan kftap-siayısının "gerçeğıni" bulmak ola-
naksız. Her şeyden önce çok ciddi boyutlarda kayıt
dışı bir ekonomi var.
Derteme Müdürlüğü hiçbir zaman gerçek sayıyı
bulamıyor. Her zaman önceki yıllardan derlenmemiş
kitap kalıyor. Üstelik derlemeye yasa g'ereği takvım
ve broşürler de dahil.
İSNB'den yola çıksanız, o da yanıltıcı oluyor. Çün-
kü alınan İSNB numaras' o yıl ıçin kullanılmayabili-
yor.
Sonuç olarak, elimizdeki en sağlam kaynak Pan-
dora'nın ulaştığı veriler. Bu verilere göre de durum epey-
ce vahım. Türkiye'nin okumayan bir ülke olduğunun,
-daha çok cep telefonuyla konuşan bir ülke olduğu-
nun- verileri bunlar aynı zamanda.
Batılı ve makul ülkelerde bu sayı sekiz-on kat da-
ha fazla. Bir de tirajlar var. Bir yıl içinde iki bin-üç bin
satan kitap, çok sattı oluyor. Yani tırajlarda da durum
vahim.
Bilebildiğim kadarıyla. izleyebildiğim kadanyla, Ba-
tılı ülkelerde de az da olsa bu sayılarda düşüş var.
Belki de dünya kitap okumamaya doğru yol alıyor.
Ve bu kez öncülüğünü biz yapıyoruz.
• • •
Belki de kitap artık bir unutuluşu imliyor.
Ağacından koparılmış ikı dal yılbaşı çiçeği gibi...
Rus besteci Sviridov öldü
• MOSKOVA - Rus besteci Svındov. 82 yaşmda
kalp krizı nedeniyle yaşamını yitirdi.
Bu yüzyılın en önemli Rus bestecisi olarak
tanımlanan ve geçen gün Central Clinical
Hospital'da ölen Sviridov. 1915 yılında
orta sınıfa mensup bir ailenin çocuğu olarak
dünyaya gelmiş. koro ve senfonilere yaptığı
bestelerle tanınıyordu. Şostakoviç
disiplininden gelen ve sanatçının en başanlı
öğrencilennden bıri olan Sviridov.
Lenm ve Bons Yeltsin tarafından verilen
ödüllerin de sahibiydı.
Cemal Süreya şiir ödülleri
açıklandı
• Kültür Scrvisi-Caddebostan'daki Kadıköy
Sanat Merkezi'nde yann saat 16.00'da "Cemal
Süreya"yı anma toplantısı gerçekleştirilecek.
Mehrizat Poyraz'ın yöneteceği.
Eray Canberk. Özdemir tnce. Doğu Perinçek ve
Muzaffer Uyguner'in konuşmacı olarak
katılacağı toplantıda Muzaffer Özdemir. ezgiler
eşliğinde bir dia gösterisı sunacak. Hatay Şiir
Ödülü'nün sahipleri de toplantıdan sonra
ödüllenni alacaklar. Egemen Berköz. Eray
Canberk. Aydın Hatıpoğlu. Mustafa Öneş ve
Tuğrul Tanyol'dan oluşan seçici kurulun
değerlendirmesine göre Le\ent Dalar,
Atılla Taş ve Sinan Çitçi 20'şer milyon lira ve
ödül plaketinden oluşan "özendirme ödülü"
alacaklar.
BUGUN
• AKSANAT'ta saat 12.30'da Mıreille Mathieu
videodan pop konseri. saat 1.30'da Resim Heykel
Müzeleri Derneği etkınliklen kapsamında Yalçın
Sadak'ın katıldığı "Post Modernizm" konulu
konferans izlenebilir. (
• İESAK'ta saat 19.30'da Sadelik konulu ayın
saydamı yanşması yer alıyor. Seçici Merih Akoğul.
• MİLLİ REASÜRANSODİTORYUMda saat
19.00'da şef Ilarion lonescu Galatı eşliğinde Milh
Reasürans Oda Orkestrası konsen izlenebilir.
Konserin solisti Adnan Petrescu.